"Futbolda şike kumpası" davasında açıklanan karar sonrası Fenerbahçe Başkanı Ali Koç basın
mensuplarına açıklamalarda bulundu.
Fenerbahçe'ye kumpas kuranların yargılandığı davada sanıklar ağır
cezalar aldı. Başkan Ali Koç, Yönetim Kurulu Üyeleriyle birlikte
23. Ağır Ceza Mahkemesi'nin Silivri Ceza ve İnfaz Kurumu’nda gördüğü
davadaki kararı dinlemeye gitti. Sanıklardan kapatılan Samanyolu Yayın
Grubu Başkanı Hidayet Karaca'ya 1406 yıl, dönemin İstanbul Organize
Suçlar ile Mücadele Şube Müdürü Nazmi Ardıç'a 1972 yıl, eski polis
memuru Ahmet Kalender'e 588 yıl, eski polis memuru Lokman Yanık'a 161
yıl hapis cezaları verilmesinin ardından Ali Koç, basın
mensuplarına şu açıklamaları yaptı:
"Fenerbahçe açısından üzülerek söylüyorum, tarihi bir gün. Keşke
bugünleri yaşamasaydık. Ben öncelikle Sayın Naim Beye, Naim Beyin tüm
ekibine, başından sona bu davayı takip eden arkadaşlara teşekkür
ediyorum. Kulübümüzün avukatları Özge Hanım, Yiğit Bey, yıllarını bu
işlere verdiler. Onlara da teşekkür ediyorum. Bununla beraber Yönetim
Kurulu Üyesi olarak bu konulardan sorumlu Fethi Bey’e de şu an
geldiğimiz noktada edinimlerimiz için teşekkür ediyorum.
FENERBAHÇE'NİN BU SÜREÇTE YAŞADIKLARI HİÇBİR HUKUKİ SONUÇLA KARŞILANAMAZ
Bir pazar sabahı başlayan ve Fenerbahçe’yi bugüne kadar maddi-manevi çok
büyük zararlara uğratan bu davada çok önemli bir dönüm noktasına
geldik. Hukuken süreç tamamlanmadı. Yargıtay’dan kararı bekliyoruz,
inşallah adli tatilden önce çıkar. Cezalar o kadar ağır ki bir şeylerin
değişeceğini sanmıyorum. Hukuki sonuçlar ne olursa olsun Fenerbahçe’ye
yaşatılanlar, Fenerbahçe Spor Kulübü’nün ve milyonlarca taraftarının bu
uzun süreçte yaşadıkları hiçbir kelimeyle, hiçbir hukuki sonuçla
karşılanamaz, ölçülemez. Tabii bunlar ana aktörler. Bir de bu işin yan
aktörleri var. Rüzgarın nereden estiğine bakarak o günlerin rüzgarına
göre Fenerbahçemizi kamuoyu önünde medya aracıyla ellerinde olan
köşelerle, çıktıkları televizyon programlarıyla resmen alkışlayan,
şakşaklayan, bu insanlardan medet umanlarla biz hukuken olmasa da
vicdanen hesaplaşacağız. Daha biz oraya gelmedik.
Ben Fenerbahçe Spor Kulübü Başkanı olarak Fenerbahçe adına konuşuyorum.
Ama Fenerbahçe, 3 Temmuz Davası, Kumpas Davası büyük resimde aslında bir
bölüm. Kul hakkı yediler. İftira attılar. İnsanlar kanser oldu, intihar
etti, çoluk çocuk utancından okula gidemedi. Yıllar sonra başlayan
askeri davalar olmak üzere kurguladıkları, planladıkları iğrenç
emellerine hizmet etmek için, bu ülkeyi yeniden dizayn etmek için
aldıkları güçle devletin kılcal damarlarına kadar sirayet ederek spor
olsun siyaset olsun, Türk Silahlı Kuvvetleri olsun ülkemize çok büyük
zararlar verdiler. Biz bunlardan bir tanesiyiz. Ben bu işe büyük resim
olarak bakıyorum. Allah bugünleri Türkiye’ye bir kez daha göstermesin.
Bu insanların bu kadar güç sahibi olmaları, devletin kılcal damarlarına
sızarak istedikleri her şeyi yapacak konuma gelmeleri; askerinden
emniyetinden yargısından pek çok bakanlıklara kadar nasıl müsaade
edildiyse bunlardan yeterince ders alınması lazım. Bu ders alındı mı
alınmadı mı ben emin değilim.
Bunun ülkemizde hiçbir zaman yaşanmaması için çocuklarımızın,
torunlarımızın bir daha bu işe enerji harcamamaları, meşgul
olmamalarının sağlanması için burada yaşananlardan Türkiye Cumhuriyeti
Devleti olarak derslerimizi almamız lazım. Ne kadar ders aldık emin
değilim ki bunlar bir daha olmasın.
FENERBAHÇE'YE İFTİRA ATAN KİŞİ VE KURUMLARLA HESAPLAŞACAĞIZ
Fenerbahçe’ye dönersek maddi ve manevi tahribat, zarar kolay kolay
karşılanabilecek konular değiller şu an. Şu an biz hukuki hakkımızı
arama safhasındayız ve bu yolculuğun sonuna gelmiş gibi gözüküyoruz. Bir
iki adım daha kaldı. Ondan sonra Fenerbahçe Spor Kulübü’nün
yaşadıklarının neler olduğunu, taraflı tarafsız herkesin kabul edeceği
noktaya geldik. Ama bizim için gidilecek daha çok yol var. Bunun
hesabını sormamız gereken daha çok kurum ve kişiler var. Biz olalım
başka birileri olsun, Aziz Başkan zamanında mücadelesini verdi, biz de
şimdi mücadelemizi veriyoruz. İstisnasız bu koltukta, bu görevde kimler
olursa olsun, hem resmi görevde olanlar, hem resmi görevde olmayanlar,
sonuna kadar bu mücadeleyi vereceğiz. Biz aslında mutlu değiliz, zafer
çığlıkları içinde değiliz. Biz aslında çok kızgınız, kırgınız ve bu
kızgınlık ve kırgınlık bu camia hakkını alana kadar devam edecek. Benim
şahsen en hesaplaşmak istediğim kesim de demin bahsettiğim gibi o
rüzgarı arkasına alarak, Fenerbahçe’nin yapayalnız olduğu bir dönemde,
bu terör örgütünün en kuvvetli olduğu, devletin bütün gücünü arkasına
aldığı dönemlerde, Fenerbahçe’ye her şekilde vuran, saldıran, iftira
atan, bu iftiraların meşrulaşması için medyasını kullanan bütün kişi ve
kurumlarla her şekilde hesaplaşacağız. Bu hukuken olamasa da, olmalı
bence, bu terör örgütünün en önemli ayağı medyasıydı, medyasıyla
tezgahlıyordu, polis-savcı-avukatları-hakimleriyle de kişileri,
kurumları çökertiyorlardı. Onların resmi medyasının dışında da medya
mensubu olduğunu savunan, bugün de hiç utanmadan kendi vicdanlarında
hesaplaşmadan bu örgüte lanet okuyanlar o dönemde isteyerek, bilerek
bunların maşası oldular. Fenerbahçe camiası, milyonlara sesleniyorum,
bunlarla da hesaplaşmalıyız. Ve bizim gücümüz milyonlarca taraftardan
gelmektedir. Ve biz sıkı sıkı, omuz omuza, hiç yılmadan, sabrederek,
bugüne kadar sabrettiğimiz gibi bunları bu yaptıklarına pişman edeceğiz.
Kulübümüzün maddi-manevi gördüğü zararların, 3 Temmuz tabi en büyüğü,
ama bizim başka yerlerde de haksızca gördüğümüz zararlar vardı, biz bir
şekilde bunları telafi etmemiz lazım."
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder