Pandemi sonrası transfer döneminde yaşanacak olası senaryolardan kulüplerin altyapı sistemlerine, yabancı kuralından menajerlerin taraftarlar arasındaki kötü imajına… Mesut Özil’in menajeri Erkut Söğüt merak edilenleri TRT SPOR’a anlattı.
İnsanlar sizi genel olarak Mesut Özil’in menajeri olarak tanıyor ama sizin avukat kimliğiniz de var. Sizi yakından tanıyabilir miyiz?“Ben Almanya’da doğup büyüdüm. Dediğiniz gibi Almanya’da Hukuk Fakültesi’ni bitirdim ve avukatlık lisansımı aldım. Bunun üzerine 3 farklı üniversitede spor hukuku ve yönetimi üzerine yüksek lisans yaptım. Bunlardan birisi de Türkiye’de İstanbul Kültür Üniversitesi. Daha sonra Almanya‘da doktoramı da tamamlayarak Dr. unvanını aldım. Bu eğitim süreci boyunca hep spor sektörünün içerisinde oldum. Doktora programıma devam ettiğim süreçte Mesut Özil ve ailesi ile tanışma fırsatı buldum ve Mesut Özil’in avukatlığını yapmaya başladım. İlerleyen süreçte de Mesut’un ağabeyi Mutlu Özil ile birlikte Mesut’un menajerliğini yapmaya başladım ve hala da Mesut ile beraber çalışmaya devam ediyoruz.”
Koronavirüs pandemisiyle beraber futbol ekonomisi büyük bir darbe yedi. Transfer döneminde nasıl bir piyasa öngörüyorsunuz? Çılgın transfer rakamlar artık hayal gibi sanki…
“Bu süreç dünyadaki neredeyse bütün sektörlerde olduğu gibi futbol sektörüne de maalesef ekonomik anlamda çok ciddi zarar verdi. Bu sebeple dünya futbol ekonomisinde bir miktar küçülme olacağı artık aşikar. Önümüzdeki yaz transfer dönemi için de kulüplerden aldığımız izlenim transfer bütçelerini azalttıkları ve bu konuda ince eleyip sık dokudukları şeklinde. Bu sebeple dediğiniz gibi önümüzdeki en azından 1-2 sene astronomik rakamlarla transferlerin çok olmayacağını düşünüyorum.”
Kulüplerimiz zaten ekonomik olarak zor günler geçiriyordu ancak şimdi onları daha da zor günler bekliyor. Mevcut ekonomik şartlarda çıkış yolunu nerede aramak gerekiyor?
“Türk kulüplerinin birçoğu maalesef koronavirüs öncesinde de ekonomik olarak bir çıkmaza girmişlerdi ve bu koronavirüs süreci daha da büyük sıkıntıların çıkmasına sebep oldu. Ama dünyadaki örneklere bakıldığında şu konu çok net; futbolda başarı her zaman bütçeyle doğru orantılı olmuyor. Kulüplerin elinde kullanmayı bilirlerse adeta bir maden var; ALTYAPI. Kulüpler kendi özüne dönüp Türk, hatta dünya futboluna oyuncu üretmeye başladıktan sonra, bu ekonomik çıkmazdan en hızlı şekilde çıkabilirler. Bu anlamda son dönemde Türkiye’de Altınordu ve Trabzonspor kulüpleri çok güzel çalışmalar yapıyor.”
Özellikle bugünlerde ‘futbolcu menajeri’ denince, taraftarların kafasında kötü bir imaj oluşuyor. Bununla ilgili neler söylemek istersiniz?
“Şuna emin olabilirsiniz ki, bu kötü imajın sorumluları sektördeki eğitimsiz menajerler kadar kulüpler ve yöneticilerdir. Maalesef kendi çıkarları için kurdukları sistemde, anlaştıkları menajerleri bu çarkın ortasındaymış gibi kamuoyuna lanse ederek mesleğin itibarını düşürdüler. Bu durumu düzeltmek ancak futbolun bütün paydaşlarının ortak çalışması ile mümkün olabilir. Bu hedef doğrultusunda Geçen hafta İsviçre’nin Zürih kentinde, dünyada bir ilk olan Profesyonel Futbolcu Menajerleri Birliği (PROFAA) kuruluşu yapıldı. Ben de bu birliğin Başkan Yardımcılığı’nı yürütüyorum. Bu anlamda bize katılmak isteyen menajer meslektaşlarımız da birlik hakkında daha fazla bilgiye www.profaa.com adresinden ulaşabilirler.”
Menajerlerin kulüplerin transferlerinde etkin rol oynadığını dönem dönem ülkemizde de görüyoruz. Menajer ile kulübün içli dışlı olması doğru mu? Bu durumu nasıl değerlendiriyorsunuz?
“Menajerlik mesleğinin doğası gereği zaten menajerlerin kulüplerle ve yöneticiler ile yakın ilişkide olmaları çok normal. Ancak maalesef ülkemizde ve hatta dünyanın birçok ülkesinde bu ilişki bir çıkar ilişkisine dönüşüyor ve bu sayede futbolun içerisinde olmasını hiç istemediğimiz bazı kirli ortaklıklar ortaya çıkıyor. Şu an Türk kulüplerimizin bu hale gelmesinin en büyük sebebi bu kirli çıkar ilişkileridir. Ancak yapılan en büyük hata bu durumun menajerlerden kaynaklı olduğunun düşünülmesidir. Her ne kadar bu işlere girişen ‘menajerler’ mesleğin etiğine uygun hareket etmiyor olsalar da kulüpleri bu bataklığa kendi yöneticileri sokuyor. Yani kamuoyunda menajerler ile kulüplerin kirli ilişkileri ile ilgili oluşan algının en büyük sorumlusu bu yolsuzlukları yapan kulüp yöneticileridir.”
Futbolcu temsilcilerine yöneltilen ithamlardan biri de ’Yabancı Kuralı’ konusunda etkin rol oynadıkları yönündeki iddialar… Bir menajer olarak Türkiye’deki bu tartışmaları nasıl yorumluyorsunuz? Sizin yabancı oyuncu kuralı hakkında görüşünüz nedir?
“Ben bir menajer kimliğiyle değil ama Avrupa’nın birçok ülkesinde futbol sektöründe iş yapan, uzun yıllardır bu sektörün içerisinde olan ve Dünya’nın birçok ülkesindeki futbol sistemini görmüş bir Türk vatandaşı olarak yabancı sınırının olması gerektiğini düşünüyorum. Ama bu sınır şimdi yapılmaya çalışıldığı gibi masa başında kâğıt üzerinde rakamları yan yana getirerek düzenlenecek bir kural olmamalı. Türk futbolunun bugün en büyük sorunu yabancı futbolcular değil. Türk futbolunda bir sistem sorunu var ve bu sorun sebebiyle kendi çocuklarımızın önünü yine kendimiz kesiyoruz. Bu noktada Almanya’da da örneğine rastlanabilecek bir uygulama olan altyapıya yatırım zorunluluğu kuralı Türkiye’de uygulanabilir. TFF’nin her yıl kulüplerin gelirlerine oranla belirleyeceği miktarı kulübün kendi altyapısına harcamasını zorunlu kılarak bunu yapmayan kulüplere ihlal derecesine göre para cezası, puan silme cezası hatta lisans iptaline kadar giden cezalar uygulanırsa o zaman kulüpler kendi değerlerine yatırım yapmanın önemini daha iyi idrak edebilir. O sebeple benim düşüncem, genel bir sistem değişikliğine gidilmeli, bunun için çok ciddi ve profesyonel çalışmalar yapılmalı ve bu değişiklikler ile oluşan zemin sonrası da yabancı sınırı getirilmeli. Ancak maalesef şu an kolaya kaçarak, hiçbir ciddi çalışma olmadan sadece laf olsun diye bu sınır getirilirse faydadan çok zarar getirecektir. Bu çalışmalar ile ilgili menajerlerin sürece dahil olduğu konusuna ise katılmıyorum. Bunun sadece kamuoyundaki tepkiyi menajerlere yöneltmek için yapılan bir hamle olarak görüyorum.”
Herkesin diline doladığı altyapıdan genç oyuncu yetiştirme konusu var… Ülkemizde genç futbolculara şans çok zor geliyor, geldiğinde de en ufak hatasında üzeri çiziliyor. Sabretmek önemli tabii ki. Sizin genç futbolculara tavsiyeleriniz nelerdir?
Genç futbolculara vereceğim tavsiye şu; hayal edin, çalışın, çalışın ve çalışın. Bir genç oyuncunun geleceği ile ilgili mutlaka hayalleri ve hedefleri olmalı. Kendilerine koydukları bu hedeflere ulaşabilmek için kendilerini motive etmeli ve oraya ulaşmak için çok çalışmalılar. Eğer Türkiye’de altyapılarda bir genç oyuncu bana gelip ‘zaten bize şans vermiyorlar bu sistemde nasıl bir yerlere gelebilirim’ derse ben o oyuncu ile kesinlikle çalışmam. Evet Türkiye’de altyapı sisteminde bir problem olabilir ama altyapılarda oynayan bir genç oyuncu için bunun çözümü mazeret üreterek ağlamak değil, gerekirse herkesten 2 kat fazla çalışmaktır. Tabii bu anlamda gençlere bu tavsiyeyi verirken genç bir Türk oyuncunun kariyer basamaklarını tırmanırken kendi akranı olan Avrupalı çocuklardan daha çok zorlanmasına sebep olan kulüpleri de eleştirmek zorundayız. Kendi ülkesinin çocuklarına
‘Zaten bizim altyapımızdan yetişti asgari ücret teklif edelim kabul etmezse kadro dışı bırakır taraftarın önüne atarız’ düşüncesi bir kulüpte olabilecek en kötü anlayıştır. Almanya’dan getirilen 18 yaşında bir oyuncuya aylık 40 bin Euro net maaş verilirken aynı yaşta kulübün kendi altyapısından yetişen bir oyuncuya ‘biz altyapıdan gelen bütün oyunculara bunu yapıyoruz’ diyerek asgari ücret teklif etmek bizim kendi çocuklarımıza yaptığımız büyük bir haksızlık. Bizim şirket olarak Almanya’da da altyapıdan yetişip kulübüyle profesyonel sözleşme imzalayan oyuncularımız var ve bu oyuncuların hiçbirine asgari ücret teklif edilmedi. Bu anlamda, evet çocuklar çok çalışmalı gerekirse bazı şeylerden fedakarlık yapmalı ama bazıları asgari ücretle geçinen ailesine futbol ile bir nebze olsun nefes olmaya çalışan bu gençlerden fedakarlık beklerken, milyon dolarlık bütçeleri olan ve birçoğu Türkiye’nin en zengin iş adamları tarafından yönetilen kulüplerin ‘bunlar nasıl olsa bizim çocuğumuz bize mahkumlar o yüzden çok maaş vermeyelim’ düşüncesi en yakın zamanda Türk futbolundan silinmeli.
Ağaç yaşken eğilir… Ailelere neler yapmalı? Evet genç yıldız adayı bir çocuğum var… ne yapmam lazım. Hangi yolu izlemem, kime güvenmem lazım?
“Tabii ben mesleğimden ötürü çok fazla futbolcu ailesi ile görüştüm ve görüşüyorum. Her tip aile ile görüşme yapmışımdır şimdiye kadar ve şunu rahatlıkla söyleyebilirim ki en başarılı çocukların aileleri çocuklarının futbol kariyerini profesyonellere bırakarak sadece çocuklarının kişisel ve karakter gelişimine konsantre oluyor. Aileler çocuklarını başarılı olmaları için çok sıkarlarsa bu her zaman ters teper. Bu çocuklar genelde 13-18 yaş arasında kişilikleri yeni oturan çocuklar. Bu sebeple kişiliklerinin oturduğu bu dönemde çocuklar ailelerine, futbol kariyerini planlamalarından daha ziyade kişisel gelişimlerinde ihtiyaç duyarlar. Türkiye’de maalesef birçok futbolcu gelişim çağında sadece futbola odaklanarak eğitim hayatını ikinci plana atıyor. Bu anlamda aileler çocuklarının eğitim hayatlarına kesinlikle çok önem vermeliler ve bu düşünceyi çocuklarına da geçirmeliler. Eğer aileler daha 15-16 yaşındaki çocuklarına ‘bir an önce futbolcu olup para kazan da bizi de kurtar’ baskısı yaparsa bu yaşlardaki bir çocuğun bu psikolojiyi kaldırarak sağlıklı bir şekilde futbol oynaması çok kolay değil. Bu yüzden ailelere verebileceğim tavsiye çocuklarını futbolda başarılı olması için çok fazla sık boğaz etmesinler, zira bunun sonuçları daha kötü olabilir.”
Yeni kurulan ve sizin de başkan yardımcılığı görevini
üstlendiğiniz Profesyonel Futbol Menajerleri Birliği (PROFAA) hakkında
bilgi verir misiniz? Amacı ve hedefleri nelerdir?
“Evet PROFAA geçen hafta resmi olarak kuruldu ve medya tanıtımı da yapıldı. Biz bu birliği kurmaya 2 sene önce FIFA’nın menajerlik sisteminde düzenlemeler yapmak için kurduğu FIFA Menajerler Komisyonundaki toplantılarımız sonrasında birkaç menajer arkadaşımız ile, bunlardan biri şu an PROFAA Başkanı olan Paddy Dominguez, böyle bir ihtiyacın olduğunu fark etmemiz sonrasında karar verdik. Bu kuruluş tamamen demokratik bir yapıda kuruldu ve düzenli aralıklar ile yapılacak seçimler ile birlik yönetimi üyelerin isteğine göre belirlenecek. Uzun vadede FIFA’nın paydaşlarından birisi olmasını hedeflediğimiz birliğimizin misyonu iki bölümden oluşuyor;
- Dünyanın dört bir yanından futbol menajerlerinin haklarını korumak ve katkıda bulunmak,
- Sektörün her zaman profesyonel bir ortam içerisinde faaliyet göstermesini sağlayabilmek adına futbol menajerlerini desteklemek,
Bu vesileyle bütün menajer meslektaşlarımızı da bu kuruluşa üye olarak,
menajerler olarak futbolun yönetiminde söz sahibi olma hedefimizde
bizimle birlikte olmaya davet ediyorum.”“Evet PROFAA geçen hafta resmi olarak kuruldu ve medya tanıtımı da yapıldı. Biz bu birliği kurmaya 2 sene önce FIFA’nın menajerlik sisteminde düzenlemeler yapmak için kurduğu FIFA Menajerler Komisyonundaki toplantılarımız sonrasında birkaç menajer arkadaşımız ile, bunlardan biri şu an PROFAA Başkanı olan Paddy Dominguez, böyle bir ihtiyacın olduğunu fark etmemiz sonrasında karar verdik. Bu kuruluş tamamen demokratik bir yapıda kuruldu ve düzenli aralıklar ile yapılacak seçimler ile birlik yönetimi üyelerin isteğine göre belirlenecek. Uzun vadede FIFA’nın paydaşlarından birisi olmasını hedeflediğimiz birliğimizin misyonu iki bölümden oluşuyor;
- Dünyanın dört bir yanından futbol menajerlerinin haklarını korumak ve katkıda bulunmak,
- Sektörün her zaman profesyonel bir ortam içerisinde faaliyet göstermesini sağlayabilmek adına futbol menajerlerini desteklemek,
Kaynak: TRT SPOR
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder