12 Şubat 2019 Salı

Galatasaray'da yeni transferler için imza töreni (Video)

Galatasaray Futbol Takımı yeni transferlerinin imza töreni Başkan Mustafa Cengiz, 2. Başkan Abdurrahim Albayrak, Başkan Yardımcısı Yusuf Günay’ın katılımı ile Ali Sami Yen Spor Kompleksi Türk Telekom Stadyumu basın toplantı odasında yapıldı.

Galatasaray Kulübü, takımın yeni transferleri Mbaye Diagne, Emre Taşdemir, Christian Luyindama, Marcao, Kostas Mitroglou ve Semih Kaya için imza töreni düzenledi. Türk Telekom Stadı'nda düzenlenen törene Başkan Mustafa Cengiz, 2'nci Başkan Abdurrahim Albayrak ve Başkan Yardımcısı Yusuf Günay katıldı. 

Başkan Mustafa Cengiz, açılış konuşmasında şu ifadeleri kullandı:
“Hepiniz hoş geldiniz, dün şehit verdiğimiz 4 askerimize Allah’tan rahmet yakınlarına sabır ve başsağlığı diliyorum. Bir aylık uzun bir maratonda bizden aslında bir forvet istenmişti ancak biz iki forvet aldık. Çok hızlı bir süreç içerisinde. Bu süreçte insanüstü bir gayret sarf eden sevgili Yönetim Kurulu Üyelerime, teknik kadroya, sportif kadroya ve tek tek çalışanlara teşekkür ediyorum. Bazı çalışmalar kesinlikle maddiyat ile açıklanamaz. Ancak bir arma sevdalısı, armanın peşindeki ruh bu transferleri yapabilirdi. Sevgili Fatih Hocamızla ve teknik ekiple büyük bir senkronizasyon içerisinde çalıştık. Tüm scout ekibine de bu vesileyle çok teşekkür ediyorum. Elimizden geleni yaptık ve inşallah devamı da gelir. Eğer bir yanlış bir hata varsa bu tamamen yönetimimize aittir, onları temsilen de bana aittir. Eğer bir başarı varsa bu el birliğiyledir, hep birliktedir.
Teşekkür edeceğimiz insanlar çok fazla. Bu süreç aylardır çalıştığımız bir süreç. Hem teknik ekibimiz hem scout ekibimiz çok çalıştı. Ben burada özellikle sevgili yöneticilerimize, sevgili Abdurrahim kardeşime teşekkür etmek istiyorum. Kendisi insanüstü bir çaba gösterdi. Belki gırgır geçtiler ama serumlarla gittiler. Şu anda Yusuf Bey bile hastaneden benim ricam üzerine buraya geldi. Çok yıpratıcı bir süreç geçirdik. Yönetim Kurulu’ndaki bütün arkadaşlarımız tek tek mücadele verdi gerek Sportif A.Ş. olsun gerek Galatasaray Spor Kulübü Derneği’nden olsun. Teknik kadro mükemmel çalıştı. Hocamızın katıldığı sabahlara kadar süren toplantılar yaptık. Allah da utandırmadı, inşallah devamını getirir utandırmaz. Doğruluk, dürüstlük ve Fair Play içerisinde bir yarışı tamamlar ve hak ettiğimiz şekilde en önde bitiririz. Unuttuğum insanlar varsa onlara da teşekkür ederim. Özellikle Uğur’a ve Şükrü’ye de bu vesileyle teşekkür ediyorum. Bütün profesyonellerimiz insanüstü çalıştı.
Biz Finansal Fair Play içerisindeyiz, Finansal Fair Play içerisinde de ilk defa efektif olarak kara geçtik. En yakın rakiplerimizle kıyasladığımızda da ciddi bir fark elde ettik. İnşallah en yakın rakiplerimiz ve bütün Türk futbolundaki takımlar da artıya geçer. Bir İspanya La Liga’sı gibi, bir İngiltere Premier Lig takımları gibi bütün takımlarımız dünyanın tepesinde olur. İnşallah da Galatasaray hepsinin tepesinde olur. Biz kara geçtiğimizde bunu övünme anlamında söylemiyoruz, diğer takımları yermek için de söylemiyoruz. Sadece bu bir yarış ve inşallah hepsi bir noktaya gelecek. Devletimiz de bu konuda elinden geleni yapıyor. Biz şu anda istenilen noktaya gidiyoruz, daha da iyi olacağını umut ediyoruz.
Galatasaray Spor Kulübü taraftarıyla birlikte var. Galatasaray Spor Kulübü, taraftarı olmadan bir hiçtir. Sosyal bir camiayı oluşturan değerler vardır. Bu değerleri biz beş ana başlıkta topladık biliyorsunuz: Aidiyet, sahiplenme, vefa, teşekkür, sadakat.
Taraftarımız 14 Şubat’ı hedefledi biliyorum. Galatasaray Store’lara taraftarımız hücum etsin. Galatasaray Store’larda ne var ne yok alsınlar. Benim bedenime uygun değil, benim istediğim kalite veya tarzda değil demesinler. Kalem de olsa silgi de olsa ne buluyorlarsa alsınlar. Kendilerine uymayan bedeni bir taraftara hediye etsinler. Böyle bir kampanyayı biz kendilerinden bekliyoruz. Özellikle 14 Şubat’ta bir UEFA Avrupa Ligi maçı var, SL Benfica’yı ağırlayacağız. O gün Store’lara hücum etmelerini bekliyoruz. Yönetim olarak biz elimizden geleni yaptık, görevimizi yerine getirdik. Görev bitmez, her gün her an bizim görevimiz devam ediyor. En azından taraftarımızın maddi olarak bizi desteklemesini istiyoruz. Onlar olmasa Galatasaray maddi olarak da manevi olarak da hiçbir şeydir.
İkinci olarak localarımız: şu anda 197 locamızdan 43 tanesi boş. Bu locaların hızla alınmasını, var olan localarımızın yenilenmesini istiyoruz. Galatasaray’ı son Trabzonspor maçında izlediniz. Planet ötesi bir futbol ortaya koydu. Hepimiz gururlandık, müthiş bir maç oldu. Bu takım izlenmeyi hak ediyor, siz de güzel futbolu hak ediyorsunuz. Taraftara sesleniyorum, lütfen localara ve Store’lara koşsunlar. Kombinelerde 34 bine geldik, yaklaşık 2 bin 900 kombinemiz daha var. Onları da artık satmaktan ziyade maç günü gelmek isteyen taraftarlarımız için depolamak istiyoruz. Özellikle loca alan taraftarlarımıza teşekkür edeceğim, forma alana da teşekkür edeceğim, cebinde parası olmayıp dua edene de teşekkür edeceğim. Hepsinin marjinal değeri farklıdır, bizim için hepsinin marjinal değeri yüksektir. Ancak mümkünse elimizi, desteğimizi Galatasaray’dan eksik etmeyelim.
Bir diğer rica edeceğim konu, biliyorsunuz dünya giderek dijital ortama gidiyor. Akıllı telefonlarla gidiyor. Biz Galatasaray TV’ye devam edeceğiz, dergiye bile devam ediyoruz ancak taraftarlarımızdan Galatasaray YouTube kanalına abone olmalarını istiyoruz. Oradaki destek hem bize gelir getirecek hem de ileride istediğimiz hızlı ve efektif iletişimi sağlayacak. Çünkü her an her saniye televizyon başında olamayabilir. Akıllı telefon ile izleyebilir. Bunun için lütfen YouTube kanalımıza abone olun ve Galatasaray’ı orada da dünya birinciliğine taşıyın, sadece Türkiye değil. Bizim hedefimiz asla yerel değildir, bizim hedefimiz kurucumuz Ali Sami Yen’in de işaret ettiği gibi uluslararası ve evrenseldir. Galatasaray evrensel bir markadır.
Bazı projelerimiz var, özellikle taraftarlarımızın katkıda bulunacağı. Onlar üzerinde çalışmalar yapıyoruz, sonuçlandığında sizleri ayrı bir toplantıyla bilgilendireceğiz. Fakat Riva arazisine de ilgi gösterin. Riva, Galatasaray’ın önemli kaynaklarından biridir. Orada yapılacak her satış Galatasaray’a belirli bir yüzde de kar ve gelir olarak gelecektir.
Trabzonspor maçı hakemle konuşuluyor. Bu bizi çok üzdü. Biz galip geldik, bunu rahatlığıyla hakemi konuşmayın demiyoruz. Konuşulsun, Türkiye’de demokratik ortamda her şeyin konuşulması her şeyin tartışılması gerekiyor. Küfür, hakaret ve aşağılama olmadıkça… Hakemden başka iki ayrı güzellik unutuldu. Galatasaray müthiş bir futbol oynadı, son yılların en muhteşem futbolunu oynadı. Ben öyle gördüm. Trabzonspor aynı şekilde dirençle cevap verdi. Trabzonspor asla ezilmedi, o genç çocuklar müthiş bir mücadele verdi. Bence en değerli anlar maç bittikten sonraydı. Maçın içerisinde bir tane kasıtlı faul olmadı, bir tane darp olmadı. Maç bittikten sonra her iki takımın futbolcuları, o gencecik çocuklar birbirlerine sarıldılar. Bizim Avrupa’da gördüğümüz ve ülkemizde görmek istediğimiz sahneler yaşandı. Bu çok büyük bir güzellikti, maalesef biz bunu atladık. Bizim ülkemizin barışa, huzura, kardeşliğe ihtiyacı var. Biz kavgadan beslenmiyoruz. Bütün söylemlerimize özellikle yöneticiler olarak dikkat etmeliyiz. Ağzımızdan çıkan her lafın nerelere gideceğini çok iyi tartmalıyız. Ben bu bağlamda Trabzonspor yöneticilerinin yaptığı tepkilere hak veriyorum. İnsanın canı yanınca bağırır, gayet doğal. İnsani bir tepki bu. Fakat biz bunun çok abartılmasını istemiyoruz çünkü aynı tepkileri biz de verdik. Lütfen hafızalarınızı tazeleyin, biz bu tepkileri ne zaman verdik? Ben 150 gün ve kendim ödediğim 100 bin liralık ceza aldım. Neden aldık bu cezaları? Biz neden şiddetli tepki verdik? Cezalar uluslararası maçlarımızdan önce geldi. Birisi Moskova’daki diğeri Almanya’daki maçlarımızdan hemen önceydi. Biz ilk tepkiyi neden verdik? Lütfen iyi hatırlayalım. Biz hakemler bizim lehimize bir tane bile hata yapsın istemiyoruz. Biz bir tek taç bile hatalı şekilde bize verilsin istemiyoruz. Bu bizim vicdanımızı yaralar. Bunu lütfen rakip takımlar da inansın. Biz de onların aynı şekilde düşündüğüne inanıyoruz. Rakiplerimize de aynı saygıyı duyuyoruz, onların da asla kötü niyetle değil iyi niyetle davrandıklarını var sayıyoruz. Kendimiz gibi görüyoruz. Maç öncesinde açıklandı cezalar. Biz neye tepki verdik? Dedik ki: “Değerli rakibimiz Fenerbahçe ile yaptığımız maçta dakika 88’de Serdar’a yapılan harekette VAR’a gidilmedi. Bize göre penaltılık bir hareketti. Biz Fenerbahçe maçında 87. dakikada olan olay ve Konyaspor maçında yine 88. dakikada Serdar kardeşimizin yaptığı bir hareket vardı. -Onun da Allah yolunu açık etsin- Orada Serdar’a kırmızı kart verildi ve VAR’a gidilmedi. Biz o VAR konuşmalarını istedik. Biz konuşmaların yayınlanmasını istedik. Penaltı veya değil, sonuçta hakem vermedi. Biz orada değiliz. Siz aranızda ne konuştunuz da VAR’a gitmediniz, biz onu merak ediyoruz. Federasyon o kayıtları vermedi. Biz tabii ki gereğini yaptık. Önce Federasyon’dan resmi olarak istedik kayıtları. Federasyon bize geri dönmedi, 15 gün içerisinde cevap vermesi gerekirdi. Biz UEFA ile temasa geçtik ve IFAB’a gittik. IFAB Noel tatiline girdi, Noel uzun sürüyor onlarda. Geçen hafta bize yanıt verdiler, inceliyoruz en kısa zamanda size yanıt vereceğiz dediler. Bu ilk defa olacak. Bu zor bir iş, bir ülkenin yerel federasyonuna IFAB yayınlayın veya yayınlamayın diyecek. Hollanda’da bu yapıldı, İspanya’da yapıldı.
Belirli maçlarda yayınlayın, Trabzonspor maçındakini de yayınlayın. Eğer bizim aleyhimizeyse o saatten sonra tabii ki değiştirilmez ama biz gereken söylemi yaparız. Bundan bir rahatsızlık da duymayız. Trabzon bir futbol şehridir ve Trabzonspor çok değerli bir markadır. Trabzon’un yüzlerce binlerce futbolcusu vardır. Biz niye ona haksızlık yapılsın isteyelim. Ama oynanan oyun müthiş bir oyun. Ben kendi açımdan baktığımda maçı izlerken bana haksızlık yapıldığını düşündüm. Ama karşı takıma da haksızlık yapıldığını, yanlış görüldüğünü gördüm. Ben buna bir şey diyemem bu saatten sonra. Bunu değiştiremem.
Şu da unutulmasın, ben özellikle Kulüpler Birliği’ne bir şey söylemek istiyorum. Siz burada yan yana oturuyorsunuz, ben de yönetim kurulu üyesiyim Kulüpler Birliği’nde. Biz Moskova’da maçtayız, bizden habersiz bir bildiri yayınlanıyor, ayrıcalık tanıyamazsın diye. Şimdi sizin ortağınız, yönetiminde beraber yer aldığınız insanlar, sizin bilginizin dışında size karşı bir eylem yaparsa bunun adına ne denir? Bunun adı nedir? Ben koymuyorum adını. O bildirideki birçok madde bizden de yana. Bizim de onaylayacağımız şeyler var orada. Fakat kimse üzerine almadı. Şunu da lütfen unutmayın, bakın çok büyük bilgi kirliliği var. O bildiriyi 17 kulüp imzalamadı, sadece 8 kulüp imzaladı. Benim görüştüklerimin içerisinde, isim vermeyeceğim ama onaylamadıklarını ve aceleyle imzaladıklarını söyleyenler var. Kulüpler Birliği’nin 17 olarak açıkladığı sayı gerçek değil. Tam tersine, Türkiye’nin biz neredeyse yüzde kırkını temsil ediyoruz. O kulüplerle birlikte bakınca bu bildiriye neredeyse Türkiye’nin yüzde yetmişi, sekseni o bildiriye karşı. Zaten o bildiri yayımlanmadı, imza olayı zaten yok. Bakkalın bile veresiye defteri olur. Kulüpler Birliği bir vakıftır. Vakfın yönetim kurulu var, o yönetim kurulunda ben varım. Bana niye imzaya gelmedi? Neden imzaya açılmadı? Apartman yöneticiliği yapsanız bir defteriniz olur. Kulüpler Birliği’nin yok mu? Yok, hala duruyor sayfasında. Ve eğer o kulüpler bu bildiriyi yayınladıktan sonra hakemlerden şikayet ediyorsa, ben olsam edemem. Hakemlerin aleyhine deklarasyon veya bildiri yayınlamaya utanırım, hicap duyarım. Ben o anlamda söylüyorum yoksa herkes kendisi bilir. Herkesin karakteri kendine. Ama şundan emin olun ki biz kendimize bir ayrıcalık istemedik. Çok özel size şunu açıklıyım, tartışmanın özünde şu yatıyor. Bu bildiriyi hazırladığı iddia edilen kişilerden biriyle görüştüm. Kendisi aynen şunu dedi: “Biz Sayın Ali Dürüst’ün tekrar federasyona dönmesiyle sizin özel bir anlaşma yaptığınızı, sanki bu kulüplerin kızağa çekilmesiyle alakası olduğunu düşündük.” Ben böyle bir şeyi asla kabul etmiyorum. Ben ne Sayın Ali Dürüst’ün istifa edeceğini ne de geri döneceğini biliyordum. Ali Dürüst, Galatasaray’a hizmet etmiş bir kardeşimizdir ancak federasyonda Galatasaray’ın temsilcisi değildir. Galatasaray’a özel olarak hizmet ederse biz bundan rahatsızlık duyarız. Biz zaten fanatik takım taraftarı olan bazı hareketlere karşıyız. Biz objektif olmasını istiyoruz. Bizim Trabzonspor maçını isterse Ahmet Ağaoğlu yönetsin. Biz orada mutlaka bir sonuca ulaşacağımızı düşünüyoruz. Belki ulaşamayabiliriz. Hepimizin aklı, vicdanı ve azıcık mantığı var. Daha geçenlerde Göztepe maçında bizim topçumuz Maicon’a yapılanı gördük. -Maicon’un da yolunu Allah açık etsin. Çok kaliteli bir topçu insan olarak da- O penaltı gol olsaydı ne olacaktı? Yine başka bir oyuncuya kırmızı kart gösterilmedi. Ben bir başkan olarak pozisyonlara girmek istemiyorum, bu konuları siz yorumculara bırakıyorum. Ama lütfen alemi sersem, milleti aptal zannetmeyelim. Bizim aleyhimize de Trabzonspor maçında hatalar yapıldı, rakibimiz için de yapıldı. Biz bunu söylüyoruz. Aynı sevgili Başkanımız ne dedi? Normal şartlar altında Galatasaray çok açık farkla kazanırdı dedi ve tebrik etti. Ben kendisine ve Trabzonspor camiasına burada bir kez daha teşekkür ediyorum. Bizim çok değerli bir rakibimizdir her zaman maç yapacağız. İnşallah hiç haksızlık olmaz. Maç sonundaki o güzel görüntüler için de bütün Trabzonsporlu futbolcuları, Galatasaraylı futbolcu kardeşlerimi, hem maç sonrasında çok güzel bir demeç veren Trabzonspor teknik heyetini hem de kendi teknik heyetimiz ve Fatih Hocayı yürekten kutluyorum.”

Yeni transferlerin açıklamaları ise şu şekildeydi:

Mbaye Diagne:
“Herkese merhabalar, bugün aranızda Galatasaray’ın oyuncusu olarak bulunuyorum ve bundan çok mutluyum. Galatasaray ailesinin bir parçasıyım ve bu büyük kulübün bir parçası olduğum için çok mutluyum.”
Emre Taşdemir:
“Burada bulunduğum için çok mutluyum, başta Fatih Hoca olmak üzere tüm Galatasaray kulübüne teşekkür ediyorum. Üç kulvarda yolumuza devam ediyoruz umarım sezon sonunda hedeflerimizi gerçekleştiririz.”
Christian Luyindama:
“Burada bulunmaktan dolayı çok mutluyum, Galatasaray çok büyük bir takım. Bu bana çok büyük motivasyon sağlıyor ve daha fazla çalışmam gerektiğini hatırlatıyor. Herkese teşekkür ederim.
Marcao:
“Galatasaray gibi büyük bir camiada oynayacağım için çok mutluyum ve gururluyum. Transferde emeği geçen herkese teşekkür etmek istiyorum. Başkanımıza, Yönetim Kurulumuza ve Hocama çok teşekkür ederim. Buradaki amacım Galatasaray formasına layık olabilmek ve büyük başarılar kazanmak. Bu formaya layık olmak için takım arkadaşlarımla beraber elimizden geleni yapacağımıza kimsenin şüphesi olmasın.”
Kostas Mitroglou:
“Galatasaray gibi büyük bir camianın, Galatasaray gibi büyük bir ailenin parçası olduğum için çok mutlu ve gururluyum. Fatih hocamla beraber çalışacağım için çok heyecanlıyım. Takım arkadaşlarımla beraber elimizden gelenin en iyisini yaparak bu camia için güzel şeyler yapacağız.”
Semih Kaya:
“Yeni transfer, eski bir yüzüm. Galatasaray camiası için elimden gelenin her zaman en iyisini yapmak zorunda olduğumun bilincindeyim. Tekrar burada olmak çok güzel ve gurur verici. Emeği geçen herkese gerek Başkanımız ve Yönetimimiz olsun gerek Fatih Hocamız olsun çok teşekkür ediyorum. Burada tekrar güzel başarılar yakalamak istiyorum. Gelen arkadaşlarımız da aynısını düşünüyordur. Galatasaray armasının olduğu yerde, formasının olduğu yerde her zaman şampiyonluklar ve kupalar vardır. Biz de bunun için buradayız. Ben elimizden gelenin en iyisini yapacağımıza inanıyorum. Takım arkadaşlarımın adına da konuşuyorum. Umarım her şey istediğimiz gibi gider, üç kulvarda da galibiyetler ve kupalarla sezonu kapatırız.”

Fotoğraf çekiminin ardından Başkan Mustafa Cengiz, imza törenine katılan basın mensuplarının kendisine yönelttiği sorulara şu yanıtları verdi:
“Çok komik bir şey oluyor, gülümsüyorum. Hem de devletten geldim, hepimiz o kültürle büyüdük. Hepimiz yurtseveriz. Hepimiz ülkemizi çok seviyoruz. Önce devlet diyoruz, sonra millet diyoruz. Senfoni orkestrası korosuna şarkı söyleyecek eleman mı arıyoruz yoksa futbolcu mu arıyoruz? Ben bunu anlamıyorum. Galatasaray bugün Türkiye’nin adını tüm dünyaya duyuruyor. Gerektiğinde bunu diğer takımlarımız da yapıyor. Bu gece Fenerbahçe de yapacak. Bundan neden rahatsızlık duyuluyor. Milli Marşı söyleyecek koro mu, senfoni orkestrası mı arıyoruz? Ben bunu anlamıyorum. Yabancı olayında yabancı sınırlaması var tam tersine. 14 yabancı ile sınırlanıyor. Yerli de sınırlama yok. Biz Türkiye Kupası’nda 11 yerli oyuncuyla oynadığımızda tek bir kimse yazdı mı? 11 yerli oyuncuyla oynadık kimse demedi. Eğer siz kapalı kalırsanız, kapalı devre ekonomiler yani siyasi sistemi eleştirmek istemiyorum ama Kuzey Kore olursunuz. Sizin kapalı kalmamanız, açılmanız lazım. Rekabetten korkmamanız gerekir. Çıtayı her zaman yükseltmeniz gerekir. Şunu yapabilir Federasyon, daha kaliteli yabancılar, daha seçilmiş oyuncular ile bir oyuncu mezarlığı haline getirmemek için önlemlerini alır. Bugün Anadolu takımları müthiş güzel futbol oynuyorlar ve bütün büyükleri yeniyorlar. En sondaki Akhisar bize 3 gol atmadı mı? Nasıl attı bunu yabancılarla attı. Bu sayılmaz mı dedik; hayır. 11 yerli oyuncuyla çıkmamıza engel bir şey var mı? Soruyorum neden siz 11 yerli ile çıkmıyorsunuz? Biz çıktık. Kupayı küçük görmeyin. Koskoca Ziraat Bankası var A Spor var. Değerli ikinci kupası Türkiye’nin. Geçmişe yürüme diye bir şey vardır. Siz yaptığınızda 3-4 yıllık yaparsınız sözleşmeleri. Siz oyun oynanırken kural bozamazsınız dedim. Kuralı iyileştirirsiniz, bir strateji izlersiniz.
En önemli şey altyapı değerli arkadaşlar. Her takım 28 oyuncu bildirir Türkiye Futbol Federasyonuna. Bunların aralarından Galatasaray ve Trabzon en çok genç oyuncu bildiren kulüp. 8 oyuncu. Biz 8 tane bildirdik, Avrupa Kupaları’na 4 tane bildirdik. Bunlar 18-20 yaş aralığında. Neden bunlar görülmüyor? Altyapıda devrim yapıyoruz. Ara sıra Galatasaray TV’yi açın. Altyapı maçlarına bir bakın müthiş bir kalite göreceksiniz. Oynanan futbola bir bakın. Bir devrim yapılıyor altyapıda. Galatasaray, Futbol Akademisi altında bunu yapıyor. Bir jenerasyon yetişiyor. Ozan’ı kim yetiştirdi? Şimdi yedekten, arkadan gelen de var. Biz bununla övünüyoruz. Galatasaray yenince gündeme gelen yabancı konusu ve İstiklal Marşı. Türkiye Kupa ve Lig dahil Galatasaray’ın toplam aldığı süre 8 bin 224 dakika. Gerçi yenilseydik hiç yabancı konusu olmazdı o da enteresan. Fenerbahçe 6 bin 526, Beşiktaş 5 bin 848, Başakşehir 5 bin 823, Trabzonspor 5 bin 53 dakika. En çok süre alan Galatasaray, en çok yerliyi Galatasaray oynatmış. Bu bir kanıt da değil. Bazı argümanları çürütmek adına söylüyoruz bunu. Demek ki bazı argümanlar kof. Yabancı düşmanlığı geri kalmış toplumların işidir. Siz rekabetten korkmayacaksınız. Türkiye Avrupa Ortak Pazarına girdiğinde Gümrük Birliği’ni kaldırdı hepimiz ayağa kalktık ama sanayi ölmedi. Sanayi rekabet edebilir hale geldi. Siz devlet olarak desteği verirseniz, ki devletimiz bu desteği veriyor ve verecek. Anadolu Kulüpleri de bugün bu güçlü halini devam ettirir. Bunu kaldırdığınız anda biraz zor duruma düşer. 
Her kulüp benim için değerli. Beşiktaş da benim için değerli. Camia da değerli, Başkanı da değerli. Aynı şeyler Fenerbahçe için de geçerli. Kulüpler Birliği’nin bildirisine kimse sahip çıkmadı. Benim konuştuğum hiç kimse bana bu bildiriyi ben yazdım demedi. İsimlendirmek istemiyorum ama çok samimi söylüyorum. Benim görüştüğüm 12 kulüp bu bildiriye karşı. Bu bildiri de bir yanlış yapıldı. 2 bacaklı masa olmaz. Kulüpler Birliği diyoruz, “Birlik ne?” Birlik adı üzerinde. Biz kendilerine bir yazı yazdık. Lütfen dedik, lütfen ya bu bildiriyi kaldırın ve bizim de paylaşacağımız başka bir bildiri yayınlayın. Biz bu bildirinin içeriğine de yandaşız onu da söyleyeyim. Hiçbir kulübe ayrıcalık verilmesin. Bize de verilmesin. Bize verilecek bir ayrıcalık bizi rahatsız eder. Biz bir araya gelelim dedik, gelmediler. Bunu rötuşlayın, bizim de katılacağımız futbolun paydaşlarının tamamının katılacağı bir metin de ittifak edelim dedik ama cevap vermediler. O zaman amaç başka. O zaman sen içinde bulunduğu gücü, başka bir kulübün aleyhine kötü kullanıyorsun demektir. Eğer böyle değilse düzeltsinler, biz de iştirak ederiz. Düzeltilecek metne de iştirak ederiz.
Sözleşmelerde bonus tipi şeyleri kaldırıyoruz sadece 3 puana geçiyoruz. Bazı rakip takımların konuşmalarını dinliyorum diyorlar ki şeffaflık. Biz şeffafız diyorlar. Şeffaflık nereden geçer? Rakamlardan geçer. Biz sevgili Marcao’nun Perşembe ya da Cuma kulüple görüşmelere başlandı diye bildirdik topa tutulduk. Benim özelime gelen mesajlar dahil. Kaça aldınız, ne yaptınız, kaç yıllık gibi sorular. Diyemiyoruz adama Pazar günü maçı var Allah etmesin sakatlanırsa. Adam dürüst adam. “Ben oynayacağım” dedi. Peki dedik biz de. Adam oynadı Pazar günü kendi liginde maçını Pazartesi geldi bize. Sağlık testinden geçti, imzaladı ve rakamı açıkladık. Şu kadar yıl, şu kadar ödedik diye. Takımına şunu ödedik, kendisine de yıllarca şunu ödeyeceğiz diye açıkladık. Neden diğer takımlar açıklamıyor ben merak ediyorum. Transfer ettik diyorlar bu kadar. Mahremiyet açısından karşı takıma zarar verir diye bazı şeyleri açıklamayabiliriz. Bunu anlayışla karşılıyorum. Çok özel hükümler. Kaça transfer ettin, nereden aldın, kaç yıl gibi soruları bizim gibi diğer takımların da eğer şeffaflık diyorlarsa açıklamasını bekliyoruz.
Bazı hakemlerin ısrarla aynı hataları yaptıklarını ifade ederek hakemliği bırakmalarını istedik ve Türkiye Futbol Federasyonu’nun bütün kurullarıyla istifa etmesini istedik. Her 3 yazımız da bana yol, su ve elektrik olarak döndü. 50’şer gün, 50’şer bin lira ceza olarak döndü. 150 gün ceza aldım. Hanginizin haberi var? Taraftar bana oradan bağırıyor “El salla Başkan” diye. Tabii ben sonra duyuyorum. Nereye el sallayayım maçta değilim ki. Taraftarın bile haberi yok. O kadar doğal ve olağan bir hale gelmiş ki. Ben bu cezaları trafikte yemedim. Galatasaray’ın haklarını savunurken yedim. O kurumların istifasını istedim. Bizim kişisel olarak kimseyle bir problemimiz yok. Ne hakemlerle, ne MHK ile ne de Yıldırım Bey ile kişisel hiçbir sorunumuz yok. Hepsi şahsen benim arkadaşım. Bu süreçte bir kez bile kendilerini aramadım. Bağımsız, özgür karar versin diye. Savunmalarım da iki satırdır gerektiğinde açıklarım. Tahkim ve Disiplin Kurulu’na yazdıklarım. Ben demokratik hakkımı kullandım, eleştirdim ve istifayı talep ettim. Kulüpler Birliği resmen ve açıkça tehdit etti. Ceza kanununda bıraktık kurulu hiçbir şey olmadı. Demek ki kişiye göre. Biz bir şeyi talep edince ceza yiyoruz. Bazıları ağır konuşunca hiçbir şey olmuyor. Ben de 1481’den beri girerim, Mohaç’tan girerim Ridaniye’den çıkarım. Çaldıran’dan girerim Plevne’den gelirim ama olmaz. Ben burada ciddi Galatasaray’a karşı yaratılmak istenen algı ve havanın dışında Galatasaray’a karşı bir cephe görüyorum. Biz kötü oynamışsak, hak edilmemiş bir galibiyet alıyorsak zaten bizden ırak olsun o. Ben keşke Trabzon lehine, aleyhine hiçbir hata olmasın isterdim. İçimiz rahat etmiyor. Bir de gerçekten insan haklarına aykırı benim protokole girememem. Seyir hakkını alamazsınız bu insan haklarına aykırı. Bunu sayın Başkan’a da söyledim. Bunu düzeltmeleri gerekiyor. Sadece benim için değil bütün herkes için. Bu yanlış bir karar.
Bizim en zorlandığımız transfer bilinenin aksine Serdar transferi oldu. Sevgili Abdurrahim Bey’in Dubai çıkarmasından sonra ki Abdurrahim Bey oraya çok olumlu düşüncelerle gitmişti. Maalesef bariyer sözcüğünü kullandım, çok detay şeyler var ve maalesef olmadı. Her şeyde bir hayır var. Bunu ben dinsel açıdan söylemiyorum. Determinist derecede de baksanız bir şey olması gerektiği için olur. Oluyorsa olur. Kaderci açıdan bakarsanız ayrı. Her şeyde bir hayır var. Serdar bizi çok yordu, sevgili Yusuf Bey çok yoruldu. Hasta bile etti Yusuf’u ama sağ olsun değerli rakibimiz Serdar’dan 5.9 milyon, Tolga’dan da 2.6 milyon Euro yani toplamda 50 milyon Türk Lirasına yakın bir harcamadan kurtulduk. Bu yüzden en zor transferimiz buydu diyebilirim. Diğerleri bizim teknik kadro ve scout ekibinin tespit ettiği oyunculardı. Hepsiyle temaslarımız oldu, hepsi en iyi noktaya geldi. Bizim Abdurrahim Bey ve Yusuf Bey ile yönetimiz stratejimiz şu, bonservisi ödersiniz. Bonservisten geleni bonservis ile karşılayabilirsiniz. Ben bonservisi 10 milyona transfer ederim ve 15’e satabilirim. Ama futbolcuya ödediğiniz gider. Bizim şu anda yüz milyon Euro’ya yakın ödememiz var. Bu tabii aylara ve yıllara bölünmüş hali. Siz futbolcuyu sattığınız anda bu ödemeler düşer ama bonservisi götüremezsiniz. Bizim Galatasaray Spor Kulübü olarak ana stratejilerimizden biri yıllık harcama giderlerini Finansal Fair Play çerçevesinde en düşük hale getirmek. Geçtiğimiz sene 75 milyon Euro’ydu, bunu biz 55 milyon Euro’ya düşürdük. Hedefimiz 45 milyon Euro’ya düşürmek. Küçülerek büyümeyeceğiz sakın yanlış anlamayın. Bugün buradaki altı oyuncunun hepsi dünyanın bildiği yıldızlar.
İnsan geçen günkü oyunu görünce şu kadro olsaydı da Şampiyonlar Ligi’ne girseydik diyor. Şimdi bizi eleştiriyorlardı forvet alamadınız Şampiyonlar Ligi’nden elendiniz diye. Bu doğru, bu kadro olsaydı farklı şeyler olurdu ama dayı, hala hikayesi. Kimse biz UEFA’ya nasıl girdik, hakkımız mıydı diye sormuyor. Hakkımız mıydı? Bilemem. Hala UEFA’nın içinde hakkımız olmadığını iddia eden üst komiteyle biz çarpışıyoruz. Şampiyonlar Ligi’ne katıldık ve oradan elde ettiğimiz gelir çok yüksek. On ikinci ay itibarıyla inşallah göreceksiniz, büyük de konuşmak istemiyorum fakat Türkiye’de ilk defa milyar TL gelirine ulaşacağız. Bunun en büyük nedeni Şampiyonlar Ligi’ne katılmamız. UEFA bize gerçekten büyük tolerans gösterdi, dört ayda yaptıklarımızı doğru değerlendirdi. Tabii ki bunları lafla yapmadık, hamasetle olmadı. Rakamlarla kanıtladık, bağımsız denetleme firmalarının rakamlarıyla yaptık. UEFA da bunu gördü. Bizle uğraşan çok arkadaşlar ve maalesef ağacın kurdu bedeninden oluyor. Bunu ülke için söylüyorum. Bize UEFA’dan her şey geliyor, bizim de temaslarımız var. ‘Bu kadar futbolcuyu nasıl transfer ettiler?’ diyorlarmış. Bunlar hoş şeyler değil. Bu vesileyle bunu yapanlara da yapmayın diyorum. Haberi geliyor bize, biz rakiplerimizin ve Türk futbolunun kalkınması için söylemlerde bulunuyoruz. Bu söylemlerimiz UEFA’da da kayıt altında fakat yapılmasın bunlar. Birine zarar verirseniz aslında kendinize zarar verirseniz. Bugün Türkiye’de herhangi bir futbol kulübüne yapılacak haksızlıktan mutlaka Galatasaray da payını alır. Galatasaray’a da haksızlık yapılmış olur. Benim rakiplerim ne kadar yücelirse biz de o kadar yüceliriz, biz bunu şiar edindik.
Biz Diagne için Kasımpaşa ile uzun vadeli bir anlaşma yaptık. İçinde özel hükümler var. Bu özel hükümler tek taraflı olsa ben açıklarım. Ancak Kasımpaşa Spor Kulübü ve başka parçaları var. Mahremiyet olduğu için de bu maddeleri açıklamak istemiyorum. Kişiye sormuşlar nasıl bilirsin diye, kendim gibi bilirim demiş. Ben bu kadarını diyorum. Galatasaray bizim bilgimiz altında, geçmiş başkanlarımızı ve yönetimlerimizi de buna katıyorum, isteyen istediği algıyı yaratsın. Ankaragücü, Malatya, o komik iddialar… Galatasaray asla rakiplerine hile yaparak oyunu kazanmanın peşinde olmaz. Lütfen bunu yapmasınlar. Ben okudum, çok üzülüyorum. Çok yanlış düşünceler. Tekrar ediyorum, kişiyi nasıl bilirsin? Kendim gibi… Bizim aklımıza gelmeyen şeyleri söylüyorlar. Bin yıl düşünsem benim aklıma gelmez. Biz şampiyonluk primi vereceğiz, Kasımpaşa bize yatacak… Bunlar çok çirkin şeyler. Bunu diyen aslında kendisine hakaret ediyordur. Ben düşünemem.
Size çok samimi söylüyorum, MHK’nın başına isterse en fanatik rakip takım taraftarı başkan olsun. Bizim maçlarımıza en fanatik rakip takım taraftarı yönetsin. Biz hiçbir beis duymayız. Bir hakem, bir kurul ki kurulu da biliyorsunuz bir tek Ali Dürüst var. Ona da neler demediler. Bizim komplo yaptığımızı iddia ettiler. Göksel Gümüşdağ ve Trabzon o bildiriyi asla imzalamadılar onu da söyleyeyim. 17 kulüp demesinler, öyle bir şey yok. 5-6 kulüp sadece. Kim olursa olsun bizi gerçekten ilgilendirmiyor. Biz bu tip şeylere girersek biteriz. Eğer sahaya çıktığında kasıtlı şekilde bizim aleyhimize ya da rakibimizin aleyhine hareket yapıyorsa onu da asla onaylamayız. Bizi hiç ilgilendirmiyor, o federasyonun görevi. Federasyon kendi kurulları içerisinde gereğini yapar. En ufak ilgimiz yok, dahlimiz de olamaz.
Ben polemiklere girmek istemiyorum. Ben size Göztepe maçını söyledim az önce. Bakarsanız Diagne’nin de düşürülmesi bana göre penaltı. İlk yarı biterken son saniyede yayıncı kuruluşun hiç göstermediği bir pozisyon var. Ndiaye’ye yapılan bir hareket var. Hiç o gösterilmedi. Bana bakarsan ben tersten görüyorum. Nerede durduğuna bağlı. Ben şunu söylüyorum, Trabzonspor’un da Fenerbahçe’nin de Beşiktaş’ın da Galatasaray’ın da lehine ve aleyhine hatalar yapılmıştır. Önemli olan bunun sistematik ve bilinçli olmaması. Bizim itirazımız neydi hatırlayın. Biz neden VAR’a gitmediniz dedik. Bizim için de olabilir, VAR’a gitsin ve VAR konuşmaları yayınlansın. Biz bunu diyoruz, eğer buradan bir komplo teorisi üretiliyorsa bizim öyle bir gücümüz yok. Göztepe maçını geçen haftayı hatırlayın.”

2. Başkan Abdurrahim Albayrak ise Eren Derdiyok ile ilgili soruya şu şekilde cevap verdi:
“Eren bizim çok değerli sporcumuz. Kendisine de teşekkür ediyorum. Sevgili Fatih hocamızın babasının cenazesinde bizi yalnız bırakmadı ve Adana’ya geldi. Çok mutlu olduğumu ifade etmek istiyorum. Kendisiyle dün ve bugün de telefon konuşmalarım oldu. Kendisiyle birkaç gün içinde bir araya geleceğim. Hem Fatih hocamın hem biraz önce Başkanımız da ifade ettiği gibi Maicon’un Galatasaray’a karşı davranışı, güzelliği, samimiyeti, insanlığı ve adamlığı hepimizi duygulandırdı. Bunları kendisine anlattım. Bu hafta içerisinde Eren ile bir araya geleceğim. İnşallah tatlıya bağlayacağım. Yani affedilip, affedilmeyeceği tamamen hocanın kararı bir şey söyleyemem ama kendisinin geleceğiyle ilgili bir görüşme yapacağım. Alan ile ilgili kendisinin Galatasaray’a çok gelmek istediğini söyleyebilirim. Galatasaray’ı yaşadı. Bize çok güzel mesajlar verdi. Çok güzel anılarımız oluştu. Maalesef kendi kulübüyle kendi sorunlarını çözemedi. Çok gelmek istiyordu. Şunu gördüm ki Çin kulüpleriyle çalışmanın ve transfer yapmanın ne kadar zor olduğunu. İleriki yıllara bakacağız inşallah.”

0 yorum :

Yorum Gönder