TV İZLE

Canlı TV'ler burada...

Okulda Yapılabilecek Spor Alternatifleri ve Çocukları Spora Yönlendirmenin Önemi

Çocukların fiziksel sağlığını ve zihinsel gelişimini desteklemenin önemli bir yolu, okullarda spor yapmalarını teşvik etmektir...

JAECOO 7 | Test Sürüşü

En Ucuz Premium SUV Türkiye'de! | JAECOO 7

En Seksi Voleybol Frikikleri

Birbirinden seksi voleybolcular plajda ve salonlarda ter dökerken zaman zaman da verdikleri frikiklerle yürek hoplatıyorlar…

TV’de Spor Ekranı

TV’de Spor Ekranı ile TV'de canlı spor yayınları ve canlı maçlar hangi kanalda öğrenin.

UEFA Şampiyonlar Ligi Maç Özetleri

2024-2025 UEFA Şampiyonlar Ligi Maç Özetleri TRT farkı ile burada...

EURO 2024 sonuçlar ve maç özetleri ...

Almanya'da düzenlenen 2024 Avrupa Futbol Şampiyonası (EURO 2024) sona erdi. EURO 2024'ün finalinde İngiltere'yi 2-1 yenen İspanya şampiyon oldu. İşte TRT'den yayınlananan ve A Milli Takımımızın da boy gösterdiği dev turnuvada oynanan maçlarda alınan sonuçlar ve maçların özetleri...

UEFA Konferans Ligi Maç Özetleri

UEFA Konferans Ligi Maç Özetleri​ TRT farkı ile burada ...

UEFA Avrupa Ligi Maç Özetleri

UEFA Avrupa Ligi​ Maç Özetleri TRT farkı ile burada...

17 Temmuz 2021 Cumartesi

U16 Kız Milli Takımımız, Avrupa Şampiyonası’nda Bronz Madalya Maçına Çıkacak

Macaristan ve Slovakya’nın ev sahipliğinde düzenlenen U16 Avrupa Voleybol Şampiyonası’nda mücadele eden U16 Kız Milli Takımımız, yarı final maçında İtalya’ya 3-2 mağlup oldu ve final şansını yitirdi.

Karşılaşmanın istatistiklerine ulaşmak için tıklayınız.

Millilerimiz, Avrupa Şampiyonası’nda yarın (18 Temmuz Pazar) TSİ 16.30’da Bulgaristan ile bronz madalya maçına çıkacak. Karşılaşma, CEV Youtube kanalından canlı yayınlanacak. Karşılaşmayı izlemek için tıklayınız.

İTALYA-TÜRKİYE: 3-2
SALON: Continental Arena
HAKEMLER: Jana Niklova (Slovakya), Gyula Tillmann (Macaristan)
İTALYA: Coba, Esposito, Monaco, Vighetto, Amoruso, Manfredini, Baratella (L) (Capponcelli, Del Freo, Mescoli)
TÜRKİYE: Defne Devrim, Safronova, Bianka İlayda, Defne Başyolcu, Eslem, Begüm, İlayda Naz (L) (Talya, Defne Kandemir (L), Eylül)
SETLER: 25-21, 20-25, 19-25, 25-19, 15-6
SÜRE: 113 dakika (23′,26′,24′,27′,13′)


20 Yaş Altı Kız Milli Takımımız Portekiz'i Mağlup Etti

Konya’nın ev sahipliğinde düzenlenen FIBA 20 Yaş Altı Kızlar Avrupa Challenger C Grubu’nda mücadele eden Ay-yıldızlılarımız, dördüncü maçında karşılaştığı Portekiz’i 70-58'lik skorla yendi. 

20 Yaş Altı Kız Milli Takımımız organizasyondaki beşinci ve son maçında 18 Temmuz Pazar günü saat 18.00’de Polonya ile karşılaşacak.

Konya Spor ve Kongre Merkezi'nde oynanan müsabakaya millilerimiz, Derin Erdoğan, Gökşen Fitik, Sude Yılmaz, Melek Uzunoğlu ve Zeynep Şevval Gül beşiyle başladı. Ay-yıldızlılarımız karşılaşmanın ilk yarısını 39-22 önde tamamladı.

20 Yaş Altı Kız Milli Takımımızda Gökşen Fitik 19, Zeynep Şevval Gül 16 sayı kaydetti. Portekiz'de ise Marta Martins 18 sayıyla oynadı.

Formula 1'de sprint yarışının kazananı Verstappen

Formula 1 Dünya Şampiyonası'nda sezonun 10. ayağı Büyük Britanya Grand Prix'sine Red Bull takımından Hollandalı Max Verstappen, ilk sırada başlayacak.

F1 tarihinde ilk kez düzenlenen sprint yarışı, İngiltere'nin Northamptonshire bölgesindeki 5,8 kilometrelik Silverstone Pisti'nde 17 tur üzerinden gerçekleştirildi.

Sıralama turlarını kazanarak sprint yarışına ilk cepte başlayan Mercedes'in Büyük Britanyalı sürücüsü Lewis Hamilton'ı kalkışta geride bırakan Verstappen, 25 dakika 38.426 saniyelik derecesiyle galip geldi ve "pole" pozisyonunun sahibi oldu.

Hamilton, liderin 1.430 saniye arkasında ikinciliği, Mercedes'in Fin pilotu Valtteri Bottas ise Verstappen'in 7.502 saniye gerisinde üçüncülüğü elde etti.

Yarışta ilk 3'e giren sürücüler, sırasıyla 3, 2 ve 1 puan kazandı.

Organizasyonu daha heyecanlı hale getirmek için bu yıl üç etapta uygulanmasına karar verilen sprint yarışında alınan dereceler, Büyük Britanya Grand Prix'sinin grid dizilişinde geçerli olacak.

Büyük Britanya Grand Prix'si 52 tur üzerinden koşulacak ve yarın TSİ 17.00'de başlayacak.


18 TEMMUZ 2021 PAZAR


17:00
Formula 1
Büyük Britanya GP formula1lastik Türkmen Sport
17:00Formula 1Büyük Britanya GP formula1lastik İdman TV

 

U20 Kız Milli Takımımız, 9./10.’luk Klasman Maçı Oynayacak

U20 Kız Milli Takımımız, Hollanda ve Belçika’nın ev sahipliğinde düzenlenen FIVB U20 Dünya Şampiyonası’nda 9./12.’lik klasman maçında Mısır’ı 24-26, 25-15, 25-15 ve 25-20’lik setlerle 3-1 mağlup etti.

U20 Kız Milli Takımımız, 18 Temmuz Pazar günü Belarus-Arjantin karşılaşmasının galibiyle 9./10.’luk karşılaşmasına çıkacak.  Müsabaka, Volleyball World YouTube kanalından canlı olarak yayınlanacak.

Tokyo Olimpiyat semtinde ilk pozitif Kovid-19 vakası

Tokyo 2020 Organizasyon Komitesi, olimpiyat semtinde ilk pozitif yeni tip koronavirüs (Kovid-19) vakası tespit edildiğini açıkladı.

Kyodo ajansının haberine göre başkentin Harumi bölgesinde 13 Temmuz'da hizmete giren olimpiyat semtinde, ilk pozitif Kovid-19 vakası kayda geçti.

Testi pozitif çıkan kişinin sporcu değil, yurt dışından gelen bir ziyaretçi olduğunu açıklayan komite, şahsa yönelik detaylı bilgi vermedi.

Tokyo 2020 Üst Yöneticisi (CEO) Muto Toşiro, şahsın semt dışında yakın bir sağlık kuruluşuna taşınarak karantinaya alındığını söyledi.

21 bina, 3 bin 600 oda ve 18 bin yatak kapasiteli olimpiyat semtinde, turnuvada yarışacak sporcular ile yabancı yetkililer barınacak.

Salgın nedeniyle 2021 yılına ertelenen Olimpiyat Oyunları, 23 Temmuz-8 Ağustos 2021'de düzenlenecek.

Portre | Julian Yee

Palmiye ağaçları, eşsiz kumsallar ve yüksek sıcak… Haftanın sporcusu köşesinde bu eşsiz iklimin sıra dışı sporcusu Julian Yee’yi ağırlıyoruz. Haydi gelin Malezyalı artistik buz pateni sporcusunun hikayesine yakından bakalım.

Julian Yee 26 Mayıs 1997’de Malezya’nın başkenti Kuala Lumpur’da doğdu. Oldukça hareketli bir çocuktu. Sporu seven onları sporla buluşturmak için çaba gösteren bir ailede doğdu.

Buz ile tanıştığında henüz 4 yaşındaydı. Ağabeyini örnek alarak başladığı buz pateni genç sporcuyu adeta büyülemişti. Ailecek haftasonu aktivitesi olarak başladı ancak annesi ondaki yeteneği keşfetmişti. Julian’ı buz patenine devam etmesi için teşvik edecekti.

Her başarılı erkeğin arkasında bir kadın vardır denilir... Julian için bu isim annesiydi. Buz Pateni Enstitüsü iş birliğiyle yarışmaya başladı. Daha çok arkadaşa sahip olmak ve seyahat etmek çok eğlenceli geliyor, yarışlara katılmayı iple çekiyordu.

Birkaç yıl sonra Uluslararası Paten Birliğine katıldı, bu ona uluslararası yarışların kapısını aralamıştı. İlk uluslararası yarışa katıldığında henüz 14 yaşındaydı. İzleyenler Malezyalı bir buz pateni sporcusunu ilk kez görüyorlardı. 2015 yılında 2015’te ISU (International Skating Union – Uluslararası Buz Pateni Federasyonu) Juniorlar Grand Prix'inde 2. Oldu. Bu çıkışla beraber şampiyonlara katılımı da artmıştı. Bu aynı zamanda maddi bir külfetti. . Annesi ve babası sponsor bulmak için kapı kapı dolaştı.

Kışın neredeyse hiç uğramadığı Malezya’da antrenman için kullandığı pistler alışveriş merkezlerinin içerisindeki alanlardı. Ne yazık ki bunların bir çoğu olimpik ölçülerde değildi. Malezyalı sporcu yılmadı. Malezya’nın buz pateninde bir sporcu yetiştirebileceğini herkese kanıtlamak istiyordu.

2017 Asya Oyunları'nda şampiyon oldu. Almanya’da düzenlenen Nebelhorn Kupası'nda aldığı birincilik Julian Yee için olimpiyat biletiydi.

2018 Pyeonhchang Kış Olimpiyatları… Güney Kore yıllar süren bir emeğin buza yansımasına ev sahipliği yapıyordu. Julian Yee açılış seremonisinde ülkesinin bayrağını gururla taşıdı. Ve artık olimpiyat sahnesinde yarışacaktı. Serisini tamamladığında artık skorun pek de önemi yoktu. Julian Yee, kış olimpiyatlarında Malezya’yı temsile eden ilk sporcu olarak tarihe geçti.

Kaynak : Ceren Başbuğ - TRT SPOR 

Özge Yavaş Beşiktaş HDI Sigorta'da

Beşiktaş HDI Sigorta Kadın Basketbol Takımı, milli oyuncu Özge Yavaş'ı kadrosuna kattı.

Siyah-beyazlı kulüpten yapılan açıklama şöyle:

"Beşiktaş HDI Sigorta Takımımız, Milli Basketbolcu Özge Yavaş'ı kadrosuna kattı.

Beşiktaş HDI Sigorta Takımımız, yeni sezon transfer çalışmaları kapsamında, tecrübeli basketbolcu Özge Yavaş ile sözleşme imzaladı.

Özge Yavaş geçtiğimiz sezon Hatay Bşb'de forma giymişti.


Özge Yavaş kimdir?


27 Haziran 1991 doğumlu olan Özge Yavaş, 170 cm boyunda olup oyun kurucu olarak görev almaktadır.

Basketbol kariyerine, 2006-2007 sezonunda Antalya Bşb'de başlayan başarılı basketbolcu, 3 sezon burada forma giydikten sonra 2010-2011 sezonunda Tarsus Belediyesi’nde 25 karşılaşmada parkede yer aldı.

2011-2012 sezonunda, TED Ankara Kolejliler'de görev alan Özge Yavaş, burada çıktığı 22 lig maçında; 4.9 sayı, 1.7 ribaund ve 2.1 asist ortalamalarıyla oynadı.

2012-2013 sezonunda, Galatasaray'da 25 karşılaşmada forma giyen tecrübeli basketbolcu, 2013-2014 sezonunun Kasım ayında Tarsus Belediyesi’ne transfer oldu. Burada 20 karşılaşmada parkede yer alan Özge Yavaş; 7.6 sayı, 2.6 ribaund ve 2.7 asist ortalamalarıyla görev aldı.

2014-2015 sezonunda, İstanbul Üniversitesi'ne transfer olan Özge Yavaş, 27 maçta parkeye çıktı ve 8.5 sayı, 1.7 ribaund, 3.9 asist ortalamalarını yakaladı.

2015-2016 sezonunda, Basketbolu Geliştirenler SK'de 28 karşılaşmada forma giyen başarılı oyun kurucu; 5.5 sayı, 1.4 ribaund ve 2.3 asist ortalamalarıyla oynadı.

2016-2017 sezonunda, Girne Üniversitesi'nde 24 karşılaşmada parkeye çıkan Özge Yavaş; 5.1 sayı, 2.3 ribaund ve 3.6 asist ortalamalarıyla oynadı.

2017-2018 sezonunda Fenerbahçe ile anlaşan başarılı oyun kurucu, aynı sezonun başında Hatay Bşb'ye transfer oldu. Burada 31 karşılaşmada görev alan basketbolcu; 7.5 sayı, 1.5 ribaund ve 2.4 asist ortalamalarını yakaladı.

2018-2019 sezonunda, Fenerbahçe'de 35 lig maçında forma giyen Özge Yavaş; 3.3 sayı, 1.6 ribaund ve 2.3 asist ortalamalarıyla sezonu tamamladı.

2019-2020 sezonunda, tekrar Hatay Bşb'ye transfer olan Özge Yavaş, 19 lig maçında forma giydi ve 7 sayı, 1.6 ribaund ve 4.9 asist ortalamalarıyla sezonu tamamladı.

2020-2021 sezonunda, Hatay Bşb 15 lig maçında; 10.5 sayı, 3.2 ribaund ve 7.4 asist ortalamalarıyla oynayan Özge Yavaş, EuroCup'ta ise 3 karşılaşmada parkeye çıktı ve 14.7 sayı, 2.7 ribaund ve 3.7 asist ortalamalarıyla oynadı.

Özge Yavaş, 2021-2022 sezonu başında Beşiktaş HDI Sigorta Takımımız ile sözleşme imzaladı."

Fenerbahçe'de hedef Sörloth

Hücum hattını güçlendirmek isteyen Fenerbahçe, Sörloth’u kiralamak istiyor. Ancak bu transferin önünde ciddi engeller bulunuyor.

Fenerbahçe, Sörloth’u kiralama girişiminde bulunmak için RB Leipzig kulübünden çıkacak kararı bekliyor.

Norveçli futbolcu, geçen sezon 20 milyon avro bonservis bedeliyle kadrosuna dahil olduğu Alman kulübünde beklentileri karşılayamadı.

Bundesliga’da 29 maçta şans bulan 25 yaşındaki santrfor, 5 gol kaydetti, 2 gol pası verdi.

Son karar Marsch'ın

Sörloth ile ilgili son kararı teknik direktör Jesse Marsch verecek.

Tecrübeli teknik adam, bir süre önce Alexander Sörloth’un antrenmanlardaki durumuyla ilgili ilk değerlendirmesini yaptı.

Marsch, Norveçli golcünün çalışmalarından memnun olduğunu söyledi.

RB Leipzig teknik ekibi, Ağustos ortalarına kadar antrenmanlarda Sörloth’u takip edecek.

Eğer teknik ekip oyuncunun kiralanmasına izin verirse, Fenerbahçe iyi bir teklif ile Alman kulübünün kapısını çalacak.

Ancak sözleşme gereği Sörloth’un, Türkiye’ye dönmesi halinde Trabzonspor’un bu transferde önceliği bulunuyor.

Sörloth konusunda işi kolay görünmese de sarı lacivertliler, süreci yakından izlemeyi sürdürecek.

Kaynak : TRT SPOR

Türkiye, Tokyo 2020'ye en çok atlet gönderen 25. ülke

Dünya Atletizm Birliği'nin 2020 Tokyo Olimpiyatları kesin listesine göre Türkiye, 196 ülke arasında 20'nin üzerinde katılımı olan ülkeler sıralamasında 25. sırada yer aldı.


Türkiye Atletizm Federasyonu'nun açıklamasına göre World Athletics, toplam 2020 atletin yarışacağı Tokyo Olimpiyatları kesin listelerini internet sitesinden duyurdu. Türkiye, 196 ülke arasında 25 katılımla dünyada en yüksek katılımı sağlayan ülkeler arasında 25. sırada bulunuyor.

ABD'nin 129 atletle başı çektiği listede Almanya 87, Britanya 75 atletle ilk üçte bulunurken, ev sahibi Japonya 65 atletle İtalya'nın ardında 5. oldu.

Atletizmde tarihinin en yüksek ikinci katılımını sağlayan Türkiye, Balkan Atletizm Birliği'ne bağlı 21 ülke arasında ise 43 atlete sahip Ukrayna'dan sonra ikinci ülke konumunda bulunuyor.
Atletizm mücadeleleri 30 Temmuz'da başlayacak

Milli Takım, katılım listesinde Finlandiya, Yunanistan, Portekiz, Meksika, İsveç, Küba gibi atletizmin önemli ülkelerinin önünde yer aldı.

2020 Tokyo Olimpiyat Oyunları'nda atletizm mücadeleleri 30 Temmuz'da başlayacak.

Şahika Ercümen'in hedefi yeni rekorlar

Bahamalar'da düzenlenen Vertical Blue Serbest Dalış Dünya Kupası'nda iki Türkiye rekoru kıran Şahika Ercümen, TRT Haber’e konuk oldu. Yaşadığı mutluluğu dile getiren Ercümen, "Türkiye olarak ülkemizi burada temsil edebildiğim için çok mutluyum" dedi.


Milli sporcu Şahika Ercümen, Bahamalar'da düzenlenen Vertical Blue Serbest Dalış Dünya Kupası'nda Türkiye rekoru kırdı.

87 metreye 2 dakika 47 saniyede daldı

Dünyanın en derin deliklerinden birisi olarak bilinen "Dean's Blue Hole"da devam eden kupada Şahika Ercümen, sabit ağırlık kategorisinde 87 metreye 2 dakika 47 saniyede dalarak Türkiye rekoru kırdı.

TRT Haber'e konuk olan Ercümen, yaşadığı mutluluğu dile getirdi.

"Ülkemizi temsil edebildiğim için mutluyum"

Güzel dereceler elde ettiklerini söyleyen Ercümen, "Ben çok mutluyum. 2 tane rekor kırdık. İlk rekorumuz paletli olarak 87 metreydi. Türkiye olarak ülkemizi burada temsil edebildiğim için çok mutluyum. Benim bir COVID-19 sürecim oldu. Buna rağmen başarı elde etmek beni çok mutlu etti" dedi.

"Yeni bir dünya rekoruyla bu sezonu taçlandırmak istiyorum"

Spor alanındaki hedeflerine dair açıklama yapan Ercümen, şunları söyledi:

"Benim amacım ekim sonuna kadar artarak performans gösterebilmek. Ben burada yeni bir dünya rekoruyla bu sezonu taçlandırmak istiyorum. Ben hayallerimden hiç vazgeçmemeye çalıştım. Lütfen hayallerinizin peşinden koşmaktan vazgeçmeyin. Sonuna kadar çabalayın, yılmayın. Ben de elimden geldiği kadar yeni dalgıçlara yol göstermeye çalışıyorum. Daha fazla kadın sporcunun da bu sporda yer almasını istiyorum."

Dünyanın en iyi dalgıçlarının katıldığı organizasyon, 23 Temmuz Cuma günü sona erecek.

Kaynak: TRT Haber

Olimpiyatlara Naim Süleymanoğlu - Halil Mutlu damgası

Türkiye'nin olimpiyat oyunları tarihinde en başarılı sporcuları Naim Süleymanoğlu ve Halil Mutlu oldu.

Olimpiyat oyunları tarihinde toplam 91 madalya (39 altın, 25 gümüş, 27 bronz) elde eden Türk sporcular içinde üçer altın madalya kazanan halterciler Naim Süleymanoğlu ve Halil Mutlu, en fazla birincilik kürsüsüne çıkan sporcular olarak tarihe geçti.

Naim Süleymanoğlu, 1988 Seul, 1992 Barcelona ve 1996 Atlanta'da üç kez üst üste zirvede yer alarak hem Türk hem de dünya spor tarihine adını altın harflerle yazdırdı.

Halil Mutlu ise 1996 Atlanta, 2000 Sidney ve 2004 Atina'da altın madalyaya ulaşarak, Naim Süleymanoğlu'nun başarısını tekrarladı.

 3 güreşçiden ikişer altın

Güreşte Mustafa Dağıstanlı, Mithat Bayrak ve Hamza Yerlikaya, olimpiyat oyunlarında Türkiye'ye ikişer altın madalya kazandırdı.

Mustafa Dağıstanlı ve Mithat Bayrak, 1956 Melbourne ile 1960 Roma, Hamza Yerlikaya ise 1996 Atlanta ve 2000 Sidney'de zirvede yer aldı.

 İlk altın madalya Yaşar Erkan'dan

Türkiye'ye olimpiyat oyunları tarihinde ilk altın madalyayı Yaşar Erkan getirdi.

Güreşçi Yaşar Erkan, 1936 Berlin Olimpiyat Oyunları'nda 61 kilo serbest stilde birincilik kürsüsüne çıkarak tarihi bir başarı elde etti.

Türkiye'nin olimpiyat oyunlarındaki ilk madalyası ise aynı oyunlarda Mersinli Ahmet Kireççi'den geldi. Ahmet Kireççi, 79 kilo serbest stilde olimpiyat üçüncüsü olup bronz madalya aldı.

Kadınlarda ilk altın madalya Nurcan Taylan'dan

Türkiye, olimpiyat oyunlarında kadınlarda altın madalyaya 2004 yılında ulaşabildi.

Atina'da gerçekleştirilen oyunlarda halterde Nurcan Taylan, birinci olurken bu, Türkiye'nin kadınlarda ilk altın madalyası olarak tarihe geçti.

 Kadınlarda ilk madalya 1992'de

Türkiye, kadınlarda ilk madalyayı 1992 Barcelona'da kazandı.

Judoda Hülya Şenyurt, elde ettiği bronz madalyayla kadınlarda Türkiye'ye ilk madalya getiren sporcu oldu.

 Madalyaların 85'i erkeklerden, 6'sı kadınlardan

Türkiye'nin olimpiyat oyunlarında kazandığı 91 madalyanın 85'i erkeklerden gelirken, kadın sporcular sadece 6 madalya kazandı.

Türk kadın sporcular 1 altın, 2 gümüş, 3 de bronz madalya elde etti.

Kadınlarda Nurcan Taylan (halter-altın), Azize Tanrıkulu (tekvando-gümüş), Nur Tatar (tekvando-gümüş-bronz), Hülya Şenyurt (judo-bronz) ve Hamide Tosun (tekvando-bronz) madalya aldı.

Öte yandan, Sibel Özkan'ın 2008 Pekin Olimpiyatları'nda 48 kiloda kazandığı gümüş madalyanın, Uluslararası Olimpiyat Komitesi tarafından doping yaptığı gerekçesiyle geri alınmasına karar verilmesi nedeniyle bu madalya değerlendirmeye sokulmadı. Aynı olimpiyatta kadınlar 5 bin ve 10 bin metrede gümüş madalya alan Elvan Abeylegese'nin de madalyası aynı gerekçeyle geçerli sayılmadı.

Ayrıca Aslı Çakır Alptekin'in 2012 Londra Olimpiyatları'nda 1500 metrede elde ettiği altın madalya, aynı koşuda ikinci olarak gümüş madalya alan Gamze Bulut'un da doping yaptığı gerekçesiyle madalyaları ellerinden alındı.

Olimpiyatlar için umut ışığı vurgusu

Uluslararası Olimpiyat Komitesi (IOC) Başkanı Thomas Bach, Tokyo Olimpiyatları öncesi uğradığı Hiroşima kentinde, turnuvanın "barışçıl bir gelecek için umut ışığı" olduğunu söyledi.

Resmi temaslar kapsamında Japonya'da bulunan IOC Başkanı Bach, Tokyo Olimpiyatları'nın başlamasına bir haftadan az süre kala uğradığı Hiroşima'da "küresel dayanışma" mesajı verdi.

Kentteki Barış Anıt Parkı'nda konuşan Bach, "Bir barış şehri olarak Hiroşima'ya ve Hiroşima halkına saygımı göstermek için buradayım." dedi.

Ziyaretinin "Olimpiyat hareketindeki barış misyonu" anlamı taşıdığını vurgulayan ve "Dayanışma olmazsa barış olmaz" diyen Bach, Tokyo Olimpiyat Oyunları'nın "daha iyi ve daha barışçıl bir gelecek için umut ışığı" olduğunu belirtti.

IOC Başkan Yardımcısı John Coates da 1945 yılında atom bombalarının atıldığı diğer Japon kenti Nagazaki'ye ziyarette bulundu.

Yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgını nedeniyle 2021 yazına ertelenen 2020 Tokyo Olimpiyat Oyunları, 23 Temmuz'da başkent Tokyo'daki Ulusal Stadyum'da başlayacak.

16 Temmuz 2021 Cuma

Bir zamanlar olimpiyatlar: Halat çekme

İnanması güç ama günümüzde okul şenliklerinin, pikniklerin en büyük eğlence araçlarından olan "halat çekme" oyunu, bir zamanlar olimpik spordu...

Halat çekme oyununu bilmeyen yoktur ancak yine de kısa bir şekilde hatırlayalım. Halat çekmeyi; bir halatın karşıt uçlarını tutan iki takımın (ortalama 5 ile 8'er kişiden oluşan), birbirlerini ortadaki çizgiye çekmeye çalıştığı spor karşılaşması olarak tanımlayabiliriz.

Amaç yalnızca halatın diğer tarafındaki takımı kendine doğru çekmektir.Rakibini 4 metre çekip ortadaki çizgiyi geçirebilen takım karşılaşmayı kazanır. 3 mücadele sonucu rakibini iki kez yenilgiye uğratan takım galip gelir. Tabi buradaki rakamlar yalnızca profesyonel müsabakalar için geçerli.

Günümüzdeki şenliklerde durum bu tarz net kurallar olmadan yalnızca insanların anlık eğlendiği daha basit bir şekilde ilerliyor. Gelelim halat çekmenin olimpik sporlarda yer alma tarihçesine...

1896 yılında Atina'da düzenlendikten sonra 4 yılda bir gerçekleştirilmeye başlanan modern olimpiyatlar, ilk olarak 9 farklı sporda gerçekleştirildi. Tabi sonraki senelerde hem katılımcı ülke sayısı hem de spor branşları arttı ve farklılık göstermeye başladı.

1896 Yaz Olimpiyatları'nın ardından ilginçtir sonraki yıllarda en önemli olimpik dallardan ikisi haline gelecek olan halter ve güreş 1900 programından çıkarılıdı. Fransa'da düzenlenen 1900 Yaz Olimpiyatları'nda 13 yeni spor programa dahil edildi, bunladan birisi de halat çekme oldu.

Sonraki yıllarda sırasıyla 1904 ABD, 1906 Yunanistan (ara olimpiyat), 1908 Birleşik Krallık, 1912 İsveç ve 1920 Belçika'da düzenlenen Yaz Olimpiyatları'nda da halat çekme sporu kendisine yer buldu. (1916 Almanya, 1. Dünya Savaşı nedeniyle iptal edildi)

Halat çekme sporunun 1900'de Fransa ile başlayan olimpik macerası, 1924'te yine Fransa'da sona erdi. Yaz Olimpiyatları programından 1924 yılında çıkarılan halat çekme, bir daha olimpiyatlarda branş olarak yer almadı.

Tesadüf şudur ki Türkiye de ilk kez Yaz Olimpiyatları'na 1924 yılında Fransa'da adım attı. Türkiye, Paris'te yapılan 1924 Olimpiyatları'na 5 sporda (futbol, güreş, atletizm, eskrim ve halter ) tamamı erkeklerden oluşan 21 isimle katıldı.

Yani ülkemiz, halat çekme oyununda olimpiyatlarda hiç mücadele edemedi. Tarihimiz boyunca en fazla madalyayı güreş ve halterde aldığımız gerçeğini ve "Türk gibi güçlü" deyimini göz önünde bulundurursak, halat çekmede de başarılı olabileceğimizi öngörmek yanlış olmaz... 

Halat çekmenin tekrar olimpiyatlarda yer alması gerçekçi olursak pek mümkün gözükmüyor. Aslına bakarsanız halat çekme bir olimpik branş olarak günümüzde ilgi dahi görebilir. Kısa sürede sonuca ulaşan ve aksiyonun bol olduğu güce dayalı bir dal...

Özellikle tüketimin bu kadar hızlı olduğu bir devirde kısa sürede sonuca ulaşan, aksiyonu bol bir spor dalı olimpiyatlarda neden olmasın?

Kaynak : Emre Akdemir - TRT SPOR

Galatasaray'da 2 koronavirüs vakası

Galatasaray, 2 oyuncusunun koronavirüs testinin pozitif çıktığını açıkladı.

Galatasaray'da 2 futbolcunun koronavirüs testinin pozitif çıktığı açıklandı.

Sarı-kırmızılı kulüp tarafından yapılan açıklama şöyle:

"Galatasaray Futbol takımı oyuncuları, teknik heyetimiz, performans, sağlık, idari ve destek kadrolarındaki çalışanlarımız için bugün yapılan Covid-19 PCR testleri sonuçlanmış ve iki oyuncumuzun test sonucu pozitif çıkmıştır.

Oyuncularımızın tedavi protokolü ve karantina süreci başlatılmıştır."

Nihat Özdemir ve Servet Yardımcı, UEFA kararlarını değerlendirdi

Türkiye Futbol Federasyonu Başkanı Nihat Özdemir ve 1. Başkan Vekili ve UEFA Yönetim Kurulu Üyesi Servet Yardımcı, İstanbul'u futbolun kalbi haline getiren UEFA'nın kararlarını değerlendirdi. 


Özdemir, "Dünya futbolunun en önemli organizasyonlarının başında gelen Şampiyonlar Ligi finaline Cumhuriyetimizin kuruluşunun 100. yılında ev sahipliği yapacak olmaktan büyük gurur ve onur duyuyoruz. İki yıldır çok önemli hazırlıklar yapmamıza rağmen pandemi uygulamalarından dolayı finali düzenleyememiştik. Biz de hem Cumhuriyetimizin hem de federasyonumuzun kuruluşunun 100. yılı olması nedeniyle 2023'teki finale talip olduk. Ancak gerek çalışmalarımızı gerekse Türkiye'nin organizasyon gücünü çok iyi bilen Avrupalı dostlarımız, ülkemizi 2023 Şampiyonlar Ligi finalinin yanı sıra Avrupa kupalarının grup aşaması kura çekimlerini ve ödül törenlerini içeren sezon başı gala etkinliğini 2 yıl üst üste organize etmekle ödüllendirdi. Yani 3 sezon boyunca UEFA ve Avrupa futbol ailesinin bir ayağı İstanbul'da olacak. TFF olarak, daha sonra ilan edilecek olan yeni organizasyonları da alacağımızın müjdesini burada vermek istiyorum. Tüm bunlar UEFA'nın bizlere güveninin ve inancının önemli bir göstergesidir. Ülkemiz ve milletimiz hak ettiği organizasyonları almıştır. Türk futbolunun Avrupa'daki değerini bir kez daha gösteren bu gelişmeler bizleri çok mutlu etmiştir. Başta Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan olmak üzere, Gençlik ve Spor Bakanımız Sayın Dr. Mehmet Muharrem Kasapoğlu ve devletimizin tüm birimleri organizasyonlar için elinden gelen tüm desteğini vermiştir. Kendilerine şükranlarımızı sunuyoruz. UEFA Başkanı Sayın Aleksander Čeferin ile Avrupa futbol ailesine, bu organizasyonların ülkemize gelmesindeki çalışmaları için Sayın Servet Yardımcı'ya ayrıca teşekkür ediyorum" dedi. 

Servet Yardımcı: Mutluyuz, gururluyuz

TFF 1. Başkan Vekili ve UEFA Yönetim Kurulu Üyesi Servet Yardımcı ise UEFA organizasyonlarını almaktan dolayı duydukları memnuniyeti ifade etti. Yardımcı şu değerlendirmeyi yaptı:

"Türkiye güçlü ve Avrupa futbolunda söz sahibi bir ülke. Bunu son kararlarla bir kez daha gördük. UEFA'daki arkadaşlarım Türkiye'nin Şampiyonlar Ligi finali için ne kadar büyük emek verdiğini ve çaba gösterdiğini çok iyi biliyor. Sadece Şampiyonlar Ligi finalini değil UEFA'ya üye tüm ülke federasyonları ve kulüpleri bir araya getiren prestiji çok yüksek organizasyonlar düzenleyeceğiz. Daha önce Şampiyonlar Ligi finaline ev sahipliği yaptık. Unutulmaz bir finale daha imza atacağımıza inanıyorum. UEFA ayrıca ilk defa Şampiyonlar Ligi, Avrupa Ligi ve Avrupa Konferans Ligi grup kuralarının Türkiye'de yapılmasını kararlaştırdı. Yılın en iyilerine verilen ödüllerin sahipleri İstanbul'da belli olacak. Tüm bu ev sahiplikleri bizler için bir ayrıcalık ve onur. İstanbul harika bir futbol şehri. Milyarlarca taraftarın ilgisini çeken bu yeni etkinliklerle de dünyanın buluşma noktası olacak. UEFA'nın en çok güvendiği ve en önemli limanlarından birisiyiz. Bunu bir kez daha gösterdik. Başta UEFA Başkanı Sayın Aleksander Ceferin olmak üzere, yönetimdeki tüm dostlarıma teşekkür ediyorum. Bu ev sahiplikleri ülkemize hayırlı olsun."

Büyük Britanya Grand Prix'sinde sıralama turlarının galibi Hamilton

Formula 1 Dünya Şampiyonası'nda sezonun 10. ayağı Büyük Britanya Grand Prix'sinin sprint yarışına, Mercedes takımından Lewis Hamilton ilk sırada başlayacak.

Büyük Britanyalı pilot Hamilton, İngiltere'nin Northamptonshire bölgesindeki 5,8 kilometrelik Silverstone Pisti'nde düzenlenecek yarışın sıralama turlarında 1 dakika 26.134 saniyelik süresiyle galip geldi.

Red Bull'dan Hollandalı Max Verstappen, Hamilton'ın 0.075 saniye arkasında ikinciliği, liderden 0.194 saniye yavaş turlayan Mercedes'in Fin pilotu Valtteri Bottas ise üçüncülüğü elde etti.

Sıralama turlarında alınan dereceler, sprint yarışının grid dizilişinde geçerli olacak. Organizasyonu daha heyecanlı hale getirmek için bu yıl üç etapta uygulanmasına karar verilen sprint yarışının sonucu, pazar günkü yarışta pilotların sıralamasını belirleyecek. Kazananın "pole" pozisyonunu elde edeceği sprint yarışında ilk 3'e girenler, sırasıyla 3, 2 ve 1 puan alacak.

İlk kez Büyük Britanya Grand Prix'sinde uygulanacak sprint yarışı, yarın TSİ 18.30'da, 52 turluk yarış ise 18 Temmuz Pazar günü TSİ 17.00'de başlayacak.


17 TEMMUZ 2021 CUMARTESİ


18:30
Formula 1
Büyük Britanya GP Sprint Yarışı formula1lastik Türkmen Sport
18:30 Formula 1 Büyük Britanya GP Sprint Yarışı formula1lastik İdman TV

18 TEMMUZ 2021 PAZAR


17:00
Formula 1
Büyük Britanya GP formula1lastik Türkmen Sport
17:00Formula 1Büyük Britanya GP formula1lastik İdman TV

TFF'den Şampiyonlar Ligi açıklaması

Türkiye Futbol Federasyonu, UEFA'nın 2023 UEFA Şampiyonlar Ligi Finali ile 2021-2022 ve 2022-2023 sezonlarının UEFA gala etkinliğinin İstanbul'da yapılmasını kararlaştırmasının ardından açıklama yaptı.

Türkiye Futbol Federasyonu'ndan (TFF) yapılan açıklama şöyle:

"2023 Şampiyonlar Ligi Finali ile 2021-22 ve 2022-23 UEFA galası İstanbul'da düzenlenecek

FA Yönetim Kurulu, 2023 UEFA Şampiyonlar Ligi Finali ile 2021-2022 ve 2022-2023 sezonlarının UEFA gala etkinliğinin İstanbul'da yapılmasını kararlaştırdı. 

Karara göre, 2023 UEFA Şampiyonlar Ligi finali, Cumhuriyetimizin 100. kuruluş yıl dönümü olan 2023 yılında İstanbul Atatürk Olimpiyat Stadyumu'nun ev sahipliğinde oynanacak. Stadyumda önce 2020, sonra da 2021 Şampiyonlar Ligi finalinin yapılması planlanmış, ancak her iki sezonda da Covid-19 pandemisi kaynaklı uygulamalar sebebiyle bu gerçekleşmemişti.

UEFA Yönetim Kurulu, 2023 Şampiyonlar Ligi finalinin yanı sıra Şampiyonlar Ligi, Avrupa Ligi ve Avrupa Konferans Ligi grup aşaması kura çekimlerini ve ödül törenlerini içeren sezon başı gala etkinliğinin de 2021-2022 sezonundan başlayarak 2 yıl üst üste İstanbul'da yapılması kararını aldı.

Böylece kupalara katılacak 96 Avrupa kulübünün başkan ve yöneticilerinin geleceği, Cristiano Ronaldo, Lionel Messi başta olmak üzere dünya yıldızlarının katılacağı UEFA etkinleri ile futbolun kalbi İstanbul'da atacak. 

Gala etkinliğinde kura çekimlerine ek olarak çeşitli ödüller de sahiplerini bulacak. Bu ödüller şöyle: 

* UEFA Yılın Futbolcusu
* UEFA Yılın Kadın Futbolcusu
* UEFA Şampiyonlar Ligi’nde 2020/21 Sezonun Kalecisi
* UEFA Şampiyonlar Ligi’nde 2020/21 Sezonun Defans Oyuncusu
* UEFA Şampiyonlar Ligi’nde 2020/21 Sezonun Orta Saha Oyuncusu
* UEFA Şampiyonlar Ligi’nde 2020/21 Sezonun Forveti
* UEFA Kadınlar Şampiyonlar Ligi’nde 2020/21 Sezonun Kalecisi
* UEFA Kadınlar Şampiyonlar Ligi’nde 2020/21 Sezonun Defans Oyuncusu
* UEFA Kadınlar Şampiyonlar Ligi’nde 2020/21 Sezonun Orta Saha Oyuncusu
* UEFA Kadınlar Şampiyonlar Ligi’nde 2020/21 Sezonun Forveti
* UEFA Avrupa Ligi’nde Yılın Futbolcusu
* UEFA Yılın Teknik Direktörü (Erkekler + Kadınlar Kategorisi)
* UEFA Başkanı Özel Ödülü

Türkiye'ye duyulan güven perçinlendi

Avrupa'nın kulüpler düzeyindeki en prestijli turnuvasının finalinin Cumhuriyetimizin ve Federasyonumuzun 100. kuruluş yıl dönümünde İstanbul'da oynanacak olması büyük bir gurur vesilesi olurken, UEFA galası gibi seçkin bir sezon başı etkinliğinin ev sahibi olarak Türkiye'nin seçilmesi, ülkemize uluslararası organizasyonlar düzenleme konusunda duyulan güveni de perçinledi. 

Diğer yandan, 2023 Şampiyonlar Ligi Finali'nin İstanbul'a verilmesi sebebiyle o yıl maçın oynanması planlanan Münih'in ev sahipliği 2025 senesine kaydırıldı. Wembley Stadyumu ise, daha önce duyurulduğu gibi 2024 Şampiyonlar Ligi Finali'ne ev sahipliği yapacak.  

UEFA Yönetim Kurulu ayrıca, kulüpler düzeyindeki turnuvalardan bazılarının final maçlarının oynanacağı kentleri de belirledi. Buna göre Dublin, 2024 UEFA Avrupa Ligi Finali'ne, Bilbao ise 2024 UEFA Kadınlar Şampiyonlar Ligi Finali'ne ve 2025 UEFA Avrupa Ligi Finali'ne ev sahipliği yapacak."

2023 UEFA Şampiyonlar Ligi Finali İstanbul’da

UEFA, 2023 Devler Ligi finalinin İstanbul'da oynanacağını açıkladı. Öte yandan Şampiyonlar Ligi, Avrupa Ligi ve Konferans Ligi'nde 2021-2022 ve 2022-2023 sezonlarının grup kura çekimleri İstanbul'da gerçekleştirilecek.

UEFA, 2023 yılındaki Şampiyonlar Ligi finaline İstanbul'un ev sahipliği yapacağını duyurdu.

UEFA'dan yapılan açıklamada, yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgını nedeniyle 2021'deki ev sahipliği hakkı Porto'ya verilen İstanbul'un 2023 yılındaki Şampiyonlar Ligi finalini düzenleyeceği belirtildi.

İstanbul'un yanı sıra Şampiyonlar Ligi finaline 2022'de Rusya'nın Saint Petersburg, 2024'te İngiltere'nin Londra ve 2025'te Almanya'nın Münih şehrinin ev sahipliği yapacağı kaydedildi.

Avrupa Ligi finalinin ise 2022'de İspanya'nın Sevilla, 2023'te Macaristan'ın Budapeşte, 2024'te İrlanda'nın Dublin ve 2025'te İspanya'nın Bilbao kentinde oynanacağı bildirildi.

Avrupa kupaları grup kura çekimleri İstanbul'da

UEFA, Avrupa kupaları grup kura çekimlerinin iki sezon boyunca İstanbul'da gerçekleştirileceğini açıkladı.

Buna göre; Şampiyonlar Ligi, Avrupa Ligi ve Avrupa Konferans Ligi'nde 2021-22 ile 2022-23 sezonu grup kuralarının İstanbul'da çekileceği ifade edildi.

Portre | Steven Holcomb

Her şey çok iyi gidiyordu, ta ki o güne kadar... Olimpiyat Hikayeleri'nde sıra Steven Holcomb'da.

Steven Holcomb… Amerikalı Kızak sporcusu 14 Nisan 1980'de doğdu. Spora çok da küçük sayılmayan bir yaşta, 18’indeyken başladı. Kızak sporunda itici pozisyonunda görev yapıyordu. Kariyerine sayısız başarı sığdırdı. Kazandığı 5 Dünya Şampiyonluğu da o başarılardan birkaçıydı. Ancak elbette ki her sporcu gibi onun da en önemli hedefi olimpiyatlardı.

2006-2010 ve 2014 Olimpiyatları'nda ülkesini temsil eden takımda o da vardı. Olimpiyat kariyerinin ilk altınına uzandığında tarihler 2010’u gösteriyordu. 2014 Sochi Kış Olimpiyatları'nda ise yarışları 2 bronz madalya ile tamamladı.

Her şey oldukça iyi gidiyordu, ta ki o güne kadar...

Steven Holcomb görme problemi yaşadığını fark etti. Önceleri çok önemsemese de gün geçtikçe durum kötüye gidiyordu. Yaşadığı problemi ailesi ve arkadaşlarından sakladı. Görme yetisini tamamen kaybetti, yıkılmıştı... Depresyona girdi ve bununla çok uzun süre mücadele etti. Tünelin ucunda minik bir umut ışığı görünmüştü. Doktorlar, geliştirilen özel bir yöntemle yapılacak kornea naklinin başarılı olabileceğini söylediler, öyle de oldu.

Ne yazık ki mücadelesi henüz bitmemişti. Doktorlar bir daha spora devam edemeyeceğini, olası bir çarpışma durumunda nakile zarar verebileceğini söylediler. Steven Holcomb vazgeçmemeye kararlıydı. Zorluklarla geçen o zamanları 'Fakat şimdi görüyorum: Körlükten olimpiyat altınına benim yolculuğum’ adlı kitabında sevenleriyle paylaştı.

2017 Dünya Şampiyonası ve 2018 Olimpiyatları'na hazırlık yaptığı New York'taki kampta ölü olarak bulundu. Ölüm nedeni hala bilinmiyor.

Kaynak : Ceren Başbuğ - TRT SPOR

Portre | Lindsey Jacobellis

Saniyelerin bir insanın kaderini tamamen değiştirdiği anlara tanık olmaya ne dersiniz? Olimpiyat Hikayeleri'nin bu haftaki konuğu Amerikalı snowboard sporcusu Lindsey Jacobellis…

Jacobellis 19 Ağustos 1985 yılında doğdu. Doğu yakasında büyümek, kış sporlarının hemen hemen hepsiyle çocuk yaşta tanışmak demekti. Öyle de oldu; en büyük destekçisi annesi, önce ağabeyini başlattı snowboarda... Lindsey abisinden görerek bu spora başladığında henüz 11 yaşındaydı. Kariyeri boyunca 10 kez şampiyonluk yaşadığı X Games’te ilk kez 15 yaşındayken yarıştı.

Elbette ki her sporcu gibi onun da hayali olimpiyatlarda yarışmaktı. 2006’da Toronto’da düzenlenen Kış Olimpiyatları'nda sahneye ilk kez çıktı. Otoriteler tarafından favori olarak gösteriliyordu.

Olimpik bir snowboard stili olan half pipe yarışları uzunlamasına kesilmiş yarım silindire benzeyen 120 m uzunluğundaki özel pistte yapılır. Sporcular %18’lik eğimde hızlanır ve kenarlardan sıçrayarak belirli hareketler yaparak hızlı bir şekilde ilerlerler. Amaç bu zor hareketleri düzgün stilde göstrererek en kısa sürede bitiş çizgisine ulaşmak…

Lindsey Jacobellis de öyle yaptı. Start verildiğinde onu favori olarak gören otoriteleri şaşırtmadı. Arayı oldukça açtı. Herkes kazanmasına kesin gözüyle bakıyordu. Bitişe yalnızca 2 atlayış kalmıştı ki Lindsey Jacobellis izleyenleri şok edecek bir hareket yaparak düştü. Toparlandı ancak altın madalya ellerinden kayıp gitmişti.

Bu olimpiyat tarihinin en ilginç ikinciliklerinden biriydi. “Şanslı” lakaplı Lindsey Jacobellis için rüzgar bir anda tersine dönmüştü. O ise bu anları "Snowboard eğlenceli bir spor, ben sadece eğlendim" diyerek anlatacaktı...

Toronto’da yaşanan bu sıra dışı anlar günlerce manşetlerden inmedi. Ancak Amerikalı sporcu bu olaydan gereken dersi almıştı. Kariyerine 6 Dünya şampiyonluğu, 10 X Games şampiyonluğu sığdırmayı başardı. Üstelik bu başarılar ona tarihte en çok madalya kazanan snowboard sporcusu unvanını kazandırdı.

Tarih şampiyonları yazar ancak bu sıra dışı olayla Lindsey Jacobellis’in gümüş madalyası 2006 Kış Olimpiyatları'nın unutulmazları arasına girmeyi başardı…

 Kaynak : Ceren Başbuğ - TRT SPOR

İmkansıza inancın bittiği gün

10 saniye, birçok şeyin icrası için son derece yetersiz, hatta imkânsız bir süre. Lakin kimisi imkansızı gerçekliğe dönüştürmek için doğuyor… Dünya, Usain Bolt'u tanıdığı gün imkansıza inanmaktan vazgeçti.

“O gün yalnızca bir eleme turunu aştığımı zannediyordum. Gelmiş geçmiş en hızlı insanı yendiğimi öğrenmek için birkaç yıl beklemem gerekiyordu. Bunu çocuklarıma yıllar boyunca anlatacağım.”

Marcin Jedrusinski, Eurosport Polonya’ya verdiği röportajda 2004 Atina Olimpiyatları’nı bu sözlerle anlattı.

Aslında Atina, Jedrusinski için büyük bir başarı öyküsü değil. Final öncesi son aşamada Shawn Crawford’ın dahil olduğu 8 atlet arasında 7. sırayı alan Polonyalı sprinter, madalya mücadelesi vermeye hak kazanamamıştı.

Ancak ilk eleme turunda öyle bir hatıra edindi ki, tarih boyunca yalnızca kendisinin kurabileceği bir cümlenin sahibi oldu: “Ben, Olimpiyatlarda Usain Bolt’u yendim!”

18’inden sonra ‘yenilmez’

Atina Olimpiyatları’nda Bolt henüz 18 yaşındaydı. 1.96 boyunda, uzun ve ince bacaklı, bugüne dek alışılagelmiş kısa mesafe koşucusu profilinin çok dışında kalan bu çocuk, 200 metrenin ilk eleme turunda Jedrusinski’nin liderlik ettiği yarışı 5. bitirmiş ve elenmişti.

Belki geçmişe dönsek inanılması güç gelecek ama sadece 18 yaşında olduğu o gün, Bolt’un Olimpiyat Oyunları’nda altın madalya kazanamadığı son bireysel yarışa tanıklık etmiştik.

100 metre rekoru 1968 yılında defalarca kez el değiştirmiş, son olarak 9.95’lik derecesiyle Jim Hines tarafından kırılmıştı. Hines’ın tam 15 yıl koruduğu bu süre daha sonra Calvin Smith, Carl Lewis, Leroy Burrell gibi isimlerce geliştirilmiş, milenyum öncesi son olarak Maurice Greene’nin eline geçmişti.

Greene’nin 9.79’u altı yıl boyunca onu dünyanın en hızlı sporcusu yaptı. Sonunda, 2005’te Asafa Powell’ın Atina’daki unutulmaz performansıyla bayrak Jamaika’ya geçti. Powell’ın rekoru üç kez daha yine Powell tarafından geliştirildi. Ta ki sahneye Bolt çıkana kadar…

2008 Pekin Olimpiyatları öncesi New York’ta düzenlenen Reebok Grand Prix’si, Powell’ın rekorunu kırmak için dünya şampiyonu Tyson Gay ile Usain Bolt’u karşı karşıya getirmişti. Bolt, 9.72’lik derecesiyle yarışın kazananı olmakla yetinmemiş, atletizmin en büyük sahnesinden önce dünya rekorunun sahibi olmuştu.

Sırada, tarihin en hızlı sporcusunun dünya ile buluşması vardı…

‘Asrın yarışı’

Pekin Olimpiyatları’nda tüm gözler 100 metre yarışındaydı.

Otoriteler, bu yarışın tarihe geçeceği konusunda hemfikirdi. Dünya rekortmeni Usain Bolt, vatandaşı ve eski rekortmen Asafa Powell, son dünya şampiyonu Tyson Gay ve onları tahtlarından etmek isteyen Richard Thompson, Churandy Martina gibi pek çok sprinter…

Gazetelerde, 100 metredeki altın madalya mücadelesi için ‘asrın yarışı’ manşetleri atılıyordu. 1992’den bu yana en iddialı kadrosuyla gelen ABD Milli Basketbol Takımı ve Yao Ming’in önderliğindeki ev sahibi Çin’in mücadelesiyle birlikte bütün ilgi bu yarışta toplanıyordu.

Nitekim daha yarı final aşaması tamamlanmadan yaşanan büyük şok, gazete manşetlerini haklı çıkardı.

Dünya şampiyonundan yoksun bir final

Büyük finalden 5 gün önce mikrofonlar Tyson Gay’e çevrilmişti.

Dünya şampiyonu, dizinde yaşadığı sakatlığın etkilerinden tümüyle kurtulduğunu söylemiş ve tüm odağını büyük mücadeleye vermişti. Rakiplerinin gücünden ve yarışın zorluğundan haberdardı. Daha önce rüzgarın yardımıyla 9.70’in altına inmeyi başarmış olsa da, bu kez bunun dahi yetmeyeceğini düşünüyordu:

“Bolt 9.72 yaptığı an, Olimpiyat şampiyonu olmak için 9.6’lı bir derece yapmam gerekeceğini fark ettim. Aklıma bunu iyice yerleştirdim. Rüzgarsız da bunu başarabileceğimi, bu rekoru kırabileceğimi biliyorum.”

Ama öyle olmadı…

Tyson Gay, kariyerinin en büyük hayal kırıklığını yaşayarak yarı final serisinde elendi. Dünya şampiyonu, madalya mücadelesi için bileti kaçırdı.

10 saniye, spor tarihini değiştirdi.

16 Ağustos 2008: 100 metre tarihinin yeniden yazıldığı gün…

Büyük finalde Michael Frater, Darvis Patton, Usain Bolt, Richard Thompson, Walter Dix, Asafa Powell, Marc Burns ve Churandy Martina piste çıktı.

Kısa mesafe koşusunda uzun boyun dezavantajı hakkındaki genel kanıdan söz etmiştik. Vücut irileştikçe ve boy arttıkça, atletin bu kadar yakın bir mesafede aşması gereken hava direnci de artıyor. Üstelik çıkışta vücudunu ideal pozisyona getirmek için harcadığı zaman da uzuyor.

Bolt tam da bu sebepten, neredeyse her yarışında anlatıcılara aynı repliği sunduruyor: “Usain Bolt yine çok yavaş çıktı.”

Pekin’de de böyle oldu. 3 saniye sonunda Richard Thompson’ın net şekilde arkasındaydı. Sonra uzun bacakları ona ‘adım avantajı’ olarak geri döndü. Finiş çizgisine metreler kala çoktan arayı açmış, galibiyetini ve yeni dünya rekorunu kutlamaya başlamıştı: 9.69.

Bu müthiş bir gövde gösterisiydi. Yarışın sonunda vücut pozisyonunuzu bozarak kutlamaya başlıyor, ellerini göğsünüze vurarak izleyenleri coşturuyor, belki bu sebepten sürat de kaybediyor ama yine de dünya rekorunu ele geçiriyorsunuz.

O gün sporseverler tarihin en hızlı sporcusuyla tanıştı. Üstelik bu adam, yakaladığı dominasyonla takip eden iki Olimpiyat Oyunları’nda da altın madalyaları domine edecek, “Ya sonuna kadar ciddi olsaydı” sorusunu bir yıl sonra geliştireceği 9.58 ile yanıtlayacak kadar büyük bir efsaneydi.

Olimpiyatlar, unutulmaz spor hikayeleri ve büyük ikonlar çıkarmaya devam edecek. Peki onun gibisi gelecek mi?

Usain Bolt: Yaşayan en hızlı insan… Tokyo’da ve bundan sonraki her organizasyonda pistler onun ayak izlerini arayacak.

Kaynak : Alperen Doğan / TRT SPOR 
 

Gökhan Gönül resmen Çaykur Rizespor'da

Süper Lig ekibi Çaykur Rizespor, son olarak Fenerbahçe forması giyen Gökhan Gönül'ü 2 yıllığına kadrosuna kattı.

Mavi-yeşilli kulübün resmi sitesinden yapılan açıklamada şu ifadelere yer verildi:

"Çaykur Rizespor'umuz, tecrübeli defans oyuncusu Gökhan Gönül ile 2 yıllık anlaşma sağlamıştır.

Kendisini 2 yıllığına yeşil-mavili renklere bağlayan Gökhan Gönül için düzenlenen imza törenine Kulüp Başkanımız Tahir Kıran katıldı.

Gökhan Gönül'e kulübümüze "Hoş geldin" diyor, kendisine başarılar diliyoruz."

Djokovic, Golden Slam ile tarihe geçebilir

Novak Djokovic, erkekler tenisinde eşi görülmemiş bir başarıya imza atabilir. Son 3 Grand Slam'i kazanan Sırp tenisçi, sezonu 5 dev kupayla tamamlamayı hedefliyor.


Novak Djokovic tarih yazmak için Tokyo'ya gidiyor. Teniste dünya 1 numarası, olimpiyat oyunlarında mücadele edeceğini açıkladı.

Sırp tenisçi bu sezon geride kalan 3 Grand Slam'de şampiyonluk kazandı. Djokovic, serisini Tokyo ve ardından Amerika Açık'ta sürdürmesi halinde, "Golden Slam" yapan ilk erkek sporcu olacak.

Rafael Nadal ve Roger Federer ise olimpiyat oyunlarına katılmayacaklarını açıklamıştı. İki efsanenin hedefi, Djokovic'in kazanma serisine Amerika Açık'ta son vermek.

Teniste "Golden Slam"e imza atabilen tek isim, Steffi Graf. Alman efsanesi 1988'de hem 4 grand slami kazanmış, hem de olimpiyat oyunlarında kürsünün en üst basamağına çıkmıştı.

Beşiktaş, Ghezzal için beklemede

Beşiktaş yönetimi, teknik direktör Sergen Yalçın'ın raporu doğrultusunda transfer girişimlerine devam ediyor. Siyah beyazlılar, geçtiğimiz sezonun yıldızları Ghezzal ve Rosier için ısrarını sürdürüyor.

Rachid Ghezzal için son teklifini Leicester City'ye ileten yönetim, beklemeye geçti. Yeni bir teklif verip fiyat yükseltmeyi düşünmeyen siyah beyazlılar, olumlu yanıt gelmesi halinde Cezayirli futbolcu ile sözleşme imzalayacak.

Valentin Rosier transferinde ise pazarlıklar sürüyor. Sporting Lizbon'a yaklaşık 4 buçuk milyon euro teklif eden yönetim, bir sonraki satıştan da Portekiz ekibine yüzde 20 pay vermeyi taahhüt etti.

Fransız sağ beke ödenecek bonservisin taksitlendirilmesi konusunda görüşmeler devam ediyor. Bayram sonrasında Ghezzal ve Rosier transferlerinde hareketli günler yaşanması bekleniyor.

Diğer yandan 2 yurt dışı kampı da iptal olan Beşiktaş, çalışmalarını Nevzat Demir Tesisleri’nde sürdürecek. Siyah beyazlılar, İstanbul'da yapacağı hazırlık maçlarıyla yeni sezona girmeyi planlıyor.


Filenin Sultanları'nın hayali madalya

A Milli Kadın Voleybol Takımı oyuncuları, 2020 Tokyo Olimpiyat Oyunları'nda kürsüye çıkmanın hayalini kuruyor.

"Filenin Sultanları" olimpiyatlarda 2012 Londra'nın ardından ikinci kez mücadele edecek. Avrupa ikinciliği ve FIVB Milletler Ligi üçüncülüğü bulunan milliler, bu başarısını 2020 Tokyo'da da sürdürmeyi hedefliyor.

Türkiye'deki hazırlıklarını tamamlayan ve Japonya'ya giden milli takımda kaptan Eda Erdem Dündar, Zehra Güneş, Hande Baladın ve Tuğba Şenoğlu soruları yanıtladı.

Olimpiyatlara katılacakları için çok mutlu, gururlu ve heyecanlı olduklarını dile getiren Eda Erdem Dündar, "Zorlu bir turnuva olacak. Gün gün gitmemiz gerekiyor. Kendi oyunumuzu sahaya yansıtırsak yenemeyeceğimiz takım yok. Öncelikli hedefimiz gruptan çıkmak. Sonra da adımızı ilk 4'e yazdırmayı hedefliyoruz." ifadelerini kullandı.

Çin, ABD, İtalya, Rusya ve Arjantin ile çok zor bir grupta yer aldıklarını hatırlatan 34 yaşındaki orta oyuncusu, "Şampiyonun bizim gruptan çıkacağını düşünüyoruz. Son şampiyon Çin orada. İtalya, yeni bir jenerasyona sahip, Egonu gibi çok önemli bir silahları var. ABD yıllardır aynı sistem ve oyuncularla devam ediyor. İlk 4'ün içinde olmak bile büyük bir başarı. İkinci kez olimpiyatlara katılıyoruz. Her zaman oynadığımız bir turnuva değil. Altın olacak gibi bir şey söylersem kendimizi kandırmış oluruz. İlk 4'e kalırsak, madalya için mücadele edeceğiz." diye konuştu.

Zehra Güneş: "Oradaki her maçımızı, son maçımız gibi oynamayı hedefliyoruz"

Milli voleybolcu Zehra Güneş, istedikleri performansı sergiledikleri takdirde her takımı yenebilecek güçte olduklarını kaydetti.

2020 Tokyo'da çok üst düzey takımlarla karşılaşacaklarının altını çizen 22 yaşındaki orta oyuncusu, "Orası çok farklı bir platform. Oradaki her maçımızı, son maçımız gibi oynamayı hedefliyoruz. Bunu gerçekleştirdiğimiz takdirde her şeyin mümkün olabileceğini düşünüyorum. İlk hedefimiz gruptan çıkabilmek. Tabii ki de hayalimiz kürsüye çıkarak Türkiye'yi gururlandırmak. Biz mücadeleyi ortaya koyduğumuzda harikalar yaratan bir takımız. Çok güçlü bir takımla bile oynasak o mücadeleyi gösterdiğimizde karşı tarafın bize dik duramadığını defalarca gördük. Genç bir takımız. Bu ateşle birlikte bunu yaptığımız zaman söndürebilecek bir takım olmadığını da biliyoruz. Umarım orada her şey istediğimiz gibi ilerler. Umarım bu mucizeyi herkese yaşatıp, çok farklı bir gururla ülkemize dönebiliriz." değerlendirmesinde bulundu.

Hande Baladın: "Güzel sonuçlar elde edebileceğimize inanıyorum"

Milli voleybolcu Hande Baladın, 2020 Tokyo'da Türkiye'yi en iyi şekilde temsil ederek madalya kazanmayı hedeflediklerini aktardı.

Olimpiyatlarda yer almaktan duyduğu heyecanı dile getiren 23 yaşındaki smaçör, "Hepimizin hayalinde çocukluğumuzdan beri her zaman olimpiyat madalyası kazanmak vardı. Madalya kazanmak en büyük hayalimiz. Maç maç gideceğiz. Gruptan çıkıp, pes etmezsek güzel sonuçlar elde edebileceğimize inanıyorum. Grubumuz çok zor. Olimpiyat ve dünya şampiyonu takımlar var. Sahada olduğumuz her an olimpiyatın tadını çıkarmak istiyoruz. Baskı hissetmeden ve eğlenerek oynadığımızda çok farklı bir performans sergiliyoruz. Ülkemizi en iyi şekilde temsil etmek istiyoruz." şeklinde görüş belirtti.

Tuğba Şenoğlu: "Madalyayı çok istiyoruz"

Milli voleybolcu Tuğba Şenoğlu, olimpiyatlarda güçlü takımlara karşı mücadele edeceklerini ancak Türkiye'ye madalyayla dönmek istediklerini ifade etti.

Çok iyi bir başantrenöre ve takıma sahip olduklarını vurgulayan 23 yaşındaki smaçör, şunları kaydetti:

"Geçen seneden beri bu anı bekliyorduk. Geçen sene Kovid-19 salgını nedeniyle olimpiyatları oynayamadığımız için çok mutsuzduk. Çok heyecanlıyız. Rakiplerimiz güçlü. Ancak biz de güçlüyüz. O gün kim güçlüyse maçı o kazanacak. Ben takımıma güveniyorum. Orada en iyi şekilde elimizden geleni yapacağımıza inanıyorum. Madalyayı çok istiyoruz. Madalyayla eve dönmek istiyoruz. İyi gidersek tabii birincilik için de madalya almayı çok istiyoruz."

Ugandalı sporcu Tokyo 2020 öncesi kayboldu

Tokyo Olimpiyatları'na katılmak için Japonya'ya giden Ugandalı halterci Julius Ssekitoleko'nun kaybolduğu bildirildi.

Kyodo haber ajansına göre, gelecek hafta başlayacak Tokyo Olimpiyatları öncesi Japonya'nın batısında hazırlıklarını sürdüren 20 yaşındaki Ugandalı halterci kayıplara karıştı.

Sporcunun kaybolduğunu yeni tip koronavirüs testi (Kovid-19) için örnek almaya gelen şehir yetkilileri fark ederken, polis Ssekitoleko'nun nerede olduğunu tespit etmeye çalışıyor.

Ülkeye 19 Haziran'da gelen Ugandalı sporculardan ikisinin Kovid-19 testi daha önce pozitif çıkmıştı.

Galatasaray'da öncelik sol bek

Galatasaray'da, sol bek arayışı sürüyor. Sarı kırmızılılarda bu mevki için öne çıkan isimler, Van Aanholt, Alioski ve Kurzawa...

Birçok mevkide kadrosunu takviye etmeye çalışan sarı kırmızılılar, önceliğini sol beke verdi.

Fatih Terim'in ilk tercihi, Patrick Van Aanholt…

Bonservisi elinde olan Hollandalı futbolcunun menajeri ile görüşmeler devam ediyor. Yönetimin, 30 yaşındaki futbolcuyla imza parası konusunda pazarlıklarını sürdürdüğü öğrenildi.

Galatasaray yönetiminin, sol bek için düşündüğü diğer isim ise Ezgjan Alioski… Yöneticiler, Makedon futbolcunun temsilcisi ile bir araya geldi.

Bonservisi elinde olan 29 yaşındaki futbolcunun, yıllık 2 milyon 200 bin eurodan 4 yıllık kontrat istediği ifade edildi. Bu iki ismin dışında diğer seçeneğin, Layvin Kurzawa olduğu kaydedildi.

Alioski ve Van Aanholt transferlerinde sonuç çıkmaması halinde rota Fransız futbolcuya çevrilecek.

Kaynak : TRT SPOR

Formula 1'e yeni soluk: Sprint Yarışları

Formula 1'de Büyük Britanya GP ile beraber sprint yarışları dönemi başlıyor. Peki bu format nasıl işliyor? Takımları nasıl etkileyecek? Asıl yarışın heyecanını azaltacak mı? Formula 1 ruhuna uygun mu? Gelin hep beraber yanıt arayalım.

Formula 1 sevenler için yarış hafta sonları uzun zamandır aynı şekilde ilerliyor. Cuma günü iki antrenman seansı, cumartesi antrenman ve sıralama turları ve pazar günü asıl heyecan. Bu gelenekselleşmiş formatı değiştirmek 2019’dan beri gündemdeydi. Peki sprint yarışıyla neye dönüştü?

Hafta sonu 1 saatlik bir antrenman seansıyla başlayacak. Cuma gününün ilerleyen saatlerinde normalde cumartesi izlemeye alışık olduğumuz sıralama turlarını konsept değişikliği olmadan yine Q1, Q2 ve Q3 olmak üzere üç seansta izleyeceğiz. Sıralama turlarının sonucu sprint yarışının grid dizilimini belirleyecek.

Cumartesi günü 1 saatlik ikinci antrenman turunun ardından ilerleyen saatlerde pilotlar sprint yarışı için gridde yerlerini alacaklar.

Sprint yarışı, pazar günkü yarışın grid dizilimini belirlemek için yapılacak. Normal grand prix’nin üçte biri kadar olacak 100 kilometrelik bu yarışın ortalama 25-30 dakika sürmesi bekleniyor. Sprint yarışı için tam anlamıyla bir grand prix’inin kısaltılmış versiyonu diyebiliriz. Yarış direktörü Michael Masi, sprint yarışlarında FIA’nın normal grand prix’lerde uyguladığı kuralların geçerli olacağını söyledi.

Bu mini yarışın sonucu bize pazar günkü grand prix’nin grid dizilimini verecek. Damalı bayrağı ilk geçen pilot pole pozisyonunun sahibi olacak. Sprint yarışını ilk üç sırada bitiren pilotlar sırasıyla 3, 2 ve 1 puanın sahibi olacak. Bu da sprint yarışının yalnızca grid dizilimine değil, şampiyonluk yarışına doğrudan etki edeceği anlamına geliyor.

Sprint yarışının tamamlanmasıyla cumartesi gününü bitireceğiz. Geriye ana yemeğimizin tadını çıkarmak kalacak.

Antrenman turları P1: 16 Temmuz 2021 Cuma 16:30
Sıralama turları: 16 Temmuz 2021 Cuma 20:00
Antrenman turları P2: 17 Temmuz 2021 Cumartesi 14:00
Sprint yarışı:17 Temmuz 2021 Cumartesi 18:30
Yarış: 18 Temmuz 2021 Pazar 17:00

 


16 TEMMUZ 2021 CUMA


20:00
Formula 1
Büyük Britanya GP Sıralama Turları formula1lastik Türkmen Sport
20:00Formula 1Büyük Britanya GP Sıralama Turları formula1lastik İdman TV

17 TEMMUZ 2021 CUMARTESİ


18:30
Formula 1
Büyük Britanya GP Sprint Yarışı formula1lastik Türkmen Sport
18:30Formula 1Büyük Britanya GP Sprint Yarışı formula1lastik İdman TV

18 TEMMUZ 2021 PAZAR


17:00
Formula 1
Büyük Britanya GP formula1lastik Türkmen Sport
17:00Formula 1Büyük Britanya GP formula1lastik İdman TV

Sprint yarışı deneyimini bu sezon 3 hafta sonu yaşayacağız. İlki Silverstone’da gerçekleşecek olan formatın bir diğer durağının Monza olması planlanıyor. Üçüncü denemenin nerede yapılacağı henüz belli değil.

Yeni formatımızın kuralları biraz daha karışık. Parc ferme kuralları sprint yarış haftalarında değişiyor. Kapalı park ilk antrenman seansının hemen ardından başlıyor. Kapalı park halinde takımların büyük değişiklikler yapmaya izni olmadığından birinci antrenman seansı formlarını görebilmeleri için tek şansları olacak gibi duruyor. Red Bull motor sporları danışmanı Helmut Marko’nun da dile getirdiği gibi cuma günü bir hata yapılırsa, bütün hafta sonu mahvolabilir.

Lastik kuralları nasıl olacak?

Lastik kullanımı da sprint yarışıyla birlikte değişikliğe uğrayacak. Takımlar ilk antrenman seansında 2 set lastik kullanabilecek. Sıralama turlarında maksimum 5 set lastik kullanımına izin verilecek. Seans boyunca yalnızca yumuşak lastik kullanılabilecek. 2. antrenman turlarında ise lastik seçimi serbest. Takımlar sprint yarışı ve grand prix’ye ise istedikleri lastiklerle başlayabilecekler. Sprint yarışlarında pilotların pite girme zorunluluğu bulunmuyor.

Hafta sonunun başında 3 set yağmur, 4 set geçiş lastiği bulunacak. İlk antrenman seansı veya sıralama turları yağmurlu geçerse, takımlar ekstra bir set geçiş lastiği alabilecekler. Kullanılan geçiş lastiği, sprint yarışı öncesi geri verilecek. Sprint yarışı yağmurlu geçerse, takımlar bir set kullanılmış yağmur veya geçiş lastiği setini yeni bir set geçiş lastiğiyle değiştirebilecek. Tüm bunlarla toplamda 9 set yağmur ve geçiş lastiği olacak.

Sprint yarışının kazananı pole pozisyonunun sahibi olacak. Bir “yarış galibi” sayılmayacak ancak hem 3 puanı cebine koyacak hem de grand prix için büyük bir avantaj sağlamış olacak. Bu mini yarışın ardından bir podyum seremonisi düzenlenmeyecek. Yarışın galibi, Pirelli’nin pole pozisyonunu alan pilota verdiği lastikten kupaya benzer bir ödül alacak. İlk üçe giren isim özel podyum çelenklerini boynuna geçirecek.

Sprint yarışında kaza olması durumunda...

Daha önce birçok kez pilotların sıralama turlarında kaza yaptığına tanık olduk. Sprint yarışlarında da herhangi bir şekilde yarış dışı kalan pilotlar, tıpkı grand prix’de olduğu gibi pazar gününde yarışın sonunda yer aldıkları yerden başlayacaklar. Q1’de kaza yapan bir pilotun yarışa son sırada başlaması gibi.

Yapılacak 3 sprint yarışı için takımlara bütçe sınırlamasına dahil olmayan 500.000 dolarlık ek paket verilmesi kararlaştırıldı. Bu miktar yalnızca sprint yarışı maliyetini karşılamak için kullanılabilecek.

Nereden çıktı bu yeni format?

Mevcut formatı değiştirmek uzun süredir FIA’nın gündemindeydi. Bu değişimdeki asıl amaç yarış hafta sonlarında bütün etkinliklerin heyecan vermesini ve izlenmesini sağlamak. İzlenirliğin, yarışa kıyasla antrenman seanslarında ve sıralama turlarında çok daha az olduğu biliniyor. Bütün hafta sonu bünyemizde aynı miktarda adrenalin salgılanmadığı bir gerçek. FIA da bunun farkında olmalı ki aksiyonu bütün seanslara yaymak amacıyla kolları sıvadı. Uzun süren toplantıların sonucu olarak sprint yarış formatını kucağımızda bulduk.

Peki bu yenilik gerçekten gerekli miydi? Mevcut format yeterince doyurucu değil mi? Bu konuda farklı fikirler var. Öncelikle antrenman seansları bu sezon 90 dakikadan 60 dakikaya indirilmişti. Bu, ayarları yapmayı biraz daha zor hale getirdi. Doğru ayarı bulamayan pilotların zor durumda kaldıklarına bu sezon birçok yarışta tanık olduk. Sıralama turları ise eleme sayısı, süresi, ilk 10’a giren pilotların Q2’de kullandıkları lastiklerle yarışa başlamaları gibi küçük ve etkili değişikliklerle oldukça heyecanlı hale geldi. Oturan sistemden memnun olan pek çok seyirci var. Ancak Formula 1 yönetimi izlenme sayısından memnun değil. Yeni formatla tüm hafta sonu etkinliklerine ilgiyi arttırmayı hedefliyorlar.

Bu tür köklü bir yeniliğin takvim içerisinde yapılması eleştiri sebebi olabilir. Ancak FIA’nın eski dönemlere kıyasla büyük bir tutum değişikliğine gittiğini kabul etmek gerekir. Geçmişte bu tür köklü değişiklikler keskin bir şekilde yapılıyordu. 2016’daki korkunç ‘elemeli sıralama turları’ formatı gibi radikal ve itici bir değişim yerine, ufak denemelerle nabız yoklayarak ilerlemek oldukça mantıklı görünüyor. Bu sezon 3 denemeden de olumlu geri dönüş alınması halinde, gelecek sezon 6 yarışta sprint formatının kullanılması gündemde. Formatın takımlar, pilotlar ve seyirciler tarafından beğenilmesi durumunda dahi bütün bir sezon boyunca her yarışta kullanılması planlanmıyor.

Sprint yarışlarıyla ilgili en büyük kafa karışıklığı Formula 1’in gelenekselleşmiş düzenine ve ruhuna uygun olup olmaması ile ilgili. Bir yarış hafta sonunun tek bir yıldızı olması gerektiğini düşünen sporseverlerin sayısı azımsanamayacak kadar fazla. Sprint yarışı ilgiyi grand prix’nin payından mı çalacak, yoksa ek bir heyecan mı katacak? Bu soruyu cevaplamak için üç sprint yarışının da tamamlanmasını beklemek en doğrusu.

Bizi neler bekliyor?

Bu hafta sonu takımların nasıl reaksiyon göstereceği büyük merak konusu. İlk kez deneyimleyecekleri bu formatta kendilerine avantaj ve dezavantaj sağlayacak unsurları iyi belirlemek zorundalar.

Öncelikle kapalı park erken başlayacağından ilk antrenman seansını çok iyi değerlendirmek şart. Her ne kadar sıralama turlarında tek bir lastik cinsine izin verilse de strateji büyük rol oynuyor.

Red Bull şu anda her iki şampiyonaya da liderlik ediyor. Demir Adam Max Verstappen bu sezon ortaya koyduğu müthiş performansla Hamilton’ın 32 puan önünde yer alıyor. Takımıyla yakaladığı müthiş uyumu, sıralamalarda gösterdiği performans, harika kalkışları ve istikrarlı sürüşüyle Hamilton zaferlerinden bir miktar uzaklaşmak isteyen izleyiciler için bulunmaz bir velinimet. Yeni gözdemizin takım arkadaşı, lastik korumada bir dünya markası Sergio Perez, bu özelliğini lehine kullanabilirse bize oldukça güzel anlar izletebilir.

Diğer yandan son yıllarda Formula 1’i adeta domine eden Mercedes ve Lewis Hamilton’ın bu sezon kendilerinden beklenmeyen bir performans düşüşü yaşadığını görebiliyoruz. Verstappen ile farkın daha fazla açılmaması adına bu hafta sonu Lewis Hamilton için kritik bir öneme sahip. Kendi evinde yarışacak olan Sir, Euro2020 hayal kırıklığı üzerine İngiliz taraftarın umutlarını şampiyona adına yeşertmeye çalışacaktır. Kimsenin daha önce deneyimlemediği yepyeni şartlara 7 kez dünya şampiyonu tecrübeli isimden başka kim en iyi şekilde reaksiyon gösterebilir ki? Müzmin ikinci pilot Valtteri Bottas ise bu sezonki kötü gidişata dur diyebilecek mi? Bekleyip göreceğiz.

McLaren’da Lando Norris hepimizin olduğu gibi geçtiğimiz grand prix’de Orange Army’nin de gönlünü fethetmeyi başarmıştı. Bu sefer gerçekten kendi evinde, kendi taraftarının önünde yarışacak olan genç pilot, İngiltere-İtalya finalini Wembley’de takip etmiş, maç çıkışında gaspa uğramıştı. Bu hafta sonunun yeni formatla birlikte bütün pilotlar için mental anlamda zor geçeceğini düşünürsek, gridin sempatik ismi için işler biraz daha zor görünüyor. Takım arkadaşı Daniel Ricciardo ise bu sezon istediği performansa henüz ulaşamadı.

Ferrari’de Charles Leclerc yeni formatla birlikte fark yaratabileceklerini düşünüyor. Ferrari bu sezon mevcut aracı daha iyi anlamak için çaba sarf ediyor. Tifosilerin göz bebeği kısa sürede doğru ayarları bulmanın avantaj yaratacağını düşünüyor. Carlos Sainz ile birlikte mini yarış boyunca aracın sınırlarını zorlayabilecekler. İki pilot da, Silverstone'da pist yapısından dolayı lastik aşınması sorunu yaşayacaklarını düşünüyor.

Gridin 6. sırasının bu sezonki müdavimi Pierre Gasly sıralama turlarındaki formunu sprint yarışlarında da koruyabilecek mi, merak konusu. Bundan daha merak edilen bir konu varsa, o da Tsunoda’nın sprint yarışındaki olası maceraları.

Aston Martin, Alpine ve Alfa Romeo’da ayaklı tecrübeler Vettel, Alonso ve Raikkonen takım arkadaşlarıyla birlikte yeni formatta bir fark yaratabilirler. Kaybedecek çok fazla şeyi bulunmayan pilotlardan sürprizler beklemek sıra dışı olmaz.

George Russell, Hamilton ve Norris ile birlikte kendi evinde yarışacak olan bir diğer pilot. İsmi sık sık Mercedes’le anılan sürücü, sprint yarış formatının Williams için iyi olup olmayacağı konusunda kararsız. Williams’ın sıralama temposu bu sezon yüzleri güldürüyor. Russell, Avusturya GP sıralama turlarında son bölüme kalmayı başarmıştı. Russell ve Latifi, sprint yarışı herkes için yeni bir format olduğundan şans bulabilecekleri konusunda umutlu.

Mick Schumacher Formula 2’den bildiği sprint yarışlarıyla ilgili fazla coşkulu değil. Takım arkadaşı Nikita Mazepin ise tüm pilotların birer dilek hakkını harcamak konusunda bir uzman: “Lütfen spin’i benden uzakta atsın!”

Sprint yarış formatı hepimiz için yeni bir heyecan, takımlar ve pilotlar için yeni bir meydan okuma olacak. Şampiyonluk yarışında ön sıralar için kritik bir eşik, her zaman öne çıkamayan takımlar için avantaj olabilir. Minik bir hata bütün hafta sonunu etkileyebilir. Belki yeni formatı bağrımıza basarız, belki de ölümüne nefret ederiz. Hafta bitiminde göreceğiz.

Kaynak : Eylül Akbulut - TRT SPOR