Fenerbahçe'nin yeni sezonda takımı emanet edeceği Jorge Jesus, son yıllarda sarı lacivertlileri çalıştıracak en yüksek profilli teknik direktör olarak göze çarpıyor. Jesus & Fenerbahçe birlikteliğine ve olası getirilerine yakından bakalım.
Son olarak 2013-2014 sezonunda Ersun Yanal yönetiminde Süper Lig'i zirvede bitiren Fenerbahçe, 8 yıllık aradan sonra yeniden şampiyonluk yaşamak istiyor. Tarihinde ilk kez bu kadar uzun süre ligimizi zirvede bitirmekten uzakta kalan sarı lacivertliler, kendisi adına içinde bulunduğu olumsuz seriyi kırmak için takımı yeni sezonda 67 yaşındaki Portekizli deneyimli teknik direktör Jorge Jesus'a emanet edecek.
Jesus'un; Zico ve Aragones sonrası Fenerbahçe'yi çalıştıracak en yüksek profilli teknik direktör olacağını söylemek yanlış olmaz. Bu nedenle Portekizli teknik adamın oynatacağı futbol ve Türkiye günleri merakla bekleniyor. Bizler de Jesus & Fenerbahçe birlikteliğini ve olası getirilerini birlikte inceleyelim.
Akla gelen ilk soru; Jesus, Fenerbahçe için doğru isim mi?
Aslında teknik ve taktik açıdan uzun paragraflarla açıklanabilecek bu soruya verilebilecek en kısa yanıt çok net bir şekilde 'evet' olmalı. Nedeni de çok basit. Tıpkı 'İyi futbol, iyi futbolcularla oynanır' genellemesinin geçerliliği gibi iyi bir teknik direktörün de başarının ilk ve en temel taşı olduğu aşikar.
Nitekim Fenerbahçe camiası bunun meyvesini iyi bir kadroyu Obradovic'e emanet ederek uzun yıllar hem ülkemizde hem Avrupa kupalarında yemişti. Bu nedenle özellikle yerel başarıdan uzak kalan sarı lacivertli kulübün Jorge Jesus gibi oyuncu üstü profile sahip bir teknik adama emanet edilmesi son derece yerinde bir karar.
Bir de ülkenin en büyük futbol kulüplerinden biriyseniz ve kurduğunuz takım da -planlama hariç- bireysel olarak ligdeki en iyi kadrolardan birine sahipse, kesinlikle Jorge Jesus gibi dünya futbolunda önemli bir yerde konumlanan, baskın karakterli ve kazanma alışkanlığı olan bir antrenör, sizin için biçilmiş kaftandır.
Fenerbahçe'de başarılı olabilir mi?
Tıpkı Galatasaray, Beşiktaş ve Trabzonspor gibi Fenerbahçe'de de başarının tek kıstası şampiyonluktur ki tıpkı taraftar nezdinde olduğu gibi Jesus'un penceresinden de zirve dışında sıralamanın herhangi bir basamağında yer almak başarı olarak görülmez. Bunun yanında bir de Fenerbahçe'nın sıklıkla bahsettiğimiz uzun yıllardır şampiyonluğa olan hasreti var.
2 şampiyonluğun ardından 3.'yü son maçta kaybeden Daum'un, 100. yılda takımı Süper Lig'de mutlu sona ulaştırmasının ardından ertesi sene Şampiyonlar Ligi'nde çeyrek finale çıkaran Zico'nun ve yaşanılan en erken şampiyonlukta takımın başında olan Ersun Yanal'ın tüm bunlara rağmen gönderildiğini unutmamak gerek.
Bu durum Portekizli teknik adam üzerinde baskı oluşturur mu? Hayır. Jorge Jesus, kariyerine yeni başlayan veya Fenerbahçe'yi basamak olarak kullanıp bir üst seviyede çalışmayı hayal eden bir isim değil. Zaten yıllardır rüştünü ispat etmiş, çalıştığı her ülkede kupalar kazanmış üst seviyede bir teknik direktör.
Tüm bu nedenlerden dolayı Jorge Jesus'un başarılı olabilmesi ilk aşamada yönetimin atacağı adımlarda bitiyor. Şampiyonlar Ligi ön elemeleri nedeniyle sezonu zirve yarışı verecek diğer takımlara göre çok daha erken açacak Fenerbahçe'de öncelikle geçtiğimiz yıllarda çok defa aşina olduğumuz yanlışların bu sezon başı yapılmaması gerekiyor.
Burada ilk olarak yapılması gereken de Portekizli teknik adamın talepleri ve sarı lacivertli takımın mevcut kadrosunun ihtiyaçları doğrultusunda takviyelerin sezon öncesi kampına yetiştirilmesi. Yani Fenerbahçe'nin herhangi bir müsabakaya forvetsiz, sol beksiz veya skorer kanat oyuncusu olmadan çıkmaması gerek.
Nitekim sarı lacivertlilerin sahip olduğu kadroda takviyeler kadar merkez orta saha gibi belli bölgelerde azalmaya gitmeye dahi ihtiyacı var. Bu nedenle ilk aşamada başarı için yönetimin izleyeceği yol haritası, Jorge Jesus'un takımın başında vereceği performanstan çok daha önemli bir yer tutuyor.
'Ligi bilen teknik direktör'
Jorge Jesus'un Türkiye günlerinde kendisine avantaj sağlayacak en önemli özelliklerinden biri de futbol literatürümüzde yer alan ancak gerçek yaşamda herhangi bir karşılığı bulunmayan 'Ligi bilen teknik direktör' tezini devre dışı bırakması. Kariyeri boyunca Portekiz dışında Suudi Arabistan'da Al-Hilal, Brezilya'da ise Flamengo'yu çalıştıran deneyimli antrenör bu iki takımda yakalanması güç puan ortalamaları (Al-Hilal'da 20 maç 2,45; Flamengo'da 50 maç 2,42) tutturdu ve önemli başarılar elde etti. Zaten iyi bir antrenörün başarısının kendi tercihi dışında yalnızca lokal seviyede kalması söz konusu dahi olamaz.
Bu başarıların kazanılmasında tabi devreye hem Jesus'un bireysel becerileri hem de ekibinin kalitesi giriyor: Rakip analizi, kadronun en verimli şekilde kullanılması, antrenman kalitesi, oyuncu yönetimi, transfer başarısı... Bu nedenle Jesus'la ilgili ilk günden beri ülkemizde çıkan her haberde deneyimli antrenörün yıllık maliyeti 'tüm ekibi dahil' şeklinde belirtiliyordu. Çünkü Portekizli teknik direktör kadar ekibi de kıymetli işlere imza atıyor.
Ezcümle; Jorge Jesus'un Süper Lig'i bilmemesi başka hiçbir teknik direktörde olmadığı gibi deneyimli antrenör için de bir handikap değil. Tıpkı geçtiğimiz yıllarda ligimizde çalışan ancak başarılı olamayan (Carlos Carvalhal, Vitor Pereira, Ricardo Sa Pinto) Portekizli diğer teknik adamlardan yola çıkarak 'Türkiye'de bu iş Portekizlilerle olmaz' genellemesine varılamayacağı gibi...
Kilit nokta; doğru kadro planlaması
Jorge Jesus'un özellikle ilk Benfica döneminden başlamak üzere çalıştırdığı tüm takımlarda yakaladığı puan ortalamaları, şampiyonluk yolunda zirve mücadelesi vermek ve çoğu zaman ipi göğüslemek için yeterli oldu. Ancak tabi her ülkenin olduğu gibi her ligin dinamikleri de çok farklı. Bu noktada Jesus'un hem en büyük avantajlarından hem de handikaplarından biri de Fenerbahçe'yi çalıştıracak olması dersek yanılmış olmayız.
Neden hem avantaj hem de handikap? Çünkü sarı lacivertli taraftarın ve camianın aklındaki tek düşünce 8 yılın ardından Süper Lig'de şampiyonluk kazanmak. Yani kısa vadede başarı. Bu nedenle art arda yaşanabilecek olası puan kayıpları Jesus'un zaten sabır eşiği düşük seviyelerde olan taraftar ile arasının açılmasına yol açabilir. Tam tersi bir senaryoda ise Jesus, milyonlarca taraftarıyla beraber Fenerbahçe için Kadıköy'ü yeniden geçilmez bir kale haline getirebilir.
Teknik, taktik, takım yönetimi ve liderlik açısından Jorge Jesus, normal koşullarda zaten bekleneni fazlasıyla verecektir. Burada kilit nokta Samandıra'nın tek hakimi olacağı söylenen -karakteriyle de bağlantılı çok doğru bir karar olur- Jesus'un beklentileri doğrultusunda kadro mühendisliğine uygun takviyelerin yapılması ve kadronun mevcut şişkin bölgelerinden arındırılması.
Jesus ismi transferi kolaylaştırır
Son olarak Fenerbahçe'ye yapılacak transferlerde Jesus'un gerek Portekizli olması, gerek de Brezilya'da çalışması sarı lacivertli kulübün elini son derece güçlendirecektir. Keza kariyeri ve futbola armağan ettiği yıldızlar da birçok sporcu için Fenerbahçe'yi cazibe merkezi haline getirecektir. Eminim Fenerbahçe yönetimi de bunun avantajını sonuna kadar kullanacaktır.
II. Benfica dönemi sonrası yaklaşık 1.5 yıl kulüp çalıştırmayan ve seçici davranan Portekizli'nin yeni durağının ülkemiz olması oldukça heyecan verici. Jorge Jesus'un Türkiye günleri ne getirir, neler yaşanır elbette bilinmez ancak; hırsı, antrenörlük becerisi, baskın karakteriyle deneyimli antrenörün ülke futboluna fazlasıyla renk katacağı aşikar.
Kaynak : Emre Akdemir - TRT SPOR
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder