Sayfalar

2 Ekim 2023 Pazartesi

"9'a karşı 11 Classico'su"

Uruguaylı yazarı Eduardo Galeano, 'Bu minicik ülkeden neden bu kadar iyi oyuncular çıkıyor' sorusuna, “Bütün Uruguaylı çocuklar anne karnından çıkarken gool diye bağırır!” yanıtını vermişti. Halim Dulkadir yazdı...

“Gölgede ve Güneşte Futbol” kitabının dünyaca ünlü Uruguaylı yazarı Eduardo Galeano, Aslı Pelit’e bir röportaj vermişti. Bu minicik ülkeden neden bu kadar iyi oyuncular çıkıyor sorusuna, “Bütün Uruguaylı çocuklar anne karnından çıkarken gool diye bağırır!” demişti. Bu tür doğum hikâyeleri Güney Amerika için olağan bir durum.

Uruguay futbolu sadece “1930 Dünya Kupası” ya da “Maracanazo”dan ibaret değil. Bu küçük ülke aynı zamanda dünyaca ünlü takımlara da sahip. Bunu sadece ben söylemiyorum. Ülkemizde varlığı tartışılmış olan IFFHS (Uluslararası Futbol Tarihi ve İstatistikleri Federasyonu) 20. yüzyılın en başarılı takımlarını seçerken Avrupa’dan Real Madrid’i, Güney Amerika’dan Uruguay takımı Penarol’ü seçmişti. FIFA da yüzyılın takımı sıralamasında Penarol’ü 8. sırada göstermişti. Tabii ki tartışmaya açık konular. Zaten işin içinde FIFA varsa tartışmak için başka kapıya gitmeye gerek yok. Gerçek olan Uruguay’ın her zaman dünya futbolunda nevi şahsına münhasır bir yeri olduğudur.

Kıtanın diğer başkentlerine göre Montevideo yaşam kalitesi olarak biraz daha üst seviyede. Hatta yıllarca Güney Amerika’da yaşam kalitesi en yüksek şehir seçilerek bu durumu tescillendi. “See You In Montevideo” filminde de izlediğim kadarıyla gayet keyifli bir ülke. Başkent Montevideo, Uruguay için farklı bir anlama da geliyor. Çünkü Uruguay’da futbol demek Montevideo demek. Son sezonda 16 takımlı ligin 12 takımı bu şehirden (2023 itibariyle). Farklı yıllardaki aksamalarla toplam 119 lig sezonu (2023 itibariyle) oynandı. Bu süre içerisinde Montevideo dışına çıkmış bir şampiyonluk yok. Bu sezona kadar Penarol ve Nacional toplamda 100 şampiyonluk kazandı. Önümüzdeki sezon muhtemelen toplamda 101. şampiyonluğu bulurlar (Sonra ki sezon 102, diğer sezonda 103 diye gider bu). İskoçya Ligi’ni anımsatan ülke futboluyla kıyısından köşesinden ilgilenen herkes bilir ki ligin lokomotifi bu iki takım. Bu kadar başarılı iki takım bir de aynı şehirdeyse tadından yenmez bir derbinin çıkması da kaçınılmaz olur.

Penarol’ün kökenleri İngiliz demiryolu işçilerinin 1891 yılında kurduğu Central Uruguay Railway Cricket Club’dır. Kulüp 1900 yılında şimdiki ismine geçti. Penarol’ü İngiliz göçmenler kurarken 1899 yılında tamamı Uruguaylı oyuncular tarafından Nacional kuruldu. fifa.com bu derbiyi analiz ederken Nacional’in doğuşunda, o sırada Uruguay'ı kasıp kavuran milliyetçilik dalgasının etkisini ekliyor. Nacional, renklerini “Uruguay Halkının Babası” olarak görülen José Gervasio Artigas’ın kullandığı bayraktan aldı. Penarol ise demiryolu işçilerine selam göndererek sarı ve siyahı formasının üzerinde taşıyor. İki takımın Uruguay rekabeti ilk maçları olan 15 Eylül 1900’den beri devam ediyor. 120 yıllık bu rekabet Avrupa dışındaki en eski derbi olmasını sağladı. Hemen bir sene sonrasında ise karakolda biten maçlar başladı.

Profesör Christian Bromberger, Uruguay derbisini üst sınıf ve alt sınıf, göçmenler ve yerli halk arasındaki mücadeleye dayandırarak Celtic – Rangers derbisine benzetiyor. Bu kadar eski bir Güney Amerika derbisi, ilginç birçok hikâyeyi içerisinde barındırıyordur.

1924 ile 1954 arası Uruguay futbolunun altın dönemi olarak görülür. 1924 ve 1928 Olimpiyatları’nda ki altın madalyalara eklenen iki dünya kupası ve on beş Copa America “Uruguay Futbol Müzesi”nin başköşesinde duruyor. 1930’ların başında Uruguay futboluna çağ atlatan gelişmelerden birisi de futbolun profesyonelliğe geçişi oldu. Tam da bu dönemde Nacional, kulüp tarihinin en görkemli dönemlerinden birisine girdi. “Beyaz Makina” adı verilen kadrosuyla ilerleyen yıllarda da hala ellerinde bulundurdukları rekorları kırdılar.

1933’de başlayan futbol sezonu Nacional ve Penarol takımlarının rekabetine sahne oldu. Nacional ilk 10 maçında gol dahi yemeden 9 galibiyet aldı. Aynı sezon Penarol ile iki maç yaptı ve birini kazandı birini kaybetti. Sezonu iki takımda 46 puanla tamamladı. Sezonu şampiyon bitirecek takımın, Güney Amerika’da sıkça gördüğümüz şekilde final karşılaşmasıyla belirlenmesine karar verildi. Bu hiç kolay olmadı.

Yıllar sonra “El Pais” gazetesi bu iki takımın bir karşılaşmasından önce “Uruguay İkiye Bölünüyor” başlığını atacaktı. 1933 sezon finalinde de durum aynen böyle oldu. 1934 sezonu başlamıştı ancak bir önceki sezonun şampiyonu belli değildi. Nacional’in resmi internet sitesi bu durumun Penarol’den kaynakladığını iddia etmeye devam ediyor. Nihayet bu iddialar aşıldı ve Mayıs 1934’de finalin ilk maçı başladı. Efsanevi Centenario Stadyumu’nda oynanan maçta sezon içerisinde son derece iyi bir gol ortalaması yakalayan iki takım klasik bir Türk derbisi tadında maçı 0-0’a bağlayacakken 70. dakikada olanlar oldu. Penarol’ün bir atağı sırasında top oyun alanını terk edecekken o sırada saha kenarında yürüyen Nacional’in sağlık görevlisi Juan Kirschberg’in tahta çantasına çarparak sahaya döndü. İlk anda kimse bir şey anlamadı. Topun tekrar sahaya dönmesiyle Penarol’ün kulübesi, Braulio Castro'yu uyardı ve oyuncu da topu ağlara gönderdi. Topu ağlara gönderen Castro gol sevincini yaşıyordu ama golün sayılacağı ümidi yoktu. Tabiri caizse hakeme zarf attı. Garip bir şekilde hakem Telesforo Rodríguez’de bu golü verdi. Olayın farkına varan Nacional futbolcuları da çileden çıktı. Saha içerisinde resmen kavga, kıyamet koptu. Hedeflerinde özellikle Brezilyalı futbolcu Castro ve hakem vardı. Uzun süren tartışmalar sonrasında José Nasazzi, Juan Labraga ve Ulises Chifflet hakem tarafından oyun dışına gönderildi. Sonrasında ise hakem soyunma odasına gitti. Mücadelenin geri kalanını yönetmek istemeyen hakem Rodríguez’in yerine sahaya çıkan yardımcı hakem sahanın ışıklandırması olmamasından dolayı havanın karardığını ilan ederek maçı tatil etti. Muhtemelen bu belayı başıma almayım demiştir. Maçın tatiliyle beraber Nacional tarafı kulis çalışmalarına hemen başladı. Ülke gündemi bir anda değişti ve bu final ciddi bir kamuoyu tartışması halinde geldi. Bu durumdan federasyonda nasibini aldı. Karar, yoğun baskılar sonucunda yaklaşık iki ay sonra açılandı. Gol hatalı verildiği için iptaline, oyunculardan Nasazzi ve Labraga’nın oyun dışı kalmasına, Chifflet’in oyuna dâhil olmasına, maçın seyircisiz olmasına Nacional’in 9 kişiyle oynamasına ve maçın kaldığı yerden devam etmesine karar verildi. Bu durum federasyonun yeni bir yönetmeliğiydi. Kulüplere hakem kararların federasyona itiraz hakkı verilmişti. Bu kuralda Nacional’in şimdilik işine yaramış gibi görünse de ibre tamamen Penarol’e geçti. Son 30 dakikası oynanacak maçta, 9’a karşı 11 oyuncuyla Penarol üstün görünüyordu. Kadroda 33 golle gol kralı olan Pedro Young’da vardı.

Geçen sezon finalinin devam maçı Ağustos 1934’te tekrar başladı. Nacional tarihini anlatan bir kitap bu maçla ilgili, Nacional’in “Tam ve güçlü bir Penarol'e karşı savaşması imkânsız olduğu için profesyonelce hareketlerle! Zaman geçirerek top oynamayı” tercih ettiğini belirtiyor. Aynı kitap bu karşılaşma ile ilgili Nacional’in Macar hocası Américo Szigeti’nin taktiksel açıdan da başarılı olduğunu söylüyor. Öyle ya da böyle Nacional bir şekilde karşılaşmayı 0-0’a bağlamayı başardı. Uzatmaya giden maçta yine gol olmayınca karmaşa devam etti. Bir hafta sonra 2 Eylül 1934 tarihinde yine seyircisiz bir maçta Nacional yine 9’a karşı 11 oyuncuyla Penarol karşısında çıktı. Efsanevi mücadelesi bu maçta da sürdü ve maç berabere bitti. 1934 sezonu devam ederken, 1933 şampiyonunu belirleyecek yeni maçın tarihi Kasım 1934 oldu. Bu maçla cezaları biten Nacionalli futbolcularında gelişiyle 90 dakikalık eşit şartlarda seyircili yeni bir karşılaşma yapıldı. Ülkenin gündemi sadece Uruguay Superclassicosu oldu. Finalin bu noktaya gelmesine neden olan golü atarak tarihe geçen Braulio Castro toplamda 200 dakika sonra gol perdesini nihayet açtı. 13 yaşında geçirdiği bir kaza sonucu tek kolunu kaybeden ama buna rağmen Uruguay tarihinin en değerli oyuncularından birisi olan Nacionalli Hector Castro 53. dakikada takımının beraberliği yakalamasını sağladı. Juan Arremón Penarol’ü tekrar öne geçirse de “Tek Kollu Tanrı” olarak tanınan Hector Castro’nun üçlemesi Nacional’in bir önceki sezonun şampiyonu olmasını sağladı.

İki takım arasında ki bir diğer hikâye ise Ekim 1949’da yaşandı. Bu seferki derbinin adı “Kaçış Clásicosu” oldu. 1949 sezonuna Penarol harika bir giriş yaptı. Bir sene sonraki dünya kupasını kazanacak takımın iskeletini oluşturan Penarol kadrosu “49 Makinası” olarak anılıyordu. Gümüş renkli, yağmurlu bir hava da ligin 8. Haftasında ki rakip Nacional’di. Maçta dakikalar ilerledikçe, Penarol'un büyük bir baskı kurdu. Maçın ilk yarısında Hector Castro ve kariyerinde ki ilk Nacional golünü atarak gerçek Penarollü olan Ghiggia skoru 2-0’a getirdi. Bununla birlikte Nacional’in 2 oyuncusu da oyundan atılmıştı. Muhtemelen maçı izleyenlerin aklına 15 sene önce yaşananlar gelmiştir. 2.yarı için tünelden önce hakemler göründü sonrasında Penarollü futbolcular… Nacionalli futbolcular çıkmadılar. Biraz daha beklediler gelen giden olmadı. O tünelden Nacionalli futbolcular asla çıkmadı. Resmen “Zafere Kaçış” filminin kaçış sahnesi yaşandı. Resmi bir dille, bu kaçışın sebebi hiçbir zaman tam olarak açıklanmadı. Genel düşünce Nacional’in birkaç sene önceki 6-0’lık tarihi galibiyetin intikam şansını Penarol’e sunmak istememesiydi. El Día gazetesi olan biteni, "Nasıl kaybedileceğini ve sonuna kadar savaşılacağını bilmelisin" ifadesiyle okurlarına iletti. Baskıları azaltmak isteyen Nacional yönetimi oyuncuların olumsuz ruh halinden bahsettiği bir açıklama yaptı. Yine de bunların hiçbiri futbolcuların kendi rızalarıyla sahaya çıkmalarına engel değildi. İki takım arasında yaşayan gerginliklere bu maçtaki hakem kararları da eklenince böyle bir protestoya gittikleri söylendi. Bu açıklamanın hemen ardından Penarol tarafı cevabı yapıştırdı: “En zorlu yıllarımızda dahi hiçbir zaman bir futbol sahasını terk etmedik”. Penarol taraftarları 9 Ekim 1949’u “Dünya Korkaklık Günü” olarak kutlamaya başladı. Bunun bir futbol sahasında görülebilecek en büyük korkaklık gösterisi olduğunu söylüyorlar. Başka bir Penarol taraftarı ise her sene 9 Ekim’de stada giderek, sahaya çıkacaklar mı acaba, gidip bekleyelim fikrini ortaya atmıştı. Maçın hakemi Bochetti’ye saldırması sonucu oyundan atılan Walter Gomez federasyon tarafından bir yıllık futboldan men cezası aldı. Gomez’de soluğu River Plate’de aldı. O günden sonra milli takım formasını dahi giymedi. Hakem Bochetti maçı iptal etmeden önce 2.yarı düdüğünü çalar çalmaz yağmur durdu, gümüş renkli bulutlar dağıldı ve güneş açtı.

14 Haziran 1992’de ise sonu mahkemeyle bitecek bir derbi oynandı. Bu kez adı “Kolye Clásicosu” oldu. Klasik Türk derbisi kıvamında 0-0 giden maçta Carlos Sánchez bir itişme esnasında Dely Valdes’in boynuna elini altınca oyuncunun kolyesi elinde kaldı. İlk başta bunu önemsemeyen Dely Valdes daha sonra kolyeyi istedi. O kolye bir türlü gelmedi. Maç bitti hala gelen giden bir şey yok. Deliye dönen Valdes’de çareyi adli makamlarda aradı. Carlos Sanchez hâkim karşısında çıktı. Oyuncu nitelikli hırsızlık suçundan mahkûm oldu.

FIFA’nın bu derbiyle ilgili söylediği gibi 'Uruguay Superclasico'su yıllardır her türlü olayı yaşadı.

 

Kaynak : Halim Dulkadir / TRT SPOR

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder