İtalya 1. Futbol Ligi (Serie A) ekiplerinden Parma'da yeni tip
koronavirüs (Kovid-19) testlerinin ilki pozitif ikincisi negatif çıkan 2
futbolcu karantinaya alındı.
Kulüpten yapılan açıklamada, futbolcu, teknik ekip ve çalışan yaklaşık 60 kişiye Kovid-19 testleri yapıldığı belirtildi.
İsimleri açıklanmayan 2 futbolcunun, ilk testlerinin pozitif
ikincilerinin ise negatif çıktığı ve bu futbolcuların karantinaya
alındığını kaydedildi.
Futbolcuların semptom göstermediği ve sağlık durumlarının iyi olduğu
aktarılırken, teste giren diğer isimlerinin sonuçlarının negatif çıktığı
ifade edildi.
Serie A takımları, koronavirüs salgını dolayısıyla durdurulan ligin 13 Haziran'da yeniden başlaması konusunda uzlaşmıştı.
Almanya Bundesliga’da 26. hafta maçında Borussia Mönchengladbach,
deplasmanda Eintracht Frankfurt'u 3-1 yendi. Mönchengladbach'ın ilk golü
36. saniyede bulduğu mücadelede yedek oyuncular, koronavirüs önlemleri
kapsamında tribünde oturdu.
Koronavirüs önlemleri kapsamında seyircisiz olarak oynanan mücadelede
ev sahibi ekip karşılaşmaya Trapp, Toure, Abraham, Hinteregger, N'dicka,
Sow, Rode, Kamada, Kostic ve Dost ilk 11'i ile başladı.
Konuk ekip Mönchengladbach ise Sommer, Lainer, Ginter, Elvedi,
Bensebaini, Neuhaus, Strobl, Plea, Thuram, Hofmann, Embolo ilk 11’i ile
sahadaki yerini aldı.
Mönchengladbach ilk golü 36. saniyede buldu
Commerzbank Arena'daki mücadelede henüz 36. saniyede Mönchengladbach,
Plea’nın golüyle 1-0 öne geçti. 7. dakikada Thuram’ın boş kaleye
gönderdiği topla konuk ekip farkı 2’ye çıkardı.
İlk yarısı 2-0’lık Mönchengladbach galibiyeti ile tamamlanan
karşılaşmada, konuk ekibin etkili oyunu devam etti. Mönchengladbach,
N'Dicka'nın Embolo'ya ceza sahası içinde yaptığı faul sonucu penaltı
kazandı. Bensebaini'nin kullandığı penaltıda meşin yuvarlak ağlarla
buluştu: 0-3.
Karşılaşmanın 81. dakikasında Frankfurt, Silva ile farkı 2'ye indirdi:
1-3. Karşılaşmada başka gol olmadı ve konuk ekip sahadan 3-1’lik
galibiyetle ayrıldı.
Puanını 52’ye çıkaran Mönchengladbach 3. sıraya yükselirken, ev sahibi Frankfurt ise 28 puanla 13. sırada kendisine yer buldu.
Yedekler tribünde oturdu
Öte yandan mücadelede koronavirüs salgını sebebiyle bir dizi önlem
alındı. Özellikle yedek kulübesinde oyuncular sosyal mesafe kurallarına
uyarak ayrı otururken, birçok futbolcu da tribünlerde oturarak görev
bekledi.
Diğer maçlarda alınan sonuçlar
26. haftada bugün oynanan diğer karşılaşmalarda Hertha Berlin
deplasmanda Hoffenheim’i 3-0, Wolfsburg da deplasmanda Augsburg’u 2-1
mağlup etti.
Rus ekibi Lokomotiv Moskova'da forma giyen Jefferson Farfan'a yeni tip koronavirüs (Kovid-19) teşhisi konuldu.
Kulübün sosyal medya hesabından yapılan açıklamada, "Oyuncumuz
Jefferson Farfan'a koronavirüs teşhisi konuldu. Sana sağlıklı günler
diliyoruz, çabuk iyileş Jeff." ifadeleri kullanıldı.
RIA Novosti haber ajansına konuşan Lokomotiv Moskova Yönetim Kurulu
Başkanı Anatoly Meshcheryakov da 35 yaşındaki Perulu oyuncunun doktor
gözetiminde olduğunu ve şimdilik hastaneye yatırılmadığını belirtti.
Koronavirüs salgını nedeniyle yaklaşık iki aydır askıya alınan Rusya Premier Lig'in 21 Haziran'da başlayacağı açıklanmıştı.
Pierre
van Hooijdonk, koronavirüs nedeniyle uyardı. Fenerbahçe günlerini
özlemle yad eden Hooijdonk, mükemmel bir serbest vuruşun gol olacağını
vurguladı. Beşiktaş'ı 11 puan geriden gelerek geçip şampiyon olduklarını
söyleyen Hollandalı, Alex'i övdü ve "Alex ile mükemmel bir hikaye
yazdık" dedi.
Fenerbahçe'nin eski Hollandalı
oyuncusu Pierre van Hooijdonk, BeIN Sports'a açıklamalar yaptı. Corona
virüs salgınına dikkat çeken Hollandalı, "Bu gerçekten çok sıradışı bir
durum. Hollanda'da başlarda işler yolunda gitmedi ama sonrasında işleri
yoluna koyduk diyebiliriz. Tamamen karantinada değiliz. Sürekli evde
oturmak zorunda değiliz. Alışverişe gidebiliriz, koşmak için sokağa
çıkabiliriz yani tamamen evde oturmak zorunda değiliz. Ama devletimiz şu
anda olabildiğince evde oturmamızı istiyor" dedi.
"VİRÜSÜ HAFİFE ALMAYIN" "Virüsü hafife almayın" uyarısında bulunan Hooijdonk şöyle konuştu;
"Türkiye'nin
ne yaptığını gördüm. Türkiye'de bir kaç günlük sokağa çıkma yasağı
kararı alındı. Bunun yetirli olduğunu düşünmüyorum. Bir çok ülke uzun
süreli yasak kararı aldı. Ancak virüsü alt etme konusunda hala sorunlar
var. İstanbul, Ankara, İzmir gibi kısıtlı metrekarelerde bir çok insanın
yaşadığı yerler var. Virüs bu gibi yerlerde çok daha fazla
yayılabiliyor. Virüsü ciddiye almalıyız.
Bir ülke virüsü hafife
aldıysa, o ülke virüsten en çok etkilenen ülke olacaktır. Amerika
Birleşik Devletleri'ne bakın. Başkan, bu durumun sadece bir grip
olduğunu söyledi. Burada yanlış bir çok şey vardı. Şimdi onlar gerçekten
kötü durumdalar. Kendisi dışında herkesi suçluyor."
"Geleceği
nasıl görüyorsun?" sorusuna ise Hoojdonk şu yanıtı verdi, "Çok iyi bir
soru. Bana soracaksanız futbol açısından farklı olacak. Daha az para
harcanadak. Futbolda sorun tam olarak bu değil. Oyuncuların maaşlarından
yüzde 20 kesintisi yapılacak. Çok kazanıyorlar. Tamamen hedef haline
getirildiler.
"FUTBOL DEĞİŞECEK" Bir çok
oyuncu var ki gerçekten minimum ücretler alıyorlar ve kredilerini ödemek
zorundalar. Kesin olarak eski bonservis bedelleri ödenmeyecek. Futbol
değişecek. 70-80 milyon Euro'ya kulüp değiştiren oyuncu olmayacak.
Minimum seviyede maaşlar ödenecek. Belki de takas transferleri olacak.
Bence zaten pahalı transferler çok iyi bir durum değildi. İnsanlar 80
milyon Euro'ya oyuncu satılıyordu. Bir sene sonra bu oyunculara 100
milyon Euro ödediler. Denge burada nerede?
Matthijs (de Ligt),
Ajax'tan Juventus'a 75 milyon Euro'ya transfer oldu. Genç bir oyuncu.
Belki kayıp değil. Ancak Maguire (Harry) aynı dönemde 90 milyon Euro'ya
satıldı. Sanırım 28 yaşında. Konratından sonra değeri normal olarak
düşecek. 4 yıl sonra 32 yaşında olacak. Ve bu para gitti.
De Ligt
3-4 yıl sonra 24 yaşına gelmiş olacak. Maguire'den daha değerli
olduğunu düşünebiliriz. bu bedellerin ne kadar saçma bir hal olduğunu
anlatmaya çalışıyorum. Dünyanın genelinde bu durum söz konusu."
"BEŞİKTAŞ 11 PUAN ÖNDEYDİ" Fenerbahçe
günlerini anlatması istenen Pierre van Hooijdonk, "Fenerbahçe'ye 33
yaşında geldim. Ne bekleyeceğimi bilmiyordum. Takımım ben gelmeden öne
kötü bir sezon geçirdiğini biliyordum ve bilgim bu kadardı. Kadronun
kalitesi hakkında herhangi bir bilgim yoktu.
Geldiğimde
hatırlıyorum ki kadrona çok fazla oyuncu vardı. Bazıları iştaha ve hırsa
sahip değildi. Çok genç, yetenekli çocuklar vardı. Onlar şansa hazırdı.
Geldiğimde sezon öncesinde oynama şansı tecrübeli ve açık konuşmak
gerekirse yaşlı oyunculara veriliyordu. Daum geldiğinde 7-8 maç sonra
bunun farkına vardı. Genç oyuncular yavaş yavaş devreye girdi. Volkan,
Recep vardı. Tuncay takıma geldi yetenekliydi ancak forvet hattına çok
şey katmasına rağmen yedek kulübesindeydi. Selçuk Şahin yine takımdaki
isimlerden bir tanesiydi. Takım ylavaş yavaş iyileşmeye başladı.
Devre
arasında Nobre'nin ara transferde takıma katılması baskıyı ortadan
kaldırdı. Benim gibi çok fazla gol attı. Birlikte oynadık. Ama tüm
bunlar yoluna girse de Ocak'ta Beşiktaş 11 puan önümüzdeydi. Onları
geçmemiz lazımdı. Bu bir çok kişi için imkansız bir durum gibiydi.
Yanılmıyorsam Samsunspor'a karşı bir maç kaybettiler. 3 ya da 4 oyuncu
kırmızı kart gördü. Takımları biraz zayıfladı ve puan kaybettiler. Biz
de sona doğru elimizden gelenin en iyisini yaptık ve Beşiktaş'a geçtik.
Bu takımdaki değişimi görmek ve yaşlı oyunculardaki iştahsızlığı
gördükten sonra genç oyuncularda büyük ırslar görmek çok güzeldi.
Deneyimli oyuncular vardı. Thomas ve Luciano. İki çok fantastik
savunmacı vardı. Ümit Özat sağ ve sol bekte oynayabiliyordu. Bunun bir
parçası olmak zevkliydi. 2 sezon onlar için oynamak zevkliydi" diye
konuştu.
"İNANILMAZ BİR DENEYİM" Şampiyonluk
kutlamaları için de de Hollandalı, "Benim için Fenerbahçe'de yaşadığım
sevinç inanılmaz bir deneyimdi. Breda ve Nottingham'da 2. ligden üst
lige çıkmıştı. Breda'da veya Nottingham'da insanlar meydanlardaydı ama
azdı. Fenerbahçe'yi düşünecek olursak Samandıra'dan Bağdat Caddesi'ne
yola çıktığmızda çok fazla taraftar vardı. Bu çılgınca bir durumdu.
Benim beklentimi düşünecek olursak bu kadarını beklemiyordum. Futbol
gibi basit bir oyunda bunu başarabilmeyi görmek bana çok keyif verdi.
İnsanların yüzünü sevindirmek fubolcuları gururlandırır. Kupalar,
madalyalar ve senin hakkında hikayeler bırakmak için futbol oynarsın"
ifadelerini kullandı.
"ALEX DE SOUZA İLE MUHTEŞEM BİR HİKAYE YAZDIK" Alex
de Souza ile olan ilişkisini anlatması istenen Pierre van Hooijdonk,
"Fenerbahçede çok iyi bir dönem geçirdik. İkinci sezon Alex geldi. İlk
günden itibaren çok iyi bir ilişkimiz vardı. Portekizce de
konuşabiliyorduk. Daha ön e de 4-5 Brezilyalı oyuncuyla iyi ilişkiler
kurmuştum. Onunla çok iyi anlaştık. Muhteşem bir hikaye yazdık. Çok
yaratıcı bir oyuncuydu zaten. Çok kaliteliydi. Herkesin oynamak
isteyeceği seviyede bir oyuncuydu. Bir kez daha sorulursa bu soru
oynadığım en iyi oyunculardan bir tanesiydi. Birlikte oynamak kistediğim
oyunculardan bir tanesiydi" diyerek Brezilyalı oyuncuyu övdü.
"MÜKEMMEL BİR SERBEST VURUŞ GOL OLUR" Serbest
vuruşlardaki ustalığının hatırlatılması üzerine de Hollandalı,
"Gaziantep ile oynadığımız sezonun erken maçlarından birini kazanmıştık.
Bu önemli bir galibiyetti. Bir çok insan, teknik direktör serbest
vuruşları durdurmanın kolay olduğunu düşünüyor. Böyle olmadığını
kanıtlamıştım. Kadıköy'de durdurulamaz bir serbest vuruş golü atmıştım.
Metot önemlidir.
Serbest vuruştan bir gol attığımda bunun çok
önemli olduğunu biliyordum. Bir çok kişiye de bu mesajı vermeye
başlamıştık. İyi bir serbest vuruş gol olur. Mükemmel bir serbest vuruş
gol olur. En önemli nokta serbest vuruşu durdurmaya odaklanmış olmak
değildir. Mükemmel bir serbest vuruş gol olur. İyi bir serbest vuruş
yüzde 80 gol olur. Mükemmel bir serbest vuruşta herkes kutlamaya
hazırdır" ifadelerini kullandı.
Türk taraftarlarına Fenerbahçe
taraftarlarına ne mesaj verirsin? sorusuna "İlk olarak güvende
kalsınlar. Kolay bir dönemden geçmiyoruz. Ne zaman sezon tam olarak
sizde ne zaman başlayacak bilmiyorum. Söylemek istediğim şu, bence
Fenerbahçe şu anda şampiyonluk yarışının içinde değil. İhtiyacı olan şey
Fenerbahçe'nin, yeniden gelecek sezonu inşa edebilmek. Bu onlar için
önemli. Yeni sezona tamamen odaklanmaları gerekir. Eminim ki Fenerbahçe
ve Türkiye için çok yakın. Geri dönecek" yanıtını vererek sözlerini
noktaladı.
Galatasaray'ın Kolombiyalı futbolcusu Radamel Falcao, yeni tip
koronavirüs (Kovid-19) salgınıyla birlikte maçlarda alınan bazı
önlemleri ve tavsiyeleri eleştirdi.
Falcao, resmi twitter hesabından yaptığı paylaşımda, "Futbolun
dönüşünü görerek soruyorum: Gol sevincinde sarılmaya izin vermeyecek
teknik bir sebep var mı? Tüm maç boyunca sürekli temas halindeyiz. Köşe
atışlarında defans oyuncuları senin üzerindeler! Barajlarda herkes yan
yana" ifadelerini kullandı.
Futbolda Kovid-19'dan dolayı bazı Avrupa liglerinde ertelenen maçların
oynanması için hazırlıklar başlatılırken, Almanya'da maçlar kaldığı
yerden başladı. Gol atan bazı futbolcular sevincini sosyal mesafe
kuralına uyarak yaptı.
Kovid-19'dan dolayı maçlara bazı yeni kurallar getiren Almanya Futbol
Federasyonu, futbolcuların gol sonrasında birbirlerine sarılıp sevinç
gösterisi yapmamalarını tavsiye etmişti.
Viendo el retorno del fútbol me pregunto: ¿Existirá una razón técnica para que no se permita el abrazo en los goles? Durante todo el partido estamos en constante contacto. ¡En un tiro de esquina están los defensores encima tuyo!. En las barreras están todos juntos 🤔
Yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgını sebebiyle mart ayı ortasında
askıya alınan Almanya Birinci Futbol Ligi’ndeki (Bundesliga) maçlar
kaldığı yerden devam etti. Haftanın önemli maçında Borussia Dortmund,
sahasında Schalke 04’ü 4-0 yendi.
Salgının yayılma hızının yavaşlamasıyla Kovid-19 önlemlerini gevşetmeye
başlayan Alman hükümeti ve yerel yönetimleri, Almanya Kulüpler Birliği
(DFL) tarafından hazırlanan ve eyaletlerin spor bakanları tarafından da
kabul edilen "sağlık ve hijyen" tasarının uygulanması kaydıyla yaklaşık 2
hafta önce 1. ve 2. futbol liglerinin yeniden başlayabileceğine karar
verdi.
Kovid-19 önlemlerinden sonra Avrupa’da başlayacak ilk lig olması
sebebiyle dünyanın dikkatle izlediği Bundesliga, 26. haftadaki maçlarla
ve DFL’in tasarısındaki sıkı tedbirlere uyularak "seyircisiz" oynandı.
Sahada mücadele eden futbolcular, hakemler ve teknik direktörler
haricinde statta bulunan herkes "maske" taktı, müsabaka öncesi toplar
dezenfekte edildi.
Yedek kulübelerinde sosyal mesafe kuralı uygulandı. Bazı maçlarda
kulübede yeterli yer olmadığı için yedek oyuncular kulübenin arkasında
veya tribünde oturdu.
Futbolcular ise gol sevincini birbirlerine sarılmadan yaşamaya çalıştı.
Borussia Dortmund, Schalke 04’ü 4 golle geçti
Günün önemli maçında ise Borussia Dortmund, Signal Iduna Stadı’nda konuk ettiği Schalke 04’ü 4-0 yendi.
Sarı-siyahlılar ilk yarıyı 29. dakikada Erling Haaland ve 45. Raphael Guerreiro’nun golleriyle 2-0 önde tamamladı.
İkinci yarıda da üstünlüğünü sürdüren Borussia Dortmund, 48. dakikada
Thorgan Hazard, 63. dakikada Guerreiro ile iki gol daha buldu ve
karşılaşmadan 4-0 galip ayrıldı.
Borussia Dortmund, puanını 54’e çıkartarak 2’inci sıradaki yerini korudu.
Schalke 04 ise 37 puanda kaldı ve 8’inci sıraya geriledi.
Diğer maçlarda alınan sonuçlar
26. haftada bugün oynanan diğer karşılaşmalarda Hertha Berlin
deplasmanda Hoffenheim’i 3-0, Wolfsburg da deplasmanda Augsburg’u 2-1
mağlup etti.
Yeni sezon kadro planlamasına başlayan Eczacıbaşı VitrA, Amerikalı orta oyuncu Chiaka Ogbogu'yu renklerine bağladı.
Kulüpten yapılan açıklama şöyle:
"2020-2021 sezonu kadrosunu şekillendirmeye devam eden kulübümüz, Amerikalı orta oyuncu Chiaka Ogbogu’yu renklerine bağladı.
Kulübümüzden
yapılan açıklamada, “Amerika Milli Takımı’nın yetenekli orta
oyuncusuyla anlaştık. Takımımızın kurulumuna uygun bir özellikte olan
Chiaka’dan önemli bir katkı bekliyoruz” denildi.
Chiaka Ogbogu kimdir?
1995 yılında Amerika’nın New Jersey eyaletinde doğan Chiaka Ogbogu, 188 cm boyunda ve orta oyuncu olarak görev yapıyor.
Amerika
Kolej Ligi yıllarını Texas Üniversitesi’nde geçiren yetenekli oyuncu,
2018 yılında Amerika Milli Takımı’na katıldı. Ogbogu, Türkiye’ye
gelmeden önce sırasıyla Il Bisonte Firenze, Chemik Police ve Imoco
Volley Conegliano takımlarında oynadı.
Milli Başarılar
· 2018 Pan Amerika Kupası Şampiyonluğu
· 2019 FIVB Milletler Ligi Şampiyonluğu
· 2019 FIVB Dünya Kupası İkinciliği
· 2019 NORCECA Kıta Şampiyonası İkinciliği
Kulüp Başarıları
· 2018-19 Polonya Kupası Şampiyonluğu
· 2019 İtalya Süper Kupası Şampiyonluğu
· 2019 FIVB Dünya Kulüpler Şampiyonası Şampiyonluğu
· 2019-20 İtalya Kupası Şampiyonluğu"
2020-21 sezonunda Chiaka Ogbogu’yla uçmaya hazır mısınız? ✈️ Takımımıza hoş geldin Chiaka! 🧡
Chiaka Ogbogu lands in Istanbul this season! 🛬 Welcome to Tigers, ChiakAir! 🧡 pic.twitter.com/4WiN9CCqgb
— Eczacıbaşı Spor Kulübü - 📍🏠 (@EczacibasivitrA) May 16, 2020
Türk Hava Yolları, 2019-2020 sezonunda PTT Spor forması giyen 1990 doğumlu başarılı pasör çaprazı Polen Ünver’i transfer ettiğini duyurdu.
Polen Ünver transferiyle ilgili, “Bu ailenin bir parçası olduğum için çok mutluyum. Önümüzdeki sezon çok iyi başarılara imza atacağımızdan hiç şüphem yok. Heyecanla sezonu bekliyorum.” dedi.
Türk Hava Yolları Spor Kulübü Genel Sekreteri Ramazan Yıldırım, “Polen daha önceden çalıştığımız ve iyi tanıdığımız bir sporcu. Tecrübesi, azmi ve karakteriyle takımımıza ciddi ölçüde katkısı olacağına inanıyoruz. Başarılar diliyorum.” dedi. Polen Ünver kimdir?
27 Ağustos 1990’da Adana’da dünyaya gelen Polen Ünver, voleybola Fenerbahçe Spor Okulu’nda adım attı. Adana Gündoğdu Koleji takımıyla profesyonel kariyerine başlayan Uslupehlivan, ardından Vakıfbank’a transfer oldu. 5 sene Vakıfbank forması giyen pasör çaprazı, iki yıl Nilüfer Belediyespor’da kiralık olarak oynadı. 2012’de VakıfBank’a dönen oyuncu, bu dönemde 2 kez lig şampiyonluğu, bir kez Türkiye Kupası şampiyonluğu, bir kez CEV Şampiyonlar Ligi şampiyonluğu ve bir kez Dünya Kulüpler Şampiyonası şampiyonluğu sevinçlerini tattı. 2014’te Fenerbahçe’ye katılan Polen Ünver, Fenerbahçe’yle 2 kez lig şampiyonluğu, 2 kez Türkiye Kupası ve bir kez de Süper Kupa mutluluğu yaşadı. Polen Ünver, A Milli Kadın Voleybol Takımı’yla Londra 2012 Yaz Olimpiyat Oyunları’nda forma giydi. Polen’in milli takım kariyerinde 2013 FIVB Dünya Grand Prix üçüncülüğü, 2013 Avrupa Şampiyonası üçüncülüğü, 2014’de Avrupa Kadınlar Voleybol Ligi şampiyonluğu, 2015 Avrupa Oyunları Şampiyonluğu ve 2017 Avrupa Şampiyonası üçüncülüğü bulunuyor. Ünver, milli takım formasıyla 2016 FIVB Dünya Grand Prix grup etabının en skorer oyuncusu seçildi ve Rüya Takım’da yer aldı.
Vestel Venus Sultanlar Ligi ekiplerinden Galatasaray, geçtiğimiz sezon Aydın Büyükşehir Belediyespor’da forma giyen orta oyuncu Hazal Selin Arifoğlu’nu transfer etti.
1992 doğumlu, 185 cm boyundaki Hazal Selin Arifoğlu kariyerinde TED Ankara Kolejliler, Eczacıbaşı, Karşıyaka, Beşiktaş, Yeşilyurt, Nilüfer Bld, Sarıyer Bld.takımlarında forma giydi.
Rusya'nın CSKA Moskova Basketbol Takımı'nın doktoru Roman Abzhelilov,
yeni tip koronavirüs (Kovid-19) sebebiyle hayatını kaybetti.
CSKA Moskova Kulübü, 44 yaşındaki Abzhelilov'un koronavirüs yüzünden
gelişen komplikasyonlar nedeniyle yaşamını yitirdiğini duyurdu.
Evli ve iki çocuk babası olan Rus Abzhelilov, daha önce Soyuz Zarechny,
CSK VVS Samara, Arsenal Tula, Khimki ve Rusya Milli Takımı'nda da görev
yapmıştı.
Fenerbahçeli
Isla, ülkesinde hiç forma giymemiş olmanın içinde "ukde" kaldığını
söyledi. 32 yaşındaki futbolcu, bu yüzden Şili'den gelecek teklifleri
değerlendirmeye hazır olduğunu belirtti.
Fenerbahçeli Mauricio Isla, ülkesine dönmek istiyor.32 yaşındaki oyuncu, Şili'de
futbol oynamamış olmanın içinde "ukde" kaldığını söyledi.
Şili basınına konuşan deneyimli sağ bek, "Ülkemden bir teklif gelirse bunu seve seve değerlendiririm." dedi.
Fenerbahçe'yle sözleşmesinin sezon sonu biteceğini belirten Isla,
"Çocukluğumdan beri Universidad de Chile taraftarıyım. Annem de onların
hayranıydı. Ülkemde hiç oynama şansım olmadı. Bu benim içimde ukdedir.
Şili'de forma giymeden futbolu bırakmak istemiyorum" ifadelerini
kullandı.
Süper Lig'in başlangıcıyla ilgili belirsizliklerin olduğunu vurgulayan
Isla, son dönemde maaşlarını almakta sıkıntılar yaşadıklarını sözlerine
ekledi.
Mauricio Isla kariyerinde Avrupa'da aralarında Juventus ve Marsilya'nın da olduğu 8 farklı takımda forma giydi.
Kayserispor'un genç futbolcusu Hasan Hüseyin Acar, Türkiye Futbol
Federasyonu'nun (TFF) vermiş olduğu liglere devam edilmesi kararının
yanlış olduğunu savundu.
Kayserispor'da sergilediği performansla dikkatleri üzerine çeken 25 yaşındaki orta saha oyuncusu, açıklamada bulundu.
Yaşanan pandemi sürecinin futbolcuları fazlasıyla korkuttuğunu belirten
Hasan, liglere 12 Haziran'da devam edilmesi kararına ilişkin, "Bana
göre Türkiye Futbol Federasyonunun (TFF) devam kararı yanlış.
Federasyonun biraz daha beklemesi gerekiyordu. Şu an tam ivme
yakalanmışken, süreç iyi gidiyorken biraz daha bekleyebilirdik. Kararın
erken alındığını düşünüyorum. İnşallah bir sıkıntı yaşamayız." ifadelerini kullandı.
Hasan, şöyle devam etti:
"Pandemi süreci futbol anlamında bize hiç yaramadı çünkü biz tam
çıkış yakalamıştık. Bu süreçte iki ay boyunca evdeydim. Bunca senedir
aileme bu kadar vakit ayıramadım. Çok fazla sıklıkla aileme
gidemiyordum. Bu süre zarfında kardeşlerimle, ailemle güzel zaman
geçirdim ama futbol oynamayı çok özledim. Biz futbolcular olarak sürekli
harekete alıştığımız için evde oturmak hiç bize göre değil. Özgür
olmayı çok özledim. Gerçekten insan için özgürlük çok önemli bir şeymiş.
Bunu anladım. İnsan özgür bir şekilde sokakta dolaşmayı özlüyor."
"Herkeste korku var"
Hasan Hüseyin Acar, futbolcu arkadaşlarıyla sürekli konuştuğunu ve herkeste virüs korkusu bulunduğunu aktardı.
Söz konusu süreçte bireysel antrenmanlarını aksatmadan yaptığını dile getiren Hasan, "Futbolcu
her zaman futbolu özlüyor ama çok riskli bir ortam. Yani sadece
futbolcu değil kulüpte bir sürü insan çalışıyor. Eve gidip gelen
insanlar var, o yüzden risk yüksek. Ben 1 haftadır buradayım ama maçlar
oynanacak mı bilmiyoruz. Takımlarda herkeste bir korku var. Bazı
takımlarda 8, 11 kişilik vakalar çıktı. Biz de korkuyoruz 3 günde bir
test yaptırıyoruz mecbur. Bize net bir şey de söylemiyorlar. Oynanacak
diyorlar ama ben bunun net olduğunu düşünmüyorum. Çok sıkıntılı bir
ortam. Riskteyiz yani." değerlendirmesinde bulundu.
Ligler başladığında aralarından herhangi birinde virüs çıkması
durumunda kendilerinin ve ailelerinin de karantinaya alınmasının
gerekeceğini hatırlatan Hasan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Benim yakınlarımda virüs olayı olmadı ama babamın bir arkadaşında
olmuştu mesela. Onun temas ettiği herkesi karantinaya aldılar. Şimdi biz
burada 20-25 futbolcuyuz, 10 teknik ekip var. Masörü, malzemecisi ve
onların aileleri var. Burada bir kişide çıksa diğerlerinin de
karantinaya girmesi gerekiyor. Futbolcuda çıktı 5 gün antrenman
durduralım, başka futbolcu da çıktı bir daha durduralım dediğiniz zaman
futbolcudan ne bir performans alırsınız ne de oynadığınız oyundan bir
keyif alırsınız. Bu iş kolay kolay hallolmaz. Bunun için çok inanılmaz
bir önlem alınması lazım, çok zor bir iş. Mesela biz ilk maçımızı
Fenerbahçe ile oynayacağız ama oraya korkuyla gideceğiz. Hepimiz şu anda
haberlere bakıyoruz sürekli ligler oynanacak mı diye. Futbolu çok
özledik ama bu işin risk kısmı olduğu için herkes korkuyor ve çekingen.
Burada kronik rahatsızlığı olan insanlar da var. Biz sporcular belki
hafif atlatabiliriz ama herkesin ailesi var."
"Sezona başlarken yanlış transfer politikası uygulandı"
Hasan Hüseyin Acar, Kayserispor'un sezonun ilk yarıdaki kötü performansını yanlış transfer politikasına bağladı.
Sezon başında yeterli bir kadro kurulamadığını aktaran Hasan,
"Sezon iyi başlamadı çünkü çok yanlış transferler oldu. Sezona başlarken
yanlış transfer politikası uygulandı. Gerçeği söylemek gerekirse iyi
bir arkadaşlık ortamı da kurulamadı. Ligin ilk yarısını hatırlamak bile
istemiyorum. Çok fazla para sıkıntısı yaşadık. Ben ligin ilk yarısında
bireysel performansım adına memnundum. Çok şükür vicdanım rahat. Çok da
iyi oynadığımı düşünüyorum." diye konuştu.
Devre arasında yapılan Antalya kampında kaleci Hakan Arıkan ile takımla
toplantı yaptıklarını ve bunun kendilerini toparladığını vurgulayan
Hasan, şunları anlattı:
"Durumu nasıl düzelteceğimize ilişkin konuştuk. Hocamız da yanımıza
geldi, onun da gerçekten herkesle iletişimi iyi. Sadece işimizi
yapmamızı istiyor, bizi başka hiçbir şeye karıştırmıyor. Zaten Berna
başkan gereken her şeyi yaptığı için bizim sadece futbola odaklanmamız
gerekiyordu. İlk yarıda futbola odaklanamadık ama ikinci yarıda çok
fazla beraber olduk. Sürekli zaman geçirdik. İyi de bir taktiğimiz yoktu
açıkçası. İlk yarıda gerçekten ne oynadığımızı bilmiyorduk. Sahaya
çıktığımızda nerede duracağımızı bilmiyorduk neredeyse. Öz güvenimiz
gitmişti. İkinci yarıda öz güvenimiz yerine geldi. Baktık galibiyetler
de alıyoruz, kazanıyoruz. Dedik biz ligde kalabiliriz. Son zamanlarda
çok da iyi gidiyorduk. En son Malatyaspor'u yenmiştik. Sezon devam
etseydi devam ederdik ve şu an o sırada değildik."
"Berna başkan bir abla, bir anne gibi"
Genç futbolcu, kulüp başkanı Berna Gözbaşı'nın herkese bir abla, bir anne gibi yaklaştığını ve güven verdiğini ifade etti.
Berna Gözbaşı'nın kulübün başına gelmesiyle birebir iletişimlerin olumlu yönde değiştiğini vurgulayan Hasan, "Berna
başkan kimin ne sıkıntısı varsa çözmeye çalıştı. Herkese bir abla, bir
anne gibi davranarak birebir iletişime geçti. Bugün verdiği sözü yarına
bırakmadı. En önemli şey bu. Bugün bunu yapacağım dedi, ertesi güne
sarkmadı hiçbir zaman. Sadece maddi anlamda değil her gün yanımızda
oldu. Hepimize güven verdi." şeklinde görüş belirtti.
Verilen sözlerin tutulmadığını görünce güvenin kaybolduğunu hatırlatan Hasan, "Bu
yüzden ilk başta Berna başkana da ön yargıyla bakmıştım. Kadın olduğu
için de bir ön yargım vardı. Ama sonra yaptıklarına bakınca gerçekten
insana güven veriyor. Berna başkan gibi kadınları ben sektöre davet
ediyorum. Kadınlar yapamaz diye bir şey yok ,hatta belki daha iyisini de
yapıyorlar. Berna başkanın burada yaptıklarını kimse bilmez ama biz
biliyoruz. Ben onun nasıl bir insan olduğunu bildiğim için bu işi
kadınlarda yapar diyebilirim." değerlendirmesinde bulundu.
Ligin tek şehirde oynanması daha mantıklı"
Hasan Hüseyin Acar, ligin tek şehirde hızlıca oynanarak tamamlanmasının daha mantıklı olacağını ileri sürdü.
Karantina sürecinde futbolcu olan küçük kardeşiyle her gün antrenman
yaptıklarını aktaran Hasan, Kayserispor'da henüz koronavirüs vakası
yaşanmadığını dile getirdi.
Kayserispor sağlı ekibinin bu süreci çok iyi yönettiğini bildiren orta saha oyuncusu,
"Ligleri kamp şeklinde yapıp hızlı hızlı maçları bitirebilirlerse bu
bana daha mantıklı geliyor. İstanbul, Ankara sürekli yolculuk yapmak
zorundayız ve gittiğimiz yerlerde risk hakim. Antalya'da olursa benim
mantığıma göre daha mantıklı. Tabi futbolcuların aileleri de var, onu da
düşünmek lazım." ifadelerini kullandı.
Virüs sürecinden önce iyi bir ivme yakaladıklarını ve düşüşte olan
Fenerbahçe ile oynayacakları maç öncesinde ligin ertelendiğini
hatırlatan Hasan, "Malatya'dan sonra Fenerbahçe maçı bizim için iyi
olacaktı. Fenerbahçe o süreçte düşüşteydi, biz ise çıkış yakalamıştık.
Karşılaşma seyircisiz oynanacaktı ve Fenerbahçe'yi yenebilirdik. Maçlar
oynanırsa ilk maçımızın Fenerbahçe ile olması bence bizim için bir
avantaj. Herkes dezavantaj olduğunu söylüyor ama bence avantaj. Çünkü
Fenerbahçe'yi yenersen sonra arkana bakmadan devam edersin." şeklinde konuştu.
"Tek hayalim milli forma"
Hasan Hüseyin, tek hayalinin milli formayı giymek olduğunu söyledi.
A Milli Futbol Takımı Teknik Direktörü Şenol Güneş'in kendisini takip ettiğini bildiğini ifade eden Hasan, şunları kaydetti:
"Tek hayalim milli takımda oynamak. Kayseri'yi ligde tutup milli
takıma gidebilirsem inşallah bu hayalimi gerçekleştirmiş olacağım. Şenol
hocamız Antalya kampında yardımcı antrenörlerimize beni sormuş.
Performansımı beğendiğini söyledi. O zamanlar çok çıkıştaydım, öz
güvenim yerindeydi. Ligin son sırasındayız tamam oradan milli takıma
çağrılmak zor ama ben de kolay sevmiyorum zor olanı başarmak istiyorum.
Bir şekilde milli takıma seçileceğimi düşünüyorum. Sezon başında
Azerbaycan Milli Takımı'ndan teklif aldım ama ben ay-yıldızlı formayı
giymeyi hayal ediyorum. Aslında orada da oynayabilirdim ama vicdanım
rahat etmez. Bu sezon başında teklif aldım oradan ama hiçbir zaman evet
diyemedim. Çok ısrar edildi ama diyemedim çünkü ay-yıldızlı formayı
giymek istiyorum."
Devre arasında birçok kulüpten transfer teklifi aldığını da belirten Hasan, şu görüşleri paylaştı:
"Ben o zaman gitmek istemedim. Kayserispor'u bu durumda bırakmak
istemedim. Berna başkana da bir söz verdim. O da gelen teklifleri
biliyor ama ben ayrılmayı düşünmedim. Bu durumda gitseydim bana
yakışmazdı. Kayseri'deki herkesi seviyorum ve taraftarlar bazında
sevildiğimi düşünüyorum. Kendimi buraya ait hissediyorum."
Doğduğu Eskişehir'in tam bir futbol şehri olduğunu aktaran Hasan,
"Eskişehir çok mükemmel bir şehir. Eskişehir küçük ama çok modern bir
şehir, tam bir futbol şehri. Yürürken bir yerliye sorsanız hiçbiri büyük
takım tutmaz yani. Her zaman Eskişehirspor der. Küçüklüğümdem beri top
toplayıcılığını yaptım, altyapısında başladım, babam hep maçlarına
götürdü, Eskişehirspor'la büyüdüm. Tek bir hayalim vardı, Eskişehir
Stadı'nda gol atmak istiyordum. Allah yüzüme güldü, stadın ilk golünü
atarak tarihe geçtim. O anı hiçbir zaman unutmadım. Yeni stadın ilk
maçıydı. İlk golü atmak bana nasip oldu o konuda çok gururluyum."
açıklamasını yaptı.
Kendi pozisyonunda oynayan Emre Belözoğlu'nu çok farklı bir yere
koyduğunu ve tecrübeli oyuncuya büyük hayranlık duyduğunu ifade eden
Hasan, Jose Sosa'yı da çok beğendiğini sözlerine ekledi.
Danimarka Futbolcular Birliği, yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgını
nedeniyle askıya alınan Danimarka Süper Ligi ve ikinci ligde forma giyen
oyuncuların bu sezonki sözleşmelerinin 31 Temmuz'a kadar uzatıldığını
duyurdu.
Birlikten yapılan açıklamaya göre, Danimarka Ligleri İşverenler Birliği
ile yapılan anlaşmanın ardından Danimarka Süper Ligi ve ikinci ligde
forma giyen oyuncuların bu sezonki sözleşme süreleri 31 Temmuz'a kadar
uzatıldı.
Danimarka'da ligler, 28 Mayıs'ta yeniden başlayacak. Müsabakaların
seyircisiz oynanacağı 2019-2020 sezonunun 26 Temmuz'da tamamlanması
hedefleniyor.
Vaka sayısı 10'a yükselen Beşiktaş'ta tüm organizasyonlar durduruldu.
Siyah beyazlılara önümüzdeki hafta yeniden Kovid-19 testi yapılacak ve çıkacak sonuçlara göre antrenman programı belirlenecek.
Koronavirüsten en fazla etkilenen kulüplerden biri Beşiktaş oldu. Siyah
beyazlıların önceliği, Kovid-19 testleri pozitif çıkan Başkan Ahmet Nur
Çebi’nin de aralarında bulunduğu 10 kişinin sağlığına kavuşması.
Yaşanan bu gelişmeler sonrasında tüm antrenmanlar iptal edildi ve Nevzat Demir Tesisleri’ni karantinaya alındı.
Önümüzdeki hafta; yönetim, teknik heyet, futbolcu ve tüm tesis personeline yeniden test yapılacak.
Çıkacak sonuçlara göre de antrenmanların yeniden başlayıp başlamayacağı belli olacak.
Covid-19 testi pozitif çıkan vakaların durumlarının ciddi olmadığı ve evlerinde tedavilerine devam edildiği öğrenildi.
Bu kişilerin durumlarını yakından takip eden sağlık ekibi, hazırladığı
günlük raporları da yönetim ve teknik heyetle paylaşıyor.
Avrupa futbolunda gözler UEFA'nın 27 Mayıs'ta yapacağı toplantıya
çevrildi. Futbolun geleceğine bu toplantıda karar verilmesi bekleniyor.
UEFA, tarihinin en kritik toplantısını 27 Mayıs’ta yapacak.
Avrupa futbolunun patronu, bu tarihte futbolun geleceğiyle ilgili önemli kararlar alacak.
Aleksander Ceferin başkanlığındaki kurum, 27 Mayıs'ta ilk olarak Avrupa Kupası maçlarının tarihini belirleyecek.
Kulislerde konuşulanlara göre UEFA Şampiyonlar Ligi’nde son 16 turu rövanş maçları 7-8 Ağustos'ta oynatılacak.
Temsilcimiz Medipol Başakşehir'in de yer aldığı UEFA Avrupa Ligi karşılaşmaları da büyük ihtimalle 9 Ağustos'ta başlayacak.
UEFA, ligleri oynatma düşüncesinde olan ülke federasyonlarından bir kez
daha maçları en geç 3 Ağustos’ta bitirilmesini isteyecek.
İsveç
Profesyonel Futbol Ligleri (SEF), sağlık bakanlığına çağrıda bulunarak
yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgını nedeniyle durdurulan liglerin 14
Haziran'da başlamasını istediklerini açıkladı.
İsveç 1. ve 2. liglerindeki kulüplerin bağlı olduğu SEF, virüsün
yayılması endişesiyle futbol maçlarının oynanmasına yeşil ışık yakmayan
sağlık bakanlığına çağrıda bulundu.
SEF'in internet sitesinden yapılan açıklamada, kulüplerin iflas,
çalışanlarının da işsiz kalma riskiyle karşı karşıya olduğu
hatırlatılarak, "Sezonun 14 Haziran'da başlayabilmesi için gereken
tüm tedbirler alındı. Maçların seyircisiz oynanması, düzenli test,
güvenli seyahat ve hijyen gereksinimlerinin sağlanması bunlardan
bazıları. Alışveriş merkezleri ve lokantaların, yönergelere uymak
koşuluyla açılmasına izin veriliyor. Fakat boş tribünlere karşı 11'e 11
futbol oynanamıyor. Mantık bunun neresinde?" ifadeleri kullanıldı.
İsveç, pandemi sürecinde çoğu Avrupa ülkesinin aksine sokağa çıkma
yasağı, okul ve iş yerlerinin kapatılması gibi sıkı kısıtlamalar
uygulamayı tercih etmedi.
Demir
Grup Sivasspor Teknik Direktörü Rıza Çalımbay, TFF'nin 12 Haziran'da
başlatmayı kararlaştırdığı Süper Lig'in, Kovid-19 salgını bitmeden
oynanacak olmasına sıcak bakmadığını söyledi. Çalımbay, " Risk varsa
tamamen lig bitsin" dedi.
Demir Grup Sivasspor Teknik Direktörü Rıza Çalımbay, koronavirüs
salgını devam ederken liglerin oynatılacak olmasının endişesini
yaşadıklarını belirtti.
Koronavirüs nedeniyle oyuncuların hiç olmadığı kadar, 2 aya yakın süre
dinlendiklerini anlatan Çalımbay, "Liglerin başlaması şu tarihte bana
göre doğru değil. İyi bir zamanlama değil." dedi.
Çalımbay, liglerin riskin olmadığı bir zamanda oynanması gerektiğini
dile getirerek, "Çünkü biz ligleri oynamak istiyoruz, ligi başladığımız
gibi bitirmek istiyoruz. En iddialı takımlardan biri biziz ama bizim
için insan sağılığı çok daha önemli. Eğer risk varsa kesinlikle futbolun
oynanmasından yana değilim, kesinlikle oynanmasın. Risk yoksa
oynayalım." diye konuştu.
"Risk varsa tamamen lig bitsin"
Futbolun çok temaslı bir oyun olduğuna işaret eden Çalımbay, şunları kaydetti:
"Antrenmanlar da dahil futbolcuyu temassız bırakamazsınız. Biz
şimdi antrenman yaptırıyoruz, sadece atlet gibi koşuyoruz. Onun dışında
kolay kolay ikili mücadele, maç gibi bir şey yapamıyoruz. Onların
verdiği tarihe göre 1 aydan az süre kalmış. Birincisi oyuncuların hazır
olması mümkün değil, ikincisi oyuncu korkuyor. Psikolojik olarak
korkuyor, gergin, ailesini düşünüyor, çocuğunu düşünüyor.
Erzurumspor'daki arkadaşları gördük, eşleri ve çocukları ağlıyorlar.
Böyle günleri bizlere yaşatmasınlar. Bu yüzden hiç acele etmesinler, biz
oynayabileceğimiz kadar geç bir sürede oynayalım. Eylül olabilir,
eylülden önce olabilir. 8 maçımızı da o zaman oynayabiliriz. Risk varsa
tamamen lig bitsin, hiçbir sorun yok. İnsanın sağlığı daha önemli,
düşüncem risk varsa kesinlikle oynanmaması."
"Federasyonumuzdan anlayış bekliyoruz"
Çalımbay, TFF'nin koronavirüsle ilgili kulüplere gönderdiği talimatlara
da değinerek, bu kadar katı talimatlar varken riske girilmemesi
gerektiğini belirtti.
Tüm takımlarda futbolcuların kafasının karışık olduğunu ve futbol
oynayacak bir ortam bulunmadığını savunan Çalımbay, "Federasyonumuzdan
birazcık anlayış bekliyoruz. Sağlık Bakanlığından, Bilim Kurulundan
anlayış bekliyoruz. Risksiz bir zamanda bizi oynatsınlar, bunu
yaparlarsa herkes rahatlıkla oynayabilir. Herkes ailesinin yanında
kalır, dinlenir, kendine gelir, belirli bir süre sonra da çıkar
futbolumuzu oynarız." değerlendirmesinde bulundu.
Koronavirüs döneminde sürekli Sivas'ta kaldığını ve yaklaşık 2 aydır ailesini görmediğini dile getiren tecrübeli çalıştırıcı, "Herkes
gergin, herkes sıkıntılı, onun için liglerin oynanmaması gerekiyor.
Erken zamanda oynanmaması gerekiyor. Maçlarımız vaka 1-2 taneyken iptal
oldu. Şimdi vaka çok, maçları oynatmaya çalışıyoruz." diye konuştu.
"Önemli olan insan sağlığı"
Gidişat güzelken en riskli işlerden biri olan futbolun tekrar bu işin
içine sokulmaması gerektiğini vurgulayan Çalımbay, sözlerini şöyle
sürdürdü:
"Acelesi ne, futbol her zaman oynanır. Eylül ayında alırsın paranı,
parayı bulabilirsin ama bazı şeyleri bulman mümkün değil. Şu anda bizim
yaşadığımız sıkıntıların haddi hesabı yok. Oyuncu arkadaşlarımızın
yaşadığı gerginlik, sıkıntının haddi hesabı yok. Onları düşünmeleri ona
göre hareket etmeleri gerekiyor. Bunun da en güzeli en güzel ortamda
ligin oynanması, kalan maçların oynanması. Bana göre önemli olan insan
sağılığı."
Kırmızı-beyazlı ekipte oruç tutan futbolcuların akşam antrenmanı, diğer
gruptakilerin ise sabah idmanı yaptığını anlatan Çalımbay,
antrenmanlarda sosyal mesafe başta olmak üzere hijyen kurallarına azami
özen gösterdiklerini ifade etti.
Ligin eylül ayında oynatılması gerektiğini aktaran Çalımbay, "Ligi
bitirmek istiyoruz ama şu vakalar varken şöyle riskli günler varken
bence oynatmamaları gerekiyor. Hatta bugünden itibaren ileride
oynatılması için bir açıklama bekliyorum." dedi.
"Bize fikir soran yok"
Çalımbay, antrenmanların verimsiz geçtiğini ve istedikleri programları uygulayamadıklarını söyledi.
"Halka evden çıkmayın, maskesiz hiçbir yere çıkmayın, mesafeyi koruyun
diyorsunuz futbolculara da saldırın diyorsunuz." ifadelerini kullanan
Çalımbay, bunun çok büyük bir risk olduğuna dikkati çekti.
TFF'nin teknik direktörlerin fikirlerini de alması gerektiğini belirten Çalımbay, açıklamasını şöyle sürdürdü:
"Belki bizi bir araya getirip fikrimizi alsalar biz onları ikna
edeceğiz. Güzel bir zamanda ligimizi oynayacağız ama bize ne fikir soran
var ne bir şey soran var. Yani herkes kendisine göre yapıyor. Biz
futbolun içinden gelmiş insanlarız, oyuncuları motife etmek de bizlere
ait. Şimdi bir oyuncum antrenmana çıkmıyor, gelmiyor, korkusundan
antrenmana gelmiyor. Ona ben gel diyemem. Oyuncularımdan birkaçı 'ben
oynayamayacağım, kendimi kötü hissediyorum' dese oynama diyeceğim. Ligde
en son oynadığımız Antalyaspor maçında kaldığımız otelin yüzde altmışı
yabancı turist doluydu. Maçımız da zaten ligin son maçıydı. Maçımız gece
bitti Sivas'a geleceğiz, uçak kalkmadı. Tekrar otele dönmek zorunda
kaldık. Korka korka otele geldik, çoğu panik içinde yatmadı bile, sabah
erkenden havaalanına geldik. Bütün zor şartlara rağmen uçak kalktı ve
Sivas'a geldik. O endişe ile oynadığımız maçta da hiçbir şey yapamadık.
1-0 yenildik. Bizim tek gol atmadığımız maçtır o maç."
Bazı takımlarda futbolcuların ve kulüp çalışanlarının koronavirüs
testlerinin pozitif çıkmasından dolayı üzüntü yaşadıklarını dile getiren
Çalımbay, "Biz futboldan da kaçmıyoruz, hiçbir şeyden kaçmıyoruz.
Bu bizim işimiz, mesleğimiz ama karşıda da virüs var, hastalık var. Çok
dikkat etmemiz gereken şeyler var. İnsanlara evde otur derken,
futbolcuları kaldırıp oynatmak antrenman yaptırmak bana göre doğru bir
şey değil. Zamanı değil, zamanı gelince her şeyi yaparız." şeklinde konuştu.
TFF Başkanı Nihat Özdemir 12 Haziran'da başlatılması planlanan Süper
Lig'in geleceğine ilişkin açıklamalarda bulundu. Özdemir," 12 Haziran
kararını kendi başımıza almadık. Sağlık şartları içinde ligi oynatmak
istiyoruz" dedi.
Türkiye Futbol Federasyonu Başkanı Nihat Özdemir, futbol gündemine dair
merak edilen soruları yanıtladı. CNN Türk'te katıldığı canlı yayında
konuşan Özdemir'in açıklamalarından öne çıkanlar şöyle;
"Bu karar kendi başımıza aldığımız bir karar değil tüm
görüşmelerimiz çalışmalarımız UEFA'ya danışarak yapılıyor. UEFA'nın
görüşleri bizim için çok önemlidir. UEFA'nın görüşü şu yapılabilirse bu
maçları oynayabilirseniz bu maçları temmuz sonuna kadar oynayın ben de
UEFA maçlarını Ağustos maçlarında oynayayım diyor.
"Temmuz maçları seyircili olabilir"
Sayın bakan Kasapoğlu 18 kulübün başkanlarıyla toplantı yaptık.
Bakanımızla görüş alış verişinde bulunduk 10 tane senaryo hazırladık.
Benim alternatiflerime göre temmuzda bile başlayabliriz. Bunda neye
bakıcaz Türkiye'de koronavirüs nasıl gidiyor. Koronavirüs'ün seyrine
göre; Temmuz ortasında ligi başlatıp, Ağustos'un 13-14'ün de bitirme
durumu da olabilir. Gidişata göre Temmuz'da maçlar seyircili olabilir.
"Bir görüş ayrılığı yok"
Sağlık Bakanımız Fahrettin bey ile bir görüşme yaptık. Kendisine
durumu anlattım bu kararı almak istediğimizi söyledik. Almanya'da vefat
sayısı 8 binken bugün ligler başlıyor. Neler yapıyor nasıl başlıyorlar
ne gibi önlem aldılar bu bizim için örnek olacak. Bakanımız bakanlık
olarak işinize karışmayız siz devam edin gerekli durumlarda biz size
yardımcı oluruz dedi. Sağlık bakanı ile bu konuda bir görüş ayrılığı
yok.
"Sağlıktan ödün vermeyiz"
Hiçbir zaman sağlıktan ödün vermeyiz. Bizim hedefimiz sağlık
şartları çerçevesinde bu ligi oynatmak istiyoruz. Basketbol ve voleybol
bizden farklı takımların ikisi hariç hiçbiri oynamak istememiş bizde en
az 12-13 takım oynamak istiyor. Kulüplerimiz futbol oynamak istiyor.
Bütün kulüplerimize sesleniyorum, şeffat olun açık olun, adil olun. Herkes TFF'den kendi çıkarlarına alacak kararlar
bekliyor. Süper Lig takımlarından ligde kalma endişesinde olan
takımların açıklamaları var, ben bunları doğru bulmuyorum. Bizim şu
aşamada tek bir planımız var. Bütün maçlar normal statüsünde seyircisiz
olmak üzere başlayacak."
"11-12 kulüp oynamak istiyor"
Bir yöneticimizin, bir futbolcumuzun sağlığı futboldan daha önemli
ve biz de her zaman bu ön planda tutuyoruz. Süper Lig'de mücadele eden
11-12 kulüp lige başlamak ve sezonu tamamlamak istiyor. İptal edilen
voleybolda ve basketbolda ise tam tersi bir durum söz konusu, oynamak
istemediler.
"Sağlık şartları içinde ligi oynatmak istiyoruz."
Bizim tek bir planımız var. Bütün maçlar normal statüsünde
seyircisiz bir şekilde devam etmek. Başka bir senaryo konuşulmadı.
Herkes kendi evinde oynayacak ama çok şey değişiyor. Daha bir ay var.
Net konuşmak istemiyorum ama bugün itibarıyla böyle bir durum yok.
Sağlık şartları içinde ligi oynatmak istiyoruz. Bizim ana hedefimiz oynatarak ligleri tamalamak istiyoruz.
12 Haziran'da başlamazsa 19 Haziran var, 26 Haziran var, temmuzun başı
var. Başka bir alternatif düşünmek istemiyoruz. Maçları oynatmak
istiyoruz. Bu erteleme konusunu konuşursak, kamuoyunda çok farklı
konulara çekilir. Dediğim gibi Almanya başlıyor ve bize örnek.
"Kulüplerin gelirleri düştü"
Geçen hafta Kulüpler Birliği yetkilileriyle, bizim görevlilerimiz
bir araya geldi. Kararlar aldık ve bunu açıkladık. Eğer kulüp ve oyuncu
arasında sözleşme sorunu olursa, aynı UEFA'nın yaptığı gibi belirli bir
çerçeve aşamasında inceleyip, karar vereceğiz. Normal zamanlar bu
kararları vermek çok kolay ama bu şartlarda çok zor. Kulüplerin
gelirleri düştü. Bu tarz durumlar incelenecek ve hem kulüp için hem de
oyuncu için en doğru karar verilecek.
"Tescil kararı vermek kolay değil"
Bizim liglerde tescil kararı vermek kolay değil. Hem zirve hem küme
düşme potasında takımlar birbirlerine çok yakın. Nefes nefese
oynanıyor. Tescil etsek, herkes 'Benim hakkım yendi' diyecek. Gelin hep
beraber oynayalım ve kim hak ediyorsa o kazansın.
Nenad Bjelica ile görüşmelerini sürdüren sarı lacivertli yönetimin,
Hırvat çalıştırıcının alternatifi olarak Erol Bulut'u düşündüğü ifade
edildi.
Fenerbahçe'de teknik direktörlük koltuğu için en önemli aday Nenad Bjelica.
48 yaşındaki teknik adam ile görüşmelerini sürdüren sarı lacivertliler,
geçtiğimiz günlerde Hırvat çalıştırıcıya 1 artı 3 yıllık sözleşme
önermişti.
Hem kulübün planları hem de bütçe ile ilgili görüşmeler devam ederken;
Fenerbahçe yönetiminin Bjelica'dan gelecek bir olumsuz habere karşın
alternatifini Süper Lig'den belirlediği öğrenildi.
Erol Bulut'u listesine alan sarı lacivertliler, 45 yaşındaki teknik
adamın takımı Aytemiz Alanyaspor'un ligde ve kupada potansiyel bir rakip
olması sebebiyle hassas davranmaya dikkat ediyor.
Geçtiğimiz dönemlerde Aytemiz Alanyaspor Başkanı Hasan Çavuşoğlu'nun,
Erol Bulut'un olası Fenerbahçe transferine yeşil ışık yakmasına rağmen,
sarı lacivertliler bu konuda etik davranışın dışına çıkmayı düşünmüyor.
Henüz Bulut'a resmi teklif yapmayan Fenerbahçe, Bjelica ile birlikte 45
yaşındaki teknik adamı listesinin ilk iki sırasında tutuyor.
Galatasaraylı
Fernando Muslera, Boca Juniors'tan transfer teklifi almadığını
açıkladı. Arjantin basınına konuşan tecrübeli kaleci, "Şu anda
Galatasaray'a odaklanmış durumdayım" dedi.
Fernando Muslera, son dönemde hakkında çıkan transfer haberlerini değerlendirdi.
Arjantin basınına konuşan deneyimli eldiven, Boca Juniors ile görüştüğü
şeklindeki yorumların gerçeği yansıtmadığını ifade etti.
Önümüzdeki sezon Galatasaray ile olan sözleşmesi sona erecek olan Uruguaylı file bekçisi, "Daha
önce de söyledim. Boca Juniors'tan bana veya menajerime gelen bir
teklif olmadı. Şu anda Galatasaray'ın oyuncusuyum ve sözleşmem var" cümlelerini kullandı.
Galatasaray'a odaklandığını belirten Muslera, "Boca Juniors
haberleri sadece basının yazmasından ibaret. Açıkçası bu iddiaların
neden bu kadar devam ettiğini de anlayamıyorum." dedi.
Geçtiğimiz günlerde ülkesi basınına da konuşan Uruguaylı kaleci, daha
önce farklı takımlardan transfer teklifleri aldığını ancak
Galatasaray'ın bu teklifleri kabul etmediğini açıklamıştı.
2011 yazında Lazio'dan Galatasaray'a transfer olan Muslera, geride
kalan süre boyunca 5 Süper Lig, 4 Türkiye Kupası, 5 de Süper Kupa zaferi
yaşadı.
UEFA Başkanı Aleksander Ceferin, yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgını
nedeniyle ara verilen Avrupa kupalarını şimdilik iptal etme gibi bir
düşüncelerinin olmadığını söyledi.
Yayıncı kuruluş beIN Sports'a açıklamada bulunan Ceferin, şu anda olumsuz senaryoları düşünmek istemediğini belirterek, "Her
şey olabilir, işler iyi de kötü de gidebilir. Biz iyimser kalıp,
durumun düzeleceğini umut ediyoruz. Avrupa kupalarını noktalamak için
somut bir planımız var. Maçları seyircisiz oynayıp, sezonu
tamamlayacağız. Avrupa kupalarını iptal etme gibi bir düşüncemiz
şimdilik yok." ifadelerini kullandı.
Sloven futbol adamı, ağustos ayında sezonu tamamlama planlarına değinerek, şunları kaydetti:
"Dünyada sadece Kovid-19 zamanında değil her an her şey iptal
edilebilir. Ben bir peygamber değilim. Önümüzdeki 1-2 ay içerisinde
neler olacağını bilemem. Ama durum şu anki gibi devam ederse bizim de
planladığımız gibi ağustos ayı içerisinde sezonu noktalayacağımızdan
eminim. Ulusal liglerin durumu ayrı. Onlar devam edip etmeyeceklerine
kendileri karar verecek. Ancak daha önce de belirttiğim gibi yüzde
80'inin sezonu tamamlayacağına inanıyorum. Sezonu bitirmeyecek olanlar
ise Avrupa kupalarında ön eleme oynayacak. Bunu göz önünde
bulundurmaları gerekiyor."
Anadolu Efes Başantrenörü Ergin Ataman, basketbolda liglerin sonlandırılmasının ardından sessizliğini bozdu.
Deneyimli başantrenör, Türkiye Basketbol Federasyonu'nun (TBF) beyaz
sezon ilan etme kararını acele alınmış bir karar olarak yorumladı.
Koronavirüs salgını nedeniyle her ülkede farklı sporlarla
ilgili kararlar alınmaya başlandığına dikkat çeken Ataman, şu ifadeleri
kullandı:
"Dünyada yaşanan COVID-19 salgını sonrasında birçok ülkede, farklı
spor dallarına ilişkin kararlar alınmaya başlandı. Almanya, İspanya ve
İsrail basketbol ligleri sezonları tamamlamak için ileriye dönük oynatma
planlarını, gelişmeleri tekrar gözden geçirerek gerekirse revize etme
şartıyla açıkladı. TBF’nin ülkemizde ligleri oynatmama ve beyaz sezon
ilan etme kararını; bir plan üzerinde çalışılmadan acele alınmış bir
karar olarak görüyorum. Bu noktada eleştirimin temeli, liglerin
oynanmaması değil, bilakis herhangi bir stratejik planlama üzerinde
çalışılmadan, süreç yönetiminin yapılmamış olmasınadır. TBF, Avrupa’daki
bazı örnekler gibi ligleri tamamlamak için bir takvim açıklayabilir, o
tarih yaklaştığında oluşan şartlara göre bunu tekrar gözden
geçirebilirdi. Sezon boyunca yatırım yapan, hep daha iyi olmak için
çabalayan kulüplerin, sezon ortasında yatırımı kesmiş olan kulüplerle
aynı beyaz sayfada değerlendirilmesinin Türk basketbolu ve lig
organizasyonunun geleceği açısından sıkıntı yaratacağını düşünmekteyim.
Yine aynı dönemde EuroLeague organizasyonunun; insan sağlığını en üst
noktada koruyan protokoller ve organizasyona talip ülkelerin devlet
güvenceleriyle ve önceden detaylı çalışılmış bir plan dahilinde, ligin
geri kalanını 4-26 Temmuz tarihlerinde oynatabileceğine inancım tamdır.
İnsan sağlığının her türlü sportif sonuçtan daha önemli olduğunun altını
bir kez daha çizerek; bu dönemde pandemiyi yenmek ve yarattığı olumsuz
havayı azaltmak noktasında geri adım atmadan, gerekli tedbirleri alarak
hayatın akışını sürdürmek için çalışmalarımıza her alanda tedbirle ve
özgüvenle devam etmemiz gerektiği düşüncesindeyim."
Arjantin'de, sözleşmeleri haziran ayında sona erecek futbolcuların kontratları 6 ay uzatıldı.
Arjantin Futbol Federasyonu'ndan (AFA) yapılan açıklamada, yeni tip
koronavirüs (Kovid-19) salgını nedeniyle oluşan istisnai durumdan dolayı
Arjantin Futbolcular Birliği (FAA) ile haziran ayında sözleşmesi sona
erecek futbolcuların kontratlarının 6 ay uzatılması konusunda anlaşmaya
varıldığı duyuruldu.
FAA, bu karardan yaklaşık 2 bin oyuncunun etkileneceğini bildirdi.
Ülkede ligler mart ayında iptal edilmişti. AFA ayrıca 2022 yılına kadar hiçbir takımın küme düşmeyeceğini açıklamıştı.
Altyapısından son dönemde çıkardığı oyuncuları önemli takımlara yollama
başarısı gösteren siyah kırmızılı ekipte Buğra Çağlıyan, Metehan
Altunbaş, Mehmet Özcan ve Doğukan Ünal'ı hem süper lig hem de Avrupa'dan
birçok kulüp takip ediyor.
Buğra Çağlıyan ve Metehan Altunbaş için Süper Lig'den Medipol Başakşehir,
Trabzonspor, Galatasaray ve Fenerbahçe ile temas halinde olan
Eskişehirspor, oyuncuları için henüz fiyat belirlemedi.
Gelen taleplere göre oyuncuların bonservis bedellerini belirleyecek
olan Eskişehir ekibi, son olarak 500 bin euroya Cemali Sertel'in
bonservisini Başakşehir'e satmıştı. Genç milli takımlarda da forma giyen
Eskişehirspor'un genç isimleri için Avrupa'dan da birçok kulüp siyah
kırmızılı ekibe ilgi mektubu yolladı ve oyuncular hakkında bilgi aldı.
A takımda bu sene forma şansı bulan Metehan Altunbaş siyah kırmızılı
forma ile çıktığı 9 maçta 1 gol 1 asistlik bir katkı sağladı. Mehmet
Özcan ise 25 maça çıktı ve 2231 dakika sahada kaldı. Altyapıda oynayan
15 yaşındaki Doğukan Ünal A Takımla TFF 1. Lig'de 1 maçta forma giydi.
Buğra Çağlıyan ise A Takımda maç kadrolarında yer alsada yeşil sahaya
çıkamadı.
Profesyonel
Tenisçiler Birliği (ATP), yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgını
nedeniyle turnuvaları durdurma kararının 31 Temmuz'a kadar devam
edeceğini duyurdu.
ATP'nin internet sitesinde yer alan açıklamada, temmuz ayında yapılması
planan Hamburg, Bastad, Newport, Los Cabos, Gstaad, Umag, Atlanta ve
Kitzbühel turnuvalarının planlanan tarihlerde gerçekleştirilemeyeceği
kaydedildi.
Bu süre boyunca yapılması planlanan bütün ATP Tur ve ATP Challenger turnuvalarının da askıya alındığı bildirildi.
Açıklamada, 1 Ağustos ve sonrasında başlayan turnuvaların yayınlanan
programa göre devam etmesinin planlandığı, ATP Tur takviminin haziran
ortasında güncelleneceği aktarıldı.
İngiltere Premier Lig ekipleri, sözleşmeleri 30 Haziran'da sona erecak
futbolcuların kontratlarının sezon bitene kadar uzatılmasında anlaşmaya
vardı.
İngiltere Premier Lig'in internet sitesinden yapılan açıklamada, yeni tip
koronavirüs (Kovid-19) salgınından dolayı ertelenen liglerde kulüplerin,
30 Haziran'da sözleşmesi bitecek futbolcuların kontratlarını sezon
tamamlanana kadar uzatabilmesine oy birliğiyle karar verildiği
duyuruldu.
Açıklamada, hükümetin 1 Haziran'dan itibaren futbol müsabakalarının
yapılmasına izin verdiği ve Premier Lig yöneticilerinin de maçların
devam edebilmesi için çalıştığı vurgulandı.
Belçika'da 15 puan farkla lider durumda bulunan Club Brugge, şampiyon ilan edildi.
Belçika 1. Futbol Ligi'nde 2019-2020 sezonu tescil edilirken, lider Club Brugge'ün şampiyon olduğu duyuruldu. Club Brugge, lig ertelenmeden önce 70 puanla en yakın rakibi Gent'in 15 puan önündeydi.
Belçika Futbol Federasyonu, lig sonuncusu Waasland-Beveren'in küme düşürüldüğünü açıkladı.
Avrupa kupalarına katılacak takımların ligdeki mevcut sıralamayla belirleneceği belirtildi.
Almanya Kulüpler Birliği'nin (DFL), yarın yeniden oynanmaya başlanacak 1.
ve 2. futbol liglerinde teknik direktörlerin müsabaka sırasında maske
takma zorunluluğunu kaldırdığı bildirildi.
DFL Direktörü Ansgar Schwenken, Bild gazetesine yaptığı açıklamada,
teknik direktörlerin maç sırasında sosyal mesafeye uyulmasını yeterli
bulduklarını belirterek, ağız ve burun bölgesinin kapatılmasının talimat
verme gibi görevleri sınırladığını ifade etti.
Schwenken, yedek kulübesinde oturan diğer kişilerin ise ağız ve burun bölgesini kapatması gerektiğini kaydetti.
Salgının yayılma hızının yavaşlamasıyla Kovid-19 önlemlerinin
gevşetilmeye başlandığı Almanya'da, 1. ve 2. futbol ligleri yarın
kaldığı yerden devam edecek.
Fenerbahçe Başkan Ali Koç, Fenerbahçe Spor Kulübü Yüksek Divan Kurulu (YDK)
Olağan Toplantısı’nda açıklamalarda bulundu.
Başkan Ali Koç'un konuşması şu
şekilde:
“Değerli Yüksek Divan Kurulu Başkanımız, kıymetli üyelerimiz, yönetim
kurulu arkadaşlarım, çalışan arkadaşlarımız, bizi televizyonlardan
izleyen tüm Fenerbahçeliler, Fenerbahçeli olanlar olmayanlar, herkesi
sevgiyle ve saygıyla selamlıyorum. Umuyorum ki sizler aileleriniz,
sevdikleriniz hem güvendesiniz hem de sağlığınız yerindedir ve inşallah
hep beraber bu sıkıntılı süreci minimum tahribatla aşarız. Vefa Bey’e
özellikle teşekkür etmek istiyorum, bu sıra dışı, kalıplar dışı toplantı
düzenini kabul ettiği için ona özellikle teşekkür etmek istiyorum. Bu
bir çalışanımızın fikriydi. İptal etmektense, hiç yapmamaktansa bu
şekilde yapmayı aramızda değerlendirdik. Vefa Bey’in de uygun görmesiyle
böyle bir düzen yaptık.
Hepimiz olağanüstü bir süreçten geçiyoruz. Biraz evvel Genel
Sekreterimiz, kulüp olarak neler yaptığımızı, bu süreci en iyi şekilde
yürütebilmek için nasıl çalıştığımızı sizlere aktardı, sayıları,
rakamları da aktardı. Bu arada kendisi de çok çalışırken virüse
yakalandı. Geçen Pazar akşamı beni aradığında, ‘karı-koca öksürüyoruz’
dedi. Hemen test ayarladık, tomografisi iyi çıkmadı, testi iyi çıktı.
Ama önemli olan tomografik görüntülerdi. Kendisi çok zinde hissetse de,
hiçbir semptom olmasa da kendisini karantinaya almak zorunda kaldık.
Camiamızın çatısı altında bu virüse yakalanan herkese, ülkemizdeki
herkese de geçmiş olsun dileklerimi iletiyor, acil şifalar diliyorum.
Bu toplantıyı fiziken olmasa da teknolojinin nimetleri sayesinde hem
Fenerbahçe Televizyonu’nda hem de YouTube kanalımızda izleyebiliyoruz.
Öncelikle Dünyayı, mart ayında da ülkemizi ve milyonları etkisi altına
alan bu salgın dolayısıyla değişik bir süreçten geçiyoruz. Aslında 100
yılda ilk defa başımıza geliyor ama bana sorarsanız bundan sonraki
yüzyılda çok kez böyle bir olayla karşılaşacağımızı tahmin ediyorum.
İster insan yapımı olsun, ister doğal olsun ama bu virüs olaylarına
üzülerek tahmin ediyorum ki daha dirençli olacağız, daha alışacağız.
İnşallah olmayız, inşallah yanılıyorumdur ama öyle gözüküyor. Ancak
ülkemiz olarak baktığımızda hem devletimiz, hem ilgili kurumlarımız bu
virüsten korunabilmek için bu süreçten en az hasarla çıkabilmemiz için
11 Mart’tan itibaren yeni bir sistem ve planlar çerçevesinde önlemler
almaya, bizleri bilgilendirmeye, çağrılarda bulunmaya özen
gösteriyorlar, dikkat ediyorlar. Sistematik bir şekilde bunu yapıyorlar,
iyi de yapıyorlar. Bizler de vatandaşlar olarak mümkün oldukça bu
kurallara uymaya çalışıyoruz, etrafımızda da bu kurallara uymaları için
insanlara telkinde bulunuyoruz.
Şunun üzerine basarak söylemek istiyorum; buraya kadar geldik. Buraya
kadar gelirken de çok çaba sarf ettik ve belli kazanımlarımız oldu.
Dünya ile kıyasladığımız zaman daha iyi durumdayız. Büyük emeklerle bir
yere kadar geldik, tünelin sonunda da ışık görüyor muyuz? Görüyoruz. Ama
burada önemle yapmak istediğim hatırlatma; rahatlamayalım, rehavete
kapılmayalım, çok korkmayalım ama korkumuz da tamamen geçmiş gibi
davranmayalım ve ilk günkü gibi hassasiyetle konuya yaklaşmaya devam
edelim ki bizim için çalışanlara, devletimize, sağlık çalışanlarına bu
şekilde azami desteğimizi verelim. Aslında biz, bir ülke olarak adeta
bir dayanışma ruhu içerisinde bir milli mücadele veriyoruz ve bugüne
kadar da bu mücadeleyi iyi verdiğimizi söylemek istiyorum. Sağlık
Bakanımıza bir parantez açmak istiyorum: kendisini tanımam ancak
kendisinin tüm toplumumuzu, halkımızı her gün sistematik bir şekilde
bilgilerle donatması, bunu yaparken herkesin anlayacağı dilden
anlatması, güven telkin etmesi, bizleri rahatlatması, kapsayıcı ve
katılımcı olması ve gerçek bir liderlik örneği sergilemesi bu sürecin,
bu şekilde atlatılmasına da büyük katkı sağladığını düşündüğüm için onun
da kendisine bir parantez açmak istedim. Ama tabii ki bu bir ekip işi,
burada özellikle sağlık çalışanlarımıza, bu süreçte hepimiz için eşsiz
bir fedakarlık yaparak, büyük riskler alarak herkesin sağlığına
kavuşması için var gücüyle çalıştılar. Sağlık altyapımızın da ne kadar
donanımlı olduğunu test ederek gördük ve başta doktorlarımız olmak üzere
tüm sağlık çalışanlarına Fenerbahçe camiası olarak şükranlarımızı,
minnetlerimizi iletmek istiyorum. Tabii bunu yaparken de unutmamız lazım
ki sağlık çalışanları ön cephede ama arka cephede de hayatın durmaması
için bizler evlerimizdeyken hayatın nispeten mümkün olduğu kadar normal
akışında gidebilmesi için çalışan diğer tüm ilgili sektörlerin
emektarlarına da burada bir kez daha teşekkür ediyorum. Allah hepinizin
yardımcısı olsun.
İfade ettiğim gibi birinci günden beri birlik ve beraberlik içinde,
dayanışma ruhuyla bugünlere geldik. İnşallah Dünyaya örnek olan bu
tutumumuz ve süreci yönetiş şeklimiz bundan sonra da bu şekilde devam
eder. Tabii ki hepimizin temennisi en çabuk, en kısa sürede normal
hayatımıza dönmek ama normal hayatımıza dönmek için de gerektiğinden
fazla risk almamak ve bütün kurallara uymak ve inşallah en kısa zamanda
da eski günlerimize dönmek. Bu vesileyle hayatını kaybeden tüm
vatandaşlarımıza rahmet diliyorum. Ailelerine de sabır diliyorum.
Biraz önce Burak Bey de değindi. Van’dan acı haber aldık, şehitlerimiz
var. İki vatandaşımız şehit oldu. Hem de yardım yapmak için yola
çıkmışken bu hain saldırıyı kınıyor, şehitlerimize Allah’tan rahmet,
ailelerine, sevdiklerine ve milletimize başsağlığı diliyorum.
Evet, teknolojinin nimetlerinden yararlanarak böyle bir toplantı yapmaya
karar kıldık, yaptık, yapıyoruz. İnşallah ilk ve son olur. İnşallah bir
sonraki toplantımızı –temmuz- mümkün olan en normale uygun şartlarda
yapma imkanını sağlarız. Bir de tabii Mali Genel Kurulumuz var. Nisanda
yapmamız gereken bu toplantıyı 15 Mayıs’ta bu şekilde yapıyoruz. Ama hiç
olmazsa yapıyoruz. Belki birbirimize sarılamıyoruz, dokunamıyoruz,
dertleşemiyoruz ama ‘hiç yoktan iyidir’ diye en azından bu şekilde
temasta kalmaya, sizlerin fikirlerini almaya ki bizler için her zaman
çok önemli olan öneri, eleştiri ve fikirlerinizi almak bizler için çok
önemli. Hiç olmazsa bu yolla alabildiğimiz için de bir nebze olsun özlem
giderdik, giderebiliyoruz diyelim.
Bu toplantıyı iptal etmek içimize sinmedi. ‘Nasıl yaparız?’ diye
düşündük, bu şekilde yaptık. Küçük bir oturma düzeni, katılabilen
Yönetim Kurulu arkadaşlarımız, çalışma arkadaşlarımız da buradalar.
Evinden de takip eden Yönetim Kurulu arkadaşlarıma da selam ve
saygılarımı iletiyorum. Biz, ‘fikirleriniz önemli’ dedik. Mümkün olduğu
kadar teknoloji kullanarak online, telefon, video şeklinde biraz sonra
cevaplayacağım sorularınızı, fikirlerinizi aldık. 41 kişi katıldı,
onlara da zahmet ettikleri için, fikirlerini, görüşlerini paylaştıkları
için de ayrıca teşekkür ediyorum. Benim size anlatmak istediğim bazı
konular zaten soruların içinde barınıyor. Sorular geldikçe oraya da
değineceğiz.
Tabii gündemde pek çok konu var. Bunlardan bir tanesi önce erkek
basketbol ile başlayalım. Obradovic, hocamız önümüzdeki sezon ne olacak?
Tabii ki konuşulan gündem maddelerinden bir tanesi, bilhassa son
dönemde. Bu konuya tabii ki açıklık getirmek istiyorum. Daha önce de
birkaç kez ifade ettiğim gibi hocamız Fenerbahçe’nin yaşayan
efsanelerindendir. Geçen sene EuroLeague Final-Four öncesi takım olarak
müthiş bir performans yakaladık, camia olarak. Hem performans hem
rakamlar hem havaya girdik. Dedik ki, ‘belki de en kolay Final-Four
turnuvası’ olacak. Üç ayrı EuroLeague rekoruna imza atarak turnuvaya
kaldık ancak ondan sonra müthiş başlayan sezon hiç beklemediğimiz,
hocamızın da bize ifade ettiği gibi kariyerinde hiç yaşamadığı, tecrübe
etmediği şekilde, eşi ve benzeri olmayan talihsiz sakatlıklar
neticesinde sezonu hiç de arzu etmediğimiz, hiç de beklemediğimiz
şekilde tamamladık. Yani muhteşem başlayan sezon, çok çok kötü bitti.
Yeni sezon planlamasına başladık. Hocamızın istek ve beklentileri
doğrultusunda çalışmalar yaptık. Bu çalışmaların içerisinde de Avrupa’da
ses getiren transferlerle takımımızı güçlendirdik. Hatta hocamızın
söylemine göre size aktarıyorum; ‘Fenerbahçe’de bulunduğu sezonlar
içerisinde en iyi kadroyu kurduk’ dedi. Ancak geçen sezonun tam tersine
bu sefer, bu sene sezon başlangıcımız hiç kimsenin inanamayacağı, tahmin
edemeyeceği şekilde gerçekleşti. Bizler bile yaşadıklarımıza,
gördüklerimize inanamıyorduk. Bilhassa kendi sahamızda rahat kazanmamız
gerekirken son saniyelerde aldığımız mağlubiyetler vs. vs. diyelim ama
sezon başlangıcı beklentimizin tam tersi oldu.
Buna rağmen; geçen senenin tam tersine çok kötü başlayan sezon haftalar
içinde biraz kıpırdanmaya ve toparlanmaya başladı. Arkasından EuroLeague
Play-off potasına girdik. Türkiye Kupası’nı aldık. Tam işler yoluna
giriyor derken; iptaller, ertelemeler geldi. Şunu söylerken çok abartmış
olmam. Geçen sene kimse sezon içinde yaşadıklarını gördüğünde sezon
sonunda bu sonuçları tahmin edemezken; belki de bu sezon lig takvimi ve
play-off takvimi devam edebilseydi kimsenin beklemediği şekilde sezonu
bitirebilirdik. Belki tarihe geçecek bir ‘come back’ yapabilirdik. Belki
diyorum, neden belki diyorum? Geçen sezon yaşadığımız müthiş
performansın nasıl sonuçlandığını kimsenin tahmin edememesi gibi bu
seneki kötü başlangıcın da sonu çok farklı olabilirdi. Bilemiyoruz.
Hiçbir zaman da bilemeyeceğiz.
OBRADOVIC FENERBAHÇE’NİN YAŞAYAN EFSANESİDİR
Başantrenörümüz Zeljko Obradovic’e dönmek istiyorum. Ben kendisine de ifade
ettiğim gibi; bize yaşattığı eşsiz mutluluklar, eşsiz zaferler
doğrultusunda sezon nasıl devam ederse etsin hem teknik kadronun hem de
takımımızın bizlerin ve camiamızın nezdinde sonsuz kredisi olduğu
yönündeydi. Birkaç kez kamuoyuna da ifade ettiği gibi; hocamız
Fenerbahçe’nin yaşayan efsanesidir ve Fenerbahçe’de kalmak istediği
müddetçe burası onun evidir. Bu düşüncemde değişiklik olmamıştır. Sezon
içerisinde de kendisine bu düşüncelerimiz hem Semih Özsoy hem de şahsım
tarafından iletilmiştir. Sezon içerisinde de birkaç defa kontrat uzatma
niyetimizi iletmemize rağmen hocamız gidişattan dolayı sezon sonunda
değerlendirme yapmamızın daha doğru olacağını ifade etmiştir. Türkiye
Ligi iptal edildi. Cenk Renda’nın da belirttiği gibi; 25 Mayıs’ta
EuroLeague toplantısında turnuvayla ilgili kararlar alınacaktır. Tam ne
çıkacağını bilmiyorum ama en azından yaz aylarında oynanabileceğini
sanmıyorum. Dolayısıyla biz de önümüzdeki günlerde hocamızla
bıraktığımız yerden istişare edeceğiz. Kendisi bizimle kalmak istediği
müddetçe, burası onun evidir.
BÜTÜN YAŞADIKLARIMIZDAN DERS ÇIKARMAMIZ LAZIM
Futbola dönelim. Geçen sene çok sıkıntılar yaşamıştık. Ersun Hoca’nın
liderliğinde yeniden bir yapılandırma yaptık. İkinci yarının ikinci
maçında Başakşehir’i evimizde 2-0 yendiğimiz maçta çok da iyi futbol
oynamıştık. Belki de sezonun en iyi maçlarından biriydi. Liderin birkaç
puan gerisindeydik. Şampiyonluk havası yakalamıştık. Şampiyonluğun en
büyük adaylarından gösteriliyorduk. Ne olduysa 7 maçta 21 puanın 18’ini
kaybettik. Şampiyonluk havası yakalamışken birden bire geçen sezonki
tabloya dönmüş olduk. İyi oynarken, rakipleri domine ederken, liderlik
potasındayken, bahis siteleri tarafından şampiyonluğun en kuvvetli adayı
olarak gösterilirken de oyuncular, hoca, yönetim, tribündeki taraftar
desteği ve şampiyonluk inancı aynıydı. En üst seviyede çok iyi bir kamp
dönemi geçirdik. Hal böyle iken 7 haftada yaşadığımız korkunç düşüşün
hayatın olağan akışına aykırı olduğunu düşünüyorum. Bunun temel iki
nedeni var. Biri bizlerle alakalı. Yani iç faktörler. Diğeri de dış
faktörler. İç faktörlere baktığımız zaman; daha evvel de 1907
Tribünü’nde yaptığımız basın toplantısında ifade etmiştim. Sezon
ilerledikçe ve sakatlıklar yaşandıkça bazı pozisyonlardaki eksik
yapılanmanın olumsuz sonuçlarını yaşadık. Böyle olunca da hocamız çok
istemese de saha içinde çok fazla rotasyon yapmak zorunda kaldı. Buna
rağmen şampiyonluğa oynuyorduk. Devre arası geldi. Eksiklerimizi
gidermek ve ihtiyaçlarımızı karşılamak için büyük bir fırsattı.
Şampiyonluğun en büyük adayıydık. Bir diğer hatamız da puan kayıplarının
yaşandığı haftalar itibarıyla gerek bizler gerek yönetim kurulu
üyelerimiz olsun; gerek idari kadro gerekse de teknik kadronun yaşadığı
konsantrasyon eksikliği, futbolcuların psikolojik düşüşüne ve
şampiyonluk inançlarının zedelenmesine mani olamadı. Bir çare üretmedik.
Arka arkaya gelen puan kayıpları da futbolcuların üzerinde çok olumsuz
bir hava yarattı. Özgüvenimiz kayboldu. Diğer hatalarımızdan bir
tanesini de önümüzdeki sezon kesinlikle gidermeliyiz. Gidereceğimize de
inanıyorum. Futboldaki başarılarının en önemli unsurlarından birisi de
takım içindeki rekabet ortamının en üst seviyede olmasıdır. Bu da her
futbolcunun her an oynayabileceğine inanmasıdır. 11’de oynayan her
futbolcunun da performansı düştüğü takdirde yerini bir başkasına
kaybedebileceğine olan inancıdır. Ne yazık ki bu ortamı sağlamakta
yeterli olamadık. Takım içi rekabeti bu noktaya getiremedik. Dış
faktörlere baktığımızda da bunu anlatırken malum yerler hemen ‘mazeret
arıyorlar, hakemlerle mazeret buluyorlar’ diyorlar. Ama hakkaniyetle ve
vicdanla bakarsanız aleyhimize yapılan fahiş hakem hataları öyle bir
boyuta geldi ki lig içerisindeki sıralamayı normal bir sezonun
ortalamasını çok çok üzerinde etkiledi. Bunu mazeret olarak
söylemiyorum. İyiye iyi, kötüye kötü diyen insanlarız.
Kendi hatalarımızı da hiç çekinmeden söyleyen insanlarız. Ancak bu
hatalar öyle bir boyuta geldi ki en azılı Fenerbahçe karşıtı olan medya
mensupları ‘Fenerbahçe doğranıyor’ yorumlarını yapacak durumda kaldılar.
İş o boyutlara geldi. Psikolojiyi en çok etkileyen unsurlardan biri de
buydu. Samandıra’da ‘ne yaparsak yapalım şampiyon olamayacağız, şampiyon
yapmayacaklar’ havası hakim oldu. Yönetim olarak da belki biz
hatalıyız. Belki bunun tersini savunmalıydık ama bunları yaşadık.
Yabancı oyuncularımız ne olduğunu sordukları zaman Türkiye’nin doğasını
bilmeyen, bilhassa yeni yabancı oyunculara bu gelişmeleri aktarmakta
ciddi sıkıntılar yaşadık. Kadro eksiklerini, bilhassa sol bek
eksikliğini gidermek için transfer penceresini kullanmak istedik.
Takviye yapmak istedik. Transfer dönemini transfer yapmaktansa TFF
Lisans Kurulu ile boşa geçirdik. Sürecin başladığı günden, transfer
penceresinin son gününe kadar Lisans Kurulu’nun birbiriyle çelişen
kararları attığımız her türlü finansal adımları boşa çıkaracak, harcama
limitlerini transfer yapmamızı engelleyecek seviyede tuttular. Bir nevi
ne yaparız da Fenerbahçe’ye transfer yaptırmayız mantığıyla işler
yürüdü. Simon Falette’i bile Sadık’ın yaptığı büyük fedakarlık ve
maaşında indirim kabul etmesiyle son dakikalarda halledebildik.
Ligimizde transfer yapmak açısından baktığımızda mali durumu
Fenerbahçe’den çok daha kötü olan takımlar da dahil olmak üzere Süper
Lig’in her takımının transfer izni olmasına rağmen, yapabilme imkanı
varken; sadece transfer yapamayan tek takım olarak Fenerbahçe
belirlendi. Bütün bu hatalarımızdan ve yaşadıklarımızdan ders çıkarmamız
lazım.
YERLİ VE YABANCI 3 FARKLI TEKNİK DİREKTÖRLE GÖRÜŞÜYORUZ
Önümüzdeki senenin planlarını yapıyoruz. Erteleme süreci de bu planları
yapabilmek için bizlere daha fazla zaman sağladı. Birkaç konuya da
açıklık getirmek istiyorum. Teknik direktör konusunda erteleme
sürecinden önce de çalışmalarımız vardı. 3-4 hocayla beraber görüşmeleri
götürüyorduk. Bir tanesiyle neredeyse anlaşmışken; EURO 2020’nin 2021’e
atılmasıyla ne yazık ki bizim çalışmalarımız da sekteye uğradı. Şu anda
yerli ve yabancı olmak üzere üç farklı teknik direktörle görüşüyoruz.
Değişik kriterlere bakıyoruz. Kafamızdaki kriterlerin hepsini bir hocada
bulmak da mümkün değil. Genç, aç, çok çalışan, disiplinli, profesyonel,
ya Türkiye’yi iyi bilen ya da bu coğrafyada çalışması sıkıntı
olmayacak, çabuk adapte olabilecek, 40-50 yaş arası, ekonomik
imkanlarımıza uyabilecek ki şu an daha da sıkıntıya girdi, takım içinde
rekabeti sağlayabilecek çoklu oyun anlayışı, çok değişik taktikleri
deneyebilecek, cesur olacak ki gençleri daha çok çalıştırabilecek, daha
iyi adapte edebilecek, gerekli rekabeti takım içinde oluşturabilecek
türde bir hoca arıyoruz. Önceliklerden bir tanesi sezon bitmeden önce
gelebilmesiydi. Tabi bu herkes için geçerli değil ama görüşmelerimiz
devam ediyor. Bildiğiniz bir isim olabilir, bilmediğiniz bir isim de
olabilir ama hiçbir acelemiz yok. Üstüne basarak söylüyorum. Bu sezonu
kurtaracağız diye gelecek sezonu da kaybetmek istemiyoruz. O yüzden
buradaki çalışmalarımız devam ediyor. Herhalde bayram sonrası camiaya
seslenişle tüm yapılanmamız hakkında bilgi vermek istiyorum. Keza
transfer çalışmalarımız da gidiyor. Finansal Fair Play’den dolayı
manevra alanımız dar, ne demek istiyorum. Sattığın kadar alabilirsin.
Dolayısıyla bonservissiz ve kiralık oyuncular ön plana çıkıyor. Daha çok
yerli piyasaya odaklanıyoruz. Yabancı oyuncuları bir nebze erteliyoruz.
Virüs dolayısıyla FIFA’nın da uygulayacağı transfer penceresi farklı
olacak. Herhalde ekim sonuna kadar bir transfer penceresi olacak,
ağustosta başlayan. Bazı liglerin iptali, virüsün getirdiği ekonomik
sıkıntılar, yabancı piyasada… O yüzden şu an yerlilere odaklanmış
vaziyetteyiz.
ASIL SIKINTI ÖNÜMÜZDEKİ SEZON
Fenerbahçe Spor Kulübü 2019-20 sezonu için şubat ayı sonuna kadar bütün
maaşları ödemiştir. Gazetelerde çıkan 3 ay geriden geliyorlar, söz
konusu değildir. Futbolcularımıza herhangi maaş indirimi görüşmesi
pazarlığı henüz başlamamıştır. Çünkü önce borcumuzu ödeyelim, martta da
zaten virüs dönemi başlıyor. Mart, nisan, mayıs. Bunların nasıl
olacağını yapacağımız takımla görüşmeler, birebir görüşmeler, diğer
takımların uygulayacağı modellerle geliştirmek istiyoruz. Herkes bu
sezonu konuşuyor ama asıl sıkıntı önümüzdeki sezon. Bu sezon iyi ya da
kötü 3/2’si ödendi. Bundan sonrası içinde illaki hepsi değil bir kısmı
ödenecek. Acele etmiyoruz. Uluslararası kuruluşlarda bu konuda
kulüplerin yanında. Anlayışlı davranıyorlar. Zaten çökük olan futbol
ekonomisi önümüzdeki sezon daha da büyük sıkıntıya girecek. Kombine
satabilecek miyiz? Maçlar seyircili mi başlayacak? Koltuklar arası
boşluklar mı olacak? Bunların hiç birini bilmiyoruz. Yayıncı kuruluşun
durumunu da bilmiyoruz. Federasyon ve Kulüpler Birliği toplantısı
çerçevesinde mart ayı ödemesi alınmadı. Bu bizi o kadar etkilemiyor.
Çünkü Fenerbahçe Spor Kulübü’nüntüm gelirleri temlikli. Biz kendi
imkanlarımızla kulübü buraya kadar getirebildik ama Anadolu’daki
kulüplerin can suyu, yayıncı kuruluştan gelen rakamlar. Geçen sene
başında %15’lik indirim yapıldı. Bu sene ne ile gelecekler, onu da
bilmiyoruz.
Sponsorlar ufak ufak başladı önümüzdeki sezon devam edemeyeceklerini,
çekincelerini belirtmeye. Orada büyük resim tam olarak nasıl olacak, onu
da bilmiyoruz. Futbolda yatırımlarımızın çoğu Euro ile. Kazancımız Türk
Lirası ve TL ciddi değer kaybetti. Zaten sıkıntıda olan futbol sektörü
çok daha büyük girdabın içine giriyor. Şu noktada futbol açısından
baktığımızda tünelin sonundaki ışığı ya çok zor görüyorum yahut tam da
göremiyorum, diyebilirim.
Fenerbahçe Spor Kulübü’nün marta kadar olan bütün ödemeleri
yapılmıştır. Martta 5 maçın üçü oynanmıştır. Nisan’da hiç oynanmadı,
mayısta da oynanmayacak. Bundan sonrasını gelişmelere ve futbolcularla
yapacağımız müzakerelere göre kararını vereceğiz. Şunu net bir şekilde
söyleyebilirim artık eski maaşlar Türk futbolunda yok. Biz Fenerbahçe
Spor Kulübü olarak 92 milyon eurodan 71’e indik. 50’lilere inmemiz
gerekecek. Zaman alacaktır. Bu sezon bütün oyuncularımız 3 milyon
euronun altında alıyor. Bu rakamları daha da aşağıya çekmemiz lazım. Çok
yakın zamanda 2 milyon, 2.2 milyon bir iki oyuncu alacak en yüksek
rakam o olacak. Gerisi çok çok altında alacak. Eskisi gibi maaşlar
kesinlikle olmayacak.
Bir de bunun üzerine yeni vergiler var. Tüm kulüpler adına devletimize
çağrıda bulunmak istiyorum. Futbolcularla anlaşmamızı net rakamlar
üzerinden yapıyoruz. Ekstradan %20 vergi var. Total %40’a çıkıyor. Zaten
zar zor ayakta duruyoruz. Kulüplerimizi çok daha zora sokacak. Bir
nebze olsun, 1-2 sene erteleme olabilir. Devletin yardımına çok çok
ihtiyacımız var.
ALTYAPIYA YÖNELME TEŞVİK EDİLMELİ
Burada birinci önerimiz, yapılandırma. Fenerbahçe Spor Kulübü olarak
devletimizin çok iyi niyetli başlattığı yapılandırma sürecine giremedik.
Yani anlaşamadık ama anlaşmak zorundayız. Biz de zar zor buraya kadar
getirdik. Borçsuzluk kağıdı aldık da, %80 gelir bize gelmeden direkt
bankalara gidiyor. Bizler de yapılandırma yapmak zorundayız. Bizi
ilgilendiren 4 ana bankayla görüşmelerimiz devam ediyor. Kendilerine
yeni bir yapılanma planı sunduk. Şu gerçek var ki, Fenerbahçe Spor
Kulübü sürecin başından itibaren bu yapılandırmanın yeterli olmadığını,
çok yakında geçersiz olacağını, işlemeyeceğimi ve bunun en az 10 yıl
olması gerektiğini ve diğer kulüpler de bilhassa büyük kulüpler henüz
bir yıl olmadan 10 yıllık bir yapılandırma olmadan kolay kolay bu işin
olmayacağını ifade ediyorlar. Biz de aynı şekilde düşünüyoruz. Faizlerde
ciddi anlamda düştü. Devletimizin uzattığı yardım eline sıkı sıkı
sarılıp, artık eskisi gibi harcamalar yapmadan ama gerçekçi bir plan
içerisinde bir yapılandırma yapmamız lazım. Bugünkü yapılandırmada bütün
kaynaklar bankaya gidiyor ve banka isterse veriyor, isterse vermiyor.
Bizlerde işlerin çevrilmesi için nakit ihtiyacı var. O yüzden kazan
kazan yapıya girebileceğimizi düşünüyorum. Devletimizin yardımları
içinde biz yararlanmasak da teşekkür ediyorum ama başka yerlerde
devletten yararlanıyoruz. Kamusal borçlar, her kulübün devlete borcu
var. Büyük kulüplerin daha büyük borçları var. Kamusal borçların da
yapılanması gerekiyor. Kendi imkanlarımızla devlete gidiyoruz.
Devletimiz ellerinden gelen desteği veriyor. Kriz öncesi gelir zaten
çarkları çevirmiyordu, sadece gemiyi yüzdürmeye çalışıyorduk. Pandemi
sonrası kulüpler faaliyetlerini sürdürmek için büyük sıkıntılarla karşı
karşıya. İster tercihen, ister mecburen altyapılara kaymak zorundayız.
Bizlerde geldiğimizden itibaren altyapıya önem veriyoruz ama ektiğiniz
tohumlarım meyve vermesi zaman alıyor ve verecektir meyve. Fenerbahçe
Spor Kulübü olarak şu çağrıyı yapıyoruz. Altyapıya yönelme, yatırım
teşvik edilmeli. Hep yabancı sayısını konuşuyoruz. Doğrusu ben tam doğru
rakamı bilmiyorum. Yabancı sayısından daha çok kalitesi, aldığı
maaşlar, yaptığı kontratlar daha da önemli. Şöyle bir önerimiz var.
Zorunlu ve doğru dönüşümün teşvik edilmesi için altyapı yatırımlarına
ağırlık verilmesi, biz nebze de fair play açısından bizim federasyon
desin ki kulüplere ‘İlk 11’de en az iki oyuncu oynatma mecburiyeti
getirilsin. Sonra da 3’e çıkabilir’ Yabancı sayısı şöyle yapalım böyle
yapalım değil. Bu kuralı benimseyelim. Dönüşümü hızlandıralım, teşvik
edelim.
Çok önerimiz var ama mali genel kurulda çok daha detaylı anlatacağız.
Bahis konusu çok hassas. Gelir seviyesi düştükçe oynanan bahis oranının
artığı söyleniyor. Türkiye Avrupa’ya göre bahis oynama yönünde çok
önde. Avrupa’da ne oluyor? 5 büyük ligde yer alan takımların en önemli
gelir kaynakları çeşitli bahis siteleriyle yaptıkları sponsorluk ve
reklam anlaşmalarından geçiyor. Bahis faaliyeti ülkemizde son yıllarda
kısmen düzenlendi. Yasal düzenleme içinde olmayan 6 firmanın dışında
çeşitli yollardan reklamlar vererek mesela bizlerin yaptığı özel maçları
seyredin, reklam panolarında Türkiye’de legal olmayan bahis
şirketlerinin reklamları var. Bazen büyük maçlarda Türklere yönelik
bahis reklamları var Avrupa liglerinde. Ancak bu bahis siteleri reklam
yapıyorlar, vatandaşlarımız orada oynuyorlar ama kulüplerimiz kendi
aralarındaki müsabakalar ile bu faaliyetlerin esas unsuru olmalarına
rağmen oluşan gelirden hiç pay alamıyor. Avrupa ülkelerinin 2018-2019
sezonu toplam bahis gelirleri yaklaşık 30 milyar Euro. Ve bunun yüzde
43’ü spor bahisleri. Yani yaklaşık 12 milyar Euro’su. Bu pastadan
kulüplere yüzde 10-15 düşüyormuş. Yani 1,2 ile 1,5 milyar Euro tahmin
ediliyor. Ülkemizde ise yasal bahis faaliyetlerinden elde edilen ciro
2018-2019 için 12 milyar TL. Yani yaklaşık 1,5 milyar Euro.
Ancak yasal mercilerin, kamu yetkililerinin açıklamalarından görüyoruz
ki oynanan yasal bahsin 5-6 misli büyüklüğünde 50 ile 60 milyar TL arası
yasal düzenleme altında yürütülmeyen bahis operasyonları var. Bunun
gelirleri ne devlete vergi olarak ne de kulüplere sponsorluk, reklam
olarak kalmıyor. Bu yaşamakta olduğumuz pandemi zaten çok kötü
koşullarda olan futbol ekonomimizi daha da zorlayacak. Pek çok gelirimiz
azalacak ya da tamamen sona erecek. Bu yüzden bu durumu
yetkililerimizin dikkatine getirmek istiyoruz. Biliyorum ki Spor
Bakanlığımız özellikle bu sene çok yeni düzenlemeler yaptı bu sorunu
önüne geçebilmek için. Ancak bu sistem bize göre Avrupa standartlarına
getirilirse tüm kulüplerimiz için 5-6 milyar TL’lik – bu rakamlar
değişebilir ama büyük resim değişmez, bir potansiyel- devletimize 10
milyar TL’lik vergi potansiyeli getireceğine inanıyoruz. Yanlış
anlaşılmasın, biz bahis özendirilsin demiyoruz. Zaten oynanan bahsin bir
şekilde sisteme çekilmesini ve çok zorda olan kulüplere yardım etme,
kaynak sağlama açısından fayda sağlayacağını düşündüğümüz için bunu
korumak istiyoruz. Yabancı kulüpler bundan yararlanırken Türk kulüpleri
bundan niye yararlanmasın. Bunu dikkatinize getirmek istedim.
Son ana konumuz liglerin oynanıp oynanmaması. Tarih yaklaştıkça bu
konudaki tartışmalar artıyor, farklı görüşler oluşuyor. Öncelikle
Beşiktaş, Galatasaray, Kasımpaşa, Ankaragücü, Erzurumspor, Sancaktepe,
Giresun Belediyespor, Ümraniyespor’un gerek sporcularına gerek
idarecilerine gerek yöneticilerine gerek profesyonel çalışanlarına hatta
son olarak Sayın Ahmet Nur Çebi başkan nezdinde yakalanan herkese çok
geçmiş olsun diyorum. Acil şifalar diliyorum. Sayın Ahmet Nur Çebi’yle
görüştüm, iyi olduğunu söyledi. O da herhalde Burak gibi virüs var ama
sağlığı yerinde. Ayrıca Sayın Mustafa Cengiz’e de geçirdiği ameliyat
dolayısıyla çok geçmiş olsun diyorum. Dün kendisine moral vermeye
gittik, moralin iyisini o bize verdi, sevindirdi. İnşallah o da kısa
zamanda sağlığına kavuşup aramızda olur.
Ligler başlayacak dedikçe takımlarda koronavirüs hadiseleri çıkmaya
başlıyor. Federasyonumuzun şimdilik yaklaşımına katılıyorum. Çünkü
şimdilik bir şey söyleyebiliyorsunuz, 10 gün, 20 gün sonra ne olacağı
belli değil. Bunun da en güzel ifadesini Avrupa’daki diğer ligler
başladıkça göreceğiz. Onlar bizden biraz öndeler. Hem onlardan daha geç
virüs salgını bizde problem oldu. Zor bir karar. İşin sağlık boyutu var,
ekonomik boyutu var. Fenerbahçe Spor Kulübü olarak biz ne demişiz
bugüne kadar bu konuyla ilgili. Bir hatırlatma yapmak istiyorum. Bu
süreçte en az biz konuştuk. Mümkün oldukça görüş belirtmemeye özen
gösterdik hatta mart ayında yapılan Kulüpler Birliği toplantısında
telefonla yaptığımız görüşmede 17 Nisan tarihini ifade ederken demiştim
ki her türlü alternatifi değerlendirin. Buna oynamamak da dahil. Çünkü
ne olacağı belli değil. Ben mayıs başı diyordum o zaman. Her türlü
sonuca hazırlıklı olmamız lazım demiştim. Biz 7 Mayıs’ta bir açıklama
yaptık. Burada en önemli unsurun insan sağlığı olduğunu özellikle
vurguladık ve verilecek her türlü karara da saygılı olduğumuzu ifade
ettik. Bununla beraber liglerin devam ettirilmesi çabasını da anlayışla
karşıladığımızı vurguladık ve devam etmesi durumunda ise bazı konulara
da açıklık getirilmesi gerektiğini belirttik.
Ben Avrupa Kulüpler Birliği İcra Kurulu’nda toplantılarda gerek ekonomik
gerekse sağlık açısından nasıl pek çok modeli karşılaştırdıklarını, pek
çok senaryoya göre plan yaptıklarını, bütün paydaşlarla görüştüklerini,
UEFA’nın bütün paydaşların görüşlerini alarak kararlar verdiğini
yaşayarak görüyorum. Mesela Türkiye’de paydaşlar arasında futbolcular
var. Futbolcuların a bu süreçte konuşması lazım, onlara da sorulması
lazım.
Bu devam edecekse birkaç tane soru ortaya attık. Sonra gördük ki bu
sorular daha fazla sorulmaya başlandı. Mesela liglerimizin başladığı
hafta itibarıyla bir oyuncu, antrenör ya da takım idari kadrosuna dahil
olan bir kişide virüse rastlanması halinde hangi adımlar atılacak?
Mesela bizde geçen hafta 2 kişide çıktı, idmanları 1 hafta erteledik.
Haftaya tekrar başlayacağız ama her hafta çıkarsa ne olacak? Maçlar
başladıktan sonra çıkarsa ne olacak? Bu bağlamda herhangi bir şekilde
virüsle enfekte olmuş sporcuların takımı ve o takımın son 2 haftada
oynadığı tüm rakipleri 14 günlük karantina süresine dahil olacaklar mı?
Bu süreçte ilgili takımların oynayacağı müsabakaların akıbeti ne olacak?
Oynamaya başladık, sıralama değişiyor, 2 hafta sonra oynayamıyoruz ne
olacak? Nasıl tescillenecek? Sağlık açısından uygulaması zor bazı
önlemler bizlerle paylaşıldı ama her senaryoya göre ne yapılabileceği
bizlere açık açık anlatılması lazım.
Bütün bunların yanı sıra maçların oynanmaya başladığı hafta itibarıyla
bir sporcu ya da spor adamının virüsle enfekte olması halinde belki de
kariyerini etkileyecek kalıcı hasarla karşı karşıya kalma ihtimali
bulunmaktadır. Böyle bir durumun hukuki sorumluluğu hangi kurum ve
kişilerde olacaktır? Bugün bir arkadaşım gösterdi, kuaföre gitmiş,
kuaföre girmeden önce 7-8 maddelik rıza formu dolduruyor. Kuaförler
Derneği bunu geliştirmiş. Futbolda nasıl olacak? Bunların bilinmesi
lazım. Bütün hukuki sorumluluklar, alternatif senaryolar ligler
başlamadan belirlenmeli. Bu soruları sorduktan sonra düşüncelerimiz
aslında kamuoyunda birçok kişinin, kulübün ve medya mensubunun cevabını
aradığı sorular olduğunu da gördük ve bir şeyin daha üstüne basarak
söylemek istiyorum: Bütün takımlar en az haftada 1 test olmak durumunda.
Bizim bilgilerimize göre bazı kulüpler antrenmanlara başladılar hiç
test yapmadan. Premier League’den size örnek vereyim. 4 milyon Pound
yatırım yapıyorlar ve her bir kulübün tesislerinde test istasyonları
kuruyorlar. Bu parayı federasyon kulüplere ödeyecek. Kulüpler şu an
kendi imkanlarıyla kuruyorlar ama bu 4 milyon Pound’luk yatırımı
federasyon kulüplere ödeyecek. Şunu da ifade etmek istiyorum; futbol
kulüpleri olarak devletimizin de sağladığı imkanlar sayesinde
testlerimiz nispeten daha hızlı yürüyor. Onun da üstüne basmak
istiyorum. Bu soruların cevabı bulunmalı.
AYNI TAKVİME GÖRE TÜRKİYE KUPASI ORİJİNAL PLANLANDIĞI ŞEKİLDE OYNANMALI
Biz kendimize has bir şey söyledik. Bu işin oldu bittiye gelmesini
istemiyoruz. Ligler oynanacaksa aynı takvim üzerinden oynanmalı. Aynı
takvime göre de Türkiye Kupası orijinal planlandığı şekilde oynanmalı.
Bize bundan farklı bir senaryo lütfen diretmeyin. Buna karşı olduğumuzu
belirtmek istiyoruz. Takvimin de bir an önce belirlenmesinde fayda var.
Hızlandırılmış bir takvimden bahsediliyor. Hızlandırılmış takvim ne
demek? Yayıncı kuruluşun ben ödemelerimi yapmıyorum ya da kısmen
yapıyorum demesi için bir mazeret. O da haklı çünkü abonelikleri hafta
hafta satıyor. Bunun artısı da eksisi de var. En iyi kararı federasyon
verir.
Önümüzde böyle alternatifler var. Şahsen 2., 3. Liglerin ve Bölgesel
Amatör Liglerin kesin oynanmaması gerekir. Bunların oynanması için
hiçbir gerekçe göremiyorum. Uygulanması istenen şartları uygulamaları
mümkün değil. Gelir açısından da baktığınız zaman da bir sıkıntı olmaz.
Pek çok ülkede de erteleniyor.
Her türlü alternatif ve sonuca göre hazırlıklı olmalıyız ve bunlar
önceden belirlenmeli. Ekonomik boyutla sağlık boyutunu iyi dengelememiz
lazım. Çok zor bir karar. Ligler iptal edildiği taktirde, oynanmadığı
taktirde ekonomik açıdan bilhassa da Anadolu kulüplerine sıkıntı
yaratacaktır, hepimize sıkıntı yaratacaktır ama bilhassa onlara. Tabii
ligler oynanamaz, devlet bir şekilde telafi eder, onu bilemem.
Oynanacaksa askeri kamp mantığında bir yaklaşım olabilir. Ne demek
istiyorum? Yani ligler başlamadan son iki hafta önce bilemediniz 3 hafta
önce ki futbolcuları bu kadar uzun kampta tutmak zor. Onun üstüne bir
de ligler gelecek. Yani başlamadan iki veya üç hafta önce askeri kamp
gibi girecek oyuncular, hiçbir şekilde normal hayatla temasları
olmayacak, sadece maçlar için gidip gelecekler. Ve her gidip gelmede de
test olacaklar. Bugün gazetede biri yazmış, ‘Karantina Ligi’ diye.
Karantina ligi mi dersiniz, askeri kamp mı dersiniz, bilemiyorum. Ama
böyle bir yaklaşım olabilir. Tabii Avrupa’daki liglerin gidişatına göre
bakmak durumundayız ama benim en büyük endişem bu seneyi kurtaracağız
derken önümüzdeki seneden ciddi kayıplarımızın olması. Önümüzdeki sene
zaten hali hazırda geç başlamak durumunda. Bütün değişik alternatifler,
senaryolar değerlendirilmeli. Ona göre en iyi karar verilmeli. Ligler
oynanmayacaksa da, o karar alınmadan önce oynanmadığı taktirde nasıl
tescil edileceği, mevcut sıralamaya göre mi yapılacak? ‘Beyaz Sezon’ mu
ilan edilecek? Ya da ‘beyaz sezon’ ilan edilirse Avrupa’ya nasıl
takımlar yollanacak? Bunların hepsinin açık ve şeffaf ortamlarda
konuşturulup, değerlendirilip kararın verilmesi gerek. Benim en çok
üzüldüğüm nokta futbolun paydaşları, tüm paydaşları yeterince aynı
ortamda olup, şeffaf bir ortamda konuşamıyoruz. Kulüpler Birliği olarak
biz kendi aramızda konuşuyoruz, Federasyon Sağlık Bakanlığı’na, Spor
Bakanlığı’na gidiyor, işin içinde futbolcular var, yayıncı kuruluş var.
Bütün paydaşların beraber bu işi değerlendirmesi lazım ama dediğim gibi
çok çok zor bir karar. Ekonomik ve sağlık boyutu var. Bunun iyi
dengelenmesi lazım. Çünkü hiçbir şey insan sağlığından daha önemli
değil. Bunu mesajımızda olduğu gibi bir kez daha söylemek istiyorum.
23 Nisan yani Meclisimizin 100.yılı bu seneydi. Bu şartlarda elimizden
gelen en iyi şekilde, bu önemli yıla layık olabilecek şekilde bir şeyler
yapmaya çalıştık. Yaptığımızın çok beğeni gördüğünü memnuniyetle
yaşayarak tecrübe ettik. Aldığımız mesajlardan, telefonlardan bilhassa
önem verdiğim Fenerbahçeli olmayanlardan aldığımız mesajlar. Vefa Beyin
ve Burak Beyin de ifade ettiği gibi stadımızda, tarihinde asılmış en
büyük pankartı asarak bir video yaptık. Bu öneri, bu resmi buraya asmak
isminin verilmesini istemeyen bir arkadaşımızdan, taraftardan geldi. Bir
video kurgusu da bizden geldi. Arkadaşlarımız da çok güzel bir iş
çıkarttılar. 23 Nisan’ın 100. yıl dönümü olan günü kutladık. Akşam da
bütün kulüplerle beraber saat 21.00’da stadımızda İstiklal Marşımızı
okuduk. En azından bu semte marşımızın coşkusunu yayabildik. Emeği geçen
herkese teşekkür ederim. 7/24 son günlerde çalışan, sokağa çıkma
yasağına rağmen izin aldık, çalıştırdık. Herkese çok çok teşekkür
ediyorum. Posteri asan dağcılardan, stat güvenliğinden, Ayhan Bak’ın
ekibinden, iletişim ekibi, Fenerbahçe TV, sosyal medyacılar, hepsinin
çok emeği oldu. Fenerbahçe Koleji’nden gelen güzel iki kardeşimize de
teşekkür ederiz. Gurur duyduk. 3 Mayıs da bizim için çok önemli. 23
Nisan ve 19 Mayıs arası bizim için çok önemli zamanlar. Kulübümüzün
kuruluşu olarak sonradan belirlediğimiz, Atamızın kulübe olan
ziyaretine, Atamız ile Fenerbahçe’nin bağına tarihsel olarak
baktığımızda çok kuvvetli. Pek çok örneği var. Ama biz her zaman
‘Atamızın tuttuğu takım değil; hangi takımın Atamızın yolundan yürüdüğü
önemlidir.’ diyoruz. Atamızın da bizim için kullandığı kıymetli, paha
biçilmez sözler de her Fenerbahçeli için büyük bir övünç kaynadığıdır.
Birkaç gün sonra Atamızın İtilaf Devletleri’nin işgaline karşı Kurtuluş
Savaşı’nı başlattığı ve Türk gençliğine armağan ettiği 19 Mayıs Gençlik
ve Spor Bayramımız var. Orada da sokağa çıkma yasağı var. Ülkesi ve
milleti için Atatürk sevgisi ve aidiyetiyle dolu, değerlerine saygılı,
ilkelerle yaşayan gençler yetiştiren Fenerbahçe için tüm bayramlarda
olduğu gibi bu bayram da çok özel. Pek çok insan bunu bilmez.
Ülkemizdeki ilk 19 Mayıs kutlamaları bizim stadımızda yapıldı. O zaman
ismi 19 Mayıs kutlamaları değildi, Atatürk Spor günü olarak
kutlanıyordu. Bizim stadımızda yapılması da Atamızın Fenerbahçe’ye olan
sıkı bağının da bir göstergesi olarak ifade ediyorum. Bu ulusal günler
hepimiz için çok duygulu. Ay-yıldızlı al bayrağımız her zaman sonsuza
dek dalgalansın. Fenerbahçemizin doğum günü kutlu olsun. Nice 100
yılları kutlu olsun. Sonsuza dek var olsun ve her daim bu ülkeye örnek
olmaya, bu ülkenin aydınlık geleceğinde rol almaya, Türk gençliğine
yatırım yapmaya ilelebet devam etsin. Fenerbahçemizin kurucuları olarak
tarihe geçen Necip Okaner ve Ayetullah Bey ile Ziya Songülen başta olmak
üzere, Fenerbahçe’nin bu günlere gelmesi için mesai harcayan, emek
veren, gece gündüz çalışan başkanlara, yöneticilere, profesyonellere,
formasını taşıyan sporcularına minnet ve saygılarımızı iletiyorum. Bugün
aramızda olmayanlara da Allah’tan rahmet diliyorum.
Pek çoğuna Burak bey teşekkür etti. Öncelikle çalışanlarımıza teşekkür
ediyorum. Bazıları dönüşümlü bazıları her gün işler aksamasın diye
buraya gelen herkese sonsuz teşekkür ediyorum.
Futbol takımımıza teşekkür ediyorum. İnisiyatif kullanarak, İstanbul
Valiliğimizin Vefa Kolisi kampanyasına destek oldu. Onlar para topladı
biz fikri gerçekleştirdik. 33 bin koli ihtiyaç sahiplerine teslim
edilecek. Ramazan ayının son haftası ya da bir sonraki hafta koliler
teslim edilecek.
Kulüp tarihinde ilk defa personelimiz sigortalandı. Kolay değil bu mali
durumda. Türk sporunun yanında olan HDI sigorta, küçük büyük takım onlar
için hiç önemli değil, birçok destekleri var. Bizimde
sponsorlarımızdan. Personel sigorta konusunda bizimle iş birliği
yaptılar. En iyi imkanları sundular. Hem Türk sporu hem de Fenerbahçe
için yaptıkları için teşekkür ediyorum.
İnsan Kaynakları departmanımız insan sermayesine çok önemli yatırım
yapıyor. Bunların neticeleri ileride çıkacak. Her zaman dedim bir kurum
insan sermayesinin kalitesi ile fark yaratabilir. Maç sonuçlarını şu an
etkilemiyor. Geleceğimiz için atılan tohumlar için insan kaynaklarına bu
güzel çalışmaları için teşekkür ediyorum.
Muzaffer Yıldırım’a teşekkür ediyorum. Bir konu daha öncü ve ilhan
kaynağı olduk. Sokağa çıkma yasakları konuşulurken, hiçbir şey belli
değilken, önlem aldık. Oyuncularımızı kendi evlerinde mümkün olduğu
kadar yaptıkları egzersizlere en yakın ortamı sağlayabilmek için
önlemler aldık. Bunlardan bir tanesi evlere fıtness araç gereçlerin
dağıtılmasıydı. Sokağa çıkma yasağı ne zaman belli olacak bilmiyorduk.
MACfit ve Life Fitness şirketlerine Muzaffer beyin öncülüğüyle çok
teşekkür ediyorum. İki telefon görüşmesi ve 48 saat sonra ihtiyacımız
olan bütün ekipmanlar futbolcularımızın evindeydi. O sayede çok iyi
online idmanlar yapabildik. Sonradan öğrendim ki hem Beşiktaş hem de
Galatasaray onların bu imkanlarından yararlanmışlar. Bizleri
kırmadıkları için onlara çok teşekkür ediyorum. Dayanışma ruhu bu. Bunu
bedelsiz yaptılar. Haftalarca kapalı olacak fitness şirketlerindeki
aletleri hiç olmazsa sporculara kullandırttılar. Getir firmasına
teşekkür ediyorum. Hem 65 yaş üstü üyelerimize ve kombine kart
sahiplerimize hem çalışanlarımıza geliştirdikleri müthiş sistemle
kolileri dağıttılar. Onlarla iş birliğimizin ileriye dönük büyümesini
arzu ediyorum. Onlar bizi kırmadılar, her türlü isteğimizi yaptılar. Her
türlü esnekliği gösterdiler. Son olarak Medical Park’a teşekkür
ediyorum. Medical Park bu sıkıntılı dönemde gerek kendi tesislerine
gerek bizim tesislerimizde ne zaman ihtiyacımız olduysa ne zaman rica
ettiysek koşarak geldiler, testleri yaptılar. Sonuçları en kısa zamanda
çıkarmaya çalıştılar. Bir dediğimizi iki etmediler. Onlara da teşekkür
ediyorum.
Bu vesileyle bizi takip ettiğiniz için teşekkür ediyorum, bu programı
organize edenlere teşekkür ediyorum. Vefa Bey’e onay verdiği, kabul
ettiği için teşekkür ediyorum. İnşallah temmuzda yapacağımız toplantıda
hep beraber olabiliriz eski günlerde olduğu gibi.
Umarım ailecek hayırlı bir Ramazan ayı geçiriyorsunuzdur. Bu süreç çok
kötü bir süreç olmasına rağmen yanında getirdiği iyi unsurlar da var;
kendimize vakit ayırma, ailelerimize vakit ayırma, bazı şeyleri
sorgulama gibi. Bir akıntıya kapıldık gidiyoruz, yaşamımızı böyle
sürdürüyoruz ama hiç olmazsa o akıntıdan biraz sıyrılıp insanların
kendileriyle ilgili plan yapmasına vesile oldu. Tabii ailelerle
kaynaşmaya sebep oldu. Ben şahsen aylardır çocuklarımla geçiremediğim
vakti geçirdim. Umarım herkes için de böyledir. Önemli olan önce sağlık,
kurallara uymak ve bu süreci bir an evvel atlatmak. Şimdiden herkesin
Ramazan Bayramı’nı kutluyorum. Hep beraber nice bayramlar geçirmeyi
diliyorum.”
Fenebahçe Başkanı Ali Koç konuşmasının ardından Yüksek Divan Kurulu
Üyelerinin sorularını yanıtladı.