Abdullah Avcı, koronavirüs sonrası başlayacak Süper Lig’den, gelecek sezon planlamasına, milli takımdan, Beşiktaş'taki görevine kadar bir çok konuda açıklamalarda bulundu. Avcı, ''Teklif aldığımda bunu paylaşacağım.'' dedi.
Koronavirüs nedeniyle lige verilen arayı en iyi şekilde değerlendiren takımların kalan haftalarda daha iyi performanslar sergileyeceğini söyleyen Avcı, “Diğer ülkelerde iptal olanlar çok az ama Haziran ayı çerisinde birçok lig başlıyor. Aslında takımlar bugüne kadar, bu süreci nasıl geçirdi buna bakmak lazım. Biz ekip olarak yurt içi ve yurt dışında bizim başımıza gelseydi nasıl bir durum olurdu diye araştırmalar ve çalışamalar yaptık. Öncelikle sporcular kendi evlerinde bu çalışmaları yaptılar. Şu anda da gruplar halinde takım oyunun içinde çalışmalar yapıyorlar. Bu zamanı fiziksel ve zihinsel olarak iyi geçiren, yağ-kilo ölçümlerini doğru yapan, mental anlamda buna hazır, organizasyonu iyi olan bir adım önde olacak ama maçlar oynandıktan sonrada karar vermemiz daha net olacaktır” diye konuştu.''Organizasyonu iyi olan takımlar bu süreçte öne çıkacak''
Koronavirüsten sonra saha içi ve saha dışında sistemini iyi kuran takımların bu süreçten daha az hasarla çıkacağını dile getiren tecrübeli teknik adam, “Takım çalıştırıyor olsaydım daha sağlıklı ve doğru bir karar verebilirdim. Oyuncularla birlikte hareket ettiğiniz için bu durum için daha net konuşulabilir. Şu an dünyada da yaşanmamış bir durum var. Herkes bunu deneyerek sonucunu görecek. Almanya ligine bakıldığında veri olarak oynanan süreçle bu süreç arasında bir fark yok. Burada da takım ve saha organizasyonları iyi olan takımlar bu süreçte daha da öne çıkacak” ifadelerini kullandı
''Kısa, orta ve uzun vadeli planlar yapılmalı''
Pandemi sürecinin futbol ekonomisine vereceği zararları herkesin bildiğini dile getiren Abdullah Avcı, "Bundan sonraki sürecin çok daha sağlıklı devam edebilmesi için kulüplerin şirket mantığıyla yönetilmesi gerekiyor. Kısa, orta ve uzun vadeli planlar yapılmalı. Ülke futbolunda ödeme zorluğunun yaşandığı bir dönem yaşıyoruz. Bundan sonra öz kaynak düzenine yatırım yapabilirsen, bunu doğru geliştire bilirsen bunu yukarıda net bir şekilde oynatabilirsen, yarışırken yapabilirsen ki bunu Almanya yapıyor ve en çok genç oyuncu oynatan lig o zaman sende başarılı olabilirsin. Ligimizde şampiyonluğa oynayan takımların yaş ortalaması belli. Bu durumu kısa vadede olmasa da orta ve uzun vadede çevirebilecek fırsatlar var” şeklinde konuştu.
Şampiyonluk değerlendirmesi
Şampiyonluk yarışındaki 4 takımı da değerlendiren Avcı, “Bu dönemde 10 haftalık bir süreç geçti. Bu dönemi takımların teknik-taktik olarak nasıl geçirdiği çok önemli. Bireysel oyuncu üzerinden değil de müsabakaların normal seyrinde de oyuncular sakatlanabiliyor. Galatasaray'da da buna benzer bir durum var, geçen sezon da Başakşehir ile biz yaşamıştık. Bugün seyirci çok önemli bir güç. Trabzonspor şu an lider, uzun zamandır buna odaklanmış bir halde ve son yıllarda da önemli bir ivme kazandı. Galatasaray'ın böyle bir kültürü var, Başakşehir de son iki sezondur yarışan bir takım. Sivasspor ise önemli bir çıkış yaptı ve hala yarışın içerisinde. Yarışta takım ismi vermektense saha organizasyonu, kadro derinliği iyi olan ve bu 10 haftalık süreci iyi geçirmiş takımın ön plana çıkacağını düşünüyorum. Oynanacak 2-3 haftalık süreçteki oyun yarışta gidişatı belirleyebilir. Galatasaray ve Trabzonspor için seyirci önemli bir güç ve seyircisiz dönemde önceden yaşamış birisi olarak Başakşehir daha avantajlı. Sahaya ne kadar bağlı kalacağı da önemli çünkü alınan sonuçlardan sonra duygulara göre mi hareket edilecek bunu ilerleyen haftalarda göreceğiz” açıklamasında bunuldu.
''EURO 2020'nin ertelenmesini avantaja çevirebiliriz''
EURO 2020’nin bir yıl ertelenmesini milli takımın avantaja çevirebileceğine vurgu yapan Avcı, “Genç bir kadromuz var. Avrupa'da oynayan oyuncu sayımız arttı. Bu oyuncularımızın 3'ünde sakatlık durumu vardı. Yusuf Yazıcı, Merih Demiral ve sonradan da Cenk Tosun eklendi. Avrupa'da futbol oynayan oyuncular ve verdikleri röportajları da okuyorum, teknik ve taktiğin gelişmiş olduğu bir durumun farkındalar. Genç bir kadromuz var, iyi bir ivme kazandık, önümüzdeki seneyi sakatlık yaşamadan geçirebilirsek, genç ama bir yıl daha Avrupa'da forma giymiş tecrübeli bir takım olacağız. Böyle devam ederse avantaja çevrilebilir diye düşünüyorum” dedi.
''Futbolda iletişim çok önemli kriter''
Futbol takımında iletişim önemini dile getiren Avcı, şunları söyledi: “Ülkemizde bu işlere motivasyon gözüyle bakılıyor, tabii ki duygu ve motivasyon bu işin içinde olmalı ama bunun en önemli kriteri iletişim. Avrupa'da oynayan oyuncularımızın röportajlarında ya da Avrupa'da forma giyen oyuncularla görüştüğümüzde de artık her şeyin organizasyon oluğunu konuşuyoruz. Saha içi de bir organizasyon. Oyuncunun aklının yönetmesini istiyoruz ve bunun olabilmesi içinde en önemli olan şey iletişim. İletişim derken bir ağabey kardeş ilişkisi değil de bir bilgiyi paylaşarak oyuncuya sorumluluk vermek ve oyuncunun bunu saha içinde kullanmasını sağlamak. Öz kaynak düzenimizdeki oyuncularımızı da bu bu iletişim ile oynatırsak daha iyi organizasyonlar elde edeceğimize inanıyorum.”
''Resmi teklif almadım''
İsminin sürekli farklı kulüpler anılmasıyla ilgili olarak da konuşan başarılı teknik adam, “Resmi bir teklif alsam bunu gayet net söylerim. Teklifle ilk önce dolaylı yoldan konuşulur, bunu daha önceden de ifade ettim. Dünyanın ve ülkemizin bu yaşadığı bu süreçte öncelik insanların sağlığına kavuşması. Biz görev alacakmış gibi ekip halinde çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Tüm ekibimle fikir alışverişi yapıyoruz. Analizler yapılıyor, takip ettiğimiz takımlar var. Yeni oyunlar ve oyuncular var. Bir teknik ekibin yarın çalışacakmış gibi hazır olması lazım. Bizde hazırlıklarımızı sürdürüyoruz. Samimiyetimle söylüyorum; teklif aldığımda bunu paylaşacağım. Önemli olan çalışacağın yerde üretmektir. Böyle bir kısıtlamamız yok. Dolaylı yoldan yurt içi ve yurt dışı konuşmalar var. Bunu zaman içinde en iyi şekilde değerlendireceğim” açıklamasında bulundu.
''Zamanım ve fırsatım olmadı''
Beşiktaş’ta önemli deneyimler elde ettiğini ve önemli bir kulüpte görev aldığını söyleyen Avcı, “Hiçbir keşkem olmadı. Çok önemli bir kulübe gittim. Duygusuyla, tutkusuyla taraftarıyla, stadıyla atmosferiyle geçmişiyle ve tarihiyle önemli bir kulüptü ve hiç bir pişmanlığım olmadı. Beşiktaş'a gittiğimde saha içinde kalan ve bunu detaylı bir şekilde, o kulübün geçmişine ve şanına yakışır bir şekilde bir oyun oynatmaya çalıştık. Hem savunmada, hem de hücumda en ufak detayına kadar oyunlarla paylaştık. Sonrasında olumluyu da yaşadım Beşiktaş taraftarı böyledir. İstifayı da yaşadım Abdullah Avcı tribüne tezahüratını da yaşadım. Güzel duygulardı. Oyuncularımla bir şeyleri geliştirebilmek, güçlü bir oyun oynatabilmek için hem teoride, hem de pratikte oyunun çok tekrarları gerekiyor. Beşiktaş'a yakışır oyun için o zamanı ve fırsatı yakalayamadım ama 6 aylık süreçte önemli deneyimler kazandım. Hiç bir pişmanlığım da olmadı” diye konuştu.
''6 ayda 2 yönetimle çalıştım''
Beşiktaş’tan ayrılmanızda yönetimin ile aranızda güven problem mi vardı şeklinde yöneltilen soruya Avcı, “Bunu bilmiyorum onu diğer tarafa sormak lazım. 6 maçta üst üste kazanma serisini bir yeni yönetimle yaşadık. Ben ilk kez kongre yaşadım, 6 aylık süreçte 2 yönetimle çalıştım. Bu durum bir kulübün içindeki dinamikler açısından kolay değil. Olumluyu da olumsuzu da iki dönemde yaşadık. Büyük takımlarda hemen sonuç almak gerekiyor ki biz ayrılırken şampiyonluk yarışının içerisindeydik. Bunlar bir deneyim ve güzel duygular da yaşadık. Hiç pişmanlığım yok” dedi.
''Önemli olan yerli ve yabancı oyuncu arasındaki rekabeti artırmak''
Gündemde olan yerli-yabancı kuralını konuşmanın zaman kaybı olduğunu belirten Avcı, “Bu konulara gülmeye başladım. 10 sene öncede A Milli Takım Teknik Direktörlüğü yaptığım dönemde de bununla ilgili çalışmalar yapmıştık. Türk futbolunun sorunu yerli-yabancı oyuncusu değil. Türk futbolunun sorunu yerli ve yabancı oyuncu arasında rekabeti sağlayacak ortamı hazırlamak. Sonrasında bunun tercihini kulüpler yapsın. Bunu böyle konuşuyoruz ama sürekli 14, 15+3, 6+2, 6+2+2 gibi sayısal konuşmalara döndü. Sorun bu değil. Sorun senin insan kaynağına yapacağın yatırımdır. Akademik liglerin standartlarıdır uygulamasıdır ve denetimidir. Bu rekabeti oluşturacak alt liglerdeki mücadeledir. Bunları yaparak yukarıya göndereceğin oyuncu kaynağını yaratırsan sonrasında iyi-köyü ve yerli-yabancı oyuncu konusunu kulüpler tercih eder. Bu konuşmaların zaman kaybı olduğunu düşünüyorum. Alt yapılara Türkiye Futbol Federasyonu'nun, Milli Eğitim Bakanlığı'nın, Genlik ve Spor Bakanlığı'nın birlikte oluşturacağı organizasyonla ve yatırımla öz kaynağa yapacağın yatırımla yerli-yabancı rekabetini oluşturmaktır” şeklinde konuştu.
''Futbolda önemli olan yatırım''
Kariyerinde genç ve önemli futbolcularda çalıştığını, doğru yatırımla çok daha fazla gencin futbola kazandırılabileceğini söyleyen Avcı, “80 doğumlu olan oyunculardan bu döneme kadar bir çok oyuncuyla çalıştım. Bunun içinde yurt içinde ve yurt dışında oynamış oyuncular da var. 88 doğumlu oyuncularla ise milli takımda antrenörlük kariyerimin başladığı bir süreç vardı. O takımda da Nuri Şahin vardı. Dünya kulüplerinde oynadı. Dünya markası. Cengiz Ünder 10 ay bizimle kalabildi ve Roma'ya gitti. Bugün Yusuf gidiyor ve diğer oyuncular gidiyor. Yetenekli oyunculara sahibiz, bununla ilgili bir problemimiz yok. Sistemini doğru kuruduğunda bu çok tekrar istenen bir iş, oyuncuyu da buna inandırdığında karşılığını sporcu alacaktır. Bizde her zaman insan kaynağı vardır önemli olan buna yatırım yapabilmektir” açıklamasında bulundu.
''En iyisi Emre Belözoğlu''
Çalıştığı en iyi oyuncunun, kariyeri de göz önüne alındığında Emre Belözoğlu olduğunu belirten Avcı, “Türk futbolunda gelmiş geçmiş en büyük oyunculardan birisi hem burada hem yurt dışında oynamış oyuncularında bir tanesi olan Emre Belözoğlu'dur. Hem saha içindeki futbol aklıyla, bir antrenör gibi düşünebilme kendi başına maç çözme yeteneğinden çıkıp takımın önemli bir parçası olmasıyla anlatabiliriz. Geçenlerde Michael Jordan belgeseli vardı, içinde önemli mesajlar da var. Çok önemli bir figür, bir yıldız oyuncu, tek başına oynuyor aslında ama hocası onu bir organizasyonun içine nasıl katılması gerektiğine ikna ediyor. Emre'de böyle bir oyuncu. Takımın sisteminde önemli bir parça oldu. Kendi yaşamı ve sahada verdiği oyun kalitesiyle örnek oldu. Başka örnekler de var ama Emre yaşı itibarıyla de uç bir örnek olduğunu düşünüyorum” dedi.
''Emre de, Arda da, Nuri de sportif direktör olarak başarılı olur''
Son günlerde gündeme gelen sportif direktörlük kavramı için Emre Belözoğlu, Arda Turan ve Nuri Şahin gibi isimlerin başarılı olabileceğini dile getiren tecrübeli teknik adam, “Almanya'da bunun örnekleri var. Üst düzey oyunlarda görev almış, uluslararası görevler de bulunmuş oyuncular var. Emre Belözoğlu, Arda Turan, Nuri Şahin gibi isimler var. Hepsiyle de hem ilişkim, hem de çalışmışlığım var. Almanya'da da böyle hangi yolu tercih edeceksen onun eğitimini alarak yola devam ediyorsun. Son zamanlarda uluslararası organizasyonlarda görev almış oyuncularımız da var. Yabancı dilleri de var. Bu üniversitede eğitmenlik de olabilir, sportif direktörlük de olabilir. Bu isimlerin kulüplere çok önemli katkılar sağlayacağını düşünüyorum” diye konuştu.
''Rezerv lig güzel proje''
Türkiye Futbol Federasyonu’nun Rezerv Lig planlamasının önemini anlatan Avcı şöyle konuştu: “Rezerv ligin açılımının şu an ülkemizde nasıl olduğunu bilmiyorum. Benim açımdan şöyledir; U21 Ligi'nde de çalışmış birisi olarak o dönemi de yaşadım. o dönem adı Profesyonelliğe Aday Futbolcular Ligi'ydi (PAF). A Milli Takım'da görev aldığım dönemde yaptığım çalışmalarda Süper Lig takımlarının amatör kümeden değil tamamen en alt profesyonel ligden başlatılması ve bunun da bir sınırlaması olması. Her kulübün bünyesinde 150-200 sporcu var. Bu sporcuların hepsinin o takımın A takımda yer alacak gibi bir durum yok. 19 yaşına kadar oyuncu A takıma çıkıyorsa çıkıyor. Çıkamıyorsa 19-23 yaş arası rezerv ligde ve profesyonel müsabaka ortamında deplasmanlı ortamda oynamasıdır. 23 yaşına kadar oyuncuyu rezerv takımında takip edersin, 21'de geri alabilirsin, 23'de geri alabilirsin. 23 yaşından sonra olmuyorsa başka kulüplere göndere bilirsin. Belki federasyon tarafından oraya 2 kontenjan oyuncu kullanılabilir. Rezerv ligin amacı profesyonel ligden başlamasıdır. 19 yaşına kadar A takıma sıçrama yapamıyorsa 19-23 arası orada değerlendirirsin ya geri alırsın ya da gönderirsin. O amaçla yapılırsa güzel olur diye düşünüyorum.”
2’nci Lig ve 3’üncü Lig takımlarının rekabeti zorlayacağı için karşı çıktığı rezerv lig hakkında Avcı, şunları söyledi: “Süper Lig kulübünün alt yapısından yetişen oyuncularla adılar götürdüler. Algı ya da isimlerden dolayı böyle bir şey olabilir ama çok rahat rekabet yapabilirler. 19-23 yaş arası oyuncuların rekabet ortamı içinde gelişmesi planlanıyor. Aynı zamanda takımlar kendi antrenörlerini de oraya göndererek kendi oyun felsefesine uygun olarak oyuncuların gelişmesini sağlayabilirsin. Aynı şekilde antrenörünün de gelişmesini sağlayabilirsin” dedi.
Avcı, Beşiktaş’ta hazırladığı Stajyer Antrenör Projesi için de şunları söyledi: “Bu Beşiktaş’ta 6 aylık bir süreç. Bunu daha önceden de planlamıştık. Onlar benim mesai arkadaşlarım ve çok da iyi yerlerde görev yapıyorlar. Bu beni son derece mutlu ediyor. Rekabet kaliteyi ve saygıyı da getiriyor. Nuri Şahin de bana karşı antrenör olmak istiyor. Bir kulübede Nuri Şahin bir kulübede Abdullah Avcı olursa güzel olur. Beşiktaş’ta bu projeyi öne çıkaracaktık ancak yoğunlukta müfredatı hazırladık. Teknik taktiğin, zihinsel performansın ve maç analizinin olduğu bir müfredat bu. Beşiktaş’ta şunu yaratacaktık; Ümraniye’de 17 ve 19 yaş takımları da orada çalışıyor, bu futbolcular orada saha pratiklerini de yapacaktı ve bize geri bildirim verecekti. Oyuncularla konuştuğumda hoşlarına gitti. Özellikle Necip ve Atiba bu konuda çok açıktı. Hemen müfredata katılıp uygulamak istediler. Ayrılmamdan kısa bir süre önce bu müfredatları onlar da verdik. Umarım uygulanır öyle bir hevesleri var. Necip Beşiktaş alt yapısında yetişmiş birisi ve böyle bir hedef koyması çok güzel. Atiba’nın bu konuyla ilgili ciddi düşünceleri var. Bu uygulamaya devam edeceğim.”
Türkiye A Milli Takım Teknik Direktörlüğü’nün her zaman hedefi olduğunu belirten Avcı, “Genç milli takımla başladım, sonrasında A Milli Takımda görev aldım. Milli takımın başında çok değerli hocamız Şenol Güneş var. Hem hocam hem de hala iletişimde olduğum çok sevdiğim bir insan. Önlerinde de EURO 2021 Avrupa Şampiyonası var. Duygularım onlarla beraber. Biz de Başakşehir ve Beşiktaş’ta ilk 11’den 5-6 oyuncu verdik. İlerde böyle bir şeyin olması çok normal. Hedefimin olması da normal ama bu hocamın başarılarını ve süresini tamamlamasından sonra” dedi.
Kaynak: DHA
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder