Sayfalar

16 Temmuz 2021 Cuma

İmkansıza inancın bittiği gün

10 saniye, birçok şeyin icrası için son derece yetersiz, hatta imkânsız bir süre. Lakin kimisi imkansızı gerçekliğe dönüştürmek için doğuyor… Dünya, Usain Bolt'u tanıdığı gün imkansıza inanmaktan vazgeçti.

“O gün yalnızca bir eleme turunu aştığımı zannediyordum. Gelmiş geçmiş en hızlı insanı yendiğimi öğrenmek için birkaç yıl beklemem gerekiyordu. Bunu çocuklarıma yıllar boyunca anlatacağım.”

Marcin Jedrusinski, Eurosport Polonya’ya verdiği röportajda 2004 Atina Olimpiyatları’nı bu sözlerle anlattı.

Aslında Atina, Jedrusinski için büyük bir başarı öyküsü değil. Final öncesi son aşamada Shawn Crawford’ın dahil olduğu 8 atlet arasında 7. sırayı alan Polonyalı sprinter, madalya mücadelesi vermeye hak kazanamamıştı.

Ancak ilk eleme turunda öyle bir hatıra edindi ki, tarih boyunca yalnızca kendisinin kurabileceği bir cümlenin sahibi oldu: “Ben, Olimpiyatlarda Usain Bolt’u yendim!”

18’inden sonra ‘yenilmez’

Atina Olimpiyatları’nda Bolt henüz 18 yaşındaydı. 1.96 boyunda, uzun ve ince bacaklı, bugüne dek alışılagelmiş kısa mesafe koşucusu profilinin çok dışında kalan bu çocuk, 200 metrenin ilk eleme turunda Jedrusinski’nin liderlik ettiği yarışı 5. bitirmiş ve elenmişti.

Belki geçmişe dönsek inanılması güç gelecek ama sadece 18 yaşında olduğu o gün, Bolt’un Olimpiyat Oyunları’nda altın madalya kazanamadığı son bireysel yarışa tanıklık etmiştik.

100 metre rekoru 1968 yılında defalarca kez el değiştirmiş, son olarak 9.95’lik derecesiyle Jim Hines tarafından kırılmıştı. Hines’ın tam 15 yıl koruduğu bu süre daha sonra Calvin Smith, Carl Lewis, Leroy Burrell gibi isimlerce geliştirilmiş, milenyum öncesi son olarak Maurice Greene’nin eline geçmişti.

Greene’nin 9.79’u altı yıl boyunca onu dünyanın en hızlı sporcusu yaptı. Sonunda, 2005’te Asafa Powell’ın Atina’daki unutulmaz performansıyla bayrak Jamaika’ya geçti. Powell’ın rekoru üç kez daha yine Powell tarafından geliştirildi. Ta ki sahneye Bolt çıkana kadar…

2008 Pekin Olimpiyatları öncesi New York’ta düzenlenen Reebok Grand Prix’si, Powell’ın rekorunu kırmak için dünya şampiyonu Tyson Gay ile Usain Bolt’u karşı karşıya getirmişti. Bolt, 9.72’lik derecesiyle yarışın kazananı olmakla yetinmemiş, atletizmin en büyük sahnesinden önce dünya rekorunun sahibi olmuştu.

Sırada, tarihin en hızlı sporcusunun dünya ile buluşması vardı…

‘Asrın yarışı’

Pekin Olimpiyatları’nda tüm gözler 100 metre yarışındaydı.

Otoriteler, bu yarışın tarihe geçeceği konusunda hemfikirdi. Dünya rekortmeni Usain Bolt, vatandaşı ve eski rekortmen Asafa Powell, son dünya şampiyonu Tyson Gay ve onları tahtlarından etmek isteyen Richard Thompson, Churandy Martina gibi pek çok sprinter…

Gazetelerde, 100 metredeki altın madalya mücadelesi için ‘asrın yarışı’ manşetleri atılıyordu. 1992’den bu yana en iddialı kadrosuyla gelen ABD Milli Basketbol Takımı ve Yao Ming’in önderliğindeki ev sahibi Çin’in mücadelesiyle birlikte bütün ilgi bu yarışta toplanıyordu.

Nitekim daha yarı final aşaması tamamlanmadan yaşanan büyük şok, gazete manşetlerini haklı çıkardı.

Dünya şampiyonundan yoksun bir final

Büyük finalden 5 gün önce mikrofonlar Tyson Gay’e çevrilmişti.

Dünya şampiyonu, dizinde yaşadığı sakatlığın etkilerinden tümüyle kurtulduğunu söylemiş ve tüm odağını büyük mücadeleye vermişti. Rakiplerinin gücünden ve yarışın zorluğundan haberdardı. Daha önce rüzgarın yardımıyla 9.70’in altına inmeyi başarmış olsa da, bu kez bunun dahi yetmeyeceğini düşünüyordu:

“Bolt 9.72 yaptığı an, Olimpiyat şampiyonu olmak için 9.6’lı bir derece yapmam gerekeceğini fark ettim. Aklıma bunu iyice yerleştirdim. Rüzgarsız da bunu başarabileceğimi, bu rekoru kırabileceğimi biliyorum.”

Ama öyle olmadı…

Tyson Gay, kariyerinin en büyük hayal kırıklığını yaşayarak yarı final serisinde elendi. Dünya şampiyonu, madalya mücadelesi için bileti kaçırdı.

10 saniye, spor tarihini değiştirdi.

16 Ağustos 2008: 100 metre tarihinin yeniden yazıldığı gün…

Büyük finalde Michael Frater, Darvis Patton, Usain Bolt, Richard Thompson, Walter Dix, Asafa Powell, Marc Burns ve Churandy Martina piste çıktı.

Kısa mesafe koşusunda uzun boyun dezavantajı hakkındaki genel kanıdan söz etmiştik. Vücut irileştikçe ve boy arttıkça, atletin bu kadar yakın bir mesafede aşması gereken hava direnci de artıyor. Üstelik çıkışta vücudunu ideal pozisyona getirmek için harcadığı zaman da uzuyor.

Bolt tam da bu sebepten, neredeyse her yarışında anlatıcılara aynı repliği sunduruyor: “Usain Bolt yine çok yavaş çıktı.”

Pekin’de de böyle oldu. 3 saniye sonunda Richard Thompson’ın net şekilde arkasındaydı. Sonra uzun bacakları ona ‘adım avantajı’ olarak geri döndü. Finiş çizgisine metreler kala çoktan arayı açmış, galibiyetini ve yeni dünya rekorunu kutlamaya başlamıştı: 9.69.

Bu müthiş bir gövde gösterisiydi. Yarışın sonunda vücut pozisyonunuzu bozarak kutlamaya başlıyor, ellerini göğsünüze vurarak izleyenleri coşturuyor, belki bu sebepten sürat de kaybediyor ama yine de dünya rekorunu ele geçiriyorsunuz.

O gün sporseverler tarihin en hızlı sporcusuyla tanıştı. Üstelik bu adam, yakaladığı dominasyonla takip eden iki Olimpiyat Oyunları’nda da altın madalyaları domine edecek, “Ya sonuna kadar ciddi olsaydı” sorusunu bir yıl sonra geliştireceği 9.58 ile yanıtlayacak kadar büyük bir efsaneydi.

Olimpiyatlar, unutulmaz spor hikayeleri ve büyük ikonlar çıkarmaya devam edecek. Peki onun gibisi gelecek mi?

Usain Bolt: Yaşayan en hızlı insan… Tokyo’da ve bundan sonraki her organizasyonda pistler onun ayak izlerini arayacak.

Kaynak : Alperen Doğan / TRT SPOR 
 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder