Fenerbahçe Başkanı Ali Koç, sarı-lacivertli kulübün finansal durumu ve mali tablosuyla ilgili açıklamalar yaptı.
Ali Koç, FB TV ekranlarından canlı yayınlanan ‘Camiaya Sesleniş’ programında Fenerbahçe Spor Kulübü ile ilgili tüm konulara açıklık getirdi, camiadan gelen soruları yanıtladı.Başkan Ali Koç, üç saat süren programda şunları söyledi:
“Öncelikle iyi akşamlar. Tüm camiamıza, bizi izleyen herkese güzel bir gece dilerim. Önümüzdeki 2 saat biraz dertleşeceğiz, kafamızdakileri anlatacağız. Taraftarlarımızdan gelen soruları alacağız. İnşallah hepimiz açısından faydalı bir program olur. İlk defa böyle bir program yapıyoruz; teknolojik bir sıkıntı olursa, arzu etmediğimiz şeyler olursa şimdiden özür dileriz. Şunu da bilmenizi isterim: Bizim en önemli prensiplerimizden bir tanesi de şeffaflık. Bugün “Camiaya Sesleniş” adlandırdığımız bu ilk programın devamı ayda bir ya da iki ayda bir olacaktır. Gelişmeleri, son toplantıdan bu yana yaşananları, merak edilen soruları dilimiz döndüğü kadar yanıtlamaya çalışacağız. Kampanyam süresince şeffaf olunmamasıyla ilgili şikayetlerimi dile getirmiştim. Buranın milyonlarca sahibi olduğunu; dernekleriyle, çalışanlarıyla, sporcularıyla kamuoyuna mal olmuş bir camia olduğunu ve herkesin mümkün olduğunca bilgi alması gerektiğini düşünmüştüm. O zamanki yönetim şekliyle de bunun yeterince yapılmadığını söylemiştim. Seçilirsek de mümkün olduğunca şeffaf olacağımızı söyledik. Bunun ilk adımlarından bir tanesini bu gece yaşayacağız.
Göreve geleli 50 gün oldu. Seçim öncesinde de tarihi bir seçim olacağını söylemiştim. Neden? Katılım oranlarıyla, sandık sayısıyla, stadyumda yapılmasıyla, rekabetçi geçecek olmasıyla tarihi bir seçim yaşayacağız demiştik. Bunu da yaşadık. Fenerbahçe camiası sadece Fenerbahçe’yi sevenlerin değil, Türkiye’nin büyük kısmına hitap ettiği seçim süreci oldu. Bu seçim sürecini camiamıza yakışır şekilde geçirmemizi sağlayan herkese teşekkür ederim. Hem Türkiye’nin hem de dünyanın dört bir yanından gelip oyunu kullanan tüm kongre üyelerimize, ilgi ve alakalarını eksik etmeyen tüm taraftarlarımıza teşekkür ederim. Bununla beraber seçimin sonucu da tarihi oldu. ‘Bir taraf kazanacak ama farklı şekilde kazanacak ama hangi taraf bilmiyorum’ demiştim ama bu kadar büyük farkı kimse beklemiyordu. Bu farkın bir anlamı var. Nedir bu anlam? Camianın zihniyet ve felsefe değişikliğine duyduğu arzuyu, inancı gösteriyordu. Bu açıdan ben çok önemli buluyorum. Çünkü 20 yıldır süre gelen bir lider, bir başkanlık, değişen yönetimler, tarihi işlerin yapıldığı zamanlar… faz faz baktığımız zaman olumlu olumsuz birçok şey söyleyebiliriz. Geldiğimiz noktada Fenerbahçe camiası bir değişiklik istiyordu. Buradaki en önemli değişiklik de zihniyet ve felsefe değişikliğiydi. Biz de kampanya süresince bunu anlatmaya çalıştık. Anlattıklarımızın da kongre üyeleri tarafından ciddi anlamda kabul gördüğünü seçim sonuçlarıyla anlamış olduk. En büyük transferimiz de felsefe değişikliği demiştik. Aslında bugün burada olmamız da felsefe değişikliğinin sonucudur. Bu felsefe değişikliği, teknoloji kullanımından öz kaynaktan sporcu yetiştirmekten, taraftarla olan ilişkilerden tutun da her anlamda değişik bir yaklaşım tarzıdır. Biz, özlenen Fenerbahçe’ye kavuşmamız için, Fenerbahçe’nin hak ettiği yer olan zirvede olabilmesi için bu değişikliğe ihtiyaç olduğunu ve bu çapın gereklerine göre Fenerbahçe’ni yönetilmesi gerektiğini ifade etmiştik. Transfer yapmaktan, oyuncu yetiştirmekten, iletişim, marka yönetimi, dijitalleşme… Nasıl sayarsanız sayın baştan aşağıya bir felsefe değişikliğinden söz ediyoruz. Kampanya süresince söylediklerimizin daha ilk günden yapabildiklerimiz var. Zaman içerisinde yapabildiklerimiz var. Yapmak isteyip de muhtelif nedenlerden dolayı henüz yapamadıklarımız var. Ama baktığımızda doğru yolda olduğumuzu düşünüyorum. En önemli konu sadece Fenerbahçe’nin değil, Türk futbolunun içinde bulunduğu durumun sürdürülemez olduğunu ifade ettik. Sürdürülemez derken mali açıdan sürdürülemeyeceğini… Avrupa ile rekabet açısından sürdürülemeyeceğini, transfer anlayışının günü kurtarma yaklaşımının sürdürülemeyeceğini ifade etmiştik ve bu konuda haklıydık. Evet, toz pembe bir dünya beklemiyorduk. Hatta iyi olmadığını bilerek bu göreve talip olduk. ‘Yarın çok geç olabilir, tam zamanı şimdi’ dedik. ‘Yarından sonra bu gidişatı çevirmek çok geç olabilir’ dedik.
Geldiğimizde gördüğümüz tablo beklediğimizden daha farklı çıktı. Olumsuz anlamda çok daha farklı çıktı. Dilim döndüğü kadar bunları anlatmaya çalışacağım çünkü bunlar kamuoyuna mal olmuş bilgilerdir. Fenerbahçe’nin sırları değildir, Fenerbahçe camiasının bilmesi gereken konular olduğunu düşünüyorum.
Devraldıktan sonra ilk geldiğimiz günden itibaren fark ettik ki, harcanacak bir kuruş bile nakdimizin olmadığını gördük. İhtarlar haciz tehditleri gelmeye başladı. Sportif faaliyetlerde pek çok branşta geriye dönük aylardır ödemeler yapılmadığını gördük. Bankalar, Factoring şirketleri kapımıza geldiler. Pek çok sorunla ilk günden karşı karşıya kaldık. Toz pembe bir dünya beklemiyorduk ama bu kadarını da beklemiyorduk. Öte yandan karşılaştığımız sorunu çözmek için ihtiyacımız olan gelir, nakit akışının da neredeyse, hatta hiç olmadığını gördük. Hangi konuya el atsak bunların temlik edildiğini, ipotek olduğunu ya da rehin edildiğini yaşayarak gördük. Bugün bir nebze, herkesin anlayacağı dilden Fenerbahçemizin içinde bulunduğu finansal durumdan bahsetmek istiyorum. Biz hesaplaşma yapmıyoruz. Kimseyle hesaplaşmak için buraya gelmedik. En büyük vefayı Fenerbahçe Spor Kulübü hak ediyor. İçinde bulunduğumuz durumu ve bazı yapmak istediğimiz konuları niye yapamadığımızı herkesin bilmeye hakkı olduğunu düşünüyorum. Şimdi bir sunum üzerinden konuşacağız, sonra taraftarlarımızdan gelen sorular var. Gelen en çok sorular kategorize edildi. Toz pembe bir tablo beklemiyorduk. Biz fedakarlık yapacağız dedik, kimsenin elinde sihirli değnek yok. Bu kötü gidişatı ancak hep beraber camia olarak kenetlenirsek, omuz omuza verirsek durdurabileceğimizi ifade ettik. Ama bunun için de önce bizlerin fedakarlık yapması gerektiğini söyledik. O fedakarlık da ciddi bir kaynak girdisi, borçların mümkün oldukça yapılandırılması, sponsorlukların arttırılabilmesi… Bunları yaparken de taraftarlarımızdan fedakarlık bekliyoruz dedik. Ne istedik? Fenerium’lara hücum edin dedik, ettiler. Forma satışlarında rekor kıralım dedik, o yönde gidiyoruz. Kombinelerimiz çıkınca hemen tüketelim dedik, fedakarlık derken transfer beklemeyin, Avrupa’da kura çekimi beklemeyin dedik. Herkese teşekkür ediyorum. Beklediğimizden de daha fazla bizi desteklediniz, inandınız ve inanmaya da devam ediyorsunuz. Bir de üyeliklerde de artış oldu. Dolayısıyla camiamızın ses verdiğini ve beklentilerimizi fazlasıyla karşıladıklarını şimdiden görüyoruz. Her birine tek tek teşekkür ediyorum. İnşallah sizlere layık olacağız, sizler de bizlere inanmaya devam edeceksiniz. Bir seferberliğe çıkmazsak bu gidişatı değiştiremeyiz. Bizim yapacağımız seferberlik başka kulüpleri de tetikleyecektir. Top yekün Türk futbolunun içinde bulunduğu durumdan çıkmak durumundayız. Türk futbolu çok daha iyi noktalarda olmayı hak ediyor.
Fenerbahçe Spor Kulübü derken neyi kastediyoruz? Anlamamız lazım. İlerleyen slaytlarda anlatmak istediklerimizi daha çabuk kavrayabilmek için önce yapımızı anlamamız lazım. Fenerbahçe Spor Kulübü’nün 1791 çalışanı var, bunların 452’si sporculardır. Fenerium’lar, kolej, turizm tesislerini, hepsini eklediğiniz zaman 1339 kişi çalışıyor. Fenerbahçe Spor Kulübü’nün iki tarafı var. Bir tarafı Futbol A.Ş. dediğimiz ve tamamen futbol A Takımı ve futbol altyapının olduğu, bir müddet sonra da Fenerium’un eklendiği, kendi başına halka açık olan ve tamamen borsa kuralları çerçevesinde yönetilen ve bağımsız denetleme kurumları tarafından denetlenen bir yapısı var.
Diğer tarafta ise Fenerbahçe Spor Kulübü Derneği dediğimiz yani Futbol A.Ş.’nin hakim hissedarı olan ve bütün camiayı yönetmekten sorumlu olan FB Spor Kulübü Derneği var. Bu derneğin altında da futbol dışındaki tüm branşlar, Fenerium haricindeki tüm iştirakler ve vakıf var. Böyle baktığınızda, dikkat çeken konu, zaman zaman sizle paylaşacağım rakamlar iki tarafın konsolide rakamları olacak, zaman zaman sadece Futbol A.Ş.’nin denetlenmiş rakamları olacak. Konsolide rakamlardan bahsettiğimiz zaman gördüğünüz gibi denetim, bağımsız denetim sadece ve sadece Futbol A.Ş.’de yapılmış ve bugüne kadar dernek tarafı bağımsız denetim kuruluşlarınca denetlenmedi.
Hatırlatırım ki, 2016’da tadil edilen tüzüğün 2 maddesi var; 19c ve 19d maddeleri: Kulübün uluslararası UFRS standartlarına göre yıllık konsolide finansal tablolarını, yani tüm yapının konsolide rakamlarının denetlenmesinden bahsediyoruz burada. Bunların bağımsız denetim kuruluşlarınca denetlenmesi gerekiyor ve bu raporların hazırlanmasıyla yükümlü. Bu bugüne kadar yerine getirilmemiştir. Bu çok önemli
İkincisi de Tüzüğün 37. İ ve J maddelerine göre hazırlanması gereken kulüp konsolide bilançosu sadece 2017’de, yani seçimler öncesindeki 5 ay öncesinden finansal tablolar sunulmuş, bağımsız denetime tabii tutulmamıştır. Rakamların sadece Futbol A.Ş tarafı denetlenmiş, diğer taraf denetlenmemiştir. Bunu hatırlatmak isterim çünkü denetlenmiş rakamalar ile denetlenmemiş rakamlar arasında asında fark olabiliyor. Bizim en büyük arzumuz tüzüğümüz gereği şeffaflık çerçevesinde Fenerbahçe’nin tüm faaliyetlerini toplayıp en şeffaf haliyle denetlemek ve konsolide halde sunmak.bizim için çok önemli
Gelir gelmez 2 denetim başladık ve hukuki ve mali denetim başlattık. Hukuki denetim sonuçlandı. Mali denetim ise Eylül sonu Ekim başı ayı itibariyle sonuçlanacak. Yani bütün yapının altına imza atacağımız şekilde altına imza atacağımız hali Ekim başında sunulacak. Şu andaki rakamlar biz geldiğimizde muhasebedeki rakamlar. Uzun sürmesinin nedenleri çok fazla iştirak var ve bugüne kadar denetlenmemiş, diğeri de Futbol A.Ş.’nin mali yılının bitiş tarihi mayıs sonu diğerlerinin faaliyetlerin bitiş tarihinin yıl sonu olması. Bu nedenle aynı konsolide etmek zor. Benim en büyük arzum FB’nin tüm mali faaliyetlerinin aynı dönemde bitiyor olmasını sağlamak.
Kulübümüzün 2012’de 2018 Şubat ‘a kadar dönem zararları; birkaç nokta 3 Temmuz kumpası nedeniyle Avrupa’ya gidemediğimiz yıllar var. Takdir edersiniz ki bu yıllar mali açıdan büyük darbe yediğimiz yıllardır. Hem gelir hem de daha fazla kombine vs yönünden mahrum kalma
2012 yılında başlayan ve sonrasında negatife doğru giden bir dönem zararlar var. İnşallah 3 Temmuz’da gördüğümüz zararların tazmini konusunda başarılı oluruz, istediğimiz mahkeme ve Yargıtay sonuçlarını aldıktan sonra. Bununla beraber yanlış yönetimler ve yanlışta ısrarın devamıyla birlikte 2016, 2017 ve 2018’de kötü gidişat devam ediyor.
3 Temmuz’da gördüğümüz en büyük zararlardan biri de borsa değerinin 1.8 milyarlardan 600 milyonlara düşmesi. Ama bu kağıttaki bir zarar. Hisse sattığınızda bu zararı görüyorsunuz. O dönemde FB’nin hisse satıp satmadığını bilmemekle beraber Pazar değerimizde çok ciddi zararlar olmuştur. Bugün geldiğimiz noktada dikkat etmemiz gereken 2 konu, uluslararası bağımsız denetim kuruluşlarınca denetlenmiş sadece Futbol A.Ş.’nin rakamlarıdır. Bunlara dernek tarafını da eklediğinizde maalesef rakamlar çok daha olumsuz yöne gidiyor. Burada bağımsız raporlara yer verilmesine rağmen denetçi görüşlerine yer verilmemiştir. Bunun ana sebebi olarak da öz kaynaklarımızı yitirmemiz, eksi bakiyeye düşmesi nedeniyle TTK’nın 376. Maddesine göre borca batık bir durumla karşı karşıyayız. Bunlar KAP’a verilen raporlarda gösteriliyor ama faaliyet raporlarında gösterilmiyor. Bunun nedeni ne olursa olsun, şeffaflık prensibi çerçevesinde, kongreden önce dağıtılan faaliyet raporlarında gösterilmesi şart; Tüzük gereği şart.
Biz neyi ibra ettik genel kurulda. Anlamak da anlatmak da kolay değil. Biz sadece 30 Nisan 2018 rakamlarıyla Futbol A.Ş. kısmını ibra ettik. Ancak bu rakamlarda ne yazık kı bütün resmi göstermiyor. Dernek ve vakıf tarafı bunları kapsamıyor Çünkü 3 konu var : 1) 10 grup şirketini göstermemektedir. 2) UFRS’ye göre hazırlanmamıştır. 3) Tüzüğün ilgili maddelerine göre bağımsız denetime tabi tutulmamıştır. Dolayısıyla kongrede ibra ettiğimiz tablolar resmin tümünü göstermemektedir.
Rakamların içerisinde futbol A.Ş. ve Fenerium ile 10 grup şirketin sonuçlarını içermemektedir. Tüzük gereği bağımsız denetime tabii değildir. Genel kurulda ibra edilen raporlar resmin tamamı değildir.
Herkesin merak ettiği borç durumu. Borcumuzun 400 milyon Euro olduğu söyleniyordu. Bunu detaylı şekilde anlatmaya çalışacağım. Öncelikle kurumun borcu finansal kurumlara olan borçtan oluşmuyor. Bizim borçlarımız 3.2 milyar TL. 31 Mayıs 2018 itibariyle. O günün kuruyla da bu rakam 621 milyon Euro’ya denk geliyor.
En büyük borcumuz doğal olarak finansal borçlar.Sportif faaliyetlere olan borçlar var. Kamuya olan yani devlete borçlarımız var. Peşin tahsil edilmiş gelirler. Ticari borçlar. Bunlarda hizmet aldığımız güvenlik, temizlik şirketi, inşaat şirketi vs. Ve diğer borçlar.
3.2 milyar TL borcumuz var. Bu borçların bir de vadeleri çok çok önemli. Şanssızlığımıza 3.2 milyar TL borcumuzun 2.2 milyarı kısa vadeli. Kısa vadeli borç ne demek, 1 yıl içerisinde ödenmesi gereken borç.
Tekrar dikkat çekmek istiyorum. Bu rakamların bir kısmı Futbol A.Ş tarafı denetimden geçmiştir, dernek tarafı geçmemiştir. İnşallah denetim bittiği zaman bundan daha olumsuz bir sonuç çıkmaz. Olumlu da olumsuz da bu denetim sonuçlanabilir, inşallah olumsuz yönde olmaz ve yanılırım.
Bizden önceki yönetimimiz 400 milyon Euro borç olduğunu ifade ediyordu, borç 621 milyon Euro. Bunun yüzde 54’lük fark olduğunu da ifade etmek istiyorum.
Borçlarımıza biraz daha derinlemesine bakarsak; kısa vadenin de en kısaları bizde. 2.2 milyar TL’lik, 1 yılda ödenmesi gereken borcun biz geldiğimiz dönemde 820 milyon TL’lik kısmı haziran ile eylül ayları arasında ödenmesi gerekiyordu. 820 milyonun 270 milyon TL‘lik kısmı gelir gelmez haziran ayında vadesi geçmiş borçlar, yahutta haziran ayında vadesi gelmiş borçları teşkil ediyordu. Ürkütücü dimi?
Finansal borçlar; banka borçları. Finansal kurumlarla yaptığınız kredi işlemleri. 1.4 milyar TL. Faktoring konusu da biraz açmak istiyorum. Faktoring konusunda da 370 milyon TL’lik borcumuz var. Bunları topladığımızda 621 milyon Euro’luk borcumuzun 340’ı finans kuruluşlarına gidiyor.
Faktoring ne demek, bir alacağın kırdırılması.2 türlü faktoring var. Finansal kuruluşlarla yaptığımız faktöring, yani gidiyorsunuz; bir alacağınızı kırdırıyorsunuz. Bir bankanın oranlarına bakıyorsunuz, bir faktoring firmasının oranlarına bakıyorsunuz. En iyi hangisinin olduğunu düşünüyorsanız, onunla ilerliyorsunuz.
Bir de grup içi faktoring var. Dernek ve A.Ş arasındaki ilişkilerden, alacak vereceklerin kırdırılması.
Fenerbahçe Spor Kulübü’nün aslında olumsuza giden mali yapısının güzel bir ifadesi bu.
2015-2016 yılında başlamışız, bugüne kadar toplamda 521 milyon TL’lik faktoring işlemleri yapmışız. Bunlar genelde 3 ay içinde ödemeniz gereken işlemler. Alıyorsun, ödüyorsun, bir daha alıyorsun; bir daha ödüyorsun. Bugün geldiğimiz noktada 98 milyon TL, gelir gelmez 4 ay içinde ödenmesi gereken bir rakam.
Mali gidişatın kötüye gittiğini aslında bu faiz işlemleriyle günlük ihtiyaçları karşılamak üzere yapılan operasyon olduğunu görebiliyorsun. 2015-2016 yılında yaptığımız faktöring işlemleri; o zaman sadece 57 milyon TL idi. Yüzde 21 ila, 31. Ortalaması yüzde 26. Piyasalardaki referans faiz yüzde 22. Piyasaların biraz üstü, 4 puan.
2016-2017 yüzde 21 ile yüzde 48 arasında işlemler yapmışız. Bir sürü işlem. 11 firma ile yapılmış işlemler, en düşük faiz oranları keşke işlemlerin çoğunluğu olsa ama değil. 21’den 31 olan rakam, 48’e çıkmış. Ortalama faiz oranı yüzde 31. 100 lira alıyorsunuz; 69 lira harcamak için 31 lira maliyet. O zamanda referans faiz oranı yüzde 24.
2017-2018’e gelince işler biraz daha değişiyor. En çok işlem yaptığımız yıl. 300 milyon TL’lik işlem yapıyoruz. Faizler 26 ile 49 bandı arasında. Ortalama faiz yüzde 36. Piyasadaki referans yüzde 26. Piyasanın yüzde 10 üzerinde faktöring işlemleri yapıyoruz.
Bu o 98 milyon TL’nin 4 ay içinde ödenmesi gerekiyor. Buna imkanımız yok. Faktoring şirketleri ile oturup konuştuk, konuşuyoruz. Bazıları sağolsunlar esneklik gösteriyorlar, anlayış gösteriyorlar. Uygun koşullarda vadeleri yaymak konusuyla görüşmelerimiz devam ediyor. Orta noktaya gelmeye çalışıyoruz. Bu süreçte iyi niyetli davranan, tüm şirketlere de, profesyonellerine de teşekkür ediyorum. Buna mukabil gereken desteği vermeyip üstümüze gelen firmalar da var. Bunlar kesinlikle çoğunluk değil, ne mebla ne de şirket olarak. Bunlarla sonuna kadar mücadele edeceğiz. İsterlerse haciz işlemlerini de başlatsınlar. Usul tarafında sıkıntı yaratabilecek durumlar var. Bu konuda çok ciddiyiz. Kulübümüzün, camiamızın çıkarlarını korumak için de elimizden gelen mücadeleyi vereceğiz. Çünkü biz paranızı ödemeyeceğiz, demiyoruz. Anlayış istiyoruz. Fakat iki tanesi işi çok farklı noktaya getirdiler. Biz de camia olarak ona göre pozisyon alacağız.
Sportif faaliyetlerden kaynaklanan borçlar, geldiğimiz gün 198 milyon liralık, yani 38 milyon Euro’luk sportif borç var. Sportif borç nedir? Futbol, basketbol, voleybol ve diğer amatör branşları kapsayan borçlar. Buranın en yüksek rakamı 141 milyon TL ile futbol. Futbolculara hiçbir borcumuzun olmadığı söyleniyordu. Bu borcun 81 milyon TL’si geçen sezondan A takımda futbolculara kalan borç. Mart, Nisan, Mayıs, bir iki de Şubat var. Oyuncularımızın alacaklarından bahsediyoruz. Bunun üstüne bir de 3.6 milyon yani 18.8 milyon TL menajer borçları var. Yine o sezona tekamül eden. Toplamda 100 milyon ediyor. 41 milyon liralıkta geçmiş dönemlerden kalan futbolcu, futbol menajeriyle ilgili borçlar söz konusu. Yani futbolcularımıza hiçbir borcumuz yoktur söyleminin doğru olmadığını ifade ediyorum. Basketbol, voleybol ve diğerleri ise, yani 57 milyon TL’lik borçsa tamamen geçen sezondan kalan borçlar. Mesela basketbolda 118 bin Euro Final Four bilet parasının ödenmemiş borcu vardı. İlk geldik onu ödedik. UEFA’dan temiz kağıdı alabilmek için A Takımda olan futbolcularımıza bütün borçları gelir gelmez ödedik. Yani 30 Haziran itibariyle 15.5 milyon Euro’yu ödedik. En kısa zamanda da burada birazcık basketbol şubemize, bilhassa Sayın Obradovic’e mahçubum. Daha önce ödeyeceğimiz sözünü vermiştik, henüz tutamadık ama tüm branşlarımıza aynı şekilde en kısa zamanda biraz sonra ifade edeceğim kaynaklarla ödemek için elimizden geleni yapacağız.
Bir diğer borç kalemi kamuya olan borçlarımız. Kamuya da 226 milyon TL, yani 43.4 milyon Euro borcumuz var. Sayın Şaban Erdikler ve Sayın Burhan Karaçam bu konuda çok yoğun çalışıyorlar. Vergi affından yararlanmak üzere elimizden geldiği kadar her detayına kadar en ince noktasına kadar nasıl bu aflardan yararlanabiliriz? Üzerine çalışıyoruz. Yakın zamanda iyi haberler olmasını temenni ediyorum.
Herkesin anlayamayacağı, benim de anlamakta biraz zorluk çektiğim ama anlayınca da üzüldüğüm bir nokta. Peşin tahsil edilmiş gelirler ne demek? Yani bu aslında niye borçlu gözüküyor? Ülker stat ismini alalım, sizle 10 yıllık bir anlaşma yapıyor. Bunun bir bedeli var. 90 milyon Dolar’dı. Bunu nasıl ödersiniz? Her sene 9, 9, 9… Ya da peşin ödersiniz. Peşin öderseniz bu sefer geri kalan yıllar için alacaklı durumuna gelir Ülker. Ya da reklam ve tribün isim hakkı. Bunun için bir meblağ ödenmiş belli bir süre için ama bu meblağ ilk senesinde verildiği için o süre neyse toplam meblağa bölüyorsunuz kalan yıllarda o sizin borcunuz haline geliyor. 76.3 milyon Euro’luk, yani yaklaşık 400 milyon TL’lik Ülker Stat İsim Hakkı, Ülker Arena Üst Kullanım Hakkı, Reklam ve Tribün İsim Hakkı, Diğer kalemler ilk seneden harcanmış. Bu kalemler muhasebesel olarak bu senenin geliri gibi gözükse de nakit akışı olarak kesinlikle bizim kullanabileceğimiz bir nakit akışı değil. Yani bunların bir kısmını kampanya sürecinden biliyordum ama hepsini bilmiyordum. Bunların hepsi geldiği yıl tüketilmiş.
Temlikler. Burada da dikkat etmemiz gereken bir nokta var. Nedir? Futbol A.Ş.2yi konuşuyoruz. Denetlenmiş Futbol A.Ş.’den bahsediyoruz. Neleri var? Tribün gelirleri, loca gelirleri, yayın gelirleri var. Yayın gelirlerinin bir kısmı sabit, bir kısmı aldığınız puana göre değişken olabiliyor. Spor Toto’dan hak ettiğiniz gelirler var. Fenerium’un yaptığı ciroya göre temlik edilmişse bir bankaya, -yani aldığı bir krediye karşılığı Fenerium’un ciroları temlik edilmişse ki bir kısmı edilmiş- bunlar var. Banka kredilerine karşı teminat olarak gelecek yıllara ait gelirin temlik edilmesi. Yani biz 2021 yılına kadar tüm tribün ve kombine gelirlerimiz, yani 180 milyon TL’si. Bu sene rekor kırdık, kırıyoruz. Belki biz bunu 2 senede kapatabiliriz. Ama 180 milyona gelene kadar veya 2021 yılına kadar tüm tribün gelirleri bir finans kuruluşuna temlik edilmiş. Keza loca gelirlerimiz 2023’e kadar 185 milyon TL’lik, TFF yayın gelirleri 2023’e kadar… Önümüzdeki yıllarda 1.36 milyar TL’lik gelirimiz, o noktaya gelene kadar Spor Kulübü’nün kasasına değil, direk finans kuruluşlarına gidecek rakamlardır. Bu 1.36 milyar TL’nin yaklaşık 400 milyon TL’si, 2018/2019 sezonuna ait gelirlere giriyor. Bunların hepsi temlik edilmiş olduğu için bizim yönetimimizin hiçbir şekilde kullanabileceği bir meblağ olmadığını ifade etmek istiyorum. Önümüzdeki yıllar 1.36 milyar TL’lik gelir üretene kadar bunları görmeyeceğiz, ondan sonra artıya geçmeye başlayacağız. O da ihtiyaçlarımızın ne olacağına bağlı.
Gayrimenkuller de söz konusu. Gayrimenkullerimizin tüm borçları karşılayacağı ifade ediliyordu. Birkaç tane hatrı sayılır gayrimenkulümüz var ama baktığımız zaman tüm gayrimenkullerimizin hepsinin üzerinde ipotek var. Çeşitli banka kuruluşlarına 1,4 milyar TL’lik bir ipotek verilmiş. Yani diğer bir deyişle hem gelirlerimizin büyük bir kısmı hem de taşınmazlarımızın, gayrimenkullerimizin neredeyse hepsi finans kuruluşlarına temlik edilmiş.
Finans kurumlarına 1.77 milyar TL borcumuz var. Bu borcun yaklaşık finansman maliyeti 450 milyon TL. Yani taşıdığımız 1.77 milyar TL borcun her sene ödememiz gereken faizi 450 milyon TL. Bir de başka bir açıdan bakarsanız, yıllık ciromuzun yüzde 50’sinin üzerinde. Yani ürettiğimiz ekonominin yüzde 50’si faiz ödemeye gidiyor. Seçim süresince gayrimenkul şirketi değiliz, spor şirketiyiz derken faiz ödemektense bunları başka yerlere çektiler stadı satacak diye. Söylemek istediğim; gayrimenkul yatırımı yaparsın, iyi bir kazancın olur, fazlan olur gelecek için yatırım yaparsın, buna amenna. Ama biz şu an bazı gayrimenkullerimiz, son dönemde bilhassa aldığımızı borç ekip alıyoruz, sonra da ipotek verip karşılığında kredi alıyoruz.
Dikkat edilmesi gereken diğer bir husus ise 31 Mayıs 2018’de birikmiş toplam borcumuz 3.2 milyar TL. 2018/2019 sezonu için ihtiyaçlarımız var, 450 milyon TL faiz ödeyeceğiz. Diğer faaliyetleri karşılamak için neredeyse 1 milyar TL’ye yakın nakde ihtiyacımız var. Yani 2018/2019 sezonunda taşıdığımız yükümlülük 4.1 milyar TL. Tabii 3.2 milyar TL’nin 2.2 milyarının kısa vadeli olduğunu hatırlatırsak önümüzdeki 1 yıl taşıdığımız toplam yükümlülük 3.1 milyar TL’lik yükümlülüktür.
Gelelim hisse rehinlerine. Fenerbahçe Spor Kulübü’nün sahip olduğu hisse oranı yüzde 67.07. Fakat bunların bankalara rehin edilen kısmına baktığınız zaman yüzde 30.8 olduğunu görüyoruz. Bir diğer bakışa Fenerbahçe Spor Kulübü’nün şu an direk sahip olduğu hisse oranı yüzde 36.24. Biz artık Fenerbahçe Spor Kulübü derneği Futbol A.Ş.’de hakim ortak değil diyebiliriz. Çoğunluk hisse bizde değil. Bankalara bahsettiğimiz borçları ödeyemediğimiz takdirde Fenerbahçe Spor Kulübü hakim ortak pozisyonunu kaybediyor. Para koyacağız, sermaye koyacağız, hibe yapacağız derken şöyle diyorlardı; ‘Fenerbahçe hiçbir sermaye grubunun altına girmeyecek.’ Allah o günleri göstermesin. İnşallah hiçbir zaman girmez, girmeyecektir de. Fakat söylemek istediğim; bu borçlar ödenmediği takdirde zaten başka sermaye gruplarının altına girmiş gözüküyorsunuz. Bunlar ivedilikle çözmemiz gereken unsurlar.
Hukuki konularda analiz, denetim yapıldığını söylemiştim. 88 tane davamız var. Bunların 22’si Futbol A.Ş.’de. 66’sı da Fenerbahçe Spor Kulübü derneğinde. 88 davanın da tutarı aşağı yukarı 64 milyon TL. İnşallah bunlar kulübümüz lehine sonuçlanır, bir de oradan bir yük taşımayız. Ana sorun geçmiş futbolcularla yapılan ödeme, ödememe ayrılış şekillerinde açılan davalar. Hukuk birimimiz ve ilgili yönetim kurulu üyesi arkadaşlarımız çalışıyorlar.
Sermaye artırımı konusu seçim sürecinde aşağılanmıştı. Hatta benim şahsen gelip hissedar olacağım söylenmişti. Seçildikten sonra aradan sürede; ne oldu? Lafta kaldı? Hani bir fazlasını verecektin? gibi şeyler söylendi. Bizi iyi niyetli tenkit edenler bilsinler diye söylüyorum; sermaye artırımı en iyi 5 ila 7 hafta arasında sürecek olan bir süreçtir. Bunun için de izin almanız gerekiyor. SPK ile muhtelif görüşmelerimiz oldu ve görüşmelerimiz devam ediyor. Konuyla ilgili KAP’a bazı açıklamalar da yapıldı. SPK’nın nihai onayını bekliyoruz. Bunun için bir sermaye artırımına gideceğiz. Tabloda da gördüğünüz gibi Fenerbahçe’nin şu an mevcut sermayesi 28.280.000, artırımı öngörülen tutar da 70.700.000’dir. Bunun TL değeri 353.500.000 liradır. Yani sermaye artırımı sonrası gelmek istediğimiz nokta kayıtlı sermayede 98.980.000 TL’dir. Burada hakim ortak kim dedik? Fenerbahçe Derneği. Diğer ortaklarımız da var. Onlar da borsada hisselerimize sahip olan yatırımcılar. Onlara da buradan selamlarımı iletiyorum. Amacımız derneğimizin koyacağı sermaye artırımı ve diğer yatırımcıların haklarını uygulayarak kullanacakları hakları karşılığında 353 milyon liralık bir kaynağın Futbol A.Ş.’ye girmesi içi başvurularımız yaptık. Dediğim gibi inşallah gerekli izinleri alacağız. Peki, derneğimizin kısmı nasıl konacak diye sorarsanız, bu da benim seçim sürecinde bahsettiğim ve hibe olarak derneğe girecek ve dernekte bunu sermaye artırımında kullanacak, sermaye artırımından sonra hissedar dernek olacak. Şansım değil. Bu benim yapabileceğimin en fazlası. Fedakarlık dedik ve bunu yaptık. Şimdi burada diğer yatırımcılardan fedakarlık rica ediyorum. Diğer yatırımcıları incelediğimiz zaman gerçekten samimi, Fenerbahçe sevgisiyle, sevdasıyla büyümüş, Fenerbahçe’yi gönülden seven pek çok yatırımcının burada hissedar olduğunu görüyoruz. Onlardan da rica ediyorum: Lütfen destek olun, burada çok ihtiyacımız var. Bu kaynak girdisi bize sadece ve sadece nefes aldıracak. Buna çok ihtiyacımız var. Kesinlikle bundan bütün sorunlar çözülmeyecek. Hep beraber o problemleri çözeceğimizi söylemiştim. Seferberlik ilan edeceğimizi söylemiştim. Bazı küçük yatırımcılarımız bana kızıyor olabilir, bu açıklamalardan dolayı hisse değerlier bir nebze düştü diye ama inanın uzun vadede bizim gelmek istediğimiz nokta çok daha sağlıklı bir hisse yapısını oturtmak. Dolayısıyla da hissenin değerini arttırmaktır. Kısa vadede olumsuz gözükse de bu yapılanlar Fenerbahçe Spor Kulübü’nü ve sahibi olduğu Futbol A.Ş’yi çok daha sağlıklı bir maddi konuma getirebilmektir. Sadece sermaye artırımı değil, kulübümüzün yönetiliş şekli, öz kaynağından yetiştireceği futbolcular, çok daha akıllıca transfer yatırımları, getireceği sportif başarılar ve inşallah Avrupa’da daha fazla boy göstererek alacağı başarılarla bu mali yapıyı ve taraftarımızın desteğiyle, seferberlikle aşacağımızı düşünüyorum. Kısa vadede olumsuz gözükse de, uzun vadede tüm yatırımcıların kazanabileceği bir noktaya getirmek en büyük arzumuz.
İlave kaynaklar da gerekiyor. İlave kaynaklar için neler yaptık? İlk aşamada, gördüğünüz iki tane 50 milyon dolarlık konu yüzde yüz tamamlanmış ve düğmeye basılmayı bekliyor. Bunlardan bir tanesi; yeni kredi olacak. İster istemez acil ihtiyaçlarımızı karşılaşmayabilmek için yönetim kurulumuzun kefil olduğu bir 50 milyon dolarlık kredi ve bununla beraber maliyet yapısı piyasa değerlerinin üstünde olan bazı kredilerimizi yeniden yapılandırmak için Türkiye’den anlaştığımız bir bankadan alacağımız 50 milyon dolarlık ama çok daha düşük faizli bir kredi. Burada nedir fark? Kredi maliyetlerin sağladığınız tasarrufların giderleri düşürmesidir. Bu bir yıl ödenmeyecek bir borç, son 4 yılda ödenecek. Arkadaşlar burada çok güzel bir iş çıkardılar. Ondan sonra enteresan olan ve bizi heyecanlandıran, diğer ikisi kadar yüzde yüz diyemeyeceğim ancak yüzde 50’nin üzerinde çok daha düşük faizli 120 milyon dolarlık krediden bahsediyoruz. Bunun Sayın Burhan Karaçam ve Sayın Ozan Tarman üzerlerinde çalışıyorlar. Becerebilirsek çok çok ciddi tasarruflar sağlayacağız. Ne diyordum ben? Biz fedakarlık yapacağız. Önce kendimiz para koyacağız sonra bazı fedakarlıklarla borç maliyetini yapılanmasını adresleyeceğiz bu da, bununla ilgili bir unsurdur. Çünkü günü kurtarma maliyetiyle yönetildiği için kulübümüz, alına borçlar iyi şartlarda alınmamış. Alelacele alınmış, iyi pazarlıklar yapılmamız, işi bilen insanların yapacağı pazarlıklarla buradaki durumu çok daha iyi bir noktaya getirmek için bu kredileri ben çok önemsiyorum. Bu kredi azaltmayacak ama maliyetini düşürecek.
Son olarak da yeni sponsorluk ve reklam gelirleri. Buradan da tenkit görüyoruz. Bunların bir kısmı samimi olmayan insanların yaptığı tenkitler. İnanıyorum, bu geçe yaptığım açıklamalardan sonra bir nebze de olsan onlar kendi köşelerine çekilirler ama beni ilgilendiren samimi, iyi niyetli insanların yaptığı tenkitlerdir. Sponsorluklar ne oldu? Reklamlar ne oldu? Bunların da üzerine çalışıyoruz. Bunlar için bağlantılarını kurduğumuz bazı konular var. Bağlantıları kurmak için görüşüp de heyecanlanıp olumsuz sonuçlar aldıklarımız var. Dolayısıyla hali hazırda 20 milyon dolarlık bir sponsorluğu garantiledik, diyebilirim. Bunlar da yakın zamanda açıklanacak. Sponsorluktan bahsetmişken biz şu an dünyada-sadece sponsorluk olarak bakıyorum- 25.kulübüz. Bunu Sayın Tankut Bey, incelemiş ve Fenerbahçe Spor Kulübü aldığı sponsorluklar çerçevesinde dünyada 25.futbol kulübüdür. Bir futbol kulübü olarak aldığınız reklam, forma sponsorluğu gibi kombine ve yayın gelirleri dışında 25.kulübüz. Ama bizim hedefimiz bunu 3 sene içerisinde 15.sıraya getirmektir. Tabii burada hızlı koşmak gerekiyor; çünkü diğer takımlar da hızlı koşuyorlar. Biz sponsorluk ilişkilerine çok farklı bir gözle bakmak istiyoruz. Şu an 30 küsur sponsorumuz var. Bunlar tabii hemen bugün yarın olacak şeyler değil. Bunlar orta vadede yapacaklarımız. Bugün biz günü kurtarmaya çalışıyoruz. Hep günü kurtarmayı tenkit ediyordum ama biz göreve geldik ve 2 ay içerisinde bütün bunları tesis etmemiz gerekiyor. Ana sponsor mecramız neresi; futbol. Futbolda şortta, çorapta bir şey yok. Forma önündeki sponsorluk ayrıldı ve 6 ay kadar sürdü. Sırtındakini de 3 sene önce almışız ve meblağı harcamışız. Tribün sponsorlukları alınmış ve harcanmış. Dolayısıyla burada hızlı hareket etmemiz gerektiği için şu ifade edeceğim noktaya gelmemiz zaman alacak: Biz çok daha az sponsorla, çok daha derin, kalıcı ve uzun vadede kazan kazan ilişkileri üzerine inşa etmek istiyoruz. Ne dedik? ‘Fenerbahçe kapı kapı dolaşıp sponsor arayan değil, Fenerbahçe’nin kapısına sponsorların geldiği bir kulüp olmak istiyoruz’ dedik. Bunu olmak zaman alacak. Bu bağlamda Infrant firmasıyla 2 yıllık bir anlaşma yaptık. Biz onları, onlar da bizlerim test ediyorlar. Reklam ve sponsorlu çok farklı bir olay. Tıpkı bir evlilik, bir yolculuk gibi düşünün. Bu yolculukta iki tarafın da tatmin olması gerekiyor ki buradaki rakamları arttıralım. Diğer taraftan markamızın yönetimi konusunda, bizim markamız bana sorarsanız Türkiye’nin en değerli, en güçlü markalarından bir tanesidir. Fakat bu marka bugüne kadar iyi yönetilmemiş. Biz bu markanın üzerindeki tozu silip gerçek potansiyeline kavuşturmak istiyoruz. Bu da zaman alacak. Bu dönemde teknoloji dedik, dijital çağ dedik ve sosyal medya marka yönetimi için son derece önemli bir mecra. Gençlerle kurduğunuz ilişkileri mecburen artık dijital ortamda kuruyorsunuz ve gençler Fenerbahçe’nin geleceğidir. Buna çok inanıyorum. Bu yönde de Fenerbahçe, ilk reklam ajansı anlaşmasını 4129Grey ile yaptık ve 19 Temmuz günü #yeniden kampanyamızla başladık.
19 Temmuz günü ‘Yeniden’ kampanyamızla başladık. Kitleleri cezbeden, coşkulu, heyecanlı, centilmen, hırslı, iyi, iyilik saçan, örnek bir kulüp olması. Başarı, coşku, şampiyonluklar, kenetlenme, yeniden biz olma, yeni bir hikaye yazma. Yeniden saygı, yeniden centilmenlik ve biz 1 sene boyunca bütün iletişimimizi bu firmayla bunun üzerine kurmayı hedefliyoruz. İnanıyorum ki arzuladığımız başarıyı sağlayabilirsek Fenerbahçe markasıyla beraber olmak, Fenerbahçe markasıyla yürümek diğer markalar için de son derece önemli bir konu olacak. Hatta İngilizce ‘cool’ dediğimiz yani bir markayla bağdaştırılmak. O markayla bağdaştırılmanın verdiği zevk, keyif. O noktaya gelmek istiyoruz.
Futbolcu yatırım ve piyasa değerleri. Beşiktaş bu sarmaldan çıktı. Son yıllarda çok iyi futbolcu satışları yapıyor. Ama genelde baktığımız zaman transfer yatırımları, politikaları, yani bu sene şampiyon olalım sonra bakarız deyip çok yüksek ücretler vermek… Yurt dışından çok yaşlı oyuncular transfer etmek. Son durak oyuncular transfer etmek. Şu an Avrupa’nın en yaşlı ligiyiz. En yaşlı yabancıların oynadığı bir ligiz. En az öz kaynağından yani altyapıdan futbolcu yetiştiren bir ligiz. Mali yapıdan sürdürülemez diyordum, bu açıdan da sürdürülemez. Fenerbahçe bu sarmalın içinden çıkmak zorundadır. Transfer market oyuncu piyasa değerlerini 13 yıldır ölçtüğü için bu süreye bakalım. Kulübümüzün bu süre boyunca futbolcularının piyasa değeri yüzde 33 düşmüş. Son 13 yılda yaptığımız transferlere baktığımız zaman 105 milyon Euro’luk satış yapmışız, 286 milyon Euro’luk da transfer harcaması yapmışız. 181 milyon Euro’luk net zararımız var transfer politikalarımız ve yatırımlarımızda. Halbuki bu rakamın yer değiştirmesi gerekir. Başarılı kulüp olacaksak transfer gelirlerinde artıda olmamız gerek. Bir de bu transferleri yapmak için bir maliyet var. Geliriniz yok, kredilerle finanse ediyorsunuz. Bu finansman maliyeti 105 milyon Euro. Yani 13 yılda transfer zararımız toplamda 286 milyon Euro olarak önümüze çıkıyor. 286 milyon Euro para harcamışız 13 senede. 13 senede değerimiz 90 milyon Euro’ymuş, en yüksek de 195 milyon Euro’ya çıkmışız. Yani Kjaer’in, Josef’in, Ozan Tufan’ın, Robin van Persie’nin, Nani’nin, Fernandao’nun, Volkan Şen’in, Markovic’in alındığı sene… Şu an 13 senede 286 milyon Euro yatırım yapıp 90 milyon Euro’dan 60 milyon Euro’ya düşmüş takımımızın değeri. Bu çok çarpıcı bir rakam. Niye sürdürülemez olduğunu, niye yanlış politikalar içinde olduğumuzu, niye kendi öz kaynağımızdan futbolcu yetiştirmemiz gerektiğini net bir şekilde anlatıyor. Pahalı oyuncuları, değeri olan oyuncuları alıyoruz, belli bir noktaya geliyoruz ve o değer düşüyor. Bize geldikleri zaman ya biz oyuncuları istediğimiz gibi oynatamıyoruz ya bizde verimlilik sağlayamıyorlar ama ne hikmetse oyuncuların değeri bize geldikten sonra düşüyor. Veya satamıyoruz. Pahalı alıyoruz, faiz oranları gibi piyasa ücretlerinin üzerinde ödemeler yapıyoruz. Her açıdan bakarsanız da bu sürdürülemez.
Stadımıza gelelim. 48 bin 30 kişilik kapasite var. Bu kapasite içinde misafir takım için ayrılan bölümler, UEFA için ayrılan bölümler, protokol, yönetim locaları, basın tribünü, polis, güvenlik, engelli seyirciler… vs. var. Bizim satılabilir bilet sayımız 40 bin 444. Bugün geldiğimiz noktada biz bu biletlerden 38 bin 716’sını sattık. Yani satılabilir bilet sayımız 1728. Bu 1728’in 1400 küsürü öğrenci tribünü öğrenci tribününde. Öğrenci tribününe çok önem veriyorum. Söz vermiştik, başlattık. Çok güzel başladı ilgi, sonra tükendi intibası oluştu, hala biletlerimiz vardır, sizleri bekliyor. Onun dışında da bütün statta satabileceğimiz 236 adet koltuk kalmıştır. Bunun için bir kez daha taraftarlarımıza transfer yapmadan, Avrupa’da ne olacağımız belli olmadan bu kadar ilgi gösterip zaman zaman gece yarılarından kuyruklara girip bekledikleri için çok teşekkür ediyorum. Şu an hali hazırda geçen sezonun tümünde 46.8 milyon TL’lik bilet satmışız. Baktığınız zaman bu sezon şu ana kadar satılmayan biletler dışında 102 milyon TL’lik satışımız olmuş. Bir kez daha çok teşekkür ediyorum.
Öğrenci tribününe bir daha değinme ihtiyacı duyuyorum. Bir kere en kısa zamanda ligin ilk maçlarından bir tanesinde yönetim kurulu olarak öğrenci tribününde maç seyredeceğiz. Yalnız Feyenoord maçında tatsız bir olay yaşandı, değinmek istiyorum. Öğrenci tribünün, yani Migros Alt tribünün üst tribününde odaklanmış 100-110 kişilik bir taraftar grubunun öğrencilerimizin bazılarını rahatsız ettiğini, tehdit ettiğini ve yukarıya çıkıp onlarla beraber durmaları üzerine baskı yaptıkları konusunda bize öğrenciler geldiler. Ben bu konuyu çok önemsiyorum. Bizim stadımızda nasıl davranılacağı konusuna çok önem veriyorum. Dolayısıyla bu kesinlikle devam etmeyecektir, bilmelerini istiyorum. Biz burada örnek kulüp olmak, yenilikler getirmek istiyoruz. Niyetimiz; Fenerbahçeli gençleri yakınlaştırmak, birbirini tanımayan gençlerin birbirleriyle omuz omuza vererek iyi günde kötü günde yeni dostluklar, yeni yoldaşlıklar tecrübe etmelerini, kendilerinden sonraki gençlere bir kültür aşımalarıdır. Bu bahsettiğim taraftar grubunun bilmelerini istiyorum ki; bu şekilde davrandıkları takdirde başta ben olmak üzere bütün yönetimimizi ve bütün Fenerbahçe camiasını karşılarında bulacaklar. Buna müsaade etmeyeceğimizi üzerine basarak ifade etmek istiyorum.
Fenerium’da güzel şeyler oluyor ve çok daha güzel şeyler olacak. Fenerium’da fazla detaya şu an girmeyeceğim çünkü daha çok yeniyiz. Forma satışlarında 2016/2017 yılında ciddi düşüşler olmuş, inşallah 2018 yılında bunu kıracağız ve ilerleyen yıllarda da rekor satışlar yapacağız. Sadece daha iyi anlaşılması için; geçen sene formaların satışa çıkmasının ardından ilk 5 günde 20 bin forma satılmışken bu sene 41 bin 464 forma sattık. Bu formalara şu an sağ olsunlar 20 bin adetlik 3 ayrı iş insanından siparişimiz var. Buna 61 bin diyebilirsiniz. 3 Haziran-23 Temmuz forma satışında bu sene 70 bin 199, geçen sene 50 bin 829. Ama geçen sene formalar 8 Temmuz’da satışa başladı. Yani 11 gün daha evvel başladı satışa. BU bize büyük bir motivasyon ve coşku oluyor. Mesela bileklik satışında yüzde 500 artış olmuş. Cirolarımızda yüzde 50 artışlar olmuş. O yüzden tüm taraftarlarımıza teşekkür ediyorum. Bizim hiçbir şekilde Fenerium’un telefon satışları yoktur. Lütfen bu konuda dikkatli olun. Pek çok tanıdığımızda sağ olsunlar o bilinç oluşmuş. Onlarıns ayesind ebu kişilerin peşlerine düşüyoruz. Fenerbahçe Spor Kulübü’nün, Fenerium’un telefon satışı yoktur.
Stadyum turumuz var. Lansmanı yapmadık, yakında yapacağız. Fenerium’un yaptığı bir uygulamadır. Çok güzel devam ediyor. Günde 10 tur var. Aşağı yukarı her tura 30 kişi katılıyor. Biz bu turu daha heyecanlı kılacağız. Her ay bir çekiliş yapacağız. BU tura katılan 2 kişi yönetim locasında yönetimle maç seyredecek. O 2 kişiye de imzalı forma vereceğiz. Bu uygulamaya ağustos ayında başlıyoruz. Statta bazen hazırlıklar için gezerken taraftarlarımızla da rastlaşıyorum. Bunu da Fenerium adına duyurmak istedim.
Çok moral bozuyorum diye mesajlar alıyorum. TFF cezalarına gelmek istiyorum. 2017-18 sezonunda 43 maç oynamışız 28’inde ceza yemişiz. Toplam bedel 4.7 milyon TL’lik ceza yemişiz. Bu da 24 bin 25 bin forma demek. İşin bir ekonomi tarafı var bir da taraftardan ayrı kalma yönü var. Bizim birlik, beraberliğe ihtiyacımız var. Bu 4.7 milyon TL’nin BJK ve GS ile yaptığımız 6 maçtan yediğimiz ceza bölümü 1.7 milyon TL. Biz Fenerbahçe olarak örnek olmalıyız. Saha içinde, sana dışında en fazla seyircisi olan kulüpler arasında en az cezayı yiyen kulüp olmalıyız, örnek olmalıyız. Ülkemizi bölen şeylerin başında futbol gelmemeli. Şiddet ve küfürden uzak durmalıyız. Bu konuda radikal uygulamalara gideceğiz.
Birçok olumsuz konu gibi bu da böyle sürdürülemez. Tribünde yaşananlara, aile insan çekmek istiyorsak bu konuyu aşmalıyız. En büyük hayalim küfürsüz stat projesidir. Bu konuda elimden geleni yapacağım. Ben tüm enerjisini takımım için ayıran bir topluluğa sahibim. Hem sporda hem spor dışında yönetici, taraftar ve çalışanı ile örnek bir kulüp olmak hayalim.
Kampanyalarda söylediğim gibi kendimize yapılmasını istemediğimizi başkasına da yapmamalıyız. Feyenoord maçında yapılanlar bizi üzdü. 3-0 öndeyken bir başka kulübe çirkin tezahürat beni üzdü. Kızarsanız da ben doğru bildiğimi yapmaya devam edeceğim. FB Türkiye’ye rol model olacak. Türkiye’ye iyilik saçacak. Tüm taraftarlarımızın beğenisini kazanacak bir Fenerbahçe olmalıyız. Fenerbahçe’nin böyle bir gücü var ama tribünde nasıl davrandığımız da çok önemli. FB’nin tüm spor kulüplerine örnek olacak bir kulüp olmasını arzu ediyoruz.
Finansal Fair Play, transfer yapmamızı ciddi anlamda etkiliyor. Bu aslında Türk kulüpleri için bir fırsattır. Doğru kullanıldığı takdirde Avrupa’daki örneklerinde olduğu gibi netice vermektedir. Tüm FFP’ye giden kulüpler doğru istikamete girip çok sağlıklı bir duruma geliyorlar. Aslında bu uygulamada henüz çocukluk aşamasında, ilerledikçe gelişiyor. Şu gerçek var ki FFP’den nasibimizi i aldık; tüm Türk takımları olarak, biz de onlardan bir tanesiyiz. FFP’yi bizi daha doğru istikamete götürmemiz için kullanmalıyız.
Şimdi geldiğimiz noktada FFP‘ye göre 2015-16 bizim -30 milyon Euro yapmamız gerekirken, aşağı yukarı öyle de yapmışız. Şimdi burada önemli olan son 3 sezonda yani 16-17, 17-18 ve 18-19’da açığımızın, yani kar-zarar açığımızın -30 milyon seviyesinde kalması. Bu ne demek? 30 milyon açığımız şu an var. 2017/18 rakamları şu an için yok. Şubat itibariyle -20 milyondaydık. Bir 30 milyon Euro daha bu sene zarar edeceğiz diyelim. Dolayısıyla 2018-19 sezonunda en az 30 milyon Euro kar yapmamız gerekiyor ki bu hesapları tutturabilelim. -30 seviyesini tutturabilmek 30 milyonluk bir kara ihtiyacımız var. Aslında 16-17 sezonunda -36.7 milyon Euro olmuşuz. Fakat Kur hareketlerinden dolayı bunu 29.1 diye yazmışlar. Biz yine 30 alalım diyoruz; görünen o ki onun üstünde de olacağız. Biz mucize bir sezon yapıp, gelecek sezon +30 yapmalıyız ki; neresinden bakarsanız bakın bu hiç kolay değil. Sponsorluklar, forma satışları, seferberlik derken bu yüzden seferberlik diyorum. Ekim ayında UEFA’ya gittiğimiz zaman ki yine Türkiye’deki kulüp yapısının, yönetimimizin dernek yapısının farkını anlatmalıyız. İş, içinden çıkılmaz bir sarmala giriyor. Sadece Fenerbahçe için değil tüm takımlar için bu geçerli.
Bizim gelecek sezon Avrupa’ya gitmemiz için bu sarmalı çözmemiz lazım. Marka değerini, gençlere yatırım yapacağımızı, kendi öz kaynağımızdan oyuncu yetiştirip bunları satarak ekonomimizi geliştireceğimizi anlatmamız gerekiyor.
İlk senede -30 tutturamadığımız için bize yeni yaptırımlar getrmişler. Bu yıl da kısıtlamamız var. Ancak sattığımız kadar alabiliyoruz. Bana niye transfer yok diye kızıyorlar. Hep beraber bu sarmaldan çıkmalıyız. Medya hiç etrafından geçmediğimiz, düşünmediğim oyuncuları pompalıyor. Ama tümüyle Türk Futbol Kulüpleri çok büyük sıkıntı altında. Sadece Beşiktaş hariç.
Bunları tutturamadığımız için başka yaptırımlar getiriyorlar. Biz en fazla 23 oyuncu tescil ettirebiliyoruz. Yeni sezonda bunları tutturamazsanız, bunların dışına çıkmak bir nevi intihar demek. Ama imkanlarımız dahilinde bazı sürprizlerimiz de olacak diyelim. Ancak bugüne kadar transferleri görürseniz ciddi yatırımlarımız oldu. Berke’nin, Barış’ın, Ferdi’nin gelecekte neler yapacağını görebiliriz. Çok iyi yaşam tarzından kültürden geliyorlar. Altınordu’yu tebrik ediyorum. Bizim onlara, onların bize verebilecekleri çok şey var. Ferdi de çok iyi bir oyuncu. Geleceğe dönük olarak böyle transferler yapacağız ama birkaç tane de tecrübeli oyuncu transfer etmek gerekiyor. Bu konuda da sürprizlerimiz olacak.
Bu sene en büyük transferimiz taraftarımız olacak. Vereceğimiz sözleri gerçekleştirmek taraftarla olacak. Taraftarın çoğu içinde bulunduğumuz durumun farkın da. Bizim sadece elimizi değil, gövdemizi taşın altına soktuğumuzun farkındalar. O nedenle her türlü mücadeleyi vermkeye hazır olduğumuzu bilmelerini istiyoruz. Her türlü riski alarak bu işe girdik inşallah iyi bir şekilde çıkacağız
Olumsuz bir tablo var ama hayal etmek başarmanın yarısıdır. Tünelin sonunda ışığı göreceğiz ve hep berabere seferberlik(Bu sözcüğü özellikle seçiyorum) yapmalıyız. Fenerbahçemizi 3-4senede hak ettiği yere getireceğiz. Sportif başarı için kalıcı sağlam bir mali yapı olmalı. Kuvvetli mali yapı için arkadaşların düşündüğü şeyler var. Ben arzu ederim ki ilk önce biz yapacağız ve uygulamaya geçeceğiz. Çok karamsar bir tablo çizdim ama şeffaf olacağımızı söyledim. Bizde artık ben yok biz varız. Kuvvetli bir YK ve Camiamız var. Yani bu sorunları çözecek her tünlü malzemeye sahibiz. Bu da sizler sayesinde olacak.Güzel günler yakında ama sandığımızdan biraz daha uzak bir yakında.
Tüm bunlar içinde üniversite kurmaya çalışmak müthiş bir cesaret. Ne cesaret! vallahi tebrik etmek lazım. Müthiş bir cesaret. Kendi üniversitemiz var, Sayın Ömer Okan yönetim kurulumuzda. Onların da ailece üniversiteleri var. Üniversite işinin ne kadar zor olduğunu bizler biliyoruz.
Herkes Eylül ayında üniversitemizin açılacağını beklerken; düşünürken YÖK’e gidip erteleme istedik. Neyin ertelemesini istedik? Öğrencileri alım konusunda seneye süre istedik. 5 fakülteli, 3 ensitü hakkını YÖK’ten almışız. İlk teşekkürümü YÖK’e veriyim. İmtiyaz, ayrıcalık sağlarken Fenerbahçe’ye çok yardımcı olmuş. Bu üniversiteyi yaparken 2 kampüslü olacağımızı söylemişiz, biri Silivri, diğeri Ataşehir’de. İlk yıl 820 öğrenci ile başlayıp, 4 yıl içinde 3 bin 819 öğrenciye geleceğimize ifade etmişiz. Ve bunun içinde Ataşehir’de bir bina kiralamışız. Bu binanın yıllık kira bedeli 16 milyon TL. 10 yıl boyunca taahhüt vermişiz. 160 milyon TL’lik, biraz da tek taraflı bir sözleşme yapmışız. Silivri Yerleşkesi hibe. Orada da belediyeye teşekkür ediyorum. 58 akademik, 13 idari olmak üzere 61 personel var. 745 bin TL aylık ödüyoruz. 9 milyon TL de yıllık brüt maaş var. 1 Eylül de 33 kişi daha sözleşmeli olarak başlayacağımıza taahhüt vermişiz.
Biz gelir gelmez, mevrut resmi çekmek istedik. Çeker çekmez hayretlere düştük. Hemen YÖK’e koştuk. Sağolsun YÖK Başkanı Sayın Yekta Saraç’a binlerce kez teşekkür ediyorum. Hem de YÖK kuruluna. Bizi hemen dinlediler, durumu iyi tespit ettiler, anlayışla karşıladılar ve çok ivedi bir şekilde karar aldılar. İvedi karar alma nedir? Biz Salı günü gittik, Çarşamba günü öğrenci klavuzları baskıya gidecekti. Pazartesi yayınlanacaktı. Bir gün geç kalsaydık belki dönüşümüz olmayacaktı. Şu an dönmüş de değiliz, durumu gerçekçi bulmadığımız için ötelemiş durumdayız.
Neyi gerçekçi bulmadık? Koç Üniversitesi’nin ilk 5 yıl içindeki öğrenci sayısı; ilk yıl 90, sonra 328, sonra 541, sonra 764, sonra 904. Biz daha ilk yıl 821 ile başlıyoruz.
Okan Üniversitesi; 86 kişi ile başlamış. 334, 495, 330, 5 senede 600’e gelmişler. Dolayısıyla bu rakamları hiç gerçekçi bulmadık. Ondan sonra daha önemlisi Fenerbahçe’ye yakışan, olması gereken seviyede eğitim veremeyeceğimizi, şu halimizle karar verdik. Bize çocuklarını teslim edecek ailelere bu şekliyle mahcup olacağımıza karar verdik. Öte yandan fiziksel olarak Ataşehir kampüs binasının hazır olmayacağını tespit ettik. Bize sunula projeksiyonları gerçekçi bulmadık.
Bugün Vakıf olarak 50 milyon TL’lik mal varlığımız olması gerekiyor ki, üniversite kurmak için. 2016 yılında rakam buydu şu anda 150 milyon TL’ye çıktı. Biz bunu nasıl yaptık? Hisse senedi vermişiz. Bir kısım para vermişiz. Onu da teminatls vermişiz. Arazi, arsalar vermişiz. Millenium Park’ta 8 villa, Ataşehir’de 2 daire vermişiz. Bu şekilde 50 milyon TL’yi tamamlamışız. Peki ne kadar para toplamışız? 1.4 milyon TL. Fenerbahçe, üniversitesini kurmak için 1.4 milyon TL para ile yola çıkmış. Hatırlarsanız seçim sürecinde Başkanımız ne demişti? 80 tane iş adamına gittim. 60’ına mektup yazdım. 20’sine gittim. Utansınlar hiç biri katkıda bulunmadı. Sade vatandaşlar katkıda bulunmuştu, demişti. Gördük ki, ne kendisi ne de yönetimi hiçbir katkıda bulunmamış. Vefa bey dışında, O’nu yönetimden saymıyorum; kimse katkıda bulunmamış. Düşünebiliyor musunuz? Bir büyük 600 bin TL bağış var, Vefa bey var. Geri kalanı da bin , iki bin, üç bin, beş bin lirayı toplaya toplaya 1.4 milyon TL toplamış. Camiamızda bana ve arkadaşlarıma kızanlar olabilir. Mali tabloyla, bu rakamlarla bunu devam ettirmemiz mümkün değildi. Bundan sonra ne olcak? Sonrasında nasıl ilerleyebileceğimizi, bu imtiyazı nasıl kullanabileceğimizi, nasıl faydalanabileceğimizi daha iyi anlamaya çalışıyoruz. Sonuçta biz spor işindeyiz. Ana faaliyetlerimiz için bile yeterli kaynak yok iken üniversiteyi yapmak şu aşamada çok riskli olurdu. bunun için 3 4 ayımız var. Arkadaşlar inceliyor. Belki ortaklık yapacağız, spor bilimlerine odaklanacağız, tam bilmiyoruz ama üniversiteye bu sene öğrenci almama nedenimiz; en şeffaf şekilde anlatabildiğim nedenlerdir. Bu aşamada anlatacaklarım bu kadar. Yalnız anlatmak istediğim çok daha farklı şeyler var. 1 ay, 5-6 hafta içinde amatör şubeler konusuna girmek istiyorum. Gayrimenkulleri anlatmak istiyorum. Hele 1 milyon üye ile ilgili çok anlatacaklarım var. Türk futbolu ile ilgili anlatmak istediklerim var. Tüzük çalışmalarımız var. Şubeler ve derneklerle ilgili sorular geliyor. Bunları anlatmaya çalışacağım. Bu süreç içinde taraftarlarımıza kulak veriyoruz. Camiaya kulak veriyoruz. Çift taraflı iletişimde saymadığım konularda olabilir. Arzum ileride bu seslenişi daha sık yapmak. Camiamızı temsil eden insanları yayına alıp sorular sordurmak. Medya temsilcilerini alıp sorular sordurmak. Mümkün olduğu kadar şeffaflık. Biz normal insanlarız. Hata da yapabiliriz, yanlış şeyler de söyleyebiliriz. İstenilen şekilde cevapta veremeyebiliriz. Mükemmel olmayabiliriz ama iyi insanlarız. Elimizden gelenin en iyisini yapmaya çalışıyoruz.
Biz, yeni yönetim olarak henüz bir kredi kullanmadık. İki tane krediden bahsettim. 3.2 Milyar TL kredi 31.05.2018 tarihi itibariyle olan rakamdır. Bunların hepsi de kredi değil. Onu anlatmaya çalıştım. Bunun 1.8 Milyar TL’si kredidir, diğer kalan kısmı ticari borçlar, sporculara borçlar, ertelenmiş gelir borçları gibi değişik borçlardır. Biz ne dedik? 50 milyon dolar derneğe hibe yapıldı, dernek de onunla A.Ş.’de sermaye artırımı yapacak. Onunla beraber küçük ortakların da katılımıyla 353 Milyon TL’lik yeni bir kaynak Futbol A.Ş.’ye girecek. Bununla birlikte 50 Milyon dolarlık çok daha cazip piyasa değerlerinde faizi alacağız ve mevcut borçların bir kısmını yeniden yapılandıracağız. Bu yeni bir stok olmayacak. Hatta dedik ki; 120 milyon dolarlık çok daha cazip bir kredi bulma imkanımız var. Bunu alırsak yine yapılandırma yapacağız. Dolayısıyla bu da yeni bir stok olmayacak, eski borçları kapatmak için kullanacağız. Tek yeni olacak ve bu 3.2 milyarın içinde olmayan ama yeni olacak buna da yönetim kurulunun kefil olacağı ve acil ihtiyaçlarımız karşılamak için yeni stok diyebileceğimiz 50 Milyon dolarlık krediyi hazır hale getirdik. İmza aşamasında ve biz istersek yüzde 100 olacak. İkincisi de, tedbirli faktöring kredisi dediğimiz biz istersek yüzde 100 olacak. Dolasıyla neyi anlamıyorlar, onu ben anlamıyorum. Çünkü 3.2 Milyar bizim üstümüze aldığımız yük ve bunu da hatırlarsanız önümüzdeki sezonun ihtiyaçları 900 milyon dedik, yani 4.1 Milyarlık yükümlülüğümüz var dedik. O yükün içinde bu rakamlar yoktur. Bu ciddi anlamda yapılmış finansal katkıdır, kulübümüze. Bu da yetmeyecek ve nefes aldıracak diyorum. Doğru yatırımlar yapana kadar, futbolcu satıp futbolcudan para kazanana kadar, borçlar yönetilebilir seviyeye gelene kadar bir seferberlik gerektiğini, omuz omuza vermemiz gerektiğini söylerken de sağ olsun taraftarlarımız bu işin üstüne hemen atlamışlar. Banka hesap numaraları isteniyor, kampanya tarzı bir şeyler yapılmış. Fenerbahçe’nin güzelliği bu. Taraftarımıza sesleniyorum: Lütfen bir şey yapmayın. Böyle bir şey yapacağımız zaman yapılacaksa devletten izin alınması gerekiyor. İkincisi, böyle bir şey yapıldığı taktirde çok daha organize, çok daha akıllıca, iyi bir iletişimle, iyi bir kanallarla, iyi bir kurguyla yapılması gerekmektedir. Bunu yaparsak da müsaade edin biz kurgulayalım. Bizim kurgulamamız tabii ki yeterli değil, sizin destek olmanız gerekiyor ama lütfen bugünden yarına tablo da çok umutsuz diye yanlış bir şey yapmayın. Zaten anca beraber kanca beraberiz, omuz omuzayız. Bir şey yapılacaksa hep beraber yapacağız. Müsaade edin bunun fitilini biz ateşleyelim, biz kurgulayalım. Onun da zamanı gelecekse, gelecektir. Bu aşamada bir şey yapmamanıza, tribünlere gelmenizi, takımı desteklemeye devam etmenizi, hemen acil bir şey yapılacaksa kulübünüze üye olmanızı tavsiye ediyorum. Bunun dışında bir destek kampanyasını henüz başlatmamanız için de sizden rica ediyorum.
Altyapı konusunda düşüncelerimi biliyorsunuz. Mevcut imkanlarımızın yeterli olmadığını, şu anda 1,5 saha ile altyapıyı götürmeye çalıştığımızı söylemiştim. Altyapı olmazsa olmazımız. Uzun vadede meyve veren bir konu.
Şimdiden Dereağzı’nda iki sahayı baştan aşağı yapıyoruz. Kullanılmayan sahalar kiraya veriliyordu. İyi durumda değillerdi. Bu sahaları yapacağız. Esas hedefimiz önümüzdeki yıl içinde çok daha farklı bir akademiyi; 5-6 sahadan oluşan akademiyi devletimizden de federasyondan da alacağımız kaynaklarla destekle, hemen hayata geçirmek. Hocamız, sportif direktörümüz, yardımcı hocamız, a takıma atadığımız gençlerden sorumlu hocamız, altyapıdaki maçları, oyuncuları takip ediyorlar. U21’de beklediğimizden daha iyi tablo gördük. Hatta bugünde sürpriz yaptılar, yönetim kurulumuza 3 sporcu getirdiler. Onlarla profesyonel sözleşme imzaladık. 2 tanesi A takımla İzmir’de gidecek, antrenman yapmaya. Çok mutlu olduk. U21’de iyi oyuncularımız olduğunu gördük. Bütün altyapıyı bizim Fenerbahçe’yi he sportif açıdan hem ekonomik açıdan fayda sağlayacak konuma getirmek istiyoruz. Önce tesis, sonra anlayış, ben kampanya boyunca ne dedim. Benden hiçbir tesis, mesis beklemeyin. Bekleyeceğiniz tek tesis, altyapı tesisidir. Arzu eder ki orta uzun vadeli a a takımı oraya taşıyıp ikisini beraber tutabilmek. Bu bağlamda tesisten sonra anlayış, eğitim, insanlık, kişisel gelişim, velilerin çocuklarını vermekte tereddüt etmeyecekleri hatta güvende hissedecekleri ve Fenerbahçe çocuklarını vermek için yarışacakları bir ortam yaratmak için sözüm var. Bu sözüm gerçekleşmeden önce de mevcut imkanlar çerçevesinde altyapıyı önceliklerimizin en üstünde tutuyoruz. Bunun en güzel örneğini de bugün gördük. Yönetim Kurulu’na bu arkadaşlar imzaya gelmişlerdi, tesadüf uğradılar. Onlara da yolunuz açık, şansınız bol olsun dedik.
Scouting’e gelince zaten hali hazırda sistemimiz var. 100 küsür futbolcu inceledik, dedi. Bu kadar futbolcu izlediniz de neden transfer yapamıyorsunuz diyenler inşallah cevaplarını bugün almışlardır. Scouting kampanyamda dediğim gibi yatırımı dönüşü en yüksek yatırım. Şimdiden belki birkaç güne açıklayacağımız transferlerden de göreceksiniz ki; imkanlar sınırlı da olsa iyi bir şeyler yapılabiliyor ama bizim hayal ettiğimiz scouting 18-19 yaşında Berkeleri, Barışı, Ferdileri.. Bizde olmayanları keşfedebilecek, bizde olanları yetiştirecek sistem. Fenerbahçe’de parlatacak, Fenerbahçe’ye katkı sağlayacak hem de ekonomik değer sağlayacak. Bu anlayışımızda değişen hiçbir şey yoktur. Bunu becermek sandığınızdan daha kolaydır. Fenerbahçe artık para için gelen bir kulüp olmamalı. Kariyer için gelinen bir kulüp olmalı. Taraftar coşkusu cezbeden bir kulüp olduğu için oyuncuların geldiği yer olmalı. İyi insanların iyi oyuncuların rol modeli olacak oyuncuların sadece sahada değil, armayı örnek şekilde taşıyacak karakteristikte insanları bulmamız gereken ve onları Fenerbahçe’ye kazandırmamız gereken bir anlayış içinde olmalıyız.
Dün tekrar duruşmalar başladı. Bize bu kumpası yapan, kurgulayan, uygulan kişilerin duruşmaları başladı. Kulüp avukatları takip ediyorlar. Açıklamalar yapılıyor. Yönetim kurulu seviyesinde de başta Sayın Fethi Pekin, Alper Pişen başta olmak üzere iki avukatımız bu konuda birebir takip halindeler. Galiba duruşmalara da katılacaklar. Bizi esas ilgilendiren Yargıtay kararının bir an önce çıkması. Bu müşteki olduğumuz davanın daha uzun süreceğini düşünüyorum. Önceliğimiz Yargıtay kararı. Niye bu kadar sürüncemede bırakılıyor, anlamakta güçlük çekiyorum. İşin bu tarafı sonuçlanmadan uğradığımız zararların tanzimi başlayamıyor. Bu taraftaki hukuki sürecin bitmesi ve sonrasında yepyeni sürecin başlaması. Belki o süreci bizler başlatacağız ama sonunu görmek bizlere nasip olmayabilir. Belki 3 sene sonra biz seçilmeyebiliriz. Belki seçilir, bir dönem daha yaparız. Bunlar 4-5-6 yıl sürebilecek davalar. O yüzden burada birinci öncelik Yargıtay’daki kararın çıkıp, hem Fenerbahçe’nin hem de başkanımızın yöneticilerimizin ve diğer arkadaşlarımızın tamamen bu işten kurtulmaları. Artık sokak tabiriyle kabak tadı verdi. Bu camiaya yeterince haksızlıklar yapıldı. Artık hakkımızın verilmesinin zamanı gelmiştir.
Bizi karalamaya çalışanlar artık bu geceden sonra inşallah köşelerine çekilirler. İyi niyetli, samimi her türlü eleştiriye açığız. Eski yönetimimizle ilgili rahatsızlıklar olabilir, onlar yok yanlış bilgi veriyorsun diyebilirler. Seçim zamanında da Fenerbahçe TV’ye çıkalım, konuşalım, tartışalım dedim. Onların da varsa gelip anlatmak istedikleri şeyler, bu televizyon emirlerinde. Dün olduğu gibi bugünde emirlerindeler. İster bizle, ister bizsiz onlarda madalyonun diğer tarafını, kendi anladıkları tarafını burada anlatabilirler. Verdiğim bilgiler konusunda arkadaşlarla çok çalıştık. Yanlış bilgi verdiğimi düşünmüyorum. Denetimden sonra belki biraz rakamlar oynayabilir ama eldeki bilgiler çerçevesinde en şeffaf şekilde verdim. Yanlış söylediğim bir şey varsa televizyon emirlerindedir.
Burada bütün yaratılmak istenen algı, stadımızın tarafımızdan satılacağı. Bizim olmayan mal nasıl satılabilir? Seçim sürecinde de söyledim, burası bizim değil. Fenerbahçeli’nin elinden bu stadı almak kolay değildir. Gücümüz yettiği müddetçe bu kulüp nerede başladıysa orada devam etmelidir. Son dönemde iyi niyetle atılmış birkaç tweet sonrası Fenerbahçe’nin 80 bin kişilik stadı olacak falan… Zannediyorlar ki biz başkalarına bu işin altyapısını yaptırıyoruz, stadımızı taşıyacağız, onun için başkalarına algı operasyonu yapıyoruz. Biz öyle insanlar değiliz, biz ne yapacaksak açık açık söyleyen insanlarız. Stadımızın taşınmasıyla ilgili hiç öyle bir çalışmamız söz konusu değil. Başkaları bunu isterlerse, biz de görevde olduğumuz müddetçe elimizden geldiği kadar mücadeleyi veririz bunu engellemek için. Gelelim diğer gayrimenkullere. Her zaman dediğim gibi biz spor kulübüyüz, gayrimenkul şirketi değiliz. Gayrimenkulleri borçla alacaksak, almamamız gerekir. Çünkü 450 milyon TL önümüzdeki yıl faiz ödeyeceğimizi ifade ettim. Gelirlerimizin yüzde 50’den fazlası faize gidiyor. İpotekli olarak gösterdiğim bazı gayrimenkulleri satmak durumunda kalabiliriz. Edirne’deki şube, Kayseri, Antalya bunun gibi başka şeyler var. Kesinlikle derdimize derman olmayacaktır ama şu kadarını söyleyeyim. Bu kulübü bu durumdan çıkarmak için ne yapmamız gerekiyorsa yapacağımızdan hiçbir şüpheniz olmasın. Biz bu kadar fedakarlık yapacağız, bu kadar kafamızı, gövdemizi koyacağız, sonra 3-5 insanın -artık Fenerbahçe’yle ilgili konumları nedir bilmiyorum, gerçek Fenerbahçelilerse, Fenerbahçe’nin iyiliğini istiyorlarsa bu durumdan çıkmamızı istemeleri lazım- bize atacağı çamurla doğru bildiğimiz yoldan sapmayacağız. Şu aşamada büyük bir gayrimenkul satmayla ilgili bir durumumuz yok. Zaten tüm gayrimenkullerimiz ipotekli ve hukuki sorunu var. Bu konudan sorumlu arkadaşlarım Burak Kızılhan ve Ömer Okan bu konularla ilgili bilgililer. İlgili personelle imar affından nasıl yararlanırız diye çalışıyorlar. Gebze’de Siyah Çoraplılar Akademisi kurulacak dendi, biz de çok sevindik. Hazır bir yer var madem biz kuralım dedik. O arazide de sıkıntılar var. O arazinin spor için kullanılması mümkün değil. Belki çözülecekti bir şekilde. Bizim şu aşamada arazi satmak değil, arazilerimizi devletimizin sunduğu vergi affı çerçevesinde de en iyi şekilde nasıl değerlendirebileceğimiz bir konuma getirmek.
Sina Afra konusu beni çok üzen bir konu. Güya Sina Bey Trabzonsporluymuş, Fenerbahçeli değilmiş. 3 Temmuz’da Trabzonspor’u desteklemiş, ben de onu yönetime alacakmışım. Bu aslında Sina Bey’in şirketinde çalışan, sonra oraya bu nedenle arası açılan bir kişinin yaydığı ve seçim için malzeme yapmak istediği bir unsur. Çok da basit bir unsur. İnsanların açıklarını keşfetmeye çalışacağınıza futbolcu keşfedin, enerjinizi ona harcayın. Üzüldüğüm bir nokta çünkü ben 3 Temmuz’la ilgili çok hassas bir insanım. Bir kısmında yönetimdeydim, bir kısmında değildim. Benim oradaki duruşum, hassasiyetim, kulübüm için yaptıklarım ve yapmaya çalıştıklarım ortada. Bunu kimse inkar edemez. Seçim süreci için hiçbir zaman malzeme olamaz. Benim gibi bu konuda hassas olan bir insanın bile bile veya böyle iddialar olduğunu bilip de araştırmayacak… A’dan Z’ye konuyu biliyorum. Ben bu konuyu tahlil edebilecek kapasitede bir insanım. Siz benim bu tahlil ettiğim bu konu hakkında bana güvenmiyorsanız o zaman benim de Fenerbahçeliliğimden şüphe ediyorsunuz demektir. Konu nedir? Kendisi Fenerbahçe’nin yerine Trabzonspor Şampiyonlar Ligi’ne yollandığı zaman bir dostuna –bana sorarsanız- safça, hiçbir kötü niyet olmadan milli duygular içerisinde attığı 2 tweettir. ‘Biz gidemiyoruz, siz gidin, başarılı olun. Her yer Trabzon’ gibi bir tweet. O günleri hatırlayalım. O zaman bizim gibi Trabzonspor’da yargılanıyordu. Onların da yöneticileri sıkıntıdaydı bizim kadar olmasa bile. Fenerbahçe ile Trabzospor arasındaki husumet bugünkü noktaya gelmemişti. Biz Fenerbahçeliler çıldırmıştık; bizi yollamıyorsanız neden Trabzonspor’u yolluyorsunuz diye. O aşamadaki sıkıntı buydu. Dolayısıyla şu an kendisi de eminim hata yaptığını düşünüyordur. Bir hata varsa tamamen milli duygular çerçevesinde iyi niyetli yapılmış bir hatadır. O yüzden ben bu işi tahlil ettiğimde benim inancımı değiştirecek, yani benim Sina Afra’nın ailece iyi bir Fenerbahçeli olduğuna, Fenerbahçe’ye katkı sağlayabileceğine bu konuya rağmen değiştirecek hiçbir unsur yoktur. Beni üzen konu ise sanki ben camiamızı kandırmış konumunda olmam. Yani almayacağım dedi, sonra aldı. Almayacağım dedim, almadım. Almayacağım dediğim yer de Fenerbahçe Spor Kulübü’nü yöneten yönetim kurulu. Niye almayacağım dedi? Oradaki hassasiyeti gördüm, gereksiz yere büyüttü karşı taraf ve o aşamada bunu anlatacak durumumuz yoktu, almamayı tercih ettim. Kendisinden yararlanma konusundaki düşüncemi hiçbir zaman değiştirmedim. Dernek yönetim kurulu 3 Haziran günü seçilmiştir, oradaki isimler kimse odur. Yani ben sözümde durmamışım gibi kendisi kendi alanında uzmandır. Başarıları ortadadır. Dijital dünyada, girişimcilikte markadır. Benim gibi, bizim gibi bu vizyonda dijitalleşmeye bu kadar inanan insanlar için Fenerbahçe’ye büyük fayda sağlayacak bir değerdir. Fenerbahçeliliğinden zerre şüphem yoktur. Siz şüphe ediyorsanız o zaman benim Fenerbahçeliliğimden de şüphe etmeniz doğru olur. Çünkü ben bu konuların kararını bilerek verdim. Umarım bu konuda yeterince açıklayıcı olabilmişimdir.
Ne diyebilirim ki; orada da en zor kurayı çektik. Evet bu seviyede oynayacaksanız her türle takımı yenmeniz lazım. Yenebileceğimize de inanıyoruz ama daha hazırlık sürecine ihtiyacımız var ve birkaç tane daha transfer yapacağız. Ama sağlık olsun, bir yerde şansımız dönecek. Bu camianın şansı bir yerde dönecek. Bakın Soldado durup dururken elinden ameliyat oldu. Atıf da bugün ameliyat oldu. Ama şansımız bir yerde dönecek. Buna inanıyorum ki Benfica turunda şansımız dönecek. Oradan iyi bir sonuçla gelirsek bu taraftar Benfica’yı buradan çıkarmaz. Bu inanç, bu coşku; bugün içinde bulunduğumuz psikoloji bize bu turu getirir. Yeter ki oradan iyi bir sonuçla dönelim. Dediğim gibi bu camianın şansı bir yerde dönecek. Benfica maçıyla başlasın diyelim. Diğer takımlar Benfica’ya göre çok daha kolay ama Benfica da eski Benfica değil. Ama Fenerbahçe de yeni bir Fenerbahçe. Yeniden bir Fenerbahçe. Yeniden hem sahadaki oyun stilimizle. Hem de yeniden coşku ve hırsımızla, biz olma duygumuzla, Fenerbahçe Benfica’yı da baş eder, içinde bulunduğu sorunlarla da baş edecek güce sahiptir. Tünelin sonunda her zaman için bu camia için ışık olmuştur. Hep beraber omuz omuza vereceğiz. Ben ve arkadaşlarım liderliğinde bize inanmaya devam edin, umutsuzluğa kapılmayın. Demin de dediğim gibi helvayı yapacak malzeme bizde fazlasıyla var. Hep beraber taşları üst üste koya koya bu camiayı tekrar inşa edeceğiz.
3 saat oldu. Bizi dinlediğiniz için çok teşekkür ediyoruz. Gerek statta, sokakta veya bir sonraki programda görüşmek üzere hepinizi sevgi ve saygıyla selamlıyorum. Kalpler beraber."
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder