Ay-yıldızlı milli takımımızın 11 Haziran'da, EURO 2020'nin açılış maçında karşılaşacağı rakibimiz İtalya'yı tanıyalım, artılarına ve eksilerine birlikte bakalım.
Yeşil sahaların en önemli futbol ekollerinden birisi olan İtalya, kazandığı 4 Dünya Kupası ve 1 Avrupa Şampiyonası'nın yanı sıra sürekli büyük turnuvalarda zirveye oynamasıyla da dikkat çeken bir ülke. Tam 60 yıl sonra -2018 Dünya Kupası- bir Dünya Kupası'na katılım gösteremeyen ve teknik direktör Gian Piero Ventura ile yollarını ayıran Gök Mavililer'de göreve 14 Mayıs 2018'de tanıdık bir isim geldi: Roberto Mancini
Mancini ile 4'lü defansa dönüş
Ülkemizde Galatasaray'ı da çalıştıran eski dost, İtalya milli takımının başına geçtikten sonra istikrarı ve başarısıyla dikkat çekti. Ventura yönetiminde 3'lü defans oynayan takımını tıpkı son kazanılan Dünya Kupası (2006) yıllarında olduğu gibi tekrar savunmada 4'lü sisteme döndüren Mancini, her dönemde katı savunma futboluyla adından söz ettiren İtalyanların çehresini değiştirdi.
Aslında İtalya'da Mancini dönemi de pek parlak başlamadı. Deneyimli teknik adamın yönetiminde İtalya milli takımı ilk 10 maçta yalnızca rakip ağlara 10 gol gönderebildi. Bunun yanında Fransa ve Portekiz gibi büyük turnuvalarda direkt rakibi olan iki ülkeye de mağlup olan İtalyanlar için dönüm noktası EURO 2020 elemelerinin başlaması oldu.
Avrupa Şampiyonası elemelerinde 10'da 10
EURO 2020 elemelerine Finlandiya karşısında alınan 2-0'lık galibiyetle başlayan İtalya, kendi kalibresinde bir ekip olmayan grubunu çok rahat bir biçimde zirvede tamamladı. Çıktığı 10 maçın 10'unu da kazanan Gök Mavililer, tam 37 kez rakip ağları sarstı ve kalesinde yalnızca 4 gol gördü.
Her ne kadar İtalya seviyesinde, onları zorlayacak bir ekip gruplarında olmasa da kazanma alışkanlığı yakalamanın, bir futbol takımı için ne kadar önemli olduğu aşikar. Nitekim İtalya, iyi futbolunu UEFA Uluslar Ligi'nde Polonya ve Hollanda gibi daha dişe diş oynayabileceği rakipleri karşısında da sürdürdü.
Yer aldığı grubu 3 galibiyet ve 3 beraberlikle zirvede tamamlayan İtalyanlar, UEFA Uluslar Ligi'nde de yoluna devam ediyor. Ayrıca 2022 Dünya Kupası Elemeleri'ne de 3'te 3 galibiyet ile başlayan Gök Maviler; karşılaştığı Kuzey İrlanda, Bulgaristan ve Litvanya milli takımlarının hepsini 2-0'lık skorla geçtiği maçlarda gol dahi yemedi.
İstikrar, kazanma alışkanlığı, iyi savunma, iyi hücum
Mancini dönemi İtalya'yı tek bir kelimede özetleyecek olursak şüphesiz bu istikrar olurdu. 2018'den beri takımın başında 30 maça çıkan Roberto, 21 galibiyet ile İtalya tarihine adını yazdırdı ve birçok efsaneyi geride bırakarak en yüksek kazanma yüzdesine sahip isim oldu.
Mancini yönetiminde son 25 maçta mağlubiyet yüzü görmeyen İtalyanlar ayrıca arka arkaya 7 dış saha maçında da gol yemeyerek bir başka rekora daha imza attı. Tabii bunların hepsi yalnızca birer istatistik ve istatistiklerle ilgili en güzel benzetmeyi de zamanında Sir Alex Ferguson yapmıştı...
O yüzden endişeye mahal yok, bizi asıl ilgilendiren İtalyanların bugüne kadar neler başardıkları değil; Fransa'yı, Hollanda'yı mağlup eden ve Almanya ile de başa baş mücadele eden 'Bizim Çocuklar'ın sahaya nasıl bir mücadele koyacağı.
Oyun taktiği: 4-3-3 ofansif
İtalya, Mancini liderliğinde son mağlup olduğu 2018'deki Portekiz maçı dışında çıktığı 29 müsabakada da 4-3-3 ofansif taktiğiyle sahada yer aldı. Gök Mavililer, bizim maçımızda da yüksek ihtimal bu oyun anlayışıyla sahada yer alacak.
Bir takımın kemik kadrosunu oluştururken merkezde yer alan oyuncular öncelikli yerleştirilir. İtalya'da da kaleci, iki stoper, orta saha 3'lüsü ve forvetten oluşan isimler eğer sakatlık yoksa hemen hemen her maçta aynı oyuncular oldu.
Bunlar; kalede Donnarumma, savunmada Bonucci ve Chiellini, orta sahada derin oyun kurucu olarak Jorginho, onun önünde Veratti ile Barella, son olarak forvette ise Lazio ile en verimli dönemini yaşayan Ciro Immobile.
Veratti'nin olası yokluğu ne getirir?
Kadronun ana parçalarının dışında sağ ve sol kanat/bek rotasyonunda Mancini farklı isimlere yer verebilir. Ancak hem deneyimli teknik adamı hem de İtalyanları en çok endişelendiren olayların başında takımın dinamosu Veratti'nin yokluğu geliyor.
Her ne kadar Mancini, Veratti'yi Türkiye maçında oynatmak istiyoruz dese de sakatlığı nedeniyle büyük ihtimal bizim maçı kaçıracak olan yıldız orta sahanın yokluğunda özellikle Ozan Tufan'ın enerjisinden çok daha fazla faydalanabiliriz.
Mancini'nin taktiğine sadık kalacağını düşünürsek o bölgede Veratti'ye yakın performans sergileyebilecek yeteğene sahip Manuel Locatelli'nin formaya yakın olduğunu söyleyebiliriz. Ancak yine de ideal orta sahalarını oluşturamamaları bir nebze de olsa faydamıza.
Tek bir yıldız çevresine kurulu bir takım değil
Totti, Del Piero, Roberto Baggio ve hatta daha eskilerden Paolo Rossi gibi net bir yıldızı yok şu anki İtalya milli takımının. Daha çok sistem ve oyuncuların hepsinden alınan en üst düzey verimden bahsedebiliriz. Tabii net bir yıldızı yok ancak futbolcuların hiçbiri vasat profilli isimler değil, bunu da hatırlamakta fayda var.
Atanı iyi, tutanının ortası yok
Lorenzo Insigne, Domenico Berardi, Federico Bernardeschi ve Federico Chiesa 4'lüsünden kanatlarda hangi 2'li oynarsa oynasın hepsinin hücum meziyetleri ortalamanın üstünde. Bitirici noktada ise Lazio sonrası tekrar yükselişe geçen ve istikrar yakalayan Ciro Immobile'nin 'Türk Duvarı'na karşı vereceği performansı merakla bekliyoruz.
Atanı iyi ancak tutanının ortası yok dememin aslında birkaç sebebi var. İlki İtalya stoper hattının eski görkemli günleri kadar korkutucu olmaması. Diğeri ise Avrupa piyasasının en gözde kalecilerinden olan Gianluigi Donnarumma'nın en olmadık yerde çok basit topları engelleyemediği anlar. Umuyoruz Petr Cech gibi Donnarumma'dan da bizim maçımızda benzer bir performans görürüz.
Duvar artık İtalyan değil 'Türk duvarı'
İtalya milli takımı ve İtalyanlar, dünya futboluna savunmada çıkardığı yıldızlarla ve katı defans oyunuyla nam salmıştır önermesini sunarsak, pek de haksız sayılmayız. Ancak belki de son kez Avrupa Şampiyonası'nda boy gösterecek Bonucci, Chiellini ikilisinin karşısında bizim de genç ve dinamik Merih, Çağlar, Ozan Kabak üçlümüz var.
Turnuvanın en iyi stoper rotasyonlarından birine sahip olan ülkelerden biriyiz. Bu nedenle tek maç üzerinden oynanacak grup müsabakasında, ekol futbol ülkelerine karşı önceki performanslarımızı da referans alırsak en azından mağlup olmama noktasında şansımızın hiç de az olmadığını söyleyebiliriz.
Ortak payda: Futbola olan tutku
Hem dış görünüş hem de insanlarının sıcaklığıyla İtalyanlar ve Türkler sık sık birbirine benzetilir. Bizi İtalyanlar'la yan yana getiren bir şey daha var: Futbol tutkusu. İtalyanların oyuna olan tutkusunu ve milli formalarına olan sadakatini görebilmeniz için, yalnızca maç öncesi seremonide kendi marşlarını nasıl okuduklarına bir bakın yeter...
Başta da belirttiğim gibi son uluslararası turnuva olan 2018 Dünya Kupası'na katılamayan İtalya'da bu Avrupa Şampiyonası'nın yeri de ayrı. 1968'den beri kazanamadıkları turnuvayı zirvede tamamlayıp, dünya futboluna yine ben buradayım, Avrupa'nın en önemli ekollerinden biriyim mesajını verme fırsatları var...
Bunun için İtalya, ilk maçtan mesajını tüm rakiplerine vermek isteyecektir. Ancak sabırlı bir oyun tarzını benimseyen iki takımın karşı karşıya geleceği mücadelede bir kilit nokta daha var; Mancini bizim gücümüzün ve neler başarabileceklerimizin farkında. Bunun hem olumlu hem olumsuz sonuçları olabilir.
Kuralar çekildikten sonra "Türkiye EURO 2020 öncesi sadece beni değil tüm İtalya’yı tedirgin ediyor. Türk futbolunu ve sahip oldukları ruhu iyi biliyorum” ifadelerini kullanan Roberto'yu yanıltmamak ve terimizin son damlasına kadar mücadelemizi sürdürmek dileğiyle...
0 yorum :
Yorum Gönder