Fenerbahçe, Alanyaspor karşısında %29 topla oynama oranıyla kazanınca yeni bir tartışmamız oldu: Topla oynama oranının önemi. Bazı durumlarda kazanmak zorundasınızdır ve sadece kazanmanız yeterlidir...
Topa sahip olmak ya da olmamak, işte bütün mesele bu.
Fenerbahçe, Alanyaspor karşısında %29 topla oynama oranıyla kazanınca yeni bir tartışmamız oldu: Topla oynama oranının önemi. Haftalar sonra 'futbol' tartışıyor olmanın sevinciyle 'bu konu tam benlik' dedim ve başladım yazmaya...
Real Madrid efsanesi Emilio Butragueno, büyük takımların sadece kazanmasının yeterli olmayacağını, belirli bir şekilde kazanmaları gerektiğini söyler. Ancak bazı durumlarda kazanmak zorundasınızdır ve sadece kazanmanız yeterlidir.
Fenerbahçe ile Alanyaspor arasında oynanan maçın ardından Fenerbahçe'nin %29 topla oynama oranına sahip olması tartışma yarattı. Bu tartışmanın sebebi de birçok kişinin Butragueno gibi düşünmesiydi. Erol Bulut dışında.
Fenerbahçe, Süper Lig'de kaybettiği İttifak Holding Konyaspor, Beşiktaş, Yeni Malatyaspor ve Gaziantep FK maçlarında rakiplerinden daha çok topa sahipti. Sırasıyla %52-48, %60-40, %65-35, %61-39. Kazandığı Trabzonspor ve Denizli maçlarında ise rakiplerinden daha az topa sahip oldu. Çaykur Rizespor, Karagümrük, Göztepe ya da Başakşehir maçlarında ise %2 ile %8 oranında daha fazla sahip olabildi. Benzer durumlar ligdeki diğer takımlarda da yaşandı. Ligin en az topla oynayan takımı puan sıralamasının ilk 3'ünde yer alan Gaziantep FK. Beşiktaş, Çaykur Rizespor'u 6-0 yendi ama topla oynama oranı rakibinden daha azdı. Aynı şekilde Beşiktaş, Başakşehir'i yenerken de topa rakibinden daha az sahip oldu. Galatasaray, Konyaspor'a 4-3 yenilirken rakibinden daha fazla topa sahipti ama Başakşehir'i yenerken daha azdı...
Her maçta topa daha fazla sahip olmanın kazanmayı açan kapı olduğuna yönelik Cruyff'yan inanç Avrupa'da azalma eğilimi gösteriyor. Cruyff, 'Top sizde olmazsa kazanamazsınız. Top sizde olursa gol atamazlar' diyerek topa sahip olmanın futboldaki en önemli şey olduğunu söyler. Ancak günümüzde bu işin ustaları meseleye eskisi kadar takıntılı değiller. Manchester City, Chelsea'yi yenerken topa daha az sahipti. Tottenham da Manchester City'yi yenerken daha az sahip oldu. Liverpool, Aston Villa'ya 7-2 yenilirken topla %70 oynadı. Aynı Liverpool, Leeds'i yendiğinde ise topa rakibinden daha az sahipti.
Tabii ki topa sahip olmak ya da hükmetmek önemsiz değil. Futbolda hala en önemli şeylerden birisi. Uzun vadede de kazandıracağından şüphe yok. Ligin en fazla topa sahip olan takımı aynı zamanda ligde üst sıralarda yer alan: Alanyaspor. Ancak bu konuda bir dalgalanma olduğunu da kabul etmek lazım. Guardiola bu konudaki değişimi şöyle anlatıyor: "Topla hiçbir şey yapmıyorsanız, o zaman topa sahip olmanızın anlamı ne? Topa sahip olmanızın içinde bir kıpırtı yoksa bu, hayat olmadan yaşamak gibidir ve böyle oynamak daha tehlikelidir." Klopp da Liverpool'un başına geçtiğinde yaptığı ilk basın toplantısında topa sahip olan takım yaratmaktan daha önemli işleri olduğunu söylemişti: "Hiç kimse bu işe topa sahip olarak başlayamıyor. Yapılması gereken ilk şey sağlam bir savunmaya sahip olmak."
İşte Erol Bulut, Başakşehir'i yenmese belki de kaybedeceği görevinde, yerini sağlamlaştırmak için önceliklerini değiştirdi. İki hafta üst üste kaybeden bir takım vardı sahada. Rakiplerinden daha fazla topa sahip oldu ama ne çare? Tabela aksini söylediği sürece hayalinizdeki futbolun bir önemi yoktur. Hayalinizdeki futbol için önce beğenmediğiniz bir oyunu bile oynamanız gerekebilir. Bu, her hafta böyle oynayacağınız anlamına gelmez. Bu oyun sınırları belirlenmiş bir oyun. Çözüme dayalı, tamamen skor almaya yönelik. Keyifli mi? Değil ama 5 büyük ligde liderliğe dokunan 5 takımdan 4'ü mutlaka bu oyunu oynadı. Tottenham, Atletico, Real Sociedad, Milan. Oyunun sınırları size pragmatist ve sonuç odaklı olmayı dayatıyorsa elden ne gelir?. Antalyaspor da Galatasaray'a karşı 6-4-0 ile oynayınca çok eleştirilmişti. Oysa dünyada bir hafta önce 6 gol yedikten sonra çıktığı maçta 4 hücumcu ile oynayıp rakibine 14 şut imkanı verebilecek bir hoca vardı o da Bielsa. Onu da itibarsızlaştırmak moda. Onun dışında kimseden bu ve buna benzer şeyler bekleyemeyiz. Beklemek adil olmaz. İdeal/güzel olguları futbolda kısa vadeli kavramlar değil. Sonuç daha önemli. Dünyada Bielsa dışında ideal oyuna bağlı hoca kalmadı herhalde.
Tekrar etmekte yarar var: Topa sahip olmak hala çok önemli ve uzun vadede kazanma şekliniz bu olmalı ancak topa sahip olmanın önemini belirleyen bazı alt başlıklar var. Chris Anderson ve David Sally, Rakamlar Oyunu kitabında 'topa sahip olmak' denen olguyu iki şeyin oluşturduğuna dikkat çekiyorlar: Birincisi topa dokunmak, ikincisi topa dokunmaya devam etmek. Tartışmayı başlatan maçtan yola çıkarsak Fenerbahçe, Alanyaspor'dan 6 defa daha fazla rakip ceza alanında topa dokunmayı başarmış. Topa daha fazla dokunmanın ve dokunmaya devam etmenin yolu ise kritik bir futbol olgusundan geçiyor: Takımınızın daha az top kaybetmesi. Fenerbahçe'nin %29 topla oynamaya karşın Alanyaspor'u yenmesini sağlayan bu değer olabilir. Çünkü Erol Bulut'un takımı Çağdaş Atan'ın takımına karşı ikili mücadelelerde %52'ye 48 üstünlük kurmuş. Yani daha az oynasa da daha çok kazanmış, kazandığını daha çok tehlikeli bölgeye taşımış ve daha çok gol atmış. İngiliz atasözündeki gibi; basit olan en iyisidir.
Futbol topa sahip olmaya dayalı bir oyun ancak bunun şekli çok önemli. Topa daha fazla sahip olmasanız da topu daha az kaybettiğiniz sürece sorun yaşamıyorsunuz. Aynı zamanda daha kritik yerlerde topla oynamak, kendi sahanızda yapacağınız faydasız paslardan daha önemli. Alanyaspor'da en yoğun pas ilişkisi iki oyuncu arasında kurulmuştu; Caulker ve Tzavellas yani iki stoper. Fenerbahçe'de ise pas ağının merkezinde Ozan Tufan vardı ve en şiddetli pas ağı kurduğu isim sağ hücumcu Enner Valencia oldu. Kişisel görüşüm uzun vadede Çağdaş Atan'ın aklından geçenlerin daha keyifli ve pozitif olduğu yönünde ancak bu uzun vadeye ulaşabilmek için kısa vadede Erol Bulut'un çözümlerini daha değerli buluyorum.
Kaynak: Serkan Akkoyun / TRT SPOR
0 yorum :
Yorum Gönder