Manchester United’ın Portekizli yıldızı Cristiano Ronaldo, Tottenham
ağlarına attığı 3 golle birlikte kariyerinde 807 gole ulaşarak
profesyonel futbol tarihinin en golcü ismi olmayı başardı.
İngiltere Premier Lig’in 29. haftasında Manchester United, Old Trafford’da Tottenham ile karşılaştı.
Cristiano Ronaldo’nun 12. dakikada ceza sahası dışından attığı golle
1-0 geriye düşen Tottenham 35. dakikada Harry Kane’in penaltıdan attığı
golle eşitliği sağlarken 3 dakika sonra Ronaldo yeniden sahneye çıktı.
Jadon Sancho’nun asistiyle topu ağlara gönderen Portekizli yıldız
kendisinin ve takımının ikinci golünü atarken, devre arasına üstünlükle
girmeyi sağladı. 72. dakikada Maguire’in kendi kalesine attığı golle
maçta yeniden eşitlik sağlanırken Ronaldo, köşe vuruşundan kafayla
attığı golle maçta hattrick yaptı.
Manchester United, karşılaşmadan 3-2 galip ayrılarak ligdeki puanını 50'ye yükseltti.
Ronaldo’nun bu maçta attığı goller de futbol tarihine geçmiş oldu. 12
yılın ardından yeniden Manchester’a dönen yıldız futbolcu, rekorlarına
bir yenisini daha ekledi. Josef Bican’ı geride bırakan Ronaldo 807 gole
ulaşarak profesyonel futbol tarihinin en golcü futbolcusu oldu.
Tottenham karşılaşmasında 83. dakikada oyundan çıkan Ronaldo, attığı 3
golle birlikte ligde bu sezonki 12. golünü atarken, Şampiyonlar Ligi’nde
de 6 golü bulunuyor.
Rusya Premier Lig’in 21. haftasında CSKA Moskova deplasmanda
Lokomotif Moskova’yı 2-1 mağlup etmeyi başardı. CSKA Moskova forması
giyen milli oyuncu Yusuf Yazıcı, karşılaşmada takımının ilk golünü
kaydetti.
Rusya Premier Lig’in 21’inci haftasında Lokomotif Moskova, RZD Arena’da CSKA Moskova’yı konuk etti.
Deplasman ekibi, 39’uncu dakikada milli oyuncu Yusuf Yazıcı’nın attığı
gol ile 1-0 öne geçti. Bu golden 3 dakika sonra Lokomotif Moskova,
Wilson Isidor’un golüyle skoru 1-1’e getirdi ve ilk yarı bu skorla sona
erdi.
CSKA Moskova 90+1’inci dakikada Mario Fernandes’in golüyle skoru 2-1’e
getirdi. Karşılaşmada başka gol olmayınca CSKA Moskova sahadan 2-1 galip
ayrıldı.
Bu sonucun ardından CSKA Moskova puanını 39’a yükseltti ve maç
fazlasıyla 3’üncü sıraya yükseldi. Lokomotif Moskova ise 31 puanda
kaldı.
Yusuf Yazıcı fırtına gibi
Devre arası transfer döneminde Fransa Ligue 1 ekibi Lille'den kiralık
olarak CSKA Moskova’ya katılan milli oyuncu Yusuf Yazıcı, takımını
sırtlamaya devam ediyor.
CSKA Moskova formasıyla 4 resmi maça çıkan 25 yaşındaki oyuncu, bu
karşılaşmalarda 3 gol atarken 2 de asist yapma başarısı gösterdi.
CSKA Moskova, Yusuf Yazıcı’nın forma giydiği 4 maçta da sahadan galibiyetle ayrılmayı başardı.
Spor Toto Süper Lig'in 29. haftasında konuk ettiği Göztepe'yi 4-2 yenen
lider Trabzonspor, şampiyonluk yolunda dev bir adım daha attı.
Bordo-mavililerde Abdülkadir 2 gol, Nwakaeme 1 gol ve 1 asist, Edin
Visca ise 2 asistle maça damga vurdu.
Lider Trabzonspor, Spor Toto Süper Lig'in 29. haftasında küme düşme hattındaki Göztepe'yi konuk etti.
Medical Park Stadı'nda oynanan karşılaşmada konuk Göztepe, 31. dakikada
Halil Akbupar ile 1-0 öne geçti. Trabzonspor, bu gole hemen yanıt
verdi. 34. dakikada sahneye çıkan Nwakaeme, skoru eşitledi: 1-1
Abdülkadir Ömür, 37. dakikada Trabzonspor'u 2-1 öne geçirdi. Konuk
Göztepe, Soner Aydoğdu ile 43. dakikada mücadeleye yeniden denge
getirdi: 2-2
Mücadelenin ilk yarısı bu skorla tamamlandı.
İkinci devreye "fırtına" gibi başlayan Trabzonspor, 49. dakikafa Djaniny ile yeniden öne geçti: 3-2
Abdülkadir Ömür, 54'te kendisinin 2. takımının 4. golünü kaydetti: 4-2
Kalan sürede başka gol olmadı ve Trabzonspor, sahadan 4-2'lik galibiyetle ayrıldı.
Bu sonuçla iç sahadaki yenilmezliğini sürdüren ve puanını 70'e çıkaran
bordo-mavili ekip, şampiyonluk yolunda dev bir adım daha attı.
Trabzonspor, maç fazlasıyla en yakın rakibi İttifak Holding Konyaspor
arasındaki puan farkını da 18'e çıkardı.
Bordo-mavili ekipte Abdülkadir Ömür 2 gol, Nwakaeme 1 gol ve 1 asist,
Edin Visca ise 2 asistle mücadelede öne çıkan isimler oldu.
Hafta içinde teknik direktör Nestor El Maestro'nun yerine Stjepan
Tomas'ı göreve getiren Göztepe ise kötü gidişi durduramadı. Üst üste 6.
karşılaşmadan mağlup ayrılan İzmir ekibi, 27 puanla küme düşme hattında
kaldı.
MAÇTAN DAKİKALAR
14. dakikada Cornelius'un pasında ceza alanı sağ çaprazında Nwakaeme'nin şutunda, top üsten auta çıktı.
21. dakikada Nwakaeme'nin aşırtma pasında topla buluşan Cornelius'un
dönerek vuruşunda, meşin yuvarlak kaleci İrfan Can Eğribayat'da kaldı.
23. dakikada sol taraftan yapılan ortada, ceza alanı içindeki
kalabalıkta son olarak Berkan Emir'in yakın mesafeden kafa şutunda,
kaleci Uğurcan Çakır büyük bir tehlikeyi önledi.
24. dakikada Visca'nın pasında savunmanın arkasında topla buluşarak
İrfan Can Eğribayat ile karşı karşıya kalan Nwakame'nin şutunda, meşin
yuvarlak kaleciden döndü.
27. dakikada ceza alanı içinde oluşan karambolde Arslanagic'in kafa
vuruşunda, çizgi önünde Ahmetcan Kaplan tehlikeyi uzaklaştırdı.
GOL: 31. dakikada savunmada Berkan Emir'in pasında,
Denswil'den sıyrılarak sol taraftan ceza alanına giren Halil Akbunar,
kaleci Uğurcan ile karşı karşıya kaldığı pozisyonda topu filelere
gönderdi. VAR üzerinden Denswil'e faul yapılıp yapılmadığı incelenen
pozisyonda, gol kararı verildi: 0-1.
GOL: 34. dakikada Trabzonspor eşitliği sağladı.
Cornelius'un pasıyla ceza alanı içinde topla buluşan Nwakaeme'nin yerden
vuruşunda, meşin yuvarlak kaleci İrfan Can Eğribayat'ın solundan
filelere gitti: 1-1.
GOL: 37. dakikada Trabzonspor öne geçti. Orta alandan
kaptığı topla ceza alanına hareketlenen Visca, meşin yuvarlığı
Abdülkadir Ömür'ün önüne bıraktı. Bu futbolcu da topu dokunarak filelere
gönderdi: 2-1.
GOL: 43. dakikada bu kez konuk takım eşitliği sağladı.
Berkan Emir'in soldan pası sonrası ceza alanı içinde Soner Aydoğdu'nun
vuruşunda, kaleci Uğurcan Çakır'ın müdahalesine rağmen top filelerle
buluştu: 2-2.
Karşılaşmanın ilk yarısı 2-2 sona erdi.
GOL: 49. dakikada Trabzonspor tekrar öne geçti.
Nwakaeme'nin uzun pasında, savunmada Angel'in hatasıyla topu önünde
bulan Djaniny, kaleci İrfan Can Eğribayat'ı geçerek topu filelere
gönderdi: 3-2.
GOL: 54. dakikada bordo-mavili ekip farkı 2'ye
çıkardı. Visca'nın pasıyla ceza alanı içinde uygun durumda topla buluşan
Abdülkadir Ömür'ün şutunda, meşin yuvarlak filelerle buluştu: 4-2.
76. dakikada Nwakaeme'nin pasına hareketlenen Visca'nın ceza alanı ön çizgisinden şutunda, top az farkla yandan auta gitti.
90. dakikada Djaniny'in ceza alanı hemen dışından şutunda, kaleci İrfan Can Eğribayat yatarak tehlikeyi önledi.
90+2. dakikada Lourency'nin soldan içeriye doğru çıkardığı pasta oluşan
karambolde, çizgi üzerinde Ahmetcan Kaplan topu uzaklaştırdı.
Trabzonspor, karşılaşmadan 4-2 galip ayrıldı.
Stat: Medical Park
Hakemler: Ali Şansalan, Kemal Yılmaz, Yusuf Bozdoğan
Trabzonspor: Uğurcan Çakır, Peres, Ahmetcan Kaplan,
Denswil, Trondsen (Dk. 46 Yusuf Erdoğan), Berat Özdemir (Dk. 46 Dorukhan
Toköz), Siopis, Abdülkadir Ömür (Dk. 75 Bakasetas), Visca, Nwakaeme
(Dk. 82 Kouassi), Cornelius (Dk. 46 Djaniny)
Göztepe: İrfan Can Eğribayat, Kerim Alıcı, Arslanagic,
Angel, Berkan Emir, Obinna, Aytaç Kara (Dk. 64 Tijanic), Soner Aydoğdu
(Dk. 78 Yalçın Kayan), Halil Akbunar (Dk. 89 Lourency), Ndiaye, Di Santo
(Dk. 78 Jahovic)
Ev sahibi ekibe galibiyeti getiren goller Mabil, Umut Bozok ve Fall ile
gelirken, konuk ekip adına Selim Ay'ın fileleri havalandırdığı vuruşu
puan için yeterli olmadı.
Karadeniz temicisinde Baiano, 86. dakikada kırmızı kart gördü.
Bu sonuçla son 11 maçında 7. galibiyeti elde eden Kasımpaşa, puanını 35'e yükseltti ve 12. sırada konumlandı.
23 puanlı Çaykur Rizespor ise haftayı 19. sırada kapattı.
MAÇTAN DAKİKALAR
20. dakikada gelişen Çaykur Rizespor atağında Bolasie, sol kanatta son
çizgiye yakın noktadan ortaladı. Seken topa penaltı noktası yakınında
Boldrin'in yaptığı vuruşta meşin yuvarlak kaleci Ertuğrul Taşkıran'da
kaldı.
27. dakikada Kasımpaşa öne geçti. Mortadha'nın pasında topla buluşan
Mabil'in ceza sahası dışı sol çaprazdan uzak köşeye yaptığı şık vuruşta
meşin yuvarlak filelerle buluştu: 1-0.
34. dakikada lacivert-beyazlı takım ikinci gole yaklaştı. Eysseric'in
ara pasında savunmanın arkasına sarkan Mortadha'nın ceza sahası içi sol
çaprazdan çıkardığı şutta top kaleci Gökhan Akkan'dan döndü.
37. dakikada Eyyseric'in pasıyla topla buluşan Muleka, kaleci Gökhan'ı
geçtikten sonra sol çaprazdan şutunu çıkardı. Son anda araya giren
Holmen, kaleye giden topa altıpas içinde müdahale ederek gole izin
vermedi.
Kasımpaşa, ilk yarıyı 1-0 önde tamamladı.
62. dakikada gelişen Kasımpaşa atağında Muleka, sağ çaprazda karşı karşıya kaldığı pozisyonda kaleci Gökhan'ı geçemedi.
65. dakikada Kullanılan kornerde Boldrin topu ceza alanına gönderdi.
Oluşan karambolde son vuruşu yapan Selim Ay skoru eşitledi: 1-1.
71. dakikada orta alanda topu kazanan Hajradinovic, ceza sahasına koşu
yapan Umut'a etkili bir pas attı. Sağ çaprazda topla buluşan Umut'un
vuruşunda ev sahibi ekip yeniden üstünlüğü yakaladı: 2-1.
74. dakikada hücuma çıkarken top kaybeden Çaykur Rizespor,
Hajradinovic'in ikinci asistine engel olamadı. Boşnak futbolcunun
çevirdiği topta son dokunuşu yapan Fall farkı ikiye çıkardı: 3-1.
86. dakikada Kasımpaşa kontratağında Baiano, Umut Bozok'a yaptığı müdahale sonrası kırmızı kart görerek oyundan ihraç edildi.
Kasımpaşa, mücadeleyi 3-1 üstün tamamladı.
Stat: Recep Tayyip Erdoğan
Hakemler: Sarper Barış Saka, Volkan Ahmet Narinç, Hakan Yemişken
Spor Toto Süper Lig'in 29. haftasında Altay ile Öznur Kablo Yeni Malatyaspor İzmir'de karşılaştı. Küme düşme hattını yakından ilgilendiren kritik maçta kazanan 1-0'lık skorla Altay oldu.
Altay, Spor Toto Süper Lig'in 29. haftasında sahasında Öznur Kablo Yeni Malatyaspor ile karşı karşıya geldi.
Alsancak Mustafa Denizli Stadyumu'nda oynanan müsabakada 3 puana ulaşan taraf 1-0'lık skorla Altay oldu.
İzmir temsilcisine galibiyeti getiren golü 44. dakikada penaltıdan deneyimli forvet Marco Paixao kaydetti.
Bu sonucun ardından puanını 29'a yükselten Altay, maç fazlasıyla 17. sırada yer aldı.
Ligin son sırasında bulunan Öznur Kablo Yeni Malatyaspor'un ise 20 puanı bulunuyor.
İki takım arasında ligin ilk yarısında oynanan maçı Malatya temsilcisi 2-1 kazanmıştı.
MAÇTAN DAKİKALAR
Karşılaşmanın 16. dakikasında Kenan Özer'in pasıyla ceza sahasına giren
Mustafa Eskihallaç, Murat Akça'yı geçerek kaleciyle karşı karşıya
yaptığı vuruşta meşin yuvarlak dışarı gitti.
21. dakikada Kappel'in yaptığı ortada ceza sahası içinde topla buluşan Pinares'in şutunda meşin yuvarlak üstten auta çıktı.
38. dakikada sağ kanattan Cebrail Karayel'in yaptığı ortada Kappel'in
şutunda top üstten auta çıktı. Bu pozisyonda VAR'dan gelen uyarı üzerine
Karim Hafes'in Cebrail Karayel'e yaptığı müdahaleyi tekrar izleyen
hakem Erkan Özdamar penaltı kararı verdi.
42. dakikada atışı kullanan Paixao'nun şutunda kaleci Ertaç'ın
kurtardığı topu savunma oyuncuları kornere uzaklaştırdı. Ancak VAR'dan
gelen uyarıyla penaltı atışını tekrar izleyen Erkan Özdamar, Öznur Kablo
Yeni Malatyasporlu oyuncuların penaltı vuruşundan önce ceza sahasına
girdiğini tespit etti ve tekrarlatma kararı verdi. Paixao'nun 44.
dakikada bir kez daha kullandığı vuruşta meşin yuvarlak filelere gitti:
1-0.
İlk 45 dakikalık bölüm Altay'ın 1-0 üstünlüğüyle sona erdi.
Karşılaşmanın 57. dakikasında Rodriguez'in sol kanattan yaptığı ortaya
ceza sahası içindeki Paixao'nun kafa vuruşunda, meşin yuvarlak yandan
auta gitti.
63. dakikada Mustafa Eskihallaç'ın pasıyla topla buluşan Tetteh'in
vuruşunda meşin yuvarlak ağlarla buluştu. Ancak VAR'dan gelen uyarı
sonrası pozisyonun ofsayt olduğunun tespit edilmesi üzerine gol
geçerlilik kazanmadı.
74. dakikada Murat Akça'nın Dicko'yu düşürmesiyle ceza sahası önünden
kazanılan serbest vuruşu kullanan Karim Hafes'in şutunda, top savunma
oyuncularına çarpıp kornere gitti.
75. dakikada kaleci Ertaç Özbir'in uzaklaştırmak istediği topu
yakalayan Rodriguez'in kaleye göndermek istediği meşin yuvarlak, yandan
dışarı çıktı.
Spor Toto Süper Lig'in 29. haftasında Atakaş Hatayspor, VavaCars Fatih
Karagümrük'ü 3-0 mağlup
ederek haftayı 3 puanla kapattı.
Spor Toto Süper Lig'in 29. haftasında Atakaş Hatayspor, VavaCars Fatih
Karagümrük'ü konuk etti. Ev sahibi ekip VavaCars Fatih Karagümrük'ü 3-0 mağlup
ederek haftayı 3 puanla kapattı.
Ev sahibi ekibin gollerini 29'da Lobjanidze 34'de ve 58'de El Kaabi'den geldi.
Yeni Hatay Stadı'nda oynanan karşılaşmayı, hakem Yaşar Kemal Uğurlu yönetti.
Bu maç ile Atakaş Hatayspor ligde 14. galibiyetini alarak puanını 46 yaptı.
11. yenilgisi bulunan VavaCars Fatih Karagümrük ise 40 puanda kaldı.
Hatay temsilcisinde sakatlığı süren Burak Can Çamoğlu ve Sadık Baş karşılaşmada forma giyemedi.
İki takım arasında ligin ilk yarısında Atatürk Olimpiyat Stadı'nda oynanan karşılaşma 1-1 berabere tamamlanmıştı.
Hyundai Tucson vs Nissan Qashqai - Hangisi Daha İyi?
Eren Tekin in anlatımıyla Nissan Qashqai vs Hyundai Tucson karşılaştırmamız yayında.
Qashqai daha yeni ama Tucson da hala çok şık.. her ikisi de son neslinde daha güçlü bir görüntüye kavuştu.
Ön yüzler ikisinde de farklı ama Tucson daha radikal…
Boyutlarda… Hyundai Tucson, Nissan Qashqai den daha uzun, daha yüksek ve daha geniş
Arka bagajlarda
Nissan Qashgqai 443 lt / 1392 lt bagaj hacmi sunuyor.
Hyundai Tucson - 598 – 1777 lt bagaj hacmi sunuyor.
Nissan Qashgqai - 1.3 turbo 158 bg ve 270 Nm tork CVT ile 9.9 sn de 100 km/s ye hızlanıyor.
Hyundai Tucson – 1.6 dizel 136 bg ve 320 Nm torrk ile 7 ileri çift kavrama ile 11.6 sn 100 km/s ye hızlanıyor.
Hyundai Tucson fiyat - 629.000 TL ile 896.000 TL arasında…
Nissan Qashqai fiyat – 672.000 TL ile 913.000 TL arasında…
Amerikan Basketbol Ligi'nde (NBA) Los Angeles Lakers, yıldız oyuncusu LeBron James'in 50 sayı attığı maçta Washington Wizards'ı 122-109 yendi.
NBA'e 10 karşılaşmayla devam edildi. James'in 50 sayı, 7 ribaunt, 6
asistle sürüklediği Lakers, seyircisi önünde oynadığı Wizards maçını
kazandı. Son 3 maçta 2. kez 50 sayı barajını geçen 37 yaşındaki
basketbolcu, kariyerinde 14. kez 50 sayılık performans sergiledi.
Wizards cephesinde Kyle Kuzma 23 sayı, 7 ribaunt, Corey Kispert 21 sayıyla mücadele etti.
Popovich NBA rekorunu kırdı
Play-in turnuvasına katılma mücadelesi veren San Antonio Spurs, sahasında Utah Jazz'ı 104-102 mağlup etti.
Spurs Başantrenörü Gregg Popovich, kariyerinin 1336'ncı normal sezon
galibiyetini alarak Don Nelson ile paylaştığı NBA rekorunu tek başına
ele geçirdi.
Spurs'ü galibiyete, 27 sayı, 9 ribaunt, 5 top çalmayla oynayan Dejounte
Murray taşıdı. 24 sayı, 7 ribaunt, 6 asist üreten Donovan Mitchell,
Jazz'ın en etkili ismi oldu.
Ömer'in takımı, Cedi'nin takımını yendi
Ömer Faruk Yurtseven'in formasını giydiği Doğu Konferansı lideri Miami
Heat, Cedi Osman'ın takımı Cleveland Cavaliers'ı 117-105 yendi.
Ev sahibi Heat'te Bam Adebayo 30 sayı, 17 ribaunt, 3 top çalma, Jimmy
Butler 24 sayı, 5 asist, 3 top çalma ve Tyler Herro 22 sayıyla oynadı.
Ömer 2 sayı, 2 ribauntla maçı tamamladı.
Cavaliers'ta Darius Garland 24 sayı, 10 asist, Evan Mobley de 19 sayı,
12 ribauntla "double double" yaptı. Cedi ise 8 sayı, 3 ribaunt, 2 asist
üretti.
Alperen Şengün de takımı Houston Rockets'ın evinde 113-100 kaybettiği
Dallas Mavericks karşılaşmasında 6 sayı, 6 ribaunt ve 1 asist ile oynadı. Houston ekibinde Kevin Porter Jr. ve Josh Christopher 17 sayıyla mücadele ederken Bruno Fernando 16 sayı ve 11 ribaund ile double-double yaptı.
< p>Mavericks’te Luka Doncic 30 sayı, 14 ribaund ve 6 asistlik performansıyla maçın yıldızı olurken Dwight Powell 26 sayı ve 12 ribaund ile mücadele etti. Spencer Dinwidde 16 sayı, Trey Burke de 15 sayıyla öne çıktı.
Avrupa basketbolunun kulüpler düzeyindeki bir numaralı organizasyonu THY
Euroleague'de 2021-2022 sezonu 29. hafta maçları, Rusya'nın Ukrayna'ya askeri
müdahalesi dolayısıyla askıya alınan müsabakalar dışında tamamlandı.
29. hafta maçlarında alınan sonuçlar şöyle:
10 Mart 2022 Perşembe
20:45 Fenerbahçe Beko - CSKA Moskova (Askıya Alındı)
21:00 Kızıl Yıldız mts - Maccabi Playtika Tel Aviv: 84-77
22:00 Alba Berlin - Olympiakos: 90-75
22:00 LDLC ASVEL Villeurbanne - Bitci Baskonia Vitoria-Gasteiz: 69-72
22:45 Real Madrid - AX Armani Exchange Olimpia Milano: 92-88
11 Mart 2022 Cuma
20:00 Zenit St. Petersburg - Panathinaikos OPAP (Askıya Alındı)
21:00 Zalgiris Kaunas - Barcelona: 91-84
22:00 AS Monaco - Anadolu Efes: 102-80
22:30 Bayern Münih - Unics Kazan (Askıya Alındı)
Puan Durumu
S
Takım
O
G
M
A
Y
P
1
Real Madrid
28
21
7
2147
1999
49
2
Barcelona
27
21
6
2187
2003
48
3
AX Armani Ex.Olimpia Milano
27
18
9
1992
1913
45
4
AS Monaco
29
15
14
2388
2340
44
5
Olympiakos
26
16
10
2035
1910
42
6
Anadolu Efes
28
14
14
2293
2237
42
7
Kızıl Yıldız mts
28
13
15
2039
2058
41
8
CSKA Moskova
24
14
10
1940
1896
38
9
Unics Kazan
25
13
12
1889
1847
38
10
Maccabi Playtika Tel Aviv
26
12
14
2046
2072
38
11
Alba Berlin
27
11
16
2052
2140
38
12
Fenerbahçe BEKO
25
12
13
1906
1848
37
13
Zenit Basket
23
14
9
1692
1683
37
14
Bayern Münih
25
12
13
1863
1863
37
15
Bitci Baskonia Vitoria-Gasteiz
28
9
19
2069
2235
37
16
LDLC ASVEL Villeurbanne
27
9
18
1972
2143
36
17
Zalgiris Kaunas
27
7
20
1940
2109
34
18
Panathinaikos OPAP
26
7
19
1919
2073
33
30. Haftanın Programı
17 Mart 2022 Perşembe
19:00 Unics Kazan - Maccabi Playtika Tel Aviv (Askıya Alındı)
21:00 Zalgiris Kaunas - Anadolu Efes
22:00 Olympiakos - Panathinaikos OPAP
22:45 Real Madrid - LDLC ASVEL Villeurbanne
18 Mart 2022 Cuma
20:00 CSKA Moskova - AS Monaco (Askıya Alındı)
20:45 Fenerbahçe Beko - Zenit St. Petersburg (Askıya Alındı)
22:30 Bitci Baskonia Vitoria-Gasteiz - Alba Berlin
THY Euroleague'in 29. haftasında temsilcimiz Anadolu Efes, Fransa deplasmanında Monaco'ya 102-80 yenildi.
Karşılıklı sayılarla başlayan maçın 3. dakikası 7-7 beraberlikle
geçildi. Rakibini dışarıdan savunmakta zorlanan Anadolu Efes, Diallo'nun
üç sayılık basketiyle 13-9 geriye düştü. Kalan bölümde boyalı alanı
etkili kullanan Monaco, ilk çeyreği 25-19 önde tamamladı.
Mücadelenin ikinci periyodunda top kayıpları yapan lacivert-beyazlı
takım, oyuna ortak olmayı başaramadı ve soyunma odasına 49-38 geride
gitti.
Karşılaşmanın üçüncü çeyreğinde Diallo, James ve Hall'u durdurmakta
zorlanan Anadolu Efes, bu periyodun sonunda 19 sayı geriye düştü: 75-56.
Monaco, maçın 35. dakikasında farkı 23 sayıya (89-66) çıkarırken, Anadolu Efes sahadan 102-80 mağlup ayrıldı.
Karşılaşmaya ilk beşte başlayan ve 16 dakika 53 saniye sahada kalan
Shane Larkin etkisiz bir oyun sergiledi. Maçta sayı üretemeyen ve sadece
3 asist yapabilen Larkin, 3 de top kaybı yaptı.
Anadolu Efes ligde 14. kez yenilirken, Monaco ise 15. galibiyetine ulaştı.
Salon: Salle Gaston Medecin
Hakemler: Daniel Hierrezuelo (İspanya), Nedovic Milan (Slovenya), Jakub Zamojski (Polonya)
Monaco: Motiejunas 9, Diallo 19, Thomas 7, Ouattara 4, James 27, Bacon 8, Motum 3, Hall 11, Lee 14
ING Basketbol Süper Ligi 23. hafta maçında Fenerbahçe Beko, deplasmanda Yukatel Merkezefendi Belediyesi Basket'i 82-76 yendi.
ING Basketbol Süper Ligi 2021-2022 sezonunda 23. haftanın açılış müsabakasında Fenerbahçe Beko, Yukatel Merkezefendi Belediyesi Basket’i 82-76’lık skorla mağlup etti.
Pamukkale Üniversitesi Spor Salonu’nda oynanan müsabakanın ilk yarısını konuk ekip 44-35 önde tamamladı. Fenerbahçe Beko’da Nando De Colo 19 sayı kaydederken, Yukatel Merkezefendi Belediyesi Basket’te ise Eugene German 31 sayıyla oynadı.
Salon: Pamukkale Üniversitesi
Hakemler: Alper Altuğ Köselerli, Ziya Özorhon, Orhan Çağrı Hekimoğlu
Fenerbahçe Başkanı Ali Koç, "Fenerbahçe-Trabzonspor maçına Zorbay Küçük'ün atanmasının müdahale sonucu olduğunu düşünüyoruz" dedi. Koç ayrıca, "Bu size son ikazımız. TFF de MHK de tez zamanda görevi bıraksın" ifadelerini kullandı.
Fenerbahçe Başkanı Ali Koç, Ülker Stadyumu 1907 Tribünü'nde düzenlediği basın toplantısında; Fenerbahçe-Trabzonspor maçını yöneten Zorbay Küçük'ten, MHK'nin yeni hakem listesine, TFF'nin yönetiminden MHK Başkanı Gündoğdu'nun açıklamalarına kadar pek çok konuda gündeme ilişkin dikkat çekici açıklamalarda bulundu.
Başkan Ali Koç'un açıklamaları şöyle:
Televizyonları başında bu kış gününde bizleri izleyen değerli
taraftarlarımıza, zahmet edip gelebildiğiniz için bu şartlarda sevgili
basın mensuplarını, hepinizi sevgi ve saygıyla şahsım ve yönetim kurulum
adına selamlarım, hoş geldiniz derim. Bu toplantı iptal edilir diye
düşünüyorduk, ümit etmiyorduk ama edilseydi de televizyondan yapacaktık
ama bugün yoğun bir katılım var. Zahmet edip geldiğiniz için hepinize
ayrı ayrı teşekkür ederim.
TFF’NİN ALDIĞI KARAR, BENCE TÜM ÜLKE FUTBOLUNU KARMAN ÇORMAN HALE GETİRMİŞTİR
Bugün yapacağımız toplantıyı hatırlarsanız Fenerbahçe-Trabzonspor maçı
öncesinde yaşanan bir gariplik -atamalarla yaşanan bir gariplik- bu
atamaya duyduğumuz endişeleri açıklayan açıklamamızdan bir gün sonra maç
sonunda niye endişe duyduğumuzu, niye cumartesi günkü yapma açıklamayı
yapma ihtiyacı duyduğumuzu önümüzdeki günlerde sizlerle paylaşacağımızı
söylemiştik. ‘Endişeliyiz’ demiştik. Aslında endişelerimizde haklı
olduğumuz ortaya çıktı. Ama bu süre zarfında başka gelişmeler de oldu.
Herhalde hepimizin son 48 saattir, hatta 36 saattir, 8 Mart Salı günü
yapılan, bizlerle paylaşılan TFF’nin aldığı karar, bence tüm ülke
futbolunu karman çorman hale getirmiştir, getiren bir adımdır. Ve
aslında bizler, ne kadar endişeli olduğumuzu paylaşmakta ve üzülerek de
haklı çıktığımızı görüyoruz. Dolayısıyla bugün ben şahsım hazırlanırken
zorluk çektim, çünkü o kadar çok malzeme var ki, o kadar çok belki
günlük hayatımızda takip etmediğimiz ama her biri bir diğerinden akıl
tutulması olan, Türk futbolunda yaşanan garipliklerle ilgili o kadar çok
malzeme var ki bugün sizlerle hangi birini paylaşacağımı halen de karar
verebilmiş değilim.
NE YAZIK Kİ BUGÜN FUTBOLUMUZ, SPORUN TEMEL RUHU OLAN
BİRLEŞTİRİCİLİKTEN ÇOK UZAK; TOPLUMU ADETA AYRIŞTIRMAYA HİZMET EDEN BİR
DURUMDADIR!
Türkiye’deki genel bir tabloya bakalım. Ondan sonra da hem Fenerbahçe
özelinde hem de Türk futbolu genelinde hakem müessesesi ve atamaları vs.
vs. ile ilgili görüşlerimi paylaşacağım. Bakın, bu malzeme
(Başkanımızın elinde tuttuğu belge) 1 saat evvel çıktı. Ama o kadar
önemli ki bunu da ekleme durumu doğdu. Dolayısıyla ana konumuza girmeden
önce futbol, hepinizin de bildiği gibi milyonlarca taraftarı, onları
temsil eden kulüpleri, bu işe çok çok önemli bedeller ödeyen
sponsorları, yatırım yapan yayıncı kuruluşu ve medyanın genelini
kapsayan, toplumsal gündeme yön veren, yön verebilen hem maddi hem de
manevi çerçeveyi içerisine alan en büyük endüstrilerden biridir, belki
de en büyüğü! Kısaca sektör olarak ülkemizdeki her haneye, herhalde
Türkiye’de hiçbir marka yoktur ki her haneye girebilsin ama futbol
Türkiye’deki her haneyi ilgilendiren ve de etkileyen bir konumda olduğu
herkesin bildiği bir gerçektir. Fakat bugün nasıl bir ortam var? Türk
futbolunda nasıl bir dünya var? Ona bakalım: Kargaşa var mı? var, kaos
var, kayırma var, adaletsizlik var, belirsizlik var, güvensizlik var,
yoğun dedikodu ve yoğun lobilerle bağdaşmış bir durumda, kazanmak için
her yolun mubah sayılabileceği, futbol kalitesi, marka değeri ve
barındırdığı insan sermayesinin her geçen gün erozyona uğradığı, zamanı
yakalayamayan, finansal anlamda çökmüş, yeni nesle hitap etmekte sıkıntı
ve zorluk çeken, her geçen gün kan kaybeden ve vasatlığın norm haline
dönüştüğü bir konuma ne yazık ki hepimiz el birliğiyle getirdik. Özetle
her sene daha da kötü, daha da olumsuz olmak adına üzerine üzerine
koyarak giden, bir adım düzelmeyi, toparlamayı bir kenara bırakın
istikrarlı bir şekilde hep geriye saran bir sistem içindeyiz. Ki bu
sistem biraz olsun, bir nebze olsun güven çerçevesinde, biraz olsun
liyakatle, biraz olsun adamcılıktan uzak, lobilerden temizlenmiş ve adil
rekabetin norm haline geldiği bir şekilde yönetildiği takdirde
sözlerimin başında da dile getirdiğim gibi topluma zararı değil, faydası
olan silkelenip ayağa kalkma potansiyeli çok yüksek olan bir değerdir.
Ne yazık ki bugün futbolumuz, sporun temel ruhu olan birleştiricilikten
çok uzak; toplumu adeta ayrıştırmaya hizmet eden bir durumdadır!
BU KÜLTÜR, BU SİSTEM, FUTBOLU YÖNETENLERİN KALİTESİ, KISACASI
STATÜKO DEVAM ETTİĞİ MÜDDETÇE BAŞ AŞAĞI GİTMEKTEN BAŞKA HİÇBİR
ALTERNATİFİ YOKTUR!
Fenerbahçe Spor Kulübü, yıllardır bu sistemin en büyük mağdurlarından
biridir ve Fenerbahçe Spor Kulübü, yıllardır istikrarlı bir şekilde bu
yaşanan sorunları da dile getirmektedir. Bu bağlamda duruşumuzda,
söylemlerimizde ve bu doğrultudaki mücadelemizde bir gram şaşma
olmamıştır. Belki bizim yöntemlerimiz, sizlere, bazılarınıza naif, bu
sektörde meyve vermeyecek hatta romantik gelse de göreceksiniz er ya da
geç bizim gibi düşünenlerin, düşünceleri galip gelecektir. Bugün
geldiğimiz nokta itibariyle Türk futbolu paydaşlarının çoğunun artık
bizimle aynı noktaya gelmesi, artık sistemi ve aktörlerini sorguluyor
konumda olması bir nebze de olsa gelecek için umut vericidir. Ancak
üstüne basarak söylemek istiyorum ki; bu kültür, bu sistem, futbolu
yönetenlerin kalitesi, kısacası statüko devam ettiği müddetçe baş aşağı
gitmekten başka hiçbir alternatifi yoktur! Belki bu gerçekler size çok
karamsar bir tablo çizmektedir ama sizler de bizler de bu sektörün
paydaşları olarak bu sistemin içindeyiz. İçinde bulunduğumuz durumun
vahametini, nasıl bu noktaya geldiğiyle yüzleşmezsek, kabullenmezsek bu
sorunların içinden de hiçbir zaman çıkamayız.
KULÜBÜMÜZ PEK ÇOK KEZ ŞAMPİYONLUK YARIŞINDA; BAZEN SON MAÇTA
BAZEN SEZON İÇİNDE EN KRİTİK DÖNEMEÇLERDE DARBE ALDI, ALMAYA DA DEVAM
EDİYOR
Gelelim Fenerbahçe Spor Kulübü'nün yaşadıklarına; Kulübümüz
istisnasız, istikrarlı ve sistematik bir şekilde bu yozlaşmış sistemin
hedefi olarak yıllardır sadece bizim dönemimizde değil yıllardır, pek
çok kez şampiyonluk yarışında bazen son maçta bazen sezon içinde en
kritik dönemeçlerde darbe aldı, almaya da devam ediyor! En yakın örneği
geçen sezon! Bildiğiniz gibi geçen sezon yaşadığımız hakem hataları bile
demekte imtina ediyorum, çünkü hafif kalır; hakem faciaları nedeniyle,
taraflı tarafsız herkesin kabul ettiği gibi, 12 ila 15 puan arasında
puanımız alenen gasp edildi! Ve ligin ne kadar birinciyle ikincinin
arası, averaj farkı, birinciyle üçüncü arasında 2 puan olduğu bir ligden
bahsediyoruz. Yalnız bu bize göre değil, benim bahsettiğim puan
kayıpları, gri pozisyonlardan da değil. Açık, net, sarih pozisyonlarda
kaybettiğimiz pozisyonlardan bahsediyorum. Gri pozisyonlara girersek bu
rakam daha da yükseliyor.
BIRAKIN FENERBAHÇE’Yİ, TÜRK HAKEMLERİNİN BİLE İTİBARINI, VİCDANINI KORUMADILAR, ADETA ÜÇ MAYMUNU OYNADILAR
O dönemde hatırlarsınız, ulusal bir kanalda program yapan iyi tanınmış
bir hakem televizyonlarda, yüksek reytingli bir spor programında
defalarca şunu söyledi: ‘Fenerbahçe’ye karşı bir tutum var, hakem
camiasından birileri Fenerbahçe’yi ne olursa olsun şampiyon
yapmayacaklar. Bunu yemin ederek söylüyorum.’ dedi. Bu tamamen kendi
kafasında ürettiği bir hayal de olabilir, aynı zamanda spektrumun öbür
tarafında da gerçek bilgilere, tanıklarıyla yapılan konuşmalara
istinaden de olabilir. Her halükarda nasıl olursa olsun Türkiye Futbol
Federasyonu’ndan, MHK’den bu konuya bu iddialara dair, sorumlu oldukları
Fenerbahçe’ye dair hiçbir şekilde konuyu soruşturmaya yönelik bir
aksiyon, basit bir açıklama dahi gelmedi. Hiçbir aksiyon, açıklama, bir
hamle, bir refleks gelmedi. Ta ki bu konuda biz başvuru yapana kadar.
Ondan sonra da dostları alışverişte görürsünüz misali basit bir açıklama
yapıldı ve devamı da gelmedi. Oysa sorumlu, adil, her kulübe eşit
mesafede olması gereken bir futbol federasyonu yönetimi böyle bir
iddiayı son derece hızlı bir refleksle ilgili kurumlarını harekete
geçirerek gereken adımları atması gerekirdi. Bu sadece Fenerbahçe Spor
Kulübü için değil, bu aslında zan altında bırakılan Türk hakemlerinin
itibarı ve kamuoyu vicdanı için de yapması gerekirdi. Neden bunları
sizinle paylaşıyorum? Bugünün konusuyla alakalı değil. Ama Türkiye
Futbol Federasyonu’nun Fenerbahçe Spor Kulübü’ne bakışını, zihniyetini,
yaklaşımını bir nebze de niyetini daha iyi ifade edebilmek için bazı
örnekleri paylaşmak istiyorum. Bırakın Fenerbahçe’yi, Türk hakemlerinin
bile itibarını, vicdanını korumadılar, adeta üç maymunu oynadılar.
YÜREĞİNİZ VARSA SAVCILIĞA BAŞVURUN VE HAKKIMIZDA SORUŞTURMA AÇTIRMAYA ÇALIŞIN. NEYE İSTİNADEN SAVCILARI GÖREVE ÇAĞIRIYORSUNUZ?
Fenerbahçe nefreti TFF’nin damarlarına öyle bir sirayet etmiş ki,
Fenerbahçe herhangi bir konuda açıklama yaptığında aynen geçen hafta
olduğu gibi, daha açıklamanın mürekkebi kurumadan apar topar cevap verip
tehdit etme cüretini gösterdiler. Başka kulüplerin çok çok daha ağır
açıklamalarını hatta şöyle ifade edeyim, ‘federasyonun içinden geçen’
açıklamalarını görmezden gelmekte ya da 2-3 gün sonra dostu alışverişte
görürsün misali yanıt vermektedirler. Bu sefer bizi ülkemizin
savcılarına şikayet etmişler. Daha doğrusu savcıları göreve
çağırmışlar. Bir adım daha öteye gidin, yüreğiniz varsa bizi Türkiye
Futbol Federasyonu savcılığa başvurun ve hakkımızda soruşturma açtırmaya
çalışın. Neye istinaden savcıları göreve çağırıyorsunuz? Bu kadar
ciddiyetten uzaksınız. Zaten geçmişte de bazı konularda savcılığa
ilettik dediler önemli konularda. Bir konuyu savcılığa iletmeden önce
Türkiye Futbol Federasyonu kendi içinde barındırdığı kurumlarıyla bir
araştırır, soruşturur, dibine inmeye çalışır, konuya bir hakim olur,
ondan sonra yargıya taşır. Yayıncı kuruluş 4 senedir mütemadiyen
gelirlerimizi indiriyor, bunun önüne geçmektense, bizim menfaatlerimizi
korumaktansa ‘kulüpler de böyle istedi’ deyip suça ortak olup işin
içinden çıkmaya çalışıyorlar. Aynen burada, savcılık konusundaki
yaklaşımları gibi. Mesela bu husumeti başka bir örnekle göstereyim.
Göreve geldiğimizden bu yana tam 10 açıklamamıza saatler içinde yanıt
verdiler. Herhalde böyle bir istatistiğe sahip olan başka hiçbir kulüp
yoktur. TFF yeri gelir bize karşı bariz hata yapan hakemlerini
ödüllendirerek savunur. Yeri gelir açıklamalarımıza ışık hızında verdiği
reaksiyonlarla, yeri gelir harcama limitlerini kullanmak adına
kulübümüzü tecrit altına almaya çalışır, yeri gelir Türkiye Futbol
Federasyonu Başkanının kulübümüzün duruş ve açıklamalarını
kişiselleştirerek demeçler verir. Açık ve net bir şekilde bize karşı
olan husumetini, tutumunu aslında TFF ortaya koymaktadır. Hal böyleyken
biz ne yapacağız? Hal böyleyken tek yol bu köhnemiş yapıyla mücadele
etmek ve Türk futbolunu bu zihniyetten kurtarmak için var gücümüzle
mücadele etmektir.
FENERBAHÇE SPOR KULÜBÜ’NÜN HAKEM ATAMALARIYLA İLGİLİ BİR
MÜDAHALEDE, İLİŞKİDE OLDUĞUNU KİMSE SÖYLEYEMEZ. GÖRECEKSİNİZ, ER YA DA
GEÇ İYİ OLANLAR KAZANACAK
Gelelim esas ana konumuza. Fenerbahçe Trabzonspor maçının hakemi, Zorbay
Küçük. Bundan sonra söyleyeceklerimi dikkatle dinlemenizi istiyorum.
Türkiye’nin en büyük kulüplerinden birinin başkanı olarak bu sözleri
ifade edecek kişinin bugüne kadar bir kez dahi bir hakem ataması ‘bunu
atayın, bunu atamayın’ veya ‘neden bunu atadınız’ tarzında hiçbir
şekilde ne federasyonla ne de ilgili kurullarıyla iletişime, münasebete,
pazarlığa girmemiş, bu konuda sonuna kadar alnı açık bir insanın
söylemleri olarak dikkatle dinlemenizi istiyorum. Kaç başkan var Süper
Lig’de böyle bilmiyorum ama kimseyi de zan altında bırakmak istemiyorum.
Ama bir kul çıkıp Fenerbahçe Spor Kulübü hakem atamalarıyla ilgili bir
müdahalede, ilişkide olduğunu kimse söyleyemez. Belki bazı
taraftarlarımız diyor ki, ‘böyle olduğunuz için böyle hatalar
yaşıyoruz.’ Böyle de düşünebilirsiniz ters mantıkta bakarsanız. Ama bu
sistem değişse de değişmese de biz bu tutumumuzu değiştirmeyeceğiz. Ama
göreceksiniz, er ya da geç iyi olanlar kazanacak. Bunu daha evvel de
söylemiştim.
ZORBAY KÜÇÜK’ÜN GECE YARISI APAR TOPAR FENERBAHÇE-TRABZONSPOR MAÇINA
ATANMASININ MANTIĞININ ALTINDA NELER YATMAKTADIR? PERDE ARKASINDA
MÜDAHALELER VAR MIDIR?
Biliyorsunuz, hakem ataması hafta içi yapıldı. 6 maç bir saatte,
diğer 4 maç gece yarısına yakın açıklandı. Hepimiz biliyoruz, 4 büyükler
arasındaki mücadeleler puan tablosu nasıl olursa olsun son derece
kritik, son derece gergin ve yüksek zorluk derecesinde olan maçlardır.
16 Şubat 2022’de Trabzonspor ile oynayacağımız maçın tarihi 6 Mart
olarak açıklandı. Fenerbahçe-Trabzonspor maçının tarihi dediğim gibi 16
Şubat’ta açıklandı, 3 Mart Perşembe akşamı 23.55’te Zorbay Küçük bu
maçın hakemi olarak açıklandı. Maçın yardımcıları da Bahattin Duran ve
Deniz Caner Özer olarak tespit edildi. Aynı gece yine hepinizin bildiği
gibi Zorbay Küçük, Alanya’da; Alanyaspor-Gaziantepspor kupa maçını
yönetti. Bu maç uzatmalara gitti. 23.00 sularında maç sonuçlandı ve saat
23:22’de TFF maç tebligatını Zorbay Küçük’e yaptı. Rahatsızlığımızın
nereden kaynaklandığını net bir şekilde belirtmek istiyorum.
Rahatsızlığımız şuradan kaynaklandı: İşini doğru ve becerikli yapan,
geleneklerine ve tahammüllerine sadık kalan bir anlayışla bu atama
yapılsaydı, konuların böyle gerçekleşmesi söz konusu bile değildi. O
yüzdendir ki biz bir müdahale olduğunu düşünüyoruz. İnşallah müdahale
olmuştur da bu yapılmıştır. Aksi takdir de son derece beceriksiz, son
derece kifayetsiz, son derece amatörce yaklaşım olduğunun da altını
çizerek söylemek istiyorum. Bu iş teamüllere ve kalıplara o kadar aykırı
bir durumdur ki biz Fenerbahçe olarak açıklama yapmak zorunda kaldık.
Dolayısıyla şunu sormak mecburiyetinde hissediyoruz: Zorbay Küçük’ün
gece yarısı apar topar bu maça atanmasının mantığının altında neler
yatmaktadır? Perde arkasında müdahaleler var mıdır? Bir de şunu söylemek
istiyorum. Belki sosyal medyaya, basına taşınmadı ama bazı başkanlar
arasında şöyle bir konuşma yapılmış. Zorbay Küçük konusunda federasyon
biri benimle temasa geçmiş. Bu hakemi uygun bulup, bulmadığımızı
sormuş. Ben de ‘adil yönetsin’ demişim. Böyle bir şey sizin kulağınıza
geldiyse yakından uzaktan söz konusu değildir. Federasyonda hiçbir kul,
benimle böyle bir konuşmaya, muhabbete girmeye yüreği yetmez. Çünkü
bizim duruşumuzu gayet iyi bilirler. Dolayısıyla böyle bir görüşme
yapılmamıştır. Bu garip ve alışılagelmişin çok dışında olan bu atama
bize göre son dakika yapılan bir değişiklik sebebiyle gerçekleşmesidir.
Büyük bir ihtimalle bu maçın ilk düşünülen hakemi Zorbay Küçük değil
bambaşka bir isimdi. Ancak son dakika müdahalesi ile hakem
değiştirildi. Niye böyle düşünüyoruz. Tek tek maddeleri ile
sıralayım…Normal şartlarda tahammüller, kalıplar diyorum. Böyle bir maça
atanacak hakem bir evvelki hafta maç almaz. Yahutta zorluk derecesi son
derece düşük bir maç alır. Ve bu maçı da bir sonraki hafta yöneteceği
maçın hakem üçlüsüyle beraber alır. Maç verilecekse…Çoğu zaman maç DA
verilmez. Buradaki amaç zorluk derecesi son derece yüksek bir maça
atanacak hakemin hem fiziken hem de mental olarak maça gerekli
hazırlıkları yapabilmesini sağlamaktır. Söz konusu hakem Zorbay Küçük’e
ise bu teamülün uygulanması daha da önemlidir. Bu hakem için bu
teamüllerin en yüksek hassasiyet uygulanması daha da önemlidir. Zira, bu
hakemimizin gerek fiziken gerekse öfke kontrolü konusunda ciddi
zaafları olduğu herkes tarafından bilinmektedir. Tüm camianın bildiği
gibi Zorbay Küçük hakemler arasında belki de en çok sakatlananlardan
biridir. Kendisi bir kez 1 yıl, bir kez de 6 ay olmak üzere
sakatlıklarından dolayı uzun süre sahalardan uzak kalmıştır. Bununla
beraber, özellikle alt liglerde yönettiği pek çok maç sonrası kulüpler
MHK’ya üslup ve davranışları konusunda şikayetlerde bulunmuşlardır.
Sizin de hatırlayacağınız bir iki Süper Lig maçında futbolcularla
polemiğe girmiştir. Dolayısıyla, önemli bir maç öncesi gerekli dinlenme
süresine en çok ihtiyaç duyan hakemlerden biridir! Perşembe günü
Alanya’da gece yarısı maç bitiyor. Bizim araştırmalarımıza göre ki doğru
olduğunu düşünüyoruz. O gece Alanya’da kalıyor, sabah İstanbul’dan
aktarmalı öğlen Adana’ya geçiyor. Bir gün orada kalıp ertesi gün ise
maç için tekrar İstanbul’a geliyor. Dinlemesi için 72 saatten az bir
süre var. Bir de kendinizi hakemin yerine koyun. 23:22’de maçı
yöneteceğinizi öğreniyorsunuz. Şu duyguya ve düşünceye kapılmanız da son
derece normal. ‘Herhalde bu maçın hakemi ben değildim’ Tercih ben
değildim, sonradan maç bana verildi, bu atama yapıldı gibi düşünce
içinde olması da gayet normaldir. Ki bu sağlıklı bir düşünce yapısı
değildir, böyle bir maç öncesi. Bütün bu fiziken ve mental hazırlıkların
yanı sıra özelikle yine Zorbay Küçük önemlidir. Çünkü ilk defa
hayatında 4 büyükler arasında bir maçı yönetecektir. Bir de bunun
üzerine yine teamüllerin aksine bu maçı yönetecek hakem 3’lüsü ilk defa
beraber maç yönetmiştir! İlk defa. Bildiğiniz gibi bu büyük maçlara
genelde birbirine aşina olan hakem 3’lüsü atanır. Buradan da geçmiş
teamül ve atama algoritmasına göre orijinal planlamada bu maç için
kendisinin düşünülmediğini söyleyebiliriz. Orijinal planlama böyle ise
de ne kadar acemice dediğim bu. Amatörce, acemice, özensiz yapıldı.
Öyleyse daha da kötü. Keşke o maçın gözlemcisi hakem raporu yazmasaydı.
Çünkü maç bittikten sonra başka bir maça 20 dakika içinde atama
yapılıyorsa, demek ki o maçın gözlemci raporunun hiçbir kıymeti
harbiyesi yoktur.
TÜRK HAKEMLİK MÜESSESİ SON 4 AYDA YAŞADIĞI BU KARA TABLOYU TÜRK FUTBOL TARİHİNDE BELKİ DE HİÇBİR ZAMAN YAŞAMAMIŞTIR
Burada aslında sizle paylaşmak istediğim konu, Türk futbolunun en önemli
müessesi olan MHK’nın dolayısıyla tüm hakemlik müessesinin ne kadar
sıkıntılı, ne kadar tecrübesizce, ne kadar amatörce, kör göze parmak
usulü hatalarla yönetildiğini anlatmak ve şu soruyu aklınızda bırakmak.
Bu gerçekten liyakatsizlikten olan bir şey mi, yoksa güç zehirlenmesinin
verdiği özgüvenin eseri midir? Çünkü Türk hakemlik müessesi son 4 ayda
yaşadığı bu kara tabloyu Türk futbol tarihinde belki de hiçbir zaman
yaşamamıştır. Bugün hakemlerin içinde bulunduğu ki hakemlerden en
rahatsız olan, en muzdarip olan biz kulüp olarak, hakemlere yeri geldiği
zaman sahip çıkmayı da biliriz. Ama bugün hakemlerin içinde bulunduğu
psikoloji bu ligin sağlıklı tamamlanması için de büyük risk
oluşturmaktadır.
BU DURUM TÜRK FUTBOLUNDA FENERBAHÇE’NİN BAZI RAKİPLERİNE
KARŞI NASIL ADALETSİZ BİR YARIŞIN İÇERİSİNDE OLDUĞUNUN ÖRNEKLERİNDEN BİR
TANESİDİR
Hepimiz maçın nasıl cereyan ettiğini biliyoruz. Aslında bir nebze ilk
maçın da özetiydi. İlk maçta, maçın hakimiydik. 1-0 ödeydik. Son derece
garip bir kırmızı kartla maçtan koptuk. Bu kez yine benzer bir
senaryoya maruz bırakılıp maç berabere iken bana göre biz maçın açık ara
hakimi iken 18. dakikada bir kırmızı kartla, uzatmalarla beraber 82
dakikayı 10 kişi oynadık. Çocuklara helal olsun. Fenerbahçe
tribünlerinin görmek istediği seviyede mücadele verdiler. Onlara da
ayrıca teşekkür ediyorum. Burada insan ister istemez da bu zamana kadar
neredeydiniz diye sorma ihtiyacı duyuyor. Bu maçta VAR hakemi Mete
Kalkavan. Bu pozisyonda hakemi VAR’a çağırıyor. VAR’a giderken hakemin
vücut dilini hatırlayın, ancak aynı Mete Kalkavan Kasımpaşa karşısında
benzer pozisyona kart vermedi. Ligin 19.haftasında da Konya-Beşiktaş
maçında Konyasporlu oyuncuyu sarı kart ile cezalandırdı. Kısacası biz
180 dakikayı, uzatma dakikalarını da eklerseniz, 10-15 dakika daha. 195
dakika içinde sadece 41’inde 11 kişi mücadele edebildik. Bu durum Türk
futbolunda Fenerbahçe’nin bazı rakiplerine karşı nasıl adaletsiz bir
yarışın içerisinde olduğunun örneklerinden bir tanesidir. Kısacası en
üzüldüğüm şey korktuğumuz başımıza gelmiştir!
MAÇIN GÖZLEMCİSİ LİSTE DIŞI KALDI
Bu maça dair bir diğer gariplik ise gözlemci. Bu maçın gözlemcisi,
Denizli Gençlik ve Spor İl Müdürü de olan Sayın Ahmet İbanoğlu.
Sonrasında kendisi 8 Mart’ta gerçekleşen hakem ve gözlemci operasyonunda
liste dışı kalan isimlerden biridir. MHK başkanı verdiği röportaja
göre bu operasyon aylardır yürütülen bir çalışmanın sonucu. Durum böyle
ise bu kadar önemli bir maça iki gün sonra kariyerine son vereceğiniz
birini nasıl atarsınız? Niye atadınız? Biz bunun cevabını merak
ediyoruz. Hayır, maçtan önce bilmiyorduysanız liste dışı kalacağını, bu
iki gün içinde ne oldu da hakem camiası tarafından güvenilirliğiyle
bilinen bu kişi sizin liste dışınızda kaldı? Bu iki soruyu da
cevaplamanızı rica ediyoruz. İşin en kara mizah tarafı ise gözlemci
tarafından zayıf not alan Zorbay Küçük’e Başakşehir-Antalyaspor maçında
görev verildi. Zorbay Küçük’e zayıf notu veren gözlemci ise liste dışı
kaldı.
BİLİYORSUNUZ, KIRMIZI KART’IN CEZASI MİNİMUM İKİ MAÇ. ANCAK
PFDK İRFAN CAN’A BİR MAÇ CEZA VEREREK, ZATEN HAKEM KARARININ NE KADAR
YANLIŞ OLDUĞUNU GÖSTERDİ. BUNA RAĞMEN ZORBAY KÜÇÜK, BU HAFTA MAÇ ALIYOR
İrfan Can’a kırmızı kart verildi. Malum bir kişi dışında bütün hakem
otoriteleri bunun yanlış kart olduğunu söyledi. Biliyorsunuz, kırmızı
kart minimum iki maç. Ancak PFDK bir maç vererek, zaten hakem kararının
ne kadar yanlış olduğunu kendileri de gösterdi. Buna rağmen Zorbay
Küçük, bu hafta maç alıyor. Tekrar söylüyorum bunlar bütün hakem
camiasının geleneklerine, tahammüllerine, kalıplarına aykırı
durumlardır. Bunlar tek, tük istisna değil artık norm haline gelmiş
gelişmelerdir. Dolayısıyla sadece bir atama üzerinden size
görüşlerimizi, endişemizi, niye açıklama yapma gerektiğimizi açıkladık.
BU KİRLİ DÜZENDE EN FAZLA SANCI ÇEKEN, EN AĞIR MAĞDURİYETİ
YAŞAYAN FENERBAHÇE’DİR, BUNUNLA EN ÇOK MÜCADELE EDEN DE FENERBAHÇE’DİR
Biraz daha genele gelelim. Kaosun, güvensizliğin zirve yaptığı,
futbola dair en ufak inancın ve güvenin kalmadığı, sezonun bence ne
düşenlerinin ne de şampiyonunun hiçbir öneminin olmadığı bir lig haline
hep beraber, el birliği ile getirdik. Haline geldi diyorum, çünkü
TFF’nin basiretsiz yönetimi sebebiyle, bu kurgu sistem bu kadar ayyuka
çıkmışken, oynanacak maçların, sonuçlanacak ligin kıymeti de bence
kalmadı demeyeyim de yerlerde diyelim. Sezon başından beri birkaç
başkan ve TFF yetkilisinin elinde oyuncak olan Türk futbolunun en önemli
yapısı MHK ve hakemler, sonuçları tayin edilen ya da edilmeye çalışılan
maçlar, kargaşaya, kaosa sevk edilen toplum gündemi ile her rezilliğin
artık ortaya döküldüğü bir sezon yaşıyoruz.-Sezon son çeyreğinde
hakemlerin görevden el çektirilmesiyle garip ilişkiler ağı artık
saklanamaz oldu! Bu ilişkiler odağında yönetilmeye çalışılan Türk
futbolu toplumsal bir problem olma yolunda hızla ilerliyor! Liyakatın
yerine biatın talep edildiği, hakemlerin performanslarının yerine
kullanışlılık oranına göre değerlendirildiği, biat etmeyenlerin ister
hakem olsun ister kulüp olsun büyük sorunlar yaşadığı, yaşayacağı,
vasatlığın meşrulaştırıldığı, kanıksandığı, ülkenin bir şehrinin, tüm
ülkeden büyük sayıldığı, pek çok odağın bu çerçevede belirlendiği bir
düzen içerisindeyiz arkadaşlar. ‘Kaos deşifre edilmeyi bekleyen kirli
bir düzendir’ sözünden hareketle bu kirli düzen dün MHK başkanının
yayıncı kuruluştaki açıklamalarıyla tamamen deşifre olmuştur.
Gariplikler tavan yapmış, gün yüzüne çıkmıştır. Bu kirli düzende en
fazla sancı çeken, en ağır mağduriyeti yaşayan Fenerbahçe’dir, bununla
en çok mücadele eden de Fenerbahçe’dir. Bu oyunun bu kadar kirli
olmasının sorumluları elbette vardır. Zaman içinde ya bizim gibi
düşünenler ya da bunlar yok olup gideceklerdir. Bakalım zaman bizlere
neyi gösterecek.
AÇIKLAMAYA TEPKİ VERMEMİZİN ANA SEBEBİ İSİMLERDEN ZİYADE BU
İŞİN YÜRÜTÜLÜŞ ŞEKLİ, İLETİŞİMİ VE ZAMANLAMASIYLA ALAKALIYDI. HER ŞEYİN
YAPILMA ŞEKLİ VE ZAMANI VARDIR. ŞEKLEN DE YANIŞTIR, ZAMANI DA YANLIŞTIR
Gelelim 8 Mart açıklamasına. Hepimizin bildiği gibi 3 gün önce,
sezonun bitmesine 10 hafta kala tarihte ilk defa yapılan bir uygulamayla
sanki vicdanlarda rahatsızlık yaratan işlere karışmışlar gibi ayıklanan
hakemler ve gözlemcilere dair bir açıklama yapıldı. TFF ise MHK’nin
tamamen kendisinin belirlediği ve kendilerine sundukları hakem ve
gözlemci listelerini onaylayarak kamuoyuna açıkladı. Fenerbahçe Spor
Kulübü olarak bu açıklamaya derhal tepki verdik. Bu açıklamaya tepki
vermemizin ana sebebi isimlerden ziyade bu işin yürütülüş şekli,
iletişimi ve zamanlamasıyla alakalıydı. Şimdi Süper Lig’de bir tane
kulüp yoktur ki hakemlerden şikayet etmesin. Hemfikir olduğumuz
konulardan biri budur. Diğer bir konu, bu sorunun, bu kangrenin
ivedilikle çözümü konusunda da hemfikiriz ancak yöntemlerde hemfikir
olduğumuzu söyleyemeyiz. Tabii ki isimler değişecek, taze kan gelecek,
şeffaflaşacak, yapısal değişiklikler olacak, her şey olacak. Biz buna
karşı değiliz. Bizim şu andaki en büyük endişemiz, şu an yapılan hakem
mühendisliğinin ileride çok daha kabul edemeyeceğimiz sebep ve saiklerle
yapıldığının endişesi içinde olmamızdır. Her şeyin yapılma şekli ve
zamanı vardır. Şeklen de yanıştır, zamanı da yanlıştır. Dolayısıyla
sizlerle görüşlerimi paylaşırken ‘Fenerbahçe hakemlere sahip çıkıyor,
demek ki hakemlerden rahatsız değil’ basit sonucuna lütfen ulaşmayın.
Herkesten çok biz bu işin şeffaflığını, adil yönetilmesini, liyakat
olmasını, performans bazlı olmasını, hesap verilebilir, denetlenen bir
mekanizma olmasını, içinde cezanın ve ödülün olmasını vs vs. biz
istiyoruz. Bizim istediklerimizden her geçen gün daha uzağa gidiyor
sistem. Dolayısıyla bu hamle aylar süren çalışma da olsa niyetini
sorgulamadan geçemiyoruz. Niye niyetini sorguluyoruz? Çünkü bu reformu
yapan kişilerden emin olmadığımız için. Niyetleriyle, tecrübeleriyle
ilgili kafamızda soru işaretleri olduğu için. Dolayısıyla Fenerbahçe
Spor Kulübü olarak belirtmek isterim ki, kangren haline gelen hakem
sorunlarını yeniden yapılandırarak kalıcı bir çözüm salama hedefi ve
refleksinden uzak, yeterli liyakate ve profile sahip olmayan kişiler
tarafından işine geldiği zaman kulüpleri içine sokmak, işine geldiği
zaman sürecin dışında bırakarak yapılmasıyla istediğimiz hedefe
ulaşamayacağımızı düşünüyoruz. Kısaca, bu değişimi yapacak kişilerin
niyet ve kapasitelerinin olduğuna inanmıyoruz.
MHK BAŞKANI TARAFINDAN İFADE EDİLDİĞİ GİBİ AYLARCA SÜREN BİR ÇALIŞMANIN SONUCU OLDUĞUNU KESİNLİKLE DÜŞÜNMÜYORUZ
Öte yandan MHK başkanı tarafından ifade edildiği gibi aylarca süren
bir çalışmanın sonucu olduğunu da kesinlikle ve kesinlikle düşünmüyoruz.
Sayın başkan diyor ki ‘bunu ben yaptım, ben sorumluyum.’ Ben de farklı
düşündüğümü ifade ediyorum. Niye? Pek çok sebebi var. Yakın zamanda
yaşanmış bir olayla düşüncelerimi destekleyeyim. Hakemlerle bir online
toplantı yapılıyor, yanılmıyorsam 27 hakem var. Seminer diyelim. MHK
başkanı orada Fırat Aydınus’u görüyor, ekranda. ‘Sakal bırakmışsın,
hayrola’ diyor. O da şu mealde cevap veriyor. ‘Yüzümü ve vücudumu
dinlendiriyorum’ diyor. Bunları siz araştırıp teyit edebilirsiniz. Maç
almadığı için dinlendiriliyor. Trabzonspor-Malatyaspor maçını yönetmiş,
ocak ayının başı, sezonun ikinci yarısının ilk maçı. 5 hafta
dinlendiriliyor. ‘Aa, neden dinlendiriliyorsun’ diyor MHK başkanı. ‘Ben
de bunun sebebini size soracaktım’ diyor. MHK başkanı da sebebinin kendi
olmadığı şeklinde bir görüş belirtiyor. ‘O zaman sebebi kimse beraber
gidelim, ona soralım’ diyor. Bu şakayla karışık da denmiş olabilir. Bu
ciddi müessese, MHK başkanlığı ciddi bir kurum, konum. Dolayısıyla 27
hakemin önünde bu şekilde bir konuşmanın da gizli kalmayacağı bilinmeli
fakat Fırat Aydınus’un gerçekten ceza almasının MHK başkanı nedeni
değilse, bütün bu değişimin neden olamaz diye düşünüyorum. Sadece bir
örnek.
Son dakika. Bilmiyorum doğru mu? UEFA Cüneyt Çakır’a çarşamba günü verdiği maçı geri çekmiş, başka ülke hakemine vermiş.
ARTIK GÖZLEMCİLER BOŞUNA VAKİT SARF EDİP GÖZLEMCİ RAPORU
HAZIRLAMASINLAR. ZİRA O KADAR SINIRLI SAYIDA HAKEM KALDI Kİ, GÖZLEMCİ
RAPORU ZAYIF DA OLSA HAKEMLERE MAÇ VERMEK ZORUNDALAR
Biraz gündem dışına çıkalım. Yeni bir gelişme. Son iki hakem olayı.
Halil Umut Meler ve Arda Kardeşler. Görüyor musunuz belki değişimi
yapmakta haklılar ama yapış şekilleri o kadar kötü ki… Haklı oldukları
yerde haksız duruma düşüyorlar, bırakın haksız duruma düşmeyi, kaos
yaratıyorlar, bırakın kaos yaratmayı yurt dışına ülkemizi müşkül mevkide
bırakıyorlar. Halil Umut Meler ve Arda Kardeşler. Hafta sonu
atandıkları maçları kabul etmemeleriyle ilgili birkaç görüş söyleyeyim.
Hakemlerin cep telefonlarında bir sistem var. Galiba FYS deniyor bu
sisteme. Maça atandığı zaman bir hakem, oraya bir link geliyor. O linke
tıklayıp onaylıyorsunuz. Ama tıklamadan önce oraya gelen bilgide söz
konusu maçı yönetecek hakem yardımcılarının isimleri var, onlarla
konuşuyorsunuz, onların da onayını alıp linke girip tayininizi siz de
onaylıyorsunuz ve ondan sonra resmi bir şekilde atamanız açıklanıyor.
Dün önümüzdeki 10 maçı yönetmesi gereken hakemlere saat 14.00’da
tebligat yapıldı. Bu 10 maçın hakemlerinin 8’i onayladı, 2 hakem
onaylamadı. O iki hakem onaylamadığı için diğer yardımcılarına da
tebligat ulaşmadı. Bu kişiler Manchester City-Sporting Lizbon maçından
geri dönüş yolundaydılar. Bir şekilde yoldayken temasa geçildi, ikna
edilmeye çalışıldılar, ikna olamadılar. Dolayısıyla bizim maçımıza
galiba Arda Kardeşler atanacaktı. 17.40’ta ikna edemeyince iki yeni
hakem bu maçlara atandı. Galiba Volkan Bayarslan Fenerbahçe’ye,
Başakşehir’e de Zorbay Küçük. Geçen haftanın Zorbay Küçük’ü atandı.
Bence bu da sıkıntılı bir durum, Zorbay Küçük’ün bu hafta maç alması ama
ona değinmiştik zaten. Sonra bu hakemler Türkiye’ye varıyorlar, varır
varmaz Riva’ya çağırıyorlar. MHK başkanı ikna etmeye çalışıyor. Biz
beraberiz, bizimle olun… Korkuyorlar ki onlar da artık maç kabul etmeme
konumuna gelirlerse hakem kalmadı. Salı günü de Tahkime gitme süresi
doluyor liste dışı bırakılanlar için. Tabii onların da Tahkime gitmemesi
için oyalama, ikna çalışmaları devam ediyor. Hakemler bu yarattığınız
ortamda neye konsantre olsunlar. Tahkime kim gider, kim gitmez
bilmiyorum. Bu arkadaşlar sadece bu haftalık mı maç kabul etmediler
yoksa sezon sonuna kadar mı onu da bilmiyorum. Artık gözlemciler boşuna
vakit sarf edip gözlemci raporu hazırlamasınlar. Zira o kadar sınırlı
sayıda hakem kaldı ki gözlemci raporu zayıf da olsa hakemlere maç vermek
zorundalar. Dolayısıyla bu yeni ortamda gözlemci raporlarının pek bir
önemi kalmayacak gibi gözüküyor.
Bu kişilerin bu reformları, bu dönüşümü yapabilecek kapasitede
insanlar olmadığını söyledim ya. Alın işte tek tek örnekleri geliyor.
Demin Cüneyt Çakır’ı okuduk, bunu okuduk, biraz sonra başka şeyleri de
anlatacağım.
KANGREN HALİNE GELMİŞ, HEPİMİZİN KANIKSADIĞI HAKEM
SORUNLARININ ÇÖZÜLMESİ İÇİN FEDERASYON VE KULÜPLER BİRLİĞİ VAKFI OLARAK
BİR KOMİSYON KURULDU, ÇALIŞMALARA BAŞLANDI
Şimdi aylardır yaptığımız bir çalışma diyor. Biz de buna inanmıyoruz,
katılmıyoruz, ‘ikna olmadık’ diyoruz. Niye olmadık? Onlardan biri de
kangren haline gelmiş, hepimizin kanıksadığı hakem sorunlarının
çözülmesi için Federasyon ve Kulüpler Birliği Vakfı olarak bir komisyon
kuruldu, çalışmalara başlandı. Bizi temsilen Sayın Süleyman Hurma
burada. Biri hariç bütün eski MHK başkanlarıyla konuşuldu, sorular
soruldu, bilgiler alındı. Çok enteresan onların yakındıkları, şikayet
ettiği konular da neredeyse bizlerin seviyesindeki şikayetler ki bunlar
MHK başkanları. Bunların üzerine öncelik listesi yapıldı. Sonra bu
komisyon dünya çapında bir ismi, marka haline gelmiş IFAB Direktörü olan
Sayın David Ellery’i danışman olarak tuttu. Kendisi bütün paydaşlarla
mülakatlar yaptı, grup halinde ve bire bir. Mart sonunda çalışmalarının
sonucunu açıklayacak. David Ellery Belçika Federasyonu’yla da böyle bir
çalışma yaptı, 63 öneri sundu. 63’ü de federasyon tarafından kabul
edilerek uygulandı, Belçika futbolunda. Bize de yapacak. Acaba biz onu
ikinci fazda tutacak mıyız? Biz ‘tutmanız gerekir’ diye yazı yazdık
federasyona. Uygulama aşaması için de. Yalnız bu çalışma bitmeden bu
çalışmanın sonunda ciddi değişikliklere gidileceği zaten hepimiz
tarafından bilinen, beklenen bir gerçek. Sadece sonuçlarını bekliyoruz,
ondan sonra önceliklendirip belli bir takvim içinde değişimi başlatmayı
hedeflerken böyle radikal bir hamlenin nasıl yapıldığı hususunda
hayretler içindeyiz. Tamam yapıldı. Olabilir. Bazı arkadaşlar şöyle
savunuyor; David Ellery bize sistem yapacak. Hakem isimleriyle alakası
yok. Doğru.
Ama siz hakemlik müessesesinin %50’sinden fazlasını bir günde ki bundan
bazıları FIFA kokartlı, bazılarının tecrübesi dünya çapında olan insanı
bir gecede silip atıyorsunuz. Herhalde David Elleray hayretler
içerisindedir. Ama şunu söyleyemeye çalışıyorum; niye bu çalışmadan önce
bu yapıldı? O kadar acil miydi? İkincisi, bizi temsil eden
başkanlarımızla siz aylardır çalışıyorsunuz, hiç mi aklınızdan geçmedi,
‘Ya Süleyman başkan, böyle böyle bir şey düşünüyoruz, kulüplerle bir
görüş, istişare et.’ Bize bilgi verilmedi. Biz, hakemlik camiasını
yeniden yapılandırmak, radikal, devrimsel adımlar atmak için çalışmalar
yürütürken böyle bir adımdan hiçbirimizin haberi yoktu. Dolayısıyla
aylardır, böyle bir çalışmanın sürdürüldüğüne inanmakta zorlanıyoruz.
DEMEK Kİ BİZ YILLARDIR RAHAT VE HÜR OLMAYAN HAKEMLER TARAFINDAN
YANİ DEMEK Kİ MAÇLAR YILLARDIR ETKİ ALTINDA TUTULAN HAKEMLER TARAFINDAN
YÖNETİLİYORMUŞ
Tecrübesizlik, özensizlik, amatörlük, acemilik… ne derseniz deyin,
açıklanan listeye bakın! Mesela bu sezon başındaki listeye bakın. Süper
Lig hakemleri plaka sırasına göre yapılır. Yani Adana’dan başlar veya
alfabetik deyin, plaka deyin. Sistemde plaka sıralaması deniyor. Veyahut
kıdeme göre, bazıları da kıdem ve/veya plaka! Ne demek? FIFA kokartları
koyuyorsun, ondan sonra kokartlı olmayanları da plaka sırasına göre
sıralıyorsun. Listede kalanlarla gidenlerin bir sıralamasına bakın,
altında mantık yok! Acaba bu hakem müessesesi tarafından mı yapıldı,
yoksa başkası tarafından yapılıp hakemlerin eline mi tutuşturuldu? İnsan
ister istemez düşünüyor. Tamamen başkanın dediği gibi MHK tarafından,
MHK Başkanı tarafından yapılıyorsa da başkan, ya yeni teamüller
oluşturuyor veya haberdar değil, bu listelerin nasıl yapıldığından!
Tekrar söylüyorum, en azından acemiliği gösteren bir unsura küçük bir
örnek… İki gün sonra MHK Başkanımız Ferhat Bey, yayıncı kuruluşa
röportaj vermeye karar vermiş, iyi ki de yapmış. Çünkü biz sebepleri ne
diye soruyorduk, kendine göre sebepler vermiş. İyi ki de yapmış, keşke
de yapmasaymış. Çünkü yaptığı için soru işaretleri daha da tavan yaptı,
spekülasyonlar daha da arttı ve hakikaten tecrübesi sorgulanması
gerekecek, akıllarda soru işareti bırakacak söylemler içinde bulundu.
Yani bu kaos yeni bir boyuta taşındı. Kendisi çok şey söyledi, o kadar
çok paragraf var ki alıp burada saatlerce konuşabileceğimiz ama ben süre
sebebiyle kısıtlı tutacağım, burası çok önemli: ‘Düşüncesinde ve
davranışında hür olmayan hiçbir insan rahat karar veremez! Hakemlerden
beklenen şey rahat ve hür karar vermeleridir.’ Altına imza atarım ben
böyle söylemin. Bunu yapamayanların kurumu yıprattığına karar verdik! 10
hafta bekleyecek zamanımız olmadığını düşündük! Verdiğimiz kararın 1
gün bile beklemeye tahammülü yoktu’ dedi! Vay vay vay, demek ki biz
yıllardır rahat ve hür olmayan hakemler tarafından yani demek ki maçlar
yıllardır etki altında tutulan hakemler tarafından yönetiliyormuş. Böyle
bir söylem, söylenebilir mi? Gerçek olsa söylememen lazım! Aslında bu
cümle her şeyin ne olduğunu çok çok iyi gösteriyor. ‘Rahat ve hür karar
alamayan hakemleri eledik’. Ben de listeye bakıyorum ve hakemlik
camiasını çok az tanıyan bir başkan olarak ama ev ödevimi de yaptım,
listenin dışında kalanlar sanki çok daha dik, hür, bağımsız karar
verecek; listenin diğer tarafından kalan hakemlerin ise çok daha fazla
kullanılmaya müsait, beklentileri karşılayacak tarzda hakemler olduğunu
yaptığımız çalışmalar çerçevesinde gördük. Kimseyi de zan altında
bırakmak istemiyorum ama bunu da paylaşmak zorundayım. Yalnız bu
açıklama Türkiye futbolunun Merkez Hakem Kurulu Başkanının tecrübesini
ve zekasını sorgulatacak seviyede, tarzda bir açıklamadır. Bu açıklamayı
yapmak olacak iş değil!
YANİ BU KARARDAN ÖNCEKİ 10 MAÇIN 4’Ü LİSTE DIŞI KALAN HAKEMLER TARAFINDAN YÖNETİLDİ
Bu sezon, düşen takımlardan biri gidip Tahkim’e başvursa ve “bu sezon
şaibelidir, sebebi de 150 maçın üzerinde görev yapan hakemlerin el
çektirilmesi ve MHK başkanının açıklamalarıdır” dese ne olacak? Haksız
mı olacak? Çünkü kendi kendinize diyorsunuz ki, ‘Benim buraya atadığım,
şu kadar bu kadar maç yöneten hakemler hür, vicdanlarıyla maçlara karar
vermiyorlar! Bizim de yaptığımız açıklamada da sorduğumuz gibi: sezon
boyunca Hakem ve VAR olarak yönettikleri bu maçlarda, bu maçların
akıbeti ne olacak? Saymayacak mıyız? Tekrar incelemeye mi alacağız, ne
yapacağız? Sadece son hafta, yani bu karardan önceki 10 maçın 4’ü liste
dışı kalan hakemler tarafından yönetildi. Bu soruları sadece Fenerbahçe
Spor Kulübü sormamalı, arkadaşlar! Futbolun tüm paydaşları; medyasından
yorumcusuna, yöneticisinden taraftarına, sponsorlarından aklıselim
herkes sormalıdır, sorgulaması gerekir. Mesela Zorbay Küçük’te verdiğim
örnekte dün de Kulüpler Birliği’nde ifade ettim, biz bunu sorguluyoruz,
rakibimiz de bunu sorgulamalı. Bu nasıl bir iştir kardeşim? Bu kadar
önemli bir maça çıkıyoruz, böyle bir atama tekniği seçiyorsunuz. Sayın
Başkan, ayrıca şöyle vahim bir şey de söyledi ve kendisine ‘4 takım
yarışıyor olsaydı bu kararı alabilir miydiniz?’ diye soruldu. O da
akıllara durgunluk veren bir şekilde; ‘Puan farkı buna doğrudan etken
değil ama etki eden şeylerden biri de bu oldu’ dedi! Bu ne demek biliyor
musunuz? Bu insanlar futbolun doğasından o kadar uzak ki ligin sadece
zirvesine odaklanmışlar ve düşme hattındaki kulüplerin kıyasıya bir
yarış içinde olduğunu, Avrupa’ya gitmek isteyen kulüplerin kıyasıya bir
mücadele içinde olduğunun farkında bile değiller! İnsan ister istemez
kendi kendine tüm bu yaşananlar için bu nasıl bir acemilik,
tecrübesizlik diye sormak zorunda kalıyor.
BİZ AMERİKA’YI YENİDEN KEŞFETMİYORUZ. 3,5 YILDIR DA ‘BU SİSTEM ÇARPIKTIR’ DİYE HER FIRSATTA SÖYLÜYORUZ, İFADE EDİYORUZ
MHK yapılanmasını ve bazı üyelerini incelediğinizde bu sorunun
cevabının çok da zor olmadığını görebiliyoruz! Sadece Fenerbahçe’nin
maçlarının özelinde değil, TFF’nin yaptığı birçok uygulama, görev tayin
etme ve atamalardaki gariplikler özellikle son aylarda her geçen gün
artarak devam etmektedir. Tamamen kendi içerisinde gruplaşmış hakemler
ve federasyon yöneticileri, hakem atamalarına, TFF’ye ve kurullarına
telkinde bulunan kulüp başkanları… Aslında bizim bugün kamuoyuna
yansıttıklarımız, konuştuklarımız, hakem camiasında, futbol kulislerinde
herkesin kendi arasında konuştuğu ama kimsenin de çıkıp açık açık dile
getirmeyi tercih etmediği gerçeklerdir! Aslında biz Amerika’yı yeniden
keşfetmiyoruz. 3,5 yıldır da ‘bu sistem çarpıktır’ diye her fırsatta
söylüyoruz, ifade ediyoruz. Ancak sistemin çarpıklığını gözler önüne
seren gerçeklerle kamuoyu bir bir karşılaşmaya başladı. Aynı ‘Yeniden
yapılandırma’ gibi hatırlayın, diğer kulüpler imzaladılar, bir kulüp
başkanı bize ithamda bulundu ‘devlete mi karşı geliyorsunuz?’ diye ama
biz dedik ki ‘sistem çalışmaz, bir senede çökecek’ ve bir sene sonra
herkes aynı noktaya geldi. Bunun da söylediklerimizden hiçbir farkı yok.
Şimdi birazcık üç tane üyeyi tanıyalım. Tanırken de kimseye hakarette,
saygısızlıkta bulunmak istemiyorum ama mütemadiyen söylediğim
tecrübesizlik, acemilik, liyakatsizlik… konusunun çarpıcı örneklerle
gözleriniz önüne koymak istiyorum, çünkü bu sistem değişmeli! Bugün
değişir, yarın değişir, insanlar değişir, hepsi değişmeli!
BÜTÜN HAKEMLERİN BAŞINA GEÇECEK KİŞİNİN GÖZLEMCİLİĞİ SÜPER LİG’DE BİLE DEĞİLDİ, BİR ALT LİGDEYDİ!
Şimdi Sayın Başkanımız Ferhat Gündoğdu kimdir? Birazcık bu kişileri
tanırsak belki oraya niye atandıkların ve benim niye ‘tecrübesiz, acemi’
dediğimi belki sizler de aynı noktaya gelirsiniz. Biliyorsunuz 27 Ekim
2021 tarihinde MHK başkanlığına Ferhat Gündoğdu’nun getirildiği
hepimizle paylaşıldı. Asıl mesleği doktorluk olan ve 10 yıl boyunca
TSK’da subay olarak görev yapmış olan Başkanımız, 12 Temmuz 2021’de
yayımlanan ‘2021-2022 Sezonu Hakem ve Gözlemci Kadroları’ listesinde
Süper Lig gözlemci listesinin bir altı olan ‘A klasman gözlemci’
listesinde yer alıyordu. Niye bu önemli? Yani birkaç ay sonra bütün
hakemlerin başına geçecek kişinin gözlemciliği Süper Lig’de bile
değildi, bir alt ligdeydi! Serdar Tatlı‘nın MHK Başkanlığı döneminde
birinci sıra yedek üye olan Sayın Gündoğdu, Metin Tokat’ın istifa
etmesiyle yönetim kuruluna çağrıldı ancak ertesi gün Tatlı’nın istifa
etmesiyle toplantıya katılmadan bir günlük üye olarak anılmış oldu.
Buradaki önemli nokta nedir? Bugüne kadar - bir önceki MHK’nin yedek
üyesi olan bir kişinin bir sonraki MHK’nin başkanı yapıldığı bugüne
kadar görülmemiş bir uygulamadır. Sayın Başkanın, hakemlik tecrübesi de
çok sınırlı. 8-10 diyen var, biraz daha altında, biraz daha üstünde
diyen var, biz 10 maç tespit edebildik ama 5-10-15-25 pek fark etmez.
Ama bu konuda da çok sınırlı bir tecrübesi var. 2002 yılında yaşanan
etik dışı bir olay, iddia sebebiyle hakemlik kariyeri erken sona
ermiştir. Ve bu olaydan tam 20 sene sonra Türk hakemliğinin başına
getirilmiştir. Bu konuları sizinle paylaşmamın sebebi MHK’nin başkanı
olan kişilerin tecrübeli, çok kuvvetli, dirayetli, her türlü şaibeden
uzak ve de en önemlisi biat etmeyen bir profil olması gerekliliğidir.
Öte yandan hakemlik kariyerinin son derece kısıtlı ve dolayısıyla
tecrübesiz diyebileceğimiz bir seviyede olması sebebiyle tecrübeli
hakemlerin başkanlığı yapmasında da zorlanacağı aşikardır. Ben buradan
şu örneği vermek istiyorum, pilotlar, belli bir süre uçuş saati alırlar,
uçuş eğitimi alırlar ve ondan sonra da pilot olurlar. Hava yollarında
çalışan pilotlar, daha kısa mesafeli destinasyonlarda daha küçük
uçaklarla uçarlar, binlerce saat 5 bin, 7 bin, 8 bin saat uçuş olduğu
zaman da büyük boeing, transatlantik uçuşlar yaparlar ve daha da
önemlisi devletimizin uçakları var, devlet büyüklerimizi taşıyor. Burada
uçan pilotlar 500-600 saat eğitim alan pilotlar değil, 7-8 bin saat
uçuş tecrübesi olan pilotlar! Burada da hiçbir farkı yok; yani hakemlik
tecrübesi, hakemlik müessesesinde aldığı görevler, sorumluluklar,
yönettiği maç, dördüncü hakem, yardımcı hakem, orta hakem bunlar çok çok
önemli kriterlerdir. Ama burada görüyoruz ki bu kriterler pek de
gözetilmemiş.
SON DERECE SINIRLI HAKEMLİK KARİYERİ OLAN VE TFF BAŞKANI İLE
DİREKT TİCARİ İLİŞKİSİ OLAN BİRİNİN, BAĞIMSIZ OLMASI GEREKEN BU GÖREVDE
BULUNMASI BİZE GÖRE SON DERECE GARİP VE SAKINCALIDIR
Başkan Vekilimiz Sayın Ahmet Şahin kimdir? Hakemlik geçmişi nasıldır?
Şaşırmadan bunu söylüyorum; Ahmet Şahin Beyin neredeyse hiçbir hakemlik
kariyeri yok denecek kadar azdır. Araştırmalarımıza göre alt liglerde
gözlemci, yine alt liglerde 4-5 maç yönetmişliği söz konusudur. Yani biz
doğruyu söylüyorsak ki yanlış söylüyorsak da affınıza sığınırım ama
tabii çok kolay bunu araştırabilirsiniz. Yani Süper Lig tecrübesi
olmayan biri MHK Başkan Yardımcısıdır! Sayın Zekeriya Alp döneminde
büyük büyük baskılar sonucu -bu baskıları kimin yaptığını henüz
bilmiyorum ama onu da öğreniriz yakında- buna rağmen MHK üyesi olmuştur.
Buna rağmen dönemin MHK başkanı kendisine pasif görevler vermiştir.
Kendisi, AS Teknolojik İnşaat Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi adındaki
bir şirketin sahibidir, bunu hepiniz biliyorsunuz. Şahin'in şirketi ile
Türkiye Futbol Federasyonu (TFF) Başkanı Sayın Nihat Özdemir’in şirketi
olan LİMAK’ın da ayrıca taşerondur. Başka ilişkileri de, başka üyelerle
olduğu söyleniyor. Bunları sizinle paylaşacak derecede henüz
araştıramadık, araştırmaları biz o noktaya getirmedik ama ondan da
eminim ki buluruz yakında. Çünkü böyle olmuş (yaka silkme hareketi) çok
insan var, bu sistemde. Artık insanlar da konuşmaya başladı. Diğer bir
konu ise bu araştırmalarda net çıkıyor. Bu şahsın hakem eskisi bir spor
yorumcusuyla yakınlığı da hakem camiası tarafından çok iyi bilinen ve
çok konuşulan bir gerçek olmakla beraber bu şahsa yani bu yorumcuya
içeriden bilgileri de paylaşan kişi olduğu bu camia tarafında ifade
edilmektedir. Bir diğer iddia ise mevcut MHK Başkanı’nın vitrindeki yüz
olduğu, aslında işleri geri planda kendisinin yönettiği sıklıkla ifade
edilmektedir. Bunları bir kenara koyalım. Son derece sınırlı hakemlik
kariyeri olan ve TFF Başkanı ile direkt ticari ilişkisi olan birinin,
bağımsız olması gereken bu görevde bulunması bize göre son derece garip
ve sakıncalıdır.
TECRÜBESİZLİK Mİ, GÜÇ ZEHİRLENMESİ Mİ?
Başka türlü söyleyeyim size; bir nebze şekil ve etik kaygısı olan,
hassasiyeti olan böyle bir menfaat çakışmasına diyelim, biraz ya şu
kadar bir kaygın olsa böyle bir görevi teklif etmezsiniz. Ben bir yerde
başkan olacağım, ticari ilişkilerim olan birini MHK’nin ikinci adamı
yapacağım, yapmam! ‘İnsanlar ne düşünür’ diye merak ederim, yapmam! Bu
kurumun bağımsızlığı sorgulanır, yanlış anlaşılır, dünyanın en dürüst,
en iyi, en tecrübeli hakemi olsa da yapmam! Yapmam ki benim gibi bir
insan daha çıkıp konuşmasın burada. Diğer taraftan görev alan kişi olsam
şu kadar hassasiyetim olsa kabul etmem. ‘Sayın Başkan, böyle bir görevi
bana veriyorsunuz ama yanlış anlaşılır, başka yerlere çekilir, sizi
sıkıntıya sokar’. Dolayısıyla tecrübesizlik mi, güç zehirlenmesi mi? O
mu, bu mu, gidip geliyorum!
KVKK MAZERET GÖSTERİLEREK HAKEMLERİN NE ZAMAN, HANGİ MAÇI YÖNETTİĞİ BİLGİLER BU SEZON BAŞINDAN BERİ ULAŞILAMIYOR
Bir üyeden daha bahsedeceğim ama ondan bahsetmeden önce şeffaflıktan
bahsediyoruz. Gözlemci raporları açıklansın, mümkün olduğu kadar şeffaf
olsun. Ya bırakın o noktaya gitmeyi, biz buradan geriliyoruz. Nasıl
geriliyoruz? Türkiye Futbol Federasyonu’nun sitesinde bir yer var, o
yerde hakemlerin isimleri var. Eskiden o isme tıkladığın zaman bu
kişilerin adı, soyadı, fotoğrafı, mesleği, bölgesi ve aldığı maçlar yer
alırdı. KVKK mazeret gösterilerek hakemlerin ne zaman, hangi maçı
yönettiği bilgiler bu sezon başından beri ulaşılamıyor. Mevcut MHK değil
bir evvelki MHK’den beri ulaşılamıyor. Buna da mazeret olarak bu
kanunu(KVKK) veriyorlar ve sitede ne yazıyorlar biliyor musunuz? Yani
sitenin ‘bilgi bankasının hakemler’ sekmesinde ‘6698 sayılı Kişisel
Verilerin Korunması Kanunu kapsamında gerekli düzenlemeler yapılmak
üzere sayfa yenilenme aşamasındadır.’ yazıyor. Yani 8-9 aydır yenilenme
çalışması devam ediyor. KVKK’ya da sakıncalı olan bilgiler: Fotoğraf,
adı-soyadı, mesleği, bölgesi ve aldığı maçlar. Bizim hukukçulara
sordurduk, ‘pek sıkıntı olmaması gerekir’ dediler ama acaba hakemlerin
aldığı maçları mı saklamak istiyorlar? Diyeceksiniz ki ‘maçları başka
yerlerden de bulursunuz, Transfermarkt vs.’ Tam bulamıyorsunuz,
Transfermarkt’ta hakeme tıkladığınızda aldığı maçlar yazıyor;
yardımcılarını yazmıyor, dördüncü hakemi, VAR hakemini yazmıyor. Peki,
haklıysanız 8-9 ayda bu siteyi hazırlayamıyor musunuz? Kanuna uyumlu
hale getiremiyor musunuz? Yoksa bir şeyler mi saklamaya çalışıyorsunuz?
Diğer konuları yaşayamazsak belki bunu hiç sormayacağız. Bizde bir site
var, her hakemin aldığı maç, tarih, maç skoru, yardımcı hakemler, VAR
hakemi yazıyor. Takımlar bazında da aynı liste var; her takım, hangi
hakemler, hangi yardımcı hakemler, hangi VAR görevlileri yollanmış hepsi
var. Bunu bulmak şu an ne kadar zor, siz biliyor musunuz? Siz, bir
gazeteci olarak bunu araştırsanız, bu bilgilere ulaşmanın ne kadar zor
olduğunu tahmin edemezsiniz. Biz, bu konuların üstüne çalışmasak, kafa
yormasak bizde de olmayacak. Çok arzu ederseniz Fener Ol sonrası sizinle
de paylaşabiliriz listeyi (gülerek).
Hakikaten şaka bir yana kötü bir niyet olmayabilir arkasında ama sorgulanması gereken bir unsurdur.
BİZİM İNCELEMELERİMİZE GÖRE SİPARİŞ ATAMALAR BUNLAR, ÇOĞUNLUKLA SAYIN AHMET ŞAHİN’İN TERCİH ETTİĞİ ATAMALAR
Metnimize dönecek olursak bir diğer nokta dikkatinizi çekmek istediğim
bir başka MHK üyesi olan Sayın Sebahattin Şahin! Sebahattin Bey, EPAK
üyesi, komisyon üyesidir. EPAK nedir? Eğitim Planlama Araştırma
Komisyonu’nda üye olarak görev almaktadır. Bu komisyonlarda ne kadar
aktifler onu da bilmiyoruz. Çünkü biliyorsunuz süreçler eskisi gibi
çalışmıyor. Şimdi 3 tane hakem atandı devre arasında Süper Lig’e. Bu 3
hakem zaten Nihat Bey göreve geldiğinden beri kural sınavı ve yabancı
dil sınavı yapılmıyor. Bir de üstüne üstük bu ocak ayında atletik
performans testleri de kaldırıldı. Erol Bey (Bilecik) halen hakem olmak
için şansınız var(Gülerek). Tamam, kaldırılır ama başka bir şey yerine
koyulur. Başka bir şey de yerine konmadı ve 3 tane hakem atandı. Bizim
incelemelerimize göre sipariş atamalar bunlar, çoğunlukla Sayın Ahmet
Şahin’in tercih ettiği atamalar. Aynı zamanda bu atamalar hakem
camiasında da hoş karşılanmadı ama şunu sormak istiyorum; niye
kaldırdınız? Web sitesine giremiyoruz, KVKK’dan ama atletik teste niye
gerek yok? Atadığınız FIFA kokartlı hakemler İngilizce konuşabiliyor mu?
Yoksa İngilizce konuşamadığı için Avrupa’da maç gelince hasta
bahanesiyle maça gitmediği oluyor mu? Dolayısıyla EPAK’tan buraya
girmiştik, Eğitim Planlama Araştırma Komisyonu’nda üye olarak görev
almaktadır. Acaba bu komisyon bir şey yapıyor mu, bilmiyorum. Ama
inşallah yapmıyordur ve en azında bu tecrübeli hakemlere eğitim
vermiyordur. Niye? Kendisinin hakemlik kariyeri ne yazık ki bir kural
hatası sebebiyle sona eriyor. 1994-1995 sezonunda oynanan Gaziantep –
Denizlispor maçında Gaziantepspor’un ofsayt nedeniyle kazandığı endirekt
serbest vuruşu rakip sahadan kullanması ve Sebahattin Şahin’in buna
dikkat etmeyerek oyunu devam ettirmesi sonucu yapılan kural hatası
başvurusuyla sebebiyle maç iptal edildi ve yeniden oynandı. O zamandan
bugüne kendini çok da geliştirmiş olabilir, bilmiyorum. Ama bugün hakem
camiasına verdiğiniz mesaj; hakemlik kariyeri kural hatasından dolayı
devam etmeyen belki de devam etti, bilmiyorum, 1994-95 diyor ne kadar
maç aldı onu da bilmiyorum, yani kariyerinde bu temel hatayı yapıyor. Bu
kişiler, Cüneyt Çakır, Fırat Aydınus gibi kişilere eğitim verecek,
verebilecek, veriyor mu, verse karşı taraf kabul ediyor mu, onu da
bilmiyorum. Sadece üç üyeye dikkatinizi çekmek istedim. Buradaki esas
şey, özen! Özen gösteriliyor mu, gösterilmiyor mu?
FENERBAHÇE SPOR KULÜBÜ OLARAK, HAKEM ATAMALARININ SADECE
HAKEMLİK MÜESSESESİ TARAFINDAN DEĞİL, DIŞARIDAN DA BAZI MÜDAHALELER VE
TELKİNLERLE YAPILDIĞI İNANCI BİZDE TAVAN YAPMIŞTIR
Şimdi en önemli konu: Hakem atamaları! Hatırlıyor musunuz, bir sezon ilk
5 maçımızda fırtınalar gibi gidiyorduk. Sonra beş maç, maç kazanıyoruz
hakem atanmıyor, maçı kazanıyoruz hakem atanmıyoruz, maçı kazanıyoruz
hakem atanmıyor ve hiçbir sıkıntı yok maçlarda. Bir değil, iki değil, üç
değil, dört değil, beş! Sonra bu işin içine girince aslında hakem
atamaları, tayinler, atamamalar yani cezalar ile hakemleri çok çok iyi
yönlendirebildiği, çok iyi mesajlar verebildiğini öğrendik. Hakemler de
sağ olsunlar mesajları okumayı çok iyi bilirler, hatta mesajın anasını
değil sadece satır arasını da gayet iyi okurlar. Hakem atamalarında
yaşanan tuhaf görevlendirmeler ve hiçbir standardı olmayan atamalara
dair birazcık sizlerle görüşlerimizi paylaşmak istiyorum. En son
söyleyeceğimi de ilk başta söyleyerek söze başlamak istiyorum;
geldiğimiz nokta itibarıyla özellikle ikinci sezon olmak üzere hakem
atamalarında kıstas, hakemin maçta yaptıkları hataların
değerlendirilmesi değil, hakemlerin hangi takımların aleyhine ve
kimlerin lehine yaptıkları hata ve aldıkları kararların
değerlendirilmesidir gibi gözüküyor, biraz sonra paylaşacağım örneklerde
de görebileceğiniz gibi. Bunun son örneği de Fenerbahçe-Trabzonspor
maçı. Zorbay Küçük’ün bu hafta maç almaması gerekir, net. Örnekler de
çok fazla, fazla da detaya girmek istemiyorum. Ben kısaca şunu söylemek
istiyorum: Fenerbahçe Spor Kulübü olarak, hakem atamalarının sadece
hakemlik müessesesi tarafından değil, dışarıdan da bazı müdahaleler ve
telkinlerle yapıldığı inancı bizde tavan yapmıştır. Keşke yanılıyor
olsak ama zaten biraz sonra paylaşacağım örneklerde görüldüğü gibi böyle
düşünmeyen insanı da böyle düşünmeye sevk edecek konularla karşı
karşıyayız.
BİR TAKIMIN MAÇINDA HATA YAPAN BİR HAKEMİ TAHAMMÜLLERİN ÖTESİNDE UZUN CEZALANDIRIYORSANIZ, BUNDA MESAJI ALMAK GAYET KOLAYDIR
Bir takımın maçında hata yapan bir hakemi tahammüllerin ötesinde uzun
cezalandırıyorsanız, bunu birden çok yapıyorsanız veya tersten bakalım,
başka bir takımın maçında ciddi hata yapmış, benzer hatalar yapmış veya
ceza alması gerektiren hatalar yapmış hakemi, bir sonraki hafta maça
veriyorsanız bunda mesajı almak gayet kolaydır. Tabii bu son gelişmeden
sonra inanın bize bilgi akıyor. Niye bize akıyor? Herhalde bizim de bu
bilgileri ciddiye alacağımızı, değerlendireceğimizi, irdeleyeceğimizi ve
gerekirse de açıklayacağımızı bildikleri, düşündükleri içindir.
Mesela Ali Palabıyık’ın 3 Ekim 2021’de yönettiği, aslında 3 Ekim, o
hafta sonu galiba sekizinci haftaya denk geliyor, bizim Trabzon’la
maçımız vardı, Rize’nin Galatasaray’la maçı vardı. Aslında o sekizinci
haftadan sonra lig farklı bir yöne gitmeye başladı. Ali Palabıyık, o
maçtan sonra maç almadı. Ne kadar maç almadı? Çok uzun süre maç almadı. 3
Ekim 2021’de maç, ondan sonra VAR görevlisi olarak 20 Ocak 2022’de
Alanyaspor-Hatayspor maçına atandı. Bu maçın VAR hakemi olan Abdulkadir
Bitigen de 23.haftaya kadar orta hakem olarak görev alamadı. Abdülkadir
Bitigen, 6 Şubat Beşiktaş-Antalya maçı. 1-0 Antalya kazanmış. Gözlemci
notu, bu sene gözlemcinin verdiği en yüksek not! Uilenberg tarafından
tebrik edilmiş.
Hatta seminerlerde pozisyon ve hakem kararı örnek olarak gösterilmiş
olmasına rağmen bir daha maç alamadı ve kariyeri bitti. 6 Şubat’tan
sonra maç alamadı ve 8 Mart’ta kariyeri sonuçlandırıldı. Bu hakem
algoritmalarına aykırı bir durum. İçeride bilmediğimiz bir durum varsa
ona da bir şey demiyorum ama bizim gördüğümüz kadarıyla bu kendi içinde
pek çok mesaj içeren bir durum. 4 hafta maç alamıyor. Ondan sonra da
liste dışı kalıyor. Burada ben neyi söylemek istiyorum. MHK bunu
seminerlerde örnek karar olarak gösteriyor. Gözlemci bu sezonun en
yüksek notunu veriyor. Herkesin el üstünde tuttuğu Sayın Uilenberg de
tebrik ediyor. Hal böyle iken bu cezalandırılıyorsa buradan hakemlerin
nasıl mesaj alacağını artık siz düşünün. Bir de bu arada Ali Palabıyık o
Rize maçından sonra, Avrupa’da maçları var. 3 Ekim de bu olay oluyor.
Burada UEFA maçları geliyor. Ancak TFF formsuz olduğu için maça
verilmemesi gerektiğini söyleyip, geri çeviriyor.
Biliyorsunuz Fırat Aydınus, açıklamaya bakarsanız geçen sezon yüksek
performansı nedeniyle rica minnet süresi bir yıl uzatılan hakem. Yaştan
dolayı bir sene, biz de destekledik, doğru karar. Belki aynaya bakıp
pişman oluyordur, ‘Keşke bir sene uzatmasaydım’ diye. Trabzon-Malatya
maçında galiba 5 hafta dinlendi. Ondan sonra ligin 25.haftasında Altay –
Çaykur Rizespor maçına çıkıyor ve genellikle sezon başından beri iyi
performans sergileyen bir hakemimiz. Rizespor’a penaltı için VAR’a
çağırılıyor. Bu siyah beyaz pozisyonlardan değil, gri bir pozisyon.
VAR’da izliyor, kararını değiştirmiyor. Ve bu maç kariyerinin son maçı
oluyor. Belki onun için MHK Başkanı benden kaynaklanan durum değil
diyor, cezalandırıldığı zaman.
Ali Şansalan, ben ona ‘Maçalan’ demiştim. İyi ki demişim, çünkü bu sezon
çok maç almış. Baya maç vermişler bu sezon. O biliyorsunuz Beşiktaş –
Adana Demirspor maçının hakemiydi. Adana Demirspor’un son dakikada
attığı golü ofsayt gerekçesiyle VAR hakemi Volkan Bayarslan’ın da
uyarısıyla iptal etti. Pozisyonun yanlış karar olduğuna dair çokça yorum
yapılmasına rağmen sadece iki hafta sonra önemli maç olan Konyaspor –
Galatasaray maçının hakemi olarak atandı. Bir hafta sonra maç oldu,
hatırlıyor musunuz? Yaşar Kemal Uğurlu. Rize-Giresunspor. Son
dakikalarda penaltı verdi. Uzun düşündü. Çat diye çalar biliyorsunuz,
bir gitti-geldi. Sonra VAR’a çağrıldı. Benim bu sezon gördüğüm en çabuk
VAR incelemesiydi. Çat-çat. Gitti, geldi. O kadar barizdi ki, yanlış
düdük çaldığı. O kadar barizdi ki, çat kapı geri geldi. Ne not aldı? 7.9
almış. Bilmeyenler için söylüyorum. Ben hep bu notları hep 10 üzerinde,
8.2 çok iyi. 7.9 alınca felaket. Meğerse kimse 8-9’dan fazla almazmış.
8.8’den. 7.9 düşük. Gözlemci eski FIFA kokartlı bir hakem İbrahim Aksoy.
7 nokta demek siyahla beyaz hata demek. 8.2, 8.3 başarılı. 8.5, 8.6
mükemmel. Bu puanlama sisteminde çok başarılıymış. 7.9 alıyor.
Dolayısıyla bir sonraki hafta maç almaması lazım. Ama iki gün sonra VAR
görevlisi olarak Kayseri-Alanya maçına atanıyor. Galiba bu sezon en çok
maç alan hakem. 28 hafta oynadık, 29 kere maç almış. Orta hakem ve VAR
görevlisi olarak. Bu önemli değil, alabilir; iyi de hakem olabilir.
Ancak zayıf notu veren gözlemci İbrahim Aksoy şu an gözlemci listesinin
dışında. Bu tesadüf mü, değil mi? Onu da bilmiyorum.
Ahmet İbanoğlu’nu da söylemiştim. Bizim Fenerbahçe-Trabzonspor maçının
gözlemcisi. Zayıf not veriyor. Zorbay Küçük maç almaması gerekirken, maç
alıyor. Kendisi liste dışı. Ama bu da bir tesadüf eseri olabilir.
Bir tane hakem vardı. Salı günü maç alacak hakem listesinde yok çünkü
bir evvelki performansından düşük not alıyor. Ama birileri devreye
giriyor, hafta sonu maç alıyor.
Halil Umut Meler, Ali Şansalan’ı demin söyledim. Hata yapsa da yapmasa
da maç alıyor. Rizespor 1-1 Adana Demirspor. Gözlemci düşük not veriyor.
MHK tarafından haftalık değerlendirmede hatalı bulunuyor. MHK’nın
haftalık maç alacak hakemler listesine konmuyor. Yani cezalı demek.
Ancak birileri devreye giriyor ve bir sonraki hafta maçları yönetecek
hakemler perşembe günü açıklandığında, Antalyaspor-Karagümrük maçına
atanıyor. 6 Şubat’ta yönetiyor. 13 Şubat’ta maç. Kötü not alıyor.
Birileri devreye girerek yapılsa bile demeniz lazım ki, ‘Kardeşim ben
listeyi açıkladım. Ben bunu yapamam.’ Belki onun için güç zehirlenmesi.
‘Yap kardeşim.’ ‘Peki yapayım.’ Listeyi açıkladım falan yok. Bir hafta
dinlensin o da yok. Listede olmayan adam iki gün sonra maça atanıyor.
Bunun gibi onlarca örnek var. Bunlar sadece bir kaçı. Ama şu da kesin.
Federasyonun sevdiği sevmediği kulüpler gibi, sevdiği sevmediği hakemler
olduğunu da atamalardan görüyoruz.
Bu tablodan çıkan sonuç, bazı hakemler ne hata yaparsa yapsınlar maç
alıyorlar. Bazıları hiç hata yapmasa da haftalarca maç alamıyor. Ödül
ceza sisteminin tersten uygulandığı bir süreç yaşanıyor. Bizi de en çok
rahatsız eden konu bu. Bunu da sadece hakemlerin tecrübesizliği,
hataları ile yorumlamamak lazım ama bunu dibine kadar incelemek lazım.
Şimdi bahsedeceğim bir diğer isim ise Abdurrahman Arıcı’ydı. Bunu bir
sonraki buluşmamıza bırakıyorum. Çünkü görüyorum ki önümüzdeki günlerde
daha sık buluşmak durumunda kalacağız. Kendisiyle ilgili sizlerle
paylaşmak mecburiyetinde hissettiğim önemli konular var. Ama şunu da
bilmenizi istiyorum ki bir tane dernek var. Faal Hakemler ve
Gözlemcileri Derneği Başkanı. Yakında seçim yaptılar. Sayın Arıcı
kazandı. Onun listesinde yönetimde olan hakemlerin hiçbiri liste dışı
değil. Herhalde bu da tesadüf. Bu derneğin seçimlerinin bile hakem
camiasında ciddi yansımaları oluyor. Onu da irdelemenizi rica ederim.
Evet, kaotik bir, geldiğimiz nokta adaletsizliğin en uç noktası. Veya
yozlaşmanın en uç noktası. Şu lafı çok seviyorum: Adaletsizliğin en uç
noktası, adaletsizliğin adil sayılmasıdır.
‘Hakemler ve kurulları bağımsız olsun’ diyoruz. Sayın Yıldırım
Demirören’in zamanında Beylerbeyi’nde mükemmel bir tesis inşa edildi. Bu
tesisi açmak Sayın Hüsnü Güreli’ye nasip oldu. Ve oraya taşındı. Bu
sezonun başında hakemler Riva’ya taşındılar. Ne alaka. Sebep ne? Şahsen
ben bunu gündem yaptım. Birkaç kez de sordum. Hatta şöyle bir şey dedim:
‘Buradan şöyle bir sonuç çıkıyor. Zaten hakemlerin maaşını
veriyorsunuz. Arabalarını veriyorsunuz. Bağımsız olmalarının yegane
unsurlarından biri fiziken başka bölgede olmaları. Herhalde dedim, böyle
bir karar alıyorsanız, hakemlerle telefon trafiğini ve fiziki temas
trafiğini minimuma indirmek için.’ Başka bir sebebi olamaz bu kararı
almanın. Niye? Çok da güzel bir bina. Modern tesis. Tahkim’e hesap
vermeye gittiğimiz zaman oraya gidiyoruz. Ben şaşırdım. 11 Şubat’ta
hakemlerin yollayacağı posta adresi tekrar Beylerbeyi’ne döndü. Bir
sezon bitmeden git-gel yaptılar. Aslında bu bile süreçlerin sistemlerin
nasıl çalıştığı açısından bizlere çok şey söylüyor.
Mutlu Çelik vardı bilir misiniz? Eski Mutlu Çelik. O da tekrar dünyaya
gelmiş. Alt liglerde maçlarda koridorlarda görünüyor. Bazı MHK üyeleri
ile görüşmeleri tespitli. Diyeceksiniz ki, ne var bunda? Ben de
bilmezdim bu işleri. Ama bu kişinin geçmişini, hakemlik kariyerini ve
kendisini biliyorsanız hakemlikten uzak durması gereken biri olduğunu
bilirsiniz. Temsilciler tarafından sokuluyor statlara, öyle deniyor.
Bunu da inceliyoruz.
Ali Şansalan’ı da demiştim. Büyük olayları olduğu Adana
Demirspor-Beşiktaş maçından sonra ağır ceza alması gerekiyordu. 13 gün
ceza almış. Mesela size 3 tane hakem demiştim. Yeni sınavlara girmeden
onlardan biri Kürşat Filiz’di. İlk maçına bakın Alanyaspor-Medipol
Başakşehir maçı. Orada da büyük skandallar yaşanmıştı.
SERVET YARDIMCI- HAKEM KONULARI
Şimdi Servet Bey’e bir şey sormak istiyorum. Bizim Servet Bey’le
Fenerbahçe Spor Kulübü olarak derdimiz var. Söylediklerimde bir hata ya
da bir saygısızlık varsa hatayı da düzeltmeye, saygısızlığı da gidermeye
her zaman hazırım. 2019-20 sezonunda, bu sefer takım ismi
vermeyeceğim. Çok fazla aynı isimler dönüyor. Bir hakemi arayıp, galiz
küfürler ettiniz mi? Bu hakemi tehdit ettiniz mi? Bunun cevabını sizden
istiyorum. Cevabı ben de var. Geçen haftaki açıklamamızdan sonra
gördüğünüz herkese ağır yeminler ederek; bu işle hiçbir alakanız
olmadığını, atamalar, hakemler vs. vs., ifade ediyorsunuz. Ben de
olduğunu ifade ediyorum. Ben değil; biz, hepimiz. Başkasına yaptığım bir
çağrıyı size de yapayım. İsterseniz televizyona çıkalım, konuşalım. Var
mı, yok mu? Bu işlerin ne kadar ince ayarla yapıldığını siz bizlerden
çok daha iyi bilirsiniz. Sizi insan olarak severim ama iş artık
nezaketi, sevgiyi, saygıyı, özel ilişkileri geçmiştir. Siz bu sektöre
zarar veriyorsunuz. Hakem işlerine girmeyin. Yönlendirme yapmayın.
Bırakın onu, yolda hakem görseniz kafanızı çevirin, kaldırım
değiştirin. Fenerbahçe Spor Kulübü olarak şu cümlelerimizi kafanıza
kazıyın: Bu saatten sonra, bu dakikadan sonra bulunduğunuz görevde
yapacağınız her şeyi, atacağınız her adımı, her dakikasını her
saniyesini; gözümüz kulağımız açık bir şekilde, dikkatler sizin
üzerinizde. Sadece siz değilsiniz. Ama bunu sizden daha iyi yapanlar
karda yürüyüp iz bırakmayan şekilde yapıyorlar. Siz hep açıkta
kalıyorsunuz. Olağan şüpheli durumuna düşüyorsunuz. Bence bir müddette
Fenerbahçe Spor Kulübü’nün maçlarına en azından bizim stadımıza
gelmeyin. Gelmemenizi bir dostunuz olarak sizden rica ediyorum, tavsiye
ediyorum. Artık bu işlerle uğraşmayın. Hem federasyonu, hem hakemleri
hem de devlet büyüklerimizi zor durumda bırakıyorsunuz. Bu size son
ikazımız. Sizinle ilgili bazı kongre üyelerinden disiplin soruşturması
açılması ile ilgili başvurular başladı. Öyle bir şey yapmayacağız.
Fenerbahçe kongre üyeliğinden ayrılma sebebi olamaz, bu şekilde
tutumlar. Çünkü iki ayrı sapla samanı karıştırmayalım ama yanlış
yoldasınız. Orada yanlış yolda olan biri daha var. Sizin göreviniz adil
rekabeti sağlamak. Birkaç kişiye yakın olmak değil, herkese eşit
mesafede olmak. Hepinizin sadece sizin değil ama şu an konumuz sizsiniz.
Bence tez zamanda bu işi de bırakın. Hatta hepiniz bırakın. MHK’si de,
TFF’si de ve müsaade edin ve bu sektörün yolunu açın. Sizden rica
ediyorum. Bir kardeşiniz olarak, bu sektörün en önemli paydaşlarından
biri olarak; artık geldiğimiz yol gidilecek bir yol değil. her şey
tıkandı, kaos içinde, görüyorsunuz birkaç tane örnek saydım. Sabaha
kadar da verebileceğim örnekler var. Fenerbahçe Spor Kulübü’yle
uğraşmayı bırakın! Sayın Başkanımıza da size de hararetle tavsiye
ediyorum; bizimle uğraşmayı bırakın! Kendi işinize bakın. Varsa beraber
yapabileceğimiz çalışma; marka değerini artırmak, gelirleri artırmak,
sorunları çözmek… Ne varsa her zaman katılımcı, yapıcı olduğumu da
biliyorsunuz. Ama artık bizimle uğramayın! Ve bizi de sizlerle uğraşmak
durumunda bırakmayın. Saygıyla sizden bunu rica ediyoruz; şahsım,
yönetim kurulum ve camiam adına…
Evet, şu an sizinle paylaşacaklarım bu kadar. Bugünkü buluşmamız
tamamen ve tamamen maçta yaşananlar, salı günü yapılan açıklamalar ve
geldiğimiz nokta itibarıylaydı. Tabii hep şikayet edip öneri sunmamak da
doğru bir yöntem değil ama tekerleği yeniden icat etmeye gerek olmadan
bu sorunları çok iyi bir şekilde çözebileceğimizi, kalıcı çözümler
üretebileceğimizi, yıpranan bu müessesede güveni tekrar tesis
edebileceğimizi, ciddi bir insan kaynağı, eğitimi, değişimi, taze
kanların sisteme sokulması, üniversite boyutunda hakemliğin tekrar ele
alınması, eğitimlerin verilmesi... Biz ‘daha fazla eğitim verin’
diyoruz; siz daha kısa, daha az testler yapıyorsunuz ya da testleri
kaldırıyorsunuz. Bu son 3 hakemin ataması nasıl oldu biliyor musunuz?
Unuttum tarihini ama ocak ayında bir toplantı vardı, 8.30’da veya
9.30’da buluştular, 13.00’te yemek yiyip ayrıldılar. O süre içinde bütün
testler yapıldı, yapılmayan ve uygulanmayan testler... Ve 3 hakem Süper
Lig hakemi olarak atandı. Yani siz bırakın bu işi daha zorlaştırıp,
daha eğitimli, daha kalifiyeli, daha liyakatli adamları sisteme sokmak
için, giriş bariyerlerini yükseltmektense siz aşağıya indiriyorsunuz.
Niye? Kime, niye yapılır bu? Çünkü istediğimiz isimleri atayalım diye!
Öyle düşünüyorum.
Ben, defalarca söyledim; yabancı hakemlere, yabancı MHK üyelerine
karşıyım, bir Türk olarak onurumu dokunuyor ama bir yabancı sistemine
dönmenin getireceği zarar en azından duygusal olanları, şu an verdiğiniz
zarardan çok daha küçük olduğu için belki de bir müddet MHK ve hakemlik
müessesesine yabancı insan sermayesi sokmanın zamanı geldi de geçti!
TORPİLİN İŞLEMEDİĞİ, LİYAKATİN İŞLEDİĞİ VE DÜNYA ÇAPINDA HAKEMLER YETİŞTİREN BİR TÜRKİYE OLABİLİRİZ
Evet, hakemleri de ciddi sorgulamamız lazım. Hakemler içinde de
gruplaşma var. Evet, bir sürü başkanın dediği gibi yıllardır MHK
başkanları değişiyor, federasyon başkanları değişiyor, antrenörler
değişiyor, kulüp başkanları değişiyor ama hakemler değişmiyor. Bunların
da temizlenmesi gibi bir serzeniş var, bu da doğrudur ama her şeyi
yapmanın bir yolu, yöntemi, zamanı ve şekli şemali vardır. Siz, iyi bir
şey yapacağım derken bu kadar kaotik bir ortama sevk etme lüksünüz
yoktur. Ve tekrar ediyorum, Fenerbahçe Spor Kulübü olarak bu yaklaşımın,
niyetin, bu mühendisliğin varmak istediği hedefinin konularında ciddi
şüphelerimiz, ciddi endişelerimiz var. O yüzden bunları sizlerle
paylaşma ihtiyacı duyuyorum. Ama algoritmaları değiştirebiliriz, insan
kaynağını, insan havuzunu genişletip çok daha küçük yaşlardan, torpilin
işlemediği, liyakatin işlediği ve dünya çapında hakemler yetiştiren bir
Türkiye olabiliriz. Bunun için az önce de ifade ettiğim gibi Amerika’yı
yeniden keşfetmeye gerek yok, yolları ve yöntemleri belli, yeter ki
irade olsun. Fenerbahçe Spor Kulübü olarak biz sonuna kadar bu köprüleri
yakmak ve yıkmak demekse köprüleri yakıp yıkana kadar da biz
mücadelemizi en azından ben burada var olduğum müddetçe arkadaşlarımla
beraber vereceğim. Hepimize teşekkür ediyorum.”
SORU-CEVAP
Yapılan hakem açıklamasıyla ilgili başka kulüplerin isimlerinin
geçtiğinin hatırlatılması ve MHK’nin verdiği bu kararın ligi şaibeli
hale getirip getirmediği yönündeki soruyu Başkan Ali Koç, “ (Şaibeli
hale) Getirmiştir. Neden getirmiştir biraz evvel izah ettim. Belki MHK
başkanı daha makul bir konuşma yapıp daha açıklayıcı, daha mantıklı ve
herkesin kabul edebileceği sebepler verseydi belki bu kadar değil ama
dün vicdanı hür olmayan hakemler açıklaması başlı başına sorgulaması
gerektiren unsurlardan biridir. Hangi kulüpler? Hangi kulüpler olduğunu
şu an net bir şekilde açıklamak istemiyorum. Kimin kiminle ilişkisi var
emin değilim. Emin olduğum tek bir şey var, bizim hiçbir ilişkimiz yok.
Hiçbir şekilde de bu süreçlerin dâhilinde değiliz. Mesela bir futbolcu
şike imasında bulunup, teşvik şikesi imasında bulunup sevk edilmeden
ifadesi alınıp ceza vermeye gerek görülmüyor ise ki tarihte ilktir, sevk
edilmeden futbolcuya ‘sen ne demek istedin’. Araştırırsanız anlarsınız.
Veya bir futbolcunun cezası o veya bu sebeple erteleniyorsa, muadilleri
olmayan bir şekilde veya bir hakem 2-3 hafta ceza alması gerekirken
10-15 hafta alıyorsa… Bunun kodlarını çözmek çok zor değil. Ben kimseyi
itham etmek istemiyorum. Ben bu gidişatın gidişat olmadığını ve bunun er
ya da geç adreslenmesi gerektiğini, bizim de bunun için mücadele
vereceğimizi –muvaffak oluruz, olmayız- ya bizim gibi düşünenler
sistemde kalacak ya da öteki… İki düşünceli sistemde beraber yaşaması
mümkün değil. Zaten bizi yaşatmamak için de her şeyi yapıyorlar. İşte
burada yaşananları görüyorsunuz.” diye yanıtladı.
Küme düşme potasındaki takımlar, ‘Bu sene küme düşme kaldırılabilir
mi?’ teklifiyle gelse tepkiniz ne olur? şeklindeki soruya Başkan Ali
Koç, “ Dediğin o gerçekleşirse kaos daha da büyür, içinden çıkılmaz
hale gelir. Şu kadar kalan (Başkanımız eliyle miktar nicelik belirtir)
itibarımız da herhalde Avrupa’da yok olup gider. Öyle ya da böyle bu
ligi bitirmek zorundayız. Yaşadığımız garipliklere ve skandallara bir
yenisini eklemenin bize faydası olmaz.” cevabını verdi.
Trabzonspor Başkanı Ahmet Ağaoğlu’nun ‘Anadolu futbolu çökerse Türk
futbolu çöker’ şeklindeki açıklamalarıyla ilgili soruya Başkanımız, “Ben
okudum, dinlemedim. Bu konu dikkatime getirildi. Başkanın bunu iyi
niyetle söylediğini düşünüyorum. Türk futbolu dediğiniz zaman Anadolu,
İstanbul, 4 büyük, 3 büyük ayrımı yapmamak lazım. Böyle yaparsanız ki
ben iyi niyetle söylediğini düşünüyorum. Sonra size dönüp derler ki,
‘Türkiye de Trabzon’dan büyük’. Ama başkan onu iyi niyetli bir şekilde
yayıncıdan dolayı Anadolu kulüplerinin çok daha fazla etkileneceğini,
zarar göreceğini ifade etmektedir ki çok haklıdır. 4 büyük derken
kendisini de katıyor diye varsayıyorum. Orada kötü bir niyet aramıyorum.
Ancak şunu da söyleyeyim, İstanbul’un 3 büyük kulübü olmasa, Anadolu
kulüplerinin hiçbir şekilde ayakta durabilecek bütçesi de olmaz, çünkü
decoderin %80-90’ını 3 İstanbul kulübü sattırıyor. Ve biliyorsunuz ki bu
havuzda Anadolu kulüpleri paylaşılıyor. Hangi açıdan baktığınıza bağlı.
Ama başkanın söylemleri iyi niyetli ve Anadolu kulüplerine sahip çıkma
amaçlı söylenmiş bir şeydir. Zaten toplantılarda da hep böyle
konuşuyoruz.” şeklinde yanıtladı.
Kulüpler Birliği Başkanı olmak isteyip istemediği konusundaki soruya
Başkan, “Birincisi, Fenerbahçe başka türlü şampiyon olamıyorsa hiç
olmasın. İkincisi de, Kulüpler Birliği Başkanının şampiyonluğun
başkanlara rastlamasına tamamen tesadüftür diyelim. Ben bu görüşe de
katılmıyorum. Öyle ya da böyle Fenerbahçe şampiyon olur. Kimsenin
desteğine de ihtiyaç yoktur. Destekle olacaksak hiç olmayalım daha iyi.
Kulüpler Birliği Başkanı olma konusuna zamanı gelince bakarız. Bugüne
kadar hiç düşünmüyordum. Ama şu dönem Türk futbolunda sadece hakemlik
açısından değil, pek çok reformların yapılması gereken bir dönem. Yoksa
çok daha büyük sıkıntıya gireceğiz. Görev düşerse değerlendiririm. Benim
istememle olacak bir şey değil.” cevabını verdi.
Hakem hatalarından dolayı kaybedilen puanların şampiyonluğa etkisi,
ligin tescil edilip edilmeme konusu ve MHK başkanının açıklamalarıyla
ilgili sorulara Başkan, “Geçmiş 3 sezona istinaden bu sezon daha az
hakem hataları yaşıyoruz, onu söyleyebilirim. Ama zaten hakem hatalarına
da gerek yok, bizim şansımız o kadar kötü gidiyor ki… Şansımız olsa
daha yukarılarda olurduk. Sana birkaç tane örnek vereyim: Mesela
Konya’da 3 temel oyuncumuz biri 102 gün, biri 37 gün, diğeri 27 gün bir
maçta sakatlandılar, bel kemiği oyuncularımız. Gustavo, Valencia, Altay.
Tesadüftür ki o maçta bu olaylarla ilgili hiç sarı kart yok. Ama hiçbir
takımın bir sezonda 4 tane omuz ameliyatı geçirmez. Amerikan futbolu,
Rugby oynamıyoruz. Kayseri’yle 4 topumuz direkten dönüyor, 1 penaltı
kaçırıyoruz, zar zor 2-2 bitiriyoruz. Bence bardağı taşıran son damla
yine Kayserispor’la burada oynadığımız kupa maçımız. Olacak iş değil o
maçın o şekilde bitmesi. Yüzde yüzlük golleri kaçıran oyuncumuzun
bacağına çarpıp ters köşe, bizden giden futbolunun attığı frikiğin gol
olması... Bizim talihsizlik konusunda hatalarımızın, yaptığımız
yanlışların dışında böyle de bir sıkıntımız var. Bu sene özelinde hakem
hataları bizi kritik maçlarda yakaladı. İki Trabzonspor maçı çok
kritikti, kırılma anlarıydı. İlkinden sonra özellikle biz o süreci iyi
yönetemedik, bir türbülansa girdik. Tescil etme konusunda bizim öyle bir
girişimimiz olmaz. Şunu da net bir şekilde söyleyelim; Trabzonspor açık
ara en iyi futbolu oynuyor. Kimsenin burada çıkıp ‘hakemler sayesinde
puanlar alıyorlar’ demesini kabul etmem. Daha şanslılar bize göre hakem
konusunda. Çok da iyi bir kadro kurdular, çok da iyi futbol oynuyorlar.
Bu puan farkı da tesadüf değildir. Tescil edip etmeme konusunda da bence
bu saatten bunu konuşmak sürece daha çok zarar verir. Liderlik
vasıfları çok önemli. Ben şimdi ‘kendi başıma’ sorusunu duyunca koskoca
Türk futbolunun bu kadar radikal kararını 84 milyon içinde 1 kişi mi
veriyor? Öyle olsa bile övünmem ki kesinlikle öyle olduğunu
düşünmüyorum. ‘Kendi başıma aldım’ demesini de hiç gerçekçi bulmuyorum.
Söylediği, şu anki olağan akışa aykırı. Cüneyt Çakır, Fırat Aydınus gibi
bir sürü diğer büyük isimler ve ben hiçbirini tanımam. Hayatımda 2
hakemle görüşmem oldu. Birini sonra açıklayacağım. Biri de bizim
maçımızda bir oyuncumuza maç oynanırken bir hakem ‘sen niye bu kaosa
döndün’ gibi bir laf ediyor. Akıl tutulması. Öyle 2 dakika konuşmam
oldu. Onun haricinde hakemleri tanımam, bilmem. Ama bu süreçte çok fazla
sistemin nasıl çalıştığını tanıma imkanımız oldu. Fırat Aydınus’a
gidiyorsun, ‘dinlendirmemin sebebi ben değilim’ diyorsun, sonra ‘bu
kadar büyük değişimi ben yaptım’ tek başıma diyorsun.’ Bir yerde
tutarsız.” yanıtını verdi.
Yayın ihalesi ve federasyon ve MHK’daki revizyon önerileriyle ilgili
değerlendirmesi istenen Başkan Ali Koç, “Hepimiz reforma ihtiyaç
olduğunu söylüyoruz. Bazı ülkelerde biliyorsunuz kendi bütçesini yapan,
tamamen kendi başına özerk olan, federasyondan ve kulüplerden belli pay
alan bir sistem üzerine oluyor. Bu sistem sürdürülebilir değil. Sistem
öyle bir sistem olmalı ki art niyeti de engelleyecek veya minimize
edebilecek bir sistem olmalı. Biz, bağımsızlık diyoruz; onlar adamları
fiziken Riva’ya geri getiriyorlar sonra geri gönderdiler. Dolayısıyla
dirayet varsa, irade varsa bunu yapmak çok kolay. Ama şu anki sistemde
olmaz. Dolayısıyla yapısal revizyon açısından yepyeni bir sisteme
gitmemiz gerekiyor. İşte David Elleray, vereceği raporda bunu yapacaktı.
Uygulama aşaması içinde tutulması gerektiğini kulüpler ısrar etti,
inşallah uygulama aşamasında yer alır. Bu kişiye bizle çalışırken iki
ayrı federasyonda da teklif vardı. Bizimle olup olmayacağını zaman
gösterecek. Yayın ihalesinde gelinen nokta üzücü. Ama 4 senedir
geldiğimiz nokta üzücü. 4 senede 400 milyon Euro’ya yakın indirim
yapıldı. beIN diyor ya, ‘TFF’nin en büyük sorumluluğu kulüplerin
menfaatlerini korumak’. 4 senede bu indirimleri yaparken ‘federasyon
sorumlu, bizim menfaatlerimiz bu değildi’, o zaman hiç bunu
sorgulamadılar, şimdi mi sorguluyorlar?! Bizim yayıncı kuruluşla ciddi
sıkıntılarımız var. Zaten yayıncı kuruluş ihale şartnamesindeki hiçbir
şarta uymayan teklifler verdi; teminatından kırılımlara kadar olan
süreçte.. Dolar vermesi gereken yerde TL… Hayretler içindeyiz. Şimdilik
geldiğimiz noktada TFF doğru yolu seçti. Biz bunun altından kalkarız.
Her gün ölmektense bir kere ölürüz, bir şekilde sahada kalanlarla bu işi
bir noktaya getiririz. 2-3 sene sonra çok daha iyi bir konuma gelir hem
ülke ekonomisi hem ülke futbolu, buna da ciddi anlamda inanıyorum.
Fenerbahçe Spor Kulübü 4 sene önce 41 milyon dolar alırken yayından, bu
miktar 14’e indi. Bütün kulüplerde aşağı yukarı 3’te 1’i oranında indi.
İki sebep var; Türk Liramızın değer kaybetmesi ve mütemadiyen yayıncı
kuruluşa verilen indirimler. TL bizim kontrolümüzde olan konu değil ama
indirimler bizim kontrolümüzde olan konu. 41 milyon dolar nerede, 14
milyon dolar nerede… Sayın Ağaoğlu da bu konuya değiniyordu. Anadolu
kulüplerinin yaşadığı sıkıntılara dikkat çekmek için ki çok haklıydı
orada. İnşallah el birliğiyle çözeriz, ama biz, bir orta yolunu
buluruz.” dedi.
Yabancı hakem konusuyla ilgili ise Başkan, “Lehte oy veririz,
şahsen prensip olarak, ilke olarak karşı gelmeme rağmen bu gelinen nokta
gidilecek, içinde olunabilecek bir nokta değil. Şu an olduğumuz nokta.”
diye konuştu.
Çözüm önerileriyle ilgili değerlendirmeler yapan Başkan, “Yayın
ihalesiyle ilgili kulüp olarak zaten komisyondayız. Orada katkı vermeye
çalışıyoruz. Hakemler, hakem müessesesi, danışman tutulması, yeniden
yapılandırma konularında çok aktifiz. Şöyle bir durum var; federasyonun
kulüplere olan yaklaşımı bir enteresan. Bazen ‘Tamam, böyle federasyona
ihtiyacımız var, tam bir stratejik ortak, aynı şarkıyı söylüyoruz, aynı
hedefe odaklandık.’ Sonra bir bakıyorsunuz, benzer çok önemli konularda
yok hükmündeymişsiniz gibi. David Elleray ile bir proje yapıyoruz, öbür
tarafta bu kadar radikal bir şey, bizim haberimiz yok. Şunu da
söyleyeceğim size, ‘kulüpler istedi, kulüpler liste verdi…’ Bu böyle
değil. Bunu bekliyorum, nereye çıkaracaklarını. Ona da vereceğim
cevaplar var. O yüzden birkaç gün içinde yine görüşeceğiz dedim. O
algıyı da yaratmaya çalışmasınlar lütfen! Zamanında ortaya isimler
atıldı, Serdar Tatlı döneminde daha sezon başında. Sonra o noktada
hiçbir yere gidilmedi, bir daha da konuşulmadı. Arka planda bazı
kulüpler gidip listeler hazırlayıp federasyona bir şeyler yapıyorsa ben
bilemem. Ama biz o değiliz. Başka kulüplerin de yaptığını sanmıyorum,
sanmak da istemiyorum. Bununla ilgili de bir sürü bilgiler geliyor. Ben
bunu kabullenemiyorum, kabullenmek istemiyorum. Geçen hafta Avrupa
Kulüpler Birliği toplantısındaydık, 30 yaş üstü oyunculara en çok süre
veren ülke Türkiye, sürenin %36’sı. 21 yaş altına en az süre veren ülke
Türkiye, %4. O rapor gelecek, onu da paylaşacağım hepinizle. İnceleyin,
geleceğin inşa edilmesine siz de katkı verin. Biz, samimi gördüğümüz,
niyetini iyi bulduğumuz, gerçekten çözüm arayan her türlü çalışmanın
içine gireriz. Yayıncı kuruluşun içinde olmamızın bize maliyeti çok
büyük ama havuz olmalı ki tüm sistem ilerlesin. Fenerbahçe çok
rahatlıkla 30-35 milyon Euro’ya veya dolara kendi maçlarını satabilir.
Şu an 14 alıyoruz, zamanında 41 alıyorduk. Felsefe olarak buna karşıyız,
kanun ne derse desin. Topyekûn gelişmemiz lazım. Anadolu kulüpleri de o
noktaya geliyorlar. Çetin rekabet içinde olmalıyız ki sistemin bütünü
gelişsin, daha kaliteli olsun. Ama her şeyimiz yerlerde; finansımız,
kalitemiz, Avrupa performansımız yerlerde, milli takım bir nebze daha
az, inşallah onlar kalırlar. En yaşlı ligiz, en az genç oynatanız…
Bunları giderecek yollar belli. Bunlardan bir tanesi de altyapıya, özüne
yatırım yapmak. İnşallah şu onay süreçleri biterse birkaç haftaya veya 1
ay içinde de sizlerle Fenerbahçe’nin geleceğinin teminatı olan projeyi
paylaşacağız. Göreceksiniz bu projede aynı bu stadın olduğu gibi
zamanında Fenerbahçelinin emeği ve teriyle yapılan, ekonominin de pek
iyi olmadığı zamanlarda örnek olan bu stadın – şimdi her yer stat- bu
stat nasıl emsal olduysa geleceğimize yapacağımız bu yatırım da
göreceksiniz büyük bir dönüşüme emsal olacaktır.” şeklinde konuştu.
TFF’ye açtığımız davanın iptal olan duruşmasıyla ilgili soruyu
Yönetim Kurulu Üyesi Fethi Pekin yanıtladı. Pekin, “Bizi haksız yere
men ettikleri karardan ötürü uğradığımız zararlara istinaden TFF’ye
açtığımız tazminat davasının duruşması dündü. Bu sene başında, 3 Ocak’ta
mahkeme tensip zaptını bizlere tebliğ etmişti. Tensip zaptındaki küçük
bir maddi hatadan dolayı TFF dünden önceki akşam, bir gece önce reddi
hâkim talebinde bulundu. Bu hukukla, usulle açıklanabilecek bir davranış
değil. Bunun arkasında neler olduğunu tahmin edebiliyorum ama hiçbir
şahsı, hiçbir kurumu töhmet altında da bırakmak istemiyorum. Yalnız şunu
ifade etmek istiyorum; bu tip hukuki gerekçesi olmayan, usulün arkasına
sığınarak süreci uzatmaya yönelik davranışların adaleti yaralayacağına
inanıyorum. Biz nasıl ki Sözde Şike Davası’nda olduğu gibi, Kumpas
Davası’nda olduğu gibi bu davada da adaletin peşinden koşturacağız,
sonuna kadar takipçisi olacağız. Adalet topal da olsa er ya da geç
gideceği yere varacaktır.” dedi.
MHK başkanının açıklamalarıyla ilgili soruya Başkan Ali Koç,
“Aslında çözüm radikal hamlelerle olur. Bir taraftan özerk bağımsız
olması lazım diyoruz ama olmuyor. Ülkemizin başında aslında futbolculuk
kariyerinden gelen bir lider var, spora çok önem veren bir siyaset,
devlet anlayışı var. Çok yatırım yapılıyor ve ileride bunlar da
meyvesini verecek diye düşünüyorum. Ama utanarak söylüyorum, sonuç verip
vermeyeceğini bilmiyorum ama hiç olmazsa kanamayı durduracağına
inanıyorum. Birilerinin tepeden gelip sistemi silkeleyip o veya bu
şekilde artık bu işin böyle gidemeyeceğini, topluma, ülkeye zarar
verdiğini hatırlatıp baştan aşağı yeni insanlarla tekrar geleceğimizi
dizayn etmek durumunda olduğumuzu düşünüyorum. Yeter ki irade olsun,
istek olsun ve samimi olsun. Her şey çok kısa zamanda gerçekleştirilir.
Biz emin değiliz. Kalan hakemlerle de giden hakemlerle de sorunu olan
takımlardan biriyiz. Bu yeniden yapılanmada hakemlik müessesinde radikal
bir şeyler zaten olacaktı. Ama bir gecede değil, adım adım, takvimde
belirlenmiş, ne yapılacağı önceliklendirilmiş bir proje kapsamında
olacaktı. O kadar rahatsızlık veren bir şekilde oldu ki… Belki haklılar,
haklılıklarını anlatabilseler ki bana göre değiller ama yapmak
istedikleri öyle bir tahribat yaptı ki, 3 Temmuz Türk futbolunda nasıl
tahribat yaptıysa, yaşananlar bence benzer seviyede olmasa da çok ciddi
tahribat yapmaktadır. İşin umut verici tarafı, aslında bu sistemi
düzeltmek için 300-500 kişiden bahsediyoruz, bu yapılabilir. Belçika’nın
nasıl düzeldiği David Elleray gelip anlattı. Belçika’da 2010 yılına
kadar inanılmaz kötü bir hakem sorunu olduğunu ben bilmiyordum.
Belçika’yı nasıl biliyoruz; küçücük bir ülke, dünya devi, müthiş
futbolcular çıkıyor, futbol işliyor, ekonomisi iyi vs. vs. Ama 10 sene
evveline kadar hakemlik sistemi çok kötüymüş. Şimdi bu değişimde samimi
olup olunmayacağını David Elleray’nin önerileri geldiği zaman göreceğiz.
Bakalım ne kadarını uygulamak isteyecekler. Aslında bizim arzu
ettiğimiz sistemi uygulayabilseler onların da başları rahat edecek.
Neyle başladık? Tecrübesizlik mi, acemilik mi, liyakatsizlik mi, yoksa
güç zehirlenmesi mi? Kör göze parmak… Hepinizin rahatsız olduğu o kadar
çok şey var, kendiniz hepiniz ifade ediyorsunuz, olacak iş değil
diyorsunuz. Siz bu işin içinde yıllarca yer aldın, farklı gözle bakan
arkadaşlarımızdan birisin. Herhalde sen de bunları daha evvel görmedin?
Gördünüz mü bilmiyorum, 90’ların başında da biraz manipülasyon vardı ama
bu seviyede değildi. Hakemler şu an hafta sonu yöneteceği maçı
düşünmüyor, başka şey düşünüyorlar. Bir adım daha öteye gideyim. Mete
Kalkavan gibi 5 kişi daha gitti, ne yapacağız? 6 bin küsur hakemimiz
varmış, alttan geliyorlar, gelsinler. Yeni gelenlerin de önünü açmamız
lazım. ‘Hakemler kendilerini müessesenin üstünde görüyorlar’ ne demek?
Ne zamandır görüyorlar? Müessesenin üstünde görmek maç sonuçlarını
etkiliyor mu? Bir maç sonucunu etkilese lig sonucunu etkiliyor
durumundasın. İki türlü maç etkilenir; bir bahis için bir de başarı veya
kümede kalmak için. Dolayısıyla bu arkadaşların da vicdanlarının
rahatlamaları… Ben tatmin olmadım, daha da büyük kuşkuya kapıldım. İlk
15 dakika sıkıştırıldı, sonra biraz frene bastılar. Biz bugün yayıncıyla
sıkıntı yaşıyoruz, MHK başkanı yayıncının kanalında çıkıyor.” cevabını
verdi.
MHK’ya karşı Fenerbahçe ve Kulüpler Birliği olarak bir tavır alma
noktasında nasıl bir yol izleneceği şeklindeki soruyu Başkan,
“Sistem bu şekilde giderse... Mesela kulüpleri nasıl ayrıştırabilirsin.
Doğu kulüpleri, batı kulüpleri, şampiyon olan kulüpler, olmayan
kulüpler. Öyle bir noktaya gidiyoruz ki, federasyona yakın olan, yakın
olmayan kulüpler diye de bir ayrım yapabilme noktasına geldik. Ben daha
ne diyeyim ki? Ben Fenerbahçe Spor Kulübü’nü temsil ediyorum, kulüpleri
veya federasyonu temsil etmiyorum. Türk futbolunun da patronu değilim.”
şeklinde yanıtladı.
(MHK başkanı atandığı zaman kulüplerin itirazı oldu mu?) Bu isim
nereden çıktı dendi. Olabilecek, soru işareti yaratacak konular gündeme
getirildi. Federasyon işine geldiği zaman kulüplere demeden yürüyor,
işine geldiği zaman da ‘biz buna kulüplerle karar verdik’ diyor. Ben
şahsen bu ismin nereden tespit edildiğini, kimin öne sürdüğünü… Mesela
Nihat Bey adaylık sürecine kadar ‘Tanımıyorum ben’ demiştim. Ferhat
Bey’e de haksızlık yapmayalım. Sonuçta tecrübesi ortadaydı. Pozisyona
getirenlere sormak lazım; hangi niyetle, hangi amaçla...
Trabzonspor ile ilgili söylediği sözler üzerine Başkan, “Ben hak
etti demiyorum. Trabzonspor bu sene özelinde diğer takımlardan daha iyi
top oynuyor diyorum. Nesi çelişkili. Ahmet sosyal medyaya göre
hayatımızı yönlendiremeyiz. Yönlendirseydik, şimdi çok farklı yerde
olurduk. Doğruya doğru, iyiye iyi, kötüye kötü diyebilmen lazım. Bu
noktaya kadar gelenleri de sonra konuşuruz. Eminim bir gün o günler de
gelecek." ifadelerini kullandı.
Teknik Direktör konusuyla ilgili zamanı gelince bilgi verileceğini
belirten Başkan Ali Koç, EuroLeague’in Rus takımlarıyla ilgili
aldığı kararla ilgili soruya, “Az önce şanstan bahsettik. UEFA, FFP 2020
ve 2021 yılları Covid-19 vesilesiyle çok kötü geçtiği için genelde 3
yıl geri gidip hesaplar, o iki yılı bir yıl yapıyor. Dolayısıyla 2017/18
sezonunu da dâhil ediyor. Yani 4 sene geriye gidiyor. O biz de 4. sene
-57 milyon Euro mu ne… Hâlbuki 3 sene çok daha iyi. Bizim 3 senemize
baksa ki öyle telkinde bulunuyoruz, çok rahatlayacağız. Kulüplerle
yapılmış bir uygulama burada aleyhimize işledi. EuroLeague’de de
şanssızız. O ya da bu nedenle savaş çıktı. Allah oradaki herkese güç,
kuvvet versin ve bu işi bir an evvel bitirsin. Bir karar alınıyor. Biz 3
maçımızı kazanmışız Ruslara karşı ve bu kararda yine biz olumsuz
etkileniyoruz. Bir alternatif vardı, ikinci alternatifi biz sunduk.
Birinci alternatif ‘Ruslarla yapılan bütün maçlar sayılmasın.’ Bu kadar
emek var, masraf var, çaba var. Biz de NBA modelinde ikinci alternatif
yapalım. İkinci alternatifte NBA’deki gibi kazanma yüzdesi. Maçlar
sayılsın, yüzdeler hesaplansın, ona göre sıralama yapılsın. Oylamaya
tabi tutuldu. EuroLeague’in hissedarı 13 kulüp var ve bunların ikisi
Türk ve 7-6 bitti. Anadolu Efes’ten rica etmemize rağmen ki onlar için
pek bir şey değişmiyordu. Efes beni hayretlere düşürüyor. Tuncay Bey’e
mektup yazacağım ve o mektubu da kamuoyuyla paylaşacağım. Hayretlere
düşüren ilk değil, üçüncü hadise. Bunları paylaşınca siz de hayrete
düşeceksiniz. Ben iyi tanıdığımı zannederdim, demek ki tanımıyormuşum.
Çok ayıp ettiler. Bu kadar Fenerbahçe kompleksi, nefreti olduklarını
bilmiyordum. Kendisinden ricada da bulunmuştum. Yazacağım mektubu
paylaşınca daha iyi anlarsınız. Burada tercih edilen yöntem 7’ye 6
maçların hiç sayılmaması. O da bize çok zarar verdi ama mücadeleye
devam.” cevabını verdi.
Ali Koç sözlerini şu şekilde tamamladı: “Bir şekilde Erkek
Basketbol Takımına o kaynağı bulmak zorundayız. EuroLeague lisansımız
var, 15 bin kişilik salonumuz var ve Avrupa’nın marka takımlarından
biriyiz. Bizim 3-4 milyonluk bütçelere gitme lüksümüz yok, 35-40’a da
çıkmak yok artık. 20-22 bantlarında tutup bu işi götürmek zorundayız.
Divan kurulunda da söylediğim gibi Fenerbahçe öyle veya böyle kaynak
buluyor. Hiçbir takımımız şampiyonluk hedefinden sapmadan mücadelelerini
götürüyor. Vizyon küçültmedik ama her geçen gün zorlaşıyor. Burada da
tek bir çözüm var, legal bahis 100 milyar liralara geldi, her geçen gün
büyüyor. Devletimiz doğru adımları attı. 2 sene evvel, 12’ydi bu rakam.
İllegalde 60 küsur falandı. Geldiğimiz noktada biz diyoruz ki eskiden
pasta küçükken %4,5 alan kulüpler pasta büyüyünce bugün binde 45
alıyorlar. Bu hem yeniden yapılandırma için ihtiyaç duyulan nakit
ihtiyacını karşılayabilir hem de kulüplerin sağlıklı şekilde rekabet
etmelerini sağlayacak yegane çözüm olarak görüyorum. İnşallah
gerçekleşir."