UEFA Şampiyonlar Ligi'nin 2019/20 sezonu atılan gol sayısının bolluğu ve çeşitleriyle dikkat çekti. Bu durum futbolun geleceği için tehlike oluşturabilir mi?
UEFA, 2019/20 Şampiyonlar Ligi Teknik Raporu'nu yayınladı. Bayern Münih'in şampiyon olduğu sezonda dikkat çeken detaylar vardı. Aralarında Belçika Milli Takımı Teknik Direktörü Roberto Martinez, İngiltere Milli Takımı Teknik Direktörü Gareth Southgate gibi isimlerin yer aldığı gözlem ekibi tarafından hazırlanan rapor bir nevi günümüz futboluna ışık tutuyor.
Raporun en çok dikkat çeken iki noktası bu yazının konusu: İlk olarak gol sayısındaki artışa ve bu artışın beraberinde getireceği probleme bakacağız. Daha sonra ise gollerin atılma şekillerini göreceğiz. Burada da ülkemizde sıkça eleştirilen bir konunun Şampiyonlar Ligi'nde nasıl vücut bulduğunu görmüş olacağız.
Gol Sayısındaki Artış
Rapora göre Şampiyonlar Ligi'nde atılan gollerde ciddi bir artış var. 119 maçta 386 gol atıldı. Maç başına 3.24 gol ortalamasıyla tüm zamanların en gollü sezonu yaşandı. Tabii bunda Bayern Münih'in payı büyük. Şampiyon 11 maçta tek başına 53 gol kaydetti.
Ancak bu durum analiz ekibine göre beraberinde bir tehlikeyi de getiriyor: Gol atmak için daha fazla atak yapan ve üçüncü bölgede baskı uygulayan takımlar geride büyük boşluklar bırakıyor. Rakip yarı alanda yapılan baskı ve üçüncü bölgede kurgulanan oyun geride büyük risk almak anlamına geliyor. Eski İngiliz futbolcu Phil Neville için bu 'futbolun eğlence yönü' için gerekli. Roberto Martinez ise bu durumu, 'global futbolun yeni trendi' olarak tanımlıyor.
Modern futbolda 'yüksek şiddetli rakip yarı alan presi' popüler oldukça bundan akademiler de etkileniyor. Bu futbolu oynayacak, yüksek tempoya uyum sağlayacak atletik oyuncular yetişirken yeteneğin ikinci plana atılmasından korkuluyor. Artık bir futbolcu diğer arkadaşlarından yavaş olduğu, topu kaptırdığında yeterince iyi pres yapmadığı ya da topla fazla oynadığı için akademilerde 'uygun' görülmeyebilir. Futbolun her zaman yetenekli, sanatçı ruhlu ve tolere edilebilir handikapları olan oyunculara ihtiyaç duyacağını savunanlar için bu durum korkutucu.
Savunmadan pasla çıkma tehlikesi ile henüz baş edememişken, rakip sahada yüksek şiddetli pres yapmaya çalışan takımların geride verecekleri boşlukların sebep olacağı sorunlar da başa bela olabilir.
En çok gol nasıl atıldı?
Duran toplar özellikle 2018 Dünya Kupası'nda ve sonrasında futbolun yeni trendi olma yolundaydı. Hatta pandemi sonrası takımların yeterince hazırlanamaması, duran topları en önemli taktik haline getirmişti. Fakat Şampiyonlar Ligi raporuna göre duran toplardan atılan gollerde ciddi bir düşüş var. Aşağıdaki tabloya göre 2016-2020 arasındaki duran toplardan gelen goller gittikçe azalıyor. Ancak 2018/19 ile 2019/20 arasındaki düşüş dikkat çeken oranda.
Takımların attıkları gollerde, duran topların sayısı. Penaltılar dahil değil.
Duran toptaki düşüşün aksine, akan oyundan gelen gollerin sayısında ise ciddi bir artış var. İlginç olan ise ülkemizde sıkça eleştirilen 'kenar ortaları'nın gollerdeki payının oldukça yüksek olması: Şampiyonlar Ligi'nde geçen sezon atılan gollerin %29.3'lük dilimi kenar ortaları ve cut-back'lerden geldi.
Tabii burada önemli olan ortaların sayısı değil; nereden ve nereye yapıldığı. Bu konuda en yüksek istatistiğin sahibi Liverpool. Maç başına 19.2'lik kenar ortası ile oynuyorlar. Ancak sağ bekleri Trent Arnold, sol bekleri de Robertson; yani dünyanın en isabetli orta yapma oranına sahip oyuncuları. Trent'in 25, Robbo'nun ise 13 isabetli ortası vardı sezon boyunca. Trent ayrıca 77 defa orta denemesi yaparak en çok orta yapan oyuncu oldu.
Biraz önce dediğimiz gibi aslında önemli olan ortaların sayısı değil nereden, nereye yapıldı. Bu konuda da en önemli gösterge Kevin de Bruyne'nin performansı. Manchester City'nin Belçikalı yıldızı ceza alanına en çok isabetli pasları atabilen oyunculardan biri. Ancak onun pasları ceza alanının herhangi bir yerine değil; mutlak suretle penaltı noktası ile kale çizgisi arasına düşüyor. Futbolda 'golden zone' yani altın bölge denilen noktaya yaptığı ortalar ile kenar ortalarını savunulması güç bir hale getiriyor. Bunlara futbolda 'killer ball' yani öldürücü top denmeye başlandı. De Bruyne'nin bu özelliğini 'the King Kevin box' olarak adlandıran milli takım hocası Martinez'i dinleyelim:
"Onun orta yaptığı yere 'Kral Kevin'in Kutusu' diyorum. Burası atak yapan takımın sağ tarafındaki ceza sahası dışında kalan alan. Oyuncular burada genelde adam eksiltmeyi dener ancak Kevin topu arkadaşlarının atak yaptığı boşluğa göndermeyi tercih ediyor. Eğer koşuyu yapan forvetin zamanlaması iyiyse dünyadaki hiçbir savunma oyuncusu bunu durduramaz."
Kevin de Bruyne ve ortaları
Biliyorum, az önce kafanızı kurcalayan bir ifade kullandım: Cut-back. Ne yazık ki Türkçe'de bir karşılığını bulamadım. Belki bu yazıdan sonra buluruz. Karmaşık bir yapısı var. Özetle: Geçiş hücumu yapan bir takımın, iç koridoru kullanarak rakip ceza alanına girdiği pozisyonda, genellikle bindirme yapan bek oyuncusunun çıkardığı topun, geriden ve genellikle ters kademeden gelen bir takım arkadaşı tarafından golle sonuçlandırılması. En iyi cut-back için koridorun kullanılması, hızlı hücum geçişi olması ve golü atan oyuncunun geriden gelmesi gerekli. Bunlar bir arada olmasa da olur. 'Nasıl oluyor bu cut-bak?' diyenler Mislav Orsic'in Atalanta'ya, Bernardeschi'nin Leverkusen'e, Felix'in ve Thomas Partey'in L. Moskova'ya, Robertson'un Salzburg'a attıkları gollere bakabilirler.
Asistlerin ısı haritaları. Atılan gollerin çoğunda top kenardan geriye doğru çıkarılıyor. Oldukça karmaşık bir yapıya sahip olan 'cut back'te bu hamle çok önemli.
Kaynak : Serkan Akkoyun / TRT SPOR
0 yorum :
Yorum Gönder