THY Avrupa Ligi'nin son şampiyonu temsilcimiz Anadolu Efes'in Real Madrid sınavını Akın Taş kaleme aldı.
Son üç senedir Avrupa'daki en iyi basketbolu oynayarak, 'yarım kalan hedef' parolasıyla çıktığı işi tamamlayan temsilcimiz Anadolu Efes; hiç şüphesiz ki bu senenin de favorisi konumunda.
Öyle ki koç Ergin Ataman da dahil olmak üzere şampiyon takımın (Çok cazip bir teklifle Barcelona 'ya transfer olan Sertaç Şanlı hariç) neredeyse tamamını her şeye rağmen takımda tutmayı başaran lacivert beyazlılar, Avrupa'da istikrarın başarının anahtarlarından birisi olduğunun fazlasıyla farkında.
Gerek takımın sezonu geç kapatması, gerekse Vasilije Micic ve Shane Larkin gibi takımın iskelet oyuncularının takıma geç katılması nedeniyle tam kadro çok fazla çalışma fırsatı bulamayan Anadolu Efes, bu eksiğini Panathinaikos, Partizan ve Armani Milano gibi sert takımlara karşı hazırlık maçları oynayarak kapatmaya çalışsa da geçtiğimiz hafta oynadığı Merkez Efendi Belediyesi Denizlispor karşılaşmasında sezona çok da hazır olmadığını söyleyebiliriz.
Ligde oynadığı bu karşılaşma sonrasında koç Ergin Ataman'ın da önemle vurguladığı gibi; takım savunma ve hücum anlamında henüz yolun başında.
Takımımızın bu seneki Türk Hava Yolları Avrupa Ligi macerasına göz atacak olursak; ekibimizin sezonun en zor maçlarını ilk haftalarda oynayacağını ve bu fikstür açısından da ligdeki en şanssız takım olduğunu söylemeliyiz.
Avrupa'daki ilk karşılaşmasına Real Madrid gibi bir hücum takımına karşı deplasmanda başlayan temsilcimiz, tıpkı ligde olduğu gibi burada da oldukça tutuk bir performans sergiledi. Geçen sene dörtlü finale giden yolda büyük farklarla yendiğimiz, oynadığımız oyunla adeta küçük düşürdüğümüz Real Madrid, maça da bu serinin bir rövanşı atmosferinde girdi.
İlk periyotta, özellikle de ilk 4 dakikada korkunç bir seri ile maça başlayan İspanyol devi Real Madrid karşısında Anadolu Efes savunması oldukça çaresiz kaldı.
Avrupa'nın belki de en iyi uzun rotasyonuna sahip olan Real Madrid, pota altında özellikle Walter Tavares üzerinden, ayakları rakibe kıyasla çok yavaş kalan Tibor Pleiss ve eski savunma agresifliğini ilerleyen yaşıyla birlikte gösteremeyen Bryant Dunston'a bariz üstünlük kurmayı başardı.
Ezeli rakipleri Barcelona'dan aldıkları yeni transferler Adam Hanga'nın bire birleri ve eski Efes'li Thomas Heurtel'in yırtıcı oyunları ile daha da agresifleşen eflatun-beyazlı ekibe karşı temsilcimiz, potasında gördüğü 12 sayıya karşın ancak 4 dakika sonra Larkin 'in zorlama bire birleri ile ilk sayılarını bulabildi.
Temsilcimiz savunmada aksayan yönlerini hücumda Larkin'in birebirleri ile kapatmaya çalışsa da, savunmada kısa oyuncularımıza karşı yardım savunmasını özellikle Hanga üzerinden iyi getiren Real Madrid farkın daha da açılmasını başardı. Maçın kaderinin de kısmen belli olduğu ilk çeyreğin son bölümlerine doğru savunmadaki agresifliğini Tavares ve Causeur ile daha da arttıran Real Madrid, iki ve üç numaralarından da istediği katkıyı almasını bildi ve temsilcimiz kabus gibi bir ilk çeyreği 17 sayı geride tamamladı.
İkinci çeyrekte takımın yeni transferi Petrusev'in beklenen pota altı katkısı ile oyuna giren Anadolu Efes ilk birkaç dakika hücumda Simon'un da katkısı ile farkı tek hanelere indirmeye çalışsa da, ev sahibi ekip önce Euroleague 'in en iyi genç oyuncularından Alberto Abalde'nin, ardından da tıpkı ilk çeyrekte olduğu gibi Yabusele'nin üçlükleri ile farkı maalesef 20 sayının üzerine çekmeyi başardı.
Geçtiğimiz sezonu Asvel 'de geçiren, çok istikrarlı olmasa da atletik fiziği ve sürpriz iç-dış şutları ile rakip savunmayı rahatlıkla aşabilen Fransız oyuncu Yabusele bugün temsilcimize özellikle ilk iki çeyrekte büyük sorun yarattı.
Tecrübeli oyuncularını gençlerin skora katkısı sayesinde dinlendirmeyi başaran ev sahibi ekipte bu bölümde yeni transferlerden Thomas Heurtel çıktı. İçeri penetreleri ve doğru pas tercihleri ile Anadolu Efes'e karşı çok kolay basket şansı bulan Real Madrid'e karşı temsilcimiz, çeyreğin geri kalan bölümünde Dunston'ın devreye girmesi ile farkı biraz olsun azaltmayı başarsa, ilk yarıyı toplamda 50 sayı yiyerek 15 sayı geride kapattı.
Üçüncü çeyreğe savunma anlamında olmasa da hücum anlamında çok daha etkili başlayan taraf olan Anadolu Efes, dümene takımın lideri Shane Larkin ve Euroleague'in en iyi asist yapan oyuncusu olan Vasilije Micic'in geçmesi ile farkı 10 sayıya kadar çekmeyi başardı.
Bu andan itibaren iyi reaksiyon gösteren ve temsilcimizin hücum silahlarını iyi kontrol etmeyi başaran İspanyol ekibi içeride Tavares ve Causeur ile yeniden pota altında büyük üstünlük kurmayı başardı. Pota altında kurduğu bu savunma-hücum koordinasyonu ile Anadolu Efes' in pivot bölgesindeki yumuşak karnını çok iyi kullanan ve koç Ergin Ataman'ı sık sık rotasyona zorlayan ev sahibi ekibin koçu Laso, 4 numara pozisyonundaki oyunculardan da istediği boş atışları bulmayı başardı ve temsilcimiz son çeyreğe tam 20 sayı geride girdi.
Farkın açılması ile her iki takımın da ritminin ve konsantrasyonunun azaldığı bu periyoda temsilcimiz Larkin ve Micic'in bireysel üçlükleri ile girse de; ev sahibi ekip tecrübesi ile farkın kapanmasına engel olmayı başardı.
Sergio Llull ve Rudy Fernandez gibi tecrübeli oyuncuları ile fırsatları değerlendiren ev sahibi ekip karşısında bu çeyrekte ön plana çıkan isim yeni transfer Filip Petrusev oldu. Bugün takımın skor yükünü Larkin ile birlikte en çok çeken oyuncu olan genç Petrusev tıpkı hazırlık maçlarında olduğu gibi bu maçta da ofansif anlamda oldukça iyi iş çıkardı.
Oyunun özellikle savunma anlamında hezimete uğradığımız bu karşılaşmadan temsilcimiz 82-69 gibi bir skorla yenik ayrıldı.
Sezonun bu açılış gününde temsilcimizin artı ve eksilerine göz atacak olursak ;
Takımın bu sene için birlikte az idman yaptığı ve savunma ve yerleşme hatalarının olduğu aşikar. Oyuncu kalitesinden ve performansından ziyade birlikte idman yapmakla kapanacak bu eksik için şu aşamada ne kadar yorum yapsak da yetersiz kalacaktır.Ergin Ataman gibi sert bir koçun bu kadar çok zaafları olan bir savunmayı zamanla oturtacağına hepimiz eminiz. Ancak Euroleague gibi bir arenada, toparlanma süreci ne kadar uzarsa takım o kadar yara alır. Bu uyum sürecinin ne kadar süreceği hepimiz açısından büyük bir soru işareti.
Takımın bir diğer handikabı ise savunmadaki yetersizlik ve uzun rotasyonunda takımın çok yumuşak kalması.
Sertaç Şanlı'nın takımdan ayrılması ile pota altı yardım savunmasında Alman pivot Tibor Pleiss'tan istediği verimi henüz alamayan temsilcimizde, bu mevkide Bryant Dunston oldukça yalnız kalmış durumda. İlerleyen yaşını da hesaba katacak olursak, Dunston'ın 20 dakikanın üzerinde alacağı sürelerde savunma anlamında ne kadar verim vereceğini hep birlikte göreceğiz.
Yaz döneminde çok fazla takım olarak idman şansı bulamayan temsilcimizin zamanla bu eksiklikleri gidereceği öngörülen bir durum, öyle ki geçen sezona da tıpkı bu sene gibi tutuk bir savunma ve koordine olamayan bir oyun profili ile giren temsilcimiz, takımda zamanla taşların oturması ile ligde en iyi takımlardan biri haline gelmişti.
Takımın en büyük artısı ise ekibin birbirini tanıyor olması. Şampiyon takımdaki o eski ruhu yakaladığı takdirde Euroleague 'de Anadolu Efes'in karşısında duracak kadro ve takım yok.
Avrupa'nın en büyük spor ve bahis sitelerinde de Barcelona' nın önünde şampiyonluk favorisi olarak gösterilen 'son şampiyon' temsilcimiz bu senenin de favorisi konumunda. Umarız ki tıpkı geçen sene olduğu lacivert-beyazlı temsilcimiz Larkin ve Micic gibi iki büyük oyuncu önderliğinde oyunuyla özlediğimiz Anadolu Efes'i en kısa zamanda bizlere tekrar izlettirir.
Kaynak : Akın Taş / TRT SPOR
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder