Fenerbahçe Kulübü Başkanı Ali Koç, Türkiye Futbol Federasyonu yapısı, Trabzon'da açılan pankart, 28 şampiyonluk konusu ve sezona dair açıklamalarda bulundu.
Yönetim Kurulu Üyelerinin de hazır bulunduğu toplantıda Başkanın açıklamaları şu şekilde:
“Geçmiş bayramınızı kutlarım. Anlatacak çok şey var. Soru cevap da var. Arkadaşlarımın en büyük ricası ‘Çok uzatma’ diyorlar. Ama sizinle konuşacağım konularla ilgili en az 8-10 tane basın toplantısı yapabiliriz. Aylardır sistematik şekilde ortaya konan 2010-11 şampiyonluğuyla ilgili söylemler, zaman zaman eylemlerle muhatap oluyoruz. Ancak 30 Nisan Cumartesi günü oynanan maçta yaşananlar biz Fenerbahçelilerin tahammül sınırlarını zorlamış, hatta aşmıştır. Bir takımın 38 yıl sonra şampiyonluğu veya herhangi bir takımın şampiyonluğu bizi ilgilendirmez ancak hiçbir başarı, hiçbir şampiyonluk kuralları ve hukuku çiğnemeye ve başka kulüplere dil uzatma hakkını kimseye vermez. Zira kazanmanın da kaybetmenin de rekabet etmenin de bir asaleti vardır. Hayatın her alanında olduğu gibi saygı bekliyorsanız saygılı olmayı da bileceksiniz. Bu her zaman çift yönlü bir yoldur.
2010-11 şampiyonluğumuza göz diken kulübe ve bu konudaki garip duruşuna cevap vermeden önce konuyla ilgili 3 ayrı hatırlatma, bilgilendirme yapmak istiyoruz. İlki Sayın Cumhurbaşkanımızın konuya dair duygu ve düşünceleri. (Cumhurbaşkanımızın 3 Temmuz sürecinde Kulübümüze yazdığı mektup hatırlatılır. Mektubu okumak için tıklayınız.)
İkinci bilgi, 2016 yılında Cumhurbaşkanlığı resmi internet sitesinde yayınlanan, başlığı da ’10 soruda 15 Temmuz darbe girişimi ve Fetullahçı Terör Örgütü’ olan içeriğe bakalım. Kronolojik akış var ve 15 Temmuz’a giden yolda Sözde Şike Davası da bu adımlardan biri olarak ifade ediliyor. Bu şemada göreceğiniz gibi 15 Temmuz ve 3 Temmuz bağı alenen sergileniyor. Kim tarafından? Cumhurbaşkanlığı resmi internet sitesi tarafından.
Son olarak paylaşmak istediğim başlık ise Türkiye Cumhuriyeti İçişleri Bakanlığı tarafından basılan, ‘FETÖ Fetullahçı Terör Örgütü’ adlı, önsüzünü Fenerbahçe Spor Kulübü Kongre Üyesi olan İçişleri Bakanı Sayın Süleyman Soylu’nun yazdığı kitaptır. 95. ve 96. sayfalardan alıntı: “2010 yılında HSYK'nın yapısında yapılan değişikliklerle seçimle belirlenen üye koltuklarını örgüt ele geçirmiştir. Bu sayede Yargıtay üyelerinin büyük bir kısmını belirleyebilmiştir. Örgüt, yargı yapılanması aracılığıyla hukuksuz bir biçimde yürütülen Ergenekon, Balyoz, Askeri Casusluk, Oda TV, Şike gibi kumpas davaları ile sansasyon yaratmıştır. Bu kapsamda, yargı yapılanması üzerinden ülke dinamikler örgüt lehine tasarlanmaya çalışılmıştır.” Sayın İçişleri Bakanımıza şundan da teşekkür etmemiz lazım. Kutlamalarda 38 yıl sonra gelen şampiyonluğu da ifade etmesi de aslında gerçeklerin bir kez daha devlet kademesinden teyit edilmesi olmuştur. Ne kadar bizi üzse de Kongre üyemiz olarak o görüntüler, en azından şampiyonluğun 38 yıl sonra geldiğini söylemesi de buradan çıkaracağımız pozitif bir geri bildirim olabilir.
MAHKEMELERİN HEPSİNİN ORTAK PAYDASI, 3 TEMMUZ’UN FETÖ OPERASYONU OLDUĞUDUR. TEZ ZAMANDA CAMİANIZI GERÇEKLERLE TANIŞTIRIN, ONLARI GERÇEKLERE ALIŞTIRIN
Trabzonspor’un yöneticilerine sesleniyorum. 8 şampiyonluğunuz olduğunu ne kadar iddia ederseniz edin, hayal dünyasında yaşarken gelin size birazcık gerçekleri hatırlatayım. Önce yurt içindeki davalar var. 3 Temmuz Sözde Şike Davasında verilen Yargıtay kararı var. Fenerbahçe’ye saldıranların yargılandığı Kumpas Davasının kararları var. Devletimizin duruşu, mahkemelerin kararı hepsinin ortak paydası nedir biliyor musunuz? 3 Temmuz’un bir FETÖ operasyonu olduğudur. Bu gerçek tüm mahkemelerce kanıtlanmıştır. Ayrıca Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı, İçişleri Bakanlığı, meclisi, iktidarı, muhalefeti dahil olmak üzere tüm Türkiye tarafından kabul görmüştür. Siz hariç. Bütün bunlar yetmediyse konuya bir başka pencereden bakalım. Söz konusu kulübün 10 yıl boyunca başvurdukları her kapıdan reddedildiklerini mahkeme kararıyla hatırlayalım. Kararları hatırlatmak için ekrana da koymak istedik. CAS, UEFA, FIFA, İsviçre Federal Mahkemesi kararları… Gidebileceğiniz her mahkemeye gittiniz, kapı kapı dolaştınız. Yurt içi, yurt dışı avukatlara dünyanın parasını harcadınız. Hatta tuttuğunuz avukatların bazılarının zaman içinde FETÖ’cü avukatlar olduğu da ortaya çıktı. Havaalanlarından yorgun fotoğraflarınızı servis ettiniz, camianıza sahte umut pompaladınız. Hatırlarsınız 80’li yıllarda hayali ihracatçılar vardı. Sayenizde hayali şampiyonluk vadeden yöneticiler gördük. Bakalım literatürümüze daha neler kazandıracaksınız. Kısacası hiçbir girişiminizden istediğiniz sonucu alamadınız. Neden? Çünkü haklı değildiniz. Alsaydınız o kupa bu müzede durmuyordu. Hatta 8 şampiyonluğunuzda bir kupanız eksik olacak. Yerini nasıl dolduracaksınız bilmiyorum ama fiziken o kupa sizin yanınızda olmayacak. Bugün tüm bu hukuki gerçeklere rağmen hala '2010-11 şampiyonuyuz' diyerek kendinizi kandırıyorsunuz. Size naçizane önerim, tez zamanda camianızı gerçeklerle tanıştırın, onları gerçeklere alıştırın.
HERKESİ ÖLDÜRMEYİ AMAÇLAYAN, BELKİ DE ÜLKEMİZİ KARIŞTIRMAYI HEDEFLEYEN , HALA FAİLİ MEÇHUL OLAN BİR SUİKAST EYLEMİNE AÇTIĞINIZ PANKARTLA SAHİP ÇIKTINIZ
Gelelim bugünün bir diğer konusuna. Silah namlusu ucunda Fenerbahçe’yi temsil eden bir görselle tribünlerden tüm Türkiye’ye mesaj verdiniz. 7 yıl önce içinde 39 kişiyi taşıyan Fenerbahçe takım otobüsüne hem de Trabzon il sınırında yapılan, herkesi öldürmeyi amaçlayan ve belki de ülkemizi karıştırmayı hedefleyen –bize göre burada da FETÖ’nün parmağı var ama neyse- hala faili meçhul olan bir suikast eylemine açtığınız pankartla sahip çıktınız. Bakın Türkiye’de faili meçhul olaylar var ama bu seviyede, bu önemde hiçbir faili meçhul olay yoktur. Üstüne basarak söylüyorum. Konusu suç teşkil eden, suçu ve suçluyu öven bu pankartı oraya asanlar, buna yol verenler bu cesareti nereden buluyorsunuz? Bu hadsizliği neye güvenerek yapıyorsunuz? Amacınız nedir? Kulüp yönetiminin bu durumdan haberi olmaması söz konusu değildir, örneğini birazdan vereceğim. Maçın federasyon temsilcisinin bundan haberinin olmaması, üstlerine bunu iletmemesi, bundan federasyon yöneticilerinin bilgisinin olmaması mümkün değildir. Çünkü o süreçlerin nasıl işlediğini biz de biliyoruz. Biz de Süper Lig’deyiz, biz de maç yapıyoruz, biz de aynı kurallara tabiyiz. Size uygulanmayan. Keza maçın güvenliğinden mesul olan kamu görevlilerinin de bu yakışıksız durumu amirleriyle, amirlerinin de ilgili makamlarla paylaşmış olmama ihtimali yoktur. Bu yapılan kural ve hukuk tanımazlığın, kendini ayrıcalıklı hissetmenin bir başka örneğidir. Kendi taraftarlarına ‘silahsız sevinin’ çağrısında bulunup o maçta silahlı bir pankartı oraya asmak, sadece dizginlenmeyen Fenerbahçe kompleksinizin bir parçası değil, tam bir akıl tutulmasıdır. Hiç mi sorumlu, hiç mi aklıselim bir insan yoktu o gün orada. Hiç kimse, ‘Durun, ne yapıyorsunuz?’ diyemedi mi?
İSTANBUL’DA İSTİSNASIZ UYGULANAN KURALLAR, SÖZ KONUSU TRABZON OLDUĞU ZAMAN KURAL TANIMAZLIK… ACABA BİLMEDİĞİMİZ BİR UNSUR MU VAR? EMNİYET MÜDÜRLÜĞÜMÜZÜN KURALLARI ŞEHİRLERE GÖRE FARKLI MI İŞLİYOR?
Bizim stadımızda 12 yaşında Ferdi hayranı Hollandalı bir çocuk
yabancı dilde ‘Formanı alabilir miyim?’ yazıyor. Stat girişinde yabancı
dilde olup bu pankartın ne dediği anlaşılamadığı için pankartın içeri
sokulmasına izin verilmemiştir. Bir de bu devasa paçavra pankarta bakın.
Soruyorum: İstanbul’da istisnasız uygulanan kurallar, söz konusu
Trabzon olduğu zaman kural tanımazlık… Acaba bilmediğimiz bir unsur mu
var? Emniyet Müdürlüğümüzün kuralları şehirlere göre farklı mı işliyor?
Oradaki yetkililer, devletimizi temsil edenler kuralları uygulama
konusunda çekiniyorlar mı, korkuyorlar mı? Eğer çekinip korkuyorlarsa
kimden çekinip korkuyorlar?
SÖZ KONUSU MAÇTA AÇILAN PAÇAVRADA TASVİR EDİLEN AŞAĞILIK
MESAJLAR AÇIKTIR. BU CAMİA HİÇBİR ZAMAN KUDRETİYLE, GÜCÜYLE,
TARAFTARIYLA BU İŞLERE MÜSAADE ETMEZ. BİZ GERİ DURMAYIZ
Bakın Fenerbahçe Spor Kulübü camiası, taraftarlarımız sizlere
sesleniyorum. Bizleri en iyi sizler anlıyorsunuz. Söz konusu maçta
açılan paçavrada tasvir edilen aşağılık mesajlar açıktır. Bize bu mesajı
yollayanların selamını geçmişte olduğu gibi bugün de aldık, bir kenara
not ettik. Merak etmesinler kendi küçük hesapları için ülkemize ve
insanımıza her türlü tahribatı ev tahriki vermekten çekinmeyenler gayet
iyi bilmelidir ki biz bu kavgaları vermekten geri durmayız. Bunu
aklınızın bir yerine kazıyın. Bugün ben olurum, yarın başkası olur. Bu
camia hiçbir zaman başında kim olursa olsun kudretiyle, gücüyle,
taraftarıyla bu işlere müsaade etmez. Biz geri durmayız. Her devirde ve
her kurumdan bulabildikleri kullanışlı maşaları da dahil olmak üzere
hepsinin maskelerini düşürür ve dimdik ayakta kalırız. Devletimin en üst
seviyesindeki insanlara sesleniyorum, artık müsaade etmeyin bu konuma
gelmemize, durumların bu noktaya gelmesine. Ve kimsenin Fenerbahçe’nin
izzetinefsiyle oynamasına, değerlerine hakaret etmesine de müsaade
etmeyiz.
SİYASİLERİN TARAFSIZ DURUŞLARI SÖZ KONUSU TRABZONSPOR OLUNCA SERGİLENMİYOR
Düşünebiliyor musunuz öyle bir pankart Fenerbahçe’nin stadında açılsaydı
neler olurdu? Evet, biraz da siyasilere birkaç mesaj vermek istiyorum.
Ne yazık ki maçta ve kutlamalarda verilen görüntüler sanki devletimizin
de bu kutlamaların bir parçası, bir tarafı gibi algılanmasına sebebiyet
verdi. Ne yazık ki diyorum çünkü aşta Cumhurbaşkanımız olmak üzere
tarafsızlığa son derece önem veren, hassasiyetle yaklaşan devletimizin
siyasetçileri, bürokratları vardır. Hatırlayacağınız gibi Yüksek Divan
Kurulumuza şeref verdiği zaman Sayın Cumhurbaşkanımızı, o gün maçımız
vardı, davet ettik. ‘Ben sadece Avrupa maçlarına giderim. İnşallah bir
Avrupa maçına gelirim.’ dedi. O inceliği, hassasiyeti gösterdi. Ya siz!
Bu duruma sebebiyet veren Sayın Bakanlarımıza da birkaç sözüm olacak:
Herkesin olduğu gibi siyasetçilerimizin de bir takıma gönül vermeleri
gayet normaldir. Çünkü takımlara gönül verirken hangi meslekte
olacağımızı zaten bilmiyoruz, çocuğuz. Ancak özellikle son yıllarda
Trabzonspor’u tutan bakanlarımız, milletvekillerimiz, belediye
başkanlarımız ve devlet görevlilerinin bunu açıkça sergilemeleri,
şampiyonluk dilemeleri, bu camianın kendini ayrıcalıklı hissetmesine
sebep oluyor. Daha da önemlisi Türk futbolunu yönetenler üzerinde etki
ve baskı yaratarak, futbolun tüm dinamiklerini alt üst ediyorsunuz.
Böyle bir atmosferde Türk futbolunun başta TFF, TFF kurulları, hakemler
olmak üzere tüm paydaşlarını –medyası da dahil- ve karar mekanizmalarını
etkiliyor ve baskı altında bırakıyorsunuz. Türk futbolunda zaten zayıf
olan adil rekabet ortamının tamamen ortadan kalkmasına sebebiyet
veriyorsunuz.
BİZ TFF’NİN KÖHNEMİŞ, YOZLAŞMIŞ YAPISINA KARŞIYIZ ÇÜNKÜ ORADA
BİR OPERASYON DÖNMEKTEDİR. HERKESİN BİLİP DE KİMSENİN DİLE GETİREMEDİĞİ
ESAS TEHLİKE İSE SON YILLARDA TÜRKİYE FUTBOL FEDERASYONU’NUN VE
DOLAYISIYLA TÜRK FUTBOLUNUN TRABZON’UN HAKİMİYETİNE GEÇİRİLME YANİ BİR
NEVİ TRABZONLULAŞTIRMA ÇALIŞMA VE ÇABALARIYLA KARŞI KARŞIYA
OLDUĞUMUZDUR.
Buradan bir mesajla ayrılacaksınız şu söyleyeceklerimi lütfen
kafanıza kazıyın. Bunun çok örnekleri var, birkaçını paylaşacağım.
Fenerbahçe’nin son dönemdeki duruşu sırf bu sebeptendir. Bana
soruyorlar, ‘Niye hakemlere sahip çıkıyorsunuz, en muzdarip kulüp
sizsiniz.’ diye. Evet. En çok zarar gören kulüp biziz. Hatta o ayrılan
listedeki hakemlerin arasında bize bizzat operasyon yapmış hakemler de
olmasına rağmen. Biz hakemlere sahip çıkmıyoruz. Biz TFF’nin köhnemiş,
yozlaşmış yapısına karşıyız çünkü orada bir operasyon dönmektedir.
Herkesin bilip de kimsenin dile getiremediği esas tehlike ise son
yıllarda Türkiye Futbol Federasyonu’nun ve dolayısıyla Türk futbolunun
Trabzon’un hakimiyetine geçirilme yani bir nevi Trabzonlulaştırma
çalışma ve çabalarıyla karşı karşıya olduğumuzdur. Deminki iki konumuz
Fenerbahçe’yi ilgilendiren konuydu; 2021-11 ve namlunun ucundaki kuş. Bu
söyleyeceklerimiz tüm Türk futbolunu, tüm paydaşları ilgilendiri, Süper
Lig’de rekabet eden, Süper Lig’e çıkmak isteyen tüm takımları
ilgilendirir. İnşallah Fenerbahçe bu mücadeleyi şu ana kadar olduğu gibi
bundan sonar da yalnız vermek durumunda kalmaz.
Tabii ki diğer takımları tutan devlet yetkilileri var, siyasetçilerimiz
var, bakanlarımız var. Ancak onların devletin sorumluluğuna ve
ağırlığına yakışan, olması gerektiği gibi tarafsız duruşları ne yazık ki
söz konusu Trabzonspor olduğu zaman sergilenmiyor. Aksini söyleyen
varsa da söylesin. Hangi takımın bir bakanını, milletvekilini böyle
gördünüz. Soruyorum size. Buradan ne çıkıyor biliyor musunuz? Uzun
vadede en çok size zarar verecek, Trabzonsporlulara söylüyorum. Sanki
Trabzonluların menfaati her şeyin önündeymiş gibi bir durum ortaya
çıkıyor. Her şey dediğiniz zaman buna ülke menfaatleri de giriyor.
Sadece Trabzon’un değil tüm Türkiye’nin bakanları olarak milyonlarca
vatandaşın sorumluluğunu taşıyan, bu ülkenin hassasiyetlerini bilen
sizlerin, Fenerbahçe hatta Türkiye’ye yapılan bu saldıryı, 7 yıldır
failleri bulunamayan bir suikasti, Fetullahçı Terör Örgütünün
yaptıklarını tasdikleyen bu pankartı, nasıl karşıladığınızı biz
Fenerbahçeliler çok merak ediyoruz.
HER EYLEMİYLE TERÖR ÖRGÜTÜ KABUL EDİLEN BU YAPI, SÖZ KONUSU FENERBAHÇE OLUNCA MI MEŞRULAŞIYOR?
Diyelim maç sırasında, şampiyonluk heyecanıyla bu pankartı fark
etmediniz. Sonrasında doğan infial ve milyonların rahatsızlığını
herhalde fark etmişsinizdir. Neden çıkıp suç teşkil eden bu pankarta
tepki göstermediniz, toplumu rahatlatacak bir adım atmadınız, bir
söylemde bulunmadınız? Her eylemiyle terör örgütü kabul edilen bu yapı,
söz konusu Fenerbahçe olunca mı meşrulaşıyor? Bu sorumsuzca
davranışlarınızla, başta Cumhurbaşkanımız olmak üzere devletimizin FETÖ
ile cansiperane mücadelesine gölge düşürmüyor musunuz? Yazıklar olsun.
Sanki Fenerbahçe Spor Kulübü milyonlarca taraftarı yok gibi
davranabiliyorsunuz. Bu kadar fütursuzca. Buna dur diyebilecek kimse yok
mu Türkiye’de?
Ben Salı günü bayramlaşma törenimizde bir konuya dikkat çekmiştim. Bu
hadisiziğin bir koruma kalkanından kaynaklandığına dikkat çekmiştim.
Perşembe yapacaktık, cezalar çıksın diye bugüne aldık. ‘Perşembeyi
beklemenize de gerek yok. Disiplin sevklerinden göreceksiniz’ dedim.
Aynen tahmin ettiğimiz gibi çıktı. Bu kadar da kör göze parmak olur mu?
Doğru rapor yazalım, ceza verelim de bu kadar kör göze parmak olmasın
diyemediniz. Şaşırdık mı? Hayır.
TÜRKİYE FUTBOL FEDERASYONU / SİYASET / MEDYA / KORUMA KALKANI
Trabzonspor’un pervasızca sergilemiş olduğu bu tutum, kural tanımazlık,
hadsizlik ve şımarıklığın sahip oldukları koruma kalkanından
kaynaklandığını tekrar üstüne basarak paylaşmak istiyorum. Bu noktaya
nasıl gelindi? Bu noktaya bu sezon gelinmedi. Bu bir süreç. Nasıl etkin
bir koruma? Bildiğiniz gibi Trabzonspor’un uzun yılllar şampiyon
olmaması. 2010-2011 sezonunda kaybettikleri şampiyonluğun acısını hala
hazmedememeleri. Bazı siyasetçilerimizin gücünü Trabzonspor lehinde
kullanması. Son derece zayıf bir TFF mevcudiyetinden dolayı Trabzonspor
lobisinin kibirli ve kuraltanımaz hale gelmesine ve bu durumun her geçen
sezon büyüyerek ilerlemesine sebebiyet vermiştir. Yıllar içinde bir
nevi bugünün altyapısı hazırlanmıştır. Yaklaşmışlar ama kendi panikleri,
kendi hatalarından dolayı 2019-2020 sezonunda şampiyonluğu Medipol
Başakşehir’e kaybettikten sonra en agresif şekilde şehrin, medyanın ve
politikanın tüm gücünü en ağır şekilde kullanarak rakiplerini tebrik
etmek yerine, TFF’ye, sisteme, Başakşehir’e saldırıya geçmişlerdir.
(Gazete haberleri) 'MHK'nın hediyesi' diyor. Kendilerine yakın medya
mecrası, bu medya mecrası da hep garip olayları çoğunluğu medyanın,
bazıları gönülden bağılı oldukları için, bazıları çekindikleri için
'Turuncu bayram' devamlı sahiplenmiştir. Alehte konuları görmemizlikten
glemişlerdir, ya da küçük görmüşlerdir. Lehte konuları büyütmüşlerdir.
Koruma kalkanın önemli unsurlarından biri haliyle medyadır. Dönelim
sürece. Ve sonrasında sistematik bir şekilde daha da sert yüklenmeye
devam ederek, lobi yaparak bu sezonun altyapısı hazırlanmıştır.
Hakemlere kimse direkt, ‘Git şunu yap, böyle maç yönet’ demez. Ancak siz
sistemi istediğiniz gibi kendinize yontarsanız, TFF’nin tüm kurulları,
sahadaki hakemler de dahil bilinçaltı sorunlar yaşamaya başlarlar.
Gördükleri şeyleri yanlış yorumlamaya, yanlış gördüklerine inanmaya
başlarlar. Onlar artık kendilerine zarar geleceğini bildikleri için
yönetimin istediği kalıba girerek onları memnun edecek şekilde müsabaka
yönetirler. Bugün aynen bu noktadayız. Bu sebeple Türk futbolu maalesef
saha içinden ziyade saha dışındaki kurallar ve muhtelif derinliklerle
yönetilmektedir. Bu realite ve sonuçları, her geçen gün artan şekilde
önümüze gelmektedir.
TFF’DEKİ KARAR SÜREÇLERİNDE TRABZON AĞIRLIĞI HERKESİN BİLDİĞİ AMA KİMSENİN KONUŞMADIĞI BİR UNSURDUR
Bu lobi gücünün, koruma kalkanının ne denli etkileri olabileceğini
örneklerle paylaşmadan önce TFF’nin mevcut durumuna bir bakalım. Bu
sezon özelinde Türkiye Futbol Federasyonu’na dair yaşananlar hepimizin
malumudur. Dün akşam açıklanan cezalarda da gördüğümüz gibi attığı her
adımda skandal yaratmaya doymayan ve legalliğini vicdanlarda yitirmiş
bir federasyondan bahsediyoruz. TFF’nin özerkliği ve objektifliği,
tartışılır hale gelmekten çok öte bir noktadadır. TFF’deki karar
süreçlerinde Trabzon ağırlığı herkesin bildiği ama kimsenin konuşmadığı
bir unsurdur. Bu hakimiyet, yeri geldiği zaman bilfiil Trabzonlu
yöneticilerden –yani federasyondakilerden bahsediyorum- yeri geldiği
zaman Trabzonlu olmayıp ama rüzgara göre hareket eden –aman kimseyi
kırmayayıp, başıma bir şey gelmesin diye düşünen- yöneticiler ve
profesyoneller sayesinde sağlanmaktadır. Bu hakimiyet tüm kurullarda,
hakem atamalarında, ceza sevklerinde, ... kısacası pek çok konuda
kendini göstermektedir.
Birkaç geçmiş örnek paylaşalım:
1-Yıl 19 Eylül 2015. Trabzonspor-Galatasaray maçı. Bu
maçta bir olay yaşanıyor. Hakem Cüneyt Çakır. Trabzonspor lehine
verilmeyen bir penaltı dolayısıyla, dünyanın her yerinde, her seviye
maçı yöneten Türk futbolunun marka hakemi Cüneyt Çakır, 1612 gün
Trabzonspor maçına atanamamıştır. Böyle bir uygulamaya adil ve eşit bir
Futbol Federasyonu nasıl izin verir? Bunu gören başka hakemler
etkilenmiyor mu?
2-2019-20 sezonunda Trabzonspor başkanı 2-2 biten
Alanyaspor maçından sonra sahaya girip rakip takımın profesyonellerine
fiziki saldırıda bulunmuş, mevcut kurallar ve kovid talimatları
çerçevesinde aylarca –bu konudan anlayanlara göre en az 6 ay- ceza
alması gerekirken sadece 15 gün ceza almıştır! Şayet bırakın diğer
başkanları ben sahaya atlasaydım böyle bir şey yapsaydım Fenerbahçe Spor
Kulübü başkanı olarak ne kadar ceza alırdım? Veya diğer başkanlar.
Temsilci raporları çok önemli. Burada da talimatla temsilci raporları
değiştirilmiştir. Medya bunu sorgulamadığınız zaman, diğer kulüpler bunu
sorgulamadığı zaman her şey kılıfına uyduruluyor ve meşrulaşıyor. İşin
daha da garibi o haftanın disiplin sevkleri 24 Haziran 2020’de
yapılırken bu sevk duruma özel olarak TFF tarihinde görülmemiş şekilde
bir gün sonra yapılmıştır! Bu işi bilenler diyor ki, ‘bu hiçbir zaman
yaşanmadı.’ Herhalde bu konuyu kılıfına uydurmak için biraz daha süreye
ihtiyaç duydular.
3- 27 Eylül 2021 Trabzonspor-Alanyaspor maçı. Bu maçın
hakemi de daha sonra görülmemiş bir şekilde sezon içinde hakemliği
bıraktırılacak olan Halis Özkahya. Maç 1-1 berabere bitiyor.
Trabzonsporlu bir futbolcu ikinci sarı kartla doğru bir şekilde ihraç
ediliyor. Sonrasında ne oluyor? Trabzonspor aşırı saldırgan bir açıklama
yayımlamıştır. İçerisinden bir bölüm;
‘’Tekrar ediyoruz; bizim kavgamız hırsızları barındıran, kollayan,
güçlendiren ve kullanan bu zihniyetledir. Yüzüne tükürülmesine rağmen
'Ya Rabbi Şükür' diyecek kadar yüzsüz insanlarla ve hâlâ bu insanları
hakem camiası içerisinde barındıran karanlık odaklarladır. Bizler
biliyor ve görüyoruz ki; Halis Özkahya bu sistem içerisinde yalnız
değil. O'nu görevlendiren, O'nu harekete geçiren, O'nu yöneten ve
yönlendiren birileri var. Bu karanlık sistem içerisinde kendine yer
edinmiş, Trabzonspor'un yükselişine ket vurmaya çalışan ve kapalı
kapılar ardına saklanıp alçakça planlar yapan birileri var.’’
Arkada bütün güç, medya, biz bağıralım herkes korksun yaklaşımı. Bunu
niye yaptıklarını da söyleyeceğim, daha sezonun 7.haftası. Ortada fol
yok yumurta yok. Eşi benzeri görülmemiş çok ağır ithamların olduğu bu
açıklamaya TFF cevap dahi veremiyor biliyor musunuz? Fenerbahçe’nin
yaptığı her açıklamaya saatler içinde yeri geldiği zaman dakikalar
içinde cevap veren bu korkak zihniyet cevap dahi veremiyor. Bir para
cezası ve 45 günlük hak mahrumiyetiyle işi geçiştiriyorlar. Niye
federasyona güvenmiyorsunuz diyorsunuz. Yani TFF, Trabzonspor’a karşı,
kendi hakemini, kendi Kurulu olan MHK’yi savunma gereği duymamış ya da
korkmuştur… Savunmuyor, savunamıyor ya da korkuyor.
Bu aslında TFF’nin kulüplere karşı olan farklı yaklaşımının pek çok
örneğinden bir tanesidir. Neden böyle sert bir çıkış yapıyorlar biliyor
musunuz? Çünkü bundan sonraki ilk iç saha maçları Fenerbahçe’yle. Meşhur
Kim Min-Jae’nin haksız yere atıldığı maç. 1-0 önde oyunu domine
ederken. Baskıyı kuruyorlar atama için. Tecrübesi son derece yetersiz
bir hakem o maça atanıyor; Ali Şansalan. Ve orada neler oldu hepiniz
biliyorsunuz.
TEMSİLCİLER KONUSU
Gelelim temsilciler konusuna. Benim sizden ricam Fenerbahçe’den
bağımsız, her şeyden bağımsız temsilciler konusunu inceleyin. Başkanı
kimdir? Abdurrahman Arıcı konusuna bu toplantıda girecektim ama o kadar
malzeme çıktı ki onun için özel bir toplantı yapacağım. Burada süre
yetmez. Öyle böyle değil. Ama isimlerden bağımsız temsilciler sisteminin
nasıl çalıştığını çok iyi anlamanız lazım. Perde arkasında işler burada
dönüyor. Bakalım nasıl çalışıyor. Hepimiz hukuk müşavirliği
zannediyoruz. Aslında değil. Disiplin kararları her ne kadar hukuk
müşavirliği ile ilişkilendirilse de esasen maçın temsilci raporu
üzerinden temellenir. Temsilci o gece raporu yazar. Disiplin kararları
her ne kadar hukuk müşavirliği ile ilişkilendirilse de esasen maçın
temsilcisi raporu üzerinden temellenir. Temsilci raporu yazar. Raporda
gördüklerini belgeleyecek fotoğraflar, görüntüler olduğu gibi sadece
bildirimler de yer alabilir. Salı günü sormuştum o kadar olay olmuştu ki
acaba, güvenlik kameralarından incelediler mi diye. Mümkün değil çünkü
maç bittikten 5 dakika sonra TFF Trabzon’a tebrik mesajı yayınlıyor.
Hukuk müşavirliğindeki avukatlar temsilciden gelen raporlardaki ihlali
PFDK’ya sevk eder. Bir nevi sekreterya gibi. Hiç dokunmazlar, sevk
ederler. Cezaların alt üst sınırları vardır. Ve esasen temsilci raporu
baz alınarak hazırlanan sevklere göre cezayı PFDK belirler. Bu bağlamdan
bakıldığında disiplin cezaları üzerinde maçın temsilcilerinin müthiş
bir tahakkümü bulunduğu aşikardır. Bu tahakküm adil ve eşit biçimde
kullanıldığında sorunsuz ilerler. Ki durum ne yazık ki böyle değil.
Böyle olmadığı zaman ne olur? Manipülasyon olur, manipüle olduğu zaman
da biraz evvel sahaya girme örneğinde olduğu gibi, cumartesi akşamki
maçta vereceğim örnekler gibi garip, standardı olmayan, saçma sapan
cezalar ortaya çıkar. Şunu da söylemek istiyorum temsilci atamalarında
müthiş bir torpil sistemi dönmektedir. Futbolla sporla hiç alakası
olmayan insanlar oraya konmaktadır. Bu da giderilmesi gereken
unsurlardan biridir. Onların hepsini Abdurrahman Arıcı’ya ayıracağımız o
ayrıcalıklı günde sizlere anlatacağım.
Hangi takımın maçına hangi hakemlerin, yan hakemler ve VAR hakemler de
dahil ne kadar atandıklarını bilmek isteseniz, bilemiyorsunuz. KVKK
mazeretiyle federasyondaki o sayfa kapalı. Sezon başından beri
tutuyoruz, rakamlar biz de var. Orada da çarpıcı bir tablo ortaya
çıkıyor.
Özetle;
Hukuk kurullarına gelene kadar yıllardır disiplin cezalarını (daha maç
devam ederken dahi) etkileyebilecek bir düzenden bahsediyorum. Düzen
olabilir değil, böyle bir düzen vardır. Türk futbolunun en büyük
tehditlerinden biri de budur.
Ne yazık ki ülkemizde temsilci raporları sisteme girmeden önce temsilci
işleri direktörü, bazıları tarafından TFF’nin kara kutusu olarak
bilinen, Baki Şahin’in onayından geçmektedir. Yani müdahaleye ve
manipülasyona açıktır! Arkadaşlar lütfen bunları inceleyin. Araştırın,
deşin. İnanın bu sistemden bıkmış insanlar da var. İyi ve dürüst
insanlar sizlerle bilgi paylaşacak. Bu ne demek? Raporlar sisteme
girmeden önce birinin fitresinden geçiyor demektir. Bize göre de bu
manipülasyona ve müdahaleye açık demektir. Yani söylemek istediğim
futbolumuzun pek çok noktasında olduğu gibi hukuki tarafında da işin
görünen değil, perde arkasında kalan klikler probleme neden olmaktadır.
Ve görünmedikleri için ne kadar reform yapılsada kara düzenlerini devam
ettirmektedirler. Ve bundan ne yazık ki yararlanmaya çalışan kulüpler de
söz konusudur. En azından kulüpler demeyeyim, kulüp. Bir tanesini
biliyorum, eminim başkaları da vardır.
TEMSİLCİLERE HAKİM OLMAK BUGÜNÜN TÜRK FUTBOLUNDAKİ KONJONKTÖRÜNDE MÜTHİŞ REKABET AVANTAJI SAĞLAMAKTADIR
TFF’ye kayıtlı 311 temsilci var. Bunların 107’si emniyet müdürü.
Emniyet müdürlerinin dışında devlet kademelerinde olmuş, milletvekilliği
yapmış insanlar da var. Bu 107’nin dışında. Tabii o tabloları
gördüğümüz zaman; fotoğrafları, kutlamaları, söylemleri sonuçta emniyet
müdürlüğünden memur olan insanlar da rapor yazarken 30 kez düşünmek
durumundadır. O yüzden cezalar böyle çıkmaktadır. O temsilcilerin
raporları PFDK’ya sevk ediliyor. O raporlara göre çıkıyor. Temsilcilere
hakim olmak bugünün Türk futbolundaki konjonktöründe müthiş rekabet
avantajı sağlamaktadır. İki tane örnek vereceğim. Şimdi temsilciler
kurulunun bir başkanvekili var. 2015 yılında Trabzonspor’da yönetici.
Olabilir, olmaması daha iyidir ama olabilir. Ama şu söyleyeceklerim
olmaz. Bu arada Yönetim Kurulu üyesi iken Trabzonspor - Gaziantep
maçından sonra o meşhur hakem alıkoyma olayını hepiniz bilirsiniz,
soyunma odalarında. O olayda aktif rol oynamış ve hakemleri saatlerce
soyunma odasında rehin tutması nedeniyle bir kulübün isim önemli değil,
bir kulübün yöneticisi bir maç sonunda TFF hakemlerini saatlerce kendi
stadının soyunma odasında saatlerce esir tutuyor, bundan 28.10.2015
tarihinde 1 yıl men ve 200 bin TL para cezası alıyor. Ve bugün olduğu
konuma bakın. Daha da kötüsü, facia olay. Disiplin talimatlarına göre 6
aydan fazla ceza almış hiç bir kişinin hiçbir kurulda görev alma
yetkisi yoktur. Görev alması yasaktır. Bu arkadaşı atıyorlar, sonra
kılıfına uydurma. Bu kişi sonrasında yeniden yargılama için federasyona
başvuruyor, sessiz sedasız bu kişinin dosyasını temizliyorlar. Şimdi bu
arkadaş bundan sonraki başkan olarak düşünülüyor. Orada biri daha var.
Yine bu kişilere yakın. Bu olay başlı başına skandal iken, bırakın o
skandalı daha da büyük skandalla, başkan için düşünenler var. Niye?
Temsilciler kuruluna hakim olmak için.
FENERBAHÇE BU İNSANLARLA NASIL REKABET ETSİN?
Kurulda bir kişi daha var. 2018 yılına kadar yani kurul üyesi olana
kadar, ‘Fenerbahçe şike yapmıştır’ diye sosyal medya paylaşımlarda
bulunan biri; temsilciler kurulu üyesidir. Fenerbahçe bu insanlarla
nasıl rekabet etsin? Küçük, küçük örnekler veriyorum daha ne örnekler
var. Bu kişileri oraya tavsiye eden insanları söylesem size hayret
edersiniz. Abdurrahman Arıcı’ya gelince oraya da geleceğiz. Bu kişi aynı
zamanda bir bakanımızın da iletişim danışmanıdır! Daha ne diyeyim.
BU TEHLİKE SADECE FENERBAHÇE’YE KARŞI OLAN BİR TEHLİKE DEĞİLDİR
Sadece Fenerbahçelilere değil tüm taraftarlara sesleniyorum. Sizler
bunları yansıtırsanız diğer taraftarlar da ne demek istediğimi
anlayacaklar. Çünkü tehlike sadece Fenerbahçe’ye karşı olan bir tehlike
değil. Tabii sizler (basın mensupları) ne kadar yansıtabileceksiniz o da
büyük bir soru işareti. Sizin nelerle uğraştığınızı gayet iyi bilmekle
beraber manevra alanınızın da son derece kısıtlı olduğunun farkındayım.
Temsilciler kurulunda hakimiyet sağlamanın bu kadar büyük bir rekabet
avantajı yarattığı bir dönem Türk futbolunda olmamıştır.
Gelelim günümüzün örneğine;
Durumun vahametini anlamak için sadece geçen haftaki maça bakmak dahi
yeterli olacaktır. Maçın bitimine birkaç dakika kala rakip takım
baskısını arttırmışken, maç kafa kafaya gidiyordu. Rakip takım da
kazanabilirdi. Bir hafta evvel Adana Demirspor maçında yaşananları
hatırlayın. Bu nedir biliyor musunuz? Yılların taşıdıkları bagaj diyelim
ve paniklemenin ürünüdür. '11 kaldı, 8’e inecek, 4 hafta var. Zaten
hoca geçmişte açık ara önde olduğu zaman şampiyonluk kaptırdı. Biz de
şampiyonluğa en yakın olduğumuz dönem hep Fenerbahçe’ye kaptırdık.' Bunu
sağlama alalım’ın, refleksidir. Belki bundan Trabzonsporlu
yöneticilerin haberi bile olmayabilir. Bu bahsettiğim koruma kalkanının
işi olabilir. 3 hafta kala 8 puan 6 puana inecekti. Adana Demirspor
maçındaki penaltıya bir kişi penaltı diyemez. Neyse gelelim cumartesi
günkü maça. Rakip takım baskısını arttırmış maçın bitmesine birkaç
dakika kala taraftarlar sahaya dalıyorlar. Antalyaspor başkanının
söylemlerine göre birkaç futbolcusu darp ediliyor. Normalde hakeminin
soyunma odasına giderek maçı tatil etmesi gerekir. Normalde tatil etse,
kimse bir şey diyemez. Ama normal bir yerde yaşamıyoruz. Tatil edilmesi
gereken maç tabii ki içinde bulunduğumuz konjonktür vesilesiyle tatil
edilemiyor. Düşünebiliyor musunuz, son dakika Antalyaspor gol atsa o
sahada neler yaşanacak. Veya 2, 2.5 dakika maç oynandı. Antalyalı
futbolcular binlerce insanın arasında kaldığı zaman nasıl bir
psikolojide o 2, 2.5 dakikayı oynamışlardır. Gol atacağı varsa, atmaz.
Antalyaspor’u da kutluyorum. Dik duruşlarını… Müthiş mücadele ettiler.
Belki de Türk futbolunu büyük bir kaosun eşiğinden döndürdüler. Ne yazık
ki burada doğruyu yapmak kaos yaratacaktı ama doğrusu oydu. İçinde
bulunduğumuz futbol konjonktüründe maçı tatil edebilecek bir tane hakem
var mı, Türkiye’de? Örnekler verelim, geçmişte de oldu. 2013-14 Beşiktaş
– Galatasaray maçı. Seyirciler müsabakada sahaya girmesi nedeniyle
müsabaka hakemi maçı tatil ediyor. Beşiktaş’a 4 resmi müsabakayı kendi
sahasında seyircisiz oynama cezası veriyor. Para cezası da veriliyor.
Bir de hükmen maçı kaybediyorlar.
İkinci maç, meşhur buradaki kupa maçı. Yine saha olayları nedeniyle maç
iptal ediliyor, tekrar oynanmak üzere. Fenerbahçe’ye 3 resmi maç kendi
sahasında seyircisiz oynama veriliyor ve 1 milyon TL, o zamanın 1 milyon
TL’si ceza veriliyor. Örnekleri var. Hangi babayiğit kuralları
uygulayabilirdi bu ortamda. Tekrar Antalyaspor’a geldim. Duruşlarından
dolayı ve sahada verdikleri mücadeleden dolayı tebrik ediyorum. Ben
olsam sahadan çekerdim ama bunu bugün söylemek kolay, o ortamda haksız
da değiller. Orada yaratılan atmosfer ve psikolojik baskı zaten ortada.
Oyuncuları darp edilmesine rağmen sahadan ayrılmıyorlar. Zaten başkanı
diyor ki, “Oyuncularımız darp edilmesine rağmen Türk futbolunu kaosa
sürüklememek adına takımı sahadan çekmedik.” diyor. Bana sorarsınız
rakip takımın da sahadan çekilmesine gerek yok, hakemin bitirmesi, iptal
etmesi gerekirdi.
BÖYLE BİR SKANDAL DÜNYANIN HİÇBİR YERİNDE YOKTUR
İşin daha da vahim tarafı, hakikaten okudukça içim daralıyor.
Biliyorsunuz Beşiktaş’ın Trabzonspor maçıyla ilgili kural hatası
başvurusu var. Çizgide yapılan faul, bir pozisyonda iki kural hatası
var. Veya bir kural, bir hakem hatası. Nasıl yorumlarsanız. Beşiktaş’ın
başvurusu reddedildi. 7 gün Tahkim süresi var. Bu maç oynandığı zaman
Tahkim süresi dolmamıştı. Dolayısıyla Tahkim’den sonuç çıkmadan ligi
tescil edemezsin. Tekrar söylüyorum, Beşiktaş’ın yapmış olduğu başvuru
sonuçlanmadan bir de üstüne o gece oynanan maçta yaşananlarla ilgili
daha temsilci raporlarına dahil bakılmadan, ya böyle bir skandal
dünyanın hiçbir yerinde yoktur. Temsilci raporlarına bakılmadan
yangından mal kaçırır gibi TFF maç bittikten tam 5 dakika sonra
şampiyonluk kutlama mesajı yayınlıyor. Trabzon kendi mesajını 22.38’de,
TFF 22.40’da giriyor. Şimdi bizler, normal insanlar burada kayırma var,
burada çiftte standart var, burada haksızlık var, burada adil rekabetten
yoksunluk var desek, yanlış mı söylüyor oluruz. Bu ne cüret, bu ne
skandal, tabii ki kutlayacaksınız. Aynı şey köprüdeki bayrak. Hangi lig
bitmeden oraya bayrak asıldı. Göreceksiniz en erken asılan bayrak en
uzun süre kalan bayrak olacak. Bana sorarsanız İstanbul dışındaki hiçbir
takımın bayrağı İstanbul’da asılmamalı. Ben bunu ilk seçildiğimde de
söylemiştim, başkanlara. Bizim bayrağımızı, İstanbul’da şampiyon olan
takımın bayrağını Eskişehir’de çekiyor muyuz? Trabzon’da, Bursa’da
çekiliyor mu? Bu da kendi başına her şeyi deşifre eden bir olaydır.
Bunlar o kadar korkak ve akılsız ki bunu bile hesaplayamıyorlar. Zaten
her adımları, her kararları şaibe, olay...
FENERBAHÇE’DEN BAŞKA KİMSE RAHATSIZ OLMUYOR. BİZ ÜSTÜMÜZE DÜŞENİ FAZLASIYLA YAPIYORUZ. DOLAYISIYLA BU SUÇUN ORTAĞI DEĞİLİZ.
Salı günü Trabzonspor maçında yaşananlara nasıl komik ceza verileceğini
takip edin, demiştim. Sizce normal mi? Dün gece cezalar açıklandı ve
olaylı maçın karşılığı olan cezaları hepimiz gördük! Geçmişte büyük
takımlara verilen cezaları söyledim. Salı günü temsilci raporlarının
eksik olacağını söylemiştim. Eksikti. O maçın temsilcilerinden biri eski
milletvekili. Galiba biri Rizeli eski emniyet müfettişi, baş müfettiş.
Biri de Kocaeli’nden bir iş insanı. Ama işin garip tarafı nedir, biliyor
musunuz? Fenerbahçe’den başka kimse rahatsız olmuyor. Kimse sesini
çıkarmayınca da meşrulaşıyor. Dünyadaki en tehlikeli olay bir toplumdaki
yanlışı, kuralsızlığı, haksızlığı kanıksayarak anormal durumu normal
hale getirip, hayatın bir normu haline getirmektir. Biz üstümüze düşeni
fazlasıyla yapıyoruz. Dolayısıyla bu suçun ortağı değiliz. Çorbada tuzun
bir parçası değiliz. Herkese sesleniyorum, herkes kendi muhasebesini
yapsın. Ne yazık ki dün açıklanan cezalardan sonra haklı çıktığımızı bir
kez daha gördük.
Düşünebiliyor musunuz, pazar günü Beşiktaş-Fenerbahçe derbisi var.
Yenikapı’ya Trabzonspor kutlaması konuyor. Bu nasıl bir zihniyet. En
azından polisimize acıyın. Polisimiz hangi yere, hangi maça yetişecek.
Hadi bizim taraftarımız maça gelmiyor. Beşiktaşlılar maça gelirken karşı
karşıya gelinirse ne olacak! Cumartesi günü, pazartesi günü yapamaz
mıydınız? Siz ne yapmaya çalışıyorsunuz? Aklınızı mı yediniz. Biz burada
seyircisiz maç bekliyorduk. 8-10, 6-8 maç gelir. Tahkim’e gider. 4-5-6
maça düşer falan. Sondan ikinci maçını İstanbul’da oynamak istiyorlar.
Bu tahrik, provokasyon değil midir? Beşiktaş şampiyon olacak, diyor ki
‘ben son maçımı Trabzon’da oynayacağım.’ Galatasaray şampiyon olacak
diyecek ki ‘Ben son maçımı Eskişehir’de oynayacağım.’ Fenerbahçe
diyecek ki ‘Bursa yakın bana.’ Böyle bir şey var mı? Bunun düşünülmesi
bile abesle iştigal.
HALA 2010-11 SÜPER KUPA MAÇINI OYNAMA TALEBİMİZİN CEVABINI VERMEDİLER
Federasyonun durumunu size biraz evvel söyledim. Başındaki kişi
devam etmek için her şeyi yapmaya hazır. Hala bizim 2010-11’in Süper
Kupa oynanasının cevabını veremediler. Beşiktaş başvurdu, biz başvurduk.
Korkuyorlar. Niye? Biz buna evet dersek o zaman 2010-11 şampiyonu
Fenerbahçe diye…Zaten sitende öyle. Hakikaten yazıklar olsun. İnşallah
tez zamanda oradan ayrılırsınız, hepiniz. Yaşananlar bizim stadımızda
olsaydı acaba neler olurdu!
TFF’NİN T’Sİ TRABZON İÇİN DEĞİL TÜRKİYE İÇİNDİR
Şunu üstüne basa basa hatırlatmak istiyorum. TFF’nin T’si Trabzon için
değil Türkiye içindir. Artık bunu hatırlayın. Federasyondakiler de
icraatlarını, hareketlerini, adımlarını, kararlarını buna göre alsınlar.
BUNLARIN ANLAYACAĞI TEK BİR DİL
VARDIR. O DA CAMİANIN GÜCÜDÜR. ONUN İÇİN 3 TEMMUZ’A DÖNME ZAMANI DEDİM
Kendi camiama sesleniyorum: Kongre Üyelerimize, YDK Üyelerimize,
derneklerimize ve özellikle taraftarlarımıza sesleniyorum. Başta
şahsım olmak üzere bu kulübün her bir ferdine iş düşmektedir. Size
anlattıklarım, mesajlarım, desteklemek için verdiğim örnekler; artık
bunu çözmeye niyetli bir federasyonun olmadığını yaşayarak görüyoruz.
Bunların anlayacağı tek bir dil vardır. O da camianın gücüdür. Onun için
3 Temmuz’a dönme zamanı dedim. Buraları o yüzden iyi dinleyin.
Bunları niye sadece biz dile getiriyoruz, hakikaten anlamakta güçlük
çekiyoruz. TFF’yi başka bir kulübün hakimiyetinden kurtarmak için
canımız çıktı. İş oradan kaydı, başka yere geçiyor şimdi. İçinde
bulunduğumuz durum sadece Fenerbahçe’nin değil tüm Türk futbolunun
sorunudur.
Fenerbahçe Spor Kulübü olarak, Trabzonspor yönetim kurulu ve
kimlikleri tarafımızca henüz tespit olunamayan ancak savcılık makamı
tahkikati ile ulaşılabilecek meçhul faillere dair, bu konuda ne yazık ki
Trabzon’daki yargı mercilerine çok güvenmiyoruz. Çünkü oradan hiçbir
şekilde Trabzon aleyhine kararlar çıkmıyor. Zaten kameraların
incelenmediğini biliyoruz. Duyduğumuza göre sadece 200 kişi sahaya
girdi, demişler. 200.
O yüzden tespit olunamayan ama olunacağını ümit ettiğimiz kişiler
hakkında 6222 sayılı Sporda Şiddet ve Düzensizliğin Önlenmesi Kanunu ve
Türk Ceza Kanunu’nun şu maddeleri çerçevesinde suç duyurusunda
bulunduk:
6222 sayılı kanunun 22.maddesi olan: şiddete neden olabilecek açıklamalar
Türk ceza kanununun 215.maddesi olan: suçu ve suçluyu övme
Türk ceza kanununun 213.maddesi olan: halk arasında korku ve panik yaratmak amacıyla tehdit
Türk ceza kanununun 214.maddesi olan: suç işlemeye tahrik
Türk ceza kanununun 216.maddesi olan: halkı kin ve düşmanlığa tahrik veya aşağılama
Türk ceza kanununun 125 ve 217. maddeleri olan: kanunlara uymamaya tahrik ve hakaret
6222 sayılı kanunun 14.maddesi olan: tehdit veya hakaret içeren tezahürat, maddelerinden suç duyurusunda bulunduk.
Etkin soruşturmanın yapılabilmesi, fiil ve faillerin tespit edilebilmesi amacıyla yaptığımız başvurumuza ilişkin örnek dilekçelerimizi resmi internet sitemizde sizlerle paylaşıyoruz.
Şu ana kadar Fenerbahçe Spor Kulübü ve Fenerbahçe camiası olarak bu derneklerimiz, taraftarlarımız olur; 20 ilde toplam 100’ün üzerinde suç duyurusunda bulunuldu. Bu rakam önümüzdeki günlerde daha da artacaktır.
Sizlerden, taraftarlarımızdan ricam; Kulübümüzün attığı hukuki adımlari takip edip, her bir üyemizin, derneklerimizin, taraftarımızın başvuru / şikayet her adımda Fenerbahçe’ye destek olmalarını özellikle şu dönemde rica ediyorum. Sizlerde münferiden bu çalışmalara katılarak destek verebilirsiniz.
Trabzonspor Kulübü Başkanı Kulüpler Birliği Vakfı Başkanı olduğu müddet boyunca Kulüpler Birliği çalışmalarına katılmıyoruz. Haziran’da yapılacak genel kurulda çıkacak karara göre de üyeliğimizi devam edip, ettirmemeği kararlaştıracağız. Ahmet beyin şahsına karşı bir şeyim yok ancak baştaki kişi odur. Mesuliyet ondadır. Böyle bir pankarta izin veren kimsenin kulüplerin başında olması söz konusu olmamalıdır.
Ülkemizin birlik, beraberliğe en çok ihtiyaç duyduğu bu dönemde bu yapılan ayrıştırmayı, 25 milyonluk camianın sinir uçlarına dokunmayı, tüm yapılanları, nasıl yapıldığını, kimler tarafından yapıldığını, hangi süreçler içinde yapıldığını Ankara’da bu ülke için mesai veren sağduyulu, toplumun hassasiyetlerine hakim tüm devlet büyüklerimize anlatacağız. İnanın demin çizdiğim profildeki devlet büyük sayımız, demin çizdiğim profilden çok çok çok daha fazladır. Buna da inanın. Emin olun, biz eminiz. Toplum içine nefret tohumları eken, ayrıştıran, parçalamayı amaçlayan, toplumsal gerginliğe ve şiddete zemin hazırlayanlara, Fenerbahçe camiasının gücüyle, gücümüz yettiğince mücadelemizi sürdüreceğiz.
Son olarak bu suç unsuru taşıyan pankart vesilesiyle, devletimize de çağrıda bulunuyorum: Bu pankartta FETÖ ağızıyla 2010-11 şampiyonluğunun kullanılmasına dair gerekli işlemlerin başlatılmasını ve 4 Nisan suikast girişiminin faillerinin bulunmasını devletimizden önemle talep ediyoruz.
Bu sadece Fenerbahçemizin değil, ülkemizin sorumluluğudur! Faili ya da failleri muhakkak bulunmalıdır. Ve bulunmaması devletimizi zayıf göstermektedir. Türkiye Cumhuriyeti Devleti, kudretli ve kuvvetlidir. İstediği zaman bu konunun da dibine inebilir.
28 ŞAMPİYONLUK VE DİĞER BAŞVURULAR HAKKINDA
Biliyorsunuz 28 şampiyonluk konusunu. 427 gündür cevap alamadık.
Başka başvurularımız da var, cevap alamadığımız. Federasyonla monolog
yapıyoruz. Birinci başvurumuz 6 Mart 2021, 28 şampiyonlukla ilgili.
Süper Kupa başvurusu yaptık. Beşiktaş’ta sağ olsun, başvuru yaptı. 30
Aralık 2021. Üzerinden 127 gün geçti. Ki aralarında bu en basiti. Çat
diye kararı verebilecek ama veremiyorlar. Korkuyorlar. Veya oradaki
yönetim kurulundaki ağır top, hakimiyet, sayısal kastetmiyorum. Ne yazık
ki başka bir kulübün yanında. Bahsettiğimiz kulübün yanında.
Trabzonspor resmi internet sitesinden 2010-2011 sezonu şampiyonluğunu
kaldırılması için 31.01.2022’de başvuruda bulunduk. 95 gün üzerinden
geçti…Bari yapamıyoruz, yapmayacağız deyin. Bizim sorumluluk alanımıza
girmiyor, deyin. Bir şey deyin. 27 Nisan 2022’de tekrar 28 şampiyonluk
için hatırlatma yazısı yazıldı.
Hazirana kadar bu yönetim devam edecek. İnşallah haziranda gider.
Gitmemesi için, mevcut başkanın devam etmemesi içinde başta bazı
kulüpler olmak üzere lobiler olduğunu da biliyoruz. Buna ciddi anlamda
karşı olan kulüpler olduğunu da biliyoruz. Dolayısıyla topal ördek
konumunda olan bu federasyonun bu kararı çıkarmayacağını söylemek, son
derece gerçekçi yaklaşım olur. Bütün belge ve kanıtlarla başvurumuzu
yaptık. TFF’nin resmi internet sitesinde ulusal şampiyonaların 1924’te
başladığı yer alıyor. UEFA’nın sayfasında da Türkiye ulusal liglerin
başlangıç tarihi olarak 1924 net bir şekilde ifade ediliyor. 2014
yılında dönemin Spor bakanının TBMM’ye verilen soru önergesinde cevabı
şu olmuştur: ‘Takımların şampiyonluk kabul kıstası düzenlenen
turnuvaların milli ve ulusal olmasıdır.’ Bizim de başvurumuz tam da bu
çerçevede. Milli ve ulusal şampiyonluklarımızın resmen tanınmasıdır.
Avrupa liglerinde bir sürü örnek ortadadır. Ancak buna rağmen halen
cevap yok. Dolayısıyla yönetici arkadaşlarım, yeni de başkan
belirlenmiş, bir hatırlatma yapmak için geçen hafta ziyarette
bulundular. Konuyu sordular ve şu gerçekle yüzleştik. Tüm
başvurularımıza ve kamuoyundaki söylemlerimize rağmen, tüm gerçeklere
rağmen TFF tarafından bu konuya dair tek bir adım bile atılmamış.
Komisyonlar kurulsun, tarihçiler gelsin, tezler savunulsun lehte
aleyhte.. Sıfır. Şimdi TFF’ye sesleniyorum: Kime sesleniyorum, onu da
bilmiyorum. 2023, sizin de 100. yılınız. Türk futbolunu anlatan 100. yıl
belgeseli yapacaksınız. Bu belgesel acaba 1959’dan mı başlayacak?
Nereden başlayacak? Fenerbahçe’nin ve diğer takımların
şampiyonluklarını, Türk futbolunun tarihini yok mu sayacaksınız? Bir kez
daha test etmek için belgeselde göreceğiz. Bugün; şunu söylemek
istiyorum; TFF’nin düştüğü durum, adaletle zerre ilgilerinin olmadığı
ortadayken “bizim haksızlardan hak bekleyerek kaybedeceğimiz bir günümüz
dahi yok!” Bunu açık ve net şekilde ifade etmek istiyorum. Bunlardan
bir medet ummuyoruz. Çünkü o yürek ve cesaret yok. İnşallah yeni gelecek
veya yapılacak seçimde ileriye dönük olarak tünelin ucunda bir ışık,
yeni sayfa açılacak bir zemin oluşturulabilir. Bunun için en önemli
unsurlardan biri de seçin yerine seçim yapmak.
2023-24 SEZONUNDAN İTİBAREN FORMAMIZDA 5 YILDIZ OLACAK
Hukuki mücadelemizi vermeye devam edeceğiz, ama 2023-24 sezonundan
itibaren armamızda bu sezonun formaları çoktan ısmarlandı. Armamızda 5
yıldızı koyacağız. Siz ne yaparsanız yapın, koyacağız. Fenerium’da diğer
ürünlerde şimdiden başlayacağız. Bir sezon size mesaj olsun diye 3
yıldızı çıkarttık. Anlamıyorsunuz, anlayamıyorsunuz. Anladıklarınızı da
yapamıyorsunuz. Her adımda bu gerçeği resmen kullanacağız, duyuracağız.
Biz bunu Lefterlere, bizi şampiyon yapan bütün sporculara borçluyuz. Biz
burada artık sessiz kalırsak onlar bize hakkını helal etmemiş olur.
Medeni şekilde başvuru yaptık, her şeyi sunduk. Tahammül sınırlarının
ötesinde bekledik, sabrettik, acelemiz yok dedik. Siz arpa boyu kadar
çalışma yapmamışsınız. Size yazıklar olsun. Acaba şu an beni seyrederken
nasıl bir konuşma kaleme alıyorsunuz. Trabzon’a geç kalmışsınız, 5
dakika sonra (kutlama mesajı) yayınlamışsınız. Ne olur bu gecede benim
için, bizim için, Fenerbahçe için bir mesaj girin. Girmezseniz sonra
kendimizi değersiz hissederiz.
Size çok çok teşekkür ediyorum. İnşallah bugün paylaştıklarım sizin
de bugün buradan ayrılırken aklınızda bazı konuları daha net bir şekilde
görülmesini sağlayabilir. Sağ olun var olun. Bizi seyreden tüm
taraftarlarımızı da saygıyla selamlıyorum. Yarın taraftarlarımızla
burada buluşmamız olacak. Tüm taraftarlarımızı bekliyoruz. Mecburen
passolig sistemini yaptık. Oraya sembolik bir lira kondu. Bana
sorarsanız Passolig'i olmayanlar da gelsinler. Herkes gelsin,
bekliyoruz. Takımımıza moral ve motivasyon verelim. Onları güzel bir
şekilde uğurlayalım. Meşalelerimizi yakalım. Mesajlarımızı pankartlara
yansıtalım.Hep beraber yek vücut yarın burada idmanımızı yapalım."
Ali Koç'un basın mensuplarının sorularına verdiği cevaplarla basın toplantısı tamamlandı.
Kaynak : fenerbahce.org
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder