Naim Süleymanoğlu'nun, 1988 Seul Olimpiyatları'nda kendi ağırlığının (60 kg) tam 3 katından 10 fazlasını kaldırarak halterde bunu başaran ilk ve tek kişi olduğu unutulmaz anın hikayesini, öncesini ve sonrasını tekrar hatırlayalım...
Tıpkı 2020 Avrupa Futbol Şampiyonası gibi geçtiğimiz sezon koronavirüs sebebiyle ertelenen bir başka büyük organizasyon olan 2020 Tokyo Yaz Olimpiyatları, 23 Temmuz Cuma günü Covid-19 gölgesinde olsa da yapılan görkemli açılış töreniyle başladı. 18 branşta 108 sporcunun ülkemizi temsil edeceği dev organizasyon, TRT farklıyla günbegün sporseverlerle buluşacak.
Bugüne kadar yalnızca dünya savaşları döneminde yapılmayan yaz olimpiyatları, her ne kadar geçtiğimiz yıl pandemi nedeniyle 2021'e ertelense de Tokyo'daki durum bu sene de pek iç açıcı değil. Birçok spor organizasyonu gibi 5 kıtadan binlerce ismin madalya mücadelesi verdiği Tokyo 2020 de Covid-19 gölgesinde ve ilk kez seyircisiz geçiyor.
Ancak yine de tek bir amaç var, kendi ülkenin bayrağını göndere çekip, ulusal marşını tüm dünyaya dinletmek. Bizler de bu hafta fotoğrafın hikayesinde 3 farklı olimpiyatta ülkemize altın madalya getiren, onlarca kez rekor kıran milli haltercimiz Naim Süleymanoğlu'nun, 1988 Seul'de kendi ağırlığının (60 kg) 3 katından 10 fazlasını kaldırarak bunu başaran ilk ve tek kişi olduğu unutulmaz anın hikayesini, öncesi ile sonrasını tekrar hatırlayacağız...
1988 Seul'e gelmeden önce Naim Süleymanoğlu'nun, hikayesindeki "dünyanın yükü omuzlarında" kısmına bir bakalım. Naim Süleymanoğlu, yalnızca tüm zamanların gördüğü en büyük haltercilerden birisi-bize göre en büyüğü- değil, aynı zamanda Türk tarihi için de çok çok çok önemli bir figür. 1967 yılında Bulgaristan'da Türkler'in yoğunlukta olduğu bir yerleşke olan Mestanlı'da dünyaya gelen Naim, küçük yaşlarda önemli başarılara imza attı.
15 ve 16 yaşında rekorları altüst ederek şampiyonluklar yaşayan ve halter tarihinin en genç dünya rekortmeni unvanını alan Naim, yine 16 yaşında 1984 yılında silkme kategorisinde vücut ağırlığının tam üç katını kaldırdı ve bunu başaran ikinci halterci olarak tarihe geçti. Naim'in başarılarının ardı arkası kesilmedi ve sporcu çok genç yaşlarda isminden söz ettirmeyi başardı.
1984, 1985 ve 1986'da dünyada yılın haltercisi seçilen Naim, 1984 Los Angeles Olimpiyatları'na Bulgaristan'ın da Sovyet'lerle ABD'yi boykotuna katılması nedeniyle katılamadı. Doğup büyüdüğü Bulgaristan adına yarışan ve rekorlar kıran Naim için kırılma noktası, komünist partinin Türklere karşı uyguladığı baskı politikası oldu. "Soya dönüş" projesiyle Bulgaristan'da yaşayan Türklerin, Türk isimleri taşıması yasaklandı ve vatandaşlarımıza adlarını değiştirme noktasında zorlandı.
Tabi bu baskıların, Bulgaristan'da yaşayan Türklerin asimile edilme çabalarının dünyaya gösterilmesi gerekiyordu. Bunu başarabilecek en güçlü figür de hükümetin ismini değiştirdiği rekortmen halterci Naim Süleymanoğlu'ndan başkası değildi. Naum Shalamanov adıyla Bulgaristan adına mecburi olarak yarışan Naim'in aklında baskılardan kurtulup, memleketi Türkiye'ye kaçma fikri gün geçtikçe daha da yer etti.
2019 yılında yayınlanan Cep Herkülü: Naim Süleymanoğlu filminde de çok güzel bir şekilde anlatılan kaçış hikayesini kısaca tekrar hatırlayalım. Tam bir yıl öncesinden planlayıp, Türk yetkililerle şifreli yazışmalar yapan Naim, 1986'da Melbourne'de düzenlenen Dünya Halter Şampiyonası'nda da zafere ulaştıktan sonra kutlamalar sırasında bir anlık boşluktan yararlanıp kafileden kaçıyor.
Daha fazla Naum olarak yaşamak ve Bulgaristan adına yarışmak istemeyen efsane ismin kaçışı bir süre daha zaman zaman ev değiştirerek devam ediyor. Sonrasında mesele büyükelçiliğe iletiliyor ve devreye bizzat dönemin başbakanı Turgut Özal giriyor. Özal'ın girişimleriyle Naim önce Londra’ya, ardından özel uçakla İstanbul’a ve son olarak da Ankara’ya getiriliyor.
Memlekete adım attıktan sonra ilk işi yeri öpmek olan Naim'in bu kaçış hikayesi iki ülke arasında diplomatik krize yol açtı. Bu nedenle Bulgarlar, Naim'in uluslararası şampiyonalara ay yıldızlı forma ile katılmasına müsaade etmedi. Bunun üzerinde Türkiye, Uluslararası Halter Federasyonu'na başvuru yaptı ve devreye yine Cep Herkülü'nü manevi oğlu olarak gören Turgut Özal girdi.
Örtülü ödenekten Bulgaristan'a 1 milyon dolar ödenerek gerekli izinler alındı ve Naim, Türkiye adına müsabakalarda artık yarışabilecekti. Yakın zamanda Naim'in ülkemizi temsil edeceği en önemli organizasyon olarak 1988 Avrupa Şampiyonası ve Seul Olimpiyatları vardı. Avrupa'da zirveye ulaşan ve moral depolayan Naim'in olimpiyatta yakalayacağı başarı, Bulgaristan'da Türkler'e yapılan zulmün bütün dünyaya gösterilmesi için çok büyük önem taşıyordu.
Naim'in göstereceği performans ve kıracağı rekorlar, dış basının tüm ilgisini doğal olarak sporcunun üzerine çekecekti. Bulgaristan'da yaşayan Türklerin de en büyük umudu Naim'in seslerini duyurabilmesi ve baskı politikasından kurtulabilmeleriydi. Nitekim 60 kiloda yarışan Cep Herkülü, 1988 Seul'deki henüz ilk hakkında koparmada tam 145 kiloyu kaldırdı ve olimpiyat rekoru kırdı.
İkinci denemesinde bu kez 150.5 kiloyu kaldıran Naim, olimpiyat rekorunu geliştirdi ve bir de üstüne dünya rekorunun sahibi oldu. Üst üste rekorları kıran başarılı ismin bir sonraki denemesi ise 152.5 kilo oldu. Bu ağırlığı da rahat bir şekilde kaldırmayı başaran Naim, kendi rekorlarını tekrar ve tekrar kırmayı başardı ve geliştirdi. Cep herkülü, henüz ilk kaldırışında zaten altın madalyayı garantilemişti...
Ancak onun daha dünyaya söyleyecek sözü vardı. Rekor üstüne rekor kırarak tüm ilgiyi üstüne çekmeyi başardı. Öyle ki Bulgaristan'ın en sağlam haltercilerinden olan ve karşısına çıkarılan Topourov'a koparmada tam 15 kilo fark atarak mesajı gereken yere en iyi şekilde vermişti. Naim'in omuzlarında olan Ay yıldızlı şanlı bayrağımızın ve Türk soydaşlarımızın yükü, az da olsa hafiflemişti.
Şimdi sırada silkme kategorisi vardı. Naim Süleymanoğlu'nun rüştünü tekrar ispatlaması ve dünyaya ne kadar özel bir sporcu olduğunu göstermesi gerekiyordu. İlk hakkında 175 kiloyu deneyen Naim, çok rahat bir şekilde kaldırışını gerçekleştirdi ve 60 kilo silkmede olimpiyat rekoru kırdı. Naim, o kadar kendinden emin ve rahattı ki hem koparmada hem silkmede daha ilk kaldırışlarında zaten altın madalyayı garantiledi.
Tıpkı koparmada olduğu gibi Naim'in yine durmaya niyeti yoktu. Rekorlarına devam etme amacında olan Cep Herkülü, bir sonraki kaldırışında bu kez ağırlığı 188.5 kiloya çıkardı. İlk kaldırışına göre biraz zorlansa da kısa zamanda toparlayan Naim, 188.5 kiloyu da omuzladı ve silkmedeki dünya rekorunun da sahibi oldu. Ağırlığının 3 katından 8.5 kilo fazlasını kaldıran Naim'i bu da kesmedi...
O belki de halterin gelmiş geçmiş en büyük sporcusu... Yalnızca Türk olduğu ve Türkler'in meşru hakkını savunduğu için değil, sportif anlamda başardıklarıyla da Naim Süleymanoğlu, çoğu otoriteye göre halter tarihinin en iyisi, aynı zamanda olimpiyatların da... Koparmada, silkmede ve toplamda altın madalyayı garantileyen Naim'in son hedefi ise kırılması zor bir rekora imza atmaktı.
Ağırlığının 3 katından 10 fazlası... 60 kilo kategorisinde yarışan Naim için bu tamı tamına 190 kiloyu omuzlamak demekti. 188.5 kiloyu biraz zorlansa da başarıyla kaldırdıktan sonra 190'ın da Naim için ulaşılamaz bir rakam olmadığı aşikardı. Ancak aynı gün içerisinde daha önce önce koparmada sonra silkmede 5 farklı başarılı kaldırış yapmıştı ve yorgunluk etkeni de vardı.
Naim her zamanki gibi konsantre oldu, nefesiyle saçlarını uçurdu ve uyarı zilinin ardından halteri kaldırmak için pozisyonunu aldı. Önce sağ, sonra da sol elini yerleştirdi, nefes kontrolünün ardından tek hamlede 190 kiloyu omuzladı. Zor da olsa ayağa kalktı ve saniyeler içerisinde yukarı doğru atışını gerçekleştirerek başarılı bir şekilde dengesini sağladı. Naim Süleymanoğlu, bu kaldırışıyla Seul'de bir kez daha tarihe geçmeyi başardı.
Kaldırış sonrası klasik sağ yumruğu havada zafer pozunu veren Naim, Türk halkına en büyük mutluluğu getiren kişi oldu. Böylelikle ülkemize güreş dışında farklı bir branşta olimpiyatlarda ilk altın madalyayı kazandıran isim de olan Cep herkülü, öyle bir sükse yaptı ki bu performansı sonrasında dünyanın en saygın haber ve politika dergilerinden biri olan Time'a kapak dahi oldu.
Tarihte eşi benzeri görülmemiş ezici bir üstünlükle koparma ve silkmede 342.5 puana ulaşarak, toplamda da dünya rekoru kıran Naim; en yakın rakibi Bulgar Topourov'a hem koparmada hem silkmede 15, toplamda ise 30 fark attı. Bu gerçekten tarihin en özel bireysel sporcu performanslarından biriydi. Basının ve dünyanın ilgi odağı haline gelen, Time Dergisi kapağını süsleyen Naim, artık amacına ulaşmıştı.
Naim artık bütün dünyanın tanıdığı bir yıldızdı ve Seul performansından sonra herkesin dikkati, Naim'in sürekli altını çizdiği Bulgaristan'ın Türklere uyguladığı baskı politikasına döndü. Cep herkülünün Türkiye'ye iltica etmesiyle başlayan hikaye, müthiş bir başarıya dönüştü. Bulgarlar ise Türklerin Naim'i iyi bir şekilde eğitemeyeceğini ve bu yeteneğin deyim yerindeyse çürüyüp gideceğini iddia ediyorlardı...
İçinde onlarca farklı mesajı barındıran ve bir nevi Bulgaristan'da yaşayan Türklerin gördüğü zulme ışık tutarak onları çözüme ulaştıran Naim Süleymanoğlu'nun, 1988 Seul Olimpiyatları performansı sonrası çizdiği yol da onun ne kadar büyük bir şampiyon olduğunun bir başka kanıtıydı. Seul'ü 6 dünya 9 olimpiyat rekoru kırarak 3 altın madalyayla geride bırakan Naim, aynı başarıyı 92 Barselona, 96 Atlanta Olimpiyatları'nda da 3'er altın madalya kazanarak tekrarladı.
Yedi kez dünya şampiyonu olan ve kırk altı dünya rekoru kıran Naim, çoğu otoriteye göre halter tarihinin görmüş olduğu en büyük sporcu. Tabi bizim için yeri çok ayrı. Yalnızca başarıyı ve kariyeri seçmeyip, soydaşlarının çektiği zulmü tüm dünyaya duyuran, nam-ı diğer "Dünyaları kaldıran adam"... Naim'in yükü ve misyonu bir haltercinin kaldırması gerekenden çok daha ağırdı. O da bu yükü en güzel şekilde omuzladı ve kaldırdı...
2017 yılında aramızdan ayrılan büyük sporcumuzu saygı, sevgi ve rahmetle anıyoruz. Efsane isme dair çok daha detaylı bilgileri TRT SPOR youtube kanalında anısına yayınlanan mini belgesellerde bulabilirsiniz. Onlardan birinde Naim'e "iyi ki" ve "keşke" dediği olaylar sorulduğunda efsanenin verdiği cevaplar oldukça manidardı.
"İyi ki halteri seçmişim" diyen Naim, "Keşke isimlerimizi değiştirmeselerdi ama o da iyi oldu ki Türkiye'ye geldik." yanıtıyla hislerimize tercuman oluyor. İyi ki halteri seçtin, iyi ki o cesareti gösterdin, iyi ki soydaşlarının sesi oldun ve iyi ki Naim Süleymanoğlu olarak kalıp ismini bir Türk olarak halter tarihine altın harflerle yazdırdın...Fotoğrafın hikayesi serisi 1. bölüm: Ben tek, siz hepiniz (Diego Armando Maradona)
Fotoğrafın hikayesi serisi 2. bölüm: Futbolun kalbimi kırdığı gün (Roberto Baggio)
Fotoğrafın hikayesi serisi 3. bölüm: Forması paylaşılamayan yıldız (Thierry Henry)
Fotoğrafın hikayesi serisi 4. bölüm: Dünya Kupası'nın son altın golü (İlhan Mansız)
Fotoğrafın hikayesi serisi 5. bölüm: Son dans, son şut (Michael Jordan)
Fotoğrafın hikayesi serisi 6. bölüm: Futbolun beyefendisinin hazin sonu (Andres Escobar)
Fotoğrafın hikayesi serisi 7. bölüm: İftarda başladı, sahurda bitti (Eskişehirspor - Göztepe)
Fotoğrafın hikayesi serisi 8. bölüm: En olmadık anda zeminin azizliğine uğramak (John Terry)
Fotoğrafın hikayesi serisi 9. bölüm: Fotoğrafın hikayesi: Kerem Tunçeri x 10
Fotoğrafın hikayesi serisi 10. bölüm: 44 yıl sonra gelen dramatik şampiyonluk (Sergio Agüero)
Fotoğrafın hikayesi serisi 11. bölüm: "Selçuk geliyor, gol de geliyor" (Selçuk İnan)
Fotoğrafın hikayesi serisi 12. bölüm: " EURO 2008'de talihimizin döndüğü anların ilki" (Arda Turan)
Fotoğrafın hikayesi serisi 13. bölüm: " Avrupa Şampiyonası'nın en geç golü " (Semih Şentürk)
Kaynak : Emre Akdemir - TRT SPOR
0 yorum :
Yorum Gönder