Spor ve bilimin etkileşiminin önemi ne? Spor, kendi içinde bilimden ne ölçüde yararlanmalı? Seçkin Renklibay yazdı...
Spor bilimleri alanında lisans eğitimi almış ve profesyonel yöneticilik yapan bir kişi olarak spor ve bilim etkileşimini çok değerli buluyorum.
Spor ve bilimin bir bütün olduğu ölçüde sürdürülebilir başarının branş fark etmeksizin yakalanabileceği görüşündeyim. Tüm bu detayların ışığında hem profesyonel hem de sağlık için spor yapma süreçlerini genetik yatkınlara göre sakatlık süreçlerini ve tüm bunların ne denli önemli olduğunu bilmek de gerekiyor sanıyorum. Tüm meslek gruplarında böyle değil midir? Zayıf yönlerimizi geliştirmenin bir yolunu ararız ve yeni versiyonumuzu bulma çabasında oluruz. İşte sporda tıpkı bu örnekteki gibi performansı etkileyen, gelişimi yavaşlatan, risk faktörlerini tespit eden etkenlerini bulmak başarı için anahtar faktör gibi.
Bazılarımız bir spor ya da dayanıklılık etkinliği için antrenman yapmanın nasıl bir his olduğunu bilir, ancak büyük günden önce bir yaralanmayla karşılaştığımızda tüm emeğimiz boşa gider. Ya da belki de en sevdiğimiz düzenli egzersizi, geldiğini görmediğimiz bir burkulma ya da zorlanma yüzünden mahvetmişizdir. İster profesyonel ister sağlıklı olmak için spor yapalım, sakatlığın bizi olumsuz etkilediği kesin. Tabii profesyonel olarak spor dallarıyla uğraşan insanlar için çok daha fazla ciddi sonuçları da olabiliyor. Örnek vermek gerekirse bir sponsorluk anlaşmasını kaçırmak, olimpiyat ya da o spor dalına özgü çok önemli bir şampiyonayı kaçırmak gibi...
Çok önemli spor organizasyona gidememenin maddi olduğu kadar psikolojik etkilerini de küçümsememek gerek tabii ki. Verilen emeği saymıyorum bile….
Gelelim çeşitli araştırmalara…
Spor yaralanmalarına karşı duyarlılığımızı tahmin edebilecek ve zayıf noktalarımızı önlemek veya güçlendirmek için antrenmanımızı buna göre değiştirmemize izin verebilecek bir DNA testi geliştiren eski Stanford profesörü Dr. Stuart Kim, araştırmaları sonucunda sporcuların sakatlık süreçlerini önceden tespit edebilen bir program hazırladı.
Dr. Stuart’ a göre ister hobi olarak önemli bir şehir maratonuna hazırlanın, ister profesyonel olarak olimpiyat oyunlarına; Her ikisinin de katılımı ve başarı hazzı neredeyse aynı. Dr. Stuart kurduğu merkezde, dallarında en iyi sporcuları bularak onlarla çalışma imkanı yaratmaya çalışıyor.
Yaptıkları çalışmaya göre DNA dizilimimizi analiz ederek stres kırıkları, sarsıntı ve ayak bileği, başparmak, diz ve omuz sorunları gibi yaygın yaralanmalara karşı duyarlılığınızı öngören genetik belirteçleri ortaya çıkarabileceklerini söylüyor. Bunlar beyzbol, amerikan futbolu, futbol, golf, tenis, koşu ve bisiklet sporlarındaki sporcuların tüm testleri ve verileri topladıklarını da belirtiyor.
Dr. Stuart tarafından kullanılan genetik testler, genlerimizin bizi nasıl etkilediğinin incelenmesi, DNA dizilimimize bakarak verileri ve araştırmaları kullanarak, DNA'mızın çeşitli özel yaralanmalara maruz kalma olasılığımız üzerindeki etkisini tahmin etmek için bir algoritma geliştirmiş.
Şöyle açıklıyor:
"Bir temas sporuyla uğraşan herkes beyin sarsıntısı riskini düşünmek zorundadır. Bu büyük bir olay ve kariyerinizi sonlandırabilir. Geçen yıl bir araştırma yaptım. Stanford ve beyin sarsıntısı için ilk iki güçlü genetik belirteci bulduğunu ifade ediyor. Sizi gen haritanıza göre yatkınlığınızı belirliyor da diyebiliriz.”
Risk haritanızı tespit ediyor
Düşük kemik yoğunluğu, stres kırığı için en büyük risktir ve dayanıklılık sporcularında stres kırığı endemiktir. Yaptıkları araştırmalarda Stanford Cross Country takımının yüzde 50'sinde stres kırığı oluşmuş ve bu veri takımı gerçekten mahvediyor. Ancak tekrarlayan bir kullanım yaralanması olduğu için önlenebilir.
Stres kırığı riski altında olduğunuzu biliyorsanız, antrenmanınızdaki etki miktarını azaltabilir, ayaklarınızın iyi olduğundan emin olabilirsiniz ve kemiklerinizi güçlendirmek için yapabileceğiniz her türlü vücut ağırlığı egzersizlerini yapabilirsiniz. Tüm bunlar için DNA'nıza dayanarak kemik yoğunluğunuzu tahmin etmek için bir algoritma geliştirmiş.
Ayak bileği burkulması en yaygın spor yaralanmasıdır ve bunun için genetik belirteçler bulmuş. Tenisçilerin ve golfçülerin omuz yaralanması, diz yaralanması ve başparmak yaralanması olasılığını tahmin edebiliyorlar:
"Belirli yaralanmaları tahmin etmek için gerçek dünyada genetik testler uygulamak, spor için büyük bir oyun değiştirici olabilir. Dünyanın dört bir yanındaki sporcuların eğitimi üzerinde büyük bir etkisi olabilir ve taraftarların en büyük yıldızların en büyük oyunlarda yarıştığını görme olasılıklarının daha yüksek olduğu anlamına gelebilir. “
Stuart'ın AxGen'i başlatma yolculuğu, yol boyunca birkaç yanlış dönüşle birlikte bir maraton gibi oldu. 2008 yılında, bazı sporcuları fiziksel olarak çok büyük ve güçlü yapan “süper kahraman genini” bulmak için yola çıktı. Bu bir başarısızlıktı, ancak bu girişimin kapısını açtı:
"2008'de yaşlanma üzerine çalışıyordum. Eski bir NFL oyuncusuyla öğle yemeği yedim ve aklıma spor genetiği yapma fikri geldi" diyor Stuart... Bilinmeyene atlamak için Stanford'da Gelişimsel Biyoloji Profesörü olarak güvenli işini bırakmanın "o kadar da akıllıca olmadığını" kabul ediyor. Ancak, kişisel hedeflerimiz ne olursa olsun, bunu yapmasının nedenleri ilham verici buluyor:
“Stanford'da görev süresi ve dünyadaki tüm güvenlikle tam bir profesördüm. Ama bir kaşif ruhuna sahip olduğumu hayal ediyorum. Bir araştırma profesörünün yapması gereken budur. Daha önce hiçbir bilim insanının gitmediği yerlere gitmek ve yepyeni bir şey yapmak. Spor yaralanmalarının genetiği konusunda bu tür araştırmalar yapan hiç kimse yok. Ve uygulaması kolay Yani düşündüm ki: 'Bunu uygulamak ve sporcular için yaygın ve faydalı hale getirmek için bir şirket mi kurayım yoksa akademik işimle mi kalayım?' Çok mantıklı değil ama kaşif olmak istediğim için bir fırsat gördüm ve bunu yapmam gerektiğini hissettim.”
Eski zaman adamları gemilerinde yeni dünyaya yelken açarken, bunun yeni dünya olduğunu bilmiyorlardı. Ve yeni bir dünya olacağını düşündüğümde, gitmeyeceğimi bilmiyorum. uçurumun kenarından denize açılmak gibi.
Ama güvende kalmaktansa denemeyi tercih eden bazı insanlar var.
Özetin özeti;
Aslında spor branşlarında hiçbir dal yoktur ki bilimden yararlanmamış olsun. Ancak sanırım sürdürülebilir başarılar için bilimsel veriler kadar bilimsel verileri yorumlamak ve antrenman metotlarını bu veriler ışığında uygulamak daha da önemli.
Kaynak : Seçkin Renklibay / TRT SPOR
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder