11 Temmuz 2021 Pazar

Ronaldo'dan Avrupa şampiyonluğu taktikleri

EURO 2016 finalinin henüz 25. dakikasında sakatlanıp oyundan çıktıktan sonra Fernando Santos ile beraber Portekiz'i kenardan yöneten Ronaldo'nun, şampiyonluğa antrenör olarak katkı verdiği ikonik anın hikayesini birlikte hatırlayalım...

TRT ekranından 1 aydır futbolseverlerle buluşan dev organizasyonun finaline artık saatler kaldı. Ay yıldızlı milli takımımızın da bulunduğu A Grubu'nu 3'te 3 yaparak lider tamamlayan, sonraki turlarda da sırasıyla Avusturya, Belçika ve İspanya'yı saf dışı bırakan İtalya; 6 maçta kalesinde yalnızca bir gol görerek finale yükselen İngiltere ile Wembley Stadyumu'nda karşılaşacak.

33 maçlık yenilmezlik serisi yakalayan ve Mancini liderliğinde müthiş bir grafik çizen İtalya ile oyunun hem hücum hem de savunma yönünü muazzama yakın oynayan İngiltere, kupa için kıyasıya yarışa girecek. Avrupa futbolunun ülkeler bazında en büyük kapışması olan bu mücadele, 22.00'dan itibaren TRT 1, TRT 4K ve trtizle.com'dan naklen yayınlanacak.


11 TEMMUZ 2021 PAZAR


22:00
İtalya - İngiltere
Avrupa Futbol Şampiyonası Final top_futbol TRT 1
22:00
İtalya - İngiltere
Avrupa Futbol Şampiyonası Final top_futbol İdman TV
22:00
İtalya - İngiltere
Avrupa Futbol Şampiyonası Final top_futbol İctimai TV

Bizler de bu hafta fotoğrafın hikayesi serimizde son Avrupa Şampiyonası finalinde akıllara kazınan bir anı inceleyeceğiz. 5 golle EURO 2020'nin Patrik Schick ile beraber gol krallığı listesinde zirvede yer alan Cristiano Ronaldo'nun (4 gollü Harry Kane takipte), 2016 Avrupa Futbol Şampiyonası finalinin henüz 25. dakikasında sakatlanıp maçtan çıktıktan sonra Fernando Santos ile beraber Portekiz'i kenardan yönettiği ve ülkesinin kupaya ulaşmasına antrenör olarak katkı verdiği ikonik anın hikayesini birlikte hatırlayalım...

Cristiano Ronaldo, futbol tarihinin en iyi futbolcularından birisi. Buna hiç şüphe yok. Hatta kimileri için en iyisi. Ancak aynı dönemde rekabet ettiği isim Messi olunca, Ronaldo'nun da ulaşılması güç kariyerinde Arjantinli yıldıza nazaran fark yaratabilmesi için ülkesi Portekiz'le de zafere ulaşması gerek yorumları yapılıyordu.

Benzer ifadeler Messi'nin Maradona'dan daha iyi olduğunu kabul ettirebilmesi için Arjantin'le Dünya Kupası kazanması gerektiğini savunanlar tarafından da hala dile getiriliyor. Nitekim Ronaldo'dan önce bu şans Messi'nin ayağına 2014 Dünya Kupası finalinde geldi. Ancak Arjantin uzatmalarda Almanya'ya kaybetti ve Messi, Maradona'dan daha iyi olduğunu herkese kanıtlama fırsatını tepti.

Üstüne bir de 2015 ve 2016 yıllarında Güney Amerika'nın ülkeler bazında en büyük organizasyonu olan Copa America finalinde Şili'ye art arda 2 kez mağlup olan takımın kaptanlığını yapan Messi, milli takımı bırakma noktasına kadar gelmişti.

Ronaldo ise henüz 19 yaşında ülkesiyle Avrupa Şampiyonu olmanın eşiğine gelmişti. Portekiz'in ev sahipliğinde düzenlenen turnuvada Figo, Deco, Carvalho gibi yıldızlara sahip takımla finale yükselen Ronaldo'ya; Avrupa Futbol Şampiyonası tarihinin en sürpriz kazananlarından olan Yunanistan engel oldu. Sonraki büyük turnuvalarda ise Portekiz uzun süre final göremedi ta ki EURO 2016'ya kadar.

2004'te 19 yaşında genç bir yıldız adayı olan Ronaldo, 2016'da ise defalarca kulüp düzeyinde en önemli kupaları kazanmış, gol krallıkları yaşamış ve yılın en değerli futbolcusu ödülüne Messi'yle birlikte abone olmuş bir süperstar olarak turnuvaya adım attı. Takım kaptanlığını da üstlenen Ronaldo'nun sorumluluğu bu kez çok daha başka ve fazlaydı.

Yaş ve form olarak en verimli dönemlerinden birini yaşayan Ronaldo, bu sorumluluğun hakkını en iyi verebilecek lider karakterli isimlerin başında geliyordu. Açıkçası Portekiz'in o dönemki kadrosu şampiyonluk için yeterli görülmüyordu dersek yanılmış olmayız. Nitekim grup aşaması kaptan Cristiano'nun liderliğindeki Portekiz için oldukça zor geçti.

F Grubu'ndaki İzlanda, Avusturya ve Macaristan maçlarının üçünü de beraberlikle tamamlayan Portekiz, en iyi 3.'ler klasmanına girerek adını zor da olsa bir üst tura yazdırmayı başardı. Portekiz, Son 16'da ise bizim olduğumuz grubu İspanya'nın önünde lider tamamlayan ve yakaladığı jenerasyon ile oynadığı güzel futbolla adından söz ettiren Hırvatlarla karşılaştı.

Normal süresinde gol sesi çıkmayan maçta Hırvatistan'ı 117. dakikada Quaresma'nın attığı golle mağlup eden Portekiz, çeyrek finalde ise Polonya'yı bu kez penaltılar sonucu yendi. Yani Portekiz, yarı finale kadar hiçbir maçı normal süre içerisinde (90 dakika) kazanamadı. Bu ilginç bir istatistik olmakla beraber Portekiz'in kura şansının da yaver gittiğini söylemek lazım.

Çünkü yarı finalde rakip, turnuvanın favorilerinden biri olan Belçika'yı sürpriz bir şekilde eleyen Galler'di. Bale liderliğindeki Galler'i 2-0 yenen Portekiz, EURO 2016'da ilk kez 90 dakika içerisinde bir rakibini mağlup etti ve adını finale yazdırdı. Finalde ise rakip hem kadrosu hem de ev sahibi avantajıyla herkesin bir numaralı favorisi olan Fransa'ydı.

Finale kadar yalnızca gruplarda bir beraberlik alan ve yarı finalde de son Dünya Kupası galibi Almanya'yı eleyen Fransa, tüm futbolseverlerin gözünde çok net favoriydi. Gerek kadro gerek de ev sahibi olması itibarıyla Fransa'nın, Ronaldo'nun kaptanlığını yaptığı Portekiz'i alt etmesi bekleniyordu ki bu beklenti maçın 25. dakikasında çok daha net bir hale geldi.

Mücadelenin 9. dakikasında Dimitri Payet'nin müdahalesiyle yerde kalan Ronaldo, tedavisi yapıldıktan sonra oyuna döndü ancak 17'de tekrar yerde kaldı. Çektiği acı çok net bir biçimde kameralara da yansıyan Ronaldo, yapılan müdahalenin ardından baldırındaki bandajla yeniden oyuna dahil oldu.

Ancak 25. dakikada ağrılarına daha fazla dayanamayan yıldız futbolcu, sahayı gözyaşları içinde sedye ile terk etti ve yerini Quaresma'ya bıraktı. Sakatlık yaşadığı ve ağladığı sırada Ronaldo'nun yüzüne bir güvenin konması kameralara yansıdı. Bu da ilginç bir an olarak kayıtlara geçti.

Zaten Portekiz önünde ağır favori olan Fransa'nın hele bir de Ronaldo sakatlandıktan sonra şampiyonluğu kaybedeceğini söyleseniz, çoğu kimse inanmaz. Ki Ronaldo kesinlikle yeşil sahaların görmüş olduğu en istikrarlı oyunculardan birisi. Asitli içecek dahi tüketmeyen, kasları etkilenmesin diye dövme yaptırmayan bir isimden bahsediyoruz.

Kariyerinde sakatlık nedeniyle çok az maç kaçıran Cristiano, belki de onu Messi'den farklı kılacak kupaya uzanabilecekken talihsiz bir şekilde mücadelenin kalan kısmını yedek kulübesinden seyretmek zorunda kaldı. Ronaldo çıktıktan sonra kısa bir süre deyim yerindeyse sahada afallayan Portekiz, yine de Fransa ataklarında kalesini iyi savunmasını bildi.

İlk yarının son çeyreğinde oyunu da dengeleyen Portekiz, devreye golsüz eşitlikle gitmeyi bildi. İkinci yarıda ise tamamen oyun Fransa kontrolüne geçti. Özellikle 65'te Greizmann, 75'te ise Giroud ile gole yaklaşan Horozlar, istediği sonucu alamadı. Fransa'nın atakları neredeyse tek bir kişi üzerinden olgunlaşıyordu: Kingsley Coman.

79. dakikada turnuvanın ve geleceğin en büyük yıldız adayları arasında gösterilen Renato Sanches'in yerine Portekiz'de oyuna Eder girdi. O ana kadar yalnızca ilk 2 maçta toplamda 13 dakika süre alan Eder, en kritik anda Fernando Santos tarafından sahaya sürüldü. Bir orta saha olan Renato'nun yerine Andre Gomes ve Rafa Silva gibi isimleri almak yerine Eder'i oyuna sokan Santos, taktiksel olarak cesur bir değişikliğe de gitti.

Nitekim Eder oyuna girdikten sonra rakip yarı alanda daha çok top tutmayı başaran Portekiz, ikinci yarıdaki sönük oyunundan da kurtuldu. Özellikle Nani ve Quaresma ile rakip kaleyi yoklasalar da bu ataklar cılız şutlardan ileriye gitmedi. Finalin son 15 dakikası ise Fransa'nın golü aradığı ve çok yaklaştığı anlara sahne oldu. Özellikle 90+2'de Gignac ile Horozlar deyim yerindeyse tam anlamıyla direkten döndü.

Pepe'yi ceza sahası içinde sırtına alan ve müthiş bir dönüşle çaprazdan kaleciyle karşı karşıya kalan deneyimli forvetin şutu direğe çarpıp Greizmann'ın önünden süzülerek kale içinden uzaklaştı. Uzatmanın son dakikalarında atılacak bu golün telafisi çok zor olurdu ancak şans Portekiz'den yana olmuştu. Kalan kısımda da gol sesi çıkmayınca EURO 2016 finali uzatmalar gitti. Böylelikle Portekiz şampiyonada çıktığı 7 maçta yalnızca Galler'i 90 dakikalık zamanda mağlup etmiş oldu.

Uzatmanın ilk devresinde Fransa neredeyse varlık gösteremedi. Daha iyi oynayan ve duran toplardan pozisyon arayan bir Portekiz vardı. Portekiz'in oyununun kıpırdanması Ronaldo'yu da harekete geçirdi. Yıldız futbolcu takımının girdiği her pozisyona ayrı reaksiyon veriyordu ve tabii ki tüm kameralar ataklar sonuçlanır sonuçlanmaz Cristiano Ronaldo'ya dönüyordu.

Uzatma devrelerinde artık kulübedeki yerine geri dönmeyen Ronaldo, maçın heyecanına da kapılarak Fernando Santos ile beraber takımı yönetmeye başladı dersek yanlış olmaz. Klasik yıldız futbolcudan öte çok daha lider karakterli bir sporcu olduğunu finalde sakatlandıktan sonra da gösteren Ronaldo; takım arkadaşlarına uzatma devreleri boyunca nerede durmaları, nasıl hücum etmeleri gereğinde kenardan ikazlarda bulundu.

Portekiz, uzatmanın 108. dakikasında Raphael Guerreiro'nun frikiğinde gole çok yaklaştı ancak bu kez direk onlara geçit vermedi. Etkili oyununa devam eden Portekiz 109. dakikada neredeyse pozisyon dahi olmayan bir atakta golü buldu. Moutinho'nun pasında topu kalenin bir hayli uzağında alan Eder, Koscielny'i saf dışı bıraktı, önünü açtı, yerden düzgün ve sert bir vuruşla topu ağlara gönderdi.

Portekiz tarihinin belki de en önemli golünü EURO 2016'da o ana kadar çok sınırlı süre almış Eder kaydetti. Eder adını ülkesinin ve Avrupa futbolunun tarihine altın harflerle yazdırdı yazdırmasına da neredeyse bütün objektifler yine Ronaldo'nun üzerindeydi... Portekizli yıldızın gol sevinci, jest ve mimikleri dakikalarca ekrana getirildi.

Portekiz 1-0 öne geçtikten sonra Ronaldo artık tam anlamıyla ipleri eline aldı. Kenardan her pozisyona müdahele eden Ronaldo, takım arkadaşlarını da anbean uyarmaktan geri kalmadı. Son düdük çaldı ve Portekiz 2004'te ev sahipliğinde kaybettiği kupaya bu kez bir başka ev sahibi olan Fransa'yı geçerek ulaştı. Sakatlanarak oyundan çıkan takımın en büyük yıldızı olan Ronaldo da ortaya muazzam bir karakter koydu.

En az Ronaldo kadar tebriği hak eden bir diğer isim de kesinlikle teknik direktör Fernando Santos. İşin teknik, taktik yönünü bir kenarı bırakırsak "yıldızı idare etme" noktasında Santos kesinlikle çok başarılı bir sınav verdi. Yıldız futbolcuların sahip olduğu egolarla çatışan birçok teknik adam biliyoruz ki burada bahsettiğimiz isim yeşil sahaların gelmiş geçmiş en önemli futbolcularından birisi ve belki de en büyük egosu...

Ronaldo ve Santos arasındaki ilişkinin sağlamlığını maç sonunda Cristiano'nun soyunma odasında yaptığı konuşmada da görüyoruz.
"Bu adama (Fernando Santos) teşekkür etmek istiyorum, öncelikle o olmadan bunların hiçbiri mümkün olmazdı. İkincisi, tüm oyunculara, tüm personele, bu zaferde yer alan herkese."

Portekizli futbolcuların mücadelesi de çok büyük alkışı hak ediyor. Takımın kaptanı ve en büyük yıldızı sakatlanmışken zaten favori olarak gösterilmediğiniz oyundan düşmemek ve dakikalar geçtikçe daha sağlam bir futbol oynamak, büyük başarı. Ancak nasıl ki 94 Dünya Kupası'nda akılda kalan Baggio'nun kaçan penaltısı olduysa, EURO 2020 finali de Ronaldo'nun antrenörlüğe soyunmasıyla hafızalara kazındı.

Zaten rüştünü yıllardır yeşil sahalarda ispatlayan Portekiz'in yıldızı, ülkesiyle de ulusal çapta bir kupa kazanarak Messi ile olan ezeli rekabette kimilerine göre bir adım öne geçmişti ta ki dün geceye kadar... Arjantin ile Kupa Amerika'yı kazanan Messi, yeşil sahaların gördüğü belki de en büyük rekabete yeni bir boyut ve heyecan kazandırdı. Her iki yıldız için sırada 2022 Dünya Kupası ve yazılacak yeni hikayeler var...

Fotoğrafın hikayesi serisi 1. bölüm: Ben tek, siz hepiniz (Diego Armando Maradona)

Fotoğrafın hikayesi serisi 2. bölüm: Futbolun kalbimi kırdığı gün (Roberto Baggio)

Fotoğrafın hikayesi serisi 3. bölüm: Forması paylaşılamayan yıldız (Thierry Henry) 

Fotoğrafın hikayesi serisi 4. bölüm: Dünya Kupası'nın son altın golü (İlhan Mansız)

Fotoğrafın hikayesi serisi 5. bölüm: Son dans, son şut (Michael Jordan)

Fotoğrafın hikayesi serisi 6. bölüm: Futbolun beyefendisinin hazin sonu (Andres Escobar) 

Fotoğrafın hikayesi serisi 7. bölüm: İftarda başladı, sahurda bitti (Eskişehirspor - Göztepe) 

Fotoğrafın hikayesi serisi 8. bölüm: En olmadık anda zeminin azizliğine uğramak (John Terry)  

Fotoğrafın hikayesi serisi 9. bölüm: Fotoğrafın hikayesi: Kerem Tunçeri x 10  

Fotoğrafın hikayesi serisi 10. bölüm: 44 yıl sonra gelen dramatik şampiyonluk (Sergio Agüero)  

Fotoğrafın hikayesi serisi 11. bölüm: "Selçuk geliyor, gol de geliyor" (Selçuk İnan)  

Fotoğrafın hikayesi serisi 12. bölüm: " EURO 2008'de talihimizin döndüğü anların ilki" (Arda Turan)  

Fotoğrafın hikayesi serisi 13. bölüm: " Avrupa Şampiyonası'nın en geç golü " (Semih Şentürk)  

Kaynak : Emre Akdemir - TRT SPOR

0 yorum :

Yorum Gönder