Martina Navratilova ve Chris Evert'in 1970'li yıllardaki rekabeti kadın tenisine büyük bir aşama kaydettirdi. İkili kortta her şeylerini ortaya koysa da saha dışındaki dostlukları hiçbir zaman unutulmadı.
Kadınlar tenisinin popülaritesi önceki dönemlerde erkeklerin yanına bile yaklaşamazdı.Kadınlar tenisinin gelişmesi için büyük çaba harcayan Bllie Jean King ve 7 kadın tenisçi 1970 yılında The Virginia Slims Circuit’i kurdu. 1973 yılında Kadınlar Tenis Birliği adını alan bu kuruluş, günümüzdeki adıyla WTA turlarının da temelini oluşturdu.
Stadyumlar artık doluyordu ve kadınlar hak ettikleri ilgiyi görmeye başlamıştı. Chris Evert ve Martina Navratilova arasındaki rekabet ise kadın tenisinin bir üst seviyeye çıkması için gereken her şeyi içinde barındırıyordu.
İki büyük yıldız, üst seviye rekabetleriyle kadın tenisine damga vurdu. Bu ikili, uzun yıllar dünya sıralamasında bir ve ikinci sırada yer aldı. Rekabette Maiden 37, Navratilova 43 kez kazanırken her iki efsane de 18 Grand Slam zaferiyle kariyerlerine nokta koydu.
Bazı yönleri benzerlik taşısa da bu iki oyuncu farklı oyun stilleriyle, tutkularıyla oyuna yeni bir tarz getirdiler.
Navratilova, bitiriciliğinin yanında servislerdeki ve volelerdeki yeteneğiyle öne çıkarken Evert gücüyle ve arka çizgideki başarısıyla göz dolduruyordu.
Chris Evert ile Martina Navratilova ilk kez Ohio’da karşılaştılar. Birkaç yıldır kadınlar tenisinin lider ismi olan Evert, tahtının tehlikeye girdiğini fark etmişti.
16 yaşındaki Navratilova, iki yıl sonra Sovyetler Birliği tarafından işgal edilecek olan ülkesi Çekoslovakya’dan ABD’ye iltica etmişti.
Amerikan kültürüne yabancı olan Martina, yeni kıtanın karbonhidrat ağırlıklı beslenme düzeninden kaynaklı birkaç kilo almıştı.
Fiziksel olarak çok formda olmasa da rakibini çok zorlayan Navratilova, ilk karşılaşmayı kaybetse de backhand’leri ile Evert’i hırpalamayı başardı.
Evert ve Navratilova, henüz tenis dünyasında bırakacakları etkinin farkında değillerdi ancak stadyumlar onların muhteşem mücadelesine şahitlik etmek isteyen taraftarlarca dolduruluyordu.
Tarihte ilk kez Grand Slam baskısını hissedeceklerdi. Bu seviyede oynamanın beraberinde getirdiği mental ve fiziksel baskıya henüz hazır değillerdi.
Beşinci sete uzayan ilk finallerini 1975 Fransa Açık’ta oynadılar ve kazanan taraf Evert oldu. Ancak 1978’de Wimbledon finalinde işler değişti.
Rakibini domine ederek kazanan Navratilova, daha nice zaferlere ulaşacağı kariyerinin ilk kupasını havaya kaldırıyordu.İkili sert zeminde eşit sayıda Grand Slam kazanırken Evert toprakta, Navratilova ise çimde daha başarılıydı. İkilinin rekabetini unutulmaz hale getiren unsurlardan biri de aralarındaki dostluktu.
1975 Roland Garros finalinde Evert, Navratilova’yı finalde yenerek şampiyon oldu. 1976’da ise bu ikili Wimbledon çift kadınlarda birlikte mücadele ederek şampiyon oldu.
Birkaç hafta sonra Navratilova 11 yıllık aranın ardından ülkesi Çekoslovakya’ya gitti. 1986 Federasyon Kupası’nda ABD’yi temsil eden Navratilova, bu seyahatte kendisine Evert’in eşlik etmesini istemişti:
“Haftalar ilerledikçe, zaman yaklaştıkça heyecanım artıyordu. 11 yıl bazen bir ömür gibi, bazen ise dün gibi geliyor. Ülkemde bazı şeyler tıpkı bıraktığım gibi, bazıları ise çok değişmiş, hatırlamakta zorlanıyorum”
Sahada her ikisi de birçok başarıya imza attı.
Saha dışında bazen çiftleriyle birlikte dörtlü olarak zaman geçirdiler. Başarısız ilişkilerin ardından birbirlerini teselli ettiler.
Onların rekabetini tanımlayan kelime şöhret ya da başarı değil, yaşadıkları onca strese ve fikir farklılıklarına rağmen korudukları dostluktur.
Dönemin basketbol yıldızlarından Nancy Liebermann, Navratilova’ya rakiplerine karşı içinde düşmanlık hissi olması gerektiğini söylese de yıldız oyuncu buna pek aldırış etmedi.
Birbirlerini her daim daha iyi olmak için zorlayan ikili, böyle bir rekabet olmasaydı bu kadar iyi olamayacaklarının farkındaydı.
Navratilova, kariyerine nokta koyduktan sonra bu durumu şöyle ifade ediyor:
“Çeşitli turnuvalarda 80 kez karşılaştık. Spor tarihinin en mükemmel rekabetlerinden birinin parçası olduğum için gurur duyuyorum. Sonuç olarak bu ikili insanların her daim ilgiyle izlediği bir rekabet ortaya çıkardı"
Kaynak: TRT SPOR
0 yorum :
Yorum Gönder