Penaltılara giden 2007-2008 sezonu Şampiyonlar Ligi finalinde Manchester United karşısında Chelsea kaptanı John Terry'nin, takımına şampiyonluğu getirebilecekken zeminin azizliğine uğradığı talihsiz anın hikayesini birlikte inceleyelim...
İngiltere (Manchester United, Liverpool, Chelsea, Arsenal, Manchester City, Tottenham), İspanya (Real Madrid, Barcelona, Atletico Madrid) ve İtalya'dan (Juventus, Inter, Milan) 12 takım, 19 Nisan gecesi yayınladıkları bir bildiriyle FIFA'dan bağımsız olarak 'Avrupa Süper Ligi'ni kurdu. Yalnızca 48 saat içerisinde başta taraftarlar olmak üzere tüm dünyadan tepki alan oluşum dağılmak durumunda kaldı.
Kısa süreliğine de olsa Şampiyonlar Ligi, büyük bir tehlikeyle karşı karşıya geldi. Tekelleşmek ve pastadan kendisi hariç kimseye pay bırakmak istemeyen Avrupa'nın 12 kulübü, şimdilik amacına ulaşamadı ancak gelecekte neler olur bilinmez. 1955 yılından beri futbolun en önemli organizasyonlarının başını çeken eski ismiyle Avrupa Şampiyon Kulüpler Kupası, (1992 sonrası değişen formatla Şampiyonlar Ligi oldu) günümüze kadar birçok ikonik ana, özel hikayeye sahne oldu.
Bu hafta fotoğrafın hikayesi serisinin 8. bölümünde o özel hikayelerden biri olan; 2007-2008 Şampiyonlar Ligi finalinde Manchester United ve Chelsea'nin (Avrupa Süper Ligi'nin kurucu iki ekibi) karşı karşıya geldiği ve Mavilerin kaptanı Terry'nin, takımına şampiyonluğu getirebilecekken kullandığı penaltı sırasında zeminin azizliğine uğradığı talihsiz anın hikayesini birlikte inceleyelim...
Rus milyarder Roman Abramoviç'in kulübü satın aldıktan sonra yaptığı yatırımlar, 2004-2005 sezonunda Chelsea'yi Jose Mourinho yönetiminde Premier Lig'de tam 50 sene sonra ilk kez şampiyonluğa ulaştırmıştı. Bir sonraki sezonu da ligde yine Mourinho liderliğinde zirvede bırakan Maviler'de yeni hedef, tarihlerinde ilk kez futbolun en büyük organizasyonlarından birisi olan Şampiyonlar Ligi'ni müzelerine götürmek oldu.
Chelsea 2007/2008 sezonuna istenilen başlangıcı yapamadı ve yönetimle sorun yaşayan Mourinho ile yollar ayrıldı. Kulübü 50 sene sonra ligde iki sezon üst üste şampiyon yapan Mou'nun yerine İsrailli deneyimli teknik adam Avram Grant getirildi. Öte yandan Premier Lig'deki 2 yıllık Chelsea hegemonyasına 2006-2007 sezonunda son veren Manchester United'ın başında Ada futbolunun efsanesi ise Sir Alex Ferguson vardı.
Deneyimli hoca, Kırmızı Şeytanlar'ın başında 21. sezonunu geçiriyordu. Premier Lig'in, hatta Avrupa'nın en iyi kadrolarından birine sahip olan United, tüm kulvarlarda zirveyi hedefliyordu. Nitekim hem Community Shield'de, hem ligde, hem de Şampiyonlar Ligi'nde Chelsea'nin karşısına çıkacak rakip hikayenin sonunda aynı olacaktı: ManU...
İki ekip ilk olarak yeni sezon öncesi 5 Ağustos 2007'de oynanan Community Shield finalinde karşı karşıya geldi. Normal süresi 1-1 berabere biten maçı ManU penaltılar sonucu 4-1 kazandı ve Chelsea ile olan ilk randevusunu kazandı. Heyecan fırtınası şeklinde geçen 38 haftalık lig maratonunda ise üstünlük kuran taraf son hafta belli oldu. Her iki takımın da 84 puanla girdiği 38. hafta maçlarında Chelsea, 11 Mayıs 2008'de oynanan mücadelede sahasında Bolton ile 1-1 berabere kaldı.
Aynı dakikalarda Wigan Athletic deplasmanında boy gösteren Manchester United ise karşılaşmayı 2-0 önde kapattı ve 87 puana ulaşarak arka arkaya ikinci kez olmak üzere toplamda 17. şampiyonluğunu ilan etti. İki ekibin uzun soluklu ikinci karşılaşmasından da önde ayrılan Sir Alex Ferguson'un öğrencileri oldu. Son olarak bir de hem Manchester United'in hem de Chelsea'nin 2007/2008 sezonundaki Şampiyonlar Ligi serüvenine göz atalım...
Chelsea, yer aldığı B Grubu'nu Schalke 04, Rosenborg ve Valencia'nın önünde 3 galibiyet 3 beraberlikle topladığı 12 puanla lider bitirdi. Son 16 turunda Yunan temsilcisi Olimpiakos ile eşleşen Chelsea, deplasmandaki ilk maçtan 0-0'lık beraberlikle ayrıldı. Stamford Bridge'de oynanan müsabakayı 3-0 gibi farklı bir skorla kazanan Maviler, adını çeyrek finale yazdırdı.
Son 8'de rakip ülkemiz ekiplerinden Fenerbahçe oldu. Başarılı geçen ve Inter'in ardından 2. sırada tamamladığı grup aşamasının ardından son 16 turunda da Sevilla'yı müthiş iki karşılaşma sonrası penaltılarla eleyen sarı lacivertliler, 1-0 geriye düştüğü mücadelede Chelsea'ye Kadıköy'ü dar etti. Maçı 2-1 kazanan temsilcimiz, rövanş öncesi İngiltere'ye avantajlı bir skorla gitti.
Stamford Bridge'de oynanan müsabakada henüz 3. dakikada Ballack'ın duran topta yaptığı kafa vuruşuna engel olamayan Fenerbahçe, çok erken geriye düştü. Chelsea kalesini koruyan takımın 2. kalecisi Cuducini, 25. dakikada sakatlandı ve oyuna 3. kaleci Hilario girdi. Maçın kalan kısmında oyuna ortak olan temsilcimiz, özellikle ikinci yarıda mücadele 1-0 Chelsea lehine giderken önemli pozisyonlar buldu.
Mavilerin 3. kalecisi Hilario önce Gökhan Gönül'ün vuruşunu son anda çizgiden çıkardı, sonra da Kazım'ın uzaktan etkili şutunu zorlukla çeldi. Belki de turu ve yarı finali getirecek pozisyonlarda temsilcimiz aradığı golü bulamayınca, büyük turnuva tecrübesi çok fazla olan Chelsea 87'de Lampard ile bir kez daha Fenerbahçe ağlarını sarstı ve adını yarı finale yazdırdı.
2007-2008 Şampiyonlar Ligi Yarı Finali'nde son 4 takımın 3'ü İngiliz ekibiydi. Bu turda Liverpool ile eşleşen Chelsea, deplasmandaki ilk maçta uzatma dakikalarında Riise'nin kendi kalesine attığı golle 1-1'i yakaladı ve avantajı elde etti. Rövanş maçında da normal süre 1-1'lik eşitlikle sona erdi. Uzatmalar karşılıklı atılan gollerle 3-2 Chelsea'nin üstünlüğüyle bitti ve Maviler adını tarihinde ilk kez Şampiyonlar Ligi finaline yazdırdı.
ManU'nın finale gelen yoluna da kısa bir bakış atalım. Roma, Sporting, Dynamo Kyiv'in bulunduğu F Grubu'nu 5 galibiyet ve 1 beraberlikle namağlup bir şekilde zirvede tamamlayan Manchester United, son 16 turunda Lyon ile eşleşti. Fransa'daki ilk maç karşılıklı atılan gollerle 1-1 sona erdi. Old Trafford'daki rövanş maçını Ronaldo'nun golüyle 1-0 kazanan ManU, zor da olsa adını çeyrek finale yazdırdı.
Son 8'de İtalya'nın köklü kulübü Roma ile karşı karşıya gelen Kırmızı Şeytanlar, rakibini deplasmanda 2-0, sahasında ise 1-0 olmak üzere toplamda 3-0 mağlup etti. Zor geçmesi beklenen eşleşmede üstün bir futbol oynayan ve adını rahat bir biçimde Şampiyonlar Ligi Yarı Finali'ne yazdıran Manchester United'ı bir sonraki turda bekleyen rakip ise İspanyol devi Barcelona oldu.
Dönemin en iyi kadrolarından birine sahip olan Katalan temsilcisi karşısında Nou Camp'ta iyi bir mücadele gösteren ManU, henüz 3. dakikada yıldız ismi Cristiano Ronaldo ile bir de penaltı kaçırmasına rağmen maçı 0-0 beraberlikle tamamladı ve evine avantajlı döndü. Old Trafford'da Scholes ile 14. dakikada öne geçen ve maç sonuna kadar üstünlüğünü koruyan Ferguson'un talebeleri, Şampiyonlar Ligi'nde zafere ulaştıkları 98/99 sezonundan sonra ilk kez finale çıkma başarısı gösterdi.
Tarihler 21 Mayıs 2008'i gösteriyordu. 2007-2008 sezonu Şampiyonlar Ligi finalinde Rusya'da, Lujniki Stadyumu'nda iki İngiliz devi karşı karşıya geliyordu. ManU'da hedef 10 yıl sonra tekrar yeşil sahaların en büyük futbol organizasyonlarından birinde tekrar zirveye çıkmaktı. Abramovic'in finanse ettiği Chelsea ise tarihindeki ilk Devler Ligi şampiyonluğuna ulaşma amacındaydı.
Kağıt üzerinde favori Manchester United olarak gözüküyordu. Bunun birkaç nedeni vardı; kadro kalitesi, deneyim ve psikolojik üstünlük gibi... Özellikle yine mayıs ayında Premier Lig'de son maçta şampiyonluğu ManU'ya kaybeden Chelsea için bu final çok daha önemli bir hal almıştı. Çünkü sezon başında oynanan Community Shield'de de United ekibine yenilerek sahadan eli boş ayrılmıştı.
Maça iyi başlayan taraf da Manchester United oldu. 26'ncı dakikada Brown'un ortasına takımın yıldızı Cristiano Ronaldo çok net bir kafa vuruşu yaparak topu ağlara gönderdi ve takımını 1-0 öne geçirdi. Sonraki süreçte oyuna dengeyi getiren Chelsea 45. dakikada devre bitmeden başarılı orta sahası Lampard ile biraz şanslı bir pozisyonda olsa da golü buldu ve ilk yarı 1-1 berabere sona erdi.
Karşılıklı ataklarla devam eden ikinci yarıda takımlar daha kontrollü bir oyun ortaya koydu. Sonuçta tek maçta şampiyon belli olacaktı, rövanşı yoktu ve yenilen bir golün bedeli ağır olabilirdi. Genelde oyuncular uzaktan şutlarla her iki kalede de tehlike oluşturmaya çalıştı. 77'de Ferdinand'ın Malouda'yı yere düşürdüğü pozisyonda bana göre net bir penaltısı verilmeyen Chelsea, 78. dakikada öne geçme fırsatına çok yaklaştı ancak Drogba'nın ceza sahası dışından etkili vuruşu direkten döndü.
İkinci yarıda gol sesi çıkmayınca mücadelenin 90 dakikası Ronaldo ve Lampard'ın karşılıklı golleriyle 1-1 berabere sona erdi. Uzatma devresine Chelsea hızlı başladı. 94. dakikada Ballack'ın pasında penaltı noktasının yakınında topla buluşan Lampard, sol ayağıyla vuruşunu yaptı ancak top bu kez de üst direkten döndü. 100. dakikada gole yaklaşan taraf ManU oldu. Evra'nın pasında boş kaleye tek vuruş yapan Giggs'in topunu kaptan John Terry son anda kornere çeldi.
Uzatmanın ikinci devresinde ise maçın artık son anlarına yaklaşmanın verdiği stresle oyun iyice gerildi. 115. dakikada her iki takım oyuncuları birbiriyle fiziki tartışmalara girdi ancak Drogba'nın Vidic'e tokat atması sonucu Chelsea'nin yıldız golcüsü direkt kırmızı kart gördü. Böylelikle Maviler hem takımın en büyük golcüsünü kaybetti hem de son dakikaları yaklaşan uzatmalarda önemli penaltıcılarının birinden oldu.
Drogba'nın oyundan ihracı sonrası başta patron Abramovic olmak üzere tüm takımda moraller bozuldu ancak maç artık penaltılara gitmişti. İlk vuruşları kullanan Tevez ve Ballack ağları sarsmayı başardılar. İkinci penaltılarda Carrick ile Belletti de hata yapmadılar ve eşitlik bozulmadı. ManU'da üçüncü penaltı için topun başına takımın yıldızı Ronaldo geldi. O ana kadar Şampiyonlar Ligi'nde 9 golü bulunan ve krallık yarışında zirvede olan Cristiano, final penaltısında kaleci Petr Cech'i geçemedi.
Yarı finaldeki Barcelona maçından sonra Ronaldo, kullandığı ikinci kritik penaltıyı da gole çeviremedi ancak finaldeki vuruşunun telafisi olmayabilirdi. Chelsea'nin 3. penaltısını kullanan Lampard golü buldu ve avantajı Mavilere geçirdi. Sonrasında sırasıyla Owen Hargreaves, Ashley Cole ve Nani penaltılarını gole çevirdi. Kaptan John Terry'nin kullanacağı penaltı öncesi durum 4-4'tü.
Terry'nin vuruşunu gole çevirmesi demek, Avram Grant'ın öğrencilerinin tarihlerinde ilk kez Chelsea'ye Şampiyonlar Ligi kupasını getirmesi demekti. Moskova'da maç boyunca yağan yağmur, penaltılarda şiddetini iyiden iyiye arttırmıştı. Mavilerin kaptanı topu beyaz noktaya yerleştirdi, adımladı. Tam vuruşunu yapacağı sırada zeminin ve çimin azizliğine uğradı. Kaleci Van der Sar'ı ters köşeye yatırmasına rağmen ayağı kayan Terry, topu direğe nişanladı.
Kaçan çok büyük bir fırsattı. Terry, uzun süre düştüğü yerden kalkamadı ve büyük hayal kırıklığına uğradı. United sonraki iki penaltısını Anderson ve Giggs ile gole çevirdi. Kalou Chelsea adına yaptığı vuruşta meşin yuvarlağı ağlarla buluştururken, bir dönem Fenerbahçe'de de oynayan Anelka, Hollandalı kaleciyi geçemedi. Penaltılar sonucu maçı 7-6 kazanan Manchester United, 10 yıl sonra Şampiyonlar Ligi'nde tekrar zafere ulaştı. Penaltıyı kaçıran bir başka isim olan Ronaldo'nun, gelen şampiyonluk sonrası döktüğü gözyaşları birçoğumuzun hafızasındadır.
Chelsea'de ise en büyük yıkımı kaptan John Terry yaşadı. Gözyaşlarını tutamayan Terry'i ilk teselli eden de Mavilerin teknik patronu Grant oldu. Şampiyonluğun kaybedilmesinde sorumluluğu en az Terry kadar olan Anelka unutulmuştu bile. Hafızalarda kalan Terry'nin kaçırdığı penaltı oldu. Tıpkı 94 Dünya Kupası finalinde İtalya'yı oraya kadar taşıyan Baggio'nun hafızlarda kalan son penaltısı gibi...
Hiç konuşulmuyor ancak Şampiyonlar Ligi finalinin kaybedilmesinde 115. dakikada gördüğü sorumsuz kırmızı kartla Didier Drogba'nın da payı olduğunu düşünüyorum. Çünkü finalde Chelsea'yi çalıştıran Avram Grant, ilerleyen yıllarda verdiği bir röportajda John Terry'nin normal şartlarda Mavilerin penaltı atanlar listesinde yer almadığını açıkladı. Ancak Drogba kırmızı kart görünce Terry'i listeye eklemek durumunda kaldıklarını belirten Grant, beşinci penaltıcının normal planda Salomon Kalou olduğunu ifade etti.
Hikayeyi biraz ileri saracak olursak Mavilerin yıldızı Drogba'nın, 2008 finalindeki hatasını 2012'de telafi ettiğini göreceğiz. Drogba, 2012 Şampiyonlar Ligi finalinde 1-0 geriye düştükleri Bayern karşısında 89'da attığı golle maçın uzatmalara gitmesini sağlamıştı. Bununla da yetinmeyen Fildişi Sahilli yıldız golcü, penaltı atışlarında da 5. vuruşu ağlarla buluşturarak Chelsea'nın tarihindeki ilk ve tek Şampiyonlar Ligi şampiyonluğunun gelmesinde çok kritik rol almıştı.
Yarı final maçında Barcelona karşısında kırmızı kart gören Terry, 2012 finalinde yer almamasına rağmen kaptan olarak kupayı kaldıran isim olmuştu. John Terry'nin yıllar sonra verdiği bir röportaj ise oldukça ilginç bilgileri barındırıyor. Mavilerin kaptanı, 2008'deki Şampiyonlar Ligi finalinden önce 2 hafta boyunca yapılan penaltı antrenmanlarında panenka vuruşunu çalıştığını ifade etti.
Kim bilir; eğer John Terry şampiyonluğu getirebilecek 5. penaltıda aklında olan ve iki hafta üzerinde çalıştığı A planına sadık kalsaydı, bu hikayenin sonu çok farklı olabilirdi...Fotoğrafın hikayesi serisi 1. bölüm: Ben tek, siz hepiniz (Diego Armando Maradona)
Fotoğrafın hikayesi serisi 2. bölüm: Futbolun kalbimi kırdığı gün (Roberto Baggio)
Fotoğrafın hikayesi serisi 3. bölüm: Forması paylaşılamayan yıldız (Thierry Henry)
Fotoğrafın hikayesi serisi 4. bölüm: Dünya Kupası'nın son altın golü (İlhan Mansız)
Fotoğrafın hikayesi serisi 5. bölüm: Son dans, son şut (Michael Jordan)
Fotoğrafın hikayesi serisi 6. bölüm: Futbolun beyefendisinin hazin sonu (Andres Escobar)
Fotoğrafın hikayesi serisi 7. bölüm: İftarda başladı, sahurda bitti (Eskişehirspor - Göztepe)
Kaynak : Emre Akdemir - TRT SPOR
0 yorum :
Yorum Gönder