Sayfalar

2 Şubat 2022 Çarşamba

Gedson Fernandes & Beşiktaş birlikteliği

Merakla beklenen transfer sürecinde sona gelindi ve Gedson Fernandes, Beşiktaş ile anlaştı. Bu satırlarda, Portekizli yıldızın siyah-beyazlı ekibe neler katabileceğini ve hangi sebeplerle transferinin talep edildiğini değerlendirdik.

Türkiye’de oynadığı yarım sezonun ardından ismi ligimizin farklı takımlarıyla anıldı ve transferi yılan hikayesine döndü.

Yaz döneminden bu yana devam eden sürecin sonunda Gedson Fernandes, sezon sonundan kadroya katılmak üzere Beşiktaş ile anlaşma sağladı.

Birden fazla ekiple ismi anılan, ülkemizde kısa süreli de olsa başarılı bir geçmişi bulunan ve spor kamuoyunda ses getiren bir hamle haliyle üzerine konuşmaya değer oluyor.

Bu satırlarda, sizlerle Gedson Fernandes & Beşiktaş birlikteliği hakkında fikirlerimi paylaşacağım.

Çaylar-kurabiyeler hazırsa başlayalım.

Gedson Fernandes neden bu kadar talep edilen bir oyuncu?

Sporseverlerin yaz döneminden bu yana yaşanan transfer rekabeti üzerine zihinlerinde canlanan bir soru var: Gedson Fernandes bulunmaz Hint kumaşı mı? Neden kulüpler ısrarla kendisini kadrolarında görmek istiyorlar?

Tıpkı NBA’in yaşadığı dönüşüm gibi dünya futbolunun elit liglerinde son birkaç yılda ‘eksiksiz oyuncu’ arayışına girildi. Güçlü yönleri ne olursa olsun belirgin zaaflar gösteren yıldızlar, takımlarının her şart ve oyun şablonu içerisinde sürdürülebilir futbol oynamalarını frenler hale geldiler ve gün geçtikçe yerlerini kaybettiler.

Bu durum aslında dolaylı yoldan Süper Lig gibi dünya trendlerini geriden takip eden futbol ortamları için fırsat teşkil ediyordu. Artık yer bulunamayan 10 numaralar, üretim gücü yüksek ancak temposu eksik orta sahalar, gol potansiyeli sunan ancak takımlarını rakip alanda tutamayan santrforlar gibi şaşaalı ancak tüm ihtiyaçları karşılamayan futbolcuları Süper Lig’e getirebilmeye başladık.

Ne var ki artık ligimizde de bulunduğu pozisyonda pek çok işlevi aynı anda görebilen oyuncular kullanmak elzem hale geldi. Özellikle Anadolu kulüplerinin gençleşen teknik heyet seçimleri ve antrenörlerin modernleşme arayışları, ligin dominant oynaması beklenen takımlarının tüm zaaflarını ortaya çıkardı.

Dünyanın büyük kulüpleri, oyunlarının boşluklarıyla yüzleşmemenin ilk şartının asgari fiziksel gereklilikleri karşılayan ve hangi bölgede oynarsa oynasın oyunun iki yönüne hitap eden oyuncular olduğunu fark ettiklerinden beri transfer politikalarını değiştirdiler.

Çok özel isimler olmadıkça kısa bekler transfer edilmiyor çünkü oyuncu ne kadar iyi olursa olsun 1.85-1.90’lık rakibine hava topu vermesi engellenemiyor. Yüzünü dönmeye muhtaç forvetlerden kaçılıyor çünkü her rakibin buna izin vermeyeceği biliniyor. Belli oranda top çıkarma kalitesi olmayan stoperler en yüksek seviyede kalıcı olamıyor.

Orta sahalarda da şart görülen temel nitelikler oluştu. Geniş alanı paralelinde oynayan bir partnere ihtiyaç duymadan kontrol edebilen, savunma eforu koyabilen, hem rakip karşılamada hem ön alan presinde top kazanabilen, yüzü dönük değilken de takımını baskıdan çıkarabilen ve iki ceza sahası arasında gidip gelebilen, sahanın her bölgesinde aktif oyuncular aranıyor.

İşte Gedson Fernandes’i “bulunmaz Hint kumaşı” gösteren etmen, az veya çok oranda bu niteliklerin tamamına sahip olan en gerçekçi transfer hedefi olması.

Böyle bir orta saha, oynadığı takıma ne katabilir?

En önemli faktör, bu tip oyuncuların amiyane tabirle ‘taşınmaya’, yani profillerinin dolduramadığı boşluğu kapamak için takımın kendilerine göre kurgulanmasına ihtiyaç duymamaları.

Beşiktaş’ın bu sezon kurduğu orta saha hattı taşınmaya ihtiyaç duyan futbolculardan oluşuyor. Aslında bu isimlerle de sonuç alabilmek mümkün ancak oyun temposunu onların istediği seviyeye indirmek ve çok iyi bir savunma yerleşimi oluşturmak gerekiyor. Top kazanıldığında rakip kaleye süratle inilemeyeceği için güçlü bir set oyununun ve duran top etkinliğinin de beraberinde gelmesi gerekiyor. Yani antrenörlük becerisinin çok daha ön plana çıkması mecburi hale geliyor. Örnek olarak, benzer tempodaki oyuncularıyla Abdullah Avcı bu sezon bunu başardı.

Sezon başı kadro planlanırken Atiba Hutchinson’ın yaşadığı düşüş muhtemelen tahmin edilmiyordu. Aslında hesaba katılması gereken bu durum, Atiba’nın bizleri alıştırdığı olağanüstü performanslar nedeniyle perdelenmiş olsa gerek… Zira fiziksel gücü yüksek bir Atiba, orta sahada bağlayıcılık görevini görebiliyor ve daha az efor sarf eden oyuncuların eksilerini kapatabiliyordu. Josef-Atiba ikilisi Ljajic’i, Oğuzhan’ı taşıyabiliyordu. Beşiktaş bu sezon bu güçten mahrum kaldı.

Gedson Fernandes transferi siyah-beyazlı ekibe bu lüksü yeniden armağan edebilir. Josef-Gedson ikilisi tam formlarıyla sahanın her noktasına dokunmayı vaat ediyorlar. Haliyle onlara eşlik edecek üçüncü oyuncuyu taşıyabilmeleri beklenecek. Bahsi geçen üçüncü oyuncunun da pek çok işleve hizmet eden bir isim olması halinde dominant bir orta saha oluşacak.

Biraz detaylara inelim.

Gedson Fernandes, savunma önüne yerleştirilerek alanının kısıtlanmaması gereken bir isim. Bununla beraber, klasik tabirle takımın 6 numarasının önünde konumlanarak top alabildiği gibi bu oyuncunun paralelinde de verimli olabiliyor. Bu durum, tek başına oyunu yönlendirmekte zorlanan takım arkadaşlarını rahatlatıyor. Bu sezon sırtı dönük top alırken çevre kontrolü zayıf kaldığı için yaptığı top kayıplarından şikayet edilen Taylan Antalyalı, Gedson Fernandes’le birlikte oynarken bu zayıf yönünü hissettirmiyordu.

Portekizli yıldızın dahil olduğu denklemde oyunu sınırlama ihtiyacı azalıyor. Satır aralarında belirttiğim gibi mevcut kadrosuyla Beşiktaş’ın topla düşük tempoda oynaması, kaybettiğinde de dar bir alana kümelenmesi gerektiğini düşünüyorum. Oysa Gedson atletizminin dahil olduğu orta saha, takım boyunu uzatırken ve pres oranını yükseltirken daha cesur davranabilir.

Bu durum bir kontratak tehdidi kazanmayı da beraberinde getiriyor.

Kevin N’Koudou’nun sakatlık süreciyle birlikte Beşiktaş’ın kontratak tehdidi çok düştü. Larin ve Ghezzal gibi önceliği rakip alana yerleşmek olacak kanatların yanında topla mesafe kat edemeyen orta sahalar size bu imkanı sağlamıyor. Zaten siyah-beyazlı ekibin Sergen Yalçın döneminde üretken gözükmesine rağmen farklı mağlubiyetler aldığı periyodun altında bu neden yatıyordu. Kazandığı her topla koşmak isteyen anlayışa karşı oyuncular süreklilik sağlayamıyor, takım genişledikçe rakiplere fırsat tanınıyor ve beraberinde üst üste goller yeniyordu.

Geçen yıl Aboubakar’ın topu ön alanda tutabilmesi ve Atiba’nın çok daha iyi durumda olmasının yanında Beşiktaş’ın atletizm seviyesi oyunu hızlandırabiliyordu. Genel bağlamda vasat bir sezon geçirmesine rağmen Mensah ve lig sonunu çok iyi oynayan N’Koudou’nun varlıkları bir kontratak tehdidi katıyordu. Ancak Mensah çoğu zaman aksiyonları doğru oynamayı başaramadığı için oyunun bütününü sınırlıyordu.

Gedson Fernandes, hem top taşıma hem de hareket halindeyken doğru kararı vererek dağıtabilmesi sayesinde siyah-beyazlıların geçiş oyunlarına boyut atlatabilir. Ayrıca bu profildeki pek çok muadilinin aksine kapalı savunmaya karşı da üretkenlik sağlayabiliyor.

Kadro nasıl şekillenebilir?

Elbette ki bireyi değerlendirirken dahi bütün odaklı ilerlemek gerek.

Gedson’u Tottenham’a götüren yönü hemen her özelliğe sahip olmasıydı fakat bu özelliklerin tümünü mükemmel seviyede yapmıyordu. İyi bir pasör, iyi bir üretici olmasına rağmen bu yükü tek başına sırtlayabilecek profilde değil.

Bu bağlamda Ghezzal’in varlığı orta saha oyuncularına büyük kolaylık katıyor. Yine de merkezi tamamlayacak üçüncü oyuncunun maç genelinde aktif olabilen, eforlu bir kilit açıcı olması bu transfere anlam katar. Eğer orta sahanın son üyesi daha çok forvet özellikleriyle ön plana çıkan bir oyuncu olursa, bu kez sol kanada takımı daraltabilecek ve pozisyon üretebilen bir oyuncu eklenmesi gerekir.

Yine Beşiktaş’ın savunma çizgisini öne çıkarabileceği, açık alanda ya da bire bir eşleşmelerde çeviklik sorunu yaşamayacak ve en önemlisi, rakip forvetlere temas etmekten kaçınmayacak bir stopere ihtiyacı olacak. Siz hangi oyun anlayışıyla sahada olursanız olsun Gedson maçın belli bölümlerinde içgüdüsel olarak topla birlikte koşmaya ve doğal olarak takım boyunu uzatmaya yönelecek. Arkasında hantal bir ikili ile bu özellik belli oranda zarar verebilir.

Potansiyel riskler

En başta maliyeti geliyor. Bireyden bağımsız olarak Türk kulüplerinin ekonomik gerçekleri çerçevesinde bu tip meblağlar ödemeleri her daim tehlikeli. Bunun altında pazarlama, oyuncuya değer katma ve tanıtım yönünden eksiklerimiz nedeniyle başarılı oyuncu satışları yapamıyor oluşumuz yatıyor.

Gedson Fernandes, büyük umutlarla transfer olduğu İngiltere’de bekleneni veremedi. Benfica’dan da tümüyle rotasyon dışı bırakılmış halde geliyor. Dolayısıyla Süper Lig’de iyi performans göstermesi halinde dahi Avrupa kulüplerinin öncelikli transfer hedeflerinden biri olmayabilir.

Portekizli yıldız, fiziksel açıdan Türkiye standartlarının üstünde olmasına rağmen Premier Lig temposuna ayak uyduramadı. Ayrıca ülkesinde daha iyi olabilmek için yeterince çaba göstermeyişiyle eleştirildi. Genç yaşından ötürü geçmişi hakkında yeterince referans oluşmadığı için kesin dille bir mental problemden söz etmek zor ancak yine de bu kimlikte futbolcular için iletişimi güçlü teknik direktör seçimi kritik.

Türkiye'ye gelen atletik ve çift yönlü oyuncular, bir süre sonra buradaki oyun ve idman ritimleriyle birlikte tempolarını kaybetme tehlikeleri yaşıyorlar. Gedson gibi futboldaki var oluşunu bu şekilde anlatabileceğimiz futbolcuların ritimlerini koruyabilmeleri ve Beşiktaş'ın kendisinden uzun yıllar faydalanabilmesi adına, kadro ve oyun planlamasını yüksek tempoya uygun şekilde dizayn etmesi gerekebilir.

Ve tabii ki oynamadan geçen süre… 6 aydan uzun süreli kaybın telafi edilip edilemeyeceği yine Gedson’un çabasıyla şekillenecek.

Bir süre daha Türk futbolunun gündemini üst perdeden meşgul etmesi muhtemel birliktelik hakkında fikirlerimi toparladım. Gedson Fernandes’in Beşiktaş kadrosuna katılacağı 2022-2023 sezonuyla beraber beklentilerin ne düzeyde karşılık bulacağına şahitlik edeceğiz. Bu satırlara vakit ayırdığınız için teşekkür ederim.

Yeni konu başlıklarında buluşmak dileğiyle…
 

Kaynak : Alperen Doğan / TRT SPOR

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder