Fenerbahçe Başkanı Ali Koç Gündeme Dair Açıklamalarda Bulundu
Fenerbahçe Başkanı Ali Y. Koç, Samandıra Can Bartu Tesisleri'nde Fenerbahçe Televizyonu'na gündeme dair açıklamalarda bulundu.
Başkanın açıklamaları şöyle:
“Öncelikle bizleri izleyen herkese sevgilerimizi, saygılarımızı
iletiyorum. Bugün saat 16.00’a bir program koyduk, çok uzun
tutmayacağız. Ama ilerleyen günlerde birazcık daha kapsamlı bir
buluşmaya ihtiyacımız olabilir, bunu diğer basın mensuplarına da
açabiliriz. Ama sadece son günlerde yaşananları tekrar değerlendirmekte
fayda var diye bugüne programı koyduk”.
“Öncelikle güzel bir yaz kampı geçirdik. Evet, birkaç sene olduğu gibi
bazı transferlerimiz - elimizde olmayan sebeplerden- son dakikaya kaldı.
Ama genelinde iyi bir kamp dönemi geçirdik, ondan sonra da sezona güzel
bir başlangıç yaptık. Samandıra ile ilgili olmazsa olmaz olarak
adlandıracağımız ve başarı için de şart olan en iyi iklimi, en iyi
şartları tesis etmeye çalıştık. Bu da homojen bir yapı. Herkesin her
şeyden önce takımı öne koyduğu, aile ortamı yaratıldığı, birbiri için
savaşan, ‘hepimiz birimiz, birimiz hepimiz’ ruhunu sahaya yansıtabilecek
ve Fenerbahçe’nin çok hasret kaldığı şampiyonluğun kıymetini, değerini
bilecek, camianın beklentilerini karşılayabilecek ve hayatını, özel
hayatını diyorum ve profesyonel hayatını da bu saikler, bu hedefler
doğrultusunda yaşayabilecek bir ekip kurmaya, takım kurmaya çalıştık.
Biliyorsunuz takım kurmaya çalışırken de yine bizim elimizde olmayan
malum sebepler –Finansal Fair Play gibi- bütün o kısıtlamalara, manevra
alanımızı daraltan unsurlara rağmen bana göre elimizden gelen en iyi
kadroyu da kurduk. Yine bana göre, bize göre yani yönetici
arkadaşlarımıza göre de bugün baktığınız zaman kağıt üzerinde
Fenerbahçe’nin kadrosu en iyi kadrolardan biri veyahut en iyisi! Bize
göre en iyisi! Toksik unsurlardan Samandıra’yı arındırmak için
tespitlerimiz oldu. Bununla ilgili yaptırımlarımız oldu ve sanıyorum ki
iyi bir havayı yakaladık. Tabii bu iyi havanın ne kadar iyi olduğu, kötü
günlerde test edilir. Yani kazanmayı hazmetmek kolaydır, esas zor olan
kaybetmeyi hazmetmek ve kaybettiğin zamanda da ne kadar çabuk ayağa
kalkacaksın, ne kadar çabuk reaksiyon vereceksin, bu önemliydi. Ve 7.
haftaya lider girdik; takım da övülüyor, hoca da övülüyor, her şey güzel
giderken, ondan sonraki 4 haftada yaşadığımız ve bence futbolun olağan
akışına aykırı bir şekilde 4 haftada kaybettiğimiz puanlar, zaman zaman
sergilediğimiz performansımız doğal olarak zaten kırılgan olan
camiamızda ‘bu sene de mi boşa geçecek?’ endişelerini yarattı ve bir
nebze de ümitsizliğe ittiler ki insanın doğasında doğal olarak bu var.
Biz, Samandıra’da sezon başında tesis ettiğimiz ortamın daha da
güçlenmesi için daha da geliştirilmesi için çünkü doğru yol bu yol,
Yönetim Kurulu olarak, yöneticiler olarak daha fazla mesai vereceğiz.
Bununla beraber çok büyük değişikliklere gitmemizi gerektiren bir ortam
yok. Biz nasıl ki 4 hafta evvel bambaşka bir noktada olup 4 hafta sonra
bu noktaya geldiysek bundan sonraki 4 hafta da olumlu açıdan bambaşka
bir noktaya gidebiliriz. Daha 78 puan var. Hatırlarsanız iki sezon evvel
22. haftada şampiyonluğun en büyük adayıydık. 7 haftada 21 puanın
18’ini kaybettik. O zamanki hakem hatalarının hepsini hatırlıyorsunuz,
bizi seven sevmeyen, net karşı olanların bile kabul ettiği ‘Fenerbahçe 7
haftada doğrandı’. O da hayatın olağan akışına aykırıydı fakat ona
benzerlik, çağrışım yapıyorum ‘bu sefer doğrandık’ demiyorum, yanlış
yere çekmeyelim. Evet, hatalar oldu, saha içi hataları ama bir anlamsız
paniğe girildi diyebilirim. Fakat o iki sezon evvelki durumdan farklı
olarak daha sezonun çok başındayız ve bize göre şu an kaybedilmiş hiçbir
şey yok. Onun için biz ümidimizi kaybetmedik, camianın da ümidini
kesinlikle kaybetmemesi gerekir. Çünkü bu içinde bulunduğumuz enerjiyi,
ortamı, iklimi daha da geliştirirsek bindiğimiz dalı kesmiş oluruz.
Unutmayın ki Fenerbahçe’nin tüm şampiyonlukları özellikle son
şampiyonlukları çok zor, müşkül şartlar altında büyük mücadeleler,
emekler verilerek ve taraftarın desteğiyle ulaşılmıştır. Taraftar
konularına biraz sonra geleceğiz. Onun için çok büyük bir değişikliğe
gitmemiz gerektiren bir durum yok. Samandıra’da zaten tespit ettiğimiz
ve giderdiğimiz sorunları, tesis ettiğimiz ortamı birazcık daha
kuvvetlendirmek, güçlendirmek ve bununla beraber takımın da ortaya
koyacağı bir başkaldırıyla sahada, iyi günlere, normal günlere dönmemiz
son derece yapabileceğimiz bir şey. Bundan da zerre kadar şüphemiz yok.”
BİZ, YÖNETİM OLARAK HOCAMIZIN ARKASINDAYIZ
“Burası Fenerbahçe. Fenerbahçe’de yöneticiysen, başkansan, futbolcuysan,
teknik direktörsen diğer kulüplere istinaden hoşgörü ve kredin çok daha
azdır. Ne yazık ki son yıllarda geldiğimiz nokta budur, yani son 15-20
yılda geldiğimiz nokta bu. Rakibin hocası bir sorgulanıyorsa,
Fenerbahçe’nin hocası beş sorgulanır. Yönetimler için de bu geçerlidir.
Ama Sayın Vitor Pereira, ilk anons edildiği günden itibaren hedef
tahtasına kondu, daha birinci gün! ‘Yok, o gelecekmiş, yok bu
gelecekmiş, başka birini bulamadınız, edemediniz’. Bunlar yine aynı
Fenerbahçe kötü gittiği zaman coşkusu daha fazla artan, gerek medya
olsun gerek camia içi unsurlar olsun, aynı kimlikler, kurumlar..
Dolayısıyla Vitor Pereira, hem yabancı bir hoca olduğu için, yabancı
hocalara da fazla bir tahammül yok, işte çok sevdiğiniz, bildiğiniz
isimler vermeyeceğim, kendisine de söyledim, X bir Türk hoca 5-6 maç
kaybedince ‘sabır gerekiyor’ der; yabancı hoca için üçüncü, dördüncü
maçında başlar, yıpratmaya, dokunmaya… Türk hocaların doğal bir koruma
kalkanı vardır. Dolayısıyla hem yabancı hoca olması hem de
Fenerbahçe’nin hocası olması sebebiyle diğer kulüplerin hocalarına
nazaran hoşgörüsü, kredisi, sağlanan esneklik çok daha az. Dolayısıyla
maça 1-0 mağlup başlıyorsunuz. Vitor Pereira buraya geldi. Vitor
Pereira’nın buraya para için gelmediğini net bir şekilde ifade ederim:
Son 3 senede Çin’de kazandığı paralara bakarsanız, kendisine sormadığım
için burada telaffuz etmek istemiyorum ama akıl edemezsiniz, adam buraya
bir hikâyeyi bitirmeye geldi. Fenerbahçe’de yarım kalan hikayesin
bitirmeye geldi. Biz de kendisinin Türkiye’ye aşina olması, bizden
sonraki performansı, kariyeri, bizden önce ve sonra, altyapı
tecrübeleri, gençlere önem vermesi, kimyanın uyuşması vs. vs. buraya
getirdik ve doğru yaptığımızı düşünüyorum ve halen de doğru yaptığımızı
düşünüyorum. Vitor hocanın ‘yollayamıyor, yollar, tazminat mazminat’
lafları ediliyor. Bakın ilk önce hoca hedef alınıyor. Aslında hoca hedef
alınırken yıpratılmak istenen kişi daha çok benim! Son dönemde hoca
değişikliği, hoca borsası.. bakın şunu net bir şekilde söyleyeyim, benim
fıtratımda yok, hocaya da söyledim, ‘ben hoca ararsam ilk senin haberin
olur. Ben, arkadan iş çevirecek adam değilim, arkadaşlarım da değil.
Yani biz, bir taraftan hocamızla bu gidişatı düzeltmek için çalışacağız,
destek vereceğiz, eksikleri gidermek için öneriler vereceğiz, asgari
yapılması gerekenleri telaffuz ederken öbür taraftan hoca arayacağız.
Bu, bizim işimiz değil, bizim tarzımız da değil. Tabii ki her zaman B
planı olmalıdır ama şu an B planına ihtiyaç duyulduğuna ben inanmıyorum.
Galatasaray maçının da sonucu ne olursa olsun bu söylediklerim
geçerlidir. Biz, oraya gidip o maçı kazanacağız. O maçı kazanınca da
sorunlar bitmeyecek. Allah korusun olumsuz bir sonuçta da büyük radikal
değişikliklere gitmemizi gerektirecek bir şey olacağını sanmıyorum.
Futbolun doğasında her şey var. Dolayısıyla Vitor Pereira buraya geldi.
Baktılar yönetim derhal hoca değişikliğine gitmiyor, o baskıyı
göğüsledi, topu yumuşattı. Ondan sonra deniyor ki ‘Galatasaray maçından
sonra, Galatasaray’ın sonucuna göre gidecek’. Öyle bir şey yok! Onun da
farkına varınca bu sefer tazminat konusu gündeme geliyor. ‘Tazminatını
veremiyorlar, yollamıyorlar’ diyorlar. Bu, tamamen dezenformasyon!
Hocanın tazminatı yok! Bunu net bir şekilde söyleyeyim. Hocanın tazminat
pazarlığı yapmaya da ihtiyacı yoktu, az önce anlattığım sebeplerden
dolayı. Dolayısıyla hocayı göndermemizi engelleyecek bir konu varsa, o
konu tazminat değildir. Fenerbahçe’ye, taraftarlarına da bunu söylüyorum
ve hocanın da ne kadar samimi olduğunu; buraya gelip başarı için, yarım
kalan işi bitirmek istediği için ve yaptığı fedakârlıkları da
söylüyorum. Hoca, beş sene çalışmasa yine arkasına dönüp bakacak durumu
yok, çünkü 10 yıllık birikim sağlamış. Dolayısıyla hocanın buraya niye
geldiği de belli. Biz, yönetim olarak hocamızın arkasındayız! Takımımıza
da hocamıza da inanıyoruz, kendimize de inanıyoruz. Evet, sıkıntılı bir
dönem yaşadık ama az önce de söylediğim gibi 3-4 haftada bu noktaya
geliyorsak 3-4 hafta sonra da bambaşka bir noktada da olabiliriz. Bunu
buraya net bir şekilde koyalım. Kriz yönetiminde ne yaptık? Evet, bir
kriz yönetimi var. Bu krizi de yönetmeniz gerekiyor. Biz buraya her
geldiğimizde, her istişare yaptığımızda, her idmana katıldığımızda
görüntü vermiyoruz. ‘Dostlar alışverişte görsün’ durumumuz da yok. Hatta
sizler de bana her geldiğimde soruyorsunuz ‘haber yapalım mı?’ diye,
neredeyse hepsine ‘hayır’ diyorum. Bazen ihtiyaç olduğunu
düşünüyorsunuz, onun için yapmak istiyorsunuz. Şimdi burada hocamızla
tabii ki rapor alıyoruz, sebeplerini soruyoruz, düşüncelerini soruyoruz
ve hocanın ilk günkü inancı bugün de aynen devam etmektedir. Evet, ara
açıldı, 10 puan çok yüksek bir puan farkı gibi gelebilir ama unutmayın
ki bir takım arayı açtı, geriye kalan bütün takımlar aynı noktada,
özellikle ebedi dostlarımız ezeli rakiplerimiz! O yüzden oyun sistemi
çok tartışılıyor. Oyun sistemi tartışılır çünkü bu oyun sistemi tüm oyun
formasyonları arasında en zoru. Yani herkesin makine gibi çalışması
gerekiyor, herkesin aynı frekansta, çok yoğun fiziksel mücadele sarf
etmesi gerekiyor. O çarkta dönen bir dişli olmadığı zaman bu formasyonun
etkilenmesi diğer formasyonlara göre daha fazla. Belki de bu en zor
oyun formasyonlarından biri olan bunu yapacak da belki birkaç eksiğimiz
var. Sezon başında da bunu biliyorduk. Bazı kanat eksiklerimiz var. Hoca
bu riski alarak başladı. Ama 3’lü formasyon Türkiye’de tarihsel olarak
baktığınız zaman çok tutmuyor. Onu da değerlendirdik. Oyuncularımız için
olabilecek en iyi formasyonları konuştuk. ‘Git kafanı dinle’ dedik.
Herkes kafasını dinlesin, 24 saat bir şalteri kapayalım, ondan sonra da
buna çözüm buluruz. Geldiğimiz noktada da hocamız kendi eksiklerini
giderdiğini, oyun sistemiyle ilgili, bu kadroya uyabilecek neler
olabileceğini istişare ettiğini, çalıştığını, planladığını ki bu akşam
buraya da herkes dönüyor, görüşeceğiz ve işimize bakacağız. Bu kadar net
söylemek istiyorum size. Fenerbahçe Spor Kulübü Yönetim Kurulu,
hocamızın arkasından iş çevirip, başka hocalarla görüşmüyor! Gazetede
yazanların hepsi hurafe! Hoca değişikliğine gitmemiz söz konusu olursa
da ilk hocamız bundan bilgi sahibi olur. Hoca değişiklikleri de yaptık.
Fazla verim de alamadık. Biz, hocamızdan memnunuz. Problemlerin,
sorunların aşılabilecek olgunlukta olduğunu, varsa iletişim problemleri
onları yönetebilecek tecrübede olduğundan da hiçbir şüphemiz yok. Kaç
tane ülkede çalışmış, kaç tane şampiyonluk yaşamış vs. vs. Dolayısıyla
biz, bu şekilde devam edeceğiz.”
ESAS OLAN FENERBAHÇE’DİR
"Burada sezon başından beri Van Persie olayı yaratılmaya çalışıldı.
Fenerbahçe’nin hocasıysan hayatın zor, Fenerbahçe’nin futbolcusuysan
hayatın zor. Mesut daha sık oynamak istiyor. Haklı olarak. Oynamaya aç.
Sezon başında maç eksiğinin giderilmesi için aldığı süreler zaman
içerisinde arttı. Mesut’un neler yapabileceğini sadece hocamız değil
hepimiz biliyoruz. İyi bir Mesut’un yarattığı harikaları Dünya’da sayılı
futbolcunun yaratacağını bizlerde biliyoruz. Mesut’un kabiliyetlerini,
becerilerini burada tartışmaya gerek yok. Oyun sistemiyle Mesut’un
yapabildikleri belki zaman zaman örtüşmüyor olabilir. Hocamızın da
Mesut’a karşı ne bir ön yargısı var, hatta Mesut’u nasıl en iyi
değerlendirebileceğini de bizlere anlatıyordu. Mesut dolayısıyla aşık
olduğu ülkesine, çocukluğundan beri taptığı takımına geldi. Ve Dünya’ya
kendisinin ne olduğunu ispatlamak istiyor. Ben de aynı şeyi söylüyorum.
İnşallah da olur, şampiyonluk kadar istediğim bir unsur. Mesut’u burada
herkes çok seviyor. Çimcisinden aşçısına, en genç futbolcusundan en
yaşlı futbolcusuna kadar. Mesut’un da artık işine odaklanması lazım.
Ticari işleri bir yana koyup, Fenerbahçe’ye nasıl en iyi katkıları
veririm, nasıl Fenerbahçe için en fazlasını yapabilirim. Bunlara daha
fazla odaklanması gerekir. Fiziksel durumu da her geçen gün iyiye
gidiyor ama ne talihsizliktir ki, 10 günlük sakatlık yaşadı. Kayserispor
maçına çıkmadan önce takımla sadece bir idman yapabilmişti. Doğal
olarak kadroda yoktu. Sonradan girdi, oyunu nasıl çevirdiğini gördünüz.
Mesut’tan maksimum şekilde yararlanmalıyız. Bununla beraber Vitor
hocamız Mesut’tan en iyi şekilde nasıl yararlanabileceğini bir daha
gözden geçirmeli. Ona, yaratıcı ayaklarımıza daha uyan bir sistemi nasıl
tesis eder, onun özünde çalıştığı için bunları söylüyorum. Ama öyle
basında yaratıldığı kadar büyük bir sorun yok. Mesut oynamak istiyor,
oynamadığı için mutsuz. Zaman zaman da bunu dile getiriyor. Söylemek
istediğim, hocanın sorumluluğu sadece Mesut değil, hepsini en iyi
şekilde bu maratonda nasıl kullanabilirimi daha iyi gözden geçirmesi
gerektiğini düşünüyorum. Talihsiz sakatlıklar yaşandı. Şans hiçbir
zaman yanımızda olmadı. Hangi takımın üç kaptanı birden sakat, bana
söyleyin. Hoca elindeki kadronun en iyi kadro olduğunun bilincinde. Bunu
da en iyi şekilde, en verimli şekilde kullanması gerekiyor. Burada esas
olan Fenerbahçe’dir. Ne başkanı, ne hocası, ne herhangi bir sporcusu
Fenerbahçe’nin üstünde değildir. Esas olan Fenerbahçe’nin maç
kazanması, puanlar alması, ve neticesinde başarısıdır. Hepimizde bu
bilinçle, bu sorumlulukla işlerimizi yürütüyoruz."
BAŞARI YAKALANACAKSA EN ÖNEMLİ UNSUR TARAFTARDAN GEÇMEKTEDİR
"Öncelikle herkesin görüşüne saygılıyım. Ben aynı kânaatte değilim,
arkadaşlarım da aynı kainatta değiller. Ne olduğunu, niye olmadığını
etraflıca konuşalım. Şunu da söylemek istiyorum. Bizim sadece bu sezon
değil, geldiğimizde beri hangi şartlarda bu kutsal görevi yerine
getirmeye çalıştığımızı tarih yazacaktır. Konuşulanlar var,
bilinmeyenler var. Bilinip konuşulmayanlar var. Zamanı gelince tarihte
yazacaktır, bizler de bunu ifade edeceğiz. Burada mali konulara falan
hiç girmiyorum. Ama bilin ki, rakiplerimiz şampiyon olmak için bir efor
sarf ediyorsa, Fenerbahçe’nin en fazla beş efor sarf etmesi gerek.
Taraftarlarımızın kendilerine şunu sormasını istiyorum. Niye
Fenerbahçe’de olan bazı şeyler başka camialarda olmuyor. Bunun çok
irdelenmesi lazım. Niye Fenerbahçe’deki, -atıyorum- eski yöneticiler,
diğer kulüplerin eski yöneticileri benzer hareketler içinde olmuyorlar.
Veya Fenerbahçe’nin ayrılan bir sporcusu yorumcu olunca söz konusu
Fenerbahçe ise ne kadar daha fazla tenkit, eleştiri ‘aman adil
gözüküyüm’ ayağı yaparken diğer takımların eski sporcularının kendi
kulüplerine ne kadar sahip çıkıyorlar, biz niye böyle değiliz, diye
kendilerine sormalarını istiyorum. Bu medyadaki Fenerbahçeli sporcu
olmayıp da, yorumcular olur, Fenerbahçeli yorumcular olur. Sorun
taraftarlar kendilerinize. Niye söz konusu Fenerbahçe iken, Fenerbahçeli
yorumcuların kulüplerine yaklaşımıyla diğer takımların yorumcuların
kulüpleriyle yaklaşımı arasında siyahla beyaz kadar fark var. Tekrar
sorun kendinize taraftarlarımız. Bazı federasyonlarda kulüpleri temsil
eden isimler var. Bu isimlerin bazıları kulüplerinde yöneticilik yapmış
isimler. Nasıl oluyorda Futbol Federasyonu’nda sadece bu sezon için
söylemiyorum. Diğer takımların mensubu yöneticiler Federasyon işlerine
nasıl kendi kulüplerine sahip çıkıyorlar, buna mukabil nasıl oluyor da
Fenerbahçe’nin ‘söz konusu Fenerbahçe’yi temsil ettiği söylenen’ biz
kimseye vermedik federasyona o tarafta değiliz. Ama nasıl oluyor da
Fenerbahçe’ye en çok zararı Fenerbahçeli olan yöneticiler veriyor.
Federasyonda olan yöneticiler. Bugün daha da berrak şekilde bu geçerli.
Dolayısıyla ilk önce taraftarlarımızın bilmesi lazım ki, burada başarı
yakalanacaksa en önemli unsur taraftardan geçmektedir. Bu saydıklarımı
göz ardı etmeden taraftarlarımızın bunu sorgulamasını istiyorum. Keza
sosyal medya için de öyle. Diğer takımlarda böyle sosyal medya
bölünmüşlüğü yok."
HER TÜRLÜ SAMİMİ PROTESTOYA, ELEŞTİRİYE SAYGIM SONSUZDUR
"Şimdi taraftarın tepkileri. Ben her zaman ne dedim, taraftar hancıdır,
geri kalan yolcudur. Her türlü gönülden samimi protestoya eleştiriye
boynumuz kıldan incedir. Saygım sonsuzdur. Ama gönülden ve samiminin
altını çizmek istiyorum. Taraftarlarımız doğal olarak bu sezona
gelirsek, yedi sezondur yaşananların verdiği mutsuzluk, kırılganlık,
beklenti, özellikle son iki sezondur 7-8 hafta çok iyi başlayıp, sonra
düşüş yaşaması. Yine bu sezon bunu yaşıyoruz konumuna gelmeleri ve
bununla ilgili endişelerini ifade etmelerini gayet net bir şekilde
anlıyorum. Çözüm bu değil. Herkes protesto yapabilir. Herkes demokratik
ortamda hür görüş ve ifadelerini zikredebilir ama bir Fenerbahçe
taraftarına ki Fenerbahçe taraftarı için ayrı bir parantez açmak
istiyorum, hiçbir camia yok ki, söz konusu kendi kulüpleri olduğu zaman
taraftarı elini taşın altına koyup, gerektiği zaman camiasına kalkan
olmuş, gerektiği zaman geri gelen şampiyonluklarda takımlarına destek
olmuş, itici güç olmuş. Tarihe bakın, sportif veya sportif olmayan
unsurlarda böyle bir camia yoktur. Dolayısıyla böyle olan camianın
taraftarlarının kötü giden bir maçta ‘üç, üç’ diye bağırmalarını veya
beraberliği yakalayacak penaltıyı atarken, protesto etmeleri veya rakip
gol atamadığı zaman 'ah, vah' yapmaları bize yakışıyorsa aynaya bakın,
kendinize sorun. Bu bize yakışmıyor."
BAŞKANA ZARAR VERMEK İSTEYENLER TAKIMA DA ZARAR VERDİKLERİNİ UNUTMASINLAR
"Başkanınıza istediğiniz kadar protesto edin, istediğiniz kadar kızın
ama maç sonuna bırakın. Bu futbolcuların günahı yok. Biz kazanacaksak bu
futbolcularla, bu yönetimle, bu ekiple kazanacağız. Her türlü şekilde
ifade edebilirsiniz ama şunu da bilin; bu protestoların içinde bir kesim
de var ki tamamen başkanı yıpratalım, bir yerde takati, gücü kalmasın…
Ama bunu yaptığı zaman da benden çok takıma zarar verildiği de
unutulmasın. Evet, 10 puan gerideyiz. Hiç kapanmayacak puan farkı değil.
Geçmişte Türkiye Liglerinde ikinci yarılarda bu puan farkları
kapatılmıştır. Bu sene de olmaması için hiçbir neden yoktur. Şunu da
rakiplerimize bir mesaj olarak söylemek istiyorum; şu an puan farkı
olabilir ama bazen isminiz, bazen tarihiniz, bazen gücünüz ve taraftar
desteğiniz sizi şampiyonluğa hiç beklemediğiniz anda götürür. Onun için
kimse rehavete de kapılmasın. Biz bacağımızdan tutulup aşağı
çekilmediğimiz müddetçe geçmiş sezonlarda olduğu gibi veya birileri
özellikle itilmediği takdirde bu yarışın içinde olacağız. Bunu net bir
şekilde söylüyorum. Hiçbir şekilde tereddütüm yok. Tek tereddütüm, bu
tribün olayları devam ettiği takdirde bu çocuklara zarar veriyor. Bu
çocuklar hepimizden daha çok üzülüyorlar. Bu çocuklar hepimizden daha
çok üzülüyor, yabancısı, Türk’ü yenildiğimiz zaman. Beni her türlü
tenkit edin ama oyun bitene kadar, sonuna kadar takımımızı, -futbol
olur, basketbol olur- desteklemeye devam edin.
Taraftarlarımızdan şunu da unutmamalarını istiyorum. Şanssızlık ve
haksızlık unsurlarını unutmamalarını istiyorum. Şanssızlığa bakın, 5
penaltı attık, 3’ünü kaçırdık. Avrupa Ligi’nde o penaltılardan biri
girse bugün tablo bambaşka olacaktı. Bu ne yönetimsel, ne hoca…
Basketbola bakın. En iyi takımlara karşı son topta yenildik. 4 maç.
İkisini alsan tablo bambaşka. Şans ne hikmetse hiç yanımızda olmadı. 4
sezondur yanımızda olmadı. Kayserispor maçı, 4 top direkten döndü. Ona
ayrı bir parantez açacağım. İç sahada yaşadıklarımıza ben anlam
veremiyorum. Bu da futbolun olağan akışına aykırı. Geçen sezondan bir
örnek verelim. Biz 1 sezon içinde aynı takımla, aynı yönetimle, aynı
hocalarla deplasmanda puan rekoru kırdık, iç sahada puan kaybetme rekoru
kırdık. Bu normal değil. Kendi sahamızda anlam veremediğimiz sonuçlar
oluyor. Yendiğimiz maçlarda bile devreye 2-0 önde giriyoruz, nispeten
zayıf bir rakip. ‘3-4 mü yaparız’ diyoruz, 2-1 bitiyor, yüreğimiz
ağzımıza geliyor. İç sahada çözemediğimiz bir durum var. İnşallah onu da
aşabiliriz. Son Kayserispor maçı çok güzel bir örnek. Olmayacak şeyler
oluyor. Geçen sezonki iç saha puanımız, dış saha puanımız. Normal değil
bir sezon içinde aynısının yaşanması. İnşallah onu bir şekilde
aşabiliriz. Sırf bu unsurlardan dolayı da özellikle taraftarın desteğine
ihtiyacımız var."
TRİBÜNLERDE HAREKETLENMELERİN OLACAĞININ SİNYALLERİNİ SEÇİM ÖNCESİ VERDİLER
"Tribünlerde hareketlenmelerin olacağının sinyallerini geçen sezon seçim
öncesi verdiler. Biz kardeşi kardeşe kırdırtmadık hiçbir zaman. Onun
kombinesini iptal et, buna bedava bilet ver, tribünleri bölelim…
Fenerbahçe tribünleri son yıllarda ciddi bölündü, kavgalar çıktı. Bizde
öyle bir yaklaşım yok. Biz taraftarımıza sesleniyoruz, bizim sizin
sevgimize, desteğinize ihtiyacımız var. Hiç olmadığı kadar var. Biz bunu
taraftarımız olmadan, o destek olmadan yapamayız. Büyük resmi iyi
görün, satır aralarını iyi okuyun ve bu takımın şampiyon olmasını
istiyorsanız da şimdiden havlu atmayın. Biz atmadık, bizim ümidimiz
kesilmedi, sizinki de kesilmesin. Devre arasında da gerekiyorsa bir şey
yapılır, her türlü müdahale yapılır, bu kriz de yönetilir. Fenerbahçe
yükselişe geçecektir. Buna hiç şüphem yok. Taraftarların tabii kendi
seçimi. Desteklemek, desteklememek onların vereceği bir karar. Ben
sadece görüşlerimi sizlerle paylaşmak istiyorum.
Bundan hiç şüphem yok. Taraftarlar tabi onların kendi seçimi, yani
desteklememek onların vereceği bir karar. Ben sadece görüşlerimi
sizlerle paylaşmak istiyorum. Şimdi stattan hareketlenme olacağından
bahsettik. Daha 3. hafta ve Altay’la maça çıkacağız, İzmir’de Altay’a
karşı. Kazandık maçı. Ondan sonra ‘Ali Koç istifa’ hashtagi başlattılar.
O dönemde hocaya çok prim veriliyordu. 4. hafta oldu, 3 galibiyet ve
sıfır gol yemişiz. Sivas’la 1-1 berabere kaldık. Başkan Vekilimiz Erol
Bey maç sonrası açıklama yapacakken 50-60 kişi protestoya başladı. Biz,
bütün stadın o bölümündeki kameraları inceledik. İnceledikten sonra
gördük ki 3 kişi maça dahi girmemişler. O 3 kişiyi tespit ettik ve
maçtan önce 2-3 saat geriye gittik, maça da girmemişler. Stadın
etrafında dolaşıyorlar ve maç sonu oraya toplanan işte 40-50 kişi neyse
onları böyle ateşliyorlar, yönetime karşı. 4. hafta 10 puanımız var, 1
gol yemişiz, işler iyi gidiyor, takım iyi top oynuyor ve orada başladı.
Dolayısıyla bugün geldiğimiz noktada bunların olmasını zaten
bekliyorduk. Onlarda da bir öz güven var, tribün tarafından bizim
yıpratılmamız… bu şey gibi bir haset de var işin içinde. O haset
sahipleri de bu odunu yakarsın ya yavaş yavaş yanar yanar yanar bir
noktada kül olur gider odun. Bizi de o şekilde, beni özellikle
yıpratmaya çalışıyorlar. Ama anlayamadıkları bir şey var, ben bu
dayanıklılık testini geçtim. Ben, mevcudiyetimize zarar verdiğine veya
ana hedeflere odaklanmadığına inanırsam göre hareketlerimizi yaparız.
Bunu da konuşacağız sonra. Taraftarı şey yapmak istemiyorum. Bırakmak
istemiyorum ama taraftarlarımıza demin söylediğimi kendilerini
sorgulamalarını ve en azından bu tuzağa düşmemelerini istiyorum. Niye,
Fenerbahçe’de yaşananlar başka kulüplerde yaşanmıyor? Bu eski yönetimler
olur, eski sporcular olur, yorumcu olan, camianın kendini ileri
gelenleri olarak görenlerin kazandığımız zaman hiç ortaya çıkmayıp en
kötü sonuçta fırsat bilip ortaya çıkıp sosyal medyada yangın ortamına
çevirmeleri... Federasyonda Fenerbahçeli olanların kulübe verdiği zarar,
diğer kulüplerin temsilcilerinin tutumu, davranışı, yorumcular, medya
keza öyle. Bazı tipler var hiçbir zaman başkan olmayacaklarını
biliyorlar. Hani muhtemel bir seçim olur, başkan adayları çıkar, onlara
‘beni de unutmasınlar, beni de kadrolarına alsınlar’ diye yaptığı
çıkışlar. Bunlar bizde oluyor, başka kulüplerde olmuyor. Taraftarımızın
bunun iyice bilincinde olmasını özellikle rica ediyorum. Bizim
şampiyonluklarımız hep daha zor olmuştur. Bu sene de olacaksa yine daha
zor olacaktır ama olmaması için de hiçbir sebep yoktur. Taraftarımıza
tekrar üstüne basarak söylüyorum. Sizin desteğinize, kayıtsız şartsız
sevginize en ihtiyacımız olan dönemden geçiyoruz. Buna göre de en doğru
seçimi yapmanızı sizden istirham ediyorum.
“Huzursuzluk olmasını da gayet iyi anlıyorum, anlayışla karşılıyorum.
İçinde bulunduğumuz psikoloji, son 7 yıl, son 2 senede yaşananlar, hak
veriyorum ama bu işin çözümünün bu olmadığını söylemeye çalışıyorum.”
BİZİM ŞAMPİYONLUK ŞANSIMIZ AYNEN ETMEKTEDİR, EN İYİ KADRO DA BİZDE
“Hocamıza da takımımıza da inanıyoruz ve arkasındayız. Gerekli
müdahaleleri de yapacağız, olmamamız için bir sebep yok. Evet, çok daha
zorlaştırdık. Ama 3 hafta evvel nerdeyse 4 hafta evvel, 3-4 hafta sonra
aynı noktada olabiliriz bu bazı kesimleri çok mutsuz edecektir. Yani
Fenerbahçe’nin en kötü gidişatlarını fırsat kollayıp piyasaya çıkan
insanları mutsuz edecektir. Biz de aramızda kimin ne olduğunu biliyoruz.
Bana saldırılar, salvolar devam edecektir. Sağ olsun Fenerbahçe
taraftarı en kötü günde de sahip çıktı. Fenerbahçe taraftarı hem stada
geldiler ama milyonlardan bahsediyoruz. Yani sizin gördüğünüz tepkiler
kadar kaç misli destekler de var. Yönetimsel konulara biraz sonra
geliriz. Onun için bizim şampiyonluk şansımız aynen etmektedir. En iyi
kadro da bizde. Sistemsel değişiklikleri yapıp da hızlı bir şekilde
devre arasına girerken arayı kapamak, devre arasında da ihtiyacımız olan
transferleri yani hep konuşuyoruz bunları duruma göre tespit edip
gereken hamleleri yapmak. Rahat olsun taraftarlar ama içinde
bulundukları psikolojiyi de gayet iyi anlıyorum.”
BİZ HEDEFLERİMİZDEN SAPMADIK, TARAFTARLARIMIZ DA İNANMAYA DEVAM ETSİN
Genel Kurula gidecek miyiz, gitmeyecek miyiz? Burada arkadaşlarımızla
istişare ettik. Sonuçta bu hepimizin vereceği bir karar. Bizim görev
süremiz belli. Geldiğimizden beri Fenerbahçe için yapmak istediklerimiz,
hedeflediklerimiz de sportif ve spor dışı konular da belli. Ne
şartlarda bu kutsal görevi yerine getirmeye çalıştığımız da belli. Bizim
hedeflerimizden sapan bir şey yoktur. Biz, bu hedeflere
ulaşamayacağımıza inandığımız gün bir dakika bile kendimiz düşünmeden
gerekeni yaparız. Öyle bir gün içinde olmadığımızı düşünüyorum. Ben
Genel Kurulda da söyledim, ‘Varsa çıkacak bir aday, çıksın,
değerlendirelim’. Bizim herhangi bir nihai hedeften sapan bir durumumuz
yok. Bu doğrultuda çalışmalarımıza devam edeceğiz. Benim
taraftarlarımızdan özellikle ricam onlar da inanmaya devam etsinler.
Arda Güler’inden Sosa’sına, çimcisinden hocasına bizi, bu kulübü
desteklemeye devam etsinler çünkü 7’den 70’e tüm Fenerbahçelilerin omuz
omuza verdiği, kenetlendiği bir ortamda bizi kolay kolay kimse
durduramaz ama şu bulunduğumuz ortam bize fayda sağlamıyor. En azından
onu söyleyeyim. Az önce 7 yıllık hasrete de değinmiştim. Biz de
istiyoruz bu hasreti gidermeyi ama büyük resmi görüp hedefe hep beraber
odaklanmamız gerekiyor. Sonra diğer camiaların ne kadar uzun yıllar
şampiyonluk göremediğini unutmasın, özellikle belli yaşta olan
taraftarlar. O yüzden biz, kendi işimize bakalım. Bu takımın, bu
hocanın, bu yönetimin etrafında toparlanalım, kenetlenelim ve sezon
sonunda da ne gerekiyorsa hesap vermemiz, hesabını veririz. Ama şimdiden
havlu atmayı Fenerbahçelilik ruhuna yakıştıramıyorum. Son dönemde
kazandığımız şampiyonluklara da bakarsanız zaten hep zor olmuştur.
Hiçbir kolay şampiyonluğumuz yok. Belki bir nisan ayında ilan ettiğimiz
şampiyonluk, onun dışında hep zor olmuştur, 2000’li yıllarda yaşadığımız
şampiyonluklar. Ya geriden geldik ya FETÖ ile mücadele ettik.
Dolayısıyla Fenerbahçelilerden bu sözlerimi hassasiyetle dinlemelerini,
hedeflerimize olan inancımızın kaybolmadığını, kaybolduğu taktirde zaten
gerekeni bizim yapacağımızı, istifa etmenin en kolay yol olduğunu,
inanın hayat çok daha huzurlu olur, herkes işine gücüne bakar ama biz,
gücümüzün yettiği kadar, elimizden geldiği kadar, biz olalım olmayalım
bundan sonra Fenerbahçe Spor Kulübü’nün yönetimini Fenerbahçe’den kimlik
bulanlara değil yani Fenerbahçe ile var olanlara değil, Fenerbahçe için
var olanlara devam ettirmesi için de elimizden geleni yapacağımızı
burada adım gibi söylüyorum. İnancımız kaybolursa bir dakika tereddüt
etmeyiz. İnancımız devam ettiği müddetçe de her şeyle, her şekilde
mücadele ederiz. Er meydanına gelmek isteyen varsa oraya da geliriz.”
BENİM YIPRANMAM İÇİN FENERBAHÇE’NİN KÖTÜLÜĞÜNÜ İSTEYENLERE DE BURADAN SELAM OLSUN
“Teşekkür ederim. Kısa zamanda bir daha toplanıp, daha kapsamlı
taraftarlarımıza bilgi vermekte fayda var. Taraftarlarımızın şunu
bilmesi lazım; bizim, ben ve arkadaşlarımın hem geçen dönem hem bu
dönem, bu kulübün bir kuruşuna zarar gelmemesi için her türlü
hassasiyeti gösteriyoruz. Ve hiçbir zaman ‘maddi manevi fedakarlık
yaptık’ demiyoruz, demem de! Ama diğer taraftan da biz, bu kulübün
kaynaklarını kendi işlerimiz için, kendi ihtiyaçlarımız için
kullanmadık, kullanmayız da! Bunun da önüne her türlü kalkan oluruz.
İlerleyen haftalarda ne demek istediğimi insanlar daha iyi anlayacaklar.
O yüzden sırf benim pozisyonumda olmamam için, benim yıpranmam için
Fenerbahçe’nin kötülüğünü isteyenlere de buradan selam olsun. İnşallah
siz; hayallerinize, arzularına, geçici mutluluklarınıza kavuşamazsınız!”
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder