Fenerbahçe Başkanı Ali Koç, FB TV'de gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu. Fenerbahçe Başkanvekili Semih Özsoy'un açıklamalarının arkasında olduğunu ifade eden Ali Koç, "Nihat Özdemir'den açıklama bekledik ancak olmadı." dedi.
Fenerbahçe Başkanı
Ali Koç, TFF Başkanı Nihat Özdemir’in beyanatlarıyla ilgili Fenerbahçe Televizyonu’na açıklamalarda bulundu.
Ali Koç’un açıklamaları şu şekilde:
“Camiamızı, tüm taraftarlarımızı, kongre üyelerimizi sevgi ve saygıyla
selamlıyorum. Pandemi sürecinde önemli bir haftayı geride bırakıyoruz.
Normalleşme adına önemli bir adım attık. İnşallah bu sıkıntılı süreci
artık yavaş yavaş olsa da geride bırakırız. Böyle bir dönemde bu konuyla
kimseyi meşgul etmek istemezdik ancak biz koskoca bir camianın,
milyonların aşkla, gönülle ve tutkuyla bağlı olduğu bir camianın
liderleriyiz. Sorumluluklarımız var. Bu konuya ne yazık ki cevap vermek
ve sizleri meşgul etmek zorundayız. Bir kez daha Türkiye Cumhuriyeti’ni,
Sağlık Bakanlığı’nı, tüm sağlık çalışanlarımızı kutluyorum, tebrik
ediyorum. Bu süreci mükemmele yakın yönettik. Başka ülkelere nazaran
daha iyi bir konumdayız. İnşallah bundan sonrasını da bu şekilde devam
ettiririz. En kısa zamanda çoluğumuzla çocuğumuzla, büyüklerimizle
normal hayatlarımıza dönebiliriz. Bu süreçte hayatını kaybeden herkese
başsağlığı diliyorum. Ailelerine de sabırlar diliyorum. Şu an hasta olan
tüm vatandaşlarımıza da acil şifalar. Bir kez daha cephede canlarını
risk etme pahasına bizlerin sağlığı için mücadele eden tüm sağlık
personelimize şükranlarımızı iletmek istiyorum.”
“Sayın Başkan Vekilimiz Semih Özsoy konuyla ilgili bazı açıklamalar
yaptı. Kendisine de özellikle teşekkür ediyorum. Kelimesi kelimesine
yaptığı açıklamaların arkasında olduğumuzu hem Başkanınız olarak hem de
yönetim kurulumuz olarak ifade etmek istiyorum. Gönül isterdi ki bu
süreçte bu gibi konularla spor dünyasını, camiamızı üzecek, kıracak
konularla meşgul olmasaydık ama olmak zorundayız. Hatta biz bekledik.
Dün gece ilk açıklamadan sonra gelen yoğun tepkiler ve bizim herhangi
bir refleks, reaksiyon göstermememizden kaynaklanan eleştirilere rağmen
bekledik. Bugüne kadar bekledik. Niye bekledik? Hepimizin hayatında
konuşurken, canlı röportajlarda, mülakatlarda bir şey söylemek
isteyebiliriz ama farklı bir mana çıkabilir. Yanlış ifade etmiş
olabiliriz. Herkesin hayatında yaşadığı olaylardan biridir. Dolayısıyla
bekledik. Hata yapmak insana mahsus, özür dilemek ise bir erdemdir.
Belki Türkiye Futbol Federasyonu Başkanı Sayın Nihat Özdemir bir açıklık
getirir, onu demek istemedim, şöyle demek istedim der diye tüm
tepkilere rağmen bekledik. Özür diler, bir erdemlik gösterir diye
bekledik. Ne yazık ki bu akşama kadar herhangi bir tepki, düzeltme, özür
dileme gelmeyince aramızda yaptığımız istişareler sonucu Başkan
Vekilimiz Sayın Semih Özsoy çok net ifadelerle durumu kamuoyuna
açıkladı. Arkasından Nihat Bey’in açıklamaları geldi. Nihat Bey’in
açıklamaları bana sorarsanız ilk açıklamasından da beter. Daha da
talihsiz bir noktaya getirdi konuyu.
SÖZ KONUSU FENERBAHÇE İSE NASIL KÖTÜ BİR KALBE SAHİP OLDUĞUNU GÖZLER ÖNÜNE SERMİŞTİR
Nihat Özdemir’e şahsım ve camiam adına teşekkür ediyorum. Çok çok
teşekkür ediyorum ki bu açıklamaları yaptı. Niye teşekkür ediyorum? Şu
nedenle teşekkür ediyorum. Aslında Nihat Bey, tüm Fenerbahçelilerin
gerçeği görebilmesi açısından, Allah’ın lütfu diyebileceğim bir açıklama
yaparak belki de bir anlık refleksle aslında içindekileri dışa
vurmuştur. Yani taraftarlarımızın ve camiamızın nezdinde söz konusu
Fenerbahçe ise nasıl bir kötü kalbe, nasıl bir zihniyete ve niyete sahip
olduğunu gözler önüne sermiştir. Bizleri bölmeye, parçalamaya çalışan 3
Temmuz sürecinde sıkı sıkı kenetlenmiştik. Yıllar sonra 3 Temmuz’a
yakın bir tarihte, 3 Temmuz ile ilgili yaptığı açıklamayla bizleri bir
kez daha sıkı sıkı kenetlemiştir. Dolayısıyla Sayın Başkan’a çok
teşekkür ediyorum. Hem söz konusu Fenerbahçe ise gerçek yüzünü
gösterdiği için hem de bizleri farkındalığımızı, nelerle uğraştığımızı,
yönetim olarak nelerle mücadele ettiğimizi en son örneğiyle bir kez daha
akıllara getirmiştir.
3 TEMMUZ’UN KUMPAS OLDUĞU DEVLETİMİZ TARAFINDAN DA KABUL GÖRDÜ
Tabii biz muhtelif zamanlarda federasyonlarla yaşadığımız sıkıntıları da
gündeme getiriyoruz. Hakem kararları olur, kurulların kararları olur,
harcama limitleri olur vs. vs. Biz bu konuda çok çektik. Düşünebiliyor
musunuz ki bir federasyon başkanı bu söylemlerde, bu konularda bu gibi
sözler sarf etmiştir. Yanlış bir mana çıkmış olabilir ve düzeltir diye
bekledik. Düzeltmedi ve tam tersi istikamette gitti. Hatırlatmak
istiyorum ki Fenerbahçe Spor Kulübü’ne 3 Temmuz 2011 yılında başlayarak
yapılan saldırı, kurulan tuzaklar, kumpaslar alenen ortaya çıkmıştır.
Devletimiz tarafından da bu yapılanların camiamıza kumpas olduğu net bir
şekilde kabul görmüştür. 3 Temmuz Kumpası’nı savunan, savunan demeyelim
de hatırlatan, ne diyor bakalım? ‘9 yıldır bir şike olayına
rastlamadık’ diyor. Sanki 9 yıl evvel rastlanmış gibi bir imaj çıkıyor.
Düzeltmesini bekledik ama düzeltmedi. Demek sözlerinin arkasında
duruyor. Hem de 18 yıl boyunca Fenerbahçe Spor Kulübü’ne yönetici
olarak, bir dönem de başkan vekili olarak hizmet etmiş olan biri bu
ülkede bu örgüte karşı mücadelenin bayraktarı olmuş bir kurum olan
Fenerbahçe’ye bu sözleri söyleyebiliyor. Dolayısıyla camiamızdaki
infial, tepki, mektuplar, mailler, telefonlar kulübümüze gelen ve bu
infialin bir ispatı olarak bunu paylaşıyorum. Çok manidar olduğunu
düşünüyorum çünkü kendisi asıl rezaleti bizim konuyu saptırmamıza
bağlıyor. Velev ki biz konuyu saptırıyoruz, diyelim ki fırsatçıyız;
böyle bir röportaj sonrasında kendimize fayda sağlamaya çalışıyoruz onun
ima ettiği gibi. O zaman bizim taraftarlarımız, kongre üyelerimiz,
kulübe mesaj yağdıranlar, rakip taraftarlar olarak bunu bizim aleyhimize
kullananlar, onlar da farklı anlamamışlar. Onlar da aynı şekilde bu
konuyu yorumluyorlar. Eminim ki Sayın Başkan’ın iletişim danışmanları da
vardır. Kendisine de bu net bir şekilde ifade edilmiştir ki ‘Sayın
Başkan yaptığınız açıklamalar ne kastetmiş olursanız olun bambaşka
yerlere çekiliyor. Hakikaten bunları kastetmediyseniz de çıkın ve bir
düzeltme yapın. Yanlış anlama için özür dileyin.’ eminim ki denmiştir.
Ancak Sayın Başkan bu yolu tercih etmemiştir.
3 TEMMUZ DAVALARI ÖNCESİ BU LAFLAR MANİDAR
Zamanlamanın da manidar olduğunu söylemek istiyorum. Liglerin
başlamasına bir hafta kala sanki bir kaos ortamı yaratılmak isteniyor.
Hatta çok daha önemlisi bu konuyla ilgili 3 Temmuz davaları var Temmuz
ayında. İki tane çok önemli davamız var. Bu mahkemeler başlamadan önce
bu lafları etmiş olması.... zamanlamayı da manidar buluyorum. Bu
kurgulanmış bir röportaj mıdır, yoksa spontane sorulmuş bir soru üzerine
verilen bir cevap mıdır? Onu dahi bilemiyoruz. Onu dahi sorgulamak
durumunda kendimizi hissediyoruz.
EMİNİM Kİ AZİZ YILDIRIM’IN DA AÇIKLAMALARI OLACAKTIR
Bu sözler aslında sadece Fenerbahçe camiasına değil; o zaman çok büyük
bir mücadele veren, badireler atlatan, kulübümüzün liderliğini yapan
Başkanımız Sayın Aziz Yıldırım, yani Nihat Bey’in dostu olan ki son
zamanlarda da yakınlığını görüyoruz. Ona karşı yapılmış bir
saygısızlıktır. Eminim ki Başkanımız Aziz Yıldırım’ın da bu konuyla
ilgili tez zamanda açıklamaları ve söylemleri olacaktır. Bundan hiçbir
şüphem de yoktur. Ama bu söylemler bence maksadını aşmıştır. Bunu
düzeltmek için veya açıklık getirmek için bu akşamüstü yapılan
açıklamalar da rezalet.
İSTİFA EDEBİLMEK İÇİN İRADEYE SAHİP OLMAK GEREKİR
Biliyorum çok tepki var. Camiamızda iki yönde tepki var. Federasyondan
istifa etmesiyle ilgili tepkiler var. Kulübümüze gelen kulüp üyeliğinden
ihracıyla ilgili de tepkiler var. Bu iki konuya da değinmek istiyorum.
İstifa, kişisel bir müessesedir. İsteyen bir kurumdan, bir pozisyondan,
bir görevden istifa etmek isterse ‘istifa ediyorum’ der ve ayrılır. Ama
istifa edebilmek için irade, özgürlüğe sahip olunması gerekmektedir. Ben
muhtelif konuşmalarımda Sayın Başkanın itinayla seçildiğini, manevra ve
özgürlük alanının kısıtlı olduğunu birkaç kez ifade etmiştim.
Dolayısıyla bu anlamda istifa edeceğini ve istifa etmesini beklemenin
doğru olacağını düşünmüyorum. Ama esas bizi ilgilendiren konu
kulübümüzün üyeliğiyle ilgilidir.
ÜYELİKTEN ATILMAK ONUR KIRICI BİR UNSURDUR, İHRAÇ EDİLMESİNİN NİHAT BEY İÇİN ÇOK FAZLA BİR ŞEY İFADE ETMEYECEĞİNİ DÜŞÜNÜYORUM
Kulüp üyeliğinden ihraç bir sürece bağlıdır. Tüzüğümüzde de net bir
şekilde tarif edilmiştir. Bu, Yönetim Kurulu’na kalan bir karar
değildir. Ancak bugün ve birkaç gün içinde de devam edecektir; bu gelen
yoğun talepler, tepkiler, mektuplar, mesajlar, başvurular ilgili
kurullarımız ve yönetim kurulu tarafından da değerlendirilecektir. Amma
velakin taraftarlarımıza bu konuda da birkaç söz söylemek istiyorum: Bir
kurumdan üyelikten atılmak onur kırıcı, üzgünlüğe sebebiyet veren bir
unsurdur. Ben şahsen kulübümüzden Nihat Bey’in ihraç edilmesinin Nihat
Bey için çok fazla bir şey ifade etmeyeceğini hatta bir adım daha öteye
gideyim, şirin gözükmek istediği kesimler çerçevesinde de aslında
kendisine bir mükafat olacağını da düşünüyorum. Çünkü ‘bakın ben koskoca
Fenerbahçe camiasını sizler için karşıma aldım’ı da çok rahat bir
şekilde diyebilecektir. Dolayısıyla bizler tabii ki bu yoğun talep ve
baskı çerçevesinde görevimiz süreci en doğru şekilde uygulamak ve
kurulları çalıştırmak. Bundan ne netice çıkar bilemem fakat bunu
yapacağız. Fakat taraftarlarımıza söylemek istediğim şu; Fenerbahçe’yi
gerçek anlamda samimi bir şekilde, gönülden özümsememiş biri için çok da
fazla bir etkisi olacağını düşünmüyorum hatta az önce ifade ettiğim
sözler çerçevesinde belki de fayda sağlayacak mükafat gibi de
görülebilir.
Bu arada Fenerbahçe’nin gücü her zaman söylediğim gibi kulübün sahibi
olan Kongre Üyeleri ve taraftarlarıdır. Kongre üyeleri ve taraftarları,
Fenerbahçe’yi pek çok dönemde tarihte bol bol örnekleri olduğu gibi en
sıkıntılı zamanlarında omuz omuza sahiplenmiştir. Burada da benzer bir
reaksiyon görüyorum. İnisiyatif kullanarak, hassasiyet göstererek
kulübünüze, yönetim kurulunuza sahip çıktığınız için de hepinize şahsım
ve yönetim kurulum adına çok çok teşekkür ediyorum, sağ olun var olun
diyorum. Çünkü bir kez daha gösterdiğiniz ki en sıkıntılı günde bile
Fenerbahçe hiçbir zaman yalnız değildir. Bu camianın her bir ferdi bu
camiayı korumak için, sahiplenmek için her şeyi yapmaya hazırdır.
BİR TAKIMIN PERFORMANSIYLA İLGİLİ YORUMDA BULUNMAK TFF BAŞKANININ İŞİ DEĞİLDİR
Şimdi gelelim bugünkü açıklamaya. Buradan da birkaç konuya değinmek
istiyorum. ‘Fenerbahçelilerden ne kadar tepki alıyorsam, ya Nihat doğru
yoldayım’ diye garip bir cümlesi oldu. Yani bu ne demek? Aslında
Fenerbahçe’ye bedel ödeterek genele adaleti sağladığını göstermesi
aslında hem vicdanen hem de adaletin doğasına ve tanımına çok ters gelen
bir unsurdur. Yani Fenerbahçe Spor Kulübü ile ilgili almış olduğu
kararlarla, tutumuyla, yaklaşımıyla aslında kendisinin ne kadar adaletli
bir federasyon başkanı olduğunu ifade etmeye çalıştı. Bizim özellikle
de bu sezon gerek sahada gerekse saha dışında neler yaşadığımızı ki
bunların bir kısmını kamuoyu biliyor. Ama bildikleri bile şunu söylemek
için yeterli: Evet Nihat Bey, siz bize bedel ödeterek, birilerine şirin
gözükerek kendi kendinize adalet sağladığınızı inanıyorsanız bu tabii ki
sizin takdirinizdir. Ama bilin ki bizim başarısızlığımıza
değiniyorsunuz, bizim başarısızlığımızda bilhassa bu sezon sizin de
büyük payınız var. Şimdi gelelim Türkiye Futbol Federasyonu’nda olan bir
şahsın Türkiye Futbol Federasyonu’nun resmi sitesinden bu örnekte bizi
ama herhangi bir takımın başarısızlığı ya da başarısızlığına dair etmiş
olduğu cümleler ve kendinden gündemi saptırmak için bizi hedef alması
aslında ilk defa değil. Bu, birkaç kez yaşandı. Ama dünyanın hiçbir
yerinde hiçbir Futbol Federasyonu Başkanının veya Yönetim Kurulunun işi
değildir, herhangi bir takımın iç siyasetine karışmak, onların
performansı ile ilgili bir yorumda bulunmak. Ve bunu da artık norm
haline getiriyor. Yani bunu birkaç defadır yaptı, yapmaya da devam
ediyor. Ve bunu da son derece yakışıksız bulduğumuzu ve kabul
etmeyeceğimizi de buradan ifade etmek istiyorum ama aslında bu sistemin
çarpıklığını da en güzel göstergelerinden bir tanesi.
SAYIN NİHAT ÖZDEMİR’E SORMAK İSTİYORUM. 2010-11 SEZONU ŞAMPİYONU KİMDİR?
Ben, sormak istiyorum, Sayın Nihat Özdemir’e! Çok basit ve net olarak
sormak istiyorum! 2010-2011 sezonunun şampiyonu kimdir? Siz, bu soruyu
cevaplamak için de günlerce beklemeyin! Alın telefonunuzu elinize atın
bir tweet ya da mesaj ne yapacaksanız, kullanın resmi siteyi ve söyleyin
ve deyin ki: ‘2010-2011 sezonu şampiyonu Fenerbahçe’dir. Hakkıyla,
emeğiyle, alın teriyle, taraftarıyla ve camiasıyla bu şampiyonluğu gani
gani hak etmiştir. Tüm terör örgütünün engellemelerine, ayak oyunlarına
rağmen zaman da göstermiştir ki Fenerbahçe’ye yapılan saldırının tamamen
bir kumpas olduğu pek çok farklı kumpaslarda olduğu gibi spor dışında
da biz şu anda sporu konuşuyoruz, bunu açık söyleyin veya söylemeyin.
Bunu söyleyebilir misiniz? Buna inanıyor musunuz? Neye inanıyorsanız
2010-2011 yılıyla ilgili, o senenin şampiyonu kimdir, çıkın ve söyleyin!
SİZİN GİBİ DOSTLARIMIZ VARSA DÜŞMANA NE GEREK VAR
Top çevirmeye gerek yok. Lafı uzatmaya da gerek yok. Siz, bizi hedef
alıyorsunuz, defalarca hedef aldınız. Sizin gibi dostlarımız varsa
düşmana ne gerek var. Ben size soruyorum. Tüm camiayı, kamuoyunu, diğer
kulüpleri de rahatlamak açısından çok basit bir soru soruyorum:
2010-2011 yılının şampiyonu kimdir, Sayın Nihat Özdemir?
İSTEDİĞİNİZ HER PLATFORMDA TARTIŞMAYA HAZIRIZ
Dolayısıyla konuyu da daha fazla uzatmak istemiyorum. Taraftarlarımıza
teşekkür ediyorum. Başkan Vekilimiz Semih Özsoy’a teşekkür ediyorum, bu
konuyu çok net bir şekilde ifade ettiği için. Ve tekrar söylemek
istiyorum. İstediğiniz her platformda Sayın Nihat Özdemir, sizinle bu
konuları tartışmaya açık ve hazır olduğumuzu, istediğiniz her yerde 3
Temmuz’dan bu yana Semih Bey’in de yaptığı ifadeleri, söylemleri de
konunun içine alarak sizlerle, sizinle her ortamda bunu konuşmak,
değerlendirmek, tartışmak isteriz. Sizin birkaç ortamda 3 Temmuz’la
ilgili ifadeniz oldu, ‘ben bir konuşursam şöyle olur, böyle olur.’ Hodri
meydan diyoruz, Sayın Özdemir. Ne istiyorsanız söyleyin.
YILLARCA FENERBAHÇE’YE HİZMET ETTİNİZ, İNŞALLAH BİR DAHA HİÇBİR ZAMAN HİZMET ETMEZSİNİZ
Heyecanla ve hararetle sözlerinizin arkanızda durmanızı, mümkünse de
beraber isteyeceğiniz herhangi bir medya platformunda, kanalda, radyoda
nerede istiyorsanız bu konuları sizinle tartışmaya hazır olduğumuzu ve
çok arzuladığımızı da bilmenizi istiyoruz. Evet, yıllarca Fenerbahçe’ye
hizmet ettiniz, inşallah bir daha hiçbir zaman hizmet etmezseniz.
Tekrardan kamuoyundan özür diliyorum, böyle bir konuyla meşgul ettiğim
için ama biz 9 senedir çok çektik, 3 Temmuz bizim Kırmızı Çizgimizdir.
Kimse bu konuyu bu şekilde ele alamaz. Hakkıyla, alın teriyle
kazandığımız kupamızı bile muhafaza, müdafaa edebilmek için müthiş bir
mücadele verdik, savaş verdik. Fenerbahçe taraftarları dışında da bu
konuya saygı gösteren, alkışlayan milyonlarca insan oldu. Biz bu
mücadelenin fitilini ateşledik, bu bizim tarihimize altın harflerle
yazılacaktır. Keşke hiçbir zaman olmasaydı, halen bunun sıkıntılarını
çekiyoruz. 9 senedir yaşananlar ortada, inşallah davalar da
sonuçlanacak. Gönüllerdeki sonuç hukuka da yansıyacak. Beklediğimizden,
arzu ettiğimizden daha fazla sürdü, inşallah tez zamanda da en kısa
zamanda da bu süreç sonuçlanır ve biz de artık önümüze bakmaya başlarız.
Fenerbahçelilere, tüm taraftarlara bu süreç sonuçlanana kadar da
rehavete kapılmamalarını, yakinen takip etmelerini de özellikle rica
ediyorum. Bir kez daha onlara kulübümüzü sahiplendikleri için, bir spor
kulübü nasıl sahiplenilin güzel bir örneğini verdikleri için de ayrıca
teşekkür etmek istiyorum. Herkese iyi akşamlar, sevgiler, saygılar.”
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder