Bu sezon birçok spor organizasyonu gibi pandeminin gölgesinde geçen THY Avrupa Ligi'nde 10. maçlar geride kalırken temsilcilerimizin performansını ele aldık. Yazı dizimizin bu serisinde Anadolu Efes var.
Anadolu Efes’in ilk 10 maçtaki performansına göz atacak olursak karşımıza olumlu ancak biraz da ironik bir tablo çıkacaktır. Öyle ki geçen sene adeta tüm Türk Hava Yolları Avrupa Ligi takımlarını adeta süpüren koç Ataman’ın öğrencileri bu sene Zalgiris Kaunas maçı dışında tüm yenilgilerini kendi evinde aldı.Buna karşın her ne kadar geçen seneki seriler yakalayan performansı kadar olmasa da deplasmanlarda kazanmayı bilen temsilcimiz toparlanmasını bildi ve üst sıralara tırmanma adına önemli sinyaller verdiğini söyleyebiliriz.
Takımda alınan galibiyetlerin yanı sıra yüzleri güldüren bir diğer nokta takımın oyun kurucularının her birinin ayrı ayrı maçlarda yıldızlaşması oldu.Khimki karşısında takımın yıldızı Shane Larkin ve Hırvat guard Krunoslav Simon ‘un, yıllar sonra gelen zorlu Panathinaikos galibiyetinde ise Vasilje Micic’in skor ve oyun anlamında takımı sırtladığını göz önünde bulundurursak Anadolu Efes’in tıpkı geçen seneki gibi ofansif ve keyifli basketbolunu bizlere yeniden izleteceğini öngörebiliriz.
Bunun dışında pivot pozisyonunda Euroleague tarihinin en çok blok yapan oyuncusu unvanını ele geçiren Bryant Dunston’a son haftalarda savunma ve hücum anlamında yaptığı katkıyla takımın bir üst seviyeye çıkmasında çok önemli bir rolü olan Alman pivot Tibor Pleiss’ın da eşlik etmesi ile takımın hem şut hem boyalı alanda daha özgüvenli bir hale geldiğini rahatlıkla söyleyebiliriz.
NBA’de Golden State Warriors’ın başını çektiği ve Euroleage’de ilk olarak Ergin Ataman tarafından denenen ‘Pace-and-Space’ yani 24 saniyenin dolmasını beklemeden üçlük tehditlerine karşı gelen savunma yardımı ile sahada yaratılan boş alanın değerlendirmesi olarak formülize edebileceğimiz oyun tarzı ile göze oldukça hoş gelen ,bol skorlu bir oyun tarzı benimseyen Anadolu Efes’in bu oyun tarzı hala geçerliliğini ve etkinliğini diğer Avrupa takımları üzerinde hala gösteriyor.Son gelen 105 sayılık Khimki Moskova galibiyeti de bunun en rahat örneklerinden biri olarak karşımıza çıkıyor.Bu oyun tarzı devam ettiği ve takım içi top paylaşımı daha da oturduğu müddetçe takımımızın rakiplerine karşı tıpkı geçtiğimiz sezon olduğu gibi 100 üzeri sayılar attığı maçları tekrar izlememiz kesinlikle mümkün.
Tüm bunlara takımın kendi evinde çift haneli sayılardan basit hatalarla elimizle vermiş olduğumuz Bayern Münih, Zenit gibi iki çok basit yenilgiyi de hesaba hatarsak şu aşamada 5 galibiyeti olan temsilcimizin alınan galibiyet sayılarında olmasa da oyun anlamında sıralamada çok daha üst basamaklarda olduğunu düşünüyorum.
Umarız ki geçen sezon Korona salgını ile bölünen muhteşem galibiyet
serileri yeniden gelir ve bizler de final-four’a giden yolda lacivert
beyazlı temsilcimizi yeniden hak ettiği yerlerde görürüz.
Kaynak : Akın Taş / TRT SPOR
0 yorum :
Yorum Gönder