Manchester United’ın kapısından döndü, 2012’de takımdan ayrılıyordu ama pes etmedi, kaptan oldu. Sistemin en önemli yapı taşı, Gerrard’ın halefi, Klopp’un generali… "Futbol Günlükleri" köşesinin ilk konuğu Liverpoollu Jordan Henderson…
Sunderland altyapısında yetişen Jordan Henderson, 2011 yılında 18 milyon Euro karşılığında Liverpool’a transfer oldu. Genç, potansiyeli olan bir futbolcu olarak dikkat çeken bu İngiliz’in, Liverpool’un yıllar sonra gelmesi kuvvetle muhtemel olan lig şampiyonluğunda kupayı kaldıracak olan isim olduğunu kim tahmin edebilirdi ki? İşte Henderson’ın sıra dışı hikayesi…SİR ALEX FERGUSON: KOŞU STİLİNİ BEĞENMEDİK, GELECEKTE ONA SORUN YARATACAK
İngiliz futbolcu o dönem (2010-11) forma giydiği Sunderland’in en önemli oyuncularından biri olurken potansiyeli herkesin dilindeydi. Dinamizmi, çalışkanlığı ve istikrarı ile otoritelerin takdirini kazanıyordu. Öyle ki Henderson, 2010-11 sezonunda Sunderland’ın lig maçlarının hemen hemen tamamında 90 dakika forma giydi. Bunu başardığı zaman sadece 20 yaşındaydı.
2011’in yaz transfer dönemine döndüğümüzde aslında Henderson’ın Manchester United’ın kapısından döndüğünü ve tarihin akışının bir şekilde değiştiğini söyleyebiliriz. Kariyerindeki kırılmaların ilkini 2011’in yazında yaşadı. Sunderland’in genç yıldızı Temmuz 2011’de Liverpool’a imza attı ancak arka planda ilginç şeylerin döndüğünü daha sonra Sir Alex Ferguson’ın yayımladığı otobiyografisinden öğrendik.
Alex Ferguson’ın eski öğrencisi, Manchester United’ın unutulmaz futbolcularından ve dönemin Sunderland menajeri Steve Bruce, Jordan Henderson’ı ısrarla Manchester United’a öneriyor ancak Ferguson bu transferi onaylamıyordu. Efsane menajer Alex Ferguson, Jordan Henderson hakkında, “Henderson’ı defalarca izledik, Steve Bruce’un onun hakkında gereksiz bir hevesi vardı. Koşu stilini beğenmedik. Modern futbolda bu koşu tarzı ilerleyen zamanda ona sorun yaratacak” diyordu. Ferguson, Henderson’ın yerine o yaz bir başka gelecek vadeden genç İngiliz futbolcu Phil Jones’u Blackburn’den, hemen hemen aynı ücrete Manchester United’ın kadrosuna katacaktı. Bugün bakıldığında aslında efsane menajerin Henderson hakkında söylediklerinde yanıldığını söyleyebiliriz.
BİTMEK BİLMEZ ENERJİ, İSTİKRAR ABİDESİ
2011’de Sir Kenny Dalglish’in menajerliğe gelmesiyle yeni bir yapılanmaya giden Liverpool o sezon adeta enkazı andırıyordu. Kaderin cilvesi Henderson’ı kırmızı forma altında ilk maçına eski takımı Sunderland’e karşı çıkarıyordu. Gerrard, Suarez, Kuyt ve Agger haricinde pek de elle tutulur oyunculara sahip olmayan takımda Henderson eski takımında yakaladığı istikrarı devam ettirerek müthiş bir performans ile ilk sezonunda tam 37 lig maçında forma giyecekti. Kırmızılar o sezon ligi sekizinci sırada bitiriyor ve beklentilere cevap veremiyordu.
DEMPSEY İLE TAKAS EDİLMEYİ KABUL ETMEDİ, KALDI, SAVAŞTI, EFSANE OLDU
Brendan Rodgers’ın takımın başına geçmesiyle yeniden yapılanmaya çalışan Kırmızılar bir türlü beklenilen başarıyı yakalayamıyor, yıldızlarını kaybediyor ve bununlar beraber transferde de har vurup harman savuruyor, kazanılan günlük zaferlerle taraftarlar kendini avutuyordu. İngiliz futbol tarihinin en başarılı takımı artık sıradan bir takım hüviyetine bürünmüş, kurtarıcısını arıyordu. Yeni patron Rodgers, Henderson’ı geride kalan sezonda fantastik bir grafik yakalayan Fulhamlı Clint Dempsey ile takas etmeyi düşündü. Henderson’ın cevabı ise, “Hayır. Burada kalıp Liverpool için savaşmak istiyorum” olmuştu. Henderson 2012-13 sezonunda da takımın değişilmezleri arasında yer aldı ve 30 lig maçında forma giydi.
TARİH ERKEN YAZILABİLİRD
2013-14 sezonuna Rodgers’ın Liverpool’u fırtına gibi başladı ve şampiyonluğun en güçlü adaylarından biri haline geldi. İnanılmaz işleyen hücum hattı SSS (Suarez, Sterling, Sturridge) ile ligi darmadağın ettiler. Henderson da Gerrard ile beraber bu takımın kilit taşıydı. 2014 Nisan ayında iç sahada kazanılan Manchester City maçının ardından şampiyonluk şarkıları daha güçlü söylenmeye başladı. Ancak takımın en önemli oyuncularından Henderson o maçın son anlarından kırmızı kart görmüş ve iki maç ceza almıştı. Norwich maçında fazla aranmayan bu eksiklik Chelsea karşısında fazlasıyla hissedilmiş ve şampiyonluğun kaçmasının en önemli nedenlerinden biri olmuştu. Bu sezon kazanılan şampiyonluk belki de o sezon yaşanabilir ve tarih erken yazılabilirdi. Dramatik bir şekilde kaçan şampiyonluğun ardından takımda büyük bir yıkım yaşandı. Dünya Kupası’nın ardından önce Luis Suarez, 1 yıl sonra da Raheem Sterling takımdan ayrıldı. Kırmızılar’ın efsanevi kaptanı Steven Gerrard da fiyasko ile sonuçlanan 2014-15 sezonun ardından takımdan ayrılıp ABD’nin yolunu tuttu. Gemiyi terk etmeyen ise Jordan Henderson olmuştu.
KAPTANLIK TARTIŞMALARI VE ŞAMPİYONLUKLAR
Gerrard’ın ardından takım kaptanlığına kim getirilse eleştiri oklarının hedefinde olurdu şüphesiz. Henderson da bundan fazlasıyla nasibini aldı. Jordan Henderson birçok kişiye göre Liverpool kaptanlığını yapacak seviyede olamayan, yetenekleri kısıtlı, sıradan, çalışkan bir takım oyuncusu olarak görüldü. Ancak kulübün efsanesi ve bir önceki kaptanı Steven Gerrard kendinden sonra takım kaptanı olarak onun ismini önermişti. Kaptanlığa yükselen Henderson, Jürgen Klopp’un da değişilmezi oldu ve kaptanlığını devam ettiriyor.
Ekim 2015’te Jürgen Klopp’un takımın başına gelmesiyle beraber Liverpool yıllar içinde kabuk değiştirerek bu günlere geldi. Son yıllarda kazanılan Şampiyonlar Ligi, Süper Kupa ve Kulüpler Dünya Kupası şampiyonluklarında takımın en önemli isimlerinden oldu. Savaş alanının yılmaz savaşçısı, pes etmeyen karakteri, dinamizmi, çalışkanlığı ve azmi ile şu an taraftarların en sevdiği isimlerden. Muhtemelen Salah, Mane, Firmino, van Dijk ve Alisson gibi isimleri geride bırakarak Premier Lig’de yılın futbolcusu seçilecek ve bu onun arka planda başrol oyuncusu olduğunu kanıtlar nitelikte olacak.
Henderson sadece futbolculuğu ile değil kaptanlığın gerektirdiği diğer nitelikler ile de ön plana çıkmayı başarıyor. Her zaman örnek bir kaptan oldu. Kiev’de Real Madrid’e kaptırılan şampiyonluktan sonra sahada kaldı ve İspanyol ekibini tebrik etti. Aynı şekilde Tottenham zaferinin ardından Pochettino ve Harry Kane’i de teselli ederek sporculuk ahlakının gereğini yerine getirdi. Yine geçen yıl 4-0 kazanılan epik Barcelona zaferinde büyük bir özveri göstererek aldığı ağrı kesici ve iğnelerle maça çıktı ve takımını yalnız bırakmadı. Henderson artık kendisine yapılan eleştirilerin, Gerrard kıyaslarının çok ötesinde, kendi hikayesini yazıyor.
HENDERSON, BABASI VE GÖZYAŞLARI
2013 yılında babasının gırtlak kanser olduğunu öğrendi Henderson. Brendan Rodgers istediği zaman babasının ziyaretine gidebileceğini söyledi ona ancak babası yanına gelmemesini ve işine odaklanmasını istedi. Bundan tam 6 yıl sonra Jordan, Avrupa’nın en büyük kupasını kazanan takımın kaptanı olarak sahaya çıktı ve zaferle sonuçlanan maçın bitiş düdüğü ile saha kenarına gidip babasına sarılarak dakikalarca sevinç gözyaşları döktü. Nasıl dökmesin, zafer inananlarındı. İşte o tarihi anlar…
Henderson’ın babası Brian Henderson bu olayın ardından, “Küçükken onu Manchester’da oynanan Şampiyonlar Ligi finaline götürmüştüm. Seremoni müziğinde bana ‘baba bir gün ben de bu kupada final oynayacağım’ dedi. Oğlum bunu iki kez başardı ve birinde kazanan taraf oldu. Onun için çok mutluyum” diyerek haklı bir şekilde gururlanıyordu.
Kariyerinin büyük bir bölümünde hak ettiği saygıyı görmeyen Jordan Henderson bu günlerde futbol yaşantısının zirvesinde ve bu tip polemikleri aşmış görünüyor. Premier Lig tarihine adını altın harflerle yazdıran Liverpool takımının kaptanı, Klopp’un generali hiçbir zaman başarıya doymayacak gibi… Sırada ne var, 2021’e ertelenen Avrupa Şampiyonası?
Kaynak: Yaşar Dündar / TRT SPOR
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder