Fenerbahçe Kongre Üyeleri, 4 maddelik önerge için yönetim kuruluna yetki verdi.
Fenerbahçe Olağanüstü Genel Kurul Toplantısı, Ülker Stadyumu Fenerbahçe Şükrü Saracoğlu Spor Kompleksi'nde yapılıyor. Başkan Ali Koç ve kongre üyelerinin konuşmalarının ardından, yönetim kuruluna yetki verilmesi için önerge sunuldu. Fenerbahçe Yüksek Divan Kurulu Başkanı Uğur Dündar, gündem maddelerini okuyarak kongre üyelerine oylamaya sundu.
Fenerbahçe Kulübü Başkanı Ali Koç ve Fenerbahçe Kulübü Yönetim Kurulu Üyeleri tarafından, genel kurul üyelerine sunulan önerge:
1- Uygun bir tarihe ertelenmemesi ve yabancı hakem atanmaması halinde
2023 Süper Kupa mücadelesine çıkmamak veya futbol 19 yaş altı takımıyla
katılmak.
2- Önümüzdeki sezondan itibaren 2 sezon Türkiye Kupası'na katılmamak
veya önümüzdeki 2 yıl Türkiye Kupası'na 19 yaş altı takımıyla katılmak.
3- Türkiye'de futbol faaliyetlerimizle ilgili verilecek kararlardan
bağımsız olarak her halükarda yurt dışı yapılanması hususunda gerekli
yol haritasını belirlemek ve hayata geçirmek.
4- Futbol paydaşları dışında yapılan müdahaleler ile Türk futbolunun
geldiği ve sürdürülemez nokta itibarıyla UEFA ve FIFA'nın ilgili
kurullarına gerekli aksiyonların alınması için başvuruda bulunmak.
Maddeler oy birliği ile kabul edildi. Fenerbahçe Yönetim Kurulu alınan
karar doğrultusunda oylamaya sunulan maddeleri görev süresi boyunca
hayata geçirme yetkisi aldı.
Kürsüye gelen Ali Koç, desteklerinden dolayı kongre üyelerine teşekkürlerini iletti.
Fenerbahçe Başkanı Ali Y. Koç, Ülker Stadyumu Fenerbahçe
Şükrü Saracoğlu Spor Kompleksi'nde gerçekleştirilen tarihi Olağanüstü Genel Kurul Toplantısında kulüp üyelerine seslendi:
"Değerli Kongre Üyelerimiz, Türkiye’nin en büyük ailesi Fenerbahçe’nin
sevgili mensupları. Karşımda gördüğüm pankartla beni ve arkadaşlarımı
bir kez daha duygulandırdınız. Zaten dik durduk, eğilmedik, sıkıntı da
buradan doğuyor.
Tüylerim diken diken oldu. Ben televizyonda kendimi görünce kanal
değiştiririm, şimdi burada o kadar büyük görmek… Biraz da ne kadar
yaşlandığımızı görüyoruz.
Olağanüstü katılım Olağanüstü bir kongreye… İnşallah hep beraber nice yıllara diyelim doğum günlerinde.
BU SAYIYI YAKALAMAMIZI İSTEMEYEN, DUA EDEN DÜŞMANLARIMIZ YANINDA
DOST BİLDİKLERİMİZ DE VARDI. AMA SİZ BUGÜN BU KATILIMLA DÜŞMANI,
TROLLERİ BOŞA ÇIKARDINIZ
Niye olağanüstü diyorum? İşimiz çok, anlatacağımız çok, konuşacaklar
çok, videolarımız var. ‘Olağanüstü’ diyorum, Olağanüstü Genel Kurul
Toplantısı olduğu için değil, böylesine bir günde hafta içi, mübarek
Ramazan ayı olmasına rağmen çok kısa sürede bir çağrı yapmış olmamıza
rağmen bu şekilde tribünleri doldurmanız olağanüstü. Onun için
‘olağanüstü’ diyorum. Burada bu sayıyı yakalamamızı istemeyen, dua eden
düşmanlarımız yanında dost bildiklerimiz de vardı. Ama siz bugün bu
katılımla düşmanı, trolleri boşa çıkardınız. Dosta güven, düşmana korku
salan bir tepki verdiniz. Helal olsun size.
Hepimizin bildiği gibi camia olarak uzun yıllardır sadece sportif alanda
değil, hukuki, ekonomik, siyasi, sosyal birçok alanda ağır bir
mücadeleyi sürdürmek zorunda bırakıldık. Mücadelenin ne kadar ağır
olduğunu biraz sonra sizlerle paylaşacağımız videoda göreceksiniz. Zaten
bugün burada bu şekilde bulunmamızın sebebi de yine göz göre göre
pervasızca ve namertçe emeğimizin ve hakkımızın gasp edilmesine karşı
sürdüreceğimiz mücadelenin yöntemini ve olası sonuçlarını değerlendirmek
ve kararlaştırmak için hep beraber buradayız.
BURADA OLAĞANÜSTÜ BİR ŞEKİLDE TOPLANMAMIZIN SEBEBİ SADECE O MAÇTA YAŞANANLAR DEĞİLDİR, ÇOK AMA ÇOK DAHA FAZLASIDIR
Hepinizin bildiği gibi son maçımızda Trabzonspor ile dünyanın hiçbir
normal ülkesinde tamamlanmasına izin verilmeyecek bir müsabakayı bir kez
daha oynamak zorunda bırakıldık. Daha evvel birçok kez yaşadığımız gibi
bir kez daha planlı ve organize bir zorbalıkla şampiyonluğumuz
elimizden alınmaya, emeklerimiz çalınmaya teşebbüs edilmiştir. Korkarım
ki bu teşebbüsler sezon sonuna kadar da devam edecektir. Bu yaşananlar
sadece bu camianın fertlerini değil, birazcık vicdanı olan herkesi
rahatsız edecek boyuttadır. Ama bugün burada olağanüstü bir şekilde
toplanmamızın sebebi sadece o maçta yaşananlar değildir, çok ama çok
daha fazlasıdır. 7 sezonda son maçta kaybettiğimiz 3 şampiyonluk, sözde
şike kumpasları, otobüsümüzün kurşunlanması, kirli ittifaklarla
şampiyonluğumuzun çalınması, saha içinde hakemlerin eliyle insanları
çıldırtıp isyan ettiren kararlar, standart dışı hakem yönetimleri, TFF
ve kurullarının çifte standart yaptırımları, başarı için her yol
mubahtır anlayışıyla kin ve nefret kusan bazı rakipler ama daha da
önemlisi buna müsamaha gösterenler ve saymakla bitmeyecek pek çok olay
ve içinde bulunduğumuz kısır döngü bizlere artık ‘yeter’ dedirtti. Hem
de gerçek anlamda yeter. O bildiğiniz yeterlerden değil.
‘ÜLKEMİZİ PLANLI BİR ŞEKİLDE DAHA EVVEL DE YAPTIKLARI GİBİ BUGÜN
DE FUTBOL ÜZERİNDEN KAOSA SÜRÜKLEMEYE ÇALIŞANLAR VAR’ DEDİK VE DİYORUZ.
ANCAK NE SESİMİZİ DUYAN VAR NE UTANAN NE DE SIKILAN
Aslında biz camia olarak –bana göre- akıl almaz bir sabır gösterdik.
Sağduyuyla yıllarca bize yapılan haksızlıkları haykırdık. Hani birileri
duyar, dikkat eder diye. ‘Ülkemizi planlı bir şekilde daha evvel de
yaptıkları gibi bugün de futbol üzerinden kaosa sürüklemeye çalışanlar
var’ dedik ve diyoruz. Ancak ne sesimizi duyan var ne utanan ne de
sıkılan. Kısacası dünyanın hiçbir ülkesinde yaşanmamış, yaşanmayacak ve
de yaşanmasına kesinlikle izin verilmeyecek anormalliklere ve
haksızlıklara 20 yıldır maruz bırakıldık. Bu duruma tepki göstermemek,
isyan etmemek insan doğasına, fıtratına, hayatın olağan akışına
aykırıdır. Onun için hep beraber buradayız.
TRABZONSPOR MAÇINDA, MAÇ SONRASINDA YAŞANANLAR ORGANİZE VE
PLANLI BİR ŞEKİLDE GERÇEKLEŞMİŞTİR. BU, HERHANGİ BİR FUTBOL MAÇINDA
YAŞANAN OLAYLARDAN İBARET DEĞİLDİR
Ancak şu Trabzonspor maçında yaşadıklarımıza değinmek istiyorum çünkü
bizler için bardağı taşıran son damla oldu. ‘Niye son damla oldu?’ diye
soranlar olabilir. Çünkü bu maçta, maç sonrasında yaşananlar organize ve
planlı bir şekilde gerçekleşmiştir. Bu, herhangi bir futbol maçında
yaşanan olaylardan ibaret değildir. Açık ve net söylüyorum. Kim üstüne
alınırsa alınsın. Bu duruma göz yumulmuş, müsaade edilmiştir.
Böyle düşünüyoruz, çünkü gergin geçeceği apaçık belli bir maçta Valilik
ve Emniyet Müdürlüğü gereken güvenliği sağlayamamıştır. Bugün bir maç
yok, bir derbi yok. Genel Kurul Toplantısındayız ve İstanbul Emniyet
Müdürlüğü çok daha iyi bir güvenlik tedbiri almıştır. Sabahtan beri
stadın etrafında gezenlerin didik didik üstleri aranmıştır ki olması
gerektiği gibi. Onlara da teşekkür ediyorum.
Ancak Trabzon’da yaşanan güvenlik zafiyeti hiçbir şekilde hafife
alınacak bir konu değildir. Görevlerini yerine getirmeyen kamu
görevlilerinden devletimiz hesap soracak mıdır?
İçişleri Bakanlığı’mızın gerekli soruşturmaları yapıp yapmadığının takipçisi olacağız.
Maça gelen taraftarlar aranmamıştır. Hiçbir üst araması yapılmamıştır.
Passolig kartları bizim İstanbul’daki derbilerde alışık olduğumuz gibi
değil, tüm takım taraftarlarına açılmıştır.
MERT OLAN İNSANLAR TRİBÜNDE MASKEYLE DURMAZLAR. ZATEN ONLARDAN BİRİ SAHAYA ATLADI
Tribünlerin en görünür yerinde oturan maskeli taraftarlar nasıl oluyorsa
bir şekilde göz ardı edilmiştir. Daha evvel de söyledim, tekrar ifade
ediyorum; Karadeniz insanına pek çok sıfat atfedebilirsiniz, bunlardan
biri de ‘mert’tir. Mert olan insanlar tribünde maskeyle durmazlar. Zaten
onlardan biri sahaya atladı. Yüzlerce kişi futbolcularımıza saldırmak
için sahaya girmiş ve sadece 12 kişi tutuklanmış ve sadece 5 kişi
gözaltındadır. Buna mukabil meşru müdafaa yapan 3 futbolcumuz ve 2
çalışanımız Disiplin Kurulu’na sevk edilmişlerdir.
TRABZON EMNİYETİ BURNUNUN DİBİNDEKİ STATTAKİ MAÇA MÜDAHALE EDEMEMİŞTİR
Evet, Trabzonspor maçları çoğu zaman gergin geçer ama bu maçta hiç
görmediğimiz kadar su, patlayıcı ve yanıcı maddeler olmak üzere bilumum
cisimler sahaya atılmıştır. Maçta her dakika gerginlik artmıştır. Biz
bunu İstanbul’dan görüp 2-0 öndeyken hocamıza ‘hocam güvenliğimiz
tehlikeye giriyor, istediğin an takımı sahadan çekebilirsin’ derken
Trabzon emniyeti burnunun dibindeki stattaki maça müdahale edememiştir.
TEMASTA OLDUĞUMUZ YABANCI UZMANLAR, ‘BU AVRUPA’DA OLSA BU
HAKEMİN LİSANSI DERHAL İPTAL EDİLİRDİ’ DİYENLER. AMA TFF’NİN GETİRDİĞİ
YURT DIŞI GÖZLEMCİSİ NEREDEYSE TAM PUAN VERMİŞ
Net bir şekilde maçı iptal etmesi gereken hakem ve TFF buna cesaret
edememişlerdir. Biliyor musunuz, biz bu maçtan beri yurt dışıyla temas
halindeyiz. Uzmanlar, hukukçular, futbol dünyasındakiler… Niye temas
halindeyiz? Başımıza gelecekleri bildiğimiz için. Neredeyse gözlemciler,
hatta yabancı gözlemci hakeme tam puan vermiştir. ‘Yabancı gözlemci’
diyorum çünkü bizim temasta olduğumuz yabancı uzmanlar ‘Bu Avrupa’da
olsa bu hakemin lisansı derhal iptal edilirdi’ diyenler. Ama TFF’nin
getirdiği yurt dışı gözlemcisi neredeyse tam puan vermiş; 91 puan.
BAZI RAKİPLERİMİZİN DE YARATMAYA ÇALIŞTIĞI KAMUOYU BASKISI
SAYESİNDE KENDİLERİNİ LİNÇTEN SAVUNMAYA ÇALIŞAN FUTBOLCULARIMIZ TFF
TARAFINDAN PFDK’YA SEVK EDİLMİŞTİR. İŞTE BÖYLE BİR TÜRKİYE’DE REKABET
ETMEYE ÇALIŞIYORUZ
Gerekli güvenliği sağlamakla yükümlü kişiler, maçı iptal etmesi gereken
hakem, federasyon hayatlarına hiçbir şey olmamış gibi devam ederken,
bazı rakiplerimizin de yaratmaya çalıştığı kamuoyu baskısı sayesinde
kendilerini linçten savunmaya çalışan futbolcularımız TFF tarafından
PFDK’ya sevk edilmiştir. İşte böyle bir Türkiye’de rekabet etmeye
çalışıyoruz.
TEK ÖNCELİĞİ FUTBOLCULARIMIZA CEZA VERDİRTMEYE ÇALIŞAN BAZI RAKİPLERİMİZİ DE NOT ETTİK
Yaşanan olayları son derece hafife alarak, tek önceliği futbolcularımıza
ceza verdirtmeye çalışan bazı rakiplerimizi de not ettik. Ancak bir
tanesi var, lügatteki kelimelerin insan versiyonları olsa bu yalanın
insan versiyonu olurdu, yanında bir de suç makinası, terbiyesiz,
utanmadan televizyona çıkıyor, Trabzon’da yaşanan olaylar için sadece
‘olmamalıydı’ deyip 15 dakika bizim futbolcularımıza nasıl ceza
verilmesi gerektiğini o yarım aklıyla, satır arası mesajlarla vermeye
çalışıyor. Koskoca camianı yaptığın kontratlarla, verdiğin bilgilerle
zaten yalanı dibine kadar soktun. Bakalım nereye kadar? Ama Fenerbahçe
seni de not etti. Sen 3-5 gün camianda popüler olabilirsin bu
söylediklerinden dolayı ama her gece yatarken bizi düşün. Özellikle de
benim başkanlığım bitince.
FUTBOLCULARIMIZ KAHRAMANCA ARMAMIZI TEMSİL ETTİLER
TFF’miz. ‘TFF’miz’ diyoruz çünkü bizim TFF’miz. Onların anlayışına göre
oyuncularımız kaçmalıymış. Kaçsalarmış fazla güç kullanmak zorunda
olmazlarmış ve bütün bunlar da yaşanmazmış. Yani kısacası herhalde
futbolcularımızın uslu uslu dayak yemelerini bekliyorlardı. Kahramanca
armamızı temsil ettiler orada.
Bir de şöyle demezler mi, ‘Biz iki camia da itidalli davranmaya
çalıştık. Ama perde arkasında futbolcularımıza ceza verilmesi için
yapılan baskıların da farkındayız. Geçmişe dönmedik, eski defterleri
açmadık. Sadece bizim maçımızda değil, başka maçlarda yaşananları da
telaffuz etmedik. Hatta federasyonu aradık ve dedik ki, ‘Emniyet gerekli
güvenliği sağlayamıyorsa ev sahibi takım ne yapsın? Bir de bu gözle
değerlendirin’ dedik. Ama yine de itidalli davranacağız, açmayacağız
eski defterleri. Ancak iki şey söyleyeceğim: Yok efendim o sahibi
olduğunuz spor medyasıyla beraber hepiniz burayı almayalım dediniz ama
biz öyle yapmıyoruz. En kabul edemediğim, bu kanallarda ve benzerlerinde
işlenen, Fenerbahçeli futbolcular saha ortasında sevinmemeliymiş.
Onların bir futbolcusuna açıklama yaptırtıyorlar, adam diyor ki, ‘Ben
hayatımda böyle bir şey görmedim, böyle kışkırtma mı olur’ mealinde bir
şeyler söylüyor. Daha 3 ay evvel burada kendiniz galibiyeti kutladınız,
kalecinizi havaya attınız. Geçmişi bu kadar mı çabuk unutuyorsunuz. Yok,
efendim Mert Hakan eli cebinde gelmiş. Neresinde gelseydi? Bunları
işleyen güya spor adamları ve spor kanalları var. Aynı takımın oyuncusu
maçtan önce Fenerbahçe’yle alay eden sosyal medya paylaşımı yaptı. Onun
farkında mısınız? Koskoca adamlar neleri konuşuyoruz.
Tribünlerde yoğun küfürler edildi ama hiçbir sevk yapılmadı. Bu
hengâmede herkesin dikkatinden kaçtı. Tünel videolarına ulaşmak
istiyoruz ama onlara da ulaşamıyoruz? ‘Yok’ diyorlar. Oysa bütün
statlarda kameralar aynı şirket tarafından monte edilmiş ve hepsi
federasyona bağlı.
SANKİ ORASI ÖZERK BİR BÖLGE…
Hem bu maçta hem de daha evvel bu şehirde oynanan maçlarda yaşananlar ve
verilen/verilmeyen cezalar bize gösteriyor ki sanki orası özerk bir
bölge. Özerk bir cumhuriyet.
Acaba biz şiddeti normalleştirmeye çalışan bir ülke haline mi geldik?
Orada yaşananlar, linç teşebbüsleri tamamen göz ardı edilip
futbolcularımızın meşru müdafaası günlerce konuşuluyor. Hayatında
kavgaya girmemiş adam kavga hakkında ders veriyor. Yazıklar olsun size.
Esas işin vahim tarafına geliyorum. Fenerbahçe’nin ülkesi ve vatanı için
duruşu ve kurulduğundan beri apaçık ortadayken, bu maçtan sonra tek bir
siyasi partiden, üst makamda görev alan tek bir siyasetçiden, devlet
erkânından, TFF’den veya herhangi bir futbol paydaşından kamuoyunda bir
geçmiş olsun mesajı gelmemesi son derece manidar ama bir o kadar da
derin anlam taşımaktadır.
Şampiyonluk hedefimize ilk taş koymayı Pendikspor maçında denediler.
2006’daki zorbalıkla kaybedilen şampiyonlukta maç 25 dakika durmuştu, bu
maç çok daha fazla durdu. Belki sahaya bir şey atılmadı ama videoda
göreceksiniz, orada hedefe ulaşamadılar.
Michy Batshuayi’nin son dakikalardaki golü sayesinde Trabzonspor maçında
da şampiyonluk yolculuğumuza engel koyamadılar. Ama sakın sanmayın ki,
teşebbüs etmeye devam etmeyecekler. Biz oraya gidiyoruz, yönetimler
arasında bir sıkıntı yok, sahadaki oyuncular arasında bir sıkıntı yok.
Bir takımın iddiası var, diğerinin yok. Maç 2-0 gidiyor. Böyle
gerginlik, böyle olaylar… Yakın zaman evvel başka bir İstanbul takımına
5-1 yenildiği zaman tribündeki görüntüler hayret verici…
Şimdi Acun Ilıcalı dostumuzun da büyük emek ve destekleriyle hazırladığı videoyu sizlerle paylaşıyoruz.
FENERBAHÇEMİZE YAPILAN HAKSIZLIKLAR EKRANA GETİRİLDİ. İZLEMEK İÇİN TIKLAYINIZ.
Camiamızın önemli isimlerinden Yüksek Divan Kurulu Üyemiz Türkiye Milli
Olimpiyat Komitesi ve Türkiye Spor Yazarları Derneği Eski Başkanı,
çocukluğumdan beri Fenerbahçe balolarında gördüğümüz Togay Bayatlı
beyefendiyi kaybetmişiz. Başımız sağ olsun. Ailesinin başı sağ olsun.
Nurlar içinde yatsın. Ailesine sabır, kuvvet metanet diliyorum.
VİDEODA GÖRDÜKLERİNİZ SADECE YAŞADIKLARIMIZIN KISA BİR ÖZETİ
Biraz evvel Sn. Acun Ilıcalı’nın desteğiyle hazırlanan videomuz eminim benim gibi hepinizin duygulanmasına hatta bir adım öteye gideyim, yeniden öfkelenmesine neden olmuştur. Üstelik bu videoda gördükleriniz sadece yaşadıklarımızın kısa bir özeti. Daha neler neler yaşadık ama hepsini burada göstermeye ne vaktimiz yeter, ne de sabrımız.
SON 5 VE 10 YILDAKİ PUAN DURUMU
Son bir istatistik paylaşacağım. Oradan da ana konumuza geleceğiz. Bu istatistikte sizi öfkelendirecek, ilk tablomuz son 5 sene. 5’inci sene bu sene olmak kaydıyla 30. hafta itibarıyla puan durumumuz. İkinci tablomuz ise son 10 sene, 10’uncu sene bu sezonun 30. haftası olması itibarıyla. Son 5 senede şampiyon olan takımların hepsi 178 maç yapmış. Fenerbahçe 367 puan almış, Galatasaray 361, Beşiktaş 329, Trabzonspor 323, Başakşehir 286. Bu tablodaki 5 takımdan sadece bu süreçte Fenerbahçe’nin şampiyonluğu yok.
Son 10 senede Fenerbahçe ile Galatasaray aynı puan sahip. (697) Beşiktaş 690, Başakşehir 616, Trabzonspor 589. Bu 10 senede Galatasaray 4, Beşiktaş 3, Başakşehir ve Trabzonspor 1 olmak üzere 9 şampiyonluk bu 4 takım arasında paylaşılmış. Ve Fenerbahçe yine şampiyon olamamış. Son 5 yılda 6 puan öndeyiz, son 10 yılda Galatasaray ile kafa kafayayız. Bu tabloda şampiyonluğu olmayan tek takım Fenerbahçe. Bu istatistikle gösterdiğimiz haftalardır, aylardır dinlendirdiğimiz Fenerbahçe’nin 3 Temmuz kumpasından beri 13 senede sadece 1 kere şampiyon olmasının hiçbir şekilde sadece ve sadece sportif argümanlarla açıklanması söz konusu değildir. Bu hayatın olağan akışına aykırıdır. Yaşadığımız olayları bırakın Türkiye’de dünyada kimse yaşamamış. Rekabet ettiğimiz bu seneki rakibimiz bana söyleyin size şu anlattıklarımızdan herhangi bir saldırıyı veya herhangi bir haksızlığı aynı dönemde bir kez dahi olsun yaşamış mı? Veya niye hep Fenerbahçe yaşamış. Onun için bugün biz hep beraber buradayız.
HAYATIMIN EN BÜYÜK GURURUNU YAŞATTINIZ. SİZLERİN BAŞKANI OLMAKTAN İFTİHAR EDİYORUM
Bugün burada tepkimizi haksızlığa, adaletsizliğe isyanımızı göstermek için toplandık. Şahsım için söyleyebilirim ama eminim ki Yönetim Kurulundaki tüm arkadaşlarımız bunu söyleyebilir. Bugün burada en azından şahsım için söyleyeyim. Hayatımın en büyük gururunu yaşattınız. Buraya gelip, haksızlığa karşı isyanınızı göstermek için… Allah hepinizden razı olsun. Bunu görünce Fenerbahçe’nin hiçbir zaman sırtının yere gelmeyeceğini görüyorum. Şartlar ve operasyonlar ne olursa olsun, kumpaslar ne olursa olsun, devletimiz bu ne kadar buna göz ardı ederse etsin. Kulağını kaparsa kapasın. Tek başına da olsun dimdik ayakta duracağının en güzel ifadesi bugün burada bu topluluktur. Sizlerin başkanı olmaktan iftihar ediyorum.
NEDEN HEP FENERBAHÇE?
Neden hep Fenerbahçe, neden hep sadece Fenerbahçe. Bize neyin diyeti
ödetilmek isteniyor. Hangi kirli eller sürekli ve hangi amaçla
Fenerbahçe’nin üzerine mütemadiyen operasyonlar yapıyorlar. Bu
sladırılar ve haksızlıklar ne zaman ve hangi şartlarda son bulacak. Yüz
yıllık kulüpleri birbirleriyle çatıştırarak futbol üzerinden yeni bir
toplumsal kaos mu çıkarmaya çalışıyor, birileri. Bu saldırıyı yapıp
planlayanlar siz Fenerbahçe’nin tarihine hiç baktınız mı? Henüz 11
yıllık bir kulüpken bile işgal kuvvetlerine boyun eğmeyen bugün asırlık
çınar olan Fenerbahçe’yi bu zorbalıklarla teslim alabileceğinizi, boyun
eğdirtebileceğinizi sanıyorsanız çok ama çok yanılıyorsunuz. Tarihten de
hiç ders almamışsınız.
Bu organize kötülüklerin sahibi, birileri geçen gün sormuş? Kimi hedefliyor, kimi diyor? Burada birden çok grup, parti, kurum. Ne derseniz deyin var. Bize yapılanlar bir konsorsiyum. Yeri geldi mi, aktörleri ve kurumları değişebilir ama hedef hiçbir zaman değişmiyor. Hep Fenerbahçe.
Ligden çekilelim, çekilmeyelim. Onu yapalım, bunu yapalım. Acaba biz
ligden çekilsek kimin otobüsüne kurşun atacaklar! Kimin kulübüne,
başkanına kumpas kurup cezaevine atacaklar! Hangi takımı linç etmeye
çalışacaklar!
Siz hiç Fenerbahçe’yi tanımamışsınız. Bunu şahsım ve Yönetim Kurulum
için söylemiyorum, bu mevkide olmuş ve olabilecek herkes için
söylüyorum, bu Kongre Üyelerinin her biri için söylüyorum, bu taraftarın
her biri için söylüyorum. Biz ne boyun eğeriz, ne şampiyonluklar,
kupalar uğruna inandığımız bir değerden, ilkeden en ufak bir taviz
vermeyiz. Bu da böyle bilinsin.
Sizler bugün milyonlarca taraftarımızın resmi temsilcileri olarak
Olağanüstü Genel Kurul çağrımıza 23 bine yakın Kongre Üyemizin icabet
etmesiyle bugün Türk futbolunda mücadele ettiğimiz bataklıkla ilgili
bundan sonra nasıl bir yol haritası çizeceğimize karar vereceğiz.
ÖNERİLER
Yaşadıklarımız biraz farklı istikamette karar almaya bizleri itmektedir.
Aslında iki alternatifimiz var. Herkes bir alternatif üstünde
odaklandı. Üç alternatifimiz var. Biri hiçbir şey yapmamak. Biri de
futbol faaliyetlerini askıya almak. Ligden çekilme, kupalara katılmama
vs. vs. Dolayısıyla biz artık hiçbir şey yapmamaktansa bundan sonraki
süreçte itiraz bayraklarını kaldırarak kendi göbek bağımızı kendimiz
kesip her gün ölmektense bir kere ölmeyi belki de daha iyi bir yöntem,
yol olabileceğini düşünerek sizlerin huzurunuza çıktık.
Sevgili taraftarlarımız. Hem dik dururuz hem eğilmeyiz. Ama önemli olan
bizlere bunları yapanlar esas en büyük gücü nereden alıyorlar biliyor
musunuz? Son yıllarda Fenerbahçe camiasının eskisi kadar
kenetlenememesinden. Son yıllarda Fenerbahçe camiasının içinde çok fazla
çatlak ses olmasından. Onlar biliyorlar ki, biraz algılarla, biraz
sosyal medya aktiviteleriyle bizi çok çabuk ayrıştırabiliyorlar. Artık
bizler de fabrika ayarlarımıza dönmeliyiz. Hiçbir şartta bizim aramıza
hiçbir şey sokamayacaklarını ve yaptıkları her hamlede, her teşebbüste
bizim daha da sıkı sıkıya birbirimize sarılacağımızdan, birimiz hepimiz,
hepimiz birimiz olacağının farkına vardıklarında inanın bu kadar rahat
teşebbüs edemeyecekler. Lütfen akşam yatarken bir şey hatırlayacaksanız
bu mesajımı hatırlayın.
Bugün burada ne sonuç çıkarsa çıksın biz Yönetim Kurulunuz olarak elimizden gelen tüm çabayı sarf edeceğiz hayata geçirmek için.
2 Nisan Olağanüstü Genel Kurul kararını nasıl aldık? Çok basit. Almak
zorundaydık. Bir gece evvel gördüklerimiz, yaşadıklarımız ve daha da
önemlisi bundan sonra bize yaşatacaklarını tahmin ettiğimiz için en kısa
zamanda Genel Kurulumuzu toplayıp Fenerbahçe’nin bir ve yek vücut
olduğunu gösterip gerekli adımları atmak için en iyi kararın Olağanüstü
Genel Kurula gitmek olduğuna inandık. Yaptığımız Yönetim Kurulu
toplantısından sonra bu kararı aldık. Televizyona çıktık, bunu açıkladım
ve süreç başladı.
Bu süreçte inanın öfkeyle, heyecanla, kızgınlıkla, düşünmeden,
taşınmadan sizlerin huzurunuza çıkmadık. Bizim görevimiz sizleri temsil
ederken sizin de göreviniz milyonlarca taraftarlarımızın resmi
temsilcileri olarak burada camiamız için en doğru, en aklıselim kararı
hiç gaza gelmeden, her an değişebilen toplumsal psikolojiye kapılmadan
gerçekçi, uygulanabilir, sürdürülebilir ve etki yapacak bir yol
haritasını çizmemiz lazım.
Eski Yönetim Kurulu Üyelerimizle, YDK Üyelerimizle, sponsorlarımızla,
basın mensuplarıyla, kulübümüzü ilgilendiren yetkili mercilerle, Ankara
HUFEDER derneğimizin iftarında hukukçularla yaptığımız istişarelerde
ayrıca Kongre Üyelerimizin bize yazdıkları mektuplar, fiziken kulübümüze
gelip anlattıkları görüşler… Hepsini değerlendirdik. Ve son olarak
Pazar akşamı Samandıra’ya gittik ve bu oyunun esas öznesi olan
futbolcularımız, İsmail Kartal hocamız, teknik kadro, takım menajerimiz.
Hepsiyle bir odaya girdik, artısıyla, eksisiyle önümüzdeki yol
haritasını konuştuk. Kaptanlar söz aldı, bir iki futbolcu söz aldı,
hocamız söz aldı. Tabii onlar doğal olarak Trabzon’dan olağanüstü bir
kenetlenmeyle gelmiş, birbirine sıkı sıkıya sarılmış, dinamik, enerjik
duruşla gözümün içine baktılar ve dediler ki, ‘Sonuna kadar emeğimizle,
kanımızla mücadele etmek istiyoruz. Şampiyon olacağız.’ dediler.
Şimdi işin teknik tarafına geldik. Tek tek opsiyonlara girmeden özet
görüşleri paylaşacağım. ‘Hiçbir şey yapmamak yapabileceğimiz en kötü
tercihtir. Muhakkak bir şey yapmalıyız’ dendi. ‘Ne yapılacaksa kademeli,
ölçülü ve zamanlaması doğru olmalı’ dendi. Kamuoyuna ve yetkililere en
güçlü mesajı verirken bize de en az zarar veren formülleri seçmeliyiz
dendi. Haklı olduğumuz yerde haksız duruma düşmemek. Gelecekte futbol
yüzünden yaşanması muhtemel kavgalarda sorumlu tutulmamak adına futbol
faaliyetlerimizle ilgili alacağımız kararların yanında hükümet ve ilgili
devlet kurumlarıyla iletişim kurmak, lobi yapmak, iyi ilişkiler kurarak
uğradığımız haksızlıkları anlatmak, sorunları çözmeyi bir kere daha o
yöntemlerle de paralel olarak denemek.
Derneklerimizin ve taraftarlarımızın vasıtasıyla ülke çapında
haykırışımızı, isyanımızı canlı, diri ve enerjik tutup iletişim
kampanyaları mesajlar vermek. Buraya geldiniz, olağanüstü. Buradan
çıkınca esas mücadele bugünden itibaren başlıyor. Bu mücadeleyi
başlatabilmenin fitilini buraya gelip gerekli sayılara ulaşarak sizler
sağladınız. Hep beraber bu gece burada karar vereceğiz.
En uç opsiyonlardan biri olan ligden çekilme. Hepinizi anlıyorum. Bu
tiyatronun figüranı olmayalım diyorsunuz. En başta da ben söylüyorum.
Ama figüran olmamakla meydanı boş bırakmamak arasındaki dengeyi de iyi
düşünmemiz gerekiyor.
Demin genel görüşleri söyledim. Şimdi YDK, eski yöneticiler, gelen
mektuplar, kulübe gelenlerin görüşlerinin özetini paylaşacağım.
Şampiyonluk şansımız devam ederken yılmadan sonuna kadar mücadele edip
meydanı boş bırakmayalım.
Ligde kalan maçlara genç takım ile çıkalım, ligden çekilmeyi önümüzdeki
sezon için sezon sonunda bir kez daha değerlendirelim. Ligden çekilme bu
sezonun tüm yatırım ve emeklerini çöpe atmak olur. En kararlı adımı
atalım, ligden çekilelim. Buna mukabil yine bir görüş, en kararlı
adımları atalım, ligden çekilme buna dahil olacaksa da en son adım
olmalı.
‘Ligden çekilmeyelim.’ Bu görüş çok ağır bastı. Değişik toplantılarda
değişik yaş gruplarıyla değişik iletim mecralarında şu görüş çok ama çok
ağır bastı; ligden çekileceğimize faaliyetleri donduralım. ‘Niye ligden
çekiliyoruz? Bir alt lige ineceğiz, aynı federasyon, aynı MHK, aynı
kurullar, aynı hakemler, aynı tiyatro olacak. Niye o tiyatronun figüranı
olalım? Benzer sorunları yaşamaya devam edeceğiz’ diyenler oldu. Lige
genç takımla devam edelim, Süper Kupa ve Avrupa’ya A Takımla çıkalım
görüşü oldu.
Bu konuyla ilgili bizim görüşümüz. Futbol faaliyetlerini askıya almayı
şu an hiç ama hiç değerlendirmiyoruz. İki sebeple değerlendirmiyoruz.
Bunun için hazırlıklı olmamız gerek. Ne konuda hazırlıklı olmamız gerek?
Faaliyetlerimizi başka bir alanda devam ettirebilecek hazırlıkta
olmamız gerek. Yurt dışında bir organizasyona şimdiden girelim,
tohumlarını atalım, buradaki haksızlık, hukuksuzluk devam ederse bir
bacağımız orada olsun görüşü var. Ancak askıya almak demek amatör
kümeden başlamak demek tekrar hazır olduğumuzda. Bunu da aşarız bir
nebze. Süper Lig’de bir kulüple birleşiriz. Yapılmadı mı? Yapıldı. Ama
bunların hepsinin çok ince detaylarına kadar düşünülmesi gerekir.
Dolayısıyla doğru dürüst bir yurt dışı yapılanmamız olmadan zaten bu
konuyu gündemimize getirmiyoruz.
Ligden çekilmenin ikinci yöntemi, üst üste iki maça çıkmamak. Hukuken ne
demek? Öncelikle UEFA ile konuştuk, dedik ki, ‘Bu sene ligden
çekildik.’ Gayri resmi görüş aldık. ‘Hiç puan alamadık ama yine
ikinciliğimiz garanti ama seneye 2. Lig’deyiz. Avrupa’da oynayabilir
miyiz?’ Dediler ki, ‘Bu tamamen yerel federasyonunuzun kararıdır.
Sonuçta federasyon gerekli lisansları veriyor, Avrupa’ya sıralamayı
veriyor ve ondan sonra UEFA kriterlerine uyuyorlarsa bu takımları
alıyorlar. Yaşadıklarımızı göz önünde bulundurduğunuz zaman başka bir
kulübe hiçbir şey yapmayan bir anlayış, federasyon, bize en uç noktadan
ceza kesmeye çalışabilir. Dolayısıyla bu alternatifte Avrupa’nın ne
olacağı belli değil.
Ayrıca yöneticilerimize 3 ay ile 1 yıl arası hak mahrumiyeti cezası
verilmesi söz konusu. Biliyorsunuz 7405 sayılı spor yasası gereğince 5
senede toplam 2 yıl, 1 seferde 1 yıl hak mahrumiyeti alanların
yöneticilik sıfatı düşmektedir. Mücadele ettiklerimizin,
savaştıklarımızın ellerine büyük bir koz veriyor oluruz çünkü onlara
keyfi bir şekilde bizlerin yöneticiliğini düşürme hakkını vermiş
olacağız.
MALİ SONUÇLAR
Öncelikle tüm sponsorlarımıza teşekkür ediyorum. Hepsinden Allah razı
olsun. Hangi ligde olursak olalım sponsorluklara devam edeceklerini
taahhüt ettiler. Hatta bazıları –isim vermek istemiyorum- bir alt ligde
olsak daha fazla vereceklerini söylediler. Dolayısıyla orada sıkıntı
yok.
Gelelim stat gelirlerimize. Yine burada gördüğümüz reklam ve
sponsorluklarla ilgili bir sıkıntı olacağını, hiç olmayacağını
hesaplıyoruz.
Kombine. Onun cevabını size bırakıyorum. 115 yıllık kulüp dünya
tarihinde görülmemiş bir şekilde kendisine yapılan haksızlıkları artık
sabrı kalmadığı reva görülen muameleye açtığı isyan bayrağı ve tamamen
ve tamamen kendi inisiyatifiyle bir alt lige düştüğü takdirde inanıyorum
ki bu stat çok daha fazla dolacaktır bu tepkiyi göstermek için.
Dolayısıyla ana gelir kalemlerimizde de bir sıkıntı yok. Olabilecek tek
sıkıntı –bu sezonu saymıyorum- önümüzdeki sezon için yayın gelirleri.
Yönetime geldiğimiz sene 44 milyon dolar yayın gelirimiz vardı.
Federasyonların cömert indirimleriyle 100 milyon doların altına indi,
yayın geliri ve biz 10-11 milyon kazanıyorduk. Yeni sistemle diyelim ki
18-19 milyon… Yani bu tarafı işin kayıp tarafı. Ama biz,
Fenerbahçeliler, Fenerbahçeli iş adamları işin o tarafını
kapatacağımızdan zerre kadar şüphemiz yok. Bunların hepsini hesaplamak
çok zor. Önümüzdeki sezon TFF, ‘Evet, siz ikinci oldunuz ama kendinizi
düşürdünüz seni Avrupa’ya yollamıyorum’ dese Avrupa gelirlerimiz o zaman
riske gider. Nasıl reaksiyon verecekleri belli değil. Ama esas önemli
konu SPK! Onlar doğal olarak halka açık bir şirket olduğumuz için işin o
tarafına bakıyorlar. Belki bir çağrı yapmamız gerekebilir. Çağrı yapmak
ne demek? Çağrı yapmak küçük hissedarın arzu ettiği taktirde hissesini
satın almak demektir. Şu an Fenerbahçe Spor Kulübü’nün aşağı yukarı
80-85 milyon Euro arası borsada işlem göre hissesi var. Şimdi bu
hisselerin ne kadarı sizin, benim gibi insanlar yani bunu bir yatırım
aracı olarak değil evladiyelik olan ve her zaman tutacak, ne kadarı
fonlar ve yatırım için girmiş, bilmiyoruz. Ama çağrı yapıldığı taktirde
hepsinin gelmeyeceği net. ‘Ben küçük bir hissedarım hiçbir zaman o
çağrıya icabet etmem’ ve bizim gibi de bir sürü insan var. 80 küsur
milyon olmaz ama yarısı mı olur, %40’ı mı olur onu hesaplamak imkansız.
Dolayısıyla işin hukuki ve mali boyutlarını söyledim. Hatta gelir/gider
kaleminde biz, artıya bile geçebiliriz. Ney ile? Şu an 14 yabancımız
var, kiraladığımız yabancılar var, futbolcularımızın peşinde olan
kulüpler var. Onları satacağız, maaş yükümüz daha azalacak, daha az
yabancı olacak vs. vs. Aslında kara da geçebiliyoruz ama o işin borsa
tarafını etkilemiyor.
EDİN DZEKO’YA, TADİC’E, MERT HAKAN’A BURADAN SESLENİYORUM:
‘SİZİN İSTEDİĞİNİZİ GENEL KURULUMUZ DA İSTİYOR, ÇIKIN VE NE YAPACAKSANIZ
YAPIP, O ŞAMPİYONLUĞU BİZE GETİRİN!
Yaptığımız bütün görüşmelerde en az tercih edilen, tercih edenler
tarafından da en en en son opsiyon olarak değerlendirilen opsiyonumuz
ligden çekilme olarak ifade edildi. Ve buradaki en önemli sebep, bakın
arkadaşlar ne işin hukuki tarafı ne işin finansal tarafı, ‘Niye kardeşim
ben burada muhatap olmadığım adamlarla alt ligde muhatap olayım?’ Esas
istenmeyen sebep bu! Bunu da anlayışla karşılıyoruz. Dolayısıyla bu
opsiyonu 3 ay sonraki genel kurulumuza kadar masadan kaldırıyoruz. Devam
edeceksek maçlara U19 ile çıkmamızın da bir esprisi yok. Onun için Edin
Dzeko’ya, Tadic’e, Mert Hakan’a buradan sesleniyorum: ‘Sizin
istediğinizi Genel Kurulumuz da istiyor, çıkın ve ne yapacaksanız yapıp,
o şampiyonluğu bize getirin!’
AVRUPA’DA OYNAYAN TAKIMLAR, BİZİM RAKİBİMİZ OLAN TAKIMLAR,
FEDERASYONLAR TAKVİMİ DEĞİŞTİRECEK AMA BİZİM FEDERASYONUMUZ ÜLKE PUANI,
VATAN MİLLET SAKARYA DERKEN SÜPER KUPA TARİHİNİ DEĞİŞTİRMEYEREK HEM
FENERBAHÇE’NİN ŞAMPİYONLUK HEM DE AVRUPA YOLUNA TAŞ KOYACAK
Gelelim bir sonraki opsiyonumuza: Süper Kupa. İki kere taraftarımıza
çağrıda bulundum; ‘2 Nisan akşamına kadar Urfa seyahat planı yapmayın,
bilet almayın’ diye. Ve 2 Nisan gecesindeyiz. Aynı çağrıyı tekrar
yapıyorum; ‘Lütfen Urfa’ya seyahat planı yapmayın, Süper Kupa
biletlerini rezerve etmeyin’. Evet, Süper Kupa ile ilgili düşüncemiz ve
sizin oylamanıza sunacağımız konulardan biri bu. Burada iki tane
opsiyonumuz var. Biri, hiç çıkmamak! İkinci opsiyonumuz, U19 ile çıkmak.
Büyüklerimizden aldığımız görüş yani bu görüş sürecinde ‘Radikal bir
tepki olacaksa Süper Kupa ile başlamalıyız’ dendi. Ben buna
arkadaşlarıma beraber sonuna kadar katılıyorum. Biye katılıyorum,
biliyor musunuz? İlkesel sebeplerle katılıyorum. Sen, bize diyeceksin
ki, ‘Ülke puanı, Vatan Millet Sakarya, helal olsun size. Yeni bir tarih
belirlemeliyiz vs. vs. Ondan sonra da rakibiniz kabul etmedi’
diyeceksin. Sonra ‘Karagümrük maçının tarihini değiştirelim’ diyeceksin.
‘Karagümrük kabul etmezse ne olur?’ diye sorduğumuzda, ‘Biz onu
hallederiz’ diyeceksin. Karagümrük’ü hallediyorsun, Galatasaray’ı
halledemiyorsun, öyle mi? Siz bunun amirisiniz. Vereceksiniz kararı,
geçeceksiniz. 15 Mart. Ne kadar bekleseydiniz Süper Kupa tarihini
belirlemek için niye 15 Mart? Çünkü 15 Mart, tur atlayıp
atlayamayacağımızın belirlendiği gün! Tur atladık! Tur atlayacağımıza
göre bir tarih belirlemeliydin. Tur atlamasaydık da ona göre bir tarih…
15 Mart’ı bekleyemediniz. Zaten lanetli midir, nedir bu Süper Kupa, bir
türlü dikiş tutturamadı. Ama şunu söylemek istiyorum; Avrupa’da oynayan
takımlar, bizim rakibimiz olan takımlar, federasyonlar takvimi
değiştirecek ama bizim federasyonumuz ülke puanı, Vatan Millet Sakarya
derken Süper Kupa tarihini değiştirmeyerek hem Fenerbahçe’nin
şampiyonluk hem de Avrupa yoluna taş koyacak. Dolayısıyla ‘Bu maça
çıkmayalım’ diyen o kadar çok insan var ki…
BİR KARAR VERMEK ZORUNDAYIZ
Bir karar vermek zorundayız. Hiç çıkmayıp U19 ile çıkma. Hiç çıkmamanın
bedeli nedir? Hukuken önümüzdeki sezon Türkiye Kupası’na ve katılırsanız
Süper Kupa’ya kalamıyorsunuz. Problem değil! Daha önemlisi ise 3 ay ile
1 yıl arası hak mahrumiyeti cezası söz konusu. Herhalde bizi
yakalamışken bırakmazlar diye düşünüyorum. Mali açıdan çok büyük bir
bedeli var mı? Bilmiyoruz, niye bilmiyoruz. Evet, geliri yok onu
biliyoruz da, bedeli var mı? Şöyle: Bütün organizasyon için yapılan
masrafları karşılaşmak zorundayız. Organizasyon iptali nedeniyle TFF’nin
karışabileceği her türlü maddi ve manevi zararları karşılamak zorunda
olabiliriz. Süper Kupa’dan elde edilen gelirlerden mahrum kalırız, o
problem değil.
Urfa Stadı’nda sanılmıyorsam yıllardır top oynanmıyor. Orayı burayı
hazırlamışlar, kupayı hazırlamışlar. Allah bilir oranın temel atma
parasını da bizden isterler. Dolayısıyla biz Yönetim Kurulu olarak sizin
onayınıza bu maça U19 Takımı ile çıkma opsiyonunu birazdan getireceğiz.
Islıklamalardan anladığım şu mu? ‘U19 ile çıkacağımıza hiç çıkmayın’.
Bizim de tercihimiz o ama işin mali tarafını da o kadar önemsemiyorum.
Ama hukuki tarafında onlara bu malzemeyi veremeyiz. Dolayısıyla bunu,
burada sizden biraz sonra yetki isteyeceğiz. Verip vermemek size kalmış.
EN AZ İKİ SEZON TÜRKİYE KUPASI’NA KATILMAMAMIZ GEREKTİĞİ
DÜŞÜNCESİNDEYİZ. ÖNÜMÜZDEKİ SEZON YENİ BİR FORMAT OLUYOR. O FORMATI
FENERBAHÇE’SİZ YAPSINLAR
Size sunacağımız üçüncü opsiyon önümüzdeki sezon Türkiye Kupası’na
katılmama. Bunu önümüzdeki sezon en az iki sezon Türkiye Kupası’na
katılmamamız gerektiği düşüncesindeyiz. Buradaki durum nedir? 3 ay ile 1
yıl hak mahrumiyeti ama bu bence göze alınacak bir hak mahrumiyetidir.
Türkiye Kupası’nda elde edilen ticari gelirler iade edilecek ki zaten
külliyen zarar hepimiz için. Dolayısıyla o tarafı da o kadar önemli
değil. Önümüzdeki sezon yeni bir format oluyor. O formatı Fenerbahçe’siz
yapsınlar. Ve size şunu söyleyeyim, gariptir ki mali kayıptan çok
tasarruf edebileceğimiz bir tablo çıkıyor, Türkiye Kupası’nda.
FUTBOL, ARTIK FUTBOL PAYDAŞLARININ OLMALIDIR!
Süper Kupa ile ilgili tribünlerin reaksiyonunun tam adını koyamadım.
‘Çıkmayalım’ deyince mutlu oldunuz. ‘U19 ile çıkacağız’ deyince içinizde
şöyle bir hisse kapılmış olabilirsiniz… Bununla beraber avukat ordumuz
iç ve dış yani Türk ve yabancı, hem UEFA hem FIFA nezdinde Türk
futbolunun geldiği noktayı, futbol dışı paydaşların Türk futboluna
yaptığı etkiyi anlatmak adına başvurular yapacağız. Çünkü futbol, artık
futbol paydaşlarının olmalıdır! Az önce de ifade ettiğim gibi yurt
dışında yapılan ve opsiyonlarını irdeleyip, inceleyip, hazırlayıp,
fizibilitesini yapıp en çabuk hangi şartlarda düğmeye basma noktasına
geleceğimizi inşallah 3 ay sonra tekrar buluştuğumuzda sizlere
ileteceğiz.
Trabzon’a faili meçhul olay çözülene kadar maçlara gitmeyelim opsiyonu
var. Bu opsiyon bizim için aklımıza yatan bir opsiyon ancak sadece 3
puan değil, 6 puan eksiliyor. Onun için yarışı olumsuz etkileyecek. Yine
buraya ‘U19 ile gidelim bir müddet’ deniyor. Ona zamanı gelince
bakarız.
TFF’nin istifaya çağrılması… İstifa sürecinin başlatılması ve imza
toplanması isteniyor. Federasyon ve kurulları anladığımız bir anlamda
seçim yapana kadar federasyonun hiçbir seçimine katılmamamız isteniyor.
Sezon sonuna kadar yabancı hakem hem VAR’da hem sahada talep ediliyor.
1959 öncesi şampiyonluklarımız için derhal komisyon kurulup
olumlu-olumsuz cevap verilmesi isteniyor. 2011 Süper Kupamızın en kısa
zamanda oynanması için Beşiktaş ile beraber hareket ederek hakkımızı
gasp edenlerden almamız isteniyor.
Yayın havuzundan çıkmamız isteniyor. Keşke çıkabilsek üç misli gelir
sağlayabiliriz. Ama kanunen sıkı sıkıya bağlanmış bir durum, dolayısıyla
o mümkün değil. Tabii siyah forma ile çıkalım, protestolar yapalım,
pankartlar asalım, yürüyüşler yapalım… bunlar hepsi yapılabilecek şeyler
Genel Kurulumuzun onayına veya onların fikrine danışmamız gereken
konular değil, onları zaten paralel yapacağız.
HAYATIN OLAĞAN AKIŞINA TERS BİRÇOK DURUMLA KARŞI KARŞIYA
BIRAKILDIK. BU SADECE BİZİM DÖNEMİMİZDE DEĞİL, BİZDEN ÖNCEKİ DÖNEMLERDE
DE YAŞANDI VE ARTIK BUNA ‘SON’ DEMENİN ZAMANI GELMİŞ VE GEÇMİŞTİR
Hepinize 2 Nisan kararımıza giden yolu anlattık. Nelere maruz
bırakıldığımızı hem sözlü hem de muhteşem bir video ile anlattık.
Aksiyon planlarımızı sizin onayınıza getireceklerimizi ve
getirmeyeceklerimizi anlattık ve biraz sonra hep birlikte bazı kararlar
alacağız. Ama kısacası hayatın olağan akışına ters birçok durumla karşı
karşıya bırakıldık. Bu sadece bizim dönemimizde değil, bizden önceki
dönemlerde de yaşandı ve artık buna ‘Son’ demenin zamanı gelmiş ve
geçmiştir. Ötelenen, haksızlıklarla mücadele eden, hakkı yenen ve en son
olayda da şampiyonluk yolunda bir takım olarak çok önemli birviraj,
önemli bir derbide, deplasmanda 2-0 öndeyken ‘Takımı sahadan çekin,
birine bir şey olmasın’ diyecek kadar saldırıya uğrayan Fenerbahçe,
tarihi boyunca her adımını ülkesine duyduğu bağlılıkla atan milli bir
değerdir. 117 yıl önce filizlenen bir çınardır. Kurulduğu günden bu güne
ülkesinin emrinde, Atasının izinde, Cumhuriyetin Feneri, 11 branşta
yüzlerce sporcusu, sayısız kupası, madalyası ve şanlı bayrağıyla,
milyonlarca taraftarıyla vatanın ışıldayan yüzü, vatanın teminatıdır.
‘DÜNYANIN EN BÜYÜK SPOR KULÜBÜ’ KİMLİĞİNİ GURURLA TAŞIYAN
KULÜBÜMÜZ, KURULUŞUNDAN BUGÜNE SPORUN HER BRANŞINA, ÜLKESİNE HİZMET
ETMİŞTİR. . FENERBAHÇE DEMEK TÜRKİYE DEMEK, FENERBAHÇE DEMEK TÜRK SPORU
DEMEKTİR
‘Dünyanın En Büyük Spor Kulübü’ kimliğini gururla taşıyan Kulübümüz,
kuruluşundan bugüne sporun her branşına, ülkesine hizmet etmiştir.
Yaptıklarıyla, değerleriyle, Anadolu’nun her bir köşesinden Dünya’nın
bir diğer ucuna uzanmaktadır, Kulübümüzün yansımaları. Fenerbahçe demek
Türkiye demek, Fenerbahçe demek Türk sporu demektir. Tüm resmi kurum ve
kuruluşlar karşımızda dururken hukuk dışı kararlarla yüzlerce yılla
yargılanırken, FETÖ’cü medyayla yerden yere vurulurken, yalan haberlerle
suçlu ilan edilirken bile tek başına, en önde savaşmış, değerlerinden
hiçbir zaman şaşmamış ve her şeye rağmen ülkesine hizmet etmeye devam
etmiştir. İtelenen, ötelenen Fenerbahçe; sahada, salonda, parkede,
yüzmede, ringde yüzlerce sporcusuyla birlikte kırmızı beyaz Ay-Yıldızın
her daim emrinde olmuştur.
BUGÜN ‘SESİNİ YÜKSELTİYOR’ DİYE KÖTÜ ÇOCUK İLAN EDİLEN
FENERBAHÇE, DİK BAŞLI DEĞİL, MAĞRUR; OYUNBOZAN DEĞİL, MAĞDURDUR. BU DA
BÖYLE BİLİNMELİDİR.
Bugün ‘Sesini yükseltiyor’ diye kötü çocuk ilan edilen Fenerbahçe, dik
başlı değil, mağrur; oyunbozan değil, mağdurdur. Bu da böyle
bilinmelidir. Tarih yazdı, yüzyıla kazındı ve bitiremeyeceksiniz.
Sonsuzluğa uzanacak Fenerbahçe, kimse unutmasın ki milli ve manevi
ölçülemez, sınır konamaz bir değerdir Fenerbahçe.
HİÇBİR İLGİMİZ, BİLGİMİZ OLMAYAN KONULAR ÜZERİNDEN DAHİL
EDİLMEYE ÇALIŞSAK DA FENERBAHÇE’NİN SİYASETLE HİÇBİR İLGİSİ, ALAKASI,
BAĞLANTISI YOKTUR, OLMAMALIDIR, OLMAMIŞTIR VE DE İNŞALLAH HİÇBİR ZAMAN
DA OLMAYACAKTIR
Son olarak ve özellikle açık ve net bir şekilde şu cümleleri ifade etmek
istiyorum: Ne kadar içine çekilmek istensek de, ne kadar hiçbir
alakamız olmayan konulara bulaştırılsak da, hiçbir ilgimiz, bilgimiz
olmayan konular üzerinden dahil edilmeye çalışsak da Fenerbahçe’nin
siyasetle hiçbir ilgisi, alakası, bağlantısı yoktur, olmamalıdır,
olmamıştır ve de inşallah hiçbir zaman da olmayacaktır. Ama devletimiz
şunu da bilmelidir; hakkımızı korumak için gözümüzü de hiçbir zaman
kırpmayacağımız bilinmelidir. Devletimiz ve siyasetçilerimiz şunu da
bilmelidir: Devletimizin bu camiaya çok ciddi maddi ve manevi borcu
vardır. Az önce de ifade ettiğim gibi yapayalnız, tek başımıza, tüm
güçlere karşı bu terör örgütünü duvara toslattık. Fenerbahçe o gün bir
sınavdan geçti. Pek çok kumpas yapıldı. Sadece bizimki değildi ama bir
tek ayakta kalabilen kurum vardı, o da Fenerbahçe’ydi. Bugün benzer bir
sınavdan geçiyoruz. Dimdik ayakta durmalıyız ve ülkemize, devletimize,
siyasetçilerimize, hangi partiden olursa olsun bir kez daha seslenmek
istiyorum; 2011’de ‘Ne şikesi memleket elden gidiyor’ dedik ciddiye
almadınız. 2024 yılında Nisan ayında bir kez daha hatırlatıyor ve ikaz
ediyoruz: Futbol üzerinden bir yapı ülkemizi kaosa götürmeye,
sürüklemeye ve bunu da Fenerbahçe üzerinden yapmaya çalışıyor. Bu sefer
göz ardı etmeyin, lütfen ciddiye alın.
Bu akşam burada alacağımız kararlar hem camiamız için hem de Türk
futbolunun selameti için hayırlı uğurlu olmasını temenni ediyorum, sağ
olun var olun.
Bugün burada konuşurken önemli bir kongre üyemizi daha kaybettik. Benim
için de ağabey, baba, mentor… ne derseniz olmuş, küçüklüğümden beri de
tanıdığım Türker İnanoğlu Beyefendinin vefat haberini şimdi bildirdiler.
Allah rahmet eylesin. Togay Bayatlı Bey de, Türker Bey de nurlar içinde
yatsınlar. Camiamızın, ailelerinin başı sağ olsun. Allah geride
kalanlara uzun ömürler versin.”
BAŞKANIMIZIN TEŞEKKÜR KONUŞMASI
Oylamanın ardından teşekkür konuşması için yeniden kürsüye gelen Başkanımız Ali Y. Koç, “Bugün burada olmak için yurdun ve dünyanın sadece bugün burada olmak için dört bir yanından gelen tüm Kongre Üyelerimize şahsım, Yönetim Kurulum ve camiam adına çok teşekkür ediyorum. Allah razı olsun. Burada hep beraber tarih yazdık. Unutmayın ki yeni başlıyoruz. Bu bataklık ortamına, her geçen gün dibe inen Türk futboluna ve bu dünyanın içinde hep mağdur edilen Fenerbahçe’ye daha fazla devam etmemek için hepimize bu geceden itibaren çok büyük vazifeler, görevler düşmektedir.
Birinci öncelik birlik ve beraberlik, kenetlenmek. Sezon sonuna kadar tüm takımlarımızı desteklemek. Kesinlikle rehavete kapılmadan önümüzdeki sezon gerektiği takdirde, bu konuları tekrar adreslememiz icab ettiği takdirde bir sonraki Genel Kurulda tekrar bu konuları masaya yatırmak ancak o zamana kadar hem Süper Kupa’da hem Türkiye Kupası’nda hem de FIFA ve UEFA nezdinde tüm girişimleri ve gerekli adımları atmak üzere yarından itibaren çalışmalarımıza başlayacağız.
Acun Bey’in dediği gibi hepimiz bu camianın birer ferdi olmaktan
iftihar etmeliyiz. Hepimiz bu gece omuz omuza tarih yazdık. İnşallah
böyle sebepler için bir kez daha tarih yazmak durumunda kalmayız. Hiç
olmazsa yarından itibaren biraz daha Türk futbolu normalleşme yolunda
devam eder. Ama Türk futbolunun kendini temizlemesi için gideceği daha
çok yol var. Öncelikle futbol artık futbol paydaşlarının olmalıdır. Türk
futbolunun sorunlarını gidermek için liyakatli kadrolar, futbol için
yanıp tutuşan insanların görev almaları, kurumların, kurulların bağımsız
seçilmeleri gerekmektedir.
Gerekiyorsa bir sezon yabancı hakemlerle devam etmeliyiz. Margaret
Thatcher modelini söylüyorum. 3 sene Avrupa’ya hakem yollamamalıyız.
Kendi bahçemizi temizleyene kadar UEFA’da buna sıcak bakacaktır. Çünkü
FIFA kokartı taktığımızda hakemler yurt dışında sıkıntı yaşamaktalar.
Lisan, atletik test vs skınıtılar yaşamaktalar. Bu sezon içerisinde
Fenerbahçe camiası olarak Türk futbolunun hak ettiği yere gelmesi için
bir manifesto hazırlayıp açıklayacağız. Bunlara eklenecek çok ley var.
Tekrar ediyorum. Cesaret, irade ve doğru kadrolar bu işi çözecektir.
Tekerliği yeniden icat etmemize gerek yok. Pek çok federasyon geçmişte
sıkıntılar yaşayıp kendini yeniden keşfetmiş, yeniden dizayn etmiş ve
dünya futbolunda konuşulur hale gelmiştir. Bu nüfusla bu futbol aşkıyla
bu imkanlarla niye biz onlardan biri olmayalım. Fenerbahçe bunun
katalistlerinden biri olacaksa neden olmasın.
Şu konuda içiniz rahat olsun. Bir ve bütün olduğumuz takdirde bu engelleri çok daha çabuk ve çok daha gerçekçi şekilde aşacağız. Hepinize teşekkür ediyorum. Güzel bir Ramazan Bayramı diliyorum. Saygılarımı ve hürmetlerimi sunuyorum.
Kaynak :fenerbahce.org
0 yorum :
Yorum Gönder