Sayfalar

22 Mayıs 2021 Cumartesi

Atletico'nun şampiyonluk yolu

2014 yılında, Simeone önderliğinde uzun yıllardır beklediği şampiyonluğu elde eden Atletico Madrid, 7 yıl sonra bir kez daha aynı başarıya ulaştı. Başkent ekibinin zirve yolculuğuna birlikte göz atalım...

17 Mayıs 2014 günü, Barcelona ile Atletico Madrid, ligin 38. ve son haftasında kozlarını paylaşmak üzere Nou Camp’ta buluştu.

Kader, iki ekibi ligin son haftasında karşı karşıya getirmiş ve mücadele, bir “şampiyonluk maçı”na dönüşmüştü. Barcelona hem sezonun hem de maçın doğal favorisiydi ancak Atletico Madrid, 18 yıllık şampiyonluk hasretine son vermek istiyordu.

Diego Simeone ve öğrencileri inanılmazı başararak, Şampiyonlar Ligi’nde saf dışı bıraktıkları Barcelona’ya ligde de boyun eğmediler. Atleti taraftarları, günün sonunda 10. kez şampiyonluk sevinciyle uykuya daldı.

O gün, 18 kişilik maç kadrosunda Arda Turan, Jose Ernesto Sosa ve Diego Ribas gibi tanıdık isimler de vardı. İki yıl arayla Şampiyonlar Ligi’nde iki kez final oynayan çekirdek, miadını doldurdu ve doğal olarak dağıldı.

Aradan 7 yıl geçti. Atletico Madrid için pek çok şey değişti. Yeni bir stadyum, yeni bir kadro, yepyeni bir mücadele... Şampiyon kadrodan geriye yalnızca Koke ve o dönem baş aktörlerden olmayan Jose Gimenez ile Saul Niguez kaldı. Bir de Simeone tabii...

Atleti, bu sene de tipik bir “Simeone takımı” görüntüsü çizdi. Sahada her zaman birbirine yakın oynayan, forvetleri de dahil ettiği takım savunmasını güçlü tutan, kimi zaman da pozisyon üretmekte sorun yaşayan bu ekip, tecrübeli antrenörünün liderliğinde, La Liga’nın zirve yarışını önde tamamladı.

Simeone’nin anahtar sözcüğü: Tutarlılık

Arjantinli çalıştırıcı, Atletico’nun başına geldiği günden bu yana aynı futbol kimliğini yansıtıyor. Avrupa Ligi’ni kaldırırken de, şampiyon olurken de, Şampiyonlar Ligi finalleri oynarken de, hatta ‘başarısız’ diye adlandırılabilecek dönemleri yaşarken de Simeone, en iyi bildiği oyun tarzını kullanmaya çalışıyordu.

Maçların bir bölümünde topun arkasına geçen, rakiplerini geride karşılayan ekibin buna çok uygun bir ‘çizgi kalecisi’ var: Oblak.

Simeone’nin, her epik sezonunda olduğu gibi hem çalışkan, hem de bulduğu pozisyonları değerlendirmekte usta bir golcüsü var: Suarez.

Takımda, farklı pozisyonlarda oynayabilen (Llorente gibi) çok yönlü orta sahalar ve yine orta saha karakterli kanat oyuncuları (Lemar gibi) var.

Gerek hücumda, gerek savunmada duran toplara çok önem veren, rakiplerine fiziksel üstünlüğünü hissetirmeyi arzulayan Atleti’nin kadrosunda, 1.80’in üzerinde tam 16 futbolcu var.

Oyuncularda, formasyonlarda, maç planlarında doğal olarak farklılıklar olsa da Simeone, tutarlılığını koruyarak yedi yıl aranın ardından bir kez daha şampiyonluk ipini göğüsledi.

Tabelada birçok oyuncunun imzası gizli

Senelerdir alışkın olduğumuz gibi, Madrid ekibinin skor katkısında dengeli bir dağılım var.

Fileleri en çok sarsan isim, 21 golle Uruguaylı futbol efsanesi Luis Suarez. Kendisine 13 golle Marcos Llorente, 10 golle Joao Felix, 9 golle Angel Correa ve 7 golle Yannick Carrasco destek verdi.

Sezonun esas büyük kazanımı, “şapkadan çıkan tavşanı”  Marcos Llorente oldu... Llorente, geçen yıl kariyer maçını oynadığı Liverpool deplasmanında iki gol atarken, sahada Diego Costa’nın yerini almıştı. Simeone, yıldız oyuncusunu bu sezon orta saha merkezinde neredeyse her rolde kullandığı gibi, kanatlarda ve hatta ‘kanat bek’ olarak da seyrettirdi.

Kağıt üzerinde, çok yönlülüğünü getirisi olarak kaleden uzak kalan pozisyonlara da kaydırılmasına rağmen Llorente, şu ana kadar tam 13 gol attı ve 12 de asist yaptı.

7 yıl önce kazanılan unutulmaz şampiyonlukta bir başka orta saha oyuncusu Raul Garcia tam 23 gole katkı vermiş ve zaman zaman hücumda tıkanan ekibin jokeri olmayı başarmıştı. Llorente, performansıyla küçük bir dejavu yaşattı gibi...

Avrupa’nın “duvarı” Atletico

Avrupa’nın beş büyük liginde, en az gol yiyen takımlar tablosunda Atletico da zirveyi zorladı.

En üst basamakta yer alan Lille, son hafta öncesi kalesinde 22 gol gördü. Fransız ekibinin en yakın takipçisi, 25 golle Simeone'nin öğrencileri oldu.

“Los Colchoneros”, sadece dört maçta kalesinde 2 gol görürken, ligdeki hiçbir rakibinden 3 ve üzeri gol yemedi.

Barça, forvetleriyle Atletico'ya şampiyonluk hediye ediyor

2012-2013 sezonunun sonunda Katalan ekibi, yıldız forveti David Villa ile yollarını ayırmış ve İspanyol golcünün yeni durağı Atletico Madrid olmuştu.

Villa, ligde toplam 18 gole direkt katkı sağlayarak Atleti'nin şampiyonluğunda büyük rol oynamış, Barça ise Neymar eklemesine rağmen rakibinin arkasında kalmıştı.

2020 yazında da benzer bir durum yaşandı. Koeman önderliğinde yola çıkan Barcelona, Luis Suarez'i 7 milyon avro bonservis bedeliyle Atletico Madrid'e sattı.

Uruguaylı golcü, takımın skor yükünü üstlendiği gibi, şampiyonluğu getiren golün altına da imzasını attı.

Gerçek bir kulüp efsanesi: Simeone

Son şampiyonluğunu 1996'da yaşanan Atletico Madrid'de, o kadronun üyelerinden biri Diego Simeone'ydi.

18 yıl boyunca aynı başarının hasretini çeken, Real Madrid ve Barcelona ile arasındaki makas gün geçtikçe açılan Atletico, büyük hasreti 2014 yılında dindirmiş, kupa yine Simeone'nin elinde yükselmişti. Bir farkla, teknik direktör olarak...

Aradan geçen yıllar, Avrupa şampiyonlukları ve finallerinin ardından Arjantinli teknik adam, futbolunun çağ dışı kaldığı ve her ne kadar bu oyunu başarıyla oynatsa da günümüz futbol iklimine yeterli gelmediği eleştirileriyle karşılaşmaya başlamıştı.

Simeone, bu kez 7 yıllık özlemi noktalayarak, en iyi bildiği yöntemle bir kez daha La Liga'yı dize getirmeyi başardı.

150'nin üzerinde maçta formasını giydiği, 500'ten fazla müsabakada antrenörlük yaptığı Atletico ile 9. kupasını kaldıran Simeone, gerçek bir "kulüp efsanesi" olarak tarihteki yerini alıyor.

Kaynak : Alperen Doğan / TRT SPOR

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder