Fenerbahçe Kulübü Başkanı Ali Y. Koç, Fenerbahçe TV Genel Müdürü Tunç Elibol’un sunduğu Gündem Özel programında gündeme dair çarpıcı açıklamalarda bulundu.
İlk olarak ülkemizi yasa boğan deprem felaketiyle ilgili düşüncelerini paylaşan Başkan Ali Y. Koç, “Çok acılı günlerden geçiyoruz. Depremlere alışık bir ülkeyiz hazırlıklı olmasak da ama böylesine ne Türkiye’de ne de başka bir ülkede hazırlıklı olunabileceğini düşünmüyorum. Kaybımız çok. Söylenenler, ifade edilenlerden çok daha fazla olduğu. Yaralılarımız çok. Kullanılamaz binalar çok, büyük bir barınma sorunu var. Hayatta kalanlar hem acılarını yaşarken hem de hayatlarını sürdürebilmek, yeniden kurabilmek için büyük bir mücadele içindeler. Dolayısıyla birinci günden itibaren olduğu gibi ülke olarak, millet olarak tüm paydaşlar olarak onların yanlarında olmamız lazım. Unutturmamamız lazım. Diğer bölgelerde ister istemez hayat bir nebze olsun normal akışına döndü; okullar açıldı, sportif müsabakalar başladı, televizyon programları eski formatlarına dönmeye başladı… Çok uzun bir yolumuz var. Bu seferkinden toparlanmak, normalleşmek beklediğimizden çok daha uzun sürecek. O yüzden bizler bugün devlet, millet, hükümet, muhalefet, sivil toplum kuruluşları, tüm paydaşlar el ele, omuz omuza birbirimize en ihtiyacımız olan bir dönemden geçiyoruz. Bunun hesabının sorulacağı günler de gelecektir ama bugün o gün değil. Biraz sonra konuşacağımız konularda bu yaşananların çerçevesinden baktığımız zaman beki doğru zamanlama değil ama ne yazık ki bazen hayatın olağan akışında istemediğimiz zaruri gelişmeler oluyor. Bizlerin de camialarımıza karşı sorumlulukları var. Ülkemizin başı sağ olsun. Vefatları olan ailelerin başları sağ olsun. Onlara sabır, kuvvet, kudret diliyoruz. Yaralılara acil şifalar diliyoruz. 3 milyon küsür çocuğumuzun yaşadığı bölgeydi. Nüfusun 15,7’sinin yaşadığı bir alandı. Ekonominin %9,5’ini teşkil eden bir alandı. Allah o çocukları da en kısa zamanda bu yaşadıkları travmadan kurtaracak bir hayat akışına, bu bağlamda okul, oyun, tiyatro, sinema gibi… Belki şu an çok ütopik geliyor olabilir ama bazı ülkelerin büyük savaşlardan sonra ilk inşa ettiği yerler sinemalar ve tiyatrolar olmuştur. O yüzden şu an acımızı yaşıyoruz. İnşallah gelecek açısından ders alı umut dolu oluruz. Gittiğim her yerde bunu söylüyorum. Süreç ilerledikçe öncelikler de değişiyor. Birinci öncelik enkaz çalışmalarıydı, canları kurtarmaktı. Şimdi ikinci öncelik barınma. Bizlere düşen en büyük sorumluluk unutturmamak, farkındalığı, hassasiyeti canlı ve etkin tutmak. Yan yana, omuz omuza ihtiyacı olan halkın ihtiyaçlarını giderebilmek için herkesin çorbada tuzu olması. Allah böyle bir kıyameti bize değil, kimseye göstermesin.” ifadelerini kullandı.
Ardından Fenerbahçe Televizyonu Genel Müdürü Tunç Elibol, Fenerbahçe'nin Yukatel Kayserispor’la oynayacağı karşılaşma için verilen deplasman seyircisi yasağı kararı ilgili yaşanan süreci kronolojik olarak sıraladı.
Ali Y. Koç ise bu süreçle ilgili yaptığı değerlendirmede, “Bizim açıklamamızda her şeye rağmen hukuka başvuracağız diyor. Başvurduk, çok da hızlı başvurduk. Elimizdeki tek silah da o, hakkımızı aramak için. Doğal olarak Kayseri de başvurmamız gerekiyor çünkü Kayseri Valiliğinin bir kararı bu. Mahkeme hemen hızlıca karar aldı ve davalıya 1 gün savunma verdi. Davalı da iki tane savunma yaptı. Davalı Kayserispor değil, kararı alan mercii. Kararı alan mercii de Kayseri Valiliği. Sonuçta bugün Kayseri Valiliğinin yaptığı iki savunma sonucunda Kayseri’deki mahkeme bizim yürütmeyi durdurma talebimizi, bir gün evvel verdiği kararın aksine reddetti. Bunun hukuki bir karar olmadığını üniversite birinci sınıf hukuk öğrencisine sorsanız anlar. Ben niye hukukla alakası olmadığını da anlatacağım ama Türkiye Cumhuriyeti Devleti vatandaşı olarak utanıyorum. Adı üstünde hukuk. Son derece ciddi olması gereken bir sürecin… Türkiye Cumhuriyetinin Valiliği nasıl böyle bir savunma yapabilir? Akıllara ziyan bir olaya.
Oraya gelmeden önce sürecin başına gelelim. Cumartesi gününden beri son derece garip olaylar yaşıyoruz. Biraz daha geriye gidelim. 4 Şubat Cumartesi günü YDK Toplantımızda ben dedim ki, ‘Niye hep bize oluyor?’ Son 15 yılda yaşadıklarımızı anlattım. Bir kulüp var ki 7 yıl içinde 3 kere üst üste son maçta şampiyonluğu kaybediyor. Olamaz. Denizli’de Haluk Ulusoy dönemi yaşadıklarımızı biliyorsunuz. Onun üzerinde çok durmayacağım. 3 Temmuz sürecinde son maç kendi sahamızda 12 Mayıs 2012’de FETÖ’cü polislerin maç öncesinde ve maç sonrasında tribünlere ve taraftarlara biber gazı ile saldırıp, kaos çıkması için yangına benzin dökülmesi, sonra 4 Nisan…Otobüsümüzün kurşunlanması. Ve bütün bu süreç içerisinde yaşadıklarımız, sportif açıdan sahada yaşadıklarımız, ne hikmetse niye en ağır ihmaller, en yoğun hakem hataları; hem de bizim iddialı olduğumuz dönemlerde şubat ve mart ayları gibi başımıza geliyor. Bunları hep yaşıyoruz. Son olarak da bunu yaşadık. Bu bardağı taşıran damla noktasına gelmiş durumdur. Ve ne yazık ki bunun içinde hükümet, devlet… Bütün kavramlar da karıştı. Şahsi görüşlerimi, onları da anlatacağım. Ama bir şey var ki hep Fenerbahçe aleyhine çalışıyor, her şey.
Cumartesi günü maç yaptık. Cumartesi oynanan maçta bazı protestolar, tezahüratlar oldu. Orada bir raunt saldırıya uğradık. Biz ve yönetim olarak. ‘Devlete karşıymışız, şöyleymişiz, böyleymişiz.’ Ertesi gün Beşiktaş maçına gittik. Benzer olaylar orada yaşandı. Sosyal medyada paylaşılan tweetler sonrası stat da infial oluştu. Aklı selim herkes bilir ki, böyle hassas bir dönemde öyle mesajlar paylaşmanın toplumsal psikolojide yapacağı etkiyi aslında çocuk bile bilir. Maçın bitmesine, 45 dakika bile beklenebilirdi. Ben hayretler içerisindeyim. Yan yana koyuyorum, bunlar bilerek masus mu yapılıyor diye çünkü iş çok sakat yere gidiyor. İş çok sakat yere gidiyor. Bu iş bu şekilde yarın bir gün kardeşin kardeşe kırdırılacağı ortama gidiyor. Neyse oradan çıktık, Kulüpler Birliği Başkanı olarak birkaç kulübümüz beni aradı. ‘Sabahleyin yoğunlaştı bir açıklama yapmamız’ diye. Kulüplerimiz istediği zaman da, benim görevim başkan olarak herkesin çorbada tuzu olacağı, herkesin katkı sağlayacağı, bu hassas dengede en makul açıklamayı yapmak bizim işimiz. Bazı kulüpler kendileri açıklama yaptılar. Vaktimiz olursa onlara da gireceğiz. Son derece siyasi ağırlıklı açıklamalar. Biz Fenerbahçe olarak siyasi olarak hiçbir şey yapmıyoruz ama tribünümüzde bu protestoda bulunanlara, stadın bir bölümü; bununla ilgili ne düşündüğümü de söyleyeceğim. Şahsi görüşümü de söyleyeceğim. Ama konumuz Kayseri yasağı.
Kulüpler Birliği’nde bir kültür vardır. Ortak bir açıklama yapıldığı zaman herkes kendi sitesinden de yayınlar. Biz de diğer takımlar gibi yaptık. İki tane büyük takımımız bunu saatler sonra yayınlayınca yine kötü kişi biz olduk. Ki bizim duruşumuz, söylememiz, düşüncemiz… Sadece bizim değil, bu kulübün DNA’sın ne olduğu apaçık ortada. Kim başkan, kim yönetimde olursa olsun… Bir açıklamadan dolayı bizim 5 senede yaptıklarımız bu gibi olaylarda, özellikle toplumsal olaylarda, özellikle haksızlığa uğradığımız zamanlarda, özellikle haksız rekabet olduğu zaman söylemimiz, duruşumuz net. Bir tane açıklamadan dolayı koskoca Fenerbahçe Spor Kulübü’nü duruşunu sorgulamak, benim en çok kırıldığım nokta o oldu. Fakat o açıklama yapıldı. Sonra birkaç kulüpten münferit açıklamalar girdi.
KAYSERİSPOR BAŞKANI İLE YAPILAN GÖRÜŞMELER
Sonra salı günü bu dedikodu kulağımıza gelmeye başladı. Yoğun geliyor belli ki altında bir şey var. Ben de doğal olarak ne yaptım, hemen Kayserispor Başkanını aradım. Yeni aramıza katılan başkanlardan. Birbirimizi çok süredir tanımıyoruz ama sevgide saygıda birbirimize kusur etmediğimiz, Berna başkandan sonra gelen biri. Bak şunu da söyleyeyim size. Biraz sonra anlatacağım olaylar Berna Başkan, başkan olsa olmazdı. Üstüne basarak bunu da söylüyorum. ‘Başkanım dedim, böyle böyle bir şeyler varmış. Senin kulağına gelen bir şeyler var mı?’ ‘Var.’ ‘Yapma ya ne oldu.’ Tabii hepsini anlatmıyorum. Böyle böyleymiş bu kararın bana ne kadar yanlış olduğunu ifade etti. ‘Bize tebliğ edilen bir şey yok. Siz biliyor musunuz,’ dedim. ‘Dün gece bize bilgi geldi’ dedi. ‘Bu karar müşterek alınması gereken bir karar’ dedim. İl Güvenlik Kurulu iki kulüple oturur, kararlar beraber alınır. Sayın Başkanla konuştuktan sonra imkanımız olan kişilere ulaşalım, mümkünse bu yanlıştan dönülmesini sağlamamız lazım. Çünkü bunun hiçbir mantığı yok. Hiçbir argümanı yok. Sebebi yok, ne güvenlik, ne sportif. Çıkan tek şey, ‘Haa siz böyle mi bağırıyorsunuz stat da, biz de seni cezalandırıyoruz.’ Yangına benzin dökmenin bir örneği daha bu.Ne yapacaksın, her maç mı beni cezalandıracaksın, her maç sahamı mı, kapatacaksın. Bizim salonlarda, statlarda, deplasmanlarda maçlarımız var. Ne yapacaksınız, ne yapmaya çalışıyorsunuz. Kime ne dersi vermeye çalışıyorsunuz. Biraz sonra Valiliğin savunmasını okuyacağız. Ben vatandaş olarak utandım. Neyse ben Sayın Başkanla konuştum. Tabii onun söylediği her şeyin doğru olduğunu varsayarak, biz hareket ediyoruz. Federasyonumuzu aradık, sağ olsun onlar da bu yanlışın düzeltilmesi için çaba harcadılar. Bu arada da ‘Omuz Omuza’ gecesine hazırlanmaya çalışıyoruz. Üstümüzde o kadar yoğun bir yük var ki, saat 5, 5.5 gibi, Federasyon Başkanı beni aradı. ‘Benim elimde Kayserispor’dan bir açıklama var’ dedi. Okudu, olamaz dedim. Sayın başkanla 3-4 saat önce konuştum. Bu açıklamada yazandan birebir tam tersi şeyleri söyledi. ‘Burada bir yanlış olması gerekir’ dedim. İnternete girdim, daha henüz açıklama girmemişti. Sonra Başkanı aradım, ‘Sen bana böyle böyle dedin mi? 'Bire bir dedim.’ ‘E böyle bir açıklama yapmışsınız.’ ‘Ya sorma.’ Adamcağız anlatamıyor da. Belli ki bir şey var. Kayserispor’un tek başvurusu ile böyle bir karar alınmaz, zaten. ‘Başkan mesajlar gelmiş, ne istihbaratı aldın?’ ‘Sorma diyor, anla diyor.’ Dostluğumuzdan bahsediyor, ona da bir şey diyemiyorum. Tabii o arada insanlar aranıyor, ‘Bizim hiç alakamız yok, bu Kayserispor’un başvurusu.’ Onlar da topu taça atıyorlar, ihaleyi Kayserispor’a bırakıyorlar. Kayserispor, neler söylediğini söylemiyorum ama besbelli ki Sayın Başkan müşkül mevkide. Diyorum ki ‘Sen dün bize bilgi geldi, bugün başvuru yapmışsın. Dün size bu bilgi tebliği edildiyse tabii resmi mi tebliğ edildi, kulaktan, kulağa mı hani böyle bir şey geliyor, haberiniz olsun kıvamında mı? Sana böyle bir şey söylendiyse sen niye başvuru yapıyorsun?’ Yine net bir cevap alamıyoruz. Bizim Kayserispor’la hiçbir sıkıntımız yok. Taraftarlar arası, camia arası, yönetimler arası…Berna Başkanla da, Ali Başkanla da gayet sıcak dostluğumuz, ilişkilerimiz var. Adını koyamıyorum, ne oluyor, diyorsun. Niye? Baktım ki Başkan da bir şey diyemiyor. Kem, küm…'İstihbarat nereden geldi' diyorsun. Ona da cevap yok. Söyleyemiyorlar.
Sonra biz derhal yürütmeyi durdurmak için başvuruda bulunduk. Mahkeme
de çabuk hareket etti. 24 saat verdi, iki savunma geldi. Şimdi
savunmalara bakalım. Niye bir vatandaş olarak utandım. Tükçesi, Türkçe
değil. Hukuku hukuk değil. Argümanları argüman değil. Ve çok dikkatli
yavaşça oku, seyredenlerden de affınıza sığınıyorum. Çünkü buradan
yazılan Türkçe’den bir anlam çıkmıyor. Ne virgülü doğru dürüst var, ne
noktası var. Alelacele yazılmış, özensiz bir şekilde ele alınmış ki, bu
kadar önemli bir şey de Fenerbahçe’yi cezalandırmak mı dersiniz,
kutuplaştırmayı arttırmak mı dersiniz, yarın bir gün tribünlerde daha
büyük bir kaos mu olsun dersiniz, Fenerbahçe’yi rekabetten etme mi
dersiniz… Sonuçta bu işin bir de rekabet tarafı var. Ligde kritik bir
dönemeçteyiz ve ben oraya seyircisiz gidiyorum. Ben ne suç işledim de
oraya seyircisiz, gidiyorum. Bir de bu işin lig rekabet boyutu var.
SAVUNMALAR OKUNDU
Fenerbahçe TV Genel Müdürü Tunç Elibol, birinci itiraz savunmasını okudu.
35 defa okudum, hala anlamadım. Sevgili taraftarlarımız biz bunu
sitemize koyacağız. Sizlerden rica ediyorum, siz de anladığınızı
yazarsanız belki bizim deşifre etmemize yardımcı olursunuz. Bu kadar
zaman geçti biz hala deşifre edemiyoruz. Anladığımızı söyleyelim.
Adam diyor ki, 'uzatmayın maçlar zaten şifresiz yayınlanacak. Evden seyredersiniz' diyor. O kadar spor ruhundan uzak ki, bir insanın takımını desteklemesi, canlı olarak maçta olmak istemesinin ne anlama geldiğini anlamayan bir zihniyetin yazdığı veya Kayseri’deki pekçok Fenerbahçe taraftarının sene de bir kere takımlarını canlı seyretme imkânının, kıymetinin, değerinin ne olduğunu anlamayan bir zihniyetle alelacele tepeden gelen bir kararla yapılmış yanlışın bir şekilde kılıfına uydurma çabaları bunlar. Adam diyor ki, tam da anlamıyorum. Futbolun oynanması iyi mi kötü mü, ‘Fenerbahçe seyircisine hiçbir art niyet gütmeden Spor Güvenlik Kurulunca’ bize karşı art niyet yok mu, demek isteniyor. Bu adamlar ne demek istiyor. Hakikaten ne demek istiyor, bu insanlar. Altta da bir avukatın imzası var. KVVK’dan dolayı buradan ismini vermeyeceğiz, tabii ama akıllara ziyan. Biz dedik ki herhalde bunun hiçbir şekilde hukuken geçerliliği olmaz. Yüce Türk Mahkemeleri de doğru kararı verir umuduyla dün gece biz yattık. Anlaşılan yine bir baskı balata, bir şeyler olmuş. Yine bir savunma yapmıştı, Valilik. Bu seferkinin arkasına 110 adet sosyal medya paylaşımı koymuşlar. 110 adet. Yani Türkiye’de kıyamet kopacak, kaos bu maçtan sonra ülke çapına yayılacak. Ve bu maçta olacak bunlar ve bunun belgesi de 110 tweet.O kadar özensiz ki adam 6222 sayılı kanunu 6232 yazmış. Yazdığı bir kere okumamış bile.
Fenerbahçe TV Genel Müdürü Tunç Elibol, ikinci itiraz savunmasını okudu.
Burada yine ‘şifresiz olarak televizyonda yayınlanacaktır’ diyor ve bunun kimseye zararının olmadığı ifade ediliyor. Yazık. Hakikaten yazık. Kayseri gibi bir ilimizin Valisi’nin yapacağı, zaten inanmadığı bir konuda yapacağı savunma ancak böyle olur. Kullandığı insanların da bu şekilde bir savunma vermesi… Herhalde bunun kamuoyuna mâl olacağını biliyorlardı herhalde.
110 twitten bahsedeyim. Neden 110 twitten bahsetmek istiyorum? Valilinin kararı gerekçesiz ve ölçüsüz müdahale niteliğindedir. Güvenlik kavramını keyfi ve geniş bir biçimde ele almıştır. Güvenlik sorununun altını dolduramamıştır. ‘110 tane tweet geldi…’ Anlatacağım şimdi. Rekabet ilkesine de aykırı. Bizim ilk maçımıza Kayserispor seyircisi geldi, biz oraya gidemiyoruz. Güvenlik gerekçesinin sebebi, somut bilgi ve belgeler olmadığı için altı da boştur. ‘Şifresiz maç yayınlanacak’ diyor, o zaman şifresiz maç yayınlandığı zaman istediğiniz maça istediğiniz kulübün taraftarlarını almayın, hiçbir sosyolojik, psikolojik, toplumsal bir sıkıntı olmaz. Evinizde maçı seyredebilirsiniz. Sanki maça giden insanların hiçbirinin evinde Digiturk yok. Bu nasıl bir zihniyet? Bu nasıl bir yaklaşım? İnanan bir insan böyle savunma yapmaz. Bir de diyor ki utanmadan, ‘Beşiktaş-Ankaragücü maçında da bu karar alınmıştır.’ Bu insanlar futbola biraz yakın olsalar bilirler ki ilk yarıda Ankaragücü-Beşiktaş maçında istenmeyen tatsız olaylar oldu. Bu olaylarda sahaya bir taraftar atladı, futbolculara saldırdı. İstemediğimiz olaylar yaşandı. O maçın akabinde iki kulüp beraber karar aldılar, deplasman maçına seyirci götürmemek için… Bugünün son bir hafta yaşadıklarımızla yakından uzaktan alakası yok. Valilik savunması da bunu yazabiliyor. Nasıl bir anlayıştır bu?
Herhalde Valilik çok etkilenmiş ki herhalde tehlikenin boyutunu da arz edebilmek için 110 tane sosyal medya mesajı paylaşmış. Biz bunların hepsini tek tek inceledik. Bu 110 tweetin sadece 6 tanesi yasak kararı öncesinde… Hani diyor ya ‘infial olacak ben onun için yasakladım.’ Ama bu 110 tweetin 6’sı karar öncesinde geri kalan hepsi Valiliğin yasak kararı sonrasında. İstihbarat gibi anlatılıyor, sonra mesajlar deniliyor sonra bula bula bu 110 mesajı koyuyor. İnceledik. Karardan önce atılan 6 tweetin de hiçbir güvenlik riski oluşturacak içeriği yok. Kalan tweetler de hepsi deplasman yasağı sonrası paylaşılmış. Bunlardan sadece 23 tanesi Fenerbahçeli –yani gerçek kişiler, trol koymamışlar- ve söz konusu kararda kavga ve kaos ortamı oluşabileceği yönünde kuvvetli istihbarat bilgilerine örnek teşkil edecek twieelerin çoğunun Fenerbahçe’yle alakası yok. Potansiyel suçlu olarak muamele görüyoruz. Bu 110 kişinin maça geleceği ne malûm. Neresinden tutarsanız tutun çelişkilerle dolu bir durumla karşı karşıyayız.
Şimdi biz bir üst mahkemeye gideceğiz. Ankara’ya gitmemiz gerekiyor. Tabii bu yarına yetişmeyecek. Bunun sonuna kadar gideceğiz. Bu arada biz Federasyon başkanıyla konuşuyoruz, tekrar Kayserispor başkanıyla konuşuyoruz… Kayserispor başkanı durumdan çok rahatsız. Bir şeyler söyleyemiyor ama söylemek istiyor. İlgili bakanlıklarla konuşuyoruz, ‘bizim hiçbir alakamız yok, Kayserispor’un başvurusu’ diyor. Valiyle konuşuyorsun benzer şeyi söylüyor. Süreç ilerliyor, söylediklerinden biraz daha farklı şeyler söylüyorlar. İhale Kayserispor’a mı kaldı yoksa Kayserispor bunu istedi ve bize doğruları söylemiyor ki ben Kayserispor’un müşkül mevkide bırakıldığına inandığım için söylüyorum. Gerçekte böyle bir şey isteyeceğini düşünmüyorum. İstemişse de onun ayıbıdır. Kendisine dönüyoruz, Başkan sen bu yasağın kalkmasını istiyorsun, ilgili bakanlıklarda senin başvurun. Çek başvurunu o zaman kalksın bu sorun. Bu bir ayıp. İş çok daha farklı yerlere gidecek. Bizim bu akşam maçımız var. Ne olacak şimdi? Böyle polisiye tedbirlerle falan da halkın iradesinin önüne kimse geçemez.
BÜTÜN TARAFTARLARIMIZA BU SÜREÇTE HER TÜRLÜ HUKUKİ VE MADDİ DESTEĞİ VERECEĞİZ
Şimdi bizim taraftarlarımıza 6222’den işlem yapılmaya başlandı. Duyduğumuz kadarıyla bazı Beşiktaş taraftarlarına da.. Spor Şube Müdürüyle konuştum. Şu an sayılar çok yüksek değil, 25-30’ları konuşuyoruz. Biz bugün bir açıklama yaptık. Taraftarlarımız, lütfen arzu ederseniz bizimle irtibata geçin. Biz bütün taraftarlarımıza bu süreçte her türlü hukuki ve maddi desteği vereceğiz. Çünkü yanlış bir karar bu. (hukukdestek@fenerbahce.org) Şimdiden bizimle temasa geçtiler. HUFEDER (Hukukçu Fenerbahçeliler Derneği) ülke çapında 40 ayrı yerde avukatlarıyla bize bu süreçte destek veriyorlar.
BAZILARININ KOL KOLA GİRDİĞİ FETÖ’YLE MÜCADELE EDERKEN İYİYDİK DE ŞİMDİ BİR KISIM TARAFTAR ‘HÜKÜMET İSTİFA’ DİYE BAĞIRINCA MI KÖTÜ OLDUK, VATAN HAİNİ OLDUK
Niye bununla ilgili görüşlerimi 6222’yle sizle paylaşacağım ama biz kızgınız. Fenerbahçe olarak son derece sinirli ve kızgınız. En büyük kızgınlığımız da bu iş bilerek ve isteyerek sanki çıkmaza doğru… Yarın görüyorsunuz troller, belli başlı köşe yazarları bizi sanki vatan haini gibi pozisyonluyorlar. Fenerbahçe söz konusu devleti ve milletiyse tarihi boyunca neler yaptığı ortadadır. Bazılarının kol kola girdiği FETÖ’yle mücadele ederken iyiydik de şimdi bir kısım taraftar ‘hükümet istifa’ diye bağırınca mı kötü olduk, vatan haini olduk. Orada bize vatan haini diyen bazı kalemler var, bazı kişiler var. Bize en son ‘vatan haini’ diyecek kişiler. Onlar terörist grubuyla kol kolayken, bütün devletin gücünü arkalarına aldıkları zaman Fenerbahçe savaşıyordu, biber gazı yiyordu. Fenerbahçeli çocuklar ağlıyordu. Siz ne yapmaya çalışıyorsunuz? Tekrar o günlere götürüp kaos ortamı mı yaratmaya çalışıyorsunuz? İki maçta bağırıldı. Geçmişte olmadı mı sanki? İlk defa mı oluyor? Olabilir. Olgunlukla, hoşgörüyle karşılamak lazım. Hoşgörüyle karşıladığınız zaman, üstüne gitmediğiniz zaman büyümüyor. Ama sen maç ortasında polis olarak tribüne girip birini almaya çalışırsan ki Beşiktaş maçında gördük. Onun sebebi de tezahürat değilmiş, başka bir şeymiş. Polisin de orada suçu yok. Toplumsal psikoloji daha da alevlendi. Maçtaydım, yaşananları gözümle gördüm.
BİZ BUNUN HESABINI SORACAĞIZ. BEN BUNU KİMİN YAPTIRDIĞINI BİLİYORUM. ÇOK İYİ BİLİYORUM. ÇOK DRAMATİK BİR ŞEY SÖYLEYECEĞİM. BU BELKİ DE CUMHURBAŞKANIMIZA YAPILMIŞ BİR KÖTÜLÜKTÜR. BUNUN HUKUKEN, MANTIKEN, SPORTİF AÇIDAN, GÜVENLİK AÇISINDAN HİÇBİR AÇIKLAMASI YOKTUR.
Ben siyasi tezahüratlar olmasını istemiyorum ama hakaret ve küfür olmadığı müddetçe ben karışamam, taraftarın dediğini kontrol edemem. Böyle bir şeye yeltenmek hep ters teper. Siyasilerimizin kafasında şöyle bir düşünce var; kulüp yönetimleri tribünleri kontrol eder, yönlendirir. Yok kardeşim böyle bir şey. Başkan istifa, yönetim istifa, futbolcuları yuhalama, hocaları yuhalama… Bugün için söylemiyorum, bakın futbolun doğasına. Zaman zaman oluyor. Zamanında burada Mesut Yılmaz’a da olmuştu. Bu birden bire Fenerbahçe devletine karşı, hükümetine karşı mı oluyor? Fenerbahçe Türkiye’dir. Fenerbahçe taraftarı kimsenin tekelinde değildir. Her türlü ideoloji, eğitim seviyesi, gelir seviyesi, dinsizi, dindarı hepsi vardır. Sarı lacivert çatı altında buluşmuştur. Bu Galatasaray’da aynıdır, Beşiktaş’ta da aynıdır. Bunu nasıl anlamazsınız? Tabii ki anlıyorsunuz da niye böyle yapıyorsunuz? Niye bizi tekrar hedef alıyorsunuz? Niye Fenerbahçe’yi tekrar bir kaos içine sokmaya çalışıyorsunuz? Biz Kayseri’ye gideceğiz ülke çapında kaos mu yayılacak? Bu mudur anlayışınız? Biz bunun hesabını soracağız. Ben bunu kimin yaptırdığını biliyorum. Çok iyi biliyorum. Çok dramatik bir şey söyleyeceğim. Bu belki de Cumhurbaşkanımıza yapılmış bir kötülüktür. Bunun hukuken, mantıken, sportif açıdan, güvenlik açısından hiçbir açıklaması yoktur. İşimize gücümüze bakacağız nelerle uğraşıyoruz ya? Ne yapacağız, Fenerbahçe seyircisinin ağzına fermuar mı takacağız?
İki sene evvel Fenerbahçe-Galatasaray maçında da birinin gelmemesi için bizim stadımıza istihbarat aldık, şöyle olacak, böyle olacak diye bana baskı yapıldı. Allah’a şükür hiçbir şey olmadı. Aynı benzer yaklaşımı bugün o kişi sergiliyor tekrar. Ondan sonra Kayserispor’a açıklama yaptırın. Allah bilir Kayserispor’a tekrar ne açıklama yaptıracaksınız? Hükümetimizde aklıselim insanlar var. İnşallah buna bir şekilde ‘dur’ derler. Bu gereksiz şeyler işi çok kötü yerlere götürüyor.
Benim şahsi görüşüm, ben tribünlerde hiçbir şekilde siyasi söylem, slogan olmasını istemiyorum. Neden? Çünkü Fenerbahçe Türkiye’dir. Her çeşit insan vardır. 90 dakika Fenerbahçe’yi desteklesin veya basketboldaysa 40 dakika. Ama hakaret küfür olmayıp böyle tezahüratlar oluyorsa ben saygı duymalıyım. Hükümetin lehine tezahüratlar olsaydı spor şube işlem yapacak mıydı? Bir de hükümetle devlet konseptini ayıralım. Bakın Kulüpler Birliği açıklamasında da herkes devletin yanında. İstisnasız her kulüp devletin ve milletin yanındadır. Hele bıçak kemiğe dayandığı zaman. Ama herkes hükümeti desteklemek zorunda değildir. Destekleyen Fenerbahçeli vardır, desteklemeyen vardır. Hiç umurunda olmayan da vardır. İnsan psikolojisinden bu kadar uzak mısınız? Bize yurttaşlık dersinde devlet nedir, hükümet nedir diye öğretmediler mi? Futbol kulüplerinde yöneticiler nedir? Yolcu. Dönemlerimiz vardır, gideriz. Kim hancı? Taraftar. Hükümetlerde de, siyasette de böyledir. Hükümetler gelir, hükümetler gider, kalıcı olan devlettir. Nasıl garip garip kelimeler kullanıp Fenerbahçe’yi vatan haini konumuna getirirsiniz? Bilmiyorsanız tarihimize bakın. Dolayısıyla neresinden bakarsanız bakın bu yanlış.
Bütün kulüp taraftarlarına sesleniyorum. Bugün bize yarın size olur. Bizim Kayserispor’la hiçbir derdimiz yok. Onların da bizimle olmadığını düşünüyorum. Ne oldu da bu yapılıyor? Kim yaptırdı bunu size? Elle tutulmayan sebeplerle, argümanlarla. En kutsal yer yüce mahkemedir. Yüce mahkemeye verdiğiniz argüman buysa hiçbir argümanınız yok. Herkes bunun yanlış olduğunu söylüyor ama bu karar kalıyor. Nasıl? Kim, neden yaptırıyor bunu? Siyaset girmesin diyorsunuz. Siyasetle futbol iç içe olmasın. Ben de istemiyorum tribünlerde siyasi söylem. Ama tribünlerde zaman zaman yapılan tezahüratların çok ötesinde siz sokuyorsunuz siyaseti futbolun içine. Bir takımın şampiyonluğu kutlanırken 4 bakan selfie verdiğinde siyaset olmuyor mu? Bir bakanımız çıkıp bir maçtan sonra ‘inşallah x takım şampiyon olur’ dediği zaman siyaset olmuyor mu? Cumartesi-pazar günü yaşanan maçlardan sonra belli kulüpleri arayıp açıklama zorlamasına gelince siyaset olmuyor mu? Ama Fenerbahçe’de bir maçta tezahürat olunca Fenerbahçe vatan haini, Fenerbahçe siyaset, şöyle, böyle. Öyle değil. İnsanları kışkırtıyorsunuz. Yapmayın böyle. Çok daha önemli dertlerimiz varken, futbol paydaşları yeni bir sayfa açmış, omuz omuza vermişken yapmanız çok yanlış. Beklentileriniz, söylemleriniz ve eylemleriniz tutmuyor. Biz yarın yönetim olarak gideceğiz, orada bulunacağız. İnşallah maçımızı kazanırız, sağ salim döneriz. Kayserispor taraftarından da defalarca takımlarının ismini söylediğim için özür diliyorum. Derdimi anlatabilmek için. Belki sizin üstünüze kalmış bir dert bu. Siyasi sloganlar olmasın, ben de istemiyorum. Saygısızlık olmadığı müddetçe bir şey diyemeyiz. Anayasal haktır. Geçmişte de oldu, bugün de oldu, yarın da olacak. Ben de istemiyorum ama yapacak bir şey yok. Bize baskı yaparak, cezalandırarak yola sokamazsınız. Biraz tarihimize bakın. Bana göre söylem olarak ‘yönetim istifa’ ile ‘hükümet istifa’ arasında hiçbir fark yok. Bu takım, bu camia Türkiye’dir. Her çeşit insan vardır. Hükümet için boynu kıldan ince olan, her şeyi yapacak olan vardır, hükümete karşı olan vardır, arada olanlar vardır, umursamayanlar vardır. Siz nasıl sadece bu camiayı hedef alarak kaos ortamına hizmet ediyorsunuz? Bunu bir gün birileri açıklayacak. Biz burada olalım ya da olmayalım açıklayacak. Sonra bazı kulüplerin bizim taraftarımız hakkında ettiği laflar; zillet vs… Sizsiniz siyaset yapan.
FENERBAHÇE SİYASET ÜSTÜDÜR. FENERBAHÇE’DE HER SİYASİ GÖRÜŞTEN İNSAN VARDIR. BİZ SİYASETİN PARÇASI OLMAK İSTEMİYORUZ
Şunu bir daha üstüne basarak söylüyorum; taraftarların tezahüratlarının kulüpler tarafından kontrol edildiğini, yönlendirildiğini düşünüyorsanız bizi töhmet altında bırakıyorsunuz. Ya samimi değilsiniz ya da futbolla, taraftarla, tribüne ilgili hiçbir şey bilmiyorsunuz. İkincisinin olmadığını gayet iyi biliyorum. En büyük korkum, bilerek, isteyerek bir yere sürükleniyoruz. Fenerbahçe siyaset üstüdür. Fenerbahçe’de her siyasi görüşten insan vardır. Biz siyasetin parçası olmak istemiyoruz, işimizle anılmak istiyoruz. Niye bunu bize yapıyorsunuz? Kulüpler siyasi kurumlar değildir, siyasi tartışmanın parçaları değildir. Ama her çeşit insanı barındırır. Her çeşit insanın olduğu yerde bunlar olabilecek şeyler. Dün de oldu, yarın da olabilecek şeyler. Bizi Kayserispor maçında cezalandırıp ülke çapında kaos yaratabilme riskini bizim üstümüze koymanızın neresi hakkaniyet. Koskoca Türkiye Cumhuriyeti Devleti var, oraya gidecek 1300-1600 kişi ülke çapında kaos yaratacak öyle mi? Bu kudretli devlete haksızlık. Şimdi bu yanlıştan yarına kadar dönülemeyecek. Yazıklar olsun. İşin gelişim süreci, koskoca adamların bir ‘öyle’, bir ‘böyle’ demeleri, dediklerine kendilerinin de inanmamaları. Tepkiler gelince tepkileri dindirmek için ‘yok ona açıklama yaptırma’, ‘sosyal medya paylaşımlarını mahkemeye sunma…’ Yazık ya. Hakikaten yazık.
KİMSE ÇIKIP ‘FENERBAHÇE MİLLETİNE, DEVLETİNE KARŞI’ DEMESİN. BU BİZİ EN YARALAYAN KONUDUR. ÇİZGİMİZ, HER ŞEYİMİZ BELLİDİR. ANAYASANIN DEĞİŞMEZ MADDELERİ GİBİ BİZİM VAZGEÇİLMEZ, DEĞİŞMEZ İLKEMİZ SİLİNMEZ ATATÜRK ÇİZGİMİZDİR, ÜLKEMİZİN, MİLLETİMİZİN VE MİLLETİMİZİN, DEVLETİMİZİN ÂLİ MENFAATLERİ VE BUNUN İÇİN KAYITSIZ ŞARTSIZ HER ŞEYİ YAPMA REFLEKSİMİZDİR
Hafta içi isimleri de vererek yapacağız. Bitmedi burada.
Taraftarlarımızdan özür diliyorum, beceremedik. Hukuka inandık,
yürütmeyi durdurduk, sevindik ama beceremedik. Özür diliyorum.
Taraftarlarımıza yalvarıyorum provokasyona gelmeyin. Sadece takımımızı
destekleyin. Buradan bir cümle aklınızda kalacaksa bilerek ve isteyerek
bizi bir noktaya itmeye çalışıyorlar, bunu unutmayın. Bu kadar kafa
kafaya giden bir ligde son derece zor bir deplasmanda bizi desteksiz ve
taraftarsız bırakmanın ne anlama geldiğini anlamayan insanların aldığı
bir karar. Adana’da neler oldu gördünüz, Sivas’ta rakibimizin maçında
neler olduğunu gördünüz. Verilen kartlar, verilmeyenler. Nereye gidecek
bu iş onu da bilmiyorum. İşin rekabet tarafı şu an benim üstünde durmak
istediği konu. Kimse çıkıp ‘Fenerbahçe milletine, devletine karşı’
demesin. Bu bizi en yaralayan konudur. Çizgimiz, her şeyimiz bellidir.
Anayasanın değişmez maddeleri gibi bizim vazgeçilmez, değişmez ilkemiz
silinmez Atatürk çizgimizdir, ülkemizin, milletimizin ve milletimizin,
devletimizin âli menfaatleri ve bunun için kayıtsız şartsız her şeyi
yapma refleksimizdir. Onun dışında herkes, çeşit çeşit insan vardır
camiamızda. Türkiye nasıl mozaikse biz de bir mozaiğiz. Milli
değerlerimize, devletimizin menfaatlerine sıkı sıkıya bağlı, hem saygılı
hem de aidiyet duygumuz çok yüksektir. Sadece bugün değil. Tarihimiz
boyunca böyledir. Öğrenmek istiyorsanız gidin bakın. Bizle böyle
uğraşmayın. Yaptığınız haksızlıktır, hukuksuzluktur, adaletsizliktir.
Yol yakınken lütfen bu yanlıştan dönün. Daha fazla da üstümüze
gelmeyin." dedi.
BAŞKANIMIZDAN TARAFTARLARIMIZA ÇAĞRI: BİZİ BİR ŞEYİN İÇİNE
ÇEKMEYE ÇALIŞIYORLAR, LÜTFEN ÇOK AMA ÇOK DİKKATLİ OLUN. PROVOKASYONA
GELMEYİN. BİLİYORUM İÇİNİZ YANIYOR. BENİM DE İÇİM YANIYOR. TAKIMA
ODAKLANIN. TAKIMIMIZI DESTEKLEYİN
Son olarak taraftarlarımıza seslenen Başkan, "Taraftarlarımızdan
rica ediyorum provokasyona gelmeyin. Haksızlığa karşı haykırdığınızı
biliyorum. Haksızlığa karşı haykırmaya DNA’sı olmayan bir camia olsaydık
3 Temmuz’da yaptıklarımızı yapamazdık. Ama provokasyona gelmeyin.
Biliyorum içiniz yanıyor. Benim de içim yanıyor. Takıma odaklanın.
Takımımızı destekleyin. Sizden rica ediyorum. Nelerle uğraştığımızı
görüyorsunuz. Tribünlerde bu gibi olaylar yaşandığı zaman bizleri
bambaşka yerlere çekiyorlar. Biz inandığımız yoldan da sapmayız, sonuna
kadar mücadelemizi veririz. Muvaffak oluruz, olmayız o başka şey. Ama bu
haksızlığın karşısında sonuna kadar dururuz. Ben inanıyorum ki sadece
biz değil, başka kulüp taraftarları da bu hassasiyeti gösteriyorlar.
Onlar da düşünüyorlar ‘ne oluyoruz, bugün ona, yarın bana’ diye. Sosyal
medyayı çok takip ediyorsanız bu cılız, mahkemeye sunduğunuz mesajlar
yerine gerçekte ne yazıyor onlara bakın; daha iyi anlarsınız futbol
dünyasının hissiyatını. Ama bizi bir şeyin içine çekmeye çalışıyorlar,
taraftarlarımıza söylüyorum. Lütfen çok ama çok dikkatli olun. 6222’den
işlem gören taraftarlarımızdan rica ediyorum, bizimle temasa geçin. Yek
vücut bu işleri yürütelim.
Birleştirici, bütünleştirici olmamız gerekirken neleri konuşuyoruz. Hele
bu hassas dönemde biz hangi gerekçe ile taraftarımıza işlem yapıldığını
hangi gerekçeyle Kayseri’de taraftarımızdan mahrum bırakıldığımızı daha
iyi anlamak istiyoruz. Anlamak için de elimizden geleni yapacağız. Ama
rica ediyorum, toplumsal ayrıştırmayı derinleştirecek daha fazla şey
yapmayın. Sizden rica ediyoruz.
Bütün kulüpler, devletinin, milletinin ve bu ülkenin menfaatlerinin
yanındadır. Her zaman olmuştur. Bu seferde de, geçmişte de gösterdiği
gibi olmuştur. Bizim isyanımız tekrar ediyorum, mütemadiyen
Fenerbahçe’ye bu olayların yaşanması, yaşatılması. Niye hep Fenerbahçe?
İki, bu karar özelinde makul bir sebebi olmaması. Hukukla
bağdaşlaştıramamız. Akıl ve mantıktan uzak. Tek taraflı bizle hiçbir
istişare yapılmadan, sportif vicdanları yaralayan, adalet ve adil
rekabet duygularını zedeleyen, rekabetin eşitlik ilkesine aykırı…
Saymakla bitmiyor. Ama ne hikmetse bu kadar eksiği olan, bu kadar
yanlış olan, delilleri olmayan bir argümanla bu yasağın getirilip,
mahkemenin bir kere yürütmeyi durdurmasına rağmen uygulanabiliyor
olmasının altında neler yattığını inşallah yakında sizlerle
paylaşabileceğiz.
Son olarak, tekrardan özür diliyorum. Yarınki maçta kararı değiştirmeye
gücümüz yetmedi. Geldiğimiz nokta itibarıyla bir üst mahkemeye gidecek
konu. Bir hafta süremiz var ama yarına yetişmeyecek. Bir hafta içinde ne
olacak bilmiyorum. Dolayısıyla maalesef hakkımızı arayabilecek,
vaktimiz, zamanımız yok ama şuna da inanıyoruz. Her şeyi bilen gören
yukarıda yüce bir güç, Allah var. Bu işin buraya gelişine müdahalesi
olan herkesi, tekrar ediyorum. Bu işin buraya kadar gelmesine dahil,
müdahalesi olan herkesi Allah’ın takdirine havale ediyoruz. Siz ne demek
istediğimi benden daha iyi bilirsiniz. Ahirette de, hesap gününde de
hakkımızı helal etmiyoruz. Teşekkür ederim." diyerek sözlerini
noktaladı.
fenerbahce.org
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder