Birçok spor organizasyonunda, uluslararası ve yerel organizasyonlarda final müsabakalarıyla beraber üçüncülük maçları düzenlenirken, Avrupa Şampiyonaları’nda bu uygulama kullanılmıyor. Peki, bunun sebebi ne? Cevabı 1980 yılında gizli.
2002 Dünya Kupası’nda yarı finalde Brezilya’ya elenen Milli Takımımız, üçüncülük maçında Güney Kore’yi devirmiş ve bronz madalyanın sahibi olmuştu.
2008’de Avrupa Şampiyonası yarı finalinde Almanya’ya mağlup olduktan sonra Milliler, üçüncülük maçına çıkmadı ve turnuvayı kapattı.
EURO 2020'de de, yarı finalde rakiplerine boyun eğen Danimarka ve İspanya için turnuva kapandı.
Dünya Kupası’nda, basketbol ve voleyboldaki uluslararası organizasyonlarda, Euroleague gibi kulüpler düzeyindeki turnuvalarda üçüncülük maçı varken, neden Avrupa Futbol Şampiyonası’nda bu uygulama kullanılmıyor?
Cevabı 1980 yılında gizli.
1960 yılında yapılan ilk Avrupa Şampiyonası finallerine 4 takım katılmıştı. Bunu takip eden 4 turnuva boyunca da aynı durum söz konusu oldu. 1980’de, İtalya’da düzenlenen Avrupa Futbol Şampiyonası’nda format değişti ve finallerdeki takım sayısı 8’e çıkartıldı.
8 takım, A ve B olmak üzere iki gruba ayrıldı. A Grubu’nda Batı Almanya, rakipleri Çekoslavakya, Hollanda ve Yunanistan’ı geçerek liderliğe oturdu. B Grubu’nda ise Belçika, rakipleri İtalya, İngiltere ve İspanya’yı arkasında bıraktı.
Turnuvanın ilginç bir kural şeması vardı. Grup liderleri Batı Almanya ve Belçika, doğrudan final oynamaya hak kazanıyordu. Kümelerini ikinci sırada tamamlayan Çekoslavakya ve İtalya ise üçüncülük maçına çıkacaktı.
Avrupa Futbol Şampiyonaları tarihinin son üçüncülük maçı da bu müsabaka oldu. Çekoslavakya ve İtalya, normal süresi 1-1 sonuçlanan karşılaşma sonunda kozlarını penaltı atışlarında paylaştı. Dört yıl önce futbol literatürüne kendi ismini taşıyan vuruşu sokmayı başaran Panenka’nın da fileleri havalandırdığı penaltı vuruşları sonunda Çekoslavakya, turnuvayı üçüncü sırada bitirdi.
Karşılaşma, pek çok futbolsever adına oldukça sıkıcı ve aksiyonsuz geçmişti. İki gol ve penaltı vuruşlarının heyecanına rağmen izleyenler, sahada gördükleri futboldan doğan memnuniyetsizliklerini her şekilde ortaya koymuşlardı. Maçın taraflarından birinin turnuvanın ev sahibi İtalya olması da ilgiyi bu mücadelede toplamaya yetmemişti. Grup maçlarını ortalama 48.000 seyirci önünde oynayan İtalyanlar, bu karşılaşmaya yalnızca 24.000 dolaylarında biletli izleyen getirebilmişlerdi.
Tüm dünyada yayıncı kuruluşlar da mücadelenin izlenme ve dinlenme oranlarından şikayetçi konumdalardı. Futbol takipçileri, final umutlarını yitirmiş ve üçüncülük maçına hevessiz, moralsiz, eforsuz çıkan iki ekibin maçından keyif almamışlardı.
Tüm bu geri dönüşler üzerine UEFA, 1984 yılında yeniden formatı değiştirerek üçüncülük maçını turnuva ağacından çıkarttı. Fransa’da düzenlenen ve Platini’nin tarihe geçtiği turnuvaya yine 8 ülke katılmış, A ve B olmak üzere iki gruba ayrılmışlardı. Bu kez grup liderleri doğrudan final oynamıyor, diğer grubun ikincisiyle eşleşiyor ve yarı final aşamasına dönüş yapılıyordu.
Bu düzen, Danimarka’nın “perimasalı” şampiyonluğu kazandığı 1992 Avrupa Şampiyonası’nda da devam etti. 96’da, turnuva tarihinde ilk kez 16 ülke finallere alındı. Aynı yıl ilk kez şampiyonaya katılan Türkiye, dört yıl sonra ülke tarihinin ilk çeyrek final heyecanını yaşammış, 2008’de ise finali kılpayı kaçırmıştı.
2016’da Avrupa Şampiyonası, bu sene de kullanılan modern formatına getirildi. Takım sayısının 24’e çıkartılması pek çok tartışmayı beraberinde getirse de, bazı ülkelere tarihinin ilk uluslararası turnuva heyecanını yaşama fırsatı verdi. Milli Takımımız, 24 ülkenin yarışacağı EURO 2016 ve EURO 2020 organizasyonlarının her ikisine de katılma hakkı kazandı.
Dış basında yer alan pek çok habere göre UEFA, defalarca kez üçüncülük maçını yeniden Avrupa Futbol Şampiyonası’na eklemek için toplantılar yaptı. Görüşmelerde, “final hayalleri suya düşen takımların keyifli bir mücadele ortaya koyamaması” gerekçesiyle bu fikirden vazgeçildi.
2016 yılında, ülkenin futbol tarihinin en büyük başarısına ulaşarak yarı final oynayan ve Portekiz’e elenen Galler’de halkın büyük bölümü, üçüncülük maçı oynayacaklarını düşünüyordu. Britanya’da faaliyet gösteren pek çok yayın organı, Galler kafilesinin ülkeye döneceği haberini şaşkınlıkla karşılayan kesim için turnuva formatını ve bronz madalya müsabakalarının neden yapılmadığını açıklamak durumunda kalmıştı.
Format bir kez daha değişmez ve bronz madalya maçları geri gelmezse o dönemki ismiyle Çekoslavakya, Avrupa Futbol Şampiyonası’nın “son üçüncüsü” olarak tarihte yerini almaya devam edecek. Ekip, aynı zamanda ilk Avrupa Futbol Şampiyonası’nı da üçüncü tamamlamış ve bunu en çok başaran ülke olmuştu.
Kaynak : Alperen Doğan / TRT SPOR
0 yorum :
Yorum Gönder